Tehditler Ne Kadar Tehditkâr?

Yazanlar: Michele J. Gelfand ve Virginia Choi
PALO ALTO – İklim değişikliği korkuları ve “üçlü salgın” endişelerinden Atom Bilimcilerin Kıyamet Saati Bülteni'ne, etrafımız korkunç uyarılarla dolu. Haberler ve sosyal medya, hain politikacılardan doğal afetlere kadar her şeyin tehlikelerine karşı bizi her gün uyarıyor. Bazıları içten, bazıları uydurma olan tüm bu uyarılar, sadece akıllı telefonlarımızı değil, beynimizi de aydınlatıyor ve tüm bu “tehdit konuşmalarının” bizi psikolojik ve sosyal olarak nasıl etkileyebileceğini sormaya sevk ediyor.
Biz ve meslektaşlarımız, histeriyi aşmak ve inandırıcı tehditlere ilişkin anlayışımızı geliştirmek için kitle iletişim kanallarında gördüğümüz tehdit düzeylerini indekslemek amacıyla doğal dil işlemeyi yöntemiyle bir "tehdit sözlüğü" oluşturduk. Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan araştırmada, aracın hem görünmez tarihsel tehdit modellerini belirlemede hem de gelecekteki davranışları potansiyel olarak tahmin etmede kullanıldığını gösteriyoruz. (Araç, herhangi bir İngilizce metinde bulunan tehdit dilinin derecesini ölçmek isteyen herkesin kullanımına açıktır.)
Tehdit sözlüğü, kronik tehditlerin toplumlara katı kurallar (ve bunları ihlal edenler için güçlü cezalar) dayatarak nasıl kültürel "sıkılaştırmaya" yol açtığına dair geçmiş anket araştırmalarına dayanmaktadır. Ülkeler (Singapur'a karşı Brezilya'yı düşünün), ulus altı eyaletler (Alabama'ya karşı New York), kuruluşlar (muhasebe firmaları ile yeni kurulan şirketler) ve sosyal sınıflar (alt ve üst sınıflar) dahil olmak üzere tüm kültür biçimlerinde sıkı/gevşek bir ayrım olduğuna dair kanıtlar bulduk.) Ancak daha önce, tehditle ilgili konuşmaları zaman içinde izlemek ve bunun kültürel, politik ve ekonomik eğilimlerle ilişkisini değerlendirmek için güvenilir bir dilbilimsel ölçütümüz yoktu.
İşte bu yüzden tehdit sözlüğünü oluşturduk. Zaman içinde farklı tehdit türlerini ve bunların ortaya çıkardığı kültürel tepki türlerini ölçmeye yardımcı olacak bir araç istiyorduk. Geçmişte araştırmacılar, insanlardan olası anahtar kelimeler için beyin fırtınası yapmalarını isteyerek sözlükler geliştiriyordu. Ancak "tehdit evreni" haritalamamızın hem daha geniş hem de daha hassas olmasını istiyorduk. Bu nedenle, yazılı bir metinde "tehdit" gibi kelimelerin yanında sıklıkla geçen terimleri bulmak için Twitter, Wikipedia ve rastgele seçilen web sitelerini tarayan algoritmalar oluşturduk. Algoritmalar, insanların tehditler hakkında yazarken yaygın olarak kullandığı "saldırı", "kriz", "korku", "yaklaşmakta olan" ve "gerginlik" gibi 240 kelimeyi çıkardı. Özellikle, bu tür kelimeler, ölümcül bir kasırgadan aile çatışmasına kadar herhangi bir büyüklükteki bir tehdide uygulanabiliyor ve bu da sözlüğü geniş çapta uygulanabilir kılıyor.
Sözlüğümüzün metindeki tehdit çağrışımlarını doğru bir şekilde ölçtüğünü doğrulamak için çeşitli testler gerçekleştirdik. Örneğin, tehdit düzeylerinin - özellikle de organize şiddet tehdidinin - dünya çapında tarihî bir düşüş yaşadığı göz önüne alındığında, sözlüğümüzdeki tehdit sözcüklerinin genel kullanımının da zaman içinde azalıp azalmadığını görmek için 1900'den 2020'ye kadar 600 milyon sayfa haber metni analiz ettik. Ve azaldığını gördük. Ancak algoritma, algılanan tehdit düzeylerinin önümüzdeki 20 yıl içinde yeniden yükselebileceğini de öne sürüyor.
Tahmin edilebileceği gibi, Birinci Dünya Savaşı ve Körfez Savaşı gibi büyük askerî çatışmalar sırasında ABD gazetelerinde tehdit sözlüğünden kelimeler fırladı. Benzer şekilde, ABD Federal Acil Durum Yönetim Kurumu doğal afet beyanları yayımladığında, tehdit dili yükseldi. Tehdit sözlüğü ayrıca 2020'de COVID-19 salgınının tweet'lere yansıyan ve giderek artan şiddetini de yakaladı.
Tehdit sözlüğü gelecekteki gelişmeleri tahmin etme açısından borsa faaliyetleri, kültürel normlar ve politik tutumlardaki önemli eğilimleri belirleyebilir. Örneğin, artan tehdit konuşması, S&P 500, DIJA ve NASDAQ'da daha düşük günlük hisse senedi getirilerini ve patent başvurularıyla ölçüldüğü üzere daha düşük inovasyonu öngörüyor. Ve Amerikalılar ciddi tehditlerle karşı karşıya kaldıklarında, "kısıtlamak", "uymak" ve "dikte etmek" gibi (açık kültürlerin aksine) sıkı kültürlerle ilişkilendirilen kelimeleri daha yaygın olarak kullanmaya eğilimli.
Artan tehdit söylemi, tarihsel olarak geniş tabanlı siyasi "sıkılaştırma" ile ilişkilendirilmiştir. Örneğin, başkan adaylarına duyulan kamuoyu güven araştırmalarına veya göçmen karşıtı duyarlılıklara yüksek oranda yansımıştır. Son 70 yıldaki başkanlık konuşmalarını incelediğimizde, Cumhuriyetçi (muhafazakâr) cumhurbaşkanlarının, demokrat (liberal) cumhurbaşkanlarına göre tehditlere daha sık değindiğini gördük.
Aynı derecede önemli olan bir bulguda, tehdit konuşmalarının bulaşıcı olduğunu gördük. Örneğin, bir tweet'e tehditle ilgili tek bir kelime eklemek, beklenen retweet oranını %18 artırır. Son yıllarda gördüğümüz gibi, tehdit yüklü çevrimiçi mesajların bulaşıcı doğası, sosyal medyanın yanlış bilgilendirme ve kitlesel panik tohumları ekmedeki iyi bilinen rolü nedeniyle, özellikle büyük krizler sırasında sorunlu olabilir.
Tehdit sözlüğü artık doğrulandığına göre, bir dizi kritik toplumsal sorunu incelemek için kullanılabilir. Tehdit söyleminin komplo teorilerini ve aşırıcılığı nasıl güdülediğini, çevrimiçi nefretin ve yanlış bilginin yayılmasını nasıl tetiklediğini ve seçimleri, dış politika kararlarını ve ekonomik yatırımları nasıl şekillendirdiğini inceleyebiliriz. Ayrıca, sosyal medya kullanıcılarının hem gerçek hem de uydurma tehditleri abartarak seslerini ne derecede yükselttiğini belirleyebiliriz. Tehdit sözlüğünü kişisel sosyal medya akışlarımıza yönlendirerek, tehdit mesajlarını yaymadaki olası rolümüzü ortaya çıkarabiliriz. Bu, hepimize neyi paylaşacağımız ve neyden vazgeçmemiz gerektiği konusunda daha bilinçli kararlar almamıza yardımcı olacaktır.
İş dünyasında, politikada ve günlük hayatımızda, mevcut tehditlerin doğasını ve olası sonuçlarını anlamak söz konusu olduğunda genellikle bihaberiz. Tıpkı bir ışıldak gibi, tehdit sözlüğü de coğrafya, nüfus ve tarih boyunca önemli toplumsal kalıpları ortaya çıkarmak için dilsel ayak izlerini tarayabilir. Bunu yaparak, daha güvenli bir dünya inşa etmek için gerekli olan gerçek tehlikeyi, üretilmiş risklerden daha güvenilir bir şekilde ayırt edebiliriz.
Michele J. Gelfand, Stanford Üniversitesi'nde Kültürlerarası Yönetim Profesörü ve Örgütsel Davranış ve Psikoloji Profesörü.
Virginia Choi, Maryland Üniversitesi'nde doktora adayı.
Telif hakkı: Project Syndicate, 2023.
Not: Bu makalede yer alan tüm görüşler yazarlara ait olup, Aposto'nun editoryal bakış açısını yansıtmamaktadır.
İlgili Başlıklar
Michele J. Gelfand
Virginia Choi
PALO ALTO
Kıyamet Saati Bülteni
tehdit
Tehdit
Brezilya
Alabama
New York
Hikâyeyi beğendiniz mi?
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş