aposto-logo
TR
TREN

Reddedilmekten Ne Kadar Korkuyorsun?

Reddedilme hassasiyeti reddedilme ile ilişkilendirilen durumlarda yoğun kaygı hissetmek ve buna bağlı dürtüsel davranışlar sergilemek olarak karşımıza çıkıyor.

Birçoğumuz reddedilmekten ya da çevremiz tarafından dışlandığımızı hissetmekten hoşlanmıyoruz. Ancak bazılarımız bu durumu çok daha yoğun bir şekilde tecrübe edebiliyor. Reddedilme hassasiyeti yüksek olan kişiler reddedildiklerini işaret edebilecek herhangi bir sinyale karşı aşırı derecede duyarlı oluyorlar. Bunun sonucunda yaşadıkları kaygı ise günlük hayatlarını olumsuz yönde etkileyebiliyor.

Öyle ki reddedilme hassasiyeti yüksek olan kişiler ilişkilerinde reddedilme beklentisi içinde oldukları için bunu gösteren işaretleri arayabiliyorlar. Örneğin, kendileri bir konu hakkında konuşurken telefonuna bakan insanları ya da birisinin göz devirme hareketini daha hızlı bir şekilde fark edebiliyorlar çünkü bu sinyallere karşı daha duyarlı oluyorlar. Sonrasında ise bu sinyallere karşı yoğun tepkiler verebiliyor ve bu sebeple de insanları kendilerinden uzaklaştırabiliyorlar. Bu durum kendi içinde bir döngü oluşturabiliyor. 

Reddedilme hassasiyeti yüksek olan kişiler genellikle gerçekleri daha farklı algılayabiliyor ya da yanlış yorumlayabiliyorlar. Örneğin, bir konu hakkında konuşurken telefonuna gözü kayan bir arkadaşının karşısında “Beni artık sevmiyor, onun ilgisini o kadar çekemiyorum ki gözü hep telefonda” diye düşünebiliyorlar. Oysa reddedilme hassasiyeti o kadar yüksek olmayan bir kişi, bu durumu kendi değeri üzerinden değerlendirmek yerine arkadaşının önemli bir haber beklemesi ya da zihninin başka bir konuda olması gibi ihtimalleri de göz önünde bulundurabiliyor. 

Bu durum romantik ilişkileri de olumsuz etkiliyor. Çünkü reddedilme hassasiyeti yüksek olan kişiler partnerlerinin kendileriyle bir önceki güne kıyasla daha az ilgilendiğini hissettiklerinde, mesajlarına geç cevap geldiğinde ya da partnerlerinin ses tonlarında bir soğukluk sezdiklerinde saldırgan bir tutum içine girebiliyorlar. Bu durum aslında kendilerinden bağımsız sebepleri olabilecek bu davranışları, partnerlerinin azalan sevgisine bağlamalarından kaynaklanıyor.

Yapılan bir araştırmada katılımcılar; partnerin soğuk ve mesafeli olması ya da partner ile eskisinden daha az zaman geçirmek gibi durumlar karşısında ne düşündüklerini ifade ediyorlar. Sonuçlara göre, reddedilme hassasiyeti yüksek olan kişiler bu durumları kendileri üzerinden değerlendirmeye ve partnerin kendilerini incitmeye çalıştığını düşünmeye daha eğilimli oluyorlar. Bu yorumlama şekli ilişkiye büyük zarar veriyor çünkü partnerler ilişki içinde anlaşılmak istiyor. Ancak en ufak bir mesafeli tavırda karşı tarafın ilişkiye bağlı olmadığını ya da değer vermediğini iddia etmek, partnerlerin anlaşılmamış hissetmesine ve gerçekten de zamanla ilişkiden uzaklaşmasına yol açabiliyor.

Reddedilme hassasiyetinin, kendimizi değersiz ve başarısız görme durumumuzla yüksek oranda ilişkili olduğu biliniyor. Kendisini değersiz gören bir kişi, ya sevilebilmek için olduğundan farklı davranmak zorunda hissediyor ya da karşısındaki insanın her an onu sevmekten vazgeçebileceği beklentisiyle ilişkilerini sürdürüyor. Durum böyle olunca gerçekten reddedileceklerini bekleyerek gelen bütün işaretleri buna yoruyor, bu yorumlama ile de zaten reddedildiğini hissederek büyük tepkiler veriyorlar. O yüzden de reddedilme hassasiyeti yüksek olan kişilerin daha agresif oldukları düşünülüyor. Buna ek olarak, reddedilmekten çok endişelendikleri için sırf reddedilmemek için yalnız kalmayı tercih ettikleri de oluyor.

Reddedilme hassasiyeti devamlı olarak beğenilme ve anlamlı ilişkiler kurma konusunda zorlanmayı beraberinde getiriyor. Devamlı beğenilme ihtiyacı bu kişilerin hem maddi hem manevi birçok fedakarlık yapmasına yol açabiliyor. Örneğin, kendilerini beğendirmek ve bir gruptan ya da partnerlerinden kabul almak için yüklü miktarda para harcayabiliyorlar. Bunun yanı sıra, reddedilme hassasiyeti sosyal kaygı ve güvensiz bağlanma stilleri ile de ilişkili bulunuyor.

Peki neden bazılarımız reddedilmeye karşı daha hassas? Bu durumun bazı sebeplerini sizin için listeledik!

1 – Erken çocukluk dönemi deneyimleri: Erken çocukluk döneminde yaşanan reddedilme, ihmal ya da istismar deneyimleri reddedilme hassasiyetini besleyebiliyor. Özellikle ebeveynler tarafından duygusal ya da fiziksel olarak reddedildiğini hissetmek yetişkinlik döneminde reddedilmeye karşı aşırı duyarlı olmaya yol açabiliyor. Bunu hissetmek için ise ebeveynin direkt ve açık bir şekilde reddettiğini göstermesine gerek olmuyor. Örneğin, ebeveynin duygusal olarak erişilemez olması çocuğun kendisini reddedilmiş hissetmesine sebep olabiliyor. Bu durum ebeveynin mizacından, kendi geçmiş deneyimlerinden ya da psikolojik rahatsızlıklarından kaynaklanabiliyor. Bunun yanı sıra aşırı eleştirel bir ebeveyne sahip olmak da reddedilme hassasiyeti ile ilişkili bulunuyor. Çünkü eleştirel ebeveynlerin karşısında kişinin kendisini kabul edilmiş hissetmesi pek mümkün olmuyor, tam tersine ne yapsa reddedilecekmiş gibi hissedebiliyor. 

Kardeşlik ilişkileri de reddedilme hassasiyetine zemin hazırlayabiliyor. Evin içinde kardeş tarafından dışlandığını, ebeveynlerin kardeşi daha fazla sevdiğini ya da önemsediğini hissetmek reddedilme hassasiyetinin artmasına sebep olabiliyor. Bunun dışında, ebeveynlerin birbirleriyle kurdukları ilişki ve çocuğa oluşturdukları model de önemli bir yer tutuyor. Bir ebeveynin diğeri tarafından dışlandığını ya da reddedildiğini gözlemlemek bu konuda hassasiyet yaratabiliyor

Bunun yanı sıra, erken çocukluk döneminde akran zorbalığına ya da dışlanmaya maruz kalma gibi deneyimler de reddedilmeye karşı hassas olmaya yol açabiliyor. Özetle, erken çocuklukta maruz kalınan farklı reddedilme deneyimleri ileride bu konuda daha hassas olunmasına neden olabiliyor. Çünkü bu gibi deneyimler kişinin benlik algısını olumsuz etkileyerek öz saygının düşmesine yol açabiliyor.

2 – Biyolojik Eğilimler: Hepimiz aynı mizaç ile dünyaya gelmiyoruz. Bazılarımız daha hassas bir kişilikle hayata başlıyoruz. Hassas ve duyarlı bir mizaçla dünyaya gelen çocuklar çevrelerindeki sözlü ya da sözsüz sinyalleri daha fazla algılayabiliyorlar. Bu durum bazı sinyallerin kendilerine ağır gelmesine yol açabiliyor ve kendilerini kontrol etmelerini engelleyebiliyor. Örneğin, biyolojik olarak hassas bir mizaca sahip bir çocuk birçok sinyal gibi reddedilme ile ilişkili sinyalleri daha fazla algılayabiliyor ve bu sinyaller ağır geldiğinde kontrolsüz davranışlar sergileyebiliyor.

Biyolojik sebepler ve erken çocukluk dönemi deneyimleri birbiri ile etkileşime geçerek reddedilme hassasiyeti geliştirip geliştirmeyeceğimiz üzerinde büyük bir etkiye sahip oluyor. Hassas bir mizaçla dünyaya gelsek de ebeveynlerimizle güvenli bir bağlanma oluşturarak reddedilmeye karşı hassas olmamamız da mümkün!

Hikâyeyi paylaşmak için:

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

NEREDE YAYIMLANDI?

Yakın İlişkilerYakın İlişkiler

BÜLTEN SAYISI

ÜYELERE ÖZEL

🙅‍♂️ Hassas Kalplerin Zor Döngüsü: Reddedilme Hassasiyeti

En ufak bir reddedilme ihtimalinde kaygılandığını hissediyor musun? Bir anda zihninden “Kesin beni hiç sevmediler.” gibi düşünceler geçiyor mu? Bunlar sana tanıdık geliyorsa reddedilme hassasiyeti yaşıyor olabilirsin!

18 Ağu 2022

Monseigneur Love by Thomas Cooper Gotch

YAZARLAR

Yakın İlişkiler

İlişkilere bilimsel bir bakış açısı!

İLGİLİ OKUMALAR

;