21 Kasım Perşembe gününden herkese merhaba.Bu hafta Kopenhag'ın dünya gastronomisine yeni bir soluk getiren restoranlarını keşfe çıktık. Kentin bol ödüllü restoranlarla dolu sokaklarında kaybolmamak için kendimize bir kriter belirledik: Bir, iki ve üç Michelin yıldızlı birer restoran; daha mütevazı kahvaltı ve öğle yemeği seçenekleri sunan bir mekan ve tabii ki bir tatlıcı.İrem Çağıl, ekolojik antropoloji alanında uzmanlaşmış Selcen Küçüküstel ile seyahat-antropoloji ilişkisini, günümüzde insanların giderek daha çok seyahat etmesiyle ortaya çıkan "sömürgeci turist" tipini ve bir antropoloğun nasıl seyahat ettiğini konuştu.Aposto Seyahat'te bu hafta ayrıca yavaş ve lüks seyahat anlayışını Britanya'ya geri getirme hedefiyle tasarlanan Britannic Explorer’ın rotaları, Fatih Tutak'ın tavsiye ettiği İstanbul lezzetleri, bir Paris geleneği olan Bal d'Été'nin geri dönüşü ve&nbsp;uçakta aldığı dürümün parasını ödemediği için Türkiye'de polisin karşıladığı bir İngiliz var.İyi okumalar. Deniz

Aposto Seyahat, her hafta dünyanın sunduğu tüm hediyeleri keşfetmek, yola çıkmaya değecek deneyimlerin peşine düşmek için e-posta kutunda.

Dünyanın sunduğu tüm hediyeleri keşfetmek, yola çıkmaya değecek deneyimlerin peşine düşmek için.

Aposto Seyahat

Gastronominin merkezi Kopenhag'dan beş restoran. Yavaş ve lüks seyahat anlayışını Britanya'ya geri getirme hedefiyle tasarlanan Britannic Explorer rotaları.

🍛 Kopenhag restoranları, Britannic Explorer rotaları

12 Kasım Salı gününden herkese merhaba.Bu hafta Filipinler'in yüzlerce yıllık yemek geleneği kamayan'ın&nbsp;tarihine ve muz ağacı yaprakları üzerine kurulan; çatal, bıçak ve tabak kullanılmayan bu sofranın olmazsa olmaz lezzetlerine göz gezdirdik, Anthony Bourdain ve Andrew Zimmern gibi şefleri kendine hayran bırakan Filipin mutfağının yükselişini inceledik.Tam pansiyon kanalında Güney Afrika, Peru, Bangkok, Sri Lanka ve Hindistan’da ekoturizm prensibiyle hizmet veren pansiyon, atölye, otel ve doğa koruma alanlarına misafir olduk.&nbsp;Bu hafta Aposto Seyahat'te ayrıca uçuş anksiyetesini azaltan şarkılar, İsviçre ve Norveç'ten iki harika sergi, yılın Belçikalı şefi ve Edinburgh Hayvanat Bahçesi'nin yeni misafiri Haggis var.İyi yolculuklar. Deniz

Filipin mutfağının çatal, bıçak ve tabaksız sofra geleneği kamayan. Uçuş anksiyetesine iyi gelen şarkılar...

🛩️ Uçak şarkıları, Filipin sofraları

3 Kasım Pazar gününden herkese merhaba.&nbsp;Bu hafta bir ayağımız Los Angeles, bir ayağımız Edinburgh'ta. Los Angeles'taki Little Tokyo mahallesinde dört kuşaktır hizmet veren minik bir şekerleme dükkanının 1900'lerin başından bugüne uzanan hikayesi, bizi yapışkan pirinçten yapılan geleneksel Japon şekerlemesi mochi'nin dünyasına çekti. Ardından rotamızı ABD'den İskoçya'ya çevirdik ve Edinburgh sokaklarında scotch kültürünü koklayabileceğiniz&nbsp;en otantik viski barlarının peşine düştük.Aposto Seyahat'te bu hafta ayrıca Avrupa'nın en erişilebilir şehirleri, La Dolce Vita Orient Express'ten yeni haberler, Queenstown'un ekoturizm hedefleri, Uganda'da dağ gorili gözlemi ve Paris'ten eşsiz bir moda fotoğrafı sergisi de var.Güzel pazarlar. Deniz

Bu hafta en iyi dram'in izinde Edinburgh sokaklarını dolaştık; Los Angeles'ın Little Tokyo mahallesindeki mochi dükkanının hikayesine daldık.

🍬 Mochi dosyası, Edinburgh viski rotası

28 Ekim Pazartesi akşamından herkese merhaba.Bu hafta Montréal'den yola çıkıp 235 kilometrelik bisiklet yolu Véloroute Gourmande'ı takip ederek Québec'in güneyindeki Sherbook'a varıyor; bu rota üzerindeki yerel üreticileri, bar ve restoranları, minik kafe ve épicerie'leri keşfediyoruz.&nbsp;İzini sürdüğümüz bir diğer rota ise Paris'te. Bölge bölge gezerek kentin en tatmin edici listening bar'larına&nbsp;göz attık ve odyofiller için bir harita oluşturduk.Bu hafta&nbsp;Aposto Seyahat'te ayrıca dünyanın en iyi 50 barı, Kith'in yeni bavulları, Jarmusch'un Paris çıkarması, EFG Londra Caz Festivali ve Primavera Sound da var.İyi okumalar. Deniz

Montréal'den Sherbook'a uzanan lezzet duraklarıyla bezenmiş bisiklet rotası Véloroute Gourmande, dinlediği müziğin kalitesini de en az yiyip içtikleri kadar önemseyenlerin çok seveceği Paris bar ve restoranları.

🚴‍♂️ Paris'in müzik barları, Véloroute Gourmande

20 Ekim Pazar gününden herkese merhaba.Bu hafta Paris'in şarap üretilen son üzüm bağı Clos Montmartre'ın hikayesine daldık, normalde kapıları ziyaretçilere kapalı olan bu kurtarılmış bahçeyi nasıl ziyaret edebileceğinizi anlattık. Erişilebilirlik odaklı seyahat uygulamalarını inceledik, en işlevsel olanlarını seçtik.&nbsp;Aposto Seyahat'te ayrıca Yeni Zelanda'daki bir havaalanının tepki çeken sarılma yasağı, Tim Burton'ın renkli dünyası, Prag'da uygulanmaya başlayan içki kısıtlaması, Missouri'de açılacak Barbekü Müzesi ve New York'un en iyi pizzacısı var.Güzel pazarlar. Deniz

Place de Tertre'in telaşından beş dakika uzaklıktaki kurtarılmış bölgeye, Paris'in son üzüm bağına kısa bir gezi. Yeni Zelanda'daki Dunedin Havaalanı'nda yolculara sarılma yasağı.

🍇 Paris'in son üzüm bağı, sarılma yasağı

12 Ekim Cumartesi gününden&nbsp;herkese merhaba.Aposto Seyahat'in odağında bu hafta Kopenhag'da yükselişe geçen komünal masalar var. Yabancılarla birlikte uzun sofralarda yemek yeme kültürü, yani fiællesspisninger'in&nbsp;kökleri 1800'lerin ikinci yarısına, yoksul kesimin ucuz ve sağlıklı gıda tüketebilmesi için açılan halk mutfaklarına dayanıyor. Bu ritüel son yıllarda yalnız hissedip yeni insanlarla tanışmak isteyen ve evde yemek yapmaya üşenen kentlilerin gösterdiği ilgiyle yeniden canlandı. Fiællesspisninger&nbsp;etkinlikleri yavaş yavaş yalnızca Kopenhaglıların değil kenti gezmeye gelen turistlerin de buluşma noktasına evriliyor.Bültende ayrıca Londra Kokteyl Haftası'na dair püf noktaları, gezici Harry Potter sergisinin yeni durağı, yeni açılan Nintendo Müzesi, Yeni Zelanda'daki Kaikōura'nın yıldızı gökleri ve Paris'te mutlaka uğramanız gereken ikinci el mağazaları da var.İyi okumalar. Deniz.

Kopenhag'ın toplu akşam yemekleri, dünyanın ilk Nintendo müzesi, Paris'in ikinci el butikleri, Madrid'de Harry Potter deneyimi...

🥘 Kopenhag'da akşam yemeği, Nintendo Müzesi

22 Ağustos Perşembe gününden herkese merhaba.Yaz göz açıp kapayana kadar geçip giderken su tabancalı "aşırı turizm" protestolarını, havlu bırakmanın bile yasaklandığı iğne atsan yere düşmez plajları ve ayakbastı ücretlerini zarif bir çalımla geride bırakıp Eylül seyahatlerini planlayanların altın sezonu yaklaşıyor.Bu hafta Odak kanalımızda, Türkiye'de de tartışmaya açmanın elzem olduğu elektrikli scooter'lar&nbsp;var. Melbourne'un yasakladığı e-scooter'lar bir yandan şehir içinde gezerken karbon ayak izimizi azaltmak için bir alternatif sunarken, bir yandan da güvenlik riskleriyle eleştiriliyor. Peki yasaklamak tek seçenek mi? Farklı kentlerin ve şirketlerin denediği çözümler hemen aşağıda...Bu hafta yolu Güney Fransa'ya düşecek olanları Bilge Baş'ın kaleminden iki muhteşem villanın ev sahipliği yaptığı, iki muhteşem sergi önerisi bekliyor.Ayrıca Avrupa'nın en temiz plajları, Disney'in yemekten zehirlenen ziyaretçisini Disney+ üyelik sözleşmesiyle atlatmaya çalışması, San Diego'nun yeni pandaları, İtalya'nın her hafta yenilerini eklediği turist kuralları, Wizz Air'in sınırsız uçuş kartı ve kaybolan bir makas nedeniyle durma noktasına gelen havaalanının hikayesi de bültende.Son olarak: Londra'nın yeni müzesi, St. John restoranın 1994 menüsünü fiyatlarıyla birlikte geri getirmesi, Paris'in alışveriş festivali ve Lollapalooza Berlin de ajandanıza kaydedilmek üzere sizi bekliyor.Kemerlerinizi taktıysanız başlıyoruz.

Bu hafta elektrikli scooter'ları yasaklayan Melbourne örneği üzerinden metropollerin güvenlik önlemlerini odağa alıyor; oradan Güney Fransa'nın iki muhteşem villasında, iki muhteşem sergiye doğru yol alıyoruz.

🛴 Kentlerin scooter'la imtihanı, Güney Fransa sergileri

8 Ağustos Perşembe gününden herkese merhaba.Paris 2024 finişe yaklaşıyor, ama hem Paris üzerindeki hem de dünyanın diğer kentlerindeki etkileri sürekli olacak gibi görünüyor. Tokyo'da ilk kez Olimpik bir spor olarak kabul edildiğinden beri gömlek değiştiren, üst geçit gölgelerinden gün yüzüne çıkarak kendisine özel, mimari harikası parklara terfi eden kaykay ve kaykay parkları bu haftaki odağımız.Bu hafta, bazen iki tekerlek üzerinde gitmekten çok daha karmaşık hâle gelen havayolu ulaşımını sadeleştirme girişimlerini de konuşuyoruz. Abu Dabi'den Singapur'a, dünyanın ilk belgesiz havalimanı olmak için yarışan havaalanlarını mercek altına alıyoruz. Havaalanı kapısından uçağa 15 dakika içinde ulaşmanızı sağlayacak biyometrik teknolojiler nasıl çalışıyor?<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Ayrıca: Paylaşımlı bisiklet uygulamalarının taksilerle yarışan fiyatları, Seine Nehri'nin tartışmalı temizliği, Venedik'in bitmeyen turist deneyleri, Covent Garden'ın gülümseyen bulutları, Banksy'nin yeni eserleri ve Edinburgh'dan Notting Hill'e dünyanın dört bir köşesinden seyahat etmeye değer etkinlikler de Aposto Seyahat'te!</li></ul>Kemerlerinizi bağladıysanız, yola çıkıyoruz.

Bu hafta Olimpiyat Oyunları'yla birlikte gömlek değiştiren kaykay parklarını geziyoruz. Dünyanın ilk tamamen belgesiz havalimanı olma yarışını takip ediyoruz. 

🛹 Kaykay parkları, pasaportsuz havalimanı

30 Temmuz Salı gününden herkese merhaba.&nbsp;Bu hafta seyahat meraklıları için oldukça hareketli geçti. Dünyanın gözü Paris 2024'teydi. Ancak Fransa'da demiryollarına düzenlenen sabotajlar ve güvenlik önlemlerinin etkisiyle Olimpiyat macerası pürüzsüz ilerliyor diyemeyiz.&nbsp;Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde de aşırı turizm protestoları yükselmeye devam ediyor. Öte yandan Japonya, bu konuya farklı bir yaklaşım getirdi. Ülke sakinlerine farklı, turistlere farklı fiyatlar&nbsp;sunan restoranlar giderek artıyor.&nbsp;Tam da Bach'ın ölüm tarihi olan 28 Temmuz'u yeni arkamızda bırakmışken Liber Kültür Sanat Derneği'nden Selda Eke'nin yazdığı Leipzig Müzik Festivali izlenimleri ve Ajanda kanalında seyahat etmeye değecek diğer etkinlikler de sizi bekliyor.Kalkışa hazırsanız başlıyoruz.

Leipzig'de Bach'ın, Mendelssohn'un ve Schumann'ın ayak izleri. Japonya'nın turiste farklı, yerel halka farklı fiyat sunan menüleri. 

🎻 Müzikli Leipzig rehberi, Japonya'nın yeni âdeti

22 Temmuz Pazartesi gününden herkese merhaba.Bu hafta seyahat meraklıları için oldukça zor geçti. Geçen hafta Barcelona'dan başlayıp bu hafta Mayorka ile devam eden "aşırı turizm" protestolarından kaçanlar, bu sefer de global kesintiler nedeniyle aksayan uçuşlar ve otel rezervasyonlarına yakalandı.Yetkililer bu tip kesintilerin son olmayabileceğini söylüyor. Biz de geleceğe şimdiden hazırlıklı olmak isteyenlere, uçuşlarındaki aksamalara karşı neler yapabileceklerini ve yolcu olarak haklarını açıklayan bir rehber hazırladık.&nbsp;Ayrıca Güney Kore yolcuları için özel bir "süpermarket rehberi" de Açık Büfe kanalında sizi bekliyor. Market gezmek için seyahat edeceğiniz daha önce aklınıza gelmediyse, bir daha düşünün deriz.Aposto Seyahat, bu hafta da maceralarına yeni rotalar ve heyecan verici deneyimlerle devam ediyor.Kemerlerinizi bağlayın, başlıyoruz.

Yazın en çok seyahat edilen günlerinde yaşanan global kesintiler, seyahat planlarını bozdu. Yolcular bu tip durumlara karşı neler yapabilir? Güney Kore marketlerinde ne yenir, ne içilir?

🛩️ Uçuş iptalleri, Güney Kore marketleri

Seyahat

Kültür hakkında yayımlanan makaleler ve yayınlar

Kültür

Ekolojik antropoloji alanında uzmanlaşmış Selcen Küçüküstel ile seyahat-antropoloji ilişkisini, günümüzde insanların giderek daha çok seyahat etmesiyle ortaya çıkan "sömürgeci turist" tipini ve bir antropoloğun nasıl seyahat ettiğini konuştuk.Merakından ve tutkusundan uzaklaşarak büyümeyi seç(e)memiş, sonunda da kendini, kimliğini, işini bunun üzerinden şekillendirmeyi öğrenmiş insanlar var. Sen, uzak diyarları ve insanları merak ederek mi büyüdün, bu yüzden mi antropolog oldun?&nbsp; Kendimi bildim bileli uzak diyarları ve benden "farklı" olanları merak ettim ama sanırım düşününce ilk zamanlar bu merak genel anlamda bir bilim merakı ve öğrenme açlığı üzerinden şekillendi. Çocukluğum dönem dönem bir konuyu çok merak ederek geçti. Örneğin bir ara astronomiyi merak ediyor, saatlerce gökyüzünü izleyip çıkarımlar yapmaya çalışıyordum. En büyük hayalim bir teleskop sahibi olmaktı o zaman. Başka bir dönem arkeoloji merakı başladı. Kuzenimle saatlerce bir ansiklopediden eski Mısır medeniyetlerini okuyup, kendimizce farklı kaynaklardan okuduklarımızı birleştirerek "bilim insanı olma" oyunu oynadığımızı hatırlıyorum. Hatta İznik’te arkeoloji müzesine gidip kendi kendimize müze müdürüyle röportaj yapmaya bile kalkmıştık.Daha sonra hayvanlar dünyasına çok merak sardım. Çok uzun süre zoolog olmak istiyordum. Geçenlerde ortaokul zamanı çok moda olan anket defterlerinden birinde "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" sorusuna yazdığım cevabı görüp çok güldüm. "Evlenmeyip Afrika’ya yerleşmek ve zoolog olmak istiyorum" yazmışım. Ne Afrika’ya yerleştim, ne zoolog oldum ne de evlenmemeyi başardım ama yine de hayalime kavuşmuşum gibi hissediyorum. Çünkü aslında tüm bu alanların ortak noktası olarak "dış dünyayı, farklı olanı" merak etme, öğrenme merakını devam ettirebildiğim bir mesleğim var. Antropoloji ile resmî olarak tanışmam çok daha sonra oldu. Üniversite yıllarımda başlayan ve sonrasında devam eden belgesel fotoğraf ve belgesel film alanına ilgim sayesinde farklı kültürlere çok daha fazla ilgi duymamla başladı diyebilirim kısacaO zamanlara ait olan ama içinde hâlâ canlı duran, seni bir antropolog olmaya taşıyan imgeler, insanlar, yerler neler? Parça parça birçok farklı imge geliyor aklıma ama nerede nasıl birleştiler bilmiyorum. Örneğin ortaokul yıllarında babamın yakın bir arkadaşının Kenyalı bir kadınla evlenmesi ve ilk defa saçları örgülü siyahi biriyle tanışmam. O sayede merak ettiğim Swahili dilini kendi kendime öğrenme çabalarım.. Anneanne ve dedemin yaşadığı İznik’te geçirdiğim uzun yaz tatilleri esnasında neredeyse tamamı bir arkeolojik saha olan bu kasabada surların, arkeolojik kalıntıların üzerinde oynadığımız “keşif” oyunları... Halamın ve eniştemin beni götürdüğü trekking’lerde boyumdan büyük bitkilerin arasında büyülenerek yürümem... Anne ve babamla gittiğimiz kamp tatilleri... Lisedeki ilk sevgilimin ağabeyinin yurt dışından getirttiği National Geographic dergilerinin sayfalarında heyecandan ellerim titreyerek geçen saatler... Üniversite yıllarında dağcılık kulübüyle Türkiye’nin dört bir köşesine başlayan seyahatlerim, o esnada kendi ülkemdeki farklı kültürleri ilk defa yerinde tanımam... Otostopla yaptığımız yolculuklarda kendimizi misafir olarak bulduğumuz rastgele köyler... Şimdi anlıyorum ki hepsi adım adım beni antropolog olmaya taşımış.<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1731771526604.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.51" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Başlıca akademik ilgi alanlarının ekolojik antropoloji, yerli halklar, göçebe toplumlar, Sibirya ve görsel antropoloji olduğunu biliyorum. Neden bu alanlarda çalışmayı tercih ettiğini biraz anlatabilir misin? Genel çalışma alanım olan ekolojik antropoloji en geniş hâliyle değişik insan topluluklarının hayvanlar ve doğa ile ilişkilerini anlamaya çalışan bir dal. Yani aslında biyoloji ve zoolojinin baktığı doğa ve hayvanlar konusuna insan kültürleri açısından bakıp soruyor; örneğin bir dağ, bir nehir ya da herhangi bir hayvan türü tüm toplumlarda aynı anlama ya da yere mi sahiptir? Yerli halklarla çalışan bir antropolog olarak bu sorunun cevabını bulmaya çalışmak belki de çocukluktan gelen birçok ilgi alanımı birleştirdiği için beni büyülüyor. Fakat somut olarak bu alana yönelmem antropoloji yüksek lisansım esnasında aldığım ve beni çok etkileyen “Orta Asya ve Şamanizm” dersi sayesinde oldu diyebilirim.Yıllarca Meksika’daki şamanlarla çalışmış hocamız Jay Fikes’ın verdiği bu derste Kuzey Amerika yerlilerinden Sibirya halklarına kadar birçok toplumun doğa ile olan farklı ilişkileri, animizm gibi konuları işlerken okuduklarımızdan çok etkilenmiştim. Sanki küçükken bildiğim ama büyüme sürecinde bize "unutturulan" bir bilgiye tekrar kavuşmuş gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Bu sayede ben de bu alanda ilerlemeye karar verdim ve aynı zamanda foto muhabir olarak çalıştığım için görsel antropoloji de doğal olarak çalışma alanlarım arasına girmiş oldu.Bir antropoloğun seyahat etmesi, bir doktorun hastaneye gitmesi gibi, mesleki eğitim ve pratik için (hâlâ) merkezî bir yerde duruyor mu sence? Seyahat ile antropolojinin güncel ilişkisi hakkında bize neler söyleyebilirsin? Aslında antropolojinin merkezinde duran asıl şey alan araştırması yapmak ve katılımcı gözlem dediğimiz en temel araştırma metodunu kullanmak. Yani çalıştığımız toplulukla birlikte bir süre yaşayarak, onlar ne yapıyorsa aynısı yaparak günlük hayatlarına dahil olmak ve hayatı bir süre "dışarıdan" bakan bir gözle onlar gibi deneyimlemek. Bunun için mutlaka uzak yerlere seyahat etmemiz gerekmiyor. Yaşadığımız şehirlerde, hatta aynı mahallede bile bize fiziki olarak yakın olan ama belki de hiç bilmediğimiz, tanımadığımız o kadar çok toplumsal olay, kültür var ki... Dolayısıyla herhangi bir yerdeki bir olaya ve topluma antropolojik açıdan bakarak çalışabiliriz.İnsanların daha önce hiç olmadığı kadar seyahat ediyor olmasına dair antropoloji bize ne söylüyor? Antropoloji zaten çok uzun zamandır insan topluluklarının ve kültürlerinin izole olmadığını, diğer topluluklar ile karşılaşmaların, ticaretin ve seyahatlerin insan türünün binlerce yıllık bir geleneği olduğunu söylüyordu. Günümüz seyahat teknolojileri sayesinde bu iyice hızlanmış oldu. Fakat bu seyahat hızı çok ani bir şekilde arttığı için beraberinde elbette antropolojik açıdan oldukça karmaşık birçok toplumsal değişikliği de getirdi. Küreselleşme ve bunun dolaylı olarak getirdikleri şu an antropolojinin en önemli konularından biri hâline geldi. İnsanların bu kadar rahat seyahat edebiliyor olması bir yanıyla "diğer" toplumlara karşı önyargıların azalmasını sağlarken, bir yandan da tamamen "sömürgeci" zihniyetiyle seyahat eden bir turist tipini ortaya çıkardı. Gittiği ülkeyi ya da kültürleri anlamaya çalışmadan, hatta gittiği yerlere kendi "kültürünü" götürmeye çalışan, karşılıklı alışveriş olmadan sadece "almak" üzerine kurulu bir kitle turizmi.<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1731771584881.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Peki bir antropolog nasıl seyahat eder? Sen seyahatlerini nasıl planlıyorsun? Antropolojik saha araştırmasının hazırlığı çok uzun ve hassas bir süreç ama sadece seyahat etmek için bile bir yerlere giderken çeşitli mesleki alışkanlıklarım devam ediyor. Bir antropolog olarak iş için gitmemiş bile olsam, gittiğim yerlerde en çok ilgimi çeken şeylerden biri, oradaki insanların nasıl yaşadığı oluyor. Yani bir ülkenin tarihî eserleri ya da doğal güzelliklerini görmenin yanında "insan coğrafyasını" da tanımak istiyorum. Bunun da en kestirme yolu sanırım oralı insanlarla vakit geçirmek oluyor. Bunun için seyahatlere çıkmadan önce eğer mümkünse arkadaşımın arkadaşı da olsa oralı bir tanıdık bulup, o kişiyle mutlaka buluşmaya çalışıyorum ilk günden. Ya da couchsurfing&nbsp;gibi misafir ağırlama sitelerini kullanıyorum. Onun dışında tabii, doğal akışında gelişen karşılaşmalar da oluyor. Bunun için mutlaka en turistik yerlerin dışında en az bir-iki mahalleye ya da köye gitmeye çalışıyorum. Bu şekilde çok beklenmedik ortamlarda kendimi bulup, en önemli turistik sembollerini gezmeden, sadece bir kenar mahallesinde insanlarla sohbet edip döndüğüm çok seyahatim oldu.Toplumsal cinsiyet bağlamında, bir kadın antropolog olmak nerede duruyor?&nbsp; Ne yazık ki her bilim dalında olduğu gibi, antropoloji alanında da çok uzun yıllar araştırmaların çoğu erkek antropologlar tarafından yapılıyordu. Bu da şu anlama geliyor; bize anlatılan farklı kültürlerin birçoğu erkek bakış açısıyla ve çoğu zaman kadınların dünyasına hiç giremeden sadece diğer erkeklerle konuşularak anlatıldı. Düşünün bir kültürü, toplumun bir yarısını tamamen görmezden gelerek anlatıyorsunuz. Böyle bakınca kadın olmanın antropolojide çok büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Çünkü hâlâ erkeklerle konuşabiliyoruz ama erkek antropologlara çoğu zaman kapalı olan kadın dünyasına da girebilme fırsatımız var.

Ekolojik antropoloji alanında uzmanlaşmış Selcen Küçüküstel ile seyahat-antropoloji ilişkisini, günümüzde insanların giderek daha çok seyahat etmesiyle ortaya çıkan "sömürgeci turist" tipini ve bir antropoloğun nasıl seyahat ettiğini konuştuk.

İnsan coğrafyasını tanımak: Bir antropolog nasıl seyahat eder?

Kopenhag'ın en iyi restoranlarından bir seçki yapmak uçsuz bucaksız bir gastronomi deryasında balık avlamak gibi. Bunun için bazı kriterlerle seçkiyi daraltmak şart. Bu sefer sınırlarımız şunlar: Bir, iki ve üç Michelin yıldızlı birer restoran; daha mütevazı bir kahvaltı ya da öğle yemeği mekanı ve tabii bir de tatlıcı.

Gastronominin başketi Kopenhag'da dört öğün, bir tatlı

Tabak, kaşık, çatal, bıçak yok; masa örtüsü yerineyse muz ağacı yaprakları var. Sömürgecilik öncesi dönemden kalma sofra geleneği "kamayan", Filipinler’e özgü lezzetleri biraraya getiren, renkli olduğu kadar neşeli bir lezzet söleni.

Filipinler'in çatal, bıçak ve tabaksız sofra kültürü: Kamayan

20 yıldır kâr amacı gütmeyen International Centre for Responsible Tourism Global&nbsp;tarafından verilen Küresel Sorumlu Turizm Ödülleri’nin bu yılki kazananları açıklandı. Yerel toplulukları ve kültürleri desteklerken yaban hayatın kalbinde bir tatil deneyimi yaşamak isteyen gezginlere rehber olmak ve sorumlu seyahat endüstrisini desteklemek için verilen ödüllerin sahipleri arasında Güney Afrika’daki 5 yıldızlı bir ecolodge, Peru’da gönüllülük esasıyla çalışan bir doğa koruma programı, Sri Lanka’da binlerce hanenin enerji ihtiyacını karşılayan bir küçük oteller zinciri, gezginleri Hindistan’ın yerel zanaatkarlarıyla buluşturan bir seyahat şirketi ve Bangkok’ta sıfır atık prensibiyle çalışan bir otel var.<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1731194051313.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.51" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Grootbos Özel Doğa Koruma Alanı, Güney Afrika&nbsp;</h2>Cape Town’ın güneydoğusunda 3.500 hektarlık bir doğa koruma alanının ortasındaki beş yıldızlı bu <a fr-original-style="" href="https://www.grootbos.com/en?utm_campaign=branded-wrld-rest&utm_source=google-cpc&utm_medium=paid&utm_content=exact&utm_term=grootbos%20south%20africa&gad_source=1&gclid=Cj0KCQiArby5BhCDARIsAIJvjIQp4D6I9ySUD8nKvVggFDUYIlnM_xRZ0JRRX9pXCAd57hqsIZOA1rQaAnsFEALw_wcB" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">ecolodge</a>, yerel topluluklara istihdam ve beceri kazandırdığı için ödüllendirildi. 1994 yılından beri Cape Town’ın 6.000 endemik çiçek türünden %80’ine ev sahipliği yapan Fynbos’un bitki örtüsünü ve bölgedeki hassas doğal yaşamı koruma çalışmaları yapan tesis, konuklarına rehberli yürüyüş, büyük beyaz köpekbalığı ve yunusların yaşadığı sularda kıyı safarisi gibi deneyimler sunuyor. Otelde Milkwood ormanı ve bahçe manzaralı odalarının yanında özel mutfak ve havuzlu lüks villalar da bulunuyor. Ecolodge’dan elde edilen gelir, yerel halka bahçecilik, girişimcilik, konukseverlik ve biyoçeşitlilik alanlarında ücretsiz eğitimler veren Grootbos Vakfı’na aktarılıyor.<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1731193357560.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.52" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Rajasthan Studio, Hindistan</h2>Kültürel çeşitliliğe verdiği destek nedeniyle ödüle layık görülen <a fr-original-style="" href="https://rajasthanstudio.com/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Rajasthan Studio</a>, seyahat ve sanatseverle ile işinin ehli lokal zanaatkarlar arasında bir köprü kurma amacıyla yola çıkan niş bir seyahat şirketi.Şirket, gezginlerin ziyaret ettikleri yerdeki usta zanaatkarlarla biraraya getiriyor ve belirli bir sanat formunun tarihini öğrenip uygulamalarını deneyimleyebilecekleri atölyeler düzenliyor. Atölyelere katılanlar, sanatçıların ev ya da stüdyolarına konuk oluyor, yerel el sanatlarının yapım sürecine dahil oluyor ve zanaatkarların rehberliğinde kişiselleştirilmiş hediyelik eşyalar tasarlıyor.Rajasthan Studio; Jaipur, Jodhpur ve Udaipur'da 20'den fazla uygulamalı sanat atölyesi düzenliyor. Programa yakın zamanda Jaisalmer, Bikaner, Bundi ve Kota'dan sanatçıların da eklenmesi planlanıyor. Bu deneyimlerden bazıları Jaipur'un mavi çömlekleri, kukla yapımı, Udaipur'un pichwai&nbsp;sanatı, Jodhpur'un deri jutti'leri ve batik boyama.Şirketin kurucusu Kartik Gaggar&nbsp;bu deneyimi şöyle anlatıyor:<blockquote fr-original-style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(229, 242, 251); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px;" style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(229, 242, 251); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px; margin: 0px 0px 1em; border-left-style: solid; box-sizing: border-box;">"Rajasthan eşsiz bir sanat mirasıyla kutsanmış bir eyalet. Gezginler de bu mirası keşfetmeye çok hevesli. Biz de bu ilgiyi bir keşif olmaktan çıkarıp bir deneyime dönüştürme kararı aldık."</blockquote><img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1731193594657.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.88" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Sivatel Bangkok Hotel, Tayland</h2>Yerel çiftçi ve tedarikçileri destekleyen, sıfır atık prensibiyle hareket eden ve sürdürülebilir ekonomiyi teşvik eden <a fr-original-style="" href="https://www.sivatelbangkok.com/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Sivatel Bangkok Hotel</a>, yerel kaynak kullanımı ve ortak değer yaratma alanlarındaki başarısıyla ödüle layık görüldü.50’nin üzerinde çiftçiyle işbirliği yapan Sivatel’in çiftçi dostları ağı sayesinde, otelin mutfağına giren malzemelerin %70’ini organik ürünler oluşturuyor. Otelin içinde yerel zanaatkar ve gıda üreticilerinin ürünlerini satabildiği pop-up sürdürülebilir pazarlar düzenleniyor.Sivatel’in bir kapalı döngü olan “mutfaktan tavuğa” projesi kapsamında otel mutfağının atıkları kara asker sineği larvalarını beslemek için kullanılıyor. Bu larvalar, otelin mutfak alışverişini yaptığı bir organik tavuk çiftliğinde yem olarak kullanılıyor. Otel yönetimi 2023 yılında sıfır gıda atığı hedefine ulaşmayı başardı, bu yıl ise tüm atıklarını sıfırlamak için çaba sarf ediyor. 2025 yılında otelin yenilenebilir enerjiye geçiş yapması planlanıyor. Otel çalışanlarının üniformalarını yerel bir sürdürülebilir moda markası olan Folkcharm tasarlıyor.<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1731193788738.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">CREES, Peru</h2>Seyahat endüstrisinin neden olduğu biyoçeşitlilik kaybının tersine çevrilmesine katkıda bulunması ve turizmde rejeneratif yaklaşımı benimseyerek doğa koruma çalışmalarına verdiği katkı nedeniyle ödüllendirilen <a fr-original-style="" href="https://www.crees-manu.org/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">CREES</a>, Peru'daki Tropikal Andes ve Amazon Havzası'nın buluşma noktasında yer alan Manu Ulusal Parkı'ndaki&nbsp;üç araştırma istasyonunda yerel halka fayda sağlamak ve biyoçeşitliliği korumak için çalışıyor. Konuklar, merkezin doğabilimci rehberleri eşliğinde yağmur ormanlarını keşfetme ve kapanları kontrol etme, kuş yaşamını gözleme ve geceleri sürüngenler ve amfibilerin kaydını tutma gibi var olan projelere katılabiliyor.CREES’e turist, uzun dönemli gönüllü ya da stajyer olarak katılmak mümkün. Proje kapsamında bu hassas tampon bölgedeki 600 hektardan fazla ormanlık alan ve bu bölgedeki biyoçeşitlilik korunuyor. CREES, Amazon'da şimdiye kadar yürütülen en uzun soluklu ve en kapsamlı biyoçeşitlilik çalışmalarından biri.<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1731193918854.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.88" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Jetwing Otelleri, Sri Lanka</h2>İklim eylemine katkıları sayesinde ödüle layık görülen <a fr-original-style="" href="https://www.jetwinghotels.com/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Jetwing Otel grubunun</a> 19 otelinde enerji için biyokütle, güneş enerjisi, solar termal ve biyogazdan elde edilen yenilenebilir enerji kullanılıyor. Şirket geçen yıl yalnızca yenilenebilir enerji kullanarak yaklaşık 13.490 hanenin tüketimine eşdeğer enerji üretti. Oteller ayrıca kullandıkları ürünlerin %40’ını yerel kaynaklardan sağlayarak tedarik zincirini de olabildiğince kısaltmaya özen gösteriyor.Otellerde yunus ve balina gözlemi, ağaç evde akşam yemeği, rehberli tarihî ve kültürel geziler, yerel halkın köy evlerinde yemek, ayurveda ve spa, deniz fenerinde okyanus manzaralı akşam yemeği gibi konuklara özel etkinlikler düzenleniyor.

Küresel Sorumlu Turizm Ödülleri’nin bu yılki kazananlarını inceledik. Güney Afrika’daki 5 yıldızlı bir ecolodge, Peru’da gönüllülük esasıyla çalışan bir doğa koruma programı, Bangkok’ta sıfır atık prensibiyle çalışan bir otel, Sri Lanka’da binlerce hanenin enerji ihtiyacını karşılayan bir oteller zinciri ve gezginleri Hindistan’ın yerel zanaatkarlarıyla buluşturan bir seyahat şirketi.

Küresel Sorumlu Turizm Ödülleri: Kırmadan, dökmeden seyahat rotaları

Los Angeles’ın Little Tokyo mahallesindeki mochi dükkanı Fugetsu-Do, 1903'ten beri kentsel dönüşüm, ayaklanmalar ve Covid gibi onlarca tehdide rağmen Little Tokyo kültürünün ayakta kalmasına yardımcı oluyor.

Her şeye rağmen 121 yıldır ayakta: Mochi hazinesi Fugetsu-Do

Edinburgh’a gitmişken en iyi scotch’ların peşine düşmemek olmaz. Belki de scotch seviyorsanız Edinburgh’a gitmemek olmaz demek daha doğru olur. Büyüleyici mimarisi ve görkemli kalesiyle herkesi kendine âşık eden bu kentin sokaklarında İskoç kültürünün demirbaşı viski barlarını geziyoruz.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">The 1820 Rooftop Bar</h2>145 Princes St, Edinburgh EH2 4BL<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1730580074617.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.52" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Johnnie Walker, Princes Street'teki eski bir mağazayı dünyanın en büyük scotch deneyimleme merkezine dönüştürdü. Binanın en üst katındaki 1820 Rooftop Bar, tüm Edinburgh rehberlerinde adı geçecek kadar turistik olsa da yavanlıktan oldukça uzak. Haftanın 7 günü Edinburgh Kalesi'nin ve şehrin silüetinin panoramik manzaraları eşliğinde neredeyse başka hiçbir yerde bulamayacağınız single malt’lar ve yaratıcı viski kokteylleri servis ediyorlar. Barda, à&nbsp;la carte seçeneklerin yanında küçük atıştırmalık tabaklar ve biri vejetaryen, iki çeşit tadım menüsü bulunuyor.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Neden öne çıkıyor? Panoramik şehir manzarası, güleryüzlü personeli ve nadide single malt’larıyla.</li></ul><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Canny Man’s</h2>237 Morningside Rd, Morningside, Edinburgh EH10 4QU<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1730580204524.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Hakiki bir İngiliz pub’ı arayanlar hiç düşünmeden kentin ağaçlarla çevrili lüks mahallesi Morningside'daki Canny Man's'e gitmeli. 1871 yılında açılan bu tarihî pub tek kelimeyle eklektik. Edinburgh’un dört bir yanındaki viski meraklılarının düzenli durağı olan Canny Man’s mahallelilerin de en sevdiği pub’lardan.&nbsp;Duvarlarını oyuncak bebeklerden daktilolara kadar rengarenk objelerin süslediği mekanın menüsünde 250’den fazla viski çeşidi bulunuyor. Scotch’a bir ömür adayan, Whisky Magazine’in kurucu editörü ve ödüllü Malt Whiskey kitabının yazarı Charlie MacLean&nbsp;scotch kültürünü sonuna kadar hissedebileceği bir pub ve işinin ehli bir barmen arayanların ilk durağının Iain Kerr’in işlettiği tarihî bir halk evi olan Canny Man’s olması gerektiğini söylüyor.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Neden öne çıkıyor? Zengin viski menüsü, her ay seçilen "ayın yeni maltı" ve dillere destan bloody mary’siyle.</li></ul><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">The Bow Bar</h2>80 W Bow, Edinburgh EH1 2HH<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1730580702254.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.52" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Geleneksel fıçı biraları çok övülse de burası 300’den fazla çeşidiyle tam bir viski enstitüsü. Rahat ve kasıntıdan uzak atmosferi ile geleneksel bir İskoç barı olan The Bow Bar, Old City’de bulabileceğiniz turist kazıklama amacı gütmeyen sayılı pub’lardan. İskoç konukseverlik ödülü, Edinburg’un en iyi barı ve Birleşik Krallık’ın en iyi viski pub’ı dahil olmak üzere bol ödülü bulunan barın menüsü oldukça dinamik, yeni çıkan viskiler düzenli olarak ekleniyor. Burada ayrıca yılda iki kez müşterilerin katıldığı kör bira tadımları yapılıyor ve en çok puan alan bira, bir ay boyunca menüde kalıyor.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Neden öne çıkıyor? Her hafta menüye eklenen yeni viskisi; rahat, evcil hayvan dostu ortamı ve meşhur mavi kapısıyla.</li></ul><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">The Albanach</h2>97 High St, Edinburgh EH1 1PE<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1730580900741.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Galcede İskoçya anlamına gelen The Albanach'ın Belhaven pub zincirinin bir parçası olması sizi yanıltmasın. Her daim hareketli The Royal Mile üzerinde bulunan bu bar, gerek karakteri gerek atmosferiyle İskoç viski kültürünü deneyimlemeye çok uygun. Barın arka tarafındaki masalardan birinde yer bulursanız New Town’dan Old Town’a bakan manzarada 220’nin üzerinde malt ve harman viskiden bir ya da birkaçını tadabilirsiniz. Her yıl Ağustos ayında düzenlenen dünyanın en büyük performans sanatları festivali Edinburgh Festival Fringe sırasında müşteri akınına uğrayan The Albanach’ın menüsünde biftek ve ale pie gibi geleneksel İskoç yemekleri de bulunuyor.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Neden öne çıkıyor?&nbsp;Ale pie ve kremalı balık çorbası cullen skink gibi geleneksel lezzetleriyle.</li></ul><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Scotch Malt Whisky Society - Kaleidescope</h2>28 Queen Street, Edinburgh, Midlothian, EH2 1JX<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1730581096430.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">28 Queen Street’te yalnızca dernek üyelerinin girebildiği, modern ve zarif dekorasyonlu dört katlı bir binada hizmet veren Scotch Malt Whisky Society’nin giriş katındaki Kaleidoscope Bar, pazartesi hariç her gün üye olmayanları da ağırlayan oturaklı bir viski barı. Damıtım evlerinin adları yerine numaralarla işaretlenmiş şişelerde viski servis edilen bar, tadım etkinlikleri ve masterclass’larıyla anılıyor.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Neden öne çıkıyor?&nbsp;Her viski meraklısının ilgisini çekecek zengin etkinlik programı ve sık yenilenen single cerk, single malt ve cerk&nbsp;kokteylleri içeren menüsüyle.</li></ul><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Amber</h2>354 Castlehill, Edinburgh EH1 2NE<img src="https://images.aposto.com/2024/10/6/1730581450694.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.52" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">1988 yılında 19 İskoç viski üreticisinin biraraya gelerek kurduğu Scotch Whisky Experience’ın restoran ve viski barı Amber, Edinburgh Kalesi’nin bitişiğindeki eski bir okul binasında hizmet veren gösterişli bir mekan. Amber’ın 450’nin üzerinde seçenekle dünyanın en geniş viski seçkisini sunduğu düşünülüyor. Viskinin tarihi konusunda oldukça donanımlı personel, herkesle tek tek ilgilenerek misafirleri beş farklı bölgeden gelen (Lowlands, Highlands, Speyside, Campbeltown ve Islay) single malt’lar eşliginde viskinin tarihinde bir yolculuğa çıkarıyor. Amber’ın seçkin menüsündeki geleneksel peynir ve çikolatalarla şeflerin özenle hazırladığı İskoç tapasları çok övülüyor.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Neden öne çıkıyor?&nbsp;Hiçbir soruyu cevapsız bırakmayan donanımlı, sabırlı personeli ve harika tapaslarıyla.</li></ul>

Edinburgh’a gitmişken en iyi scotch’ların peşine düşmemek olmaz. Belki de scotch seviyorsanız Edinburgh’a gitmemek olmaz demek daha doğru olur. Büyüleyici mimarisi ve görkemli kalesiyle herkesi kendine âşık eden bu kentin sokaklarında İskoç kültürünün demirbaşı viski barlarını geziyoruz.

Edinburgh’un olmazsa olmazı: Viski barları seçkisi

Montréal’den Québec’in güneyindeki Sherbook’a uzanan 235 kilometrelik bisiklet yolu Véloroute Gourmande, lezzet düşkünlerine bir cazibe rotası vadediyor. 

İki teker üzerinde, lezzetin izinde: Véloroute Gourmande

Dinlediği müziğin kalitesini yiyip içtikleri kadar önemseyen müzik meraklılarının mutlaka uğraması gereken Paris bar ve restoranlarını gezintiye çıkıyoruz. Bu mekanlarda seçkin lezzet ve kokteyllere üst düzey ses tasarımı, dünyanın dört bir yanından toplanan ekipmanlar, lokal DJ’ler, koleksiyoner plakları ve neon ışıklar eşlik ediyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Stéréo</h2>43 Rue Norte Dame de Lorette, 75009 Paris<img src="https://images.aposto.com/2024/9/0/1730058714855.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.67" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Stéréo; taş duvarları, dev bir fıçı görünümlü barı ve ahşap bar tabureleriyle 9. Bölge ruhunu bütünüyle yansıtan bir cave à manger. Geniş şarap menüsüne eşlikçi olarak deniz ürünleri ağırlıklı, mevsime göre değişen tabaklar servis ediliyor. Hafta içi günlerde işletmeci iki eski dost Louis ve Alexandre’ın koleksiyonundan plakların döndüğü pikabın başına cuma akşamları yerel DJ’ler geçiyor. Stéréo, pazartesi hariç her gün açık, barda oturmak isteyenlerin önceden rezervasyon yaptırması gerekiyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Listener</h2>10 Rue Vivienne, 75002 Paris<img src="https://images.aposto.com/2024/9/0/1730059025874.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.44" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Eski bir güzellik salonundan bozma Listener’a ilk adım attığınızda dikkatinizi 5 metrelik yüksek tavan, girişteki dev ayna, 70’lerden kalma plaklar ve ev rahatlığındaki oturma grubu çekse de buranın hazinesi bodrum katındaki müzik dinleme odası, daha doğrusu ses sığınağı. İnsan boyunda hoparlörler ve U şeklinde dev bir kanepenin bulunduğu salon saatlik olarak kiralanabiliyor.<img src="https://images.aposto.com/2024/9/0/1730059090575.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Mekan sahipleri bu odadaki ekipmanı Polonya, Yunanistan, Çin gibi dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden toplayıp biraraya getirmek ve mükemmel müzik dinleme alanını oluşturmak için üç yıl uğraşmış. Saati 50 avro olan dinleme odasına rezervasyon <a fr-original-style="" href="https://listener.fr/produit/listening-room/" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">internet siteleri üzerinden</a> yapılıyor. Barda vakit geçirmeyi tercih edenleri artizan bira, doğal şarap ve kahvelerin öne çıktığı mütevazi bir içki menüsü ile balkabağı kızartması ve ızgara brie gibi çoğunluğu vejetaryen lezzetler bekliyor. Listener’da acid jazz gecesi, Massive Attack gecesi gibi konseptli akşamlar ve DJ setler de düzenleniyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Bambino</h2>25 Rue Saint-Sébastien, 75011 Paris<img src="https://images.aposto.com/2024/9/0/1730059281865.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.83" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Bambino, 11. Bölge’de ilhamını Tel Aviv'in şenliklerinden, Londra ve New York'un kulüplerinden, Tokyo'nun caz kafelerinden alan küçük ama esaslı bir listening bar. Akşam saatlerine kadar şef Kenta Tomoda’nın elinden çıkan ve mekanın fırınında açık ateşte pişen gorgonzola, kestane ve limonlu paccheri, kereviz ve lahanalı deniz tarağı, çam fıstıklı, maydonoz soslu midye gibi spesiyallerin servis edildiği Bambino, ilerleyen saatlerde kendinizi funk, disko ve boogie’nin kollarına bıraktığınız bir kulübe dönüşüyor. Bambino ambiyansını evde hissetmek isteyenler mekanın <a fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/user/ceq9iupfgkv3bvbc38l37qa9e" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">playlist’lerini</a> Spotify’dan da dinleyebiliyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Spootnik Bar</h2>57 Rue des Gravilliers, 75003 Paris<img src="https://images.aposto.com/2024/9/0/1730059562857.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.53" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Spootnik, kendi deyişleriyle “yaratıcı barmenlerin işlettiği ve sanatçıların takıldığı fütüristik bir odyofil bar”. Küçük bir dans pisti ve bir dizi pikapla donatılan mekan, ahşap kaplama duvarları, 6 metrelik tavanı ve loş aydınlatmasıyla dikkat çekiyor. Paris gece hayatının bilinen duraklarından olan Spootnik’te geceler DJ set ve temalı etkinliklerle renkleniyor. Buraya gelmişken, barın arkasındaki miksolojistlerin cesur karışımları mutlaka denenmeli.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Superflu</h2>227bis Rue Marcadet, 75018 Paris<img src="https://images.aposto.com/2024/9/0/1730059743118.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.80" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Perşembeden cumartesiye kadar çoğunluğu lokal DJ’lerden oluşan düzenli müzik etkinlikleri ve sergilere ev sahipliği yapan Superflu’da cumartesi ve pazar öğle saatlerinde brunch servis ediliyor. Müdavimleri buradaki deneyimi “lezzetli tabaklar ve retro esintili şık bir ortamda DJ setleri eşliğinde havalı bir fiesta, insanı tüm gece ayakta tutan odyofil bir yemek şöleni” olarak tanımlıyor. Sahibi ve eski mimar Jean-Baptiste Andrau tarafından tasarlanan mekan, retro-fütüristik dekoruyla ve havuz dibi döşemeli barıyla dikkat çekiyor. Superflu’da Andrau’nun annesi tarafından tasarlanan tabaklara kadar her şey el yapımı. Mükemmel akustiği sağlamak için beton yansıma dekor kullanılan mekanda saat 23.00’ten sonra teras kapanıyor, masalar duvarlara asılıyor ve ortam renkli neon ışıklarla aydınlanan bir gece kulübüne dönüşüyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Amaluna</h2>12 Espl. Nathalie Sarraute, 75018 Paris<img src="https://images.aposto.com/2024/9/0/1730059928195.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.85" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Harika kokteyller eşliğinde canlı müzik dinlemek isteyenler için doğru adres 18. Bölge’deki Amaluna. Sokağa taşan masaları çevreleyen bitkiler ve ahşap ağırlıklı göz yormayan dekoruyla piknik havasında bir akşamüstü vadeden mekanda doğumgünü ve davet gibi özel etkinlikler de yapılıyor. Her cuma ve cumartesi bazen öğleden sonra bazen de akşam saatlerinde başlayan DJ set ve canlı performanslar 01.00’e kadar devam ediyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Doublevie</h2>2 Rue Pouler, 75018 Paris<img src="https://images.aposto.com/2024/9/0/1730060155660.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.82" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Butte Montmartre’ın eteklerindeki üç katlı art deco bir binada hizmet veren Doublevie’ın dekorunda doğal malzemeler ve açık tonlar öne çıkıyor. Bir zamanlar matbaa olan mekan, yüksek kalitede bir dinleme deneyimi yaratmak için çift cam ve üst düzey ses sistemiyle donatılmış. Restoran ve bar tasarımında öne çıkan Akdeniz havası mutfağa da yansımış. Öğle ve akşam yemeği menüsü merkeze zeytinyağı alınarak oluşturulmuş. İçki menüsü pek zengin olmasa da perşembe, cuma ve cumartesi günleri 02.00’ye kadar açık olan bar, DJ set eşliğinde dans etmeye çok elverişli.

Mükemmel müzik dinleme deneyiminin ve seçkin lezzetlerin peşinde Paris'in en cool listening bar'larının izini sürüyoruz.

Odyofillere özel Paris haritası: Müzik barları

Bir zamanlar üzüm bağlarıyla çevrili şirin bir köy olan Montmartre’da 10. yüzyıldan 1800’lerin ortasına kadar şarap üretimi yapılıyordu. Prestijli Fransa bağlarından daha kuzeyde olması, toprak kalitesi ve daha az güneş alması nedeniyle kalitesi tartışmalı olan şarap üreticileri köyün 1860’da Paris’in bir parçası hâline gelmesinin ardından birer birer yok olmuştu.1933 yılında Paris Belediye Başkanı, Libra Komünü ve Monmartrelılar bölgeyi müteahhitlerden korumak ve bir yeşil alan yaratmak için Clos Montmartre’ı kurma kararı almıştı. O zamanlar şehrin dört bir yanındaki clos, yani kapalı üzüm bağları keşişler tarafından korunuyordu.<img src="https://images.aposto.com/2024/9/6/1729366849850.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.48" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Fransa'da bir şarabın appellation d'origine protégée/côntrolée (AOP/AOC) etiketi alabilmesi için üreticisinin bağın üzümlerini nerede ve nasıl yetiştirdiğine dair belirli kurallara uyması gerekiyor. Belirli bölgelerde yalnızca belirli çeşitlerin yetiştirilmesine izin veriliyor ve şarap, üzümün yetiştirildiği bölgede üretilip şişeleniyor. Clos Montmartre, bu katı kurallarının çoğuna meydan okuyan “kanun dışı bir bağ” olarak biliniyor.&nbsp;<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Artık başka yerlerde yetiştirilmeyen üzüm türlerinden modern hibritlere kadar düzinelerce üzüm çeşidi yetiştiriyor ve şaraplarını yerel belediye binasının bodrum katında üretiyor. Hasat ve şarap üretimini ise kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan COFAS* denetliyor.</li></ul>Her yıl şişelenen 1.500 civarı şarap açık artırmada satılıyor. Elde edilen gelir ise bağın bulunduğu 18. Bölge'deki sosyal programlara aktarılıyor. Şarap mükemmel olmasa da yerel sanatçılar tarafından tasarlanan etiketlere sahip şişeleri, koleksiyonerlerin epey ilgisini çekiyor.<img src="https://images.aposto.com/2024/9/6/1729366778721.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.33" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Fotoğraf: VivinoTek sorun 1.600 metrekarelik bu minik bağı dilediğiniz gibi gidip gezememeniz. Clos Montmartre kapılarını ziyaretçilere her yıl Ekim ayının ikinci haftasında düzenlenen beş günlük hasat festivali Fête des Vendanges sırasında açıyor. Bölgedeki sekiz semtin katıldığı, yerel tadım buluşmaları, söyleşi, konser ve sokak partileri gibi etkinliklere ev sahipliği yapan festival 13 Ekim’de sona ermiş olsa da çilek ve çeşit çeşit bahçe bitkisinin yanı sıra bir zeytin ağacını da barındıran Clos Montmartre’ı gezmek için geç değil.Not almalı: Montmartre Müzesi her cumartesi 14.30’da bağ ve müze gezisi ile şarap tadımını içeren turlar düzenliyor. Biletleri 39 avro olan 5 saatlik gezinin biletleri müzenin internet sitesinden <a fr-original-style="" href="https://museedemontmartre.fr/evenements/visite-des-vignes-du-clos-montmartre-et-du-musee-de-montmartre/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">satın alınabiliyor</a>.

Montmartre’ın popüler turist durağı Place de Tertre’in kalabalığını ardımıza alıp tepenin ardına doğru, beş dakikalık kısa bir yürüyüşe çıkıyoruz. Rue des Saules’den aşağı doğru inerken sağda, Montmartre Müzesi’nin bitişiğinde, küçük ama gösterişli bir üzüm bağı beliriyor önümüzde. Burası Paris’in şarap üreten son üzüm bağı, Clos Montmartre.

Montmartre’ın gizli üzüm bağı: Clos Montmartre

Gelişen teknoloji ve uygulamalar hayatın her alanı gibi seyahat alışkanlıklarımızı da değiştiriyor. Gezinizin bir gününü planlamak, beklentilerinizi karşılayacak bir otel bulmak ve uçak biletlerini almak bu uygulamalar sayesinde birkaç saatinizi alır hâle geldi. Özel ihtiyaçları olan bireylerin kullanımı için hazırlanan erişilebilirlik odaklı seyahat uygulamaları da yükselişte.&nbsp;Engellilerin hayatını kolaylaştıran seyahat uygulamalarından bir seçki...<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">AccessibleGO</h2><img src="https://images.aposto.com/2024/9/6/1729371851631.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.60" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">AccessibleGO, annesi Emma tekerlekli sandalye kullanan bir multipl skleroz hastası olan Miriam Eljas tarafından geliştirilmiş. İnternet sitesindeki arama motoru üzerinden arama yapılarak ABD genelinde erişilebilir uçuş ve otellere rezervasyon yapabiliyorsunuz. Rezervasyon işleminizi tamamladıktan sonra AccessibleGO ekibinden biri otelinizi, havayolu ya da araç kiralama şirketini arayarak tüm ihtiyaçlarınızın karşılanacağını doğrulayarak sizi haberdar ediyor.&nbsp;Sitenin yeni hayata geçen hizmetleri arasında kumandalı araç, tekerlekli sandalyeye uygun minibüs, elektrikli scooter ve diz scooter’ı gibi mobilite ekipmanları da kiralanabiliyor. Sitede ayrıca Seattle, New Orleans, Dallas, Tampa ve Portland gibi 30 ABD kentine dair kapsamlı seyahat rehberleri ve engelli bireylerin fikir alışverişi yapabileceği bir topluluk sekmesi de yer alıyor. AccessibleGO’nun henüz bir telefon uygulaması bulunmuyor, tüm işlemleri internet sitesi üzerinden yapmanız gerekiyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Accessnow</h2><img src="https://images.aposto.com/2024/9/6/1729371979679.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.26" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Accessnow’ın kurucusu, kendisi de bir tekerlekli sandalye kullanıcısı olan Kanadalı Maayan Ziv. Site ya da mobil uygulama üzerinden dünyanın dört bir tarafındaki destinasyonları aratarak mekanların ve deneyimlerin erişilebilirliği hakkında bilgi alabiliyorsunuz. Harita üzerinde bulunduğunuz ya da ziyaret etmek istediğiniz kentteki yüzlerce mekan “erişilebilir”, “kısmen erişilebilir” ya da “erişilebilir değil” olarak işaretli.Turizm kuruluşları, ulaşım ağları ve hükümetlerle ortaklaşa çalışarak rampalar, cinsiyetsiz tuvaletler, kapsayıcı mekanlar gibi konularda bilgi akışı sağlayan Accessnow, harita üzerinde seçtiğiniz yere daha önce giden kullanıcıların yazdığı güncel yorumlarla öne çıkıyor.Örnek kullanıcı yorumu: Grévin Müzesi, Paris.<blockquote fr-original-style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(229, 242, 251); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px;" style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(229, 242, 251); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px; margin: 0px 0px 1em; border-left-style: solid; box-sizing: border-box;">"Bu müzenin erişilebilir bir girişi bulunuyor ve binanın içi de tekerlekli sandalye erişimine uygun. Görme engelliler müzeyi ücretsiz olarak ziyaret edebiliyor ancak konukların heykellere dokunmasına izin verilmiyor."</blockquote><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Wheelmap</h2><img src="https://images.aposto.com/2024/9/6/1729372096229.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.68" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">"Sosyal kahramanlar" anlamına gelen Almanya çıkışlı kâr amacı gütmeyen kuruluş SOZIALHELDEN'in girişimi Wheelmap, ABD dışındaki kamusal mekanların tekerlekli sandalye erişimi konusundaki bilgi eksikliğinden yola çıkarak tasarlanmış. Bu sitede, Wikipedia’nın işleyişine benzer şekilde kullanıcılar ziyaret ettikleri mekanların erişilebilirliği hakkında bilgi ve fotoğraf girişi yapıyor.Harita üzerindeki yeşil semboller tamamen erişilebilir mekanları, turuncular kısmen erişilebilir olanları ve kırmızı semboller erişilebilir olmayan mekanları temsil ediyor. Bu uygulamada Accessnow’dan farklı olarak kafe, butik, sinema gibi işletmeler hakkında daha fazla bilgi, kullanıcıların çektiği fotoğraflar, en yakın erişilebilir tuvalet ve mekan hakkında kısa bilgilendirmeler yer alıyor. En çok veri girişinin Berlin, Tokya ve Paris’ten yapıldığı sitede dünya çapında 3,2 milyon yer işareti bulunuyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Google Maps</h2><img src="https://images.aposto.com/2024/9/6/1729372332824.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.79" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Küresel olarak en gelişmiş yol tarifi uygulaması olan Google Maps’te profilinizdeki erişilebilirlik seçeneklerini ihtiyacınıza göre güncelleyerek merdivensiz rotalar ve sesli yol tarifi özelliklerini kullanabilirsiniz. Gitmek istediğiniz mekanı seçtikten sonra “hakkında” kısmından erişilebilir giriş ve tuvaletler, engelli park alanı gibi bilgilere ulaşmak ve kendi yorumlarınızı eklemek de mümkün.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Be My Eyes</h2><img src="https://images.aposto.com/2024/9/6/1729372553108.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.78" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Be My Eyes (Gözlerim Ol) isimli uygulama görme engeli bulunan kullanıcılar video görüşmesi ile gönüllülere canlı olarak bağlanarak etraflarında neler olduğu konusunda destek alabiliyor. Gönüllüler telefon kamerası aracılığıyla kullanıcıya telefon kamerası aracılığıyla gördüklerini açıklayarak yardımcı oluyor.Canlı video görüşmesi yapmak istemeyen kullanıcılar ise Be My AI (Yapay Zekam Ol) özelliğini kullanabiliyor. Bu özellik ise yapay zeka aracılığıyla kullanıcının kamerasıyla çektiği ve uygulamaya yüklediği fotoğrafta yer alan tüm objeleri detaylı bir şekilde anlatıyor. Dünya çapında Be My Eyes platformuna kayıtlı 690.000 görme engelli kullanıcı ve 7,5 milyonun üzerinde gönüllü bulunuyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Telefonunuzun mevcut özellikleri</h2>Apple telefonlarda erişilebilirlik konusunda kullanıcılara yardımcı olabilecek bir dizi özellik bulunuyor. Canlı altyazı özelliği sayesinde işitme engelli olan ya da işitme güçlüğü çeken kullanıcılar yüz yüze konuşma ya da video aramalar sırasında ekranda beliren gerçek zamanlı altyazılardan yararlanabiliyor. Telefonun ses tanıma özelliği kapı zili, alarm ya da musluk sesi gibi spesifik sesleri tanıyarak uyarıda bulunacak şekilde ayarlanabiliyor. Büyüteç işaret ve imgeleri büyütmenin yanında belirli objeleri algılayıcı olarak kullanılabiliyor. Google Asistan ise kullanıcıların söylediklerini yazıya çeviriyor.Android telefonlarda da canlı altyazı ve ses yükseltici özellikleri bulunuyor. TalkBack&nbsp;özelliği telefon ekranındaki uygulamaların isimlerini ve kalan pil ömrü gibi bilgileri sesli olarak aktarıyor. LookOut kamerayı tuttuğunuz nesne hakkında sesli bilgilendirmeler yapıyor. Sesli erişim özelliği ise konuşarak ekranlar arasında gezinme, mesaj yazma, metin düzenleme gibi kolaylıklar sağlıyor.

Gelişen teknoloji ve uygulamalar hayatın her alanı gibi seyahat alışkanlıklarımızı da değiştiriyor. Özel ihtiyaçları olan bireylerin kullanımı için tasarlanan erişilebilirlik odaklı seyahat uygulamaları da yükselişte.