Yunanistan seçimleri ne anlatıyor?

Zorlu Holding için işin geleceği sürdürülebilirlik Zorlu Grubu tüm faaliyetlerini Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı (SKA) rehber alan Akıllı Hayat 2030 sürdürülebilirlik stratejisi doğrultusunda eşit, kapsayıcı, adil ve akıllı bir gelecek için benimsediği “sorumlu yatırım holdingi” anlayışıyla yürütüyor. Bu kapsamda, insan odaklı ekosistemler yaklaşımıyla paydaş önceliklerini gözetiyor; çalışan memnuniyeti, işin geleceği, kapsayıcı değer zinciri ve toplumsal yatırım alanlarında ortak değer yaratıyor. Yenileyici iş modelleriyle toplumsal ihtiyaçları doğayla uyum içinde sürdürülebilir sistemler kurarak karşılamak için çalışıyor; iklim krizi ve döngüsel ekonomi alanlarında ekosistemi dönüştürmeyi hedefliyor. Çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) alanlarındaki performansını her geçen gün daha da iyileştirmek için çalışıyor. Zorlu Grubu daha yaşanabilir bir dünya için belirlediği Akıllı Hayat 2030 hedefleri kapsamında hayata geçirdiği sürdürülebilirlik odaklı projelerden örnekleri bir video serisi haline getirdi. Paylaştıkları hikayelerin, şirket paydaşları, toplum ve çevre için daha fazla değer yaratmanın yolunu açarak her canlı için daha iyi bir gelecek ve daha yaşanabilir bir dünya hayaline katkı sağlayacağına inanıyor. Zorlu Grubu ’nun sürdürülebilirlik yolculuğunda hayata geçirdiği iyi uygulamaları görmek için Akıllı Hayat Blog ’da yer alan Bizden Hikayeleri bu bağlantıdan ziyaret edebilirsiniz.
Learn more →
Spektrum
Yerel ve uluslararası gündemi yakalamak için bir başucu kaynağı; her hafta seçim dosyaları, kamuoyu araştırmaları, analizler ve Son Düzlük podcastle yayında!
Nazlı Usta Lazaris - Siyaset Bilimci - Midilli
Mayıs ayı bol seçimli niteliği ile herkesi etkilese de sanırım Yunanistan’da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile Türkiye’de yaşayan Yunanistan vatandaşlarının kalbini iki kat çarptırdı. Türkiye’de 14 Mayıs’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimler, üzerine bir hafta sonra 21 Mayıs’ta Yunanistan genel seçimleri, 28 Mayıs’ta Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu ve mayısın sonuna gelmişken bir ay sonrasında Yunanistan’da genel seçimlerin bir ay içinde yenilenmesi stresi… Yaşadığımız ve/veya ait olduğumuz ülkelerdeki bu koşturmaca hepimizi derinden etkiliyor.
Seçimlerin Türkiye ayağı çok hareketli ve aslında başa baş olsa da Yunanistan ayağında nispeten sakin bir seçim öncesi süreç geçirdiğimizi söylemem gerekiyor. Öncelikle seçimler sokak sokak dolaşan aday tanıtım arabaları, seçim öncesi en küçük elektrik direğine bile yapıştırılan parti etiketleri/pankartları gibi gürültülü ve göz yorucu nitelikler taşımadığı ve her şeyden önemlisi insanların sandığa girecek olan oyların sandıktan çıkacağına yönelik güvenleri olduğu için durum, Yunanistan’da yaşayan bizlerin zaman zaman içini cız ettiriyor. Öte yandan ülkede seçimlere katılım oranı da tarihsel olarak %55-65 bandında olduğundan, insanların kendilerini politik anlamda ifade etmelerinin tek yolunun seçimlerde oy kullanmak olmadığını net şekilde görebiliyoruz -ki bu da bizlere maalesef oldukça yabancı bir durum…
21 Mayıs özelinde seçimlere bakmak gerekirse, çoğunuzun öğrendiği üzere 21 Mayıs seçimlerinin galibi zaten tüm anketlerin galibiyetini senelerdir haber verdiği üzere Kyriakos Mitsotakis’in merkez sağ, muhafazakar Yeni Demokrasi Partisi oldu. Önceki dönemin lideri olan radikal sol koalisyon SYRIZA ise tabiri caizse 21 Mayıs seçimlerinde hezimete uğradı ve Yeni Demokrasi’nin %20 gerisinde kaldı. Ancak Yeni Demokrasi, 2019 seçimlerindeki oy oranını %1 artırarak ikinci partiyle arasındaki farkı muazzam şekilde açmış olsa da tek başına iktidar olacak sayıda milletvekili elde edemedi ve seçimlerin yenilenmesi kararı alındı. Peki neden?
Yunanistan siyasetinin temelleri
2019’da %39 ile tek başına iktidara gelen Yeni Demokrasi, 1974’te Türkiye’nin Kıbrıs müdahalesi sonrasında Yunanistan’da yıkılan cunta yönetiminin ardından ilan edilen Üçüncü Cumhuriyet’teki başat partilerden biri… Merkezi ve sağındaki seçmeni bünyesinde toplayan parti; muhafazakâr, liberal, toplum düzeni odaklı ve Avrupacı görüşleri ile sınıflanıyor ve kuruluşundan itibaren adım adım kurumsallaşmayı merkezine alan parti olarak niteleniyor.
Bunun diğer tarafında ise Üçüncü Cumhuriyet’in ikinci büyük partisi PASOK yer alıyor. PASOK ise tarihsel olarak merkezdeki ve solundaki seçmeni toplayan, sosyal demokrasi ve komünizm arasında üçüncü bir yol inşa etmeyi hedefleyen, refah odaklı, euroseptik (Avrupa Birliği’ne şüpheci yaklaşan), zaman zaman değişen yoğunluğuna rağmen anti-batıcı ve popülist bir parti olarak sınıflanıyor ve daha lider odaklı bir parti olarak biliniyor. Üçüncü Cumhuriyet’in iki kutuplu ve iki buçuk partili sistemindeki "buçuk" parti ise Yunanistan Komünist Partisi KKE. %6-10 bandında bir kemik oyu bulunan KKE, ana odak olmasa da solda her zaman için var olan ve gözden çıkarılamayacak, yok sayılamayacak bir alternatif.
Yunanistan’da yıllar içinde seçimlerde iktidarların kolayca değişebilmesi; merkezdeki az sayıda seçmenin uçlarda bulunan küçük partilere gitmesini bir tarafa koyarsak, aslında merkezde konumlanan partiler arasında hareket edebiliyor olmasından kaynaklanıyor. Seçmenlerin önemli bir çoğunluğu, öncelikli olarak ekonomi politikaları ve sonrasında da dönem dönem dış politika temelli tercihler yaparak merkezdeki partiler arasında karar verebiliyorlar. Böyle olunca da değişen yoğunluklara göre ilk sıradaki parti değişebiliyor.
2008 ekonomik krizinden sonra ise genel hatları ile seçmenin; ülkenin AB tarihindeki tüm adımların atılmasında hükümette olmasına rağmen (üyelik, euroya geçilmesi ve büyük reformların gerçekleştirilmesi süreçlerinde) aslında tarihsel olarak AB’ye şüpheci yaklaşan taraf olan PASOK’a bir fatura kesmeye başladığını görüyoruz. Krizin, kriz sebebiyle alınan önlemlerin ve kemer sıkma politikalarının derinleşmesi sürecinin sonunda ise merkezdeki sol parti PASOK’un yerine, solu toplayan yeni çatı olarak SYRIZA’nın yükselişi gerçekleşiyor.
Yakın seçimler bize ne anlattı?
2008 krizi kuşkusuz Yunanistan siyasetinde ciddi bir kırılma noktası… Krizin patlak vermesinden hemen önce, kokusunun alınabildiği 2007’deki seçimler %41 ile Yeni Demokrasi "zaferi" ile sonuçlanmış olsa da PASOK da %38 oyuyla hiç de geride değil. Burada SYRIZA ise henüz %5’te.
2009’da yapılan erken seçimde ise PASOK’un bariz olarak yükselip %43’e ulaştığını görüyoruz. Yeni Demokrasi %33’e düşmüşken SYRIZA hâlâ %4’te kalıyor. Bu dönemde partilerin başında Türkiye’de de iyi tanınan isimler, Karamanlis ve Papandreou var.
Ekonomik krize yönelik sert önlemlerin alınmaya başlandığı ve krizin iyice derinleştiği bu yıllar, aslında bir yönetim krizine de işaret ediyor. Çünkü 2011 sonunda istifa eden Papandreou hükümetinden sonra Yeni Demokrasi ve PASOK’un destekleriyle bir teknokratlar hükümeti kuruluyor ve Başbakanlık koltuğuna da bir iktisatçı oturuyor.
2012’de bir erken seçim daha yapılıyor ancak hükümet kurulamaması sebebiyle seçim yenileniyor ve tüm tabloda faturanın PASOK’a kesildiği gözle görülür bir hal alıyor. Mayıs seçimlerinde Yeni Demokrasi %18 ile birinci olsa da artık ikinci sırada %16 ile SYRIZA, onun ardında da %13 ile PASOK var. Haziran seçimleri ise Yeni Demokrasi’yi %29 ile birinciliğe taşısa da SYRIZA’yı da artık ikinci başat güç haline getiriyor ve %26 ile ikinciliğe yükselen SYRIZA %12 alan PASOK ile arasındaki puan farkını iyice açıyor. Burada dikkat çekici olan buçuk parti KKE’nin ilk kez %4’e düşmüş olması… Yani radikal sol koalisyon SYRIZA aslında burada PASOK’tan olduğu kadar KKE seçmeninden de oy almış görünüyor.
2012 seçimlerinin ardından, yeni Genel Başkanı Samaras ile PASOK destekli hükümetler kuran Yeni Demokrasi; hem parti içinde bir krize giriyor hem de seçmen gözündeki merkezî gücünü yitiriyor ve bunun kaçınılmaz sonu da SYRIZA’nın müthiş yükselişi oluyor.
2015’te Ocak ayında yapılan erken seçimlerde bu kez SYRIZA %36 ile birinci parti olurken Yeni Demokrasi %27 ile ikinciliğe geriliyor ve %4 alan PASOK barajı zar zor geçip Meclis’e giriyor. SYRIZA burada hükümeti kurmak için Yeni Demokrasi’den olaylı bir şekilde ayrılan muhafazakâr Panos Kammenos’un Bağımsız Yunanlar Partisi’nin (ANEL) desteğini alıyor ancak seçimler Eylül ayında yenileniyor ve bu kez SYRIZA %35, Yeni Demokrasi ise %28 alıyor ve bunun ardından yakın tarihte anımsamamızın zor olmadığı -yine Bağımsız Yunanlar destekli- Tsipras hükumeti dönemi başlıyor.
2012 seçimlerinde Meclis’e giren ırkçı Altın Şafak Partisi, Meclis aritmetiğine ve genel anlamda ülkedeki siyasete etki etmeye başlarken iki partili sistemin sağdaki kurumsal merkez ayağı olan Yeni Demokrasi ve soldaki lider odaklı merkez ayağı olan PASOK ise bir yönetim krizi yaşıyor. PASOK’ta Papandreou’nun Başbakanlıktan istifa etmesinin ardından başlayan süreçte 2012’de Genel Başkanlığı Evangelos Venizelos devralıyor ve PASOK’un büyük seçim yenilgileri de bu kriz sonrasına denk geliyor.
2015’teki dramatik seçim yenilgisinin ardından yine Genel Başkan değiştiren parti daha da sönük bir evreye geçiyor. Öte yandan Yeni Demokrasi’de de Genel Başkan Samaras’ın 2015 referandumu sonrasındaki istifasının ve bunun üzerine parti içinde yaşanan karmaşık sürecin ardından 2016 yılı başında Yeni Demokrasi’nin Genel Başkanlık koltuğuna siyaseten uzun yıllardır tanınsa da genç bir isim olan Kyriakos Mitsotakis oturuyor.
Papandreou’dan sonra hep pasif liderlerle ilerleyen PASOK’tan SYRIZA’ya kayan oylarda SYRIZA’nın karizmatik lideri Tsipras’ın da etkisi olduğu söylenebilse de ilerleyen yıllarda PASOK’un lider odaklılık yorumları ve eleştirileri Tsipras’ın SYRIZA'sına da yöneltiliyor. Ancak daha da önemlisi, Mitsotakis’in Yeni Demokrasisi de artık kurumsallıktan uzaklaşmaya başlayan ve liderin başı çektiği bir forma dönüştüğü için Yunanistan siyaseti git gide daha lider odaklı bir hale geliyor.
Seçim sistemlerinin getirdikleri…
2019 seçimleri sonucunda birkaç pembe nokta hariç Yunanistan’ın tamamı maviye boyandı ve %39 alan Mitsotakis’in Yeni Demokrasisi, hükümeti kurmak için gerekli olan 151 sandalyeyi tek başına sağlayarak iktidara geldi. Ancak burada dikkat edilmesi gereken teknik bir detay var:
Yunanistan, bu seçimlere kadar, oy oranı ne olursa olsun, birinci olan partinin 50 bonus milletvekili aldığı bir sistem kullanıyordu. 2007’de eşit sayıda sandalye kazanmış olmalarına rağmen %3’lük oy farkı sebebiyle Yeni Demokrasi’nin 50 milletvekili öne geçmesi veya 2012’de %18 ile birinci gelen Yeni Demokrasi’nin %16 ile ikinci olan SYRIZA ile Meclis’te arasını müthiş açabilmesine olanak veren bu sistemin anti-demokratik nitelikte olduğu aşikârdı. İşte bu sistem, 2016 yılında SYRIZA koalisyonu tarafından iki sonraki seçimde uygulanmak üzere değiştirildi ve yerine nispi temsilin basit hesaplama yöntemi getirildi. Buna göre artık partilerin aldıkları oy oranı bölü yüz çarpı toplam milletvekili sayısı çıkaracakları sandalye sayısını belirleyecekti. Örneğin %20 oy alan parti için (20/100)*300= 60 milletvekili gibi…
Ancak bu hesaplama modeli 2019’da tek başına iktidara gelen Yeni Demokrasi’nin çok sert eleştirdiği bir model olduğu için henüz hiç kullanılmamış olmasına rağmen 2020 yılında, iki seçim sonrasında uygulanılmak üzere tekrar değiştirildi ve eski bonuslu sistemin daha demokratik bir formu diyebileceğimiz güçlendirilmiş bonuslu sistem getirildi. Buna göre artık %20 ve üzerinde oy alan tüm partiler, oyları nispetinde bonus milletvekili çıkarıyor olacaklar ancak teknik olarak %38-40 bandında oy alabilen bir parti tüm bonus milletvekillerini (toplam 50 vekillik) kazanıyor olacak.
İşte 21 Mayıs seçimlerinde SYRIZA’nın getirdiği ve ilkel diyebileceğimiz niteliği sebebiyle eleştirilen bu basit hesap modeli kullanılırken 25 Haziran seçimlerinde Yeni Demokrasi’nin getirdiği güçlendirilmiş bonuslu sistem kullanılacak. Bu sebeple 21 Mayıs’ta Yeni Demokrasi, oylarını 2019 seçimlerine kıyasla %39’dan %40’a çıkararak %1 artırmış olsa da on iki sandalye kaybetti (158’den 146’ya indi) ve tek başına iktidar olabilecek yeterliği sağlayamadı. Öte yandan SYRIZA ise 2019 seçimlerinde %31 ile 86 sandalye kazanmışken 2019’da %20 ile 71 sandalye kazandı ve basit hesaplamanın avantajını kullanmış oldu.
İşte tam da bu sebeple %20 gibi bir farkla birinci parti olan Yeni Demokrasi’nin lideri Mitsotakis, hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı’ndan almayı kabul etmedi. İkinci olan SYRIZA ve üçüncü olan PASOK’un liderleri de görevi almayınca seçimlerin yenilenmesi kararı verildi ve önümüzdeki bir aylık süre için de geçici hükümet kuruldu. 25 Haziran’da ise Yeni Demokrasi, yarışa kendi getirdiği sistemle giriyor olacak.
25 Haziran’dan ve sonrasından ne beklemeli?
2019’da iktidara geldiğinden beri anketler, Yeni Demokrasi ile ikinci olan SYRIZA arasında dönem dönem oynamasına rağmen %6-10 bandında bir oy farkı gösteriyordu. Ancak "Başbakanlık koltuğunda kimi görmek istersiniz?" sorusuna verilen cevaplar %15-20 bandında Mitsotakis’i önde gösteriyordu. Bu sebeple Mitsotakis’in görev onayının partisinin sınırlarını aşan ve daha genele yayılan bir niteliği olduğu yorumunu yapmak zor değil.
Öte yandan 2008 ekonomik krizine dair uygulamaların artık sonlandığı ve yükselen enflasyona rağmen ekonomideki daralmanın artık o eski krize atfedilmediği ve daha çok pandemiye ve küresel durgunluğa bağlandığı bir gündemde, seçmen, ekonomi açısından hükümeti bir kez daha test etmek istemiş gibi görünüyor. Tüm dünyayı etkileyen bu sorun bir tarafa bırakıldığındaysa yıllardır tüm anketlerin ikinci sıradaki sorun olarak listelediği "Türkiye tehdidi" ön plana çıkıyor.
Yani Yunanistan’da da siyasetin ve seçimlerin belirleyici unsuru -tıpkı Türkiye’deki gibi- beka söylemi olmuş gibi görünüyor. Burada özellikle mülteci meselesi ve sınır güvenliği üzerinden gerilen Türk-Yunan ilişkileri ve Türkiye’deki hükümetin saldırgan olarak nitelenebilecek söyleminin etkili olduğu vurgulanmalı. Bu dönemde Yunanistan, ilk kez dış politikasını Türk-Yunan düzleminden AB düzlemine çekebildiği ve AB’nin dış sınırlarına atıf yaparak AB desteğini alabildiği için tarihsel olarak bir ilk gerçekleşti. Ayrıca lisans, yüksek lisans ve MBA eğitimini ABD’de tamamlayan Mitsotakis’in özellikle ABD’deki bağlantıları ve medya desteği, batıya gerçekleştirdiği her seyahatte önemli televizyon kanallarına ve gazetelere demeç verebilmesi ve tabii ki dil anlamında da kısıtlayıcı herhangi bir zorluk yaşamıyor olması, hiçbir toplantıda çevirmen kullanmaması gibi niteliklerinin; ülkenin dışarıdaki görüntüsünü ve dış politikadaki görünürlüğünü de en az politika tercihleri kadar etkilediğini vurgulamak gerekiyor.
Tüm bu tablo, bugüne kadar yapılan anketlerin sonuçları, bizzat 21 Mayıs seçimleri ve değişen seçim sistemi; 25 Haziran’da yine, baskın bir Yeni Demokrasi zaferinin gerçekleşeceğini haber verir nitelikte. Değişen sistemin de yardımıyla tek başına iktidara gelmesi beklenen Yeni Demokrasi için artık mesele, birçok değişikliği tek başına gerçekleştirmesinin önünü açabilecek olan 5’te 3 çoğunluğa (180 milletvekili) erişip erişemeyeceği.
"Yunanistan'ın Erdoğanlaşması"
Öte yandan partisi Mera25, 2019 seçimlerinde Meclis’e girmesine rağmen 21 Mayıs’ta Meclis dışında kalan SYRIZA’nın eski Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, 21 Mayıs gecesinde seçim sonuçlarını görünce "Yunanistan’ın Erdoğanlaşması bugün tamamlandı." yorumunu yaptı. Yunanistan gibi yüzer gezer oyların hareket serbestisi olan ve hükümetlerin kolayca değişebildiği bir ülkede Erdoğan’ınki kadar uzun süreli bir tek başına iktidar mümkün olmasa da ülkeyi Yeni Demokrasili bir beş yılın daha beklediği açık.
Ancak yeni seçim sistemini de göz önüne aldığımızda ve Yeni Demokrasi’nin 5’te 3 çoğunluğa erişmesi de hiç imkansız değilken aslında Varoufakis’in "Erdoğanlaşma" yorumunu süreden çok, geniş yetki sahipliği üzerinden okumak gerekiyor. Bu noktada iki yakada da hükümetlerin yine "beka" söylemine yaslanıyor olduğunu ve yetki anlamında da geniş bir hareket serbestisine sahip olacaklarını düşünürsek, Türk-Yunan ilişkilerinin geleceği anlamında, önümüzdeki günlerin çok da parlak olmayacağını söylemek zor değil.
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş
Spektrum
Yerel ve uluslararası gündemi yakalamak için bir başucu kaynağı; her hafta seçim dosyaları, kamuoyu araştırmaları, analizler ve Son Düzlük podcastle yayında!
İLGİLİ BAŞLIKLAR
Cumhurbaşkanlığı seçimi
merkez sağ
Midilli
Yunanistan
Türkiye
Yunanistan genel seç
Kyriakos Mitsotakis
Yeni Demokrasi Partisi
SYRIZA
Yeni Demokrasi
nin Kıbrıs müdahalesi
NEREDE YAYIMLANDI?
Yunanistan'daki seçim sonuçları ne anlama geliyor?
05 Haz 2023

YAZARLAR

Spektrum
Yerel ve uluslararası gündemi yakalamak için bir başucu kaynağı; her hafta seçim dosyaları, kamuoyu araştırmaları, analizler ve Son Düzlük podcastle yayında!
İLGİLİ OKUMALAR