SON DURUM
SERBEST KÜRSÜ
DİĞER GELİŞMELER
Bugünkü Destekçimiz
GÜNÜN HİKAYESİ

🗞 Taşınan okullar, dosyalanan sorumlular

Deprem kaynaklı can kayıpları 40 bini aştı. İstanbul'da riskli bulunan 93 okulun öğrencileri güvenli okullara nakledildi. Millet İttifakı, “sorumlular not edilmiştir” açıklaması yaptı.
Konuşmamız Gerek Derneği ile birlikte

Afet bölgelerinde regl bakımı hakkında Konuşmamız Gerek Deprem felaketi sonrası kısıtlı kaynaklara sahip afet alanlarında regl bakımı sağlamanın zorlayıcılığına dikkat çeken Konuşmamız Gerek Derneği , hijyenik ped ve tampon gibi menstrüel ürünlerin ve tuvalet kağıdı, sabun, bez gibi regl bakımını destekleyici ürünlerin afet bölgesine gönderimini önceliklendiriyor. Nedir? Konuşmamız Gerek Derneği 2016 yılından bu yana Türkiye’deki regl yoksulluğu ve tabusuyla mücadele ediyor. Türkiye’de var olan regl tabusunun afet bölgelerinde menstrüel ürünlere duyulan ihtiyacın dile getirilmesini zorlaştırabileceğinin farkında olan Konuşmamız Gerek Derneği , uzun vadeli ihtiyaçlara cevap verebilmek için bağış çağrısında bulunuyor. Konuşmamız Gerek Derneği ’nin saha çalışmalarına para veya menstrüel ürün yardımlarınızı iletmek için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz.

Daha fazlasını öğren

Uğur Yıldırım/dia images via Getty Images

Aposto Altı Otuz | 19 Şubat Pazar - Taşınan okullar, dosyalanan sorumlular

Aposto Gündem

Aposto Altı Otuz | 19 Şubat Pazar - Taşınan okullar, dosyalanan sorumlular

Bugün 19 Şubat Pazar. Kolektif hafızamızdaki en büyük felaketlerden birinin ardından ikinci haftayı geride bırakırken resmî ağızlardan can kaybının 40 bini aştığı ilk defa ifade edildi. 

Serbest Kürsü köşemizde duayen gazeteci Umur Talu, 24 yıl önce kaleme aldığı bir yazıyı Aposto okurlarıyla paylaşıyor. Günün Hikayesi'nde Emre Eminoğlu, Dilara Kaya'nın katkıları ile hazırladığı yazıda deprem bölgesindeki LGBTi+’ların karşılaştıkları sorunları aktarıyor.

– Atilla

Aposto Gündem

Aposto Gündem

Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.

SON DURUM

AFAD'ın açıklamasına göre Kahramanmaraş merkezli depremlerde can kayıpları 40 bin 642'ye ulaştı. 

  • Diğer detaylar: Depremlerin 11 ilde ve 10 bine yakın mahallede etkili olduğunu belirterek şu ana kadar 5 bin 700'ün üzerinde artçı sarsıntının meydana geldiğini kaydeden AFAD Başkanı Yunus Sezer, deprem bölgesindeki 430 binin üzerindeki kişinin tahliye edilerek 313 bin 720 afetzedenin kamu misafirhanelerinde, otellerde ve diğer konaklama tesislerinde ağırlandığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 163 enkazda kurtarma çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Oktay, 830 bin 806 binada hasar tespiti yapıldığını, bunların 105 bininin yıkılmış, yıkılacak veya ağır hasarlı olarak saptandığını bildirdi. 

  • ‘Evim Yuvan Olsun’: Oktay, depremzedeleri misafir etmek isteyen vatandaşların Evim Yuvan Olsun kampanyası ile evlerini depremden etkilenen vatandaşlara bedelsiz ya da uygun şartlarda kiralayabileceklerini duyurdu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, depremlerde yaralanan 6 bin 108 kişinin tedavisine hastanelerde devam edildiğini söyledi. Taburcu edilen hasta sayısını 13 bin 612 olarak açıklayan Koca, "Afet bölgesinde olası bulaşıcı hastalıklarla ilgili riskler, erken uyarı sisteminin kurulmasıyla şu an kontrol altındadır." dedi.

İstanbul Valiliği, 20 Şubat Pazartesi itibarıyla riskli bulunan 93 okulun öğrencilerinin depreme karşı dayanıklı okullara nakledilerek, eğitim öğretim görmeye devam edeceklerini bildirdi. Açıklamada, 1999 öncesi inşa edilen 1.418 okula ait etütlerde 67'sinin depreme dayanıklı, 1.351'inin de riskli olduğu tespit edildiği aktarıldı. Riskli bulunan 1.351 okulun 769'unun güçlendirildiği, 367'sinin yıkılıp yeniden yapıldığı belirtilerek, 87 okulun da diğer kurum ve kuruluşlarca güçlendirildiği ya da yıkılıp yeniden inşa edildiği ifade edildi.

Haluk Levent, Ahbap'a kayıtlı üye sayısının 1 milyonu aştığını duyurdu.

• Antakya'da yıkılan Antis Yapı'ya ait Rönesans Rezidans'ın enkazında arama-kurtarma çalışması yürüten ekipler, Hataysporlu futbolcu Christian Atsu'nun bedenine ulaştı. Atsu için daha önce "kurtarıldığı" yönünde çıkan haberleri eşi Marie Claire Rupio yalanlamıştı.

TFF ve Süper Lig kulüplerinin 1 Mart Çarşamba günü TV'den yayınlanacak programda bağış toplayacağı Omuz Omuza Türkiye kampanyasına, Paris Saint-Germain'in (PSG) yıldızları Messi, Neymar ve Mbappe ile çok sayıda futbolcunun imzalı formalarının açık artırma yoluyla satılarak destek vereceği duyuruldu.

  • Birleştirici güç futbol: Yunanistan Süper Lig ekiplerinden PAOK ve AEK, bugün oynayacakları karşılaşmadan elde edilecek hasılatın bir bölümünü Türkiye ve Suriye'deki depremzedelere bağışlayacaklarını açıkladı. PAOK, maç öncesinde stadyum girişinde depremden etkilenen bölgelere gönderilmek üzere ayni bağış toplanacağını da duyurdu. 
SERBEST KÜRSÜ

Başıboş Millet

Depremin en uzunu dahi “bir an”da olup bitiyor ama... Artık biliyoruz ki “artçı şoklar” sürüyor, sürecek.

Umur Talu

Aşağıdaki "Başıboş Millet" başlıklı yazım, 24 yıl önce. 1999 Büyük Depreminden hemen sonra Birikim dergisi Eylül özel sayısında çıkmıştı. O anda görünen, acıya gömülmüş. ama kendi gücünü, bir diğerini ve enternasyonal dayanışmayı keşfeden halkın, hiyerarşi, otoriteler ve ezberlerden, itaatten, resmi kurumlardan özerkleştiğiydi. Enkazdan çıkan siyasal, hatta sol bir ufuktu bu. İki sene sonraki ekonomik krizle o ufuktan AKP çıktı, bir "isyan" hareketi gibi!

Deprem daha şiddetli, kayıp ve ayıp, körlük ve kötülük daha büyük 24 sene sonra. Bu kez felaket geçim enkazı üstüne yıkıldı. O zaman doğmamış gençler başta, dayanışmanın keşfi ve otoriteye öfke, özerkleşme yine var. Kuşatma ve uyutma da devrede. İşte bu tamı tamına siyasi bir durum.

Hayatın ve ölümün cilvesi... Enkaz altında toplumsal bir umut arıyoruz. Binlerce, evet tastamam yuvarlak ifadeyle, “binlerce” (çünkü kaç bin olduğu belirsiz) ceset arasında toplumsal uyanış iniltilerine kulak kabartıyoruz.

Çok da boş değil... Çünkü bir sarsıntıyla birlikte bir millet “başıboş” kalıverdi. Başının boşluğunu keşfederken, “bir an için” zincirlerinden de boşanıverdi.

Sadakat tarumar oldu, tabular virane, sünepelik enkaz.

Şimdi moda olan; manşet ağzıyla, “İşte o an”.

“Devlet nerede” sorusu gelenekseldi de, devletin tüm kurumlarıyla bu soruya muhatap oluşunda yeni bir şeyler vardı sanki. “Devlet nerede” haykırışı tipik refleksti de, devletin sorgulanışında yeni bir şeyler vardı sanki.

İlk kez, “İşte o an” ve “bir an için”, malûm “güvenilir kurumlar” listesinin altüst oluşlarından belliydi depremin şiddeti.

Birbirine güvenmeyenlerin rastgele yan yana gelişi içinden, birbirine güvenen, yaslanan, dayanışma örgütlemeye, çare örgütlemeye çalışan insanların toplum olma gayreti filiz veriverdi.

Güvenilmez gavur, güvenilmez komşular ve bunlar üstünden yürütülen, her şiddette depreme pek dayanıklı sanılan siyaset binaları çatırdayıverdi.

Yurttaşlık bilgileri silsilesinin nadide parçaları; milliyet, milliyetçilik, devlet, güçlü devlet ve bilumum şişinme, yurttaşlık arayışının kaotik isyanı arasında zangır zangır titredi.

Hükümet, bürokrasi, iş dünyası, medya ve “sessiz çoğunluk”tan oluşan iktidar blokunun ortasından fay hatları geçiverdi. İktidar bağları gevşedi... İş dünyası da, sessiz çoğunluk da, medya da iktidar network’ünden savruluverdi.

Hiyerarşiler sallandı.

Misal, medya; geniş anlamdaki iktidar hattından halka kayıverdi. Medya hiyerarşisi, kendi halkına, kendi tabanına, yani muhabirine hiç bu kadar bağımlı, saygılı ve itaatkâr olmamıştı. Manipülasyon hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı.

Olması gereken zincir oluştu: Medya “enformasyon”u sundu, “enformasyon” halkı bilgilendirip öfkelendirdi, halkın öfkesi medyayı yönlendirdi.

Altımız çürük diyen, isyan ettirdi.

Takdiri ilahi diyen, isyan ettirdi.

Yaralar sarılacak diyen, isyan ettirdi.

Devletimiz büyük diyen, isyan ettirdi.

Acı ve korku gölgesinde, kendi vurdumduymazlıklarının, kendi yağma ortaklıklarının, kendi cehaletinin, kendi sorumsuzluklarının da aynasında, halk kendini gördü, iradesizliğini “halkın iradesi” ambalajında gasp etmiş olanların çirkin yüzünü ayırt etti.

“İşte o an”...

Sadece böyle görmek istediğimiz için değil, “böyle bir şey olduğu için”, farklıydı; her şeyin farklı olabileceğine dair veriler sunup durdu.

Ama o, aynı “bir an”da olup biten deprem gibi anlık, fakat aynı deprem gibi de sarsıcı, ürkütücü, dehşet vericiydi.

Mesaj alındı.

(Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in) iki komşu halk arasındaki sevgi patlamasının kontrolden çıktığını belirtişindeki gibi, “kontrolden çıkmış” bir millet, o başı dertli, başıboş halk, örgüt arayan, örgütlenme arayan o çığlık, sırtı da sıvazlanarak, AKUT (şimdi AFAD) baretleri kafalara geçirilerek, esas patron sayılarak, ağustos halkı değil, şubat halkı (o zaman bu Şubata değil, 28 Şubat'a atıftı) olması telkin edilerek, af zaferiyle yetinmesi temenni edilerek, fazla şımarmaması ihsas edilerek, mesafe al, hazır ol, geriye marşlarla deprem öncesi mevzilerine iteklenerek...

Kimilerinin kâbusunun başrolünü oynayacağına, kimilerinin ham hayalinin figüranlığına indirgenerek, “işte o an” nihayetinde “bir an”dan ibaret kılınacaktı elbet.

Depremin en uzunu dahi “bir an”da olup bitiyor ama… Artık biliyoruz ki “artçı şoklar” sürüyor, sürecek.


Not: Serbest Kürsü'de yer alan tüm görüşler yazarlara ait olup, Aposto'nun editoryal bakış açısını yansıtmamaktadır.

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.
DİĞER GELİŞMELER

Millet İttifakı, deprem gündemiyle bir araya geldi. Toplantının ardından yapılan yazılı açıklamada hükümetin afetin ardından adım atmakta gecikmesi eleştirilirken; "özerklik, liyakat ve şeffaflık kaybının" afet yönetimini ve depreme müdahale sürecini doğrudan etkilediği savunuldu. Afet bölgelerinde yabancılara ev, arsa ve arazi satışının yasaklanması gerektiği vurgulanan bildiride, üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi kararından derhal geri dönülmesi gerektiği ifade edildi.

  • Defterler ve dosyalar: Erdoğan'ın depremin ardından "Yalan haber, çarpıtmalarla insanımızı birbirine düşürmeye niyetlenenleri takip ediyoruz. Gün tartışma günü değil günü geldiğinde tuttuğumuz defteri açacağız." sözlerine atıfta bulunan liderler, "Hukuki, idari ve siyasi sorumlular da arşivlenerek dosyalarda ve hafızalarımızda not edilmiştir." açıklaması yaptı.

AK Partili bir yetkili, seçim takviminde bir değişiklik öngörülmediğini belirterek gerekli teknik altyapının hazırlanması halinde seçimin 14 Mayıs'ta yapılabileceğini ifade etti. BBC Türkçe'den Ayşe Sayın'ın haberine göre; AK Parti kulislerinde siyaseten de seçimin ertelenmesine sıcak bakılmıyor ve ileri bir tarihe atılması halinde, şartların daha da ağırlaşabileceği ve muhalefetin de “seçimden kaçtığı, sivil darbe” söylemleri ile yıpratma politikası izleyeceği değerlendiriliyor.

“Seçim ertelenmez, süreç aynen devam ediyor. Gerekli teknik altyapı hazırlanırsa 14 Mayıs’ta seçim olur. Partide, yetkili kurullarda bunlar değerlendiriliyor. Mesela, oy verme yerleri için teknik destek gerekiyor, konteyner gerekiyor. İlçe seçim kurullarının mühürlerinin basılması gibi teknik hazırlıklar yapılması gerekiyor. Bunlar yetiştirilir.”

  • YSK iddiası: Cumhuriyet Gazetesi'nden Mustafa Balbay ise dün kaleme aldığı köşe yazısında "Sızan bilgilere göre YSK ön çalışmasını tamamladı, seçimin zamanında yapılmasının mümkün olduğu kanısına vardı. Bu değerlendirmesini Cumhurbaşkanlığı’na iletti." ifadelerini kullandı.

Sözcü Gazetesi, AK Parti'nin MYK toplantısında bazı yöneticilerin "EYT düzenlemesini 1 yıl erteleyelim" önerisi getirdiğini iddia etti. Haberde, "Söz verdik, geri dönüş yok" diyen Erdoğan'ın EYT düzenlemesinin mevcut haliyle yasalaşmasını istediği ifade edildi. EYT düzenlemesinin 21 Şubat Salı günü çalışmalarına başlayacak TBMM'de görüşülmesi bekleniyor.

Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, Almanya’da düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmada "Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya aynı anda katılmasının birliğin çıkarına" olacağını ifade etti. Marin, iki ülkenin üyelik başvurularını henüz kabul etmeyen Türkiye ve Macaristan'a konuyla ilgili "açık bir mesaj" gönderdiklerini belirtti.

  • Bir adım geriden: NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı basın toplantısında "Asıl mesele üyeliklerinin birlikte onaylanması değil. Asıl mesele mümkün olan en kısa sürede onaylanması." şeklinde konuşmuş; Erdoğan ise geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada "Biz icabında Finlandiya'yla ilgili farklı bir mesaj verebiliriz. Finlandiya'yla ilgili farklı mesajı verdiğimiz zaman İsveç şok olacak. Ama Finlandiya'nın da aynı yanlışı yapmaması lazım." demişti.
Bugünkü Destekçimiz

Afet bölgelerinde regl bakımı hakkında Konuşmamız Gerek


Deprem felaketi sonrası kısıtlı kaynaklara sahip afet alanlarında regl bakımı sağlamanın zorlayıcılığına dikkat çeken Konuşmamız Gerek Derneği, hijyenik ped ve tampon gibi menstrüel ürünlerin ve tuvalet kağıdı, sabun, bez gibi regl bakımını destekleyici ürünlerin afet bölgesine gönderimini önceliklendiriyor.

  • Nedir? Konuşmamız Gerek Derneği 2016 yılından bu yana Türkiye’deki regl yoksulluğu ve tabusuyla mücadele ediyor.

Türkiye’de var olan regl tabusunun afet bölgelerinde menstrüel ürünlere duyulan ihtiyacın dile getirilmesini zorlaştırabileceğinin farkında olan Konuşmamız Gerek Derneği, uzun vadeli ihtiyaçlara cevap verebilmek için bağış çağrısında bulunuyor.

Konuşmamız Gerek Derneği’nin saha çalışmalarına para veya menstrüel ürün yardımlarınızı iletmek için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz.

GÜNÜN HİKAYESİ

Ayrımcılığa karşı: Deprem sonrasında LGBTİ+ dayanışması

Lubunya Deprem Dayanışması ve ötesi

Felaketi yaşarken de yaraları sararken de aynı gemideyiz. Fakat maalesef bu gemiden atılmayacağını bilmek bile bazılarımız için bir ayrıcalık. LGBTİ+’lar depremin ilk gününden itibaren tüm depremzedelerin ortak sorunlarına ek olarak ayrımcılığa maruz kalma ya da fiziksel şiddet görme ihtimali nedeniyle yardım talebinde bulunamama gibi bir sorunla karşı karşıya kaldı. Kalmaya da devam ediyorlar. Çözüm ise felaket sonrası dönemdeki birçok sorunun çözümünde olduğu gibi dayanışmadan geçiyor.

Lubunya Deprem Dayanışması ve ötesi

7 Şubat Salı günü Antep Queer LGBTİ+ Dayanışması; deprem bölgesindeki LGBTİ+’ların kendilerine başvurabileceğini, temel ihtiyaçların giderilmesine ve acil durumlar için dayanışmaya hazır olduklarını, deprem bölgesindeki hiçbir LGBTİ+’nın yalnız olmadığını belirtti. 10 Şubat Cuma günü kendilerini “farklı şehirlerden, bağımsız aktivistler, örgüt ve inisiyatiflerden bir araya gelmiş LGBTİ+lar ve seks işçileri” olarak tanımlayan Lubunya Deprem Dayanışması, “yalnız değilsin lubunya!” başlıklı bir açıklama yayımladı ve “depremin getirdiği yıkım ve acıyı hafifletebilmek için” bir dayanışma örgütledi.

İlk başta Türkçe, Kürtçe, Arapça, Farsça ve İngilizce olarak yayımlanan (sonrasında birçok dile de çevrilen) açıklama; depremden etkilenmiş seks işçilerini, LGBTİ+ları ve yakınlarını; ihtiyaçlarını ve iletişim bilgilerini paylaşabilecekleri bir forma yönlendiriyor, destek talebinde bulunabileceklerini ya da yalnızca nasıl olduklarını paylaşabileceklerini söylüyordu: “Şu an deprem bölgesinde bulunan, bölgeden çıkmaya çalışan ya da çadır alanlarında kendini güvende hissetmeyen birçok arkadaşımız olduğunu biliyoruz. Olağan hâlde de hayatımızı zorlaştıran ayrımcılığın olağanüstü hâlde ihtiyaçlarımıza ulaşmamıza engel olabileceğini biliyoruz.” Açıklama, Antep Queer LGBTİ+ Dayanışması, Keskesor Amed LGBTİ+ Oluşumu, Ankara LGBTİ+ Deprem Dayanışması, Kaos GL Derneği, SPoD gibi hem bölgedeki hem de farklı illerdeki LGBTİ+ örgütlenmelerinin paylaşım desteğiyle sosyal medyada yayıldı. Öte yandan dayanışmanın Go Get Funding aracılığıyla aynı gün paylaştığı yardım kampanyası 17 Şubat itibariyle 22 bin avroyu aşkın bağış topladı.

Pembe Hayat Derneği’nin raporuna göre depremin ilk günlerinde LGBTİ+ depremzedelerin öncelikli ihtiyaç ve sorunları arasında ayrımcılığa ve şiddete uğramayacakları güvenli alan arayışı, ayrımcılık nedeniyle sahadaki yardımlardan yararlanamama ya da şehri terk eden araçlara alınmama başta geldi. Genel ihtiyaç listelerindeki kalemlere ek olarak da trans bireyler için hormonlara erişim ihtiyacının altı çizildi. Kaynaklara ulaşma konusunda zorlananların başında ise aile desteği alamayan ve mülteci statüsündeki trans bireylerin olduğu belirtildi. Pembe Hayat, 17 Mayıs, Kırmızı Şemsiye ve Kaos GL; bölgede ve farklı illerde psikososyal danışmanlık ve destek sağlamayı sürdürüyor.

Bir diğer dayanışma çağrısı ise 16 Şubat’ta, üniversitelerde LGBTİ+ alanında ayrımcılık, şiddet, nefretle mücadele eden ve tüm üniversiteler için özgür ve güvenli alanlar kurmayı amaçlayan ÜniKuir Derneği’nden geldi. Üniversitelerin uzaktan eğitime geçme ve KYK yurtlarının boşaltılması kararlarının alınmasıyla deprem felaketi yalnızca bölgede yaşayan LGBTİ+’ları değil; Türkiye’nin farklı şehirlerindeki, birçoğu için üniversite yaşamı homofobi ve transfobiye maruz kaldıkları aile ve taşra ortamından uzaklaşmak anlamına gelen üniversiteli LGBTİ+’ları da doğrudan etkileyen bir boyuta ulaşmıştı çünkü. ÜniKuir ve ÜniKuir’in “Lubunya dayanışmasını güçlendiriyoruz!” başlıklı dayanışma çağrısını paylaşan birçok üniversite kulübü ve topluluğu, deprem bölgesinde yaşayan ve doğrudan etkilenen, yerleştirildiği KYK yurtlarından depremden sonra çıkarılan, afet bölgesinden başka şehre taşınmak isteyen ve geçici bir ev arayan LGBTİ+ları, evlerini açarak dayanışmaya destek verebilecek olanlarla buluşturmak için bir çağrıda bulundu.

“Şu günde bile kimse LGBTİ+’lar da insandır, dayanışalım demiyor.”

Sosyal medyada deneyimlerini paylaşan Tansu şöyle diyor

“İki gündür Lubunya Deprem Dayanışması ve Ankara LGBTİ+ Deprem Dayanışması ağlarına acayip tepkiler yağıyor: ‘Gidip orada LGBTİ+’yım mi diyorsunuz?’, ‘Depremzede onca insan varken insan ayırıyorsunuz’ gibi tonlarca alakasız yorum gördüm. Şunu anlayamıyorum, bu çalışmaların arama-kurtarma timi olmadığı açık. Bizler de LGBTİ+’ların hakları için mücadele eden insanlarız, elimizden en iyi gelen iş bu. En iyi bildiğimiz, en çok elimizin kolumuzun uzanabildiği alan. Göçmenler üzerine çalışıyor olsaydık göçmenlerle dayanışmaya çalışırdık ilk etapta. Kadın örgütleri kadınların sorunlarına çözüm üretmeye çalışıyor, çocuklarla çalışanlar çocuklarla ilgileniyor, engelli örgütleri engellilere yardım sağlamaya çalışıyor vb. Herkes işin bir ucundan, mümkün olduğunca da en iyi bildiği uçtan tutmaya çalışıyor ki daha hızlı çözüm elde edilebilsin. Dolayısıyla bu saldırıları homofobi ve transfobiden bağımsız değerlendirmek mümkün değil. Bugün bile fobi derdindesiniz diyenler de olacaktır ancak asıl LGBTİ+fobi ne deprem ne felaket tanıyor. Şu günde bile kimse fobisini bir kenara bırakıp LGBTİ+lar da insandır, dayanışalım demiyor.”

Ken doll

Keza Tansu’nun yazdıklarını okuduktan sonra Twitter’da dolanırken bir kullanıcının oyuncak yardımı kolilerini tasnif ederken paylaştığı bir fotoğrafa denk geliyorum. Elinde pembe kıyafetler giydirilmiş, göğsüne dev bir pembe çiçek kondurulmuş, toplumsal cinsiyet kalıplarına göre erkek olarak üretilmiş bir oyuncak bebek var. Şöyle yazmış: “Depremzede çocuklara gönderilen oyuncakların arasında şunu buldum. Hemen çöpe attım, çocuklarımın kafası karışmasın.” Birkaç gün sonra Kaos GL Derneği’ne konuşan 19 yaşındaki, Maraşlı trans kadın Ece’nin cümleleri içimi acıtıyor: “O anda cinsel kimliğini mi düşünecekler demeyin, maalesef düşünüyorlar. İnsanlar öfkelendiğinde, çaresiz kaldığında ilk hedefleri sen oluyorsun. Güçleri sana yetiyor.”

Muhtemelen bu yazıyı okuyan bir azınlık da “Böyle bir zamanda LGBTİ+ haklarını mı düşünüyor, depremzedeleri cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerine göre mi önceliklendiriyorsunuz?” diye soracaktır. Tabii ki düşünecek, tabii ki önceliklendireceğiz. Çünkü asıl LGBTİ+fobi ne deprem ne felaket tanıyor.

  • Yazarın notu: Dilara H. Kaya’ya desteği ve katkıları için teşekkürler.
Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Aposto Gündem

Aposto Gündem

Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.

YAZARLAR

Aposto Gündem

Her sabah 06.30'da 5 dakikalık gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, politika, teknoloji ve hafta sonu ekleri; kısa, yalın, öz bir şekilde.

İLGİLİ BAŞLIKLAR

artçı sarsıntı

Kahramanmaraş

Deprem

deprem

Fuat Oktay

Evim Yuvan Olsun

Fahrettin Koca

İstanbul

+35 more

İLGİLİ OKUMALAR

0%

;