Yeni bir uluslararası düzenin doğuşu

%26 faizle günlük kazanç N Kolay bonoda Herkese her hün "hoş buldum" faizi N Kolay bonoda Yatırım yapmak için çok paramız olması şart mı? İlla yüksek meblağlarla mı yatırım yapılır? Mesela 200 lirayla yatırım yapsak olmaz mı? Cevap hiç gecikmeden N Kolay ’dan geliyor: “Tabii olur. N Kolay'ın bonosuyla , hem de oldukça kolay bir şekilde.” Nedir? N Kolay ’ın bonosu bildikleriniz gibi değil; Paranızı bononun vadesi boyunca %26 faizle değerlendirebilmenizi sağlıyor. Satın aldığınız bonoyu dilediğiniz an satıp birikmiş kazançtan kullanma imkânı tanıyor. Yani, N Kolay’da 32 gün beklemek yok , günlük kazanç var . En önemli özelliği ise “hoş geldin” faizleri yerine herkese yüksek, kaybolmayan “hoş buldum” faizi sunması. Üstelik EFT/FAST/Havale ve Türkiye’deki tüm bankaların ATM’lerinden nakit yatırıp çekmek de tamamen ücretsiz . Nasıl? Öncelikle, N Kolay müşterisiyseniz uygulamadan dijital sözleşmeleri onaylamanız yeterli. N Kolaylı değilseniz yine kolay: İlk adımda uygulamayı indirmeniz, sonra kısa bir başvuru formu doldurmanız ve dijital sözleşmeleri onaylamanız lazım. Geriye, anında açılan hesabınıza değerlendirmek istediğiniz tutarı yatırarak kurye bekleme derdi olmadan kazanmaya kolayca başlamak kalıyor. Yatırım yapmanın N Kolay yoluyla tanışmak için burayı ziyaret edebilir, siz de anında kazanmaya başlayabilirsiniz.
Learn more →
Aposto Gündem
Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.
Dünya, eşi benzeri görülmemiş sayıda irili ufaklı krizlerin pençesinde kıvranıyor. Covid-19 pandemisi, artan enerji fiyatları, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde enflasyonun geri dönüşü, tedarik zincirindeki aksaklıklar, Rusya'nın Ukrayna'daki haksız işgali ve iklim değişikliğine kadar; bu krizlerin çoğu sadece yozlaşmanın değil, yeni bir dünya düzeninin de doğmakta olduğunun emareleri.
Geçtiğimiz yüzyılın iki kutuplu düzenine dair son kalıntıların izleri de nihayet silinirken yeni bir küresel beşli ön plana çıkıyor: Bu yüzyılın iki askerî, teknolojik ve ekonomik süper gücü ABD ile Çin elbette baskın oyuncular; ancak AB, Japonya ve Hindistan da dünya üzerinde büyük çapta etkiye sahip olacaklar.
Rusya'nın üzerindeyse büyük bir soru işareti salınıyor; çünkü gelecekteki statüsü, kudreti ve stratejik duruşu, pervasızca yürüttüğü taarruz harbinin sonucuna bağlı olacak. Vladimir Putin liderliğindeki Rusya, 20. -ve hatta 19. yüzyılın sonlarını- yeniden yaratmaya çalışarak umarsızca maziye sarıldı. Ancak Ukrayna'yı yok etmeye yönelik son derece yanlış yönlendirilmiş bir çabayla, en nihayetinde kendisini yok ediyor.
Rusya'nın Ukrayna'da uğrayacağı askerî yenilgi artık kesinleşerek bir "eğer" meselesi olmaktan çıkıp "ne zaman" meselesine dönüştü; ancak olası sonuçları öngörmek için de henüz erken. Putin rejimi ayakta kalabilecek mi, yoksa Rusya'nın yenilgisi yeni bir bozulma ve çözülme evresinini fitilini mi ateşleyecek? Rusya'nın Doğu Avrupa ve Avrasya'nın büyük bölümündeki eski hegemonya iddiasını sürdürmeye çalışıp çalışmayacağını bu sorular cevaplanana kadar kestirmek güç.
Kremlin bu iddiasından vazgeçmek zorunda kalırsa, bir dünya gücü olarak rolü de muhtemelen sona erecektir. Ancak Rusya zayıflasa ve küçük düşse bile jeopolitik bir kış uykusuna yatmasını beklemek abes olacaktır; böyle bir durumda dahi yeni dünya düzeninde -ve özellikle de Avrupa kıtası için- önemli bir istikrarsızlık kaynağı olmaya devam edecektir. Ancak 21. yüzyılda Rusya'nın devasa nükleer cephaneliğinin de jeopolitik konumunu güvence altına almak için artık yeterli olmadığı açıktır. Dünyanın geri kalanı, ekonomisinin bel kemiği olan fosil yakıtları aşamalı olarak terk etmeye başladıkça Rusya'nın ekonomik yönden de kararlı bir biçimde zayıfladığını görmekteyiz.
Rusya, kırılganlığı ve içinde bulunduğu çöküş nedeniyle yeni riskler oluştururken, Çin ise bunu artan zenginliği ve gücü sayesinde yapacak. 2000'lerin başındaki büyük küreselleşme dalgası sayesinde kendisini yoksulluktan kurtarmayı ve yüksek gelir statüsüne ulaşacak şekilde pozisyon almayı başaran Çin; 2008 mali krizinin Batı'nın itibarını kısmen sarsmasıyla, küresel liderlik rolünü genişleterek kendisini ABD'nin yanında yeni bir küresel süper güç olarak konumlandırdı.
Ancak Soğuk Savaş dönemindeki Sovyetler Birliği'nin aksine Çin, yalnızca askerî gücüne odaklanma hatasına düşmedi. Aksine; Çin'in küresel yükselişi, teknoloji ve bilim alanında Batı ile rekabet etmek için büyük yatırımlar yaparken; ABD ve Batı egemenliğindeki dünya pazarlarına entegre olabilmek için kendisini dünyanın üretim bandının bir uzantısına dönüştürmesinden kaynaklanmakta. Çinliler elbette askerî yatırımlar yapmaktan geri durmadılar, ancak savunma ve güvenlik harcamalarının diğer her şeyin önüne geçmesine de izin vermediler. Bugün Çin ve Rusya arasındaki belirleyici fark, Putin'in aksine Çin liderliğinin uzunca bir süredir 21. yüzyılda yaşıyor olmasıdır.
Geçtiğimiz günlerde Bali'de düzenlenen G20 zirvesi, iki ülkenin bakış açısı ve amaçlarındaki bu temel farklılıkları da gözler önüne serdi. Rusya kendisini diplomatik olarak izole edilmiş bulurken, Çin tüm tartışmaların ve nihai bildirinin şekillendirilmesinin merkezinde yer aldı. Ukrayna krizi konusunda Batı'nın çizgisini benimsememiş olsalar da Çin ve Hindistan gibi büyük ülkeler bu vesileyle Kremlin'le aralarına belirgin bir mesafe koyarak savaş politikasını ve nükleer tehditlerini kınadılar. ABD Başkanı Joe Biden ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasındaki yüz yüze görüşmeler Çin-Amerikan gerginliğini azaltmada etkili olursa, Bali zirvesi 21. yüzyılda uluslararası ilişkileri yeniden şekillendirmenin de kapısını açmış olacak.
ABD ara seçimlerinde Cumhuriyetçilerin Senato'yu alamaması ve Temsilciler Meclisi'nde de çoğunluğu zar zor elde etmesi sonucunda öngörülen "kırmızı dalga" senaryosunun gerçekleşmeyişi, bizlere umutlanmak için bir başka neden daha sunmakta. Amerikalıların çoğunluğunun Eski Başkan Donald Trump'ın ABD'yi dünyadan soyutlayan politikalarına artık destek vermiyor oluşu; 2018 ve 2020'de olduğu gibi yine Cumhuriyetçilerin atılım yapmasını engelledi.
ABD ara seçim sonuçları ve Bali zirvesi bir araya geldiğinde aslında bu endişe verici olması gereken dönemde bizlere umut aşılıyor. Ancak küresel işbirliği yönünde atmamız gereken daha çok adım var. Şu anda elimizdeki en büyük iki kriz olan iklim değişikliği ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ancak dünyanın kilit güçleri birlikte çalışmanın bir yolunu bulursa aşılabilir.
© Project Syndicate, 2022.
Not: Serbest Kürsü'de yer alan tüm görüşler yazarlara ait olup, Aposto'nun editoryal bakış açısını yansıtmamaktadır.
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Aposto Gündem
Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.
İLGİLİ BAŞLIKLAR
Joschka Fischer
Covid-19 pandemisi
Rusya
Ukrayna
Hindistan
Vladimir Putin
Putin
Avrasya
Avrupa
NEREDE YAYIMLANDI?
Joschka Fischer’in kaleme aldığı "Yeni Bir Uluslararası Düzenin Doğuşu" Project Syndicate farkıyla Aposto'da. Yılın Çevre Fotoğrafçısı Yarışması’nın sonuçları sanat kanalımızda. Spotify, Wrapped 2022 ile geri döndü.
03 Ara 2022

YAZARLAR

Aposto Gündem
Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.
İLGİLİ OKUMALAR