Renkler zehirleyebilir mi?: Organik ve sentetik boyalar

Aposto Günsonu
Hafta içi her gün 18.30’da o gün dünyayı ve Türkiye'yi şekillendiren gelişmeler e-posta kutunda. Kısa, yalın, öz.
Renk pigmentleri aracılığıyla geçmiş hakkında başka hiçbir yolla öğrenemeyeceğimiz şeyleri öğrenme potansiyelimiz var.
— Melonie Ancheta (Renk araştırmacısı)
İnsanlık tarihi, Atmos’un ilham verici bir şekilde bahsettiği gibi, makro-tarihçiler tarafından anlatıldığı zaman oldukça kısıtlı konular etrafında dönüyor. Heyecanlı hayatta kalma dramaları, savaşlar, fetihler, vebalar ve imparatorlukların yükselişleri veya düşüşleriyle dolu hikâyelerden bahsediyoruz. Hâlbuki bunların arasında alternatif konular da var—mesela bazıları kılıçların çarpışmasını değil, renklerin insanlarla ilişkisini araştırıyor.
Renk yapımı ve insanlık tarihi: İlkel bir çorbadan karmaşık varlıklara geçişle beraber Homo Sapiens’ler, etrafa renk katmak için durmayan bir çabaya girmiş gibi. Buna Neandertal kuzenler de dâhil—mesela 60,000 yıl öncesine kadar, şu an İspanya olarak adlandırdığımız topraklardaki mağaralarını yer altından çıkarılan rustik bir pigment olan kırmızı taş boyasıyla biraz daha ev gibi yapıyorlardı. 250,000 yıl geriye gidince, kırmızı taş boyasını bir pigment olarak deneyimlediklerine dair ipuçları da bulunabiliyor.
Dolayısıyla renk yapımı, oldukça eski zamanlardan beri insanlarla beraber ilerliyor. Antik Mısır’ın parlak mavilerinden, Çin Han Hanedanı’nın morlarına kadar.
Kanatlı Scarab Amuleti, Antik Mısır, Geç Dönem (M.Ö. 664-332). Anonim
Fotoğraf: Heritage Art/Heritage Images, Getty Images
Renk ve insan ilişkisi: Kültürlerin doğayla bağı
Kuzeybatı Sahili'ndeki insanlar için renklerle olan ilişki, topraktan çıkarılan okrayla kırmızı; kömür veya yakılmış kemikle siyah; celadonit ve vivianit mineralleriyle yeşil ve maviyi oluşturmayı içeriyordu.
Dünyanın diğer bölgelerinde, farklı renkler ve bu renkleri oluşturacak malzemeler hüküm sürüyordu. Mesela Avustralya merkezli boya üreticisi David Coles'un Chromatopia adlı kitabına göre, Birleşik Krallık'takiler mavi yapmak için woad bitkisini kullanırken günümüz Lübnan'ındaki Fenikeliler, Tyrian morunu deniz salyangozundan çıkarıyorlardı. Çin'de giysiler ve yiyecekler safran kullanarak boyanırken İnka ve Aztek toplulukları, cochineal böceklerinin öğütülmesiyle elde edilen yoğun kırmızıyı değerli buluyordu.
Kullanılan malzemelerin ve yaratılan renklerin çeşitliliğine rağmen, dünya genelindeki insanlar, renk verici bir molusk veya kaya olsun, renkleri doğal dünyada somut ve tanınabilir unsurlar veya canlılardan elde etmekte ortaktı. Bu renklerin çeşitliliği, her kültürün eşsiz bir şekilde doğayla olan bağını ve onun değişikliklerini sanat ve hayatlarına nasıl entegre ettiğini gösteriyor.
Chromatopia: An Illustrated History of Color
Devrim heyecanı: Endüstrileşme süreciyle gelen tehlike
1800'lü yıllarla birlikte sentetik renk maddelerinin endüstrileşmesiyle bu durum değişmeye başlıyor. 1856'da, 18 yaşındaki kimyager William Perkin, kömür endüstrisinin bir yan ürünü olan kömür katranını kullanarak sıtmaya bir tedavi üretmeye çalışırken kömür katranı çamurunu bir mavi çivit boyasına dönüştürme yolunu buluyor.
Sentetik boyada devrim: Perkin'in bu buluşu, sentetik boya üretiminde bir devrim başlatıyor ve dünyanın çoğunun renk üretme şeklini değiştiriyor. Kısa bir süre sonra diğer kimyagerler, kömür katranı ve diğer petrokimyasal ürünlerden gökkuşağının her rengini nasıl sentezleyeceklerini bulmaya başlıyorlar.
Doğal dünyaya karşı zafer: Perkin'in hayatına odaklanan ve gazeteci Simon Garfield tarafından yazılan Mauve adlı kitap, Perkin'in çağdaşlarının buluşunu doğal dünyaya karşı bir tür zafer olarak nasıl övdüğünü anlatıyor.
Sör William Perkin
Fotoğraf: SSPL, Getty Images
1858'de British Association'ın dernek başkanı Richard Owen, "Kimyanın, ihtiyaç duyulan şeylerin üretiminde, doğanın mevcut canlı enerjilerini ne ölçüde geçebileceğini tahmin etmek imkânsızdır," ifadesinde bile bulunuyor.
Bu esnada Perkin'in kimya öğretmeni August Hofmann, Birleşik Krallık'ın dünyanın en büyük renk ihracatçısı olacağını ilan ediyor:
[Birleşik Krallık], yakında kömür türevi mavi renklerini indigo yetiştiren Hindistan'a, katranla damıtılmış kırmızısını cochineal üreten Meksika'ya ve fosil ikamelerini quercitron ve saflor için Çin ve Japonya'ya gönderebilir.
Boya üreticiliği ve sonrası
Birleşik Krallık'ın boya üreticisi tahtını önce Almanya'ya daha sonra da Çin'e bırakmasına rağmen, Hofmann'ın bir konuda pek de yanılmadığı söylenebilir: Sentetik boyaların ortaya çıkışı, doğal boya ticaretini büyük ölçüde tahrip ediyor.
Artık günlük yaşamda kullanılan nesneleri, bir kişinin yerel manzarasında gözüyle tanıyabileceği malzemelerle renklendirme günleri geride kalıyor. Kimya laboratuvarının renk üreticisi olduğu çağ başlıyor ve o zamandan beri sadece genişliyor.
Günümüzde durum: Birleşik Krallık merkezli Colour Connections Textile Consultancy'den Phil Patterson'a göre, bugün kullanılan tekstil boyalarının %99'dan fazlası sentetik.
Bu evrim, bireysel kimyanın ve endüstriyel üretimin gelişiminin etkileyici bir hikâyesi olarak görülebilir. Ancak bu hikâyenin paralelinde, renklerin doğal köklerinden uzaklaşmanın belki de kültürel ve ekolojik bir bedeli de var. Bu konu, insanlığın gelecekteki renk kullanımını, toplumlar ve çevre üzerindeki etkisini anlamamızı sağlayabilir.
Boya üreticileri, daha güvenli alternatiflerin mevcut olmaya başlamasıyla birlikte bazı boyalardaki kurşun pigmentlerini değiştirmeye başlıyor
Kaynak: American Coatings Association
Renkler zehirleyebilir mi?: Kültürel ve ekolojik bedel
Renkli atıklar, boyahanelerin yakınlarındaki su yollarına düzenli olarak sızarak yerel ekosistemleri zehirliyorlardı. Müşteriler, Perkin'in icadına yardımcı olduğu anilin boyaları giydikten sonra cilt iltihabı şikâyetlerinde bulunuyorlardı. Garfield'a göre, 1870'te bir kimyager, ticari magenta boyalarla boyanmış 14 giysi örneğinden dokuzunun %2 arsenik içerdiğini ve beşinin %4,3-6,5 arasında arsenik içerdiğini buluyor.
Boya yapımı fabrikasının yakınında yaşayan bir kadın arsenikle zehirlenerek öldü ve organlarında arsenik bulundu; aynı zehir, fabrikanın sınırları içindeki tüm kuyuları kirletiyordu. Garfield'ın kitabına göre, o dönemlerde çocukların duvar kağıdından zehirlenerek uyurken ölmesi pek de nadir olmayan bir durum.
21. yüzyılda: Bu skandallar, Perkin'in yüzyılından sonra da devam ediyor. Bunlardan biri 2007 yılında gerçekleşiyor. Mattel, üzerlerinde kullanılan boya içindeki güvenli olmayan kurşun seviyeleri nedeniyle 967,000 oyuncağı geri toplatıyor ve birkaç gün sonra, toksik boya kullanmakla suçlanan şirketin kurucusu intihar ediyor.
Toplatılan oyuncaklardan birkaçı
Kaynak: The New York Times
Çözüme doğru bir vaka çalışması: Melonie Ancheta
Bunlar, sanayileşme boyunca renklerin nasıl üretildiği ve kullanıldığı konusundaki görünürde masum sanatsal ve estetik seçimlerin, aslında bireyler ve topluluklar üzerinde derin ve bazen ölümcül etkileri olabileceğini açıkça ortaya koyuyor. Kimyasal renklendirme, her ne kadar renk yelpazemizi genişletse de, çevre ve sağlık üzerinde ciddi sorunlara yol açıyor. Bu nedenle, doğal boyaların yeniden canlandırılması ve sürdürülebilirlik yoluyla renklendirme tekniklerinin evrimi daha da önem kazanıyor.
Mesela renk araştırmacısı Melonie Ancheta, yaklaşık 30 yıl önce, özellikle Haida ve Tlingit gibi Kuzeybatı Sahili'nin yerli halklarının kullandığı renkleri incelemeye başlıyor. Akabinde çalışmalarını daha derin bir boyuta taşıyor. Geleneksel boyaları kendi eserlerinde kullanma arzusu, onu eğilmiş sedir kutulardan süslü giysilere kadar bir dizi boyalı iş yaratan bir sanatçı olmaktan renk yapma uygulamalarına yönelik bir araştırmacıya dönüştürüyor.
Ancheta'nın bilimsel çalışmaları, belirli bir manzarayla bağlantılı yaşayan halkların özel uygulamalarına odaklanmış olsa da, öğrendikleri geniş bir perspektif sunuyor. Bu, renklerin binlerce yıl boyunca her yerdeki insanlar tarafından nasıl toplandığını ve kullanıldığını aydınlatıyor: özünde, insanlar renkleri doğada kendiliğinden oluşan malzemelerden topluyorlardı. Bu bilgi, çevremizdeki dünyanın renklerini anlamamız ve onlara nasıl değer verdiğimiz konusunda yeni bir bakış açısı sunuyor. Böylece endüstrileşmekten kaynaklanan sorunlara çözümde bu perspektifi kullanmak mantıklı görünüyor.
Bu yazı orijinal olarak Angst'ta yayımlanmıştır. Daha fazlası için şimdi abone olun.
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Aposto Günsonu
Hafta içi her gün 18.30’da o gün dünyayı ve Türkiye'yi şekillendiren gelişmeler e-posta kutunda. Kısa, yalın, öz.
İLGİLİ BAŞLIKLAR
kırmızı
mavi
mor
celadonit
safran
Renk
Homo Sapiens
Neandertal
İspanya
Çin Han Hanedanı
Scarab Amuleti
Antik Mısır
Heritage Art
Heritage
Avustralya
David Coles
Birleşik Krallık
Lübnan
Fenikeliler
NEREDE YAYIMLANDI?
Uluslararası yatırım bankaları Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerini yayımladı. Bu hafta Borsa İstanbul'da 4 yeni halka arz gerçekleşti. Avrupa merkezli teknoloji girişimlerini ciddi bir finansman sorununun beklediği öngörülüyor.
09 Haz 2023

YAZARLAR

Aposto Günsonu
Hafta içi her gün 18.30’da o gün dünyayı ve Türkiye'yi şekillendiren gelişmeler e-posta kutunda. Kısa, yalın, öz.
İLGİLİ OKUMALAR