Aposto Kitap’ın onuncu sayısından merhaba. Bugün Audrey Magee’nin Koloni isimli kitabını yakından okuyoruz.
'Tarih,' dedi Stephen, 'uyanmaya çalıştığım bir kâbus gibi.'
— James Joyce
Aposto Kitap’ın derlediği haberleri takip etmek, editörlerin yaklaşımıyla yazar Audrey Magee’yi yakından tanımak, Alara Demirel’in kaleme aldığı Koloni: İrlanda’nın isimsiz bir adasından kolonyalizmin bedeli başlıklı yazıyı okumak ve ada esintili kitap önerileri için bugünkü sayıyı inceleyebilirsiniz.
Her çarşamba buluşmak üzere,
Aposto Kitap ekibi
Kalemiyle Audrey Magee
Çağdaş İrlanda edebiyatının yüzü olarak görülen yazar kimdir?

Audrey Magee, çağdaş İrlanda edebiyatının öne çıkan isimlerinden biri. 1966 yılında Enniskerry, Co Wicklow’da doğan Magee, bugün hâlâ Wicklow’da yaşıyor. 12 yıl boyunca gazeteci olarak çalıştı ve bu süre zarfında The Times, The Irish Times, Observer ve Guardian gibi önde gelen yayınlara katkıda bulundu.
Magee, eğitimine University College Dublin’de Almanca ve Fransızca üzerine odaklanarak başladı. Ardından, Dublin City University’de gazetecilik eğitimi aldı. Öğrenim hayatını tamamladıktan sonra Magee, gazeteciliğe adım attı.
Ancak, Magee’nin en bilindik başarısının bir roman yazarı olarak kazandığı tanınırlık olduğunu söyleyebiliriz. İlk romanı The Undertaking’le uluslararası alanda büyük bir üne kavuştu. Bu eseri, Women’s Prize for Fiction, Festival du Premier Roman ve İrlanda Kitap Ödülleri için kısa listeye alındı. Ayrıca, Dublin Edebiyat Ödülü ve Walter Scott Tarihi Kurgu Ödülü için aday gösterildi. The Undertaking, on farklı dile çevrildi.
Magee’nin ikinci romanı The Colony, 2022 yılında yayımlandı. Bu eser, ilk olarak Faber & Faber tarafından 3 Şubat 2022’de ve daha sonra Farrar, Straus ve Giroux tarafından 17 Mayıs 2022’de yayımlandı.
Magee, eşi ve üç kızıyla birlikte hâlâ Wicklow’da yaşıyor. Edebiyat dünyasına yaptığı katkıları ve kariyeriyle Audrey Magee, gün geçtikçe İrlandalı edebiyatın önemli bir yüzü hâline geliyor.
Koloni: İrlanda’nın isimsiz bir adasından kolonyalizmin bedeli
Bir dilin ve adanın temsil ettikleri üzerine.

Audrey Magee’nin Koloni’si, tıpkı James Joyce’un Dublin sakinlerinin hikâyelerini anlattığı gibi, 1979’da, İrlanda’nın batı kıyısındaki bir adada yaşayan iki kişinin hikâyesini anlatıyor. Ancak burada olaylar farklı bir çerçeveye oturuyor: İki yabancı karakter, kendilerini beklenmedik bir toplumun içinde buluyorlar.
Kitabın baş karakterleri İngiliz ressam Lloyd ve Fransız dilbilimci Jean-Pierre Masson (JP). Bu ikilinin isimsiz bir adaya gelmeleri, kolonyalizmin ve kültürel dilüsyonunun bir betimlemesini sunuyor. Magee, Lloyd ve JP’nin hikâyelerini, İrlanda’nın 1970’lerdeki sosyal ve politik çatışmalarını anlatmak ve anlamak için bir araç olarak kullanıyor. Her iki karakter de kendi kişisel arayışlarını sürdürürken onların çevresindeki dünya hızla değişiyor ve metin, bir ayna işlevi görüyor.
İki karakter, tek ada: Yabancılar İrlanda’da
Kitap, Bay Lloyd’un, otantik yolu tercih ederek eliyle kürek çekilerek bir Gaeltacht bölgesi adasına taşındığı sahneyle başlıyor. Kendini yerel adetlere bırakma çabası, kahvaltısının tersine dönmesiyle sonuçlanıyor. Bu oldukça zararsız bir olay olmasına rağmen, bir kültürün başka birine çarptığı zaman ortaya çıkan daha büyük sorunların sembolü olarak okunabilir: sömürü, yerli kimliğin sulandırılması ve çatışma—Magee’nin bu rahatsız edici anlatısı, tüm bunları inceleniyor.
Lloyd, adaya yalnızlık ve ilham arayışında gidiyor; ressamın hayal gücü "ham, sert, vahşi güzellik" klişeleriyle yüklü. Bu da dışarıdan gelen bir kişinin cehaletini ve üstenci bakışını ifade ediyor aslında. JP, bir dilin çöküşünün ihtimali üzerine adaya araştırma yapmak için geliyor. Yani bu iki karakterin çatışması, geçmişin ağırlığını taşıyor; adadaki yerel aile Gillanlar tarafından keskin bir şekilde fark ediliyor: Yüzyıllardır toprağımız üzerinde kavga ediyorlar.
Kurgu, James adındaki gencin hikâyesi üzerinden dış etkilerin sonuçlarını da somutlaştırıyor. İngilizce konuşan bir İngiliz Lloyd’un adada yaşaması, JP’nin "dil evrimi"nin İngilizce’nin "ani ve şiddetli" mono-dilliliğine dönüşeceğini savunması gibi etkenler varken James, kendisi ve ailesi tarafından bir tehdit olarak algılanmayan geleneksel balıkçılık yerine Lloyd’dan resim öğrenmeye başlıyor. Bu durum, dış etkilerin geleneklerin ölümünü hızlandırabileceği tezine bir bakış açısı sunuyor.
Bir ada neyi temsil eder?: Dış etkenlerden bağımsız olamamak
Kitap ayrıca, İngiliz ve Fransızların İrlanda’ya olan tarihî saldırılarının bir yansıması olarak terör eylemlerine de değiniyor. Bu yolla Magee, romanında adanın sadece bir sığınak ya da daha basit, daha saf bir yaşam biçimi temsil etmediğini, aksine hiçbir yerin dış etkilerden tamamen bağışık olamayacağını gözler önüne seriyor. Kültürel yağmacılar, hazinelerini topladıktan sonra ada halkı eylemin sonuçlarına göğüs germek zorunda kalıyor.
Koloni, kişisel arayışlar ve çevresindeki dünyanın hızla değişen gerçekleri arasında dengeyi bulmaya çalışan karakterlerle, kolonileştirme ve kültür çatışmalarının etkilerini yansıtıyor. Magee’nin bu eseri, dilin ve kimliğin korunması ve çatışmaların ele alınması konusunda James Joyce’un çalışmalarına bir saygı duruşu olarak da görülebilir. Sonuç olarak Koloni, politik ve sosyal yönleri zengin, zekice yazılmış ve okuyuculara düşündürücü bir deneyim sunan, akıcı bir kurgu bütününe sahip.
Bu hafta Aposto Kitap editörlerinden Alara Demirel’in okuma önerilerini paylaşıyoruz. Seçki, İrlanda tarihine ve ada edebiyatına eğilen iki kurgu kitap önerisi içeriyor. Alara için öne çıkan eserler şunlar olmuş:
📖 James Joyce, Dublinliler, İletişim Yayınları
Joyce, Dublinliler’de Dublin’deki neşeli çocukların, sokak sanatçılarının, politikacıların, din insanlarının ve bu şehirden kaçmayı arzulayanların, fakat kaçamayanların hikâyelerini anlatıyor. Yazar, doğup büyüdüğü Dublin’deki dönemin yaşamından kesitler sunuyor ve bunu sarsıcı bir gerçekçilikle yapıyor.
1905 yılında tamamladığı bu hikâye koleksiyonu, işlediği yaşamlar ve kullandığı dil nedeniyle İrlanda ve İngiltere’deki yayınevleri tarafından ahlaka aykırı bulunmuş ve yayımlanması reddedilmiş. Kitabın yayımlanması, ilk romanı olan Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi’yle böylece aynı döneme denk gelmiş.
Joyce, bir ölümle başlayıp Ölüler’le sonlanan on beş hikâyesinde, sadece şehrin farklı katmanlarını gezinmekle kalmıyor, aynı zamanda şehrin ve İrlanda’nın ruhunu özetleyen manevi felç, pişmanlık ve belirsizlik gibi duyguları da bu kitabın satırlarına işliyor.
📖 Shakespeare, Fırtına, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Shakespeare’in son oyunlarından biri Fırtına, büyülü bir adada geçiyor. Hikâye, ihanetin, intikamın ve affetmenin evrensel temalarını işliyor. Fırtına, büyücülük ve aşk gibi unsurları içerirken, aynı zamanda doğanın gücü ve insanların doğayla olan ilişkisini de inceliyor.
Dışlanmış ve adaya sürgün edilmiş eski Milano Dükü Prospero’nun hikâyesine odaklanan akış, Prospero’nun kızı Miranda, Prospero’ya hizmet eden ve büyülü güçlere sahip olan hizmetkârı Ariel ve adanın yerlisi olan yarı-insan, yarı-hayvan Caliban’ın da yolculuğunu anlatıyor.
Shakespeare, Fırtına’da, insan ilişkilerini, iktidar dinamiklerini ve etik konuları ustaca işliyor. Oyunda, yalnızca ahlaki ve etik meselelerle değil, aynı zamanda politik ve toplumsal meselelerle de ilgileniyor.