aposto-logoPazartesi, 5 Haziran 2023
aposto-logo
Pazartesi, Haziran 5, 2023
Aposto Üyelik

Yol haritası: Tedarik zincirinde döngüsel kaynaklar

🧭 Dört adımda döngüsel kaynak kullanımı

Döngüsel ekonomi ile ilgili küresel çalışmalar ilerledikçe konseptin “yenilikçi” atık yönetiminden çok daha fazlasını içerdiği çok daha fazla paydaş tarafından kabul edilmeye başlandı. Döngüsel ekonominin temelde kaynakların verimli kullanımı sayesinde sıfır kaynak (raw material) kullanımının önüne geçilmesine olanak tanıması ve bu sayede hem kirliliğin önlenmesi hem de var olan tüm kaynakların daha verimli kullanılması mümkün.

Kaynakların verimli ve uzun süre kullanımı için üretici firmaların kaynak tedarik süreçlerinin en baştan tasarlanmasını gerektiren bir dizi çalışma yapması gerekiyor. 2022 yılında yapılan araştırma tedarik zinciri yöneticilerinin %74’ünün 2022-2025 yılları arasında döngüsel ekonomi prensipleri ile hayata geçirilen projelerin ve aksiyonların artmasını beklediğini gösteriyor. Bu noktadan yola çıkarak bu haftaki yazımızda döngüsel kaynak kullanımı ve tedarik zinciri sistemlerinin baştan tasarlanması için dikkat edilmesi gerekenleri ve yol haritasını tartışmaya açıyoruz.

Tartışmamıza geçmeden hemen önce döngüsel kaynak tanımını bir kez daha hatırlamakta fayda var. Döngüsel kaynaklar; ilk defa (raw material) veya tekrar kullanılan ve yeniden kullanılabilir, yenilenebilir, onarıcı ve sürdürülebilir şekilde üretilmiş, çoğunlukla ürün ve ambalaj üretiminde kullanılan kaynaklardır. Üretim süreçlerinde ham madde olarak kullanılacak olan bu kaynakların toplam kullanılan ham madde içindeki oranı (toplam ağırlık ve % olarak ölçülebilir) şirketlerin tedarik zincirlerindeki döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde odaklanması gereken en önemli metriktir.

Döngüsel kaynaklar ve tedarik zinciri

Dünya üzerindeki tüm kaynaklar sonsuzmuş gibi davranarak geliştirdiğimiz modern dünya düzeninde artık bu yaklaşımın ne kadar hatalı olduğunu hem iş dünyasında hem de özel hayatlarımızda farklı şekillerde deneyimliyoruz. Ham madde fiyatlarındaki dengesizlikler, bazı malzeme ve materyallere erişimde yaşanan sıkıntılar vb. problemler kaynak tercihinde döngüsel ekonomi prensiplerinin neden tercih edilmesi gerektiğini de kanıtlar nitelikte. Peki özellikle iş dünyasında döngüsel kaynak kullanımını artırmak için tedarik zinciri sistemlerini nasıl tasarlamalıyız?

Tedarik zincirinin baştan tasarımı süreci şirketlerin değer zinciri boyunca diğer tüm süreçleri de kapsama alarak ele alması gereken bir süreçtir. Tedarik zinciri ve satın alma süreçlerinin bütünsel olarak yönetilmesi için öncelikle ürün tasarım süreçlerinin yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Tasarım, döngüsel ekonomi içindeki en önemli araç olarak karşımıza çıkarken tasarım sürecinin döngüsel ekonomi prensipleri ile yürütülmesi sayesinde ham madde olarak kullanılan kaynakların döngüsel kaynaklardan elde edilmesini sağlamak mümkün. Burada dikkat edilmesi gereken ve sürecin başarıyla devam etmesi için kritik öneme sahip olan odak noktası ise tedarikçiler. Döngüsel kaynakların tedariki için tedarikçilerin de bütüncül yaklaşıma dahil edilmesi ve döngüsel ekonomi prensipleri ile tasarlanan ürünler için gereken döngüsel kaynakların, tedarikçiler tarafından da benimsenmesi gerekiyor. Şirketlerin faaliyet gösterdikleri sektörlere özel olarak fakat bu sektörler sınırlı kalmayacak şekilde alternatif döngüsel kaynaklara yönelmesi için tedarikçilerin de bu faaliyetlerin önemini anlaması, üretici firmalar tarafından sıkı denetimlerden geçirilmesi önem arz ediyor.

Döngüsel kaynak tedariki için yalnızca tedarikçilere değil, alternatif iş modellerine de odaklanılması gerekiyor. Daha önceden üretilmiş ürünlerin geri toplanmasına olanak sağlayacak yenilikçi iş modelleri ve işlevini tamamen yitirmiş olan ürünlerin tüm R-stratejilerinin ardından geri dönüşüm süreçlerine dahil edilmesi de yine döngüsel kaynak kullanımını artıracak farklı iş modelleri ile mümkün olabilir. Mevcut değer zinciri yaklaşımında ürünün üretilmesinin ardından üreticilerin tüm sorumluluklarını tüketiciye devretmesi nedeniyle kaynakların yeniden ekonomiye kazandırılması süreçlerinde sıkıntılar yaşanıyor. Döngüsel ekonomiye geçiş sürecinin de en temel sorunlarından olan bu geri toplama süreçlerinin verimli bir şekilde tasarlanması için tüketicilerin de süreçlere dahil edilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta fayda var.

Tasarım sürecinde üretilecek olan ürün ve hizmetlerin hem üretimde hem de tüketim sürecindeki olası çevresel etkilerinin önceden analiz edilmesi, farklı kullanım senaryoları üzerinden tekrar değerlendirilmesi de en doğru döngüsel kaynak tercihinin yapılması açısından kritik. Burada akıllara Yaşam Döngüsü Analizi (Life Cycle Assessment/LCA) gibi farklı çevresel etki analiz araçları gelebilir. LCA ile ilgili daha önceden hazırlamış olduğumuz “Yaşam Döngüsü Analizi (LCA) & Döngüsel Ekonomi” başlıklı yazımızı ilgililer için hatırlatırız.

Döngüsel kaynak kullanımı yol haritası

Paris Anlaşması ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile günümüzde birçok şirket sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında tedarik zinciri süreçlerini Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) konu başlıkları altındaki küresel metrikler ve yönlendirmelerle yeniden tasarlamaya çalışıyor. Bu çalışmalar döngüsel kaynak kullanımını teşvik eden farklı uygulamaları içerse de tam anlamıyla döngüsel kaynak kullanımı için gereken adımları kapsamıyor.

1- İlk analiz

Döngüsel kaynakların mevcut ham madde tedariki içindeki oranını artırmak için şirketlerin hayata geçirmesi gereken ilk uygulama elbette mevcut süreçlerin analizidir. Satın alınan ve üretim süreçlerinde kullanılan toplam ham madde miktarı içinde her bir ham madde kaleminin ayrı ayrı analiz edilip, oransal olarak en büyük paya sahip olan ham maddelerin belirlenmesi ilk analiz sürecinin en önemli adımı denebilir. Bu analiz sonucu satın almada büyük oranlara sahip ham maddelerin mevcut süreçlerde nasıl tedarik edildiğinin anlaşılması ve bu ham maddelerin hem ilk işleme hem lojistik hem de ürüne ait üretim süreçlerindeki çevresel etkilerinin belirlenmesi ilk analiz adımının detaylı ve kapsamlı bir şekilde yürütülmesi için kritik öneme sahip adımlar olarak karşımıza çıkıyor.

2- Alternatiflerin araştırılması

Döngüsel kaynak kullanımı için yürütülen süreçte en zorlayıcı nokta mevcutta kullanılan kaynakların tamamı için alternatiflerin bulunmasıdır. Özellikle sektör dinamikleri gereği birçok sektörde çok kolay yürütülemeyen alternatif kaynak arayışı, özellikle katı regülasyonlara tabi sektörler için (örneğin ilaç endüstrisi) fazlasıyla karmaşık bir yapıda yürütülüyor. İlk analiz aşamasında belirlenen ve satın alma içinde büyük oranlara sahip olan ham maddelerin alternatiflerinin araştırılması ve bu alternatiflerin mevcut iş modellerine entegrasyonu veya bu alternatif ham maddelerin kullanılması için mevcut iş modellerinin nasıl dönüştürülmesi gerektiğinin kapsamlı bir şekilde analiz edilmesi önem arz ediyor.

Tüm bu sürecin ürün tasarımı ile birlikte yürütülmesi dolayısıyla ürün tasarımını da direkt etkileyebilecek farklı sonuçların ortaya çıkabileceğinin farkında olunması ve şirketlerin çerçevesi belli olmayan değişime tamamen açık olması bu adımın başarıyla yürütülmesi açısından kritiktir. Alternatif kaynak araştırması sürecinde giriş bölümünde de yer verdiğimiz gibi üretilecek olan ürünlerin geri toplanması veya R-stratejilerinin sırasıyla uygulanmasına olanak tanıyacak farklı iş modellerinin de araştırılması gerekiyor. Yalnızca alternatif ham maddelerin belirlenmesi ve satın alma içindeki oranının artırılması değer zincirinin ne yazık ki birkaç halkasına etki edeceği için şirketlerin geri toplama ile ilgili alternatif modelleri de değerlendirmeye alması ve ürün sahipliğini olabildiğince uzun süre koruması sistemsel bir dönüşüm için fazlasıyla önemli.

3- Hedeflerin belirlenmesi

Şirketlerin sürdürülebilirlik veya döngüsel ekonomi çalışmalarının en önemli noktası elle tutulur, takip edilebilir ve gerçekten değişimi önceliklendiren hedef belirleme sürecidir. Bugün özellikle şirketlerin sürdürülebilirlik çalışmalarına bakıldığında bilimsel bazlı hedefleri olan şirketlerin çalışmalarının çok daha verimli bir şekilde yürütüldüğünü ve paydaşların da bu tarz net hedefleri çok daha fazla önemsediğini görmek mümkün.

Döngüsel kaynak kullanımı ile ilgili hedef belirleme süreci tüm tedarik zincirini ve satın alma süreçlerini etkileyecek, şirketin en temel girdilerini döngüsel ekonomiye uygun şekilde güncelleyecek kadar önemli bir hedeftir. Burada dikkat edilmesi gereken konu ise elbette şirketin faaliyet gösterdiği sektöre uygun, belirli bir altyapısı olan ve en önemlisi uzun vadede tamamen döngüsel kaynak kullanımına olanak tanıyacak bilimsel temelli hedefler verilmesidir. Şirketlerin sürdürülebilirlik olgunluklarının eşit olmadığı gerçeği ve her zaman “daha iyisinin” var olduğunu kabul ederek aynı sektörde benzer iş modellerine sahip yerel ve küresel şirketlerin bu süreçleri nasıl yürüttüğünü anlamak, hedeflerini incelemek ve özelleştirerek kendi süreçlerine dahil etmek, şirketlerin hedef belirlerken dikkat etmesi gereken en kritik nokta olarak değerlendirilmelidir.

4- Süreç yönetimi

Döngüsel kaynak kullanımına geçiş sürecinin son adımı olarak da ilgili süreçlerin hangi birimler tarafından yürütüleceği, üst yöneticilerin hangi noktalarda ne kadar sorumluluk alacakları ve hedef takip süreçlerinin hangi performans göstergeleri ile takip edileceğinin belirlenmesidir. Yönlendirici nitelikteki küresel yol haritalarının ortak noktası ilgili hedeflerin üst yöneticiler tarafından takip edilip edilmediği olarak karşımıza çıkıyor. Bu nokta elbette yöneticilerin sürdürülebilirlik veya döngüsel ekonomi çalışmaları ile ilgili gereken sorumluluğu almalarını sağlamak için öne çıkıyor olsa da yalnızca üst yöneticilerin sorumlulukları değil, ilgili üst yöneticilerle birlikte çalışan diğer şirket çalışanlarının da bu hedefleri benimsemelerine olanak tanıdığı için önemlidir.

Süreç yönetimi elbette yalnızca şirket içi ile sınırlı kalmıyor. Tedarik zinciri şirketlerin dış paydaşlarla direkt bağlantıda olmak zorunda oldukları değer zinciri içindeki en kritik alanlardan biri. Bu nedenle süreçlere tedarikçilerin nasıl dahil edileceğinin belirlenmesi, düzenli denetimlerin yürütülmesi ve hedeflerle uyumlu süreç yürütmeyen tedarikçilerle çalışma şartlarının her an tekrar değerlendirilmesi veya farklı yaptırımların uygulanması hem iç hem de dış paydaşların içinde bulunulan sürece adapte olmaları açısından kritik önem taşıyor.


İklim krizi ve biyoçeşitlilik gibi küresel krizlerin temel nedenleri arasında yer alan verimsiz kaynak kullanımı özellikle ürün bazlı çevresel etkilerin azaltılmasına olanak tanıdığı için kritik önem taşıyor. Ürün bazlı çevresel etkilerin %80 oranında ürünün tasarım aşamasında önlenebileceği tahmin ediliyor. Bu durum ürün tasarım süreçlerinin neden yeniden yapılması gerektiği sorusuna verilebilecek en doğru cevap olarak da dikkat çekiyor.

Şirketlerin döngüsel ekonomiye geçiş süreçlerini bütüncül bir şekilde yürütmeleri için yukarıda yalnızca tedarik ve satın alma süreçleri ile ilgili yer verdiğimiz yol haritasının değer zincirinin diğer adımları için de tek tek araştırılması, iyi uygulamaların öğrenilmesi ve şirketlerin kendilerine özel olan operasyonel süreçlerine ve iş modellerine entegre etmeleri gerekiyor. Biz tüketiciler de özellikle satın alma kararı sırasında hangi ürünün hangi ham maddeler kullanılarak yapıldığına dikkat etmeli, alternatifleri değerlendirmeli ve uzun vadede “değer yaratan döngüsel tüketici” olmak için farkındalığımızı gündelik hayatın her alanında kullanmalıyız.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

İlgili Başlıklar

Döngüsel ekonomi

döngüsel

döngüsel ekonomi

Hikâyeyi beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Nerede Yayımlandı?

Yol haritası: Tedarik zincirinde döngüsel kaynaklar

Yayın & Yazar

Döngüsel Ekonomi

Döngüsel Ekonomi Hakkında Her Şey!

Tunç Karabayer

Her hafta döngüsel ekonomi hakkında farkındalık yaratma amaçlı bültenler, iki haftada bir de denizcilik ve yelken ile ilgili bilgiler ve hikayeler paylaşıyorum!

;