Yaklaşık üç senedir Soli’de İstanbul başta olmak üzere dünyanın farklı köşelerinde şehirleri sanki dijital bir haritayı büyütüp bir noktayı yakınlaştırırcasına inceliyoruz. Mahalleleri bir araya getiren semtler ve ilçeler, mahalleler, mahallerin içinde caddeler, hatta evlerin, işyerlerinin, stüdyolarının kapılarından içeri girip kültürel ve yaratıcı üretimlerin, bu üretimlerin arkasındakilerin ve bulundukları mahal ile ilişkilerinin izini sürüyoruz. Dünyayı kendi gözümüzden ve merakımızdan hallice haritalıyoruz da diyebiliriz.Bu hafta haritada Leros ve Kreuzberg’i seçiyoruz. Burcu Fikretoğlu ve Gizem Naz Kudunoğlu’nun eş yönetiminde devam eden bir sanat platformu <a fr-original-style="" href="https://perasma.istanbul/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Perasma</a>’nın bu yıl ikinci kez Leros’ta düzenlediği sergisi “All Things Become Islands Before My Senses”, İstanbul’un genç yaratıcıları olarak Ece Manav ve Ömer Çiftçi’nin kendi ihtiyaçları ve tutkularından yola çıkarak hayata geçirdikleri hem kendi hikayesini hem de kültürünü inşa etmeye başlayan inisiyatif ve sanat odaklı oluşum <a fr-original-style="" href="https://www.freyaalt.com/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">FREYAalt</a>’ın Berlin Kreuzberg’teki sergisi “PROEM” gündemimizde. İki serginin ve platformun da mekanla kurduğu ilişki, mekanın serginin önemli bir parçası olması ve yaklaşımları da beni mahal-sanat-sanatçı ilişkisini tekrar düşündürüyor.&nbsp;Deborah Kermode'nin “off-site sergiler, doğası gereği galeri dışı ortamlarla kurulan bir etkileşimdir; galeri mekanının dışında kalan sanat, genelde tarafsız ve soyuttur ve sanatla doğrudan deneyimi olmayan ya da çok az olan bir kitleye doğrudan ulaşır, böylece estetik fırsatları demokratikleştirir,”&nbsp;ifadesini de tekrar anımsıyorum. "All Things Become Islands Before My Senses”, Burcu, Naz ve sanatçılarla birlikte Leros’un tarihine işaret ederken adada karşılaşmalarla tarihî mekanlarda yeni hikayeleri yazarken “PROEM” bizi Kreuzberg’te çıkardığı yolculukta kendi yaşam alanlarımızdaki rutinlerimiz, alışkanlıklarımız ve örüntülerimiz üzerine düşünmeye ve Kreuzberg’i sergi boyunca bir araştırma alanı olarak açmaya davet ediyor.&nbsp;“All Things Become Islands Before My Senses”, 18 Ağustos’ta kadar Leros’ta. Soli’nin de medya partneri olduğu “PROEM”, 24-28 Temmuz’da GlogauAIR, Kreuzberg’te.Soli derginin ilk sayısı da yolda. Çok yakında web sitesinde satışta. Eylülde mahallelerimizin kitapçılarında.Zihin haritalarımıza,Elif

<h1 fr-original-style="" style="font-size: 2em; margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><a href="https://www.marti.com.tr/hemithea" target="_blank" rel="noopener noreferrer" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Martı Hotels &amp; Marinas</a>&nbsp;antik mirasa sahip çıkıyor<img src="https://images.aposto.com/2024/6/4/1721316153527.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; user-select: none; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="2.01" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"></h1>Martı Hotels &amp; Marinas, adını Antik Yunan mitolojisindeki sağlık ve güzellik tanrıçası Hemithea’dan alan butik otel Martı Hemithea ile sizi Karia bölgesinde tarihî bir yolculuğa, benzersiz bir kültürel mirası keşfetmeye davet ediyor.Martı Grubu, denizinin mavisi ve binlerce yılın yaşanmışlığını barındıran tarihî dokusuyla büyüleyici Hisarönü Körfezi’nin antik mirasına sahip çıkıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izni ile Marmaris Müze Müdürlüğü başkanlığında yürütülen Kastabos Antik Kenti, Hemithea Kutsal Alanı’ndaki <a href="https://www.instagram.com/kastaboskazisi/" target="_blank" rel="noopener noreferrer" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">kazı çalışmalarına</a> sponsor olan Türkiye turizminin köklü markası, eğitim, spor, arkeoloji ve kültür gibi farklı alanlardaki sosyal sorumluluk faaliyetlerini sürdürüyor.Hemithea gün ışığına kavuşuyor: Martı Grubu, tarihi M.Ö. 4. yüzyılın ikinci yarısına uzanan <a href="https://www.instagram.com/kastaboskazisi/" target="_blank" rel="noopener noreferrer" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Kastabos Antik Kenti, Hemithea Kutsal Alanı’ndaki çalışmaların</a> ana sponsoru oldu. Karia dilinde “Tapınak Düzlüğü” anlamına gelen Kastabos’ta, Hemithea’ya adanmış bir tapınak ve Kastabos Khersonesos Birliği’nin toplantı merkezi olarak kullanılmış bir alan mevcut.Tapınağın yanı sıra 3.500 kişilik bir tiyatro, heykel kaidesi, yüzükler, mühürler, sikkeler ve Hemithea’ya özgü birçok materyalin bulunduğu kazıda tarihî eser niteliği taşıyan buluntular, Marmaris Müze Müdürlüğü tarafından korunuyor.Deniz ve kum kadar tarih ve kültürün turizminin de parlamaya başlamasıyla bu bölgenin korunması ve kültürel mirasa kazandırılması önem arz ediyor. Çalışmalarını bu hedefle yürüten Martı Grubu, mitolojide yer eden bu bölgenin binlerce yıllık tarihî zenginliğine ışık tutuyor.&nbsp;Bu kültürel deneyimin bir parçası olmak için Martı Hemithea ile ilgili detaylı bilgiye <a href="https://www.marti.com.tr/hemithea" target="_blank" rel="noopener noreferrer" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">buradan</a> ulaşabilirsiniz.

19 Temmuz - Martı Hemithea - Soli

Seyahat ve kültür yayını SOLİ, şehirleri ve içindeki farklı kültürel toplulukları araştırmak üzere mahallelere ve mahallelilerin hikâyelerine odaklanıyor. 

Soli, mahallenin esnaflarının, binalarının, sokaklarının, insanlarının hikâyesini anlatıyor.

Soli

Soli’nin de medya partneri olduğu “PROEM”, 24-28 Temmuz’da GlogauAIR, Kreuzberg’te. “All Things Become Islands Before My Senses”, 18 Ağustos’ta kadar Leros’ta. Leros'a gidecek olanlara: Burcu ve Gizem, Leros'ta bir günlerini anlatıyor.

Leros ve Kreuzberg: Adalaşan eserler, haritalanan hikayeler

Bu sabah biri Londra’da, biri İstanbul’da, biri Londra-İstanbul arasında yaşayan üç arkadaş sohbet ederken konu uzun mesafeli ne kadar fazla ilişkimiz olduğuna geldi. Birkaç gün önce New York’a dönmek isteyen ve ondan birkaç hafta önce Barselona’ya yerleşen bir başkasıyla da konu dönüp dolaşıp buralarda dinlendi. Türkiye’denseniz az üç dostla uzak mesafeli ilişki yaşıyorsunuz demektir. Türkiye’den birine pek tanıdık olan “yurtdışından arkadaşım geldi” rakısı ve “Türkiye’den arkadaşım geldi” izini kalbimizde ve zihnimizde önemli yer tutan bir konunun kestirme dışavurumları.Buna kalbini ve fikri dünyasını yormuş bir arkadaşım, uzun mesafe ilişkide olduğu arkadaşlarıyla bu yazki tatilleri için sürpriz kutu oyunu tasarladığını anlattı. Zihni Sinir fikirleriyle dolu icadı: Dünyanın herhangi bir şehrinde birlikte nasıl yaşarız? Çok detaya girmeyeceğim fakat oyunda şehirlerin belli konularda mutluluk skorları var ve tüm dostların aynı şehirde bir araya gelmesine köstek ya da destek olaylar ve pek tabii “kader”.Bugün Ne Var Ne Yok’taki en önemli gelişmelerden biri <a fr-original-style="" href="https://conference.monocle.com/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">The Monocle Quality of Life Conference</a>’ın bu yıl Ekim’de İstanbul’da düzenlenmesi. Konferans, bu yüzyılda şehir fikrini ve etrafındaki konuları tartışmaya açarken ev, şehir, yaşam kalitesi ve topluluk kavramlarını düşündürüyor, farklı deneyimlere sahip insanları bir araya getirerek şehir hayatının bugününe dair içgörüler edinmeyi ve şehirde daha iyi bir hayatı nasıl inşa ederiz sorusuna yeni cevaplar bulmayı hedefliyor. İklim, ulaşım, tasarım, erişilebilirlik, iş ve yatırım imkanı gibi pek çok konuya değinen konferansın yanı sıra Monocle, her yıl yaz sayısında da bu gibi kriterler üzerinden dünyada yaşam kalitesi en yüksek şehirleri sıralıyor. Bu şehirlerin neyi iyi yaptığını konuşmak üzere İstanbul’da buluşmayı beklerken Kısa Kısa’da turizmin yoğun olduğu şehirlerdeki barınma krizine ve bu krizi çözümlemeye çalışan önerilere bakıyoruz. Bir şehrin önce kendi sakinlerine öncelik ve hizmet vermesi gerektiği fikrini savunuyoruz.Monocle’ın kriterleriyle arkadaşımın şehir mutluluk skorları muhtemelen farklı. Ne olursa olsun, bir yandan büyük şehirlerdeki barınma, iklim gibi konulardaki artan elverişsizlik, bir yandan globalleşirken bir yandan sınırların daha da keskin çizildiği günümüzde yaşadığımız şehre ve mahalleye dair sorularımızın ve tercihlerimizin değiştiği bir dönemden geçtiğimiz kesin.&nbsp;Birkaç sene önceye kadar bile Berlin’de yaşayan birinin şehirdeki karanlık dışında şehre dair tek bir şikayetini duymazken bugün Berlin’den nasıl “kaçacağını” planlayanların sayısının artması da buna bir örnek. Şehirler hızla dönüşürken küçük ölçekte mahallelere ve bu mahallelerdeki üretimlere ve ilham kaynağı insanlara bakmamızın bir sebebi de bu.Soli’nin ilk basılı sayısı Eylül’de çıkıyor. Bu sırada, bu sayıda da dünyanın farklı noktalarından besleniyoruz. Bodrum’a iniyor ve sonra kuzeye Garbicz’e, Amsterdam’a ve Montreux’ye çıkıyoruz.Eşlikçi:&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/album/07edTzLMmFk6wVX2voHvSR?si=RvRMMkHzQ8uATBX0kE6x7w&nd=1&dlsi=8a16e3e5e08f4a16" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Take Me To The Alley</a>İstanbul'dan, Elif

En yaşanabilir şehirler, aşırı turizmden muzdaripler. İstanbul, güneybatısı ve ötesinde ajandamızdan notlar.

07.24 Journal: Barınmak ya da barınamamak

Yer yer öbek öbek yer yer damla damla asfalt ve kaldırım taşları üzerindeki su izleri, ilk ipucu. Klimalar, 24 saat açık. İkinci sırada balkonları baştan sonra koruma altına almış yeşil-beyaz veya mavi-beyaz ağırlıklı tenteler ve brandalar çekili. Alternatif olarak boydan boya uzanan bitkiler itinayla korkulukların arkasına yerleştirilmiş. Gölge sağlanmalı. Gündüz sokaklarda tek tük turist ve turistle alışverişte yerel halka eşlikçi güvercinler var. İşini bilen ve ipuçlarını çözen akşam saatlerinde sokakta arzı endam ediyor. Ayırt etmesi kolay. Turist veya yerli fark etmeksizin tam puanı alanlar onlar. Denize yakın ama denizle uzun mesafeli ilişki içinde: Yer Atina. Vakit yaz. Sıcaklık 35 derecenin üzerinde. Restoranların ve mağazaların çoğu kepenklerini kapamış. Eee herkes nerede diyenler, sonuncu ipucunu limanlarda buluyor. Herkes bir limanda, bir feribotta, bir adada. Dört ayın rotası oluşturuluyor.&nbsp;Rotanın başlangıç noktası Atina, özellikle yaz aylarında anormal sıcaklıklar sebebiyle yaşaması ve barınması en zor şehirlerden biri haline geliyor. Doğruya doğru, şehirde yazla mücadelede en dezavantajlıların içinde sayılıyor. Yine de özellikle son beş yıldır yapılan yatırımlar, sanatçı programları derken kreatif endüstrilerde üreten birçok insanın yerleştiği ya da yılın belli dönemlerinde kamp kurduğu şehirlerden biri olmayı başarıyor. Geçen sene Monocle Quality of Life Survey’de boy gösteren şehir ve şehri kültürel anlamda inşa edenler, yaz aylarında rotalarını adalara çeviriyor. Atina, bir geçiş merkezi konumuna geliyor. Akdeniz’in kişi başına en çok ada metrekaresi düşen ülkesi Yunanistan’ın başkentinden kolay ulaşım sağlanmasının yanında doğa, kültür ve tarih üçgeninde cömertliğiyle Hydra, bu adalar arasında yazları kültürel bir üs olma unvanını kolaylıkla alıyor.&nbsp;Bu hafta Hydra’da çocukluğundan beri sık sık adayı ziyaret eden küratör ve sanatçı <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/irini_karayannopoulou_only/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Irini Karayannopoulou</a>’nun peşindeyiz. 16 Haziran’da açılan sergisi "Magic Mirror" vesilesiyle adadaki rutinlerini öğreniyor, adada fihristimize not ettiğimiz adreslere, Atina ve çevresinde ajandamıza giren etkinliklere bakıyoruz.Sahi, adaları deniz tatili ve sezonlarının dışında hayatımıza daha çok kazandırsak nasıl olurdu? Bu süreçte adaların kaynakları nasıl korunabilir? Düşünüyoruz. Bu sırada adalardan bildirmek, aklına takılan sorulara birlikte yanıt bulmak istersen bize yaz: <a fr-original-style="" href="mailto:soli@aposto.com" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">soli@aposto.com</a>.Eşlikçi:&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/album/3wLs9mqCIwNGp6GT2cderb?si=JPqoUbOwRmqdWucTys52Ww&nd=1&dlsi=3fd74aeef99c476c" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Wu Hen</a>Paris’ten sevgilerle,Elif&nbsp;

<h1 dir="ltr" id="isPasted" fr-original-style="" style="font-size: 2em; margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Lavantanın yatıştırıcı ve yenileyici gücü bu yaz&nbsp;<a href="https://www.shangri-la.com/tr/istanbul/shangrila/health-leisure/chi-the-spa/" target="_blank" rel="noopener noreferrer" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Chi, The SPA</a>’da</h1><img src="https://images.aposto.com/2024/5/5/1718963816890.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; user-select: none; box-sizing: border-box;" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">İstanbul'un kalbi Beşiktaş'ta, Boğaz'a nazır konumda, Asya ve Türk misafirperverliğinin mükemmel birleşimini sunan <a href="https://www.shangri-la.com/tr/istanbul/shangrila/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Shangri-La Bosphorus, Istanbul</a>&nbsp; sizi yaz dönemine özel "Lavender Escape"e davet ediyor.Nedir?&nbsp;Geleneksel Asya felsefesi ile ruh, beden ve zihin dengesini yakalamak isteyen misafirler, Shangri-La Bosphorus’taki lavantalı masaj ve hamam ritüelleriyle sizi şehrin yoğun temposundan uzaklaştırıyor. Otelin kendi bahçesinde yetişen mis kokulu lavantalardan elde edilen organik yağların ve sabunların kullanıldığı masaj terapisinde misafirler tüm yorgunluklarını atabilecek, lavanta kokuları eşliğindeki hamam seansında ise adeta yenilenmiş hissedecek. Chi, The SPA’da lavanta özlü hamam terapisi ve sakinleştirici lavanta masajı dileyenlere tam paket, dileyenlere ise ayrı paket olarak sunuluyor.<a href="https://www.shangri-la.com/tr/istanbul/shangrila/health-leisure/chi-the-spa/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Lavanta özlü yenileyici hamam ritüeli</a>: Huzuru tüm duyularınızda hissedeceğiniz Chi, The SPA’nın hamamında yetenekli terapistler, lavantanın yenileyici etkilerini geleneksel terapilere dahil ederek 60 dakikalık benzersiz ve canlandırıcı bir deneyim sunuyor. Organik lavanta sabunlu kese ve köpük uygulaması ile cildinizi ipeksi pürüzsüzlükte bırakırken, lavanta suyuyla yapılan saç ve vücut yıkama sizi rahatlatır ve yeniler.&nbsp;<a href="https://www.shangri-la.com/tr/istanbul/shangrila/health-leisure/chi-the-spa/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Lavantanın sakinleştirici gücü</a>:&nbsp;60 dakikalık sakinleştirici lavanta masajı, yenileyici bir zemine hazırlık için vücuda uygulanan özel bir peeling ve lavanta yapraklarıyla yıkamayla başlıyor. Sonrasında, lavanta esansiyel yağının yatıştırıcı ve sakinleştirici özellikleri kullanılarak yapılan ferahlatıcı aromaterapi masajı, misafirlerin rahatlamasını sağlıyor. Masajın sonunda taze demlenmiş lavanta çayı ise huzur ve sükûnet hissini pekiştiriyor.Haftanın her günü 10.00-22.00 saatleri arasında hizmet sunan <a href="https://www.shangri-la.com/tr/istanbul/shangrila/health-leisure/chi-the-spa/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Chi, The SPA</a>’nın spa paketleri hakkında detaylı bilgi ve rezervasyon için +90 212 310 5213’ü arayabilir ya da spa.slib@shangri-la.com adresine ulaşabilirsiniz.

21 Haziran - Shangri-La Bosphorus, Istanbul - Soli

Komşu kıyılardaki kültürel takvimden ajandaya eklemeler. Irini Karayannopoulou ile Hydra Adası üzerine ayaküstü sohbetteyiz.

06.24 Journal: Hydra'dan bildiriyoruz

Geçtiğimiz hafta üç farklı şehirde yaşayan arkadaşlarımla telefondayken konu “şehirde yaza” geldi. Üç farklı lokasyondaki bambaşka ilgi alanları, işleri ve beklentileri olan bu üç kişinin, şehirde yaza dair bu kadar heyecanlı olması ve kurdukları benzer cümleler aklıma takıldı. Londra, Roma ve Berlin’in yaza dair paylaştıkları ortak noktalar ne olabilirdi? İstanbul’da yazdan benim haz etmeme sebebim neydi?17, 20, 22 bandıyla yazın ortalama sıcaklık 24 olan İstanbul’dan biraz daha serin bir yaz vaatleri olduğu aşikardı. Yaz dönemi kültür sanat etkinlikleri desek birinci ve ikinci kolaylıkla seçilirdi ancak birbiriyle yarışabilirlerdi. Konu bu da değildi. Sohbetin yaza dair soru cevap kısmında ortak olarak geldikleri nokta da pek tabii anlaşılabilirdi: Yeşil cümbüş, yeşil özgürlük. Diğer bir deyişle parklar ve bahçeler. World Cities Culture Forum’un 34 büyük kentin halka açık yeşil alanlarının kentlerin yüzölçümüne oranına baktığı araştırmada İstanbul %2.2 ile son sırada, Londra’da bu oran %33, Berlin’de %14.4 ve Roma’da ise %38.9.&nbsp;Yeşil değil belki ama mavi; Boğaz’a karşı yaz, İstanbulluların yeşilsizlik durumundaki en büyük amortisi. Ki kuşkusuz bu sohbette İstanbul’da yaza dair sevdiğin nedir sorusuna verdiğim cevap Boğaz’da olmak ya da ona göz sürebileceğim bir uzaklıkta olmaktı. Pek fena sayılmasa da piknik sepetini, şezlongunu, sandalyeni kapıp bir ağaç altına gidebilmek, bir kafenin klimalı salonunda ya da 30 metrekare çimende tüm şehir toplaşmaktan çok daha özgür ve ferah hissettiriyordur eminim. Özellikle de son 10 yılın en sıcak yazı kapıdayken.&nbsp;Gel gelelim, İstanbul’da parklar ve bahçeleri belediyeye bırakalım, yazı sevmek ve İstanbul’da yazı güzelleştirmek için sebeplerimiz ve imkanlarımız bize kalsın. İstanbul'da yazla orta yolu bulalım. Bu ay Journal'da Kısa Kısa’da önce 15 dakikalık şehirlerin nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyor, şehirde hava sıcaklığıyla mücadeleden sorumlu şeflerin anlatımıyla “şehirde yazın” ve sıcağın bir başka yüzüne bakıyoruz. Her şeyden önce, şehirden çıkmadan bu ay Petra’nın Gayrettepe’deki barının açılışını kutluyor, Soli’nin yeni etkinlik serisi Meet-Over-Breakfast’ın ilki için 30 Haziran’da Boğaz'a karşı, Restoran Modern’de buluşuyoruz.Hepsinden önce hafta sonu:&nbsp;8 Haziran’da Frankhan’da Nu Genea, 9 Haziran’da Bova’da François Lindemann, Barış Ertürk ve Andreas Metzler dinliyoruz.&nbsp;Eşlikçi <a fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/album/2L57ceHUGsgKig7EjVdSnw?si=WhS3zI01TiOtBYxreZdVSw" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Invisible Stream</a> &nbsp;Yaza,Elif

<h1 dir="ltr" id="isPasted" fr-original-style="" style="font-size: 2em; margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><a href="https://akrahotels.com/tr/oteller/akra-antalya/firsatlar/akra-caz-odasi-ile-akra-caz-festivalini-deneyimleyin/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Akra Antalya</a>&nbsp;ile&nbsp;<a href="https://www.biletix.com/etkinlik-grup/421501267/ANTALYA/tr" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">7. Antalya Akra Caz Festivali</a></h1><img src="https://images.aposto.com/2024/5/5/1717753966738.jpeg" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; user-select: none; box-sizing: border-box;" ratio="2.01" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Nedir? Caz ve dünya müziğinin sevilen isimlerini müzikseverlerle buluşturmaya devam eden 7. Antalya Akra Caz Festivali, çağdaş cazın yanı sıra funk, rock, Latin, soul, pop ve elektronik tınıları da harmanlayan performanslarla dinleyiciyi büyülemeye devam ediyor. Festivalin tadını Antalya'nın kalbinde unutulmaz bir tatille birleştirebileceğiniz <a href="https://akrahotels.com/tr/oteller/akra-antalya/firsatlar/akra-caz-odasi-ile-akra-caz-festivalini-deneyimleyin/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Akra Caz Odası paketiyle</a> konaklamanız boyunca katılacağınız&nbsp;konserlere ücretsiz giriş sağlayabilirsiniz.Nerede ve ne zaman? Festival 12 Haziran’a kadar&nbsp;Akdeniz’in ve Bey Dağları’nın eşsiz manzarası eşliğinde Akra Antalya'nın açık hava sahnesinde&nbsp;ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.<a href="https://www.biletix.com/etkinlik-grup/421501267/ANTALYA/tr" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Kimler var?</a> İstanbul Caz Festivali kapsamındaki Genç Caz+ yarışmasına katılan ve sahne alan grupların yanı sıra Antalya’dan da grupların davet edildiği Akra Genç Caz konserini bu&nbsp;akşam, bol ödüllü saksafoncu ve besteci Nubya Garcia’yı yarın, dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say’ı ise 11 ve 12 Haziran akşamları dinleyebilirsiniz.&nbsp;Not almalı:&nbsp;<a href="https://akrahotels.com/tr/oteller/akra-antalya/firsatlar/akra-caz-odasi-ile-akra-caz-festivalini-deneyimleyin/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Akra Caz Odası</a>&nbsp;paketi kapsamında TheLifeCo Akra Antalya’nın tüm hizmetlerinde&nbsp;%15 indirim&nbsp;ve festival özel günlük Detoks programlarında da&nbsp;%30 indirim fırsatlarıyla wellness deneyimi sizleri bekliyor.

7 Haziran - Akra Antalya - Soli

Yüksek irtifada uzun uçuşlar; odakta İstanbul, Basel ve Hydra kültür sanat ajandası ve daha fazlası.

06.24 Journal: Şehirde sıcaklık artıyor

“Etkisinden kolayca kurtulamadığınız, minimalist ama insanın ayaklarını yerden kesen bir müzik çalıyordu. Pistin kıyısından bakınca dans edenler kendi içinde, kenarda kalarak anlaması güç, bambaşka kuralları olan dışa kapalı bir cemaat gibi görünüyordu. O yüzden şimdi mesele sırtınızı yasladığınız duvardan ayrılmak. Dans pistine doğru o her şeyi başlatacak, kararlı ilk adımı atmak. Her şey; tamamen içinizden geldiği gibi hareket etmeye başladığınız, bütün kontrolü müziğe bıraktığınız, kendinizi koyuvermenin utancını ve aptal gibi görünmenin korkusunu aşabildiğiniz, zihninizin sakinleşip odaklandığı, hiç olmazsa birkaç dakika için bile olsa her şeye bir mola verdiği ana kadar.”Ulrich Gutmair, “Berlin’in İlk Günleri: Birleşme Yıllarının Sound”u kitabında 90’larda Mitte’deki bir kulüpten böyle bahsediyordu. Bugün bu satıları okuduğumda 2020’lerin Berlin’inde kendini suya bırakmak geliyor aklıma. Bu hafta Berlin’e taşınanlardan ve kendini orada tam yerinde bir ifadeyle suya bırakanlardan, video ve fotoğrafı aktarım aracı olarak kullanan Çınar Çabuk’un hiç tanımadığı arkadaşlarına yazdığı mektubu okuyoruz. Eli kolu olan uğraşlarıyla nasıl ilgilenmeye başladığından, Antalya-İstanbul-Berlin arasında tesadüflerin yerleşeceği ve salınacağı yeri belirlediği hayatını, Berlin’in ve yeni mahallesinin ona kattığı yeni alışkanlıkları ve görme biçimlerinin nasıl değiştini onun ağzından dinliyoruz. Bir yabancıdan gelen, samimi bir mektup gibi. Biraz nostaljik, zamane mektup arkadaşlığının dijital bir versiyonunu deniyoruz. Zarfın içinde Berlin’e taşındığından beri yeni bir diyalog kurduğu ve yanından eksik etmediği kamerasına mahallesinden yansıyan görüntüler ve anlar da var.&nbsp;Tesadüfler eseri Berlin’e taşınan birinin yaşadığı yerle ilişkisini anlattığı mektubuna ve gözünün seçtiklerine bırakıyoruz sözü. Dünyanın farklı yerlerine taşınmış ve bir hayat kurmaya çalışan komşular olmaktan bizi alıkoyan o mesafeler arada olmadan.Berlin’e sevgiyle,Eşlikçi <a data-sk="tooltip_parent" data-stringify-link="https://open.spotify.com/album/7uwrdxtEnQvMMPFvZS4CJY?si=wWbDHgFoSkmLgNe6PxJLbQ" fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/album/7uwrdxtEnQvMMPFvZS4CJY?si=wWbDHgFoSkmLgNe6PxJLbQ" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Chiemi Eri</a>Elif&nbsp;

<h1 dir="ltr" id="isPasted" fr-original-style="" style="font-size: 2em; margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Uyum, denge ve zanaatkârlık: <a href="https://sankai.com.tr/tr/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Sankai by Nagaya</a>&nbsp;</h1><img src="https://images.aposto.com/2024/4/4/1717083026270.png" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; user-select: none; box-sizing: border-box;" ratio="1.46" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Sevgili Soli okuru, dünyanın her noktasına uzanan meraklı kaşifliğini ve henüz tatmadığın her lezzet için beslediğin keşif duygusunu biliyoruz. Seni bugün, Türkiye’nin Michelin yıldızlı ilk Japon Omakase restoranı olan ve aynı zamanda Gault &amp; Millau’nun ilk kez Türkiye’de yayımlanan rehberinden 3 şapka alan <a href="https://sankai.com.tr/tr/" target="_blank" rel="noopener noreferrer" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Sankai by Nagaya</a> ile buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz. Büyülü işçilik, seni Japonya’nın kıyılarına sürükleyecek.Nedir? Michelin yıldızlı restoran Sankai by Nagaya, üç Michelin yıldızına sahip Şef Yoshizumi Nagaya partnerliğiyle açılmış&nbsp;24 oturumlu bir omakase restoranı. Master şef Nagaya’nın önderliğinde ve ona eşlik eden Edomae Sushi Şefi Hiroko Shibata ile Sankai, Japon mutfağını incelikle keşfedeceğin bir serüven sunuyor.&nbsp;Yakından tanıyalımSankai, farklı duyulara hitap eden sanat eseri niteliğindeki tabaklarıyla geleneksel&nbsp;Edomae tarzı sushi&nbsp;ve&nbsp;Kaiseki mutfağını bir araya getiriyor ve bu damak yolculuğunu kusursuz misafirperverlik anlayışı&nbsp;“omotenashi”&nbsp;ile sunuyor.&nbsp;Edomae sushi, Tokyo Körfezi’nde yakalanan balıklarla yapılan nigiri sushi anlamına gelirken; Kaiseki mutfağı ise mevsimlik ve taze malzemelerle yapılan, geleneksel değerleri bir araya getiren aşamalı bir servis biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Misafirlerini sofistike bir Japon evi atmosferiyle karşılayan Sankai, Türkiye’nin denizlerinde günlük tutulan balıklarla hazırlanan sashimi ve sushi lezzetlerini misafirlerinin beğenisine sunuyor. Öyle ki Şef Nagaya yalnızca mevsimsel ve iklimin öne çıkardığı ürünlerle çalışıyor.&nbsp;Sankai by Nagaya'nın öne çıkan bir diğer özelliği ise ataerkil yapısıyla bilinen sushi mutfağına karşın Edomae Sushi Şefi görevi, kadın şef Michelin yıldızlı Hiroko Shibata tarafından yürütülüyor. Shibata her sabah, o gün kullanacağı balıkları özenle kendisi seçiyor.Yakında:&nbsp;Sankai by Nagaya, yaza özel olarak hazırlayacağı menüsüyle temmuz ayında Alaçatı'da The Stay Warehouse'ta, ağustos ayında ise Bodrum'da yeni açılacak olan Bobo by The Stay'de misafirlerine gerçek bir Japon omakase deneyimi yaşatacak.Bebek Otel’in 3. katında, İstanbul Boğazı manzarası eşliğinde Japon mutfağından lezzetleri ve Şef Nagaya’nın özel reçetelerini tatmak üzere Sankai by Nagaya için <a href="https://sankai.com.tr/tr/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">buradan</a> rezervasyon yapabilirsin.

31 Mayıs - Sankaya by Nagaya - Soli

Yoğurtçu Parkı’ndan Mauerpark’a, rastlantısal durumlar, tesadüfler, şans ve seçimler. Çınar Çabuk’tan Mitte’den mektup var.

📮Community Letters: Çınar Çabuk, Mitte

Sabah erken saatler. 8-5 ya da 9-6 trafiği geçmiş. Hasdal-Okmedyanı bağlantısı üzerinden ilerliyoruz. Kağıthane’den kıvrıla kıvrıla, gittikçe yeşillenen; dolayısıyla da “şehirden uzaklaştığımız” hissine kapıldığımız bir yoldayız <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/denizsabuncu/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Deniz’le </a>(Sabuncu). Yolculuk Kemerburgaz’a, <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/sedenmestan/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Seden’le</a> (Mestan) buluşmaya.Deniz, Tophane’den Acıbadem dolaylarına taşındığını haberini veriyor: “Harem’den arabalı vapura binip buralara geçmek çok kolaymış” diye bahsediyor günlük Anadolu-Avrupa trafiğini nasıl anlattığından. Bir miktar zaman ve bir vapur yolculuğu kadar verip yeşillik, ferahlık ve sakinlik alanlardan o da. O da diyorum çünkü İstanbul’da 30 yaş üzerinde, şehrin keşmekeşinde yıllarca yaşamış ve artık İstanbul’la ilişkisini dönüştürmeye niyetli, bir tatlı huzur almak isteyen pek çok insanın planları arasında bu. Emlak krizi, deprem konusu ve kentsel dönüşüm de durumun tuzu biberi, tetikleyicileri. Deniz, evi kentsel dönüşüme girdikten sonraki dört yılın ardından denklemi anlayanlardan. İstanbul’un en turistik merkezlerinde sokakları aşındıran bir fotoğrafçı olarak da memnun hayatından.&nbsp;“Seden, nasıl taşınmış Kemerburgaz’a?” Cihangir’den yola çıktığımızdan beri 20 dakika olmuş, varışa 10 dakika kalmış. Seden’e haber veriyorum. “Çok da uzak değilmiş” diye geçiriyorum içimden ve Deniz'in sorusunu cevaplıyorum: “Emlak krizi, hayat beklentileri ve tercihler. Gerisini o anlatacak.”Cihangir’den, Taksim’den, İstanbul’un kültürel ve sosyal merkezlerinden birinden 30 dakika uzakta yeşilin içinde, kasabadan hallice bir hayat, belki bundan 10 yıl önce kabul edebileceğim bir gerçeklik değildi. Tıpkı Seden’in, gençlik yıllarında Kemerburgaz’da ailesiyle yaşarken isyan ettiği gibi. Fakat şimdi, İstanbul denklemindeki tüm parametreleri önüme koyduğumda, “merkezde” yaşamak eskisi kadar göz kamaştırıcı mı emin değilim. Merkezin cazibesini günübirlik alıp cebimize, nefes alabildiğimiz, güven duyduğumuz, ihtiyaçlarımızı kolaylıkla karşıladığımız bir alanda ev kurmak bugünün İstanbul’unda akla yatar hale gelmiş olabilir mi? Dönüşüm şehirde kaçınılmazsa, bir parçası olup dönüşüme kendi tohumlarımızı bırakabilir miyiz?&nbsp;Büyük soruları ve cevaplarını uzmanlarına bırakıp Seden’in anlattıklarına kulak veriyoruz. Bu hafta Seden, yaklaşık 20 yıl içinde iki kez taşındığı Kemerburgaz’ı ve dolaylarındaki dönüşümü, şehre yakın-uzak yaşamayı anlatıyor. Mesafeler ve merkez üzerine yeniden düşünüyoruz. Kültür sanat endüstrisinde üreten, hemen her gün yolu Avrupa Yakası’nın merkezlerinden geçen biri olarak Seden’in hikayesine kemerlerin altından geçer geçmez dahil oluyoruz. Kemerburgaz’da bir günde deprem gerçekliği ve barınma hakkı aklımızın bir köşesinde. Önümüz yeşil, basit bir hayat. 30 dakika mesafede akşam yemeği rezervasyonumuz, konser biletlerimiz hazır.&nbsp;Eşlikçi: <a fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/playlist/6TuwvViNFgppqOvkXOxyJC" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Bali'den Sevgilerle</a>Elif&nbsp;

Hasdal-Okmedyanı bağlantısı üzerinden ilerliyoruz. Kağıthane’den kıvrıla kıvrıla, gittikçe yeşillenen; dolayısıyla da “şehirden uzaklaştığımız” hissine kapıldığımız bir yoldayız. Yolculuk Kemerburgaz’a, Seden'le buluşmaya.

#7 Mahallede: Kemerburgaz'da Seden Mestan ile

“Hepsinin birbiri içinden yerleşme fikri”. 6. Mardin Bienali küratörü Ali Akay’ın, şehirde aşağı ve yukarı yayılan sergi mekanlarının bienalin araştırdığı “Daha Uzaklara” kavramıyla nasıl ilişki kurduğuna referans verirken sarf ettiği sözler. Bana kalırsa, Mardin’i anlatmak için de kullanılsa yerli yerinde olurdu.Dünyanın merkezi olabilecek bir kudretle Mezopotamya’ya tepen bakan, kaleden ovaya pirinç tarlaları misali kat kat, günbatımı renkleri gibi ahenkle toprağın üzerinde yayıldığı, ufuk çizgisinin görünmediği o şehirdeyiz, bu defa bienal vesilesiyle. Türkiye’de birkaç şehirde, hatta semtte sıkışıp kalan kültür sanat hattında potansiyel diyalog alanlarına da dikkat çekmeyi başaran; bölgedeki üretimleri, bölgeyi ve günümüz meselelerini daha fazla izleyiciyle ve köprüyle konuşmaya davet eden bienal, 2010 yılından beri şehirde bir ay boyunca kültürel karşılaşmalar yaratıyor. Bu yıl da bir aradılığın, uzaklığın ve yakınlığın temsili şehrin bienali, Mardin’i ziyaret etmek üzere kültür ve tarihin yanında bir sebep daha veriyor: çağdaş sanat. Aralarında Uluslararası Tasarım Vakfı Galerisi, Almanların Karargahı, Develihan, Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi, Dabakoğlu Evi ve Kervansaray’ın aralarında olduğu mekanlarıyla bienal, hem kültürel mirasa dikkat çekiyor hem de çeşitli etkinliklerle şehirde günlük hayatın içine entegre oluyor.&nbsp;Bu yılki tema “Daha Uzaklara”. Durum böyle olunca bu ay Journal'da kafamızı gömdüğümüz kumdan kaldırıp özgürlüğü, umudu ve devinimi gökyüzünde, her bahar Mardin semalarından geçen göçmen kırlangıçların hareketlerinde arıyoruz. Bienalin kurumsal destekçilerinden Beylerbeyi için bir araya gelen, Artuklu’daki atölyelerinde gökleri izleyen Mardinli iki sanatçının; ressam <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/bawerdoganay/?hl=en" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Bawer Doğanay</a> ve uçurtma sanatçısı <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/zahit.mungan/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Zahit Mungan</a>’ın belleklerinin izinde şehrin sembollerinden kırlangıçların göç mesafelerine bakıyoruz. Bawer, işlerindeki figürler ve anlatılarla Mardin’i ve sanat pratiğini; Zahit, Mardin göklerinde çocukluğundan beri rüzgarın gücüyle, şehrin damlarında uçurtmayla özgürlüğünü nasıl bulduğunu anlatıyor. Doğduğu yerle bağını üretimlerine taşıyan iki sanatçı aracılığıyla Mardin'le başka bir noktada buluşuyoruz. Yer ve gök, birbiri içinden yerleşiyor.&nbsp;Bienal, 10 Haziran’a kadar ziyarete açık. Mardin, “tarihin en uzak noktalarına dek”.Daha uzaklara bakmak üzere,Elif&nbsp;

<h1 dir="ltr" id="isPasted" fr-original-style="" style="font-size: 2em; margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Tanış, çalkala, eğlen:&nbsp;<a href="https://www.jiggeristanbul.com/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Jigger İstanbul</a></h1><img src="https://images.aposto.com/2024/4/4/1715872944457.png" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; user-select: none; box-sizing: border-box;" ratio="2.01" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Köklerini İstanbul'un renkli ve dinamik dokusundan alan Jigger İstanbul, etkinlikler ve atölyeler düzenleyerek kokteyl kültürünü yeniden şekillendiriyor. Uğur Arslan liderliğindeki ekip, sadece bir kokteylden öte, onun arkasındaki hikâyeyi ve kültürü yaşatmayı amaçlıyor. Güçlü bağlara sahip bir topluluk etrafında şekillenen bu hikâye, yeni tecrübelere açık, hoşsohbet kişilerle renkleniyor.&nbsp;Pandemide dahi etkinlikleri çevrimiçi platformlarda bir araya getirmeye gösterdikleri özen, Jigger İstanbul topluluğunun bağlarını güçlendirdi. Bu bağlar, İstanbul’da <a href="https://www.instagram.com/rooftail.galata/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Rooftail Galata</a> ve&nbsp;Datça’da <a href="https://www.instagram.com/dry.cocktailbar/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Dry Cocktail Bar</a> gibi mekânlarla daha da derinleşti. Beraberliklere ev sahipliği yapan bu mekânlar, öyle ki Jigger İstanbul'un ruhunu ve misyonunu yansıtan birer yaşam alanı hâline geldi.Gastronominin çeyrek yüzyılına meraklı bir üretken olarak bakan Jigger İstanbul, özünde aslında bir ‘kokteyl tasarım ve danışmanlık’ markası ve kokteyl atölyeleri düzenlemenin yanı sıra butik kokteyl bar catering hizmeti de veriyor. Bu meraklı ve üretken oluşum; bugün yaklaşık 700 atölyeye ve 23 binden fazla katılımcıya ulaşmanın; sayısız kokteyl catering işine ve pek çok farklı marka için özel kokteyl tasarımına imza atmanın mutluluğunu paylaşıyor.&nbsp;Her bir etkinlik katılımcılara sadece yeni kokteyller öğretmekle kalmıyor, aynı zamanda farklı kültürleri, mitolojiyi ve lokal ürünleri keşfetmelerini sağlıyor. Jigger İstanbul, yaratıcı ve özgün kokteyllerinde kullanılan malzemelerden sunum şekline kadar her detayda çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir yaklaşım sergiliyor.&nbsp;İnce ruhların peşinden giden ve her bir kokteylden atölye tasarıma kadar incelikle hareket eden Jigger İstanbul’u <a href="https://www.instagram.com/jiggeristanbul/" target="_blank" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">buradan</a> takip edebilirsin. <a href="https://www.jiggeristanbul.com/" target="_blank" rel="noopener noreferrer" fr-original-style="" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box; border-bottom: 2px solid rgb(255, 206, 20);">Gelecek buluşmada</a>, bu keyifli ekiple sen de bir araya gelebilirsin.

17 Mayıs - Jigger İstanbul - Soli

Mezopotamya Ovası ve gökyüzünün arasında Bawer ve Zahit ile ayaküstü sohbetteyiz. Sebeb-i ziyaretimiz 6. Mardin Bienali. Aklımızda kırlangıçlar, uçurtmalar ve masallar var.

05.24 Journal: 6.Mardin Bienali

Baharın hissî gelişini kutluyoruz. Güneş altında sıcağı, gölgede çimen kokusunu, dönüşümün kuvvetini hissediyoruz. Mayısı önce İstanbul’da dansla sonra Mardin’de bienalle karşılıyoruz. Yaz boyu yollara düşmeden önce ayağımızı bir suya sokuyoruz, İstanbul’daki son siparişleri ufaktan veriyoruz. Yazın ritmine ayak uydurmaya başlıyoruz, hafiften rüzgarı arkamıza alıp dans pistine çıkıyoruz.Aynı anda yeniden inşa edilen iki şehir; Hatay ve Ellinikon örnekleri üzerinden bir şehrin ihtiyaçlarını bugün nasıl saptadığımızı anlamaya çalışıyoruz. Koruma altına alınan ve gözden çıkarılanlar, şehrin kültürel dönüşümüne dair neler söylüyor? Yerel savunuculuk okulundan neler öğrenebiliriz? Akıllı şehirler kurulurken akıl edilemeyen ne? Berlin’in topluluk yaşam alanı projesi Tuntenhaus neden tehlikede? Şehirde sanatı bir dil ve alan açıcı olarak mı yoksa sessiz kalma ve ayrıştırma aracı olarak mı kullanıyoruz? Şehir kültürüne ve yaşamına dair kulağa su kaçırmak istediğimiz haberler, açılışlar ve etkinlikler bu ayın Journal’ında.Geçen ayın Journal’ından:&nbsp;Bu haftasonu önce Borderless Art Book Days’te, sonra Sincasa’nın Frankhan çıkartmasındayız.Eşlikçi&nbsp;<a data-sk="tooltip_parent" data-stringify-link="https://open.spotify.com/album/4tNDvBMJt5PU0QPjySVa7A?si=wCV16bAjRiiacFYzaGlAlA" fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/album/4tNDvBMJt5PU0QPjySVa7A?si=wCV16bAjRiiacFYzaGlAlA" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Lectric Lady</a>Soli

Ajandalar New York, Londra, Berlin ve İstanbul’da kültür sanat etkinlikleri işgalinde. Mardin’de ise altıncı kez bienal heyecanı var.

05.24 Journal: Notre Dame’ın akıbeti, Avrupa’nın en büyük akıllı şehri

Issız, tekinsiz, kirli, dağınık, nostaljik, kaotik, neşeli, melankolik, muhteşem, yeni, eski, yeni, eski, yeni, eski. Taksim Meydanı’ndan Sıraselviler’e, oradan İstiklal Caddesi’ne, oradan Pera’ya, oradan Galata’ya, oradan Karaköy’e inerken akıllardan geçenler. Gratis, India Gate Indian, Vardar Palace, Çılgın AVM, Taksim Meşhur Sarıyer Börekçisi, RX Istanbul, Sahaf Uğur, Kumbasar Fırını, Saatçi Adnan, Sephora, Hafız Mustafa, City Döner, Grand Pera, Atlas Pasajı, Espresso Lab, Zara, Taproomx, Zuhal Müzik, Saltbae Burger, Mahkeme Lokantası, İletim Elektrik, Üçer Boya, Lastik Pabuç, Kahve Dünyası, Galata Simitçisi. Yolda göze yakalanan bazı tabelalar. “Neredeyim şimdi?” Sorusuna yanıt veren arz-ı endam eden binalar, burna gelen kokular, bazı bazı kulağa müthiş bir hassasiyetle gelen sesler. Ve onların hafızalarda uyandırdıkları anılar. Artık o anıları Beyoğlu’nda bulanlar, bulamayanlar. Küsenler, inat edenler. Sürekli olarak karşı karşıya, yan yana, çapraza gelenlerin arasındaki diyalog, bugün Beyoğlu. Dünkü değil. Bugünkü. Yarını nasıl olur diye düşünürken, bugünkü.Büyük şehirlerin merkez bölgelerinde ülkedeki ekonomik, politik ve kültürel tüm dönüşümlerin okunması elbette tesadüf değil. Böyle bir bölge, anlık boy göstermek için de işleye işleye iz bırakmak için de bir sahne. Bugün, İstanbul’un Beyoğlu sahnesinin de en kritik dekorları, dükkanlar ve sahnede içindeki oyuncular, İstanbul’a dair pek çok hikayeyi bir arada anlatıyor. Beyoğlu’nun dönüşümünü anlamak ve onun arkasındaki neden-sonuç ilişkisine bakmak için oturuyoruz koltuklara. Hayıflanmaya değil, anlamaya. Hafızaları yoklamaya, geleceği tahayyül etmeye.Bu hafta <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/denizyilmazakman/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Deniz</a> (Yılmaz Akman), Beyoğlu sokaklarında dolaşıyor, sorularını soruyor; sokakların renk paletini belirleyen dükkanların ve esnafların bir şehrin belleğinde ne kadar elzem bir yer tuttuğunu bugün tarihe not düşmek üzere. Romantik bir “nerede o eski Beyoğlu” dertlenmesinden ziyade, kentsel “hafıza kaybına” dikkat çekme çabası içinde. Sonra ara yollara sapıyor, mikro ve makro ölçekte çözümlere bakarak değişimin rotasının nerede ve nasıl değiştiğine dikkat çekiyor. Yerel ekonomik ve kültürel değer üretimine katkıda bulunan dükkanların akıbetine bakmak ve sürdürülebilirlikleri için çalışmaya teşvik etmek üzere sık sık kapısından içeri girdiği esnaflara ve İBB Beyoğlu Senin projesinin arkasındaki isimlere sorularını yöneltiyor.Eşlikçi&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://soundsslike.com/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Soundsslike</a>Elif

Deniz ile Beyoğlu'nda dolaşıyor, şehrin hafızasında yer eden dükkanlara girip çıkıyor, koyu esnaf çayı eşliğinde sohbete dalıyoruz. Konumuz Beyoğlu'nda dükkanların akıbeti ve dönüşümün rotası. "Ah, vah" yok, sahip çıkma ve dayanışma var.

04.24 Odak: Beyoğlu’nun dükkanları ve hafızası

Resmî olarak platform, seki, tezgah, özellikle çarşı içinde satış yeri. Çarşıda ya da bir sokak içinde bulunan ve perakende satış yapılan ya da küçük zanaat sahiplerinin işlerini yaptıkları yer. Günlük dilde ekmek parası kazanılan, işin icra edildiği yer. Ofisten önce işlerin, alışveriş merkezlerinden önce alış ve verişin ağırlıklı olarak döndüğü yer. Ofisten sonra mecazi anlamda iş yeri kelimesinin de yerine kullanılıyor, biraz gayriresmî ve samimi bir konuşma içinde hiç sırıtmıyor. Dükkan.&nbsp;Shoreditch’te Ali ve Mustafa’nın Londra’da hem kendilerine hem de kendileri gibi yemeği bir dil olarak kullananlara açtıkları Dükkan da böyle. İki şefin aşçılık eğitimi almak üzere Londra’ya taşındıktan sonra hem mesleklerini icra ettikleri hem de bu işi icra eden misafirlere alan açtıkları dükkan. Türkiye’den Londra’ya taşınıp burada ev kuranların, Londra sahnesine çıkmaya hazırlanan şeflerin, özlediği sofraları kurmak isteyenlerin merkezi. Kimine buluşma kimine kuluçka merkezi fakat ortak dil yemek. Bu çerçevede gayriresmî anlamına da resmî anlamına da kelimenin etimolojik kökenine de uyandırdığı duygu durumuna da Dükkan cuk oturuyor. İngilizcede dükkan kelimesinin yerini tutan bir sözcük her ikisine göre de yok. Ali’ye göre dükkan ekmek teknesi, muhit, esnaf muhabbeti, misafir anlamlarını çağrıştırıyor. Dükkan denince Mustafa’nın aklında beliren sözcüklerse esnaf, mahalle, müdavim; o da eşittir samimiyet, aile. O da bir yerde kesişir özlem ve nostaljiyle.&nbsp;Store&nbsp;ya da shop değil, dükkan: Evin misafirlere her daim açık hali, zanaat icra edilen yerleşke. E müşteri değil, misafir.&nbsp;<img src="https://images.aposto.com/2024/3/5/1713527699146.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.00" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h4 fr-original-style="text-align: center;" style="text-align: center; margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Ali'den Tasarım: Elif Gengör</h4><hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Mahallenin yapı taşı dükkan. “Mahallendeki dükkanları söyle, sana nasıl bir yerde yaşadığını söyleyeyim” kadar. Bundan sebep dükkanlar, her daim Soli’nin kapısından içeri girip baktığı yerleşkeler. Hem kapısının açıklığından hem de etkileşim kuvvetinden mütevellit belki de mahalleye dair en yüksek sesle konuşan yerler oralar. Bugün bu Dükkan’ın kapısından içeri giriş niyetimiz, Dükkan’ın Londra’da birden fazla topluluk için üstlendiği role ve yemeğin günümüze ait bir göç öyküsündeki yerine bakmak. Ve pek tabii Ali ve Mustafa’nın Shoreditch fihristini de çantaya atmak.&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://www.nts.live/shows/asher-g/episodes/asher-gs-caribbean-memories-5th-june-2022" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Eşlikçi Asher G’s Caribbean Memories</a>&nbsp;Elif&nbsp;

"Dükkan: Evin misafirlere her daim açık hali, zanaat icra edilen yerleşke." Bu hafta Soli'de Ali ve Mustafa'nın Shoreditch'te kurdukları Dükkan'ın göç, yemek ve dayanışmaya uzanan hikayesi ve ikilinin mahalle fihristi var.

04.24 Mahallede: Shoreditch'te Ali ve Mustafa'nın Dükkan'ında

Seyahat

Yemek ve içecek hakkında yazılar ve yayınlar

Yemek & İçecek

Kültür hakkında yayımlanan makaleler ve yayınlar

Kültür

2017 yılından beri, öncelikli olarak SIGNS adı altında ve pandemiden bu yana <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/perasmaistanbul/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Perasma&nbsp;</a>olarak devam eden oluşum, genç, kariyerinin ortasında olan ya da dünyaca tanınmış sanatçıların eserlerini yeni izleyicilere ulaştırmak için dinamik bir sahne sağlamayı hedefliyor. <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/burcufikretoglu/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Burcu Fikretoğlu</a> ve <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/gizemnazkudunoglu/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Gizem Naz Kudunoğlu</a>’nun eş yönetiminde devam eden sanat platformu, İstanbul ve çevresindeki sanat topluluğuyla geniş uluslararası sanat dünyası arasında bağlantılar kurmayı, yerel ve uluslararası sanatçıların eserlerini yan yana sergileyerek bu bağı güçlendirmeyi önemsiyor. Şimdiye dek Alfredo Jaar, Joan Jonas, William Kentridge, Kara Walker gibi 60'tan fazla sanatçıyla işbirliği yapan Perasma, sanatçılar ve kültürler arasındaki etkileşim ve beslenmeyi ön planda tutarak çalışmalarına devam ediyor.

Burcu Fikretoğlu ve Gizem Naz Kudunoğlu’nun eş yönetiminde devam eden bir sanat platformu.

Perasma

Harita üzerinden bakınca Bodrum Yarımadası’na yakınca konumdaki Yunan Adaları’ndan Leros, Antik Yunan efsanelerinde Artemis’in avlanma yeri, daha modern çağlarda uzun yıllar süren işgaller altında kalan ama her zaman denizle iç içe bir ada. Bir o kadar da karmaşık ve dönem dönem çalkantılı bir tarihe sahip. İstanbul merkezli sanat platformu <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/perasmaistanbul/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Perasma</a>'nın düzenlediği “All Things Become Islands Before My Senses” isimli grup sergisi tam da bu adayı konu alıyor. İtalyan işgalinden kalma Sinema Roma, Xerokampos Eski Kışlası gibi tarihî binalarda gerçekleşen sergi, 17 sanatçının özel enstalasyonlarıyla dolu. Zamanla, suyla ve adanın tarihçesiyle olan ilişkileri mercek altına alan bu sergi, adanın karmaşık tarihinden ilhamla güzellik ve zorlukların nasıl bir arada yükselebileceğini gözler önüne seriyor.Işıl İlkter: İstanbul merkezli bir platform olarak Perasma’nın Leros Adası’yla ilişkisi nasıl başladı?&nbsp;Burcu Fikretoğlu &amp; Gizem Naz Kudunoğlu: Leros yolculuğumuz 2023 yılında "Time is a Child" sergisiyle başladı. Zaman kavramını düşünmek istediğimiz ve zamanın bir adada nasıl ilerleyebileceğini odaklanmak istediğimiz sergi Martin Creed, Alice Guittard, Kostis Velonis ve Maria Joannou gibi sanatçıların katılımıyla gerçekleşmişti. Geçtiğimiz yıldan bu yana adada olmak, burada vakit geçirmeye devam etmek, adayı gerçekten tanımaya başlamak bu serginin ortaya çıkmasının önemli etkenlerinden. Zamana ve onun anakaranın ötesinde nasıl ilerlediğine ve donduğuna odaklanmak, bu sene Leros özelinde bunu yeniden düşünmek istedik.Işıl: Serginin Cesare Pavese'nin "Yalnızlık Tutkusu" şiiriyle ilişkisini nasıl tanımlıyorsunuz?Burcu &amp; Gizem: Edebiyat her zaman organize ettiğimiz sergilerde önemli bir yere sahip oluyor. Çalışma, araştırma süreçlerinde sanatçıların, mekanların, kavramların hep sözcükler eşliğinde yeniden okunması kaçınılmaz oluyor. Leros için çok yoğun yaşanmış tarihî olaylar söz konusu. Burada geçirdiğimiz kış boyunca hep şiire döndük. Ada, çok önemli şairlerin diktatörlük döneminde sürgünde yaşadığı bir ada aynı zamanda. Ritsos belki de bunlardan en önemlileri. &nbsp;Pavese’ye gelince, bir gün Pavese’nin söz konusu şiirini okurken “her şey duyularımın önünde adaya dönüşüyor” dizeleri çarptı bize. Dünya savaşlarının yıkıcılığına tanıklık eden ve bu tanıklığın birey üzerindeki etkisini ve yalnızlaştırıcılığını çok özel bir biçimde tanımlayan bir şair Pavese. Bize göre “Yalnızlık Tutkusu” şiirindeki dizesi serginin genel kavramsal yaklaşımını çok özel bir yerden tanımladı. Bu seneki içerik üzerine çalışırken coğrafi bir ada yanında, insan bedeninin ve canlı ya da cansız bütün nesnelerin de “adalaşabileceği” düşüncesi çok etkili oldu.Işıl: "All Things Become Islands Before My Senses" Leros’un her yerine yayılan mekana özgü bir sergi olarak tanımlanabilir. Sergi adanın tarihi ve doğal özellikleriyle nasıl bir ilişki kuruyor?Burcu &amp; Gizem: Leros’un, kentsel neoklasisizm ve erken İtalyan modernizmiyle adanın arkaik geleneği ve doğasını bir arada barındıran mimari manzarası serginin çatısını önemli ölçüde şekillendirdi. Lakki limanının Doğu Akdeniz’in en önemli, en büyük doğal limanlarından biri olması bu adanın kaderini büyük ölçüde etkilemiş zaten. Lakki’de Mussolini planlamasıyla inşa edilen yaşam alanları sanatçılar için büyük bir ilham kaynağı oldu. Kostis Velonis bu defa ikinci kez adaya geldi ve ada, mimariyle ve mekan kurgulamayla çok yakından ilişkili pratiği için büyük bir ilham kaynağı oldu. Farida El Gazzar’ın coğrafyalara özgü bitki örtüsünün mimariyle yanyanalığına odaklanan pratiği için Lakki çok özel bir mekan. Goshka Macuga zaten sergiyle ilgili projesini tamamen Leros için en büyük konu olan Lepida’daki terk edilmiş akıl hastanesi üzerine planladı. Bu sergi, her ne kadar evrensel kavramlara odaklı olsa da konu edindiği her şey bu adanın kökünden türüyor.Işıl: Serginin mekanları olan Sinema Roma, İlkokul, Xerokampos Eski Kışlası ve Leros Denizcilik Kulübü gibi yerleri seçme sürecinde hangi kriterler öne çıktı? Bu mekanların sizce ortak özellikleri neler?&nbsp;Burcu &amp; Gizem: Mekanların öne çıkan ortak özelliği adanın kültür, ticaret, keşif ve fetih hikâyeleriyle iç içe geçen bir diyaloğa fırsat vermesi. Eserler ağırlıklı olarak ana mekanımız olan Perasma Space, <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/cevdeterek/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Cevdet Erek</a>’in enstalasyonunun yer aldığı Lakki İlkokulu ve Necla Rüzgar’ın işinin yer aldığı Diapori İtalyan Kışlası’nda yer alıyor. Agia Marina’daki Perasma Space ana mekanımız; bugün Yelken Kulübü olarak kullanılan, geçen seneki sergide ana mekanımız olan İtalyan silah deposunu Pawel Althamer bir ay süreyle bir workshop mekanına dönüştürüyor, buradaki yerel halk ve sığınmacı kampından insanların oluşturduğu bir grupla bir enstalasyon için çalışmalarını sürdürüyorlar. Sanatçının adaya ilk geldiği günden beri amacı, kulübün önünde yer alan çok eski bir kayığı bir sığınmacı teknesi olarak yeniden kurgulamak ve suya bırakmaktı. Ağıt yakmak ve elinin kolunun bağlandığı bir yas yerine Pawel, ilk günden beri bir komünite oluşturmayı ve ortaya çıkacak bir yapıt üzerinden diyalog kurmayı hayal etti.Lakki’deki İtalyan döneminden kalma mimarisiyle ön plana çıkan İlkokul binasında Cevdet Erek’in “Sahil Sesi Sahnesi” adlı yerleştirmesinin mekana özgü adaptasyonu yer alıyor. Eş zamanlı olarak aynı adı taşıyan kitabın Yunanca çevirisini de yayımladık. İtalyan koloni döneminden kalma, duvar resimleriyle kaplı bir askeri kışlada Necla Rüzgar’ın oradaki duvar resimlerinden ilhamla ve mekanın şu anki keçi ağılı olarak gördüğü işleve atıfta bulunan bir resim yerleştirmesi yer alıyor. &nbsp;Işıl: Leros'un İtalyan işgali ve adanın geçmişindeki gergin dinamikler, sergi mekanlarının seçimi ve düzenlenmesi üzerinde ne tür bir etkisi oldu?&nbsp;Burcu &amp; Gizem: Bir Yunan adası olarak geçmişi çok yeni olan Leros, birçok kültürün izlerini taşıyor. Osmanlı yönetimi, İtalyan kolonizasyonu ve bu süreçte oluşan eşsiz mimari, Alman ve İngiliz yönetiminin izlerine adada sıklıkla rastlanıyor. Daha sonra siyasi suçlular, adanın bütün dünyada kötü üne sahip olmasına neden olan akıl hastanesi ve daha birçok etki adada bütün zamanların kendine has bir şekilde üst üste binmesi serginin ortaya çıkmasında büyük etki taşıyor. Bu süreçte adadaki sergi ve misafir sanatçı çalışmaları aracılığıyla adadaki yerel şahıs ve kurumlarla yakından çalışmaya da ayrıca özen gösterdik.Işıl: Sergiye katılan sanatçıların seçim süreci nasıl gerçekleşti?Burcu &amp; Gizem: Zaten uzun yıllardır birlikte çalıştığımız sanatçılar, takip ettiğimiz isimler, çalışmasak da bir şekilde uzaktan tek taraflı ilişki kurmuş olduğumuz sanatçılar var ve odaklandığımız konular, ilham aldığımız her şey hem onlar tarafından şekilleniyor hem de zaten bu konulara kafa yoran sanatçılara doğru çekiliyoruz. Sergiyi oluşturma sürecinde sanatçıların bir kısmıyla stüdyo ziyaretleri gerçekleştirdik ya da telefon konuşmaları ve zoom toplantıları yaptık. Kendi aklımızdakileri anlattık, onların yaklaşımlarını, o dönemdeki çalışmalarının neye odaklandığını, bizim üstüne sorular sormaya çalıştığımız konuların onları o anda ilgilendirip ilgilendirmediğini, pratiklerinde yer verecekleri bir durum olup olmadığını öğrenmek istedik. Bazı sanatçılar zaten en baştan beri aklımızda olan isimlerdi. Örneğin Cevdet Erek Akustik Ayna’ya çıktığımızda ikimizin de ilk aklına gelen isimdi ve ilk ulaştığımız sanatçıydı. Bazı sanatçılarla tesadüfi sohbetler sırasında sergiden konuşurken kendiliğinden evrilen bir süreç oldu. Bazı sanatçılarla zaten uzun yıllardır devam eden ilişkimiz olduğu için bu sene bu sergi olacağını zaten biliyorlardı ve onların bu seneye nasıl cevap vereceğini gördük. Çünkü geçtiğimiz sene de varlardı ve o yolculuğu da görmek bizim için önemliydi. En az yeni sanatçılarla çalışmaya başlamak, birbirinin ritmini anlamak ve yeni bir diyalog kurmaya çalışmak kadar heyecanlıydı.Işıl: Cevdet Erek ve Goshka Macuga gibi sanatçıların, sergiye özel olarak yarattıkları mekana özgü eserlerin üretimini besleyen süreçler neydi?Burcu &amp; Gizem: Goshka Macuga’yı Londra’da ilk ziyarete gittiğimizde adadaki akıl hastanesinden bahsetmiştik ve çok etkilenmişti. Ne yaparsam yapayım kesinlikle burada bir şey yapmak isterim demişti ve bizim de çok hoşumuza gitmişti. Sonra kendisini buraya davet ettik burada film çekmeye karar verdi. Akıl hastanesi göçmenlerin sığınma merkezi ve İtalyanların savaş sırasında yaptığı, donanmanın kaldığı bina ve uzun bir süre akıl hastanesi olarak kullanılıyor. Leros’un adının kötüye çıkmasında önemli payı olan bir yer.&nbsp;Macuga, burada hayatının ilk film projesini yapmak istedi. Bir ekip kuruldu, adadaki tiyatro kulübüyle çalışıldı ve biz orda çekime başladık. Farklı zamanların birbirine geçtiği bir kurgu hayal etti. Elinde cep telefonuyla konuşarak Nazi kostümüyle akıl hastanesinin odalarında yürüyen biri gibi hangi zamanda olduğumuzu anlayamadığımız bir kurgu. Çekimi yaparken güvenlik, ardından polis gelip çekimi durdurdu. Adanın şartlarına ve içinde bulunduğumuz duruma adapte olduk; sanatçının kaldığı otelin konferans ve havuzunda çekim devam etti. Film farklı küçük senaryolar içeriyor. Bu bölümler herhangi bir sahneye bağlı kalınarak yazılmadı. Sanatçı kendisini tamamen bırakmak istedi. Tüm bu bölümlerin birleştiği, Ekim’de lansmanını yapacağımız bir film üzerine çalışıyor.Cevdet Erek davetimiz üzerine mekan keşfi için geçtiğimiz Şubat’ta Leros’a geldiğinde ve Lakki’deki İtalyan İlkokulu’nu ziyaret ettiğimizde SSS - Sahil Sahnesi Sesi enstalasyonunun bu mekanla olan uyumunu hep birlikte hissettik. Enstalasyona eşlik eden aynı başlıklı kitabının Yunanca çevirisi İstos Yayınları tarafından yapılarak sergiye özel Türkçe-Yunanca edisyonu hazırlandı. Deniz kenarında yer alan ilkokul binasının üzeri yarı açık dairesel yapıdaki avlusu, oradan duyulan dalga ve rüzgar sesleri, mekanın hissi, Cevdet’e ilk andan itibaren ilham oldu. &nbsp;&nbsp;Mekan keşfi sırasında kendisiyle ziyaret ettiğimiz ilk mekanlardan bir diğeri de Parabolic Acoustic Mirror oldu. Bu lokasyonu sergiye dahil etme fikriyle eş zamanlı Cevdet Erek’i orada bir proje yapması için davet etme fikri doğmuştu. İlk ziyaret anından itibaren de proje fikirleri gelişmeye devam etti. Serginin 2025 edisyonu kapsamında önümüzdeki yaz hayata geçireceğiz.&nbsp;Işıl: Sergi aracılığıyla aynı zamanda ada halkı ve yerel kurumlarla işbirliği de yapıyorsunuz. Bu işbirlikleri nasıl gelişti ve sergi sürecine nasıl katkıda bulunuyor?Burcu &amp; Gizem: Ada halkı ve yerel kurumlarla işbirliği yapmak bizim burada geçirdiğimiz uzun süreler ve tüm sergi hazırlıkları süreci boyunca doğal olarak öncelik verdiğimiz konuların başında geliyordu. Biz sadece bir senedir buradayız, yerel işbirlikleri olmadan bu serginin hayal ettiğimiz ölçekte gerçekleşmesi mümkün olmazdı. Bizim adaya ve insanlarına olan sevgimiz ve saygımızın karşılık bulması bu serginin en önemli başarılarından biri.&nbsp;

Burcu Fikretoğlu ve Gizem Naz Kudunoğlu ile "All Things Become Islands Before My Senses" üzerine.

Adalaşan eserler, zamana karşı diyaloglar

Başlangıç noktası Lakki, çünkü adanın kaderi son 100 yılda burada belirlenmiş.&nbsp;Leros’ta ada ruhunu anlamak için Archontiko Angelou’da konaklamalı. Aile yadigarı bir konağı otele çeviren Marianna, bir adada ama çok özel bir adada olduğunuzu anlamanız için size gereken her şeyi veriyor. Bunu yaparken de turistik endişelerden çok uzakta. Misafirlerini bütün samimiyeti ve sakinliğiyle ağırlıyorSabah kahvesi veya kahvaltı için Lakki’deki Mikes. Yerel halk kilise sonrası oraya uğrayıp kahvesini ve peynirli böreğini yiyor. Saat kulesi, Agora, İtalyan varlığına dair ne varsa onların içinde bir Yunan deneyimi.Ayaküstü sohbet noktası kesinlikle Platonos çünkü belediye binasında işi olan, bu yazın başında açılan Mahalla’ya kahveye uğrayan, souvlaki’cide öğle yemeğine oturan herkes o küçük noktada birleşiyor.&nbsp;Mutlaka tanışılmalı dediğimiz Leroslu Nikos Fokas. Sekiz senedir adada yaşayan bu entelektüel dost, aklınıza gelme ihtimali olan bütün soruların cevabı olmanın yanı sıra yeni sorular sorma ilhamını size verecek kadar bilgili.&nbsp;Sonraki uğrak noktalar Harris Bar. Adanın güzel bir bölümüne sahip manzarası eşliğinde güzel bir kokteyl harika bir fikir. Panteli’deki Psaropoula çünkü Apostolis başınıza gelebilecek en babacan, en samimi, en sıcak, en dost ve dertlendikçe en büyük teselli olmanın yanı sıra yeteri kadar geç saate kalırsanız en güzel dans arkadaşı.Kesin görmeli veya araştırmalı dediğin kültürel yapı Parabolik Akustik Ayna. Muhtemelen Yunanistan’da gördüğünüz hiçbir mimari yapıya benzemiyor. Dev bir kulak!Ayaküstü atıştırmak için Platonos’taki Yparxo. Eş dostla karşılaşıp tam mahalle sohbeti eşliğinde spesiyal yemek yarım saatlik iş.Bütün kışımızı geçirdiğimiz Agia Marina’daki Calvo Cafe’de her gün minimum 4-5 saatini geçiren dostlarımız var. Telefonlarına bakmıyorlar, her seferinde arkadaşlarla da oturmuyorlar. Bazen saatlerce tek başlarına denize bakıyorlar ve kendi koşturmamız içinde bu varolma biçimi bize güç veriyor.Gün batımında manzaraya bakmak için uğradığımız nokta Panteli ya da Gourna. Çünkü Güneş, buradaki her şeyin rengini ustaca değiştiriyor. Güneşin batışının kendisi değil de etraftaki yansıması için seviyoruz buraları.Akşam yemeği için Sotos’da kabuklu ne varsa söylemeli.&nbsp;Evden önce son durak Calvo ya da Savana. Çünkü her halinizle sizi kucaklayan muhteşem insanlar.Adada her şey kolektif; gizli saklı yok. Dolayısıyla “sadece buralı bilir” dediğimiz bir deneyim de yok. Burcu ve Gizem'in listesindeki adresler <a fr-original-style="" href="https://maps.app.goo.gl/HFwnE1JNMVkFAMhH8" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">burada.</a>&nbsp;

Burcu ve Gizem'in rotası Lakki'de başlıyor.

Leros’ta bir gün

<a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/freyaalt_/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">FREYAalt</a> 2022 Eylül’ünde İstanbul’un genç yaratıcıları olarak <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/ecemanav/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Ece Manav</a> ve <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/omerciftci08/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Ömer Çiftçi</a>’nin kendi ihtiyaçları ve tutkularından yola çıkarak hayata geçirdikleri hem kendi hikayesini hem de kültürünü inşa etmeye başlayan bir inisiyatif ve sanat odaklı oluşum. Çukurcuma’da Çukurcuma Cami Sokak’taki apartman dairesinde geçirilen 9 ayda gerçekleştirdiği ve her biri farklı ekiplerden, pratiklerden ve kültürlerden oluşan 8 grup sergisiyle varlığını ortaya koydu. Şimdi İstanbul ve Berlin arasında ve ötesinde üretmeyi ve dönüşmeyi sürdürüyor.

Ece Manav ve Ömer Çiftçi'nin kurduğu Berlin-İstanbul arasında ve ötesinde üreten inisiyatif ve sanat odaklı oluşum.

FREYAalt

Her gün geçip gittiğimiz o caddeye, gölgesinde dinlendiğimiz ağaca, belleğimizde yer etmiş o banka; rutinlerimize, örüntülerimize dönüp bir daha baksak neler bulurduk? Neleri arardık? Gündemimiz 2022’de Çukurcuma’da bir apartman dairesinde kolektif bir çabayla genç yaratıcıların ihtiyaçlarına ve tutkularına cevap vermek üzere ortaya çıkan inisiyatif ve sanat odaklı oluşum <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/freyaalt_/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">FREYAalt</a>’ın Berlin’deki yeni sergisi. Serginin küratörü ve FREYAalt kurucu ortağı <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/ecemanav/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Ece</a> (Manav)’nin Glogauer Straße’den Maybachufer Köprüsü’ne doğru mahallesinde yürürken yaşam alanlarımıza, buradaki rutinlere, üretimlere, etkileşimlere ve örüntülere götürdüğü dikkati ve sonrasında belleğinden dökülenler ile gelecekte olabileceklere duyduğu heyecanla oluşan “PROEM”: Proem, poetry, ensemble. Yaşam alanlarımız karşılaşmalar arasındaki örüntülerin peşinde ve yeni örüntülerin teşvikçisi olacak sergi, 24-28 Temmuz’da Berlin’de Kreuzberg’te bir art residency olan <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/glogauair/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">GlogauAIR</a>’da. Öncesinde Ece’yle Soli’nin de medya partneri olduğu serginin küratöryel sürecine, etkinlik programına ve FREYAalt’ın oluşum, kuruluş demek pek doğru olmayacak, süreciyle nasıl bağlantılar içerdiğinde dair konuşuyoruz.Elif Bayram: FREYAalt’ın oluşum sürecinden bahseder misin?Ece Manav: Çukurcuma’da yaşananlar, ki bu satırları okuyacak ve oradaki mekana bir kez olsun uğramış tüm dostlarda bu bir şey ifade edecektir, her şeyin tohumu oldu. “Mükemmel olmayan” galeri mekanımız, bembeyaz ve boş apartman dairesi; hepimizin öğrenme, kaynaşma ve üretim alanı, Freya’nın da ruh ve metodunun oluştuğu ve vizyonunun köklendiği yerdi. Tüm yollar bizi hâlâ oraya çıkarıyor. Bu yaklaşım, hayatlarımızdaki bir zaman dilimini ya da anıları ilahlaştırmaktan değil, hatırlamak ve takdir etmekten geliyor. Bu dönemi cebimize koyduktan sonra, biraz durup 2024 projeksiyonumuzu çizmek ve hislerimizi tartmak istedik, pusulamız hep bu oldu. Ekipten herkesin gördüğü güzel projeleri, yeni fikirleri, destek programlarını attığı, bunları hanemizde biriktirdiğimiz bir dönemden sonra tam kabuk değiştirerek başta çizdiğimiz vizyon, bu yaz itibarıyla aksiyona dönüşmeye başladı: Yani FREYAalt’ın ev sahibi, misafir veya katılımcı rollerinden birini veya birkaçını üstlenerek hareket halinde olması.Elif: FREYAalt’ın Berlin’le nasıl bir bağı var?Ece: FREYAalt’ın etrafındaki emek verenlerin yaşadığı ve ürettiği şehirleri gözeterek söylemek gerekirse FREYAalt’ın birçok şehirde var olan ya da potansiyel bir bağı var aslında. Öğrenmek ve tanışmak için farklı dinamiklere girmeye ve kendimizi yeni sularlara atmaya hepimiz hevesliyiz.&nbsp;FREYAalt ile Berlin’in bağı, ister istemez benim burda yaşamamdan geliyor. Geçtiğimiz yıl da ufak tefek etkinlik ve kürasyonlarla Berlin’de varlık göstermeye başlamıştık. Onlar da bu yılın tohumu olmuş, şimdi eklemlenerek yayılıp yeni ilişkiler kuruyor, işbirlikleri doğuyor, Berlin metropolünün uluslararası sanatçıları Türkiye’deki gibi organik bir parçamız haline geliyor, bebek adımlarla genişliyoruz. Konu benden geçmiş durumda.&nbsp;Elif: Kreuzberg’te bir art residency olan GlogauAIR’da 24-28 Temmuz tarihinde FREYAalt, “PROEM” sergisiyle tekrar Berlin’le bir ilişki kuracak. “PROEM” neleri, kimleri, nasıl bir alanda bir araya getirmeyi ve karşılaştırmayı amaçlıyor?&nbsp;Ece: Berlin’de kapsamlı bir proje yapmak ajandamızdaydı. GlogauAIR’la yollarımız kesişti ve müthiş bir heyecan ve merakla oluşumumuzu tanımak istediler. FREYAalt’ın hikayesi onlara yapacağımız proje önerisinin kendisi oldu.&nbsp;Ardından tabii düşünme ve proje yaratım süreci başlıyor. GlogauAIR’ın sokağı neredeyse her gün geçtiğim bir yer, aynı çevrede oturuyorum. Bir anda geldi zaten, rüzgar gibi, benim anlatmak istediğim bir hikayem var buralardan geçerken. “PROEM” için küratör rolüne bürünmemde elbette “gelişmekte olan sanatçılar” diye bahsettiğimiz odağımızın hepimizi kapsıyor olması var. Hayatımda kendi bağımsız kürasyon çalışmalarımı geliştirdiğim bir dönemde, kurucu ortak şapkamın yanına bu proje özelinde küratör şapkasını da eklemiş oldum. Bazı alanları konforlu, bazılarıysa yeterince çetrefilli olan bu işte kimleri bir araya getireceğim yine çok içgüdüsel ilerledi. Stratejik planlar yapmadım açıkçası, biri kalbime düştü diğeri zihnime, bir kısmı da bu düşüşler dolayısıyla algoritmama. Etrafında toplandığımız konunun doğurganlığı ve feminist tarafları sebebiyle bir de baktım, hatta şaşırmadım da, bir araya gelen ekip ağırlıklı FLINTA sanatçılardan oluşuyor. Hem de Istanbul, Berlin ve Brüksel ekseninde. Yaşadığım, beni oluşturan bu şehirlerden, çeşitli zamanlarda hayatıma girmiş insanları birlikte inşa ettiğimiz sanatsal ifade ve çatının altında bir araya getiriyor “PROEM”. Yaşadığım muhitte, Berlin’in kültür füzyonun en kuvvetli yaşandığı sokaklardan birinde, harika bir art residency ve ikonik bir bina (Pergamon Museum’un mimarı Ludwig Hoffmann 1896’da tasarlamış) ve çok keyifli bir bahçede birkaç güne buluşuyoruz.Elif: Serginin küratöryel araştırma sürecinden bahseder misin? Bu süreçte “PROEM” ismi nasıl ortaya çıktı? “PROEM”in senin için tanımları ve çağrışımları neler?Ece: Yine Glogauer Straße’den Maybachufer köprüsüne bağlandığım günlerden birinde, zihnim meşguldu, bir şeyler gıdıklıyordu beni. GlogauAIR’ın karşı kaldırımından geçiyordum (ki burayı mekanla tanışana kadar hep devlet kütüphanesi sanıyordum) ve aynı anda hem kamusal alanda, sokakta bulunmaya dair hem de Ece olarak benim sosyal-ortak yaşam alanımıza ne kattığım, çeşitli zaman ve durumlarda büründüğüm rol ve hislere dair çok fazla duyguyu bir arada yaşadığım bir an oldu. Sergide nelerle oynayacağımız belli oldu o esnada. Yaşam alanlarımız, buralarda yarattığımız, kopyaladığımız, sonra da paylaşmaya başladığımız rutinler ve örüntüler; her gün sokağa çıkarken yanımızda taşıdığımız modumuz, karakterimiz ve travmalarımız (aynı bir ilişkiye ve arkadaşlığa başlarken hepsiyle geldiğimiz gibi), beraberinde gelen duygu durumları, bir şeylerin parçası hissetmek, benimsemek veya bunların hiçbirini tiye almamak ya da tam tersleri… Sokak dediğin yer devamlı sonsuz molekülün çarpıştığı bir alan, hem fiziki hem duygusal boyutta. Bizi çevreleyenleri fark ediyor muyuz? Yoksa zaten “hep ordalar” diye biraz garantiye almışız da görmezden mi geliyoruz? Bunu bir güç unsuru görmeksizin, gölgesinde beklediğin ağaçtan kahve molası verdiğin köşeye kadar hepsi zamanın bir yerinden yakalayarak senin, benim, bizim ürettiğimiz şeyler. Beni çeperine alan sistem, hepimizin hikayelerinin çarpışmasından oluşuyor. Bunu hatırlamak için “PROEM”. Etrafımızdaki enstantanelerin varlığı var, bir de onların kabulü. Geçicilik burada uçup giden bir ifade değil, aksine hareketin yankılarını duymaya çalışmak mesele. Bunu unuttuğumuzda, fark ediyorum ki ya kendimizi ya da kendimiz gibi olmayanları soyutlama/ötekileştirme girişiminde bulunuyoruz. Öteki olumsuz tınlıyor belki birçoğumuza. Ne demek gerçekten? Tüm bu unsurlar, hepimiz, bir öteki değil miyiz? Tüm ötekiler ve hikayeleri bir araya gelince birlikteliği, sokağı, sistemi yaratmıyor mu? Aitlik veya yabancılık duygularını spektrumun iki ucu olarak ele aldığımızı varsayalım, birbirlerinden çok farklılar mı, yoksa aynı kazanda kaynayabilirler mi?&nbsp;Proem’in anlamı önsöz. Kelime anlamının yanı sıra bana fonetik olarak “prologue” (yine önsöz, girizgah anlamlı), “poetry” (şiir), “ensemble”ı (birliktelik) çağrıştırıyor. Bu 5 günlük deneyimi, &nbsp;bu &nbsp;çağrışımların bir derlemesi olarak yaratıyoruz.&nbsp;Elif: Sergideki sanatçılar, pratikleri ve mahalle arasında nasıl ilişkiler kuruyor?Ece: Etrafında bir araya geldiğimiz kavramlar, bilinçli veya bilinçdışı olarak her birimizin konusu. Sergi 12 sanatçının yerleştirme, video, kısa film, ışık enstalasyonu, heykel, görsel-metin bazlı haritalandırmalar ve bir kamp müdahalesi gibi çeşitli pratiklerden oluşuyor. Kimilerinin çok kişisel kimilerininse çok daha kolektif çalışmalarıyla bellek arkeolojisi yaptığı bir ortaklık var diyebilirim. Bu belleğe bir de mekanın kendisi dahil oluyor ki GlogauAIR’la yaptığımız işbirliğinin derinleşmesini çok önemsedik. Sanatçı ağırlama programıyla orada yaşayan sanatçılarla tanışmak, kültür ve deneyim transferine alan yaratmak için içerikler de çalıştık. En güzel kısmıysa, sergi sanatçılarından ikisi daha önce GlogauAIR’ın sanatçı programında yer almış isimler. Bu proje için tanışıp kürasyona dahil ettiğim, biri Arjantin/İtalya asıllı diğeriyse ABD’den program için ilk kez Berlin’e gelmiş, burda pratikleri keşfedilip fırsatlar doğunca buraya yerleşmiş sanatçılar. “PROEM” için Berlin hikayelerinin başladığı yere iade-i ziyaretlerini bizimle yapacaklar.Elif: “PROEM” Maybachufer’le nasıl konuşuyor? Bu mahallede nasıl yeni alanlar açmayı ve ağlar kurmayı hayal ediyor?&nbsp;Ece: Tasarımlarımızı bastırdığımız ozalitten birlikte etkinlik düzenlediğimiz lokallere kadar herkes Kreuzberg’in bir bölgesinden. Onun dışında kurguladığımız iletişimde Kreuzberg’in dinamiklerini, ekibin karma yapısını, FREYAalt’ın önceliklerini göz önünde bulundurduk. FREYAalt uluslararası bir yapı artık ama özünde İstanbullu. Mekanımız da her şeyin öyle ortasında ki burda geçireceğimiz birkaç günün (yankıları geliyor) yaratabileceği yeni çekim yasalarının peşindeyim. Tüm bilgileri İngilizcenin yanı sıra Türkçe de hazırlıyoruz. Berlin’de daha önce hiçbir sanat etkinliğinde Türkçe metin ve açıklama görmedim, sanatçılar Türk de olsa. Şehirdeki yüz binlerce Türk’ten yolumuzun daha önce kesişmediği, Türkçe açıklamayı bir davet olarak kabul edip sergiyi gezmek isteyecek birileri olur belki, ne güzel olur. İçeride ise hepimiz başından sonuna kadar orada olacağız; Almanca, İngilizce ve Türkçe etkileşimlere.Elif: Serginin etkinlik programından bahseder misin?Ece: Etkinlik programı biraz beklenmedik oldu, başta böyle bir planım yoktu. Sanırım son anda eski festivalcilik kaslarım uyandı, dediler ki yetmez. Böyle bir mekana ve dış avluya sahipken hakkını vermek, kullanmak da istedim. Her güne performans, atölye, dinleme, küratör turları, kısa film gösterimi gibi çeşitli aktivitelerin olduğu samimi bir program hazırladım. Programda yer alan tüm sanatçılar gönüllü bir şekilde hikayeye ısınıp projeye katkı sağlamak isteyenlerden oluşuyor. Tamamen bağımsız ve sponsorsuz bir proje “PROEM”. Herkesin yetenekleri ve özverisiyle bu kadar kapsamlı olabildi.&nbsp;Girişler 4 gün boyunca bağışla olacak, ortalama 10 euro’luk bir katkı önerisiyle. Kurduğumuz mini sistemle de bu katkıyla kapılarımız 4 gün, tüm etkinliklere katılım sağlanabilecek şekilde açık olacak. Bir giden bir daha gelsin, koklasın, kendi de sinsin, kaynaşalım, konuşalım istiyoruz. Gün gün inşa edeceğiz beraber. Çok heyecanlıyım doğrusu! Yarın itibarıyla ekip bir bir geliyor Berlin’e.

Çukurcuma’dan Maybachufer’e: FREYAalt kurucu ortağı Ece Manav’la FREYAalt’nın son sergisi “PROEM” üzerine.

Glogauer Straße üzerinde karşılaşmalar ve bellek arkeolojisi

<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Aşırı turizm karşısında yeni maliyetler ve davranış kuralları</h2>TurizmThe New York Times’da yayımlanan <a fr-original-style="" href="https://www.nytimes.com/2024/06/04/travel/global-overtourism-fees-rules.html" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">makaleye</a> göre, turistik destinasyonlarda yönetimler, ziyaretçilerin ve yerlilerin ihtiyaçlarını dengelemek için yeni ücretler getiriyor ve vergileri artırıyor. Bali, artık kültürel ve çevresel korumaya yardımcı olmak için yaklaşık 9,40 dolarlık bir turist vergisi alıyor. Galapagos Adaları, giriş ücretlerini toplum projelerine yönlendirmek üzere 200 dolara yükseltti. Venedik ise, ziyaretçi-yerli dengesini etkin bir şekilde yönetmek için yoğun dönemlerde 5 euroluk bir ücret uyguluyor.Artan vergiler: Amsterdam ve Paris gibi önemli şehirler ve Yunanistan gibi turizmin önemli bir gelir kaynağı olduğu ülkeler, pandemi sonrası otel vergilerini artırdı. Özellikle Yunanistan, yüksek sezonda beş yıldızlı otellerde geceliği 10 euro’ya kadar “iklim krizi dayanıklılık” ücreti almaya başladı. Bu değişiklikler, turizm arttıkça zarar gören altyapı ve çevre girişimlerini desteklemeyi amaçlıyor.Davranışlara düzenleme: Milano, sakinlerinin şikayetlerine yanıt olarak açık havada vakit geçirme sürelerini ve gece geç saatlerde yiyecek ve içecek satışını sınırlayan düzenlemeler getirdi. Benzer şekilde, Balear Adaları da turist yoğun bölgelerdeki parti teknelerindeki kısıtlamaların yanı sıra gece geç saatlerde alkol satışını ve sokakta alkol tüketimini yasaklıyor. Bu kurallar, yerel toplumlarda turistlerin yol açtığı rahatsızlıkları gidererek toplum huzurunu korumayı amaçlıyor.Ne düşünüyoruz?&nbsp;Sürdürülebilir turizm uygulamaları, bir akım olmanın ötesinde ekonomik büyümeyi çevresel ve sosyal sorumlulukla dengelemeli. Aşırı turizmin yıkıcı etkilerine karşı koymak ve turizmin tüm paydaşları için faydalı hâle gelmesini sağlamak için yeni kurallar ve düzenlemeler yürürlüğe girmeye devam edecek gibi görünüyor. Fakat konunun kalıcı ve uzun vadeli çözümü, turisti eğitmekten ve talebin yönünü değiştirmekten geçiyor. &nbsp;<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Yeni düzenlemelerle konut krizine müdahale</h2>Barınma kriziAmoledo’nun <a fr-original-style="" href="https://amoledo.com/en/news/4281-greece-fights-housing-crisis-new-airbnb-rules-fall-2024" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">haberine</a> göre, uzun dönem kiralık konut sıkıntısına cevap olarak Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis, Airbnb gibi kısa dönem kiralamalara uygulamalarını azaltmayı hedefleyen yeni düzenlemeleri açıkladı. Yunanistan’da önümüzdeki aylarda yürürlüğe girecek olan düzenlemeler, kısa dönem kiralama sürelerini iyice kısıtlıyor ve bir kişinin listeleyebileceği mülk sayısını sınırlandırıyor. Ayrıca yeni bir kurala göre, Golden Visa sahiplerine ait mülklerin uzun dönem kiralanmasını zorunlu hâle geliyor ve bu kurala uymayanlara ağır cezalar verilmesi söz konusu.&nbsp;Başka başka: San Francisco and Seattle, tek bir ev sahibinin listeleyebileceği mülk sayısını sınırlayarak Yunanistan'la benzer bir yaklaşım benimsiyor. Bu sınırlama, yerel konut piyasalarının birkaç kişi veya kuruluş tarafından tekel altına alınmasını engellemeyi ve uzun vadeli kiracılar için konut erişimini korumayı amaçlıyor.Barselona örneği:&nbsp;Diğer yandan Barselona, 2029 yılına kadar tüm kısa dönem turistik kiralamaları aşamalı olarak kaldırmayı planlayarak konut krizine radikal bir yaklaşım getiriyor. Bu girişim, kiralama lisanslarının verilmesini ve yenilenmesini durduracak. Ayrıca halihazırda kayıtlı olan 10 bin birimi de etkili bir şekilde sıfıra indirmeyi hedefliyor.&nbsp;İkamet şartı:&nbsp;New York, Vancouver ve Tokyo gibi şehirler, Airbnb ev sahiplerinin kiraladıkları dairelerde ikamet etmesini şart koşuyor. Bu kural, kiralık mülklerin aktif olarak buralarda yaşayan kişiler tarafından yönetilmesini ve toplulukla daha yakın bir bağlantı kurulmasını sağlıyor.Bir adım geriden: Berlin, 2016 yılında tüm evlerin kısa süreli kiralanmasını yasaklayan bir yasa çıkarmıştı. Uygulamada zorluklar yaşanması nedeniyle bu yasa 2018 yılında yürürlükten kaldırıldı. Şimdi Berlin, daha uyumlu kısıtlamalar ve ihlallere daha yüksek para cezaları uygulayarak daha dengeli bir yaklaşım benimsiyor. Bu değişiklik, hızla değişen konut piyasalarını düzenlemenin zorluğunu gözler önüne seriyor.Ne düşünüyoruz?&nbsp;Kısa dönem kiralamalar, konut piyasaları ve yerel topluluklar üzerinde önemli bir etkiye sahip. Bu nedenle birçok şehir, konut erişimini korumak ve yerel sakinlerin yaşam kalitesini artırmak için farklı düzenlemeler ve politikalar uygulamaya koyuyor. Her şehrin kendine özgü koşulları ve ihtiyaçları olduğu için en iyi çözüm tek bir modele uymuyor. Bu nedenle, farklı yaklaşımların etkilerini izlemek ve gerekirse düzenlemeleri uyarlamak önem kazanıyor.

Şehirlerdeki barınma krizi karşısında yeni kurallar, sürdürülebilir turizm yolunda yeni düzenlemeler.

Aşırı turizmle mücadele, konut krizine müdahale

İstanbul, güneybatısı ve ötesinde sevdiğimiz şehirlerden ajandamıza not aldıklarımız.

Temmuz 2024

<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">The Monocle Quality of Life Conference İstanbul’a geliyor</h2>EndüstriMonocle, yaşam kalitesini odağına alan konferansını bu yıl 10-12 Ekim tarihleri arasında İstanbul'a taşıyor. Besleyici bir dünya görüşü oluşturmak üzere fikirlerin paylaşımını ve tartışmaları teşvik eden konferans düşünürleri, sektör liderlerini ve yaratıcı yetenekleri bir araya getiriyor. Üç gün sürecek konferans boyunca 20'den fazla konuşmacı ve 200'den fazla uluslararası katılımcı, daha iyi bir gelecek inşa etme konularında fikir alışverişinde bulunacak. Katılımcılar, bu küresel zirvede, topluluğu ve şehri canlandırmak için yeni fikirler ve bakış açıları kazanma fırsatı edinecek. Konferans hakkında detaylı bilgi ve bilet satın almak için <a fr-original-style="" href="https://conference.monocle.com/payment/" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">buraya</a>. Ayrıca Monocle’ın Temmuz programında 6 Temmuz’da Merano’daki Tyler Brûlé ile Mats Klingberg ev sahipliğindeki Monocle-Konfekt Summer Party ve Monocle Genel Yayın Yönetmeni Andrew Tuck’ın konuşmacı olacağı The Urbanist’in 15 Temmuz’da Paris’te düzenlenecek canlı yayını var. Detaylar <a fr-original-style="" href="https://monocle.com/events/" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">şurada.</a><hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Hong Kong'daki “yabancılar” için anakaraya giriş kolaylaşıyor</h2>SeyahatÇin hükümeti, 10 Temmuz tarihinden itibaren Hong Kong ve Makao'nun daimi oturum hakkı sahibi vatandaşlarına beş yıllık çok girişli vize uygulamasına başlıyor. Bu girişim, daha önce anakaraya her giriş için ayrı belgeler gerektiren özellikle yabancı çalışanlar olmak üzere, bu bölgelerde yaşayan yabancı uyruklu kişilerin seyahatlerini kolaylaştırıyor. Hong Kong'un Baş Yöneticisi John Lee, bu adımı önemli bir politika atılımı olarak görüyor. Lee, yeni vizenin Hong Kong'un pandemi sırasında yaşanan yabancı çalışan ve kurum göçünden sonra uluslararası şirketler ve profesyoneller için çekiciliğini yeniden artıracağını ve ekonomik toparlanmaya yardımcı olacağını öngörüyor. Bu düzenlemeler sonrasında seyahati kolaylaştırmak ve ekonomik faaliyetleri canlandırmak için yeni önlemler alınmaya devam edilecek.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Yunanistan'da çalışma süreleri uzuyor</h2>İşgücü piyasasıYunanistan Çalışma Bakanlığı, 1 Temmuz'da günü aldığı kararla ülkede altı günlük çalışma haftasına geçişi duyurdu. Bu karar, çalışan verimliliğini artırmak için dört günlük çalışma haftasını yürürlüğe sokmayı planlayan birçok Avrupa ülkesinin tersine bir uygulama. Diğer AB ülkelerinden eleştiriler almasına rağmen, bu politikanın Yunanistan'ın kendine özgü ekonomik bağlamı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekiyor. Eurostat verilerine göre, Yunanistan 39,8 saatle AB'de en yüksek haftalık ortalama çalışma saatine sahip ülke. Diğer yandan, uzatılmış çalışma haftası, Yunanistan'ın ağır bir borç krizinden kurtulurken ekonomik büyümeyi teşvik etmek için stratejik bir hamle olarak görülüyor.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Louvre Müzesi'nin “Mona Lisa” projesinden hükümet fonu çekiliyor</h2>Kültür sanatFransa hükümeti, Louvre Müzesi'nde “Mona Lisa” tablosu için ayrılan özel alanı finanse etmeyeceğini duyurdu. Daha önce, müzedeki aşırı kalabalığı azaltmayı hedefleyen 500 milyon euroluk Grand Louvre yenileme projesinin bir parçası olarak “Mona Lisa” için yeraltı girişi ve özel bir izleme alanı inşa edilmesi planlanıyordu. “Mona Lisa” tablosu, günde 20 bin ziyaretçi çekerek müzenin toplam ziyaretçi trafiğinin yaklaşık yüzde 80'ini oluşturuyor ve müzenin en önemli cazibe merkezi konumunda. Bu fon durdurma kararı, Fransız Kültür Bakanlığı bütçesinin 200 milyon euro azaltılmasının ardından geldi. Louvre'un proje için özel fon arayacağı düşünülse de kurumsal sanat fonlarına yönelik yoğun denetim ortamı nedeniyle müzenin bu konuya dikkatli yaklaşması gerekecek.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Delicatessen Nişantaşı kapandı</h2>Yeme içmeElif Yalın’ın kurucusu olduğu <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/delicatessenist/?hl=en" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Delicatessen</a>’in Nişantaşı şubesi 15 yıl süren yolculuğun ardından 26 Haziran 2024 Çarşamba sonlandı. Neyse ki buluşmalar artık Delicatessen’in Etiler Tepecik Yolu’ndaki mekanında devam edecek.Ayrıca Orhan Pamuk‘un kitabında da adı geçen, Teşvikiye Caddesi'nde yer alan köşedeki dükkan, Alaaddin’in Yeri'nin de temmuz ortası kapanacağı <a fr-original-style="" href="https://x.com/serhanbali/status/1803671767514333615" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">söyleniyor</a>. Gün geçmiyor ki İstanbul'da yıllardır hizmet veren, mahallelinin belleğinde yer tutmuş bir yer daha kapanmasın.&nbsp;

Komşuda çalışma süreleri uzuyor, yaşam kalitesi konferansı şehre geliyor.

İstanbul'dan Hong Kong'a 

Pire limanından göz açıp kapayıncaya kadar; kısa bir kitap ya da birkaç albüm kadar Atina’dan ileri: Ege Denizi'nde, Myrtoan Denizi ile Argolik Körfezi arasında yer alan, sarp kayalıklar ve çam ormanlarıyla çevrili bir ada Hydra. Saronik Adaları'ndan biri olan ada, Atinalıların özellikle yaz aylarında uğrak noktası. Yunanistan’ın Peloponez yani Mora Yarımadası’ndan dar bir su şeridiyle ayrılıyor. Antik zamanlarda Hydra, adadaki doğal kaynak sularına atfen su anlamına gelen Yunanca kelimeden türetilen Hydrea (Ὑδρέα) olarak biliniyordu. 18’inci yüzyılda denizcilik ve ticaretle zenginleşen önemli bir liman kentiydi. Bugün adanın merkezi yani hilal şeklindeki liman ve çevresi, hem adaya ait hem de farklı kültürlerden izler taşıyan restoranlar, dükkanlar, pazarlar ve galerilere ev sahipliği yapıyor. Liman bölgesinden yukarı doğru dik taş sokak aralarında adadaki evlerin çoğu ve konaklama tesislerinin büyük bir kısmı yer alıyor. Ada üzerindeki diğer küçük köyler ve körfezler arasında Mandraki, Kamini, Vlychos, Palamidas, Episkopi ve Molos var. Ada içinde ulaşım yürüyerek, teknelerle veya katırlarla sağlanıyor. Tekerlekli araçların kullanımına büyük ölçüde izin verilmemesi, adanın Egeli ve yavaş haleti ruhiyesini korumasını kolaylaştırıyor.&nbsp;Şahsına münhasır haliyle yıllardır şairlerin, yazarların, sanatçıların ve yaratıcıların adası Hydra. George Johnson, Charmian Clift ve Allen Ginsberg gibi isimler de ilham bulmak için adaya gelenlerden. Bu sanatçılar arasında en bilineni ise kuşkusuz müzisyen ve şair Leonard Cohen. 1960'ların başında Hydra'ya taşınan Cohen, burada 15 yıl boyunca yaşamış. Bu dönemde, en önemli eserlerinden bazılarını bu adada yazdığı biliniyor. Ve pek tahmin edilebilir ki büyük aşkı Marianne Ihlen ile burada tanışıyor (bkz.<a fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/track/14CsqOaDkOkrZ49UJLtuOJ?si=e1f0c883339e445d" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">&nbsp;So Long, Marianne</a>,<a fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/track/0wiwCdb8sWzz9ETztz8taE?si=86ec33698434451e" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">&nbsp;Hey There’s No Way To Say Goodbye</a>,<a fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/track/3M0QK0bYdiGMu6JNoPk8YG?si=8a80980e9edb4f1a" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">&nbsp;Bird on Wire</a>). Cohen'in evi bugün müze olarak halka açık.Sanatla bağı kaybetmek şöyle dursun gün geçtikçe sanatla ilişkisini kuvvetlenen adada, bu sene de kültür sanat takvimi oldukça yoğun. DESTE Foundation’ın heyecanla beklenen George Condo sergisi, Hydra Book Club, Old Carpet Factory, Mnemosyne Projects işbirliğiyle gerçekleşen "The Warp of Time" sergi ve edebî pop-up ajandamızda yer alanlardan. Durum böyle olunca 16 Haziran'da açılan "Magic Mirror" başlıklı grup sergisinin küratörü ve sanatçısı, uzun zamandır Hydra ile yakın ilişkide olan Irini Karayannapoulou ile adadaki rutinlerini konuşuyoruz.Atina'da yaşayan sanatçı ve film yapımcısı <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/irini_karayannopoulou_only/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Irini</a>, aynı zamanda feminist bir sanat dergisi olan Janus femzine'nin editörü ve yönetmen ikilisi Twin Automat'ın bir yarısı. Çalışmalarında resim, kolaj, çizim, baskı ve hareketli görüntü olmak üzere birçok disiplini bir araya getiriyor. Uluslararası basılı yayınlardan görselleri alıp onları farklı anlamlar yaratacak şekilde yeniden yorumlamayı seviyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Denize doğru</h2>Hydra'da sabahın sessizliği çok başka. Güne kendimi <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/hydronetta_hydra/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Hydronetta</a>'nın serin sularına bırakarak başlamayı tercih ediyorum genelde. Dingin su adeta bir terapi gibi geliyor bana. Yüzmenin ardından, biraz macera zamanı. Etraftaki mağaraları keşfetmek ve deniz kestanesi toplamak için tekne turuna çıkarım. Sadece bir bıçak ve limon yeterli, gerisini denizin tuzu hallediyor. Dönüş yolunda çiçeklerle ve kelebeklerle süslü sevimli bir köprünün yanında sakin bir okuma molası veririm. Kamini'ye giderken yolumun üzerindeki bu manzara her seferinde beni tekrar büyülüyor. Daha sonra, benim için çölde bir vaha olan <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/hydrogoios/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Hydrogoios/Keresbino</a>'nun limon ağaçlarının altındaki bahçesinde dinlenirim. Hatta, bu mekan “Magic Mirror” sergisinin bazı etkinliklerine de ev sahipliği yapıyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Gün içi rotası</h2>Hydra'nın tarihini keşfetmek için <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/istoriko_arxeio_mouseio_hydras/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Hydra Tarihi Arşiv Müzesi'</a>ni mutlaka ziyaret etmeli. Kılıçlar, resimler ve tarihî kalıntılarla dolu bu müze âdeta bir hazine sandığı. Limanın hemen yakınında bulunan eski mezbahanın yerinde her sene <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/destefoundation/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">DESTE Foundation</a>’ın sergileri düzenleniyor. Bu yıl programda ünlü sanatçı George Condo'nun “The Mad and The Lonely” başlıklı kişisel sergisi var. Tam girişinde Jeff Koons'un Apollo Güneş heykelini de atlamak zaten imkansız. Adanın diğer tarafında, Mandraki Körfezi'nin nefes kesen manzarasına sahip <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/wilhelminas_art_gallery/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Wilhelmina Sanat Galerisi</a> de hem sergileriyle hem de gün batımıyla görülmeye değer.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Acıkınca</h2>Taze Hydra balıklarının, çıtır salataların ve tabii ki muhteşem manzaraların ev sahibi <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/sunsethydra/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Sunset Restaurant</a> favorim. Gidince Alekos'a benden selam söyleyin. <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/oraiahydraofficial/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Oraia Hydra</a> şefi Kosmas Savridis'in yenilikçi reçeteleriyle iyi bir alternatif. <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/psaropoula_hydra/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Psaropoula</a> ise kızarmış kalamarı, barbunu ve enfes taramasıyla yerlilerin favorisi. Tatlı konusunda ise adaya ilk ziyaretimden bugüne <a fr-original-style="" href="https://g.co/kgs/gjqGX7k" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Tsangaris</a>'in bademli pastalarına aşığım.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Gece gece</h2><a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/1821hydra/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">1821 Bar</a>'ın güleryüzlü servisi ve özenle hazırlanmış kokteylleri her saat memnun eder. Eğer dans etmek istiyorsanız, <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/thepiratebar_hydra/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Pirate Bar</a>'ın pisti gece geç saatlere kadar açık. Bu mekanların yeri bende ayrı, giden herkesin sebebini anlayacağını düşünüyorum.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Sadece yerlisi bilir</h2>Aşk tanrısı Eros'un adını taşıyan Eros Dağı'na sevgiliyle, sevilen biriyle çıkmak gerektiğini. Tabii, romantik ismine aldanmayın, kimileri için bu tırmanış oldukça yorucu olabilir. Sağlam yürüyüş ayakkabısı, şapka ve bol su şart. Tabii zirvedeki manzara tüm yorgunluğa bedel.