Sahi Meclis’te kaç “genç” milletvekili var?

Gençlik üzerine bolca konuşulan bir seçim sürecinin ardından…

Together with Vodafone

Vodafone ’da çalışmak güzel iş Vodafone'da gençlerle birlikte çalışmak güzel iş Hızla değişen iş dünyası, farklı insan kaynakları çözümlerine ve çalışma düzenlerine ihtiyaç duyuyor. Çoğumuzun hayatına 2020 yılında giren evden çalışma pratiği ve onu takip eden hibrit çalışma sistemi de bu çözümlerden biri. Neler oluyor? Çalışan deneyimini en üst seviyelerde tutmak için farklı politikalar izleyen Vodafone , hibrit çalışma düzenini 2021 yılından beri kalıcı olarak uyguluyor. Böylece uzaktan veya ofisten çalışacakları günleri önceden planlayabilen çalışanlar seyahat programlarını kolaylıkla öngörebiliyor. Dahası: Çalışanlarının karşılaştığı farklı koşulları çeşitli çözümler aracılığıyla başarıyla yöneten Vodafone , çalışan babalara 4 aylık ücretli izin gibi uygulamalarla çalışanlarına en özel anlarını sevdikleriyle birlikte geçirme imkânı sunuyor. Siz de “Vodafone’da çalışmak güzel iş” demek için Vodafone’a katılarak ayrıcalıklı bir iş hayatının parçası olabilirsiniz. Başvuru için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz.

Learn more

Aposto Gündem

Aposto Gündem

Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.

Demet Lüküslü

14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri süreci gençlerin kime oy vereceği, genç seçmenin oy tercihi tartışmaları ile geçti. Aynı dönemde siyasi parti liderleri de bolca gençlere –daha çok da medyada ve siyasal aktörler arasında çok tutmuş bir tabir olan Z kuşağına– seslendiler. 

Seçim atmosferinin harareti ile yurttaşları seçmen olarak görmenin ve onlara sadece seçmen olarak yaklaşmanın bazı sakıncaları var hiç kuşkusuz. Konu ister gençlik, isterse diğer sosyal kategoriler olsun, onları sadece seçimden seçime hatırlamaktan vazgeçmenin ve onlarla sağlam bir ilişki kurmanın ve onları da ülkenin sorunlarına çözüm ararken sürece dahil etmenin, ortak etmenin önemi açık. 

Ancak biz bu olması gereken, gençleri de kapsayan, onları da eşit ortaklar olarak siyasete dahil eden bu ideal tabloyu bir kenara bırakıp seçim döneminde neler yaşandığına odaklanalım. 

Gençlere verilen ödev: Oy ver!

Seçim süresince gençlere nasıl seslenildi? Onlara verilen mesaj neydi? 

Her ne kadar gençler tüm siyasi kampanya süresince en çok referans verilen, en çok çağrı yapılan gruplardan olsa da onlara yapılan çağrının niteliğine baktığımızda bu çağrının gençleri sandığa gitmeye ikna etmekle sınırlı kaldığını söylemek yanlış olmayacaktır sanırım. Seçim süresince gençlere siyasi aktörler tarafından verilen başlıca “ödev” oy vermeleri, sandığa gitmeleriydi. Siyaset ile gençler arasındaki uçurumu çok görünür olduğundan bu uçurumun gençleri oy vermemeye iteceğinden korkuluyordu. Gençler ya düzenin devamı, doğru adam doğru zamanda ilerlemek için ya da ülkeye değişimi ve değişimle gelecek baharı getirmek için oy vermeye çağrıldılar. 

Böylece gençlere tüm gençlik tarihi boyunca gördüğümüz üzere bir “ödev” verildi ve üzerlerine bir sorumluluk yüklenmiş oldu. Hiç kuşkusuz bu ödev ve sorumluluk tüm yurttaşlara veriliyordu ancak en çok da gençlerin sandığa gitmememesinden korkuluyordu. Ne de olsa yapılan tüm araştırmalar gençlerin siyasi partilere ve siyasetçilere güvenmediğini gösteriyor, gençlerdeki kararsız seçmen oranının diğer kategorilere göre daha yüksek olduğunu gösteriyordu. 

Oysa ki gençler –tıpkı ülkenin diğer yurttaşları gibi– bu görevi yerine getirdiler. Türkiye, Batı Avrupa demokrasilerinden farklı bir şekilde oy verme oranlarının yüksek olduğu bir ülke. 

Türkiye’nin oy verme oranlarının yüksek olmasının diğer örneklerden farklılaştığını göstermek için düşük oy verme oranlarının sadece Batı Avrupa’da değil, örneğin aynı zamanda ototirter –ya da seçimli otoriter veya rekabetçi otoriter– bir sistem olarak tanımlanan Rusya’da da görüldüğünü belirtmek gerek. Rusya’da yurttaşların oy vermenin anlamlı olmadığını düşündüklerinden sandığa gitmemeyi seçebiliyorlar. Bunun en yaygın göründüğü kesim de gençler; ve gençler açısından oy vermemek bir direniş anlamı taşıyabiliyor.   

Oysa ki Türkiye’de öyle görünüyor ki oy vermeye önemli bir değer atfediliyor. Türkiye’de oy verme oranları oldukça yüksek. Örneğin 14 Mayıs seçiminde yurtiçinde seçime katılım %88,92 oranındaydı. Yani neredeyse her 10 kişiden dokuzu oy kullandı. Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminde de (genelde başka toplumlarda ikinci turda katılım oranlarında önemli bir düşüş yaşabilirken) katılım %84,21 seviyesindeydi. 

Türkiye’de seçimlere katılım oranının yüksekliğinde şüphesiz seçimlerin yurttaşların siyasete katılmalarının en önemli yolu olarak görülmesinin etkisi var. Bu durum hiç şüphesiz bir yandan yurttaşlar açısından temsili demokrasinin benimsendiğini (yurttaşların çeşitli şaibe tehditlerine rağmen hem oylarını korumak için ellerinden geleni yaptıklarını hem de oy vermekten vazgeçmediklerini) göstermesi açısından Türkiye için olumlu görülebilir. 

Diğer yandan tam da seçimlerin arifesinde katılım oranının yüksekliği Türkiye’de siyasetin kısıtlılığını üzerine de düşünmemizi sağlamalı hiç kuşkusuz. Seçimden seçime oy vermenin dışında da yurttaşların kendilerini ilgilendiren konularda söz sahibi olmalarının, katılımlarının yollarının önünün açıılması Türkiye’nin demokratikleşmesi yolunda atılması gereken adımlardan bir tanesi.  Üstelik oy verme oranlarından da gördüğümüz üzere bu konuda gayet istekli bir topluma da sahip iken siyasi aktörlerin yurttaşlara sadece oy verin ödevini yüklemek dışında da farklı kesimlere siyaseti açmak gibi bir sorumlulukları olduğu ortada. 

Gençler sandığa gittiler. Peki TBMM’de kaç genç vekil var?

Seçim süreci sona erdi ve gençler kendilerine düşen görevi yerine getirdiler ve oy verdiklerine göre TBMM’nin yapısını görebiliriz. Gençler kendilerine verilen görevi büyük bir oranla yerine getirmiş olduklarına göre şu soruyu rahatlıkla sorabiliriz: “Sahi  gençlerden bu denli konuşulduğu bir dönemde TBMM’de kaç tane ‘genç’ milletvekili var?” Bu sorunun yanıtı: 5 

Evet sadece 5. 

Bu yasama sürecinde (28. Yasama süreci) TBMM’de 30 yaşın altında sadece 5 milletvekili görev yapacak.  

Bir başka deyişle, haklarında konuşmalara doyulmayan, her analizcinin üzerine yorum yapmaktan kendini alamadıkları gençler bu kendilerinden çok bahsedildiği dönemde bile TBMM’de sadece 30 yaş altındaki 5 milletvekili tarafından temsil edilecekler. Ya da bir başka deyişle gençler aslında bu mecliste tam olarak temsil edilmemiş olacaklar. 

Hiç şüphesiz benzer bir yorumu kadınlar için de yapabiliriz. Çünkü benzer bir durum (rakamlar biraz daha yüksek olsa da: 479 erkek milletvekiline karşılık 121 kadın milletvekili) kadın milletvekilleri tablosu için de geçerli. 

Gençlere ve gençlik politikalarına siyasette yer var mı?

Gençlerin siyasete katılımının sağlayıcı mekanizmaların geliştirilmesine ve siyasette gençlere alan açılmasına ihtiyaç var. Gençlerle siyaset arasında gözlemlenen önemli kopukluk ancak bu şekilde giderilebilir ve bir slogan olarak dile getirilen “değişim” ancak o zaman vücut bulabilir gibi görünüyor. 

Genel seçimlerin ardından çok yakında yerel seçim atmosferine girilecek. Yerel alan, mahalleleriyle, kentleriyle gençlerin hayatlarına değecek, gençlerle beraber onları güçlendirecek politikaların geliştirilmesi, beraberce çalışılması için önemli bir potansiyale sahip. Ayrıca gençlerin (ve tabii ki sadece gençlerin değil, herkesin) yaşadıkları mahallede, kentte söz sahibi olabildiklerini hissedecekleri, karar alma mekanizmasına kent meclisleri üzerinden katılabilecekleri bazı mekanizmalar halihazırda geliştirilmiş durumda. 

Bu mekanizmaları gerçekten kapsayıcı ve iyi işleyen yapıların oluşturulması için yeniden düşünecek, yeniden kurgulayacak bir yerel seçim atmosferi oluşturulabilir mi? 

Yazıyı gençlik üzerinden kurguladığım için soruyu gençlik üzerinden soralım ama hiç şüphesiz diğer kesimler için de genişleterek soralım: (Yerel) siyasette gençler için yer var mı? Yüksek siyaset tartışmaları içinde gençlik politikalarına yer var mı? 


Not: Serbest Kürsü'de yer alan tüm görüşler yazarlara ait olup, Aposto'nun editoryal bakış açısını yansıtmamaktadır.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Aposto Gündem

Aposto Gündem

Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri

Türkiye

NEREDE YAYIMLANDI?

Aposto GündemAposto Gündem

HİKAYE

📰 Veri sızıntısı; ‘kokoretsi’ tartışması

85 milyon vatandaşın e-Devlet bilgileri sızdırıldı. TasteAtlas, Yunan ‘kokoretsi’yi 1. sıraya koyarken Türk kokoreçi 4. sırada yer aldı. Sorumlu editörümüz İlkim Emirler, MS hastalarının DEÜ'de yaşadığı mağduriyeti kaleme aldı.

10 Haz 2023

Vodafone ile birlikte
Alexandros Papandreou

YAZARLAR

Aposto Gündem

Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.

İLGİLİ OKUMALAR

;