“Those Infidel Greeks” The Greek War of Independence through Ottoman Archival Documents*

Yazı: Kahraman Şakul
Bu eser Türkiye’deki Osmanlı tarihçiliğinde Rum İsyanı adıyla bilinen Grek/Yunan Bağımsızlık Savaşı hakkında İstanbul’daki Osmanlı arşivinde (Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi) kayıtlı pek çok belgeyi içeren bir seçki niteliği taşıyor. Bu projenin gerçekleşmesine maddi destek sağlayan Yunanistan’daki Aikaterini Laskaridis Vakfı’nın yayıncı Brill ile yaptığı anlaşma uyarınca kitabın e-kitap versiyonuna açık erişim imkanı bulunmaktadır (https://brill.com/view/title/60933). Böylece konuya ilgi duyan araştırmacılar derlenen belgelerin hem İngilizce çevirisine (birinci cilt) hem de yeni harfe aktarılmış (transliterasyon) hallerine (ikinci cilt) ücretsiz erişebilmekteler. Bir başka deyişle belgelerin aslıyla ilgilenen araştırmacılar ihmal edilmiş pek çok değerli belgeye zahmetsizce başvurabilecekler. Zikredilen vakfın başkanı P. Laskaridis projenin amacını takdim ettiği önsözde Yunan Bağımsızlık Savaşı’nın Yunanlılar, Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa için bilinen önemini vurguladıktan sonra olayın 200. Yıldönümünde şaşalı kutlamalar yerine göz ardı edilmiş Osmanlı belgelerini uluslararası kamuoyunun dikkatine sunmayı tercih ettiklerini vurgulamaktadır.
Tarihçi H. Şükrü Ilıcak’ın yürüttüğü bu projede Ayniyat Defterlerinden seçtiği 1821 Haziran’ı ve 1826 Nisan’ı arasındaki döneme ait 600 küsur belgeyi bir grup araştırmacı (Çağrı Erdoğan, Nikola Rakovski, Kahraman Şakul, Mehmet Savan, Aysel Yıldız) yeni harflere aktarıp İngilizceye çevirmiştir. Çeviriler birebir (lafzen) olmayıp anlamı ve belge düzenini doğru aktaracak şekilde (manen) uzun dua terkipleri, süslü elkab (lakaplar) ve bol tekrarlardan (paraflama) arındırılmıştır. Proje sahibi Ilıcak yayına hazırlayan sıfatıyla her çeviri belgeye belgede adı geçen kişiler, yerler ve olaylar hakkında geniş açıklamalar sunduğu dipnotlar düşmüştür. Bu sayede ihmal edilmiş bu kaynak türünü tarihi bağlamına oturtmak ve yeni araştırmalarda kullanmak mümkün oluyor. Seçkiyi araştırmacı dostu kılan diğer önemli kısımları arasında dört adet harita, Tepedelenli Ali Paşa’nın kesik kellesine iliştirilen yafta gibi bazı belgelerin faksimile baskısı, ekler (lügat ve belgelerde değinilen önemli şahsiyetlerin kısa hayat hikayeleri), zengin bibliyografya ile ayrıntılı dizin sayılabilir. Yayına hazırlayanın Ayniyat Defterleri ile çeviride ve transliterasyonda (Osmanlı Türkçesi ve Yunanca) izlenen usuller hakkındaki açıklamalarını Yunan Bağımsızlık Savaşı hakkında uzunca bir giriş bölümü (1-30. Sayfalar) izliyor. Harvard Üniversitesi’nde tamamladığı doktora çalışmasında Yunan Bağımsızlık Savaşı’nı ele alan Ilıcak, bu bölümde dokuz alt başlıkta tarihi bağlam, zor ve şiddete başvurmanın gerekçeleri, Rum-Ortodoks cemaatinin ileri gelenlerine yönelik denetim ve cezalandırma siyaseti, Osmanlı askeri gücünün yapısı ve hali, Arnavutların rolü gibi konuyu çeşitli yönleriyle inceliyor. Belgelerin tasnifine gelince birinci ciltte belgeler yıl bazında beş ayrı kısma ayrılıyorlar. Kısım başlık sayfalarının olmaması takibi zorlaştırsa bile bu kısımların sayfa numaraları İçindekiler kısmında verilmiştir. Bu tasnif sayesinde okur olayı adeta girişgelişme-sonuç şeklinde takip edebilmektedir. İkinci ciltte ise belgeler çok isabetli bir kararla yıl bazında değil Ayniyat Defteri numarasına göre tasnif edilmişlerdir. Her ne kadar defter numarası kronolojik sıra takip etse dahi aynı yıldan belgeler farklı defterlerde olabiliyor. Örneğin 1821 senesine ait 573 ve 574 numaralı defterlerde belge bulunmaktadır. Bu tasnif sayesinde kaynak bütünlüğü muhafaza edilebilmiştir.
Çift dilli bu derlemenin katkısı yeni belgeleri araştırmacının kullanımına sunmaktan ibaret değildir. Bu kuşkusuz yadsınamaz bir hizmettir. Uluslararası Osmanlı çalışmaları İngilizce (ve başka dilde) belge çevirisi konusunda bir hayli geridedir. Rusya ve Habsburg çalışmalarına bakıldığında bu durum açıkça görülüyor. Derleme belgelerin seçimi ve sunum tarzı açısından çok önemli bir amaca daha hizmet etmektedir. Gerek Yunanistan’da gerekse Türkiye’deki res-mi/genel bakış açısını elden geçirmek. Ilıcak’ın giriş bölümünde yetkin bir şekilde izah ettiği gibi Yunanistan’daki resmi söylem bağımsızlık savaşını Yunanlıların ulusal uyanış ile sonuçlanan tarih yolculuğunda kaçınılmaz olarak uğradıkları bir durak olarak resmetmektedir. Çizgisel/ilerlemeci (modernist) bakış açısında ulusların doğuşundan ziyade ulusal uyanış mefhumu öne çıkar: halk er ya da geç bir ulus olduğunun farkına varacaktır! Bu derleme ise bağımsızlık savaşının zamandan ve mekândan kopuk soyut bir düzlemde (ulusun tarihi seyri) cereyan etmeyip Osmanlı İmparatorluğu’nun taşrasında belli iç ve dış etkenlere bağlı olarak gelişen ve değişen bir doğaya sahip olduğunu göstermektedir. Ilıcak’a göre II. Mahmut’un memleket idaresini ayanlardan temizleme siyaseti tarihçiliğimizde merkezileşme olarak anılmasına kendiliğinden merkezi idarenin kurulmasıyla sonuçlanmamıştı. Tepedelenli Ali Paşa’nın bertaraf edilmesi Mora eyaletinde çıkar ve iktidar çatışmalarının eksik olmadığı çok aktörlü bir isyana sebebiyet verdi. Her baharda sefere büyük umutlarla başlansa da çoğu yerde Rumların çoğunluğu oluşturmasına bağlı olarak yerel seferberlik olanağının bulunamaması, Rus korkusundan pek çok birliği sınırlarda tutma zorunluluğu, 1821-1823 İran Savaşı yüzünden Anadolu tarafından asker sevk edilememesi, Tepedelenli Ali Paşa’nın adamları ile isyancılar arasındaki yarı gizli ittifak, geçim kaygısıyla isyanın bastırmayıp uzatmayı tercih eden Arnavut paralı askerlere bağımlılık isyanı başarılı kılan etkenlerdendi. Fakat, Yunan bakış açısında yeterince vurgulanmamaktadırlar.
Kuşkusuz Türkiye’deki resmi bakış açısı da doğru değildir. Meseleyi asırlar boyunca türlü ayrıcalıklar tanınmış nankör Rumların Osmanlıya hıyanet duy guları içerisinde çifte standartçı Batıyı arkalarına alarak çıkardıkları bir patırtı (Rum Patırtısı) olarak görmek ve sadece Mora’da yaşanan Müslüman katliamlarının altını çizmek derlenen belgelerin ışığı altında son derece indirgemeci bir tavırdır. Bu bakış açısının kökenlerini seçkideki belgelerde buluyoruz. Pek çok belge Rum fesadı diye andığı olayı kafirlerin batıl dinleri uğruna ve “icrā-yı ḫıyānet żımnında cān-ı ḫabīs̠lerini meydana” atmaları olarak tarif ediyor. Belgelerde Osmanlı karar alıcıların Rumlara tarihi değiştirmek veya kendi geleceklerini tayin etmek namına herhangi bir paye/rol biçmedikleri açıkça anlaşılıyor. Derlemede yer alan 576/113 numaralı belge Osmanlı bu bakışı güzel özetliyor: “Rum gāvurlarınıñ ṭuġyān ü ġaleyānları ve mürtekib olduḳları ʿiṣyānda… ıṣrārları mūcib-i ḥayret… Bu āna ḳadar sāye-i merāḥim-vāye-i Salṭanat-ı Seniyye’de envāʿ-ı müsāʿade ve ʿināyete müstaġraḳ olmuş iken ḳadr ü şükrini bilmeyerek dīn ve Devlet-i ʿAliyye ʿaleyhine irtikāb-ı ihānet ü melʿanet iden Rum gāvurları bir buçuḳ senedir reʾy ve amān ṭaleb itmediklerinden başḳa ve ol ḥavālīde bu ḳadar ʿasker var iken yine bī-pervā muḥārebe ile memleket żabṭına ictisār itmekde.” Demek ki resmi söylemde devlet Rumların isyanda ısrar etmelerini hayretle karşılıyor ve bunca zaman Osmanlı saltanatının ekmeğini yedikleri halde kadir kıymet bilmeyip dine ve devlete ihanet etmelerine içerliyordu. Dahası af dileyip boyun eğecekleri yerde bunca askere rağmen hala yeni işgallere girişmek gayesiyle korkusuzca savaşmaya cesaret etmelerini anlaşılmaz buluyordu. Ilıcak’a göre ayrılıkçı hareketlere karşı geliştirilen devlet refleksinde Yunan Bağımsızlık Savaşı bir milattı. Zira asilere tarihsel süreci şekillendiren oyuncu yerine yabancı güçlerin oyuncağı nazarıyla bakmak, çöküş ve parçalanma korkusu ile olayda devamlı yabancı parmağı aramak, haklı mücadelede diplomatik yalnızlığa mahkûm edilmekten ve nihayet, mağduriyetten dem vurmak bu meselenin mirasıydı. Tarihçiliğimiz belgelere yansıyan devlet refleksine göre resmi bakış açısını şekillendirirken yine aynı belgelere yansıyan başka meseleleri görmezden gelmeyi tercih etmektedir. Mesela din ve devlet aşkına Rumlara karşı savaşma emrine Müslümanların riayet etmemesi, hele ki isyancılar bunca Müslümanı katlederken, ağır dille tenkit edilmektedir. Kısacası, karar alıcılara göre sorun Rumların başarısından ziyade devletin aczi, devlet adamları arasında gaye ve gayret birliği olmayışı ve genel olarak Müslümanların İbn Haldun’un tabiriyle bedeviyete özgü dayanışma ruhu (asabiyet) ve savaşkanlığı kaybedip hazariyete özgü manevi ve fiziki yozlaşmanın neticesinde gevşek ve bencil varlıklara dönüşmeleriydi.
Sonuç olarak bu seçki hem uluslararası arenada hem de Türkiye’de eksikliği çok hissedilen bir belge derlemesi olarak hak ettiği ilgiye mazhar olacaktır.
* H. Şükrü Ilıcak (yay. haz.), “Those Infidel Greeks” The Greek War of Independence through Ottoman Archival Documents, 2 c., Brill, Leiden/Boston, 2021 (Handbook of Oriental Studies, c. 158/1-2), 1. c.: s. vii-xxi, 1-930; 2. c.: s. 931-1691) ISBN: 978-90-04-47129-0 (basılı ciltler), 978-90-04-47130-6 (e-kitap)
İlgili Başlıklar
Kahraman Şakul
Türkiye
İstanbul
Devlet Arşivleri Başkanlığı
Yunanistan
İngilizce
Osmanlı İmparatorluğu
Avrupa
H. Şükrü Ilıcak
Çağrı Erdoğan
Nikola Rakovski
Mehmet Savan
Aysel Yıldız
Tepedelenli Ali Paşa
Hikâyeyi beğendiniz mi?
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Nerede Yayımlandı?

Osmanlı'da iki Ermeni filozof, Molière’in Türkçe serüveni
Yayın & Yazar

Toplumsal Tarih
Tarih Vakfı'nın ülkemiz insanlarının tarihe bakışlarına yeni bir içerik, zenginlik kazandırmayı ve tarihi mirasın korunmasını köklü bir duyarlılıkla, geniş toplum kesimlerinin katılımıyla gerçekleştirmeyi amaçlayan dergisi Toplumsal Tarih'ten özel seçkiler her cuma 11.00'de Aposto'da.