Renklerden Sözcüklere

1Kitap1Mekan
Gerek klasik, gerek modern edebiyattan kitap önerilerimi ve birçok yeni mekan tavsiyemi 1Kitap1Mekan bültenimde bulabilirsiniz!
Anne Dufourmantelle / Yumuşaklığın Gücü
Uzunca bir süre başucumdan ayrılmayan Riske Övgü ile hayatıma giren Dufourmantelle'in yeni bir kitabını görünce nasıl heyecanlandım anlatamam! Bu sefer risk kavramının yerine yumuşaklık kavramını koyarak farklı alan ve açılardan bu kavramın içini açıyor. Yine çok boyutlu bir okuma deneyimi sunan Dufourmantelle, günlük hayatta bir kalıbın içine sıkışmış kavramları sınırsız anlamlandırma eylemi sağlıyor.
"Yumuşaklık asla tam olarak geri dönemeyeceğimiz biçimde şaşırtan gizli bir astar, kendi sırrını içeren bir mekanda hayalin gerçekle birleştiği yerdir."
Bir his, bir duygu belki bir sıfat yumuşaklık benim için, daha önce üzerine pek düşünmedim aslında. Dufourmantelle ise bu kavramı melankoliden adalete, dilden travmalara kadar geniş bir yelpazede birçok açıdan inceliyor. Yumuşaklığı, duyusal bir güç olarak ele alarak bir yandan da yaşamı inşa eden bir zeka olduğunu iddia ediyor yazar. Bir yandan içimizdeki saflığın, çocuksuluğun temsili, diğer yandan ise şiddete can veren bir olgu. Ucu bucağı ve sınırı yok, ama dokunduğu alan o kadar fazla ki! Bir yandan sembolik bir otoritenin de sembolü bu kavram ve içinde karşıtlıkları da barındırıyor. Yazar, gaddarlık olmasaydı yumuşaklığın bir anlamı olur muydu diye sorgularken her ilkenin kendi karşıtlığını barındırmasının da altını çiziyor. Yumuşaklık, hem kendimize hem de çevremize olan mesafemizi de belirliyor. Hayatı ve dünyayı tecrübe etmenin, duyularımızı beslemenin de bir yolu aslında bu kavram, yazarın da dediği gibi yumuşaklık, çocukluğa ait... Yaşamımızın en temelinde var oluyor.
"Duyguları uyarsın ya da uyarmasın, yumuşaklık duyarlılığa aittir. Duygulanımlarla harekete geçiriliriz, duyguyla hislerimizi tadarız."
Daniel Pennac / Roman Gibi
Tim Parks'ın Ben Buradan Okuyorum'u ile başladım aslında okurluk deneyimlerimi sorgulamaya. İnsan okudukça, yeni yazarlarla, kültürlerle tanıştıkça kendi edebi zevkini oluşturuyormuş, bunu yaşayarak görüyorum. Kafamda okuma eylemine dair hep keskin çizgiler var; kitapları bitirememekten korkmak, çoğunluğun beğendiği kitapları anlamamaktan korkmak, az kitap okuduğuma dair korkular derken okumak eyleminin yanına hep korkuyu yüklediğimi fark ettim. Bu çemberin biraz dışına çıkmak, herkesin karakteri gibi okuma alışkanlıklarının da biricikliğinden bahsetmek, konuşmak istedim. Ve Pennac'ın Roman Gibi'si bana harika bir rehber oldu. Bu konuya girmeden Daniel Pennac'ın Okul Sıkıntısı kitabından da bahsetmek istiyorum çünkü bu kitabı anlamak için çok doğru bir destekçi. Hayatı boyunca eğitim hayatında başarısız olan bir çocuğun okul korkusunu oldukça keyifli bir dille anlatan bu kitap, çocuğun sonra bir öğretmene dönüşmesinin sıcacık hikâyesini ele alıyor. Pennac toplumsal kabulleri kalemiyle yıkmayı çok iyi başarıyor. Roman Gibi'de de bu kabulleri okurluk hakları açısından inceliyor.
"Kitap okurken bütün bunları hayal etmek lazım... Okumak sürekli bir yaratma eylemidir."
Okumak fiilinin bir emir kipi, zorunluluk olmadığını anlatarak başlıyor Pennac. Çocukluk dönemlerimizde okumanın bir dayatma olmasından yola çıkarak, kendi zevklerimizi geliştirmeye dair bir rota çiziyor bize. Her okumanın yeni bir yolculuk olduğu, okuduğumuz her romanda aslında bir hikâyeye ortak olduğumuzun altını çiziyor. En büyük kaygılarımızı, bu konudaki yaralarımızı sararak anlatıyor. Okumaya ayrılan zaman meselesinin kişiselliğinden, okuma zamanının bir açıdan hayata bakışımızı etkilemesinden bahsediyor. Ve beni en çok etkileyen kısım okurluk haklarımız, altını çizip çizip durdum. Okumak, sayfa atlamak, bir kitabı bitirmemek, tekrar okumak, istediğimiz yer ve zamanda okumak gibi... ne kadar doğru! Hiç bu özgürlüklere sahip olduğumuzu bilerek okuduk mu? Bilmiyorum, ama düşününce bir okuma eylemi çok keyifli bir yolculuğa dönüşüyor.
"Her okuma bir direnme eylemidir. Neye karşı direnme? Bütün sıradanlıklara."
Ferit Edgü/ Biçimler, Renkler, Sözcükler
Bu kitabı okurken zihnim o kadar beslendi ki! Size önermeden kütüphaneme kaldırmak istemedim. Edebiyat ve sanatı sorgulayıcı bir noktada bir araya getiren Edgü, kendine has bakış açısıyla çok sevdiğim ressamların hayata ve sanata bakışlarını yorumluyor. Kitabın ismi gibi biçimler sözcüklere, renkler ise düşüncelere dönüşüyor. Resim sanatının mutlak bir anlayıştan uzaklığını, biricikliğini, özgünlüğünü, değişkenliğini Picasso, Cézanne, Dalí ve daha birçok özel isim üzerinden değerlendiriyor. Sanatçının bakış açısını ele aldıktan sonra, bir yazar veya şairin o sanatçıyla ilgili yazdıkları üzerinden devam ediyor Edgü'nün anlatısı. Bir sayfada bize disiplinlerarası bir düşünme ve tartışma alanı yaratması muazzam, değil mi?
"Çünkü sanatçı, ressam ya da şair, renge, çizgiye, sözcüklere kafa tutan kişi değil midir?"
Ressamların renklerini, kendilerine has biçimlerini öne çıkarırken üslup meselesinin içini de açıyor. Sanatı anlamanın çaba gerektirdiğini vurguluyor Edgü. Klee'nin bir kavram ressamı olmasını, Cézanne'ın resimleriyle düşünceler üretmesini, Chagall'ın anlatan resimler yapmasını, Matisse'in üslubunun ta kendisi olduğunu şiirsel bir dil ve edebi zenginlikle sunuyor.
"Peki, "düşünce, dünya ile evren arasındaki aracıdır" diyen Klee değil midir?"
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
1Kitap1Mekan
Gerek klasik, gerek modern edebiyattan kitap önerilerimi ve birçok yeni mekan tavsiyemi 1Kitap1Mekan bültenimde bulabilirsiniz!
İLGİLİ BAŞLIKLAR
Anne Dufourmantelle
Yumuşaklığın Gücü
yumuşaklık
Yumuşaklık
Daniel Pennac
Roman Gibi
Tim Parks
Ben Buradan Okuyorum
NEREDE YAYIMLANDI?
Her yeni kitap keşfi bambaşka bir dünyanın kapısını aralıyor; bu hafta sıcacık bir mahallede, ressamlardan duygulara uzanan bir yolculuğa çıkacağız.
03 Haz 2023

YAZARLAR

1Kitap1Mekan
Gerek klasik, gerek modern edebiyattan kitap önerilerimi ve birçok yeni mekan tavsiyemi 1Kitap1Mekan bültenimde bulabilirsiniz!
İLGİLİ OKUMALAR