aposto-logoPazartesi, 5 Haziran 2023
aposto-logo
Pazartesi, Haziran 5, 2023
Aposto Üyelik

Tekstil sektöründe yeniden satış modelleri

🧶 2023 Resale Report'ta öne çıkanlar

Döngüsel ekonomi yalnızca iş dünyasının değil, bireylerin de gündelik hayatını baştan aşağı değiştirme amacını taşıyor. Bunun temel sebebi baştan inşa edilmesi gereken toplumsal ve ekonomik yapıların gündelik hayatı da kapsayacak kadar geniş bir etki alanına sahip olması. Tüketicilerin döngüsel ekonomi içinde bugüne kadar birçok defa yer verdiğimiz gibi özellikle R-stratejileri kapsamında tüketim alışkanlıklarını değiştirmeleri gerekiyor. Bu değişim yalnızca tüketicilerin atacakları adımlarla üretici firmaları değişime zorlayabilecekleri kadar basit bir süreç değil. Tüketim alışkanlıklarının değişmesi için tüketicilerin bilinçlenmesi gerekirken, yasa yapıcıların döngüsel ekonomi prensiplerini doğru şekilde kapsayan regülasyonları hayata geçirmeleri ve en önemlisi özel sektörün mevcut iş modellerini döngüsel ekonomi prensipleri ile yeniden tasarlaması gerekiyor.

Tüketicilerin döngüsel ekonomiye geçiş süreci için kritik bir paydaş olduğunu ve geçiş sürecinin bütüncül bir şekilde yürütülmesi için toplumsal değişimin de gerektiğini daha önceki yazılarımızda tartışmıştık. Bu haftaki yazımızda ise R-stratejilerinden yeniden kullanım (reuse) stratejisinin tüketiciler ve üreticiler için özellikle tekstil sektörü özelinde ne gibi etkileri olduğunu, son yıllardaki gelişmeleri ve gelecek beklentileri ele alacağız. Bu yazıda tartışmamızı ABD merkezli, ikinci el tekstil ürünlerinin alınıp satılabildiği çevrimiçi bir platform olan thredUP tarafından hazırlanmış olan “2023 Resale Report” içinde öne çıkan başlıklar üzerinden yürüteceğiz.

Raporda öne çıkanlar

Türkçeye yeniden satış olarak çevrilen resale kavramı, üretilmiş ürünlerin yeniden kullanılması amacıyla gerekli tamir, bakım, onarım, yenileme veya yeniden üretim gibi farklı süreçlerin yürütülmesinin ardından tekrar tekrar satışını kapsar. Tartışmamıza yön verecek olan rapor, thredUP isimli şirket tarafından hazırlandığı için tekstil sektörü odaklı bir rapor. Fakat yeniden satışın diğer sektörler için de kritik bir öneme sahip olduğunu ve kaynakların uzun süre kullanımı odağında ne kadar büyük bir potansiyeli olduğunu bir kez daha vurgulamakta fayda var.

  • Küresel giyim ürünleri pazarında normal satışa göre yeniden satış pazarının 3 kat daha fazla büyümesi bekleniyor.
    Raporda öne çıkan ilk gelişme, yeniden satış pazarının büyüme potansiyeli. 2027 yılında küresel yeniden satış pazarının 350 milyar dolara ulaşması beklenirken, ABD pazarında bu miktarın 70 milyar dolara ulaşması bekleniyor. 2022 yılında %28’lik büyümeyle dikkat çeken yeniden satış pazarının 2024 yılında küresel tüm giyim pazarının ise %10’unu oluşturması bekleniyor. Pazar payında görülen bu artış tüketicilerin değişen tüketim alışkanlıklarını kanıtlar nitelikte. Bu değişim, yalnızca bu alanda çalışan thredUP gibi yeniden satış odaklı firmaları ilgilendirmiyor elbette. Artık ana üretici firmaların da bu yeni gelişen ve hızla büyüyen pazarda kendilerine yer bulmaları için yeniden satış odaklı iş modellerine geçişlerinin artacağını öngörmek çok da yanlış bir çıkarım olmayacaktır.

  • Y ve Z jenerasyonu yeniden satış modelini en çok kullanan jenerasyonlar olarak dikkat çıkıyor.
    Amerika pazarı özelinde yapılan araştırmaya göre 2027 yılında ikinci el pazarında %28 ile Z jenerasyonu (GenZ), %33 ile de Y kuşağının (Millenials) en çok ikinci el alışveriş yapma potansiyeline sahip olduğu görülüyor. Buna ek olarak Z jenerasyonunun %58 ile çevrimiçi yeniden satış kanallarının en yoğun kullanıcısı olması bekleniyor. Dijital teknolojilerin gelişmesi ve özellikle Covid-19 pandemisi ile iyice yaygınlaşan çevrimiçi alışveriş tercihleri, tüketicilerin ikinci el ürün satın almasını da kolaylaştıran bir yenilik olarak dikkat çekiyor. Özellikle ikinci el ürün satışında tüketiciden tüketiciye yapılan satışların çok daha hızlı ve kolay halledilmesine olanak tanıyan dijital teknolojiler, teknolojiye ayak uydurabilen tüm jenerasyonlar tarafından hızlıca benimseniyor. Türkiye’de de farklı satış platformlarında ikinci el satış özelliklerinin yaygınlaşması Türkiye pazarının da hızlıca geliştiğini gösterir nitelikte.

  • Uygun fiyat ikinci el giyim alışverişinde tüketiciler için en önemli motivasyon.
    Giyim endüstrisi içinde tüketicilerin yeniden satışı tercih etmelerinin arkasındaki ilk motivasyon, sıfır ürün satışına oranla çok daha uygun olan fiyatlar. İkinci sırada ise kalite geliyor ki burası dikkat çeken bir nokta. İkinci el kıyafet denildiğinde akıllara doğal olarak bir veya birden fazla farklı tüketicinin kullandığı kıyafetler geliyor. Bu da tüketicilerin hijyen ve kalite konularında endişe etmesine, bu nedenle de ikinci el alışverişi çok fazla tercih etmemesine neden oluyor. Yeniden satış süreçlerine dahil edilen ürünlerde ise durum biraz daha farklı. Tüketiciden tüketiciye olan satışların aksine, kullanılmış ürünleri alan şirketler bu ürünleri yeniliyor, hijyenik hâle getiriyor ve kalite olarak ürünün ilk üretildiği hâline yakın bir duruma gelmesini sağlıyor. Bu da aslında ürünlerin kalite ve hijyen gibi sorunlardan arındırılmasına ve dolayısıyla da tüketici endişelerinin giderilmesine olanak tanıyor.

    İkinci el ürün satın alımının arkasında motivasyonlar özellikle Z jenerasyonu için çoğunlukla sürdürülebilirlik odağında şekilleniyor. Z jenerasyonunun %47’si sürdürülebilirlik çalışmalarına önem vermeyen giyim firmalarını tercih etmediklerini belirtiyor. Bu da gelecek yıllarda hem artan bilincin hem de tüketicilerden gelen “sürdürülebilirlik” odaklı taleplerin şirketlerin dönüşümünü zorunlu hâle getireceğinin sinyallerini veriyor olabilir.

  • İkinci el ürün alışverişi, moda sektörünün neden olduğu karbon salımını ortalama %25 azaltıyor.
    Raporda yer verilen araştırmaya göre ikinci el kıyafet alışverişi, sıfır ürün alışverişine oranla çok daha az çevresel etkiye neden oluyor. Bu çevresel etki azaltımına ise raporda şu şekilde örnek veriliyor: Eğer dünya üzerindeki herkes bu yıl içerisinde yeni bir kıyafet almak yerine bir tane ikinci el ürün satın alırsa bu bir günde tüm dünya genelinde 76 milyon arabanın bir anda yollardan çekilmesine eş değer olacak kadar önemli bir karbon salımının önüne geçilmesine olanak tanıyor.

    İkinci el giyim alışverişi tekstil sektörünün yoğun su kullanımını da dikkate değer ölçüde azaltıyor. Tekstil sektörü, özellikle arz-talep dengesizliği nedeniyle çevresel etkisi fazlasıyla yüksek bir sektör olarak dikkat çekiyor. 8 milyarlık dünya nüfusu için her yıl ortalama 100 milyar adet giyim ürünü üretiliyor. Bu fazla üretim hem kaynakların verimsiz kullanımına, hem su kaynaklarının yoğun bir şekilde kirletilmesine hem de üretilen ürünlerin tamamının satılamaması nedeniyle aşırı kirliliğe ve atık oluşumuna neden oluyor.

    Burada dikkat önemli bir nokta ise giyim endüstrisindeki üreticilerin üçte birinden fazlasının yeniden satış modellerinin başarılı olması durumunda sıfır ürün üretim süreçlerini büyük ölçüde sıfırlayabileceklerini belirtmesi. Bu en temelde şunu gösteriyor. Döngüsel iş modellerinin başarıya ulaşması üreticilerin değişimine olanak tanıyabilir. Fakat bu başarı elbette sadece tüketicilerin üstlenmesi gereken bir sorumluluk olmamalı. Sorumlu tüketiciler ikinci el ürün alışverişini benimseyecek, yasa yapıcılar ikinci el ürünlerle ilgili regülasyonları devreye sokacak ve elbette üreticiler de tüketiciler için alternatif ve inovatif iş modellerini geliştirmeye devam edecek ki sistem bütünsel olarak bu dönüşüme girebilsin.

  • Sürdürülebilirlik, gelir artışı ve müşteri bağlılığı giyim markaları için öne çıkıyor.
    Raporda markalar açısından da yeniden satış modellerinin etkileri ele alınıyor. Buna göre giyim ve moda endüstrisinde faaliyet gösteren markalar, yeniden satış modelleri ile öncelikle çok daha sürdürülebilir bir iş modeline sahip oluyorlar. Değer zinciri boyunca birçok farklı etkisi olan yeniden satış modellerinin kullanılan ham maddeyi azaltması, dolayısıyla maliyetleri azaltması, lojistik süreçlerini büyük oranda ortadan kaldırdığı için çevresel etkiyi azaltması gibi birçok farklı noktada markaların sürdürülebilirlik olgunluklarına katkı sağlıyor.

    Gelir artışı, markalar için bir diğer olumlu etki olarak karşımıza çıkıyor. Bir ürün satışından tek seferde gelir elde eden markalar, aynı ürünü defalarca farklı müşteriye satma iş modeli sayesinde tek bir üründen çok daha fazla gelir elde etme imkânına sahip oluyor. Döngüsel iş modellerinin özellikle farklı gelir modellerine olanak tanıyacak yeni fırsatlar sunması döngüsel ekonominin ekonomik büyümeye de katkı sağladığını kanıtlayan en önemli özelliklerden birisi. Burada ekonomik büyüme algısına karşı çıkacak farklı ve bazı noktalarda haklı görüşler olsa da mevcut küresel sistemler düşünüldüğünde büyümenin durmasını beklemek ne yazık ki fazlasıyla iyi niyetli bir görüş olarak kalıyor. Bu nedenle döngüsel ekonominin sunmuş olduğu çevresel ve sosyal etkiler azalırken artan ekonomik refahın ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha hatırlatmakta fayda var.

    Yeniden satış modellerinin markalar için yarattığı bir diğer olumlu etki ise özellikle tüketici bilinci arttıkça çok daha önemli hâle gelen müşteri bağlılığı. Markalar müşterileri ile sağlıklı ve uzun vadeli bir ilişki kurabilmek için bugüne kadar birçok farklı pazarlama stratejisi hayata geçirdi. Bu alanda çok farklı stratejiler kullanılıyor olsa da genellikle ana odak sürdürülebilirlik veya çevresel/sosyal etkiler değildi. Fakat tüketicilerin değişen beklentileri özellikle sürdürülebilirlik/döngüsel ekonomi uygulamalarına önem veren markaların müşterileri ile çok daha uzun vadeli ve sağlıklı ilişkiler kurmasına olanak tanıyor ve bu da elbette markalar için önemli bir rekabet avantajı olarak karşımıza çıkıyor.

Toparlamak gerekirse, tekstil endüstrisi için fazlasıyla önemli bir yere sahip olan yeniden satış/ikinci el satış modelleri döngüsel ekonomiye geçiş için her sektörün kendi karakteristiğine özel farklı iş modelleri geliştirmesi gerektiğinin en önemli kanıtı. Yeniden satış, tekstil sektörü için görece daha kolay yürütülebilecek ve tüketiciden tüketiciye satış imkânına da sahip olduğu için büyük bir potansiyele sahip bir iş modeliyken farklı bir sektör için üretilmiş bir ürünün direkt olarak yeniden kullanımı giyim endüstrisine göre çok daha zorlayıcı olabilir. Fakat R-stratejileri başta olmak üzere döngüsel ekonomi prensiplerine uygun şekillerde, şu an aklımıza bile gelmeyecek farklı iş modelleri sayesinde her sektör kendine uygun iş modellerini sektörün merkezine alabilir ve sistemsel dönüşümün doğru bir şekilde sürdürülmesine olanak tanıyabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta yazıda da yer verdiğimiz gibi farklı iş modellerinin hayata geçirilmesi ve herkes tarafından benimsenmesi için tüm paydaşların kendi üstlerine düşen görevi tek bir ortak amaç odağında yürütmesi ve değişime katkı sağlaması gerektiğidir. Her paydaşın beklentisi farklı olsa da ana amacın çevresel ve sosyal etkisi azaltılmış, ekonomik refahın tüm paydaşlar için erişilebilir olduğu bir sistem tasarlanması olduğunu her zaman hatırlamalı, bu doğrultuda hangi paydaş grubu/gruplarına dahil olduğumuzun farkında olarak değişimi önce kendimizde başlatmalıyız.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

İlgili Başlıklar

döngüsel ekonomi

tekstil

Döngüsel ekonomi

thredUP

Hikâyeyi beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Nerede Yayımlandı?

Tekstil sektöründe yeniden satış modelleri

Yayın & Yazar

Döngüsel Ekonomi

Döngüsel Ekonomi Hakkında Her Şey!

Tunç Karabayer

Her hafta döngüsel ekonomi hakkında farkındalık yaratma amaçlı bültenler, iki haftada bir de denizcilik ve yelken ile ilgili bilgiler ve hikayeler paylaşıyorum!

;