Sofraların sokağa uzadığı mahalle

Mahalle: Cankurtaran. Mahalleli: Ayşe Şensılay. Mekân: Giritli. Fotoğraflar: Deniz Sabuncu.
Cankurtaran için eski İstanbul’un kalbi denebilir. Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı, Arkeoloji Müzesi, Aya İrini, Ayasofya’yı içine alır, Sultanahmet ve Cağaloğlu’yla sarılıdır dolayısıyla ziyaretçisi çoktur. Sultanahmet’ten aşağıya inerken Akbıyık Cami’nin orada Cankurtaran’a geliriz, çeperi, Ahırkapı Deniz Feneri’ne kadar devam eder.
Cankurtaran bölgenin yerleşkesi, Sultanahmet gündüz gezen kalabalıklarıyla turiste yer açanıdır. Cankurtaranlı bir zümre Sultanahmet’ten ekonomik olarak yararlansa da özüne; köklü, yerleşik ahalisine bakınca her apartman başka bir şehrin temsilcisidir âdeta. Romanlar bir binada, Çorumlular bir binada, karşılarındaki binada Adıyamanlılar yaşamakta.
Giritli masaları
Çilingir sofrası sokakta, sohbet kapı önünde burada
Cankurtaran’da mahalleli genelde sokakta yaşar. Geceleri yabancılar çekilip biz bize kalınca daha eğlencelidir hayatımız. Mahallede müzikle uğraşan boldur, yediden yetmişe herkes bir enstrüman çalar. 01.00’de işinden dönen müzisyenin sesi yağmurlu gecede içini ısıtabilir. Kapı önü sohbetleri meşhurdur. Mevsim yazsa çocuklar akşam da sokaklardadır. Mahallemizin güzel abileri köşede çilingirlerini kurmuş, sohbete dalmışlardır. Otellerin ve restoranların varlığı, akşam sokaklardaki canlılığa eklenir.
Kandiller, cenazeler, şenlikler ve diğer özel kutlamalar hep mahallece yaşanır. Cankurtaran'da, dayanışma ve yardımlaşma mahallelileri bağlayan önemli değerlerdir. Mahallenin meyhanesi Giritli’nin Cankurtaran ile ilişkisinde de geçerli. Bu sebeple bir mahalle restoranından daha fazlası Giritli; tam bir mahalleli. Mahalleyle birlikte var olmamızın en temel nedenidir kurulan bağ. Kandillerde komşulara lokma ve pide bazen de balık ekmek dağıtır, düğün ve şenliklerde hazırlananlardan ikram edilir, biri ölmüşse illa ki lokması ve pidesi Giritli’de yapılır.
Ayşe Anne evinin penceresinden Giritli'nin bahçesine, bize bakıyor
Bir mahalleli olma hikâyesi: Giritli
Peki Giritli nasıl Cankurtaran'ın yerel bir merkezi haline geldi? Çocukluk arkadaşım olan Armada Otel'in sahibi Kasım sayesinde. Bodrum'da işletmeci olarak çalışıyordum, beni Giritli'yi görmem için İstanbul'a davet etti. Aklımda kalan ilk anı binanın içindeki vitrayların yansıması. Bodrum'da eşyaları toplamam ve Giritli'yi açmam üç ayımı aldı. O günden beri, 18 yıldır Giritli burada, aynı ekiple, aynı yerde, 18 yıldır.
Giritli, Cankurtaran'da yaşayan Levantenler mahalleyi terk etmeden önce Alafranga adında bir restorandı. Bölgenin canlanmasıyla birlikte Cankurtaran yabancı temsilcilerin uğrak yeri hâline geldi. Dolayısıyla Levantenlere adanan restoran uzun ömürlü olmadı. Bu, mahallenin geçirdiği ve daha da geçireceği değişimlerin bir göstergesiydi. Aslında Giritli'nin bunca yıldır mahallede olmasının nedenlerinden biri de daha geniş bir kitleye hitap etmesi.
Cankurtaran'ın daha sessiz, sakin bir semt olması Giritli'yi sadece yolda keşfedilecek bir yer olmaktan çıkarıyor, müdavimlerinin de mekânı hâline getiriyor. Çoğu akşam en az 5 masa birbirini tanıyor ya da bir şekilde tanışıyor. Yerlilerin, komşuların ve ziyaretçilerin buluştuğu bir sosyal kulüp gibi. Giritli'ye gelenler yemek kalitesinin sabit, servisin nazik ve fiyatların uygun olduğunu bilirler. Bu yıl aldığımız Michelin Bib Gourmand Ödülü'nün de bu sürekliliğin bir göstergesi olduğunu düşünüyorum.
Sarı, mavi, kırmızı
Mahalleyi birbirine bağlayan gelenek: Bir zamanlar hıdırellez
20 sene önce, Armada Otel’in garajında hıdırellez kutlanırdı. Daha öncesinde Giritli’nin bahçesinde Kasım’ın mahalleli için düzenlediği etkinlik mahalleye geldiğim dönemde büyümeye, başka mahallelere yayılmaya ve mahalle kültürünü dışarı aktarmanın aracısı olmaya başlamıştı bile.
Kent soylu bir şenlikti bu, sokaklardaydık hepimiz. Tüm emek tamamiyle Kasım’ın “Haydi mahallede hıdırellez yapalım.” demesiyle ortaya çıktı. Çevre mahallelerden insanlar katılır, içki içilir, Makedonya’dan gelen müzisyenlerin şarkıları eşliğinde Cankurtaran esnafının yemekleri yenirdi. Şenlikte kâr amacı güdülmez; yer alanlar da bu bilinçle elini taşın altına koyardı. Mahalledeki herkes mahalleli için, birlikte alınan keyif için çabalardı, o kadar. Başından sonuna kadar kolektif bir süreçti ve tam da bu yüzden evde hissetmemizi sağlardı.
Cankurtaran'da kuru pilav taksinin üstünde yenir
Bir ara etkinlik o kadar büyüdü ki belediye şenliği Kumkapı’ya uzanan sahile taşıdı, mahalleden uzaklaşınca o ruhunu koruyamadı. Şimdi dönüp baktığımda Roman mahallesi olan Cankurtaran’ın tarihi için şenliğin özel bir anlamı olduğunu daha iyi görüyorum. Bizi birbirimizle buluşturan, sokağa taşıyan ve mahalle olmamızı sağlayan bir etkinlikti.
Cankurtaran mahallelileri
Mahallelerin hiç bozulmadan, olduğu gibi kalması mümkün mü?
Bugün geldiğimiz noktada İstanbul o kadar kalabalık ve yalnız ki insanlar eski mahallelerin samimiyetini, oradaki temasın özlemini duyuyor. Ben Büyükdere’de semt ve mahalle kavramlarıyla büyüdüm; yakartop, dokuztaş ve beton üzerine çizdiğimiz şekillerle seksek oynar, çemberlerden atlar, ailemiz akşam yemeği için çağırana kadar dışarıda kalırdık. Sokaktaydım, arkadaşlarımla da orada tanıştım. Zengin de vardı, fakir de. Kimse kimseden ayrı görülmez, nasıl bir hayat sürdüğü ve ne yaptığı sorgulanmazdı. Kültürler ortaktı ve paylaşılırdı.
3 2 1 çektik!
Bahsettiğim zamanlarda şehir 2 milyondu, şimdi nüfus 20 milyona çıktı. Bu durumda mahallelerin hiç bozulmadan, olduğu gibi kalması mümkün mü zaten, çok düşünüyorum. Bazen koku, mekân ya da bir doku sabit kalıyorsa ona sarılabiliyorsun ancak. Bakıldığında köklü bir mahalle Cankurtaran ama mahallelisi eskisi kadar gedikli değil. Yaşlıların ağırlıklı olduğu bir yer olduğundan nüfus farklılaştıkça mahalleyi mahalle yapan özelliklerin de kimi kalıyor kimi değişiyor. Yeni nesil, eski kuşak kadar mahalleyi sahiplenmiyor.
Hareketliliğin başka bir sebebi de mahallenin konargöçerlerin çok olduğu, turizm bölgesi içinde yer alması tabii ki. Zamanla daha geçici, kısa ömürlü başka bir kültür şekilleniyor ama Cankurtaran benim için hâlâ eski İstanbul'un kalbi. Giritli'nin evi.
İlgili Başlıklar
n
İstanbul
Topkapı Sarayı
Gülhane Parkı
Arkeoloji Müzesi
Aya İrini
Ayasofya
Sultanahmet
Cağaloğlu
Ahırkapı
Can
aran
Adıyamanlılar
Hikâyeyi beğendiniz mi?
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Nerede Yayımlandı?

📍 Cankurtaran, Ayşe Şensılay
Yayın & Yazar

Soli
Her hafta bir mahalle, bir mahalleli! Seyahat ve kültür yayını Soli, her hafta bir mahallenin esnaflarının, binalarının, sokaklarının, insanlarının hikâyesini anlatıyor.