Türkiye sinemasının Cannes yolculuğu

34 Calling konserlerinde buluşuyoruz Sevgili Duende okuru, İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür AŞ organizasyonuyla gerçekleşecek 34 Calling konser serisinin , heyecanla beklediğimiz pek çok sanatçıyı ağırlayacağı müjdesini hatırlarsın ki seninle paylaşmıştık. Şimdi de 34 Calling kapsamında, performanslarıyla Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nu şenlendirecek değerli isimlerin tamamını seninle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Kimler var? Hooverphonic with Orchestra, 11 Haziran : Serinin ilk konseri, trip-hop’u saykedelik, pop ve çok sesli elementlerle sentezleyen Belçikalı grup Hooverphonic’in orkestral performansıyla başlıyor. Mad About You şarkılarını birlikte söylemeye hazır mısın? Mark Eliyahu Friends, 13 Haziran : Mark Eliyahu’ya sahnede sürpriz isimlerin eşlik edeceği Mark Eliyahu Friends konseriyle Doğu ve Batı müziğinin naçizane harmonisine tanıklık edeceğiz. Gipsy Kings by André Reyes, 28 Haziran : Tutkulu latin müziği ziyafeti sunmaya hazırlanan Gipsy Kings by André Reyes konseriyle hem geleneksel hem de popüler flamenko ve rumba unsurlarını içeren şarkılara eşlik edeceğiz. Bamboléo şarkılarını duyduğumuzda yerimizde nasıl duracağız henüz biz de bilmiyoruz. Godspeed You! Black Emperor, 13 Temmuz : Tüyleri diken diken etmeye hazırsak post rock sahnesinin öncü ve en önemli gruplarından Godspeed You! Black Emperor ile Harbiye’de buluşacak ve bambaşka bir konser deneyimi yaşayacağız. İstanbul özlediğimiz ruhuna kavuşturacak 34 Calling konserlerine yavaştan ısınmaya başlamak istersen şuradan Kültür AŞ’nin bizler için hazırladığı çalma listesini dinleyebilirsin.
Learn more →
Duende
Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.
Hem sektör tarafından hem de eleştirmenlerin gözünde dünyadaki film festivalleri arasında en prestijlilerinden biri olarak benimsenmiş Cannes Film Festivali, önümüzdeki günlerde bir kez daha, dünya sinemasının önde gelen yönetmen, oyuncu ve sinemacılarını Akdeniz sahillerinde bir araya getirecek.
75. yaşını kutlayan festival, bu yıl 17 Mayıs’ta başlayacak ve 28 Mayıs’a dek sürecek. David Cronenberg’den Claire Denis’ye, Park Chan-wook’tan Kelly Reichardt’a birçok ismin yeni filmleri Altın Palmiye için yarışacak; Türkiye’den Emin Alper’in Kurak Günler’inin de dâhil olduğu seçkisiyle Belirli Bir Bakış (Un Certain Regard) bölümü, karşımıza yepyeni keşifler çıkaracak. Cannes heyecanı başlamadan önce, festivale yapımcı kimliğiyle defalarca katılmış Zeynep Atakan’la bir araya geldik.
Atakan, Cannes Film Festivali deneyimi hakkında şöyle diyor:
Kendimi bildim bileli yapımcılık yaptığım için, [Cannes Film Festivali’ne] öncesinde gitmemiştim. 1980’lerin ortasından itibaren sektörde çalışmaya başladım — önce reklam sektöründe, sonra sinema alanında. Gittiğim ilk festival Berlin Film Festivaliydi, Cannes’ı daha sonradan görme fırsatım oldu. Endüstrinin olmazsa olmazlarından biri olduğu için ilk önce gözlemlemeye gitmiştim; burada ne oluyor, bu dünya nasıl? Bir dolu festival görmüştüm ama Cannes’ı gözlemlemek çok farklı bir deneyimdi açıkçası.
Yol filmi, 1982'deki Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanmıştı
Türkiye sinemasının Cannes Film Festivali yolculuğu pek tabii ki bu yılki varlığıyla başlamış değil; hatta festival tarihi boyunca Türkiye’nin hanesine yazılmış, iki Altın Palmiye dâhil ödüller de mevcut. Türkiye, ilk kez temsil edildiği, 1982’deki Cannes Film Festivali’nde Şerif Gören ve Yılmaz Güney imzalı Yol filmiyle Altın Palmiye’ye uzanmış.
Yılmaz Güney’in Duvar filmi de bir sonraki yıl festivalde yarışmış. Sonrasında, Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilen Zülfü Livaneli (Yer Demir Gök Bakır), Ömer Kavur (Gece Yolculuğu ve Akrebin Yolculuğu), Ferzan Özpetek (Harem Suare) ve Zeki Demirkubuz (İtiraf ve Yazgı) filmleri bir yana, Cannes’daki yarışma heyecanına Türkiye sineması dâhil olamamış — ta ki 2002’deki festivalde, Grand Prix ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazanan Nuri Bilge Ceylan filmi Uzak’a kadar.
Atakan’a, yirmi yıla yakın süren bu duraksamanın sebepleri hakkında ne düşündüğünü sorduğumda şöyle diyor:
Türkiye sineması, Yeşilçam ve üretilen işler özellikle 1980 darbesinden sonra çok ciddi bir aksamaya girdi. 1990’lara geldiğimizde aslında yeniden, özellikle benim kuşağımdaki sinemacılarla küllerinden doğan bir sinemamız var. 1995 sonrasında Eşkiya’yla başlayan, dünyaya biraz açılan… Sebebi sosyo-ekonomik, politik durumlar, vizyonun değişmesi, jenerasyonun değişmesi.
Önceki kuşak ister istemez başka zorluklarla, sıkıntılarla karşılaşmış. Sonra seyircinin sinemalara tekrar dönmesi, kaliteli yapımlarla dönmesi, bağımsız sinemanın, bugün usta diyebileceğimiz isimlerin ilk ürünlerini o yıllarda vermesi yeni bir ruh yarattı. Yapımcılık kavramı o yıllarda zaten çok geride, bağımsız film yapımcılığı hemen hemen yok gibi. Bu da bağımsız üretimlerin sayısını düşürüyordu. Ama 2000’lerle birlikte Türkiye sineması dünyanın her yerinde izlenebilen ve ödüller alan filmler üretmeye başladı ve devam ediyor.
Emre, yapımcı Zeynep Atakan'la Cannes Film Festivali'ni İstanbul'da konuşurken
Sözünü ettiği bu yeniden doğuşun ve canlanan bağımsız sinemanın etkisini Cannes Film Festivali’nde de özellikle Zeynep Atakan’ın yapımcılığını üstlendiği Nuri Bilge Ceylan filmleriyle görmek mümkün: 2000’lerin ikinci yarısından itibaren, festivalde FIPRESCI Ödülü kazanan İklimler (2006), En İyi Yönetmen ödülüne layık görülen Üç Maymun (2008), Altın Palmiye’ye uzanan ikinci Türkiye yapımı Kış Uykusu (2014) ve son olarak Ahlat Ağacı (2018). Atakan, “Sinema endüstrisinde biz [yapımcılar olarak] mutfağın hep arkasındayız,” diyor:
Yapımcılık aslında bir gizli özne olmak. Yönetmen önde oluyor ama arkada bir dolu işin yönetilmesi gerekiyor. [Cannes Film Festivali] yapımcılar için büyük ve çok yorucu bir alan. Aslında bir yapımcı için Cannes, ödülden çok daha başka şeylerin meselesi. Çünkü o pazarın içinde olmak, o network’ün içinde olmak, ilişkileri güçlendirmek; o ritmi, hareketleri görmek ve doğru yorumlayarak işine yansıtmak gerekir. Mesleğindeki gelişmeleri takip etmek için harika bir ortam… Bir yapımcı için büyük bir zenginlik.
Zeynep Atakan'ın yapımcılığını üstlendiği Nuri Bilge Ceylan filmi Kış Uykusu (2014) Türkiye sinemasının ikinci Altın Palmiye ödüllü filmi olmuştu
Zeynep Atakan’ın yapımcılarından olduğu, Elia Suleiman filmi It Must Be Heaven, 2019 yılında festivalde FIPRESCI ve Mansiyon ödüllerini kazandı. Türkiye sineması, geçtiğimiz yıl Belirli Bir Bakış bölümünde Semih Kaplanoğlu’nun Bağlılık Hasan filmiyle temsil edildi. Bu yıl Emin Alper’in festivalin yine bu bölümünde gösterilecek Kurak Günler filmini heyecanla bekliyor, festivali takip etmek için sabırsızlanıyoruz.
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Duende
Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.
İLGİLİ BAŞLIKLAR
Cannes Film Festivali
Akdeniz
festival
David Cronenberg
Claire Denis
Park Chan-wook
Kelly Reichardt
Altın Palmiye
Türkiye
Emin Alper
Kurak Günler
Cannes
Zeynep Atakan
Berlin Film Festivali
Yol
Şerif Gören
Yılmaz Güney
NEREDE YAYIMLANDI?
Büyük Özgürlük MUBI'de; Zeynep Atakan'la Türkiye sinemasının Cannes yolculuğu; Arcade Fire'dan yeni albüm WE.
13 May 2022

YAZARLAR

Emre Eminoğlu
1987’de İstanbul’da doğdu. Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri Mühendisliği lisans ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi yüksek lisans programlarından mezun oldu. Sinema, kültür ve sanat yazarı ve editör olarak çalışıyor.

Duende
Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.
İLGİLİ OKUMALAR