Metafor, Arketip, Enflasyon: Otto Türker


Aposto Ankara
Her pazartesi saat 12.00'de Ankara'dan özenle seçilmiş etkinlikler, haberler ve hikâyeler.
Otto Türker, Ankara’da geçtiğimiz ay iki sergide yer aldı. Yattım Allah Kaldır Beni adlı eseri Belm'art Space’te ve Arşiv Kutusu CerModern’de sergileniyor. Kentin atık plastiklerini geri dönüştürerek kurgusal arkeolojik kalıntılar ve fosiller yaratıyor. Resim, heykel ve enstalasyonları uluslararası galeriler ve koleksiyonlarda yer alıyor. Otto, güncel konulara, modernleşme kavramına ve medeniyet tarihine odaklanmak için mimari metaforlar, ilkeler ve süreçler oluşturuyor. Yarattığı kimyasal süreç ile geri dönüşüm endüstrisine modeller öneriyor. Müze kavramı, kültürel ve etnografik arketipler, mimari sistemler ve politika sanatçının deneysel çalışmalarının ana konuları arasında.
İlk kişisel sergisini Mayıs 2018'de ODTÜ'de açan Otto, Architizer, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, İSMD, İBB ve ArtAnkaraÇSF tarafından ödüle layık görüldü. Getty Vakfı’nın Keeping it Modern projesi kapsamında koleksiyon hazırladı. ODTÜ Mimarlıkla başlayan akademik geçmişi, günümüzde Hacettepe Üniversitesi Resim Bölümü doktora programıyla devam ediyor. Sanat yönetmenliği, mekansal tasarım ve dönüşüm projelerinde yer alan sanatçı, diğer tasarımcı ve sanatçılar için prodüksiyon ve danışmanlık hizmeti de veriyor. 16. İstanbul Bienali’nde enstalasyonların prodüksiyonunda yer alan sanatçı, Temmuz 2019’da Saatchi koleksiyonuna katıldı. The Artling Singapur ile MSPL koleksiyonuna eklendi. Bugün Ankara’daki atölyesinde sanatsal ve mekansal çalışmaları ile akademik çalışmalarına devam ediyor.
Ankara’da üreten bir sanatçı olmana rağmen yurt dışındaki galerilerle bağlantıların daha etkindi. Ankara'da ise geçtiğimiz ay iki sergide yer aldın. Ankara’daki işlerinden bahseder misin?
Belm'art Space’te sergilenen Yattım Allah Kaldır Beni Türkiye’de artan enflasyon oranlarına bir tepki olarak tüketim atıklarının yapısal ve imgesel dönüşümüne odaklanıyor. CSO Ada’da geçtiğimiz yıl sergilenen işin bir benzeri bu. Plastik ve kumaş atıklarının kimyasal ve ısıl işlemler sonucu geri dönüştürülmesiyle üretilen yapay bir koyun fosili, izleyicileri tüketim toplumunda sorgulama ortamı yaratmak için otopsi masası üzerinde klinik bir durum oluşturuyor. Arkeolojik bir kalıntı, bir duvar molozu gibi; kentin atıklarından oluşan ölü bir beden. Eritme, mumyalama, giyotinde kesme, tepkimeye sokma… Simyasal bir formül gibi işliyor. Resmin mimari ve arkeolojik niteliklerini araştırıyorum, aslında bu iş, kaide ile yükseltilmiş metal sac üzerine karışık teknik bir imge.
Yattım Allah Kaldır Beni (Ottopsy No.2), OTTO, 2023. Geri dönüştürülmüş plastik vb. Parçalama-eritme-pigmentasyon-katmanlama-kalıplama-dilimleme süreçlerinden geçirilmiştir. Belm'art Space, Temmuz *
Arşiv Kutusu (Çinici Arşivi) ise Getty Vakfı’nın Keeping It Modern projesinin bir parçası olarak ilk formatıyla CerModern’de temmuzda sunuldu. Bir seyyahın, bir flanörün hafıza valizi niteliğinde bir kutu. İçinde, tarafımdan hazırlanan, araştırılan veya toplanan 102 adet mimari maket, heykel, tarihi kalıntı, belge, çizim vs. bulunuyor. Çinici'lerin ODTÜ yapılarının müzelik bir koleksiyonu; taşınabilir, sergilenip saklanabilir bağımsız bir arşiv. Proje kapsamındaki sergiler zincirinin ilki için Arşiv Kutusu’nu Türk modernizmine devrimci ve söylemci bir praksis atfıyla şeffaf bir kürsüde sundum. Tabanda ağırlık olarak orijinal masa ayağı, ahşap kolon parçası ve binaların döşeme malzemeleri gibi anısal malzemeler kullanıldı. Çinici’lerin mimari eserleri şehrin modern mimarlık ve devrimci izlerinin simgesi. Günümüzde bu yapılara karşı kabullenmezliğin ana nedeni de, Çinici'lerin tasarımı Meclis Camii’nin yıkılma sebebi de bu. Bu küçük müze, Modern Türk Mimarlığını alternatif koruma yöntemlerinden biri. Rasyonalist ve bilimsel yöntemlerle hazırlanmış ölçekli bir bilgi deposu. Çinici’nin yapılarından ölçekli modeller, mimari illüstrasyonlar, malzeme parçaları; vitraylar, çeşmeler, heykeller, kolonlar, çatılar, merdivenlerin orijinal malzemelerinden replikaları ve araştırma raporları bulunuyor. Ülkenin ilk brüt-beton, ilk döküm plastik, ilk modern enstalasyon uygulanan yapıları bunlar. Devrimci Türk modernizminin kültürel bir mirası. Valiz ve içindeki koleksiyon da haliyle betondan, beyaz çimentodan, seramikten vs. oluşuyor. Algılananın aksine çok ağır ve güçlü bir kutu.
Arşiv Kutusu (Archive Box), OTTO, 2023. Değişken boyutlar ve formatlarda 102 parça. CerModern, Temmuz. Tüm hakları Getty Vakfı Keeping It Modern projesi kapsamında korunmaktadır. *
Ankara keçisi figürünü ele alan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca ödüllendirilen eserin Ottopsy no.I: post’mortem’de Ankara Manzarası’na gönderme yapmıştın, bu referansı kullanma biçimin ve ana fikrin ne?
İşi üretirken Rijks Müzesi'nin koleksiyonunda yer alan 18. yüzyıla tarihli Ankara Manzarası resminden yola çıkmıştım, resimde koyunlar-keçiler Ankara’nın ekonomik ekosisteminin ana parçasıydı. Türkiye’de artan enflasyon oranlarına bir tepki olarak böyle üretmiştim ilk geri dönüştürülmüş plastikten koyun postunu. Bir yandan tüketme pratiğini arkeolojik yargılara açık bir hale sokuyor iş, diğer yandan geri dönüşüm teknolojileri için bir model öneriyor. Formül simyasal bir denklem gibi çalışıyor; tüketim atıklarını tepkimelerle tanımlanamayan bir kültür nesnesine veya bir fosile çeviren bir süreç. Hatta UCO deyip güldük bir kere sergide (Unidentifyable Cultural Object-tanımlanamayan kültür nesnesi). Kültürel başkalaşma, kimlik kayması, kitschleşme hali, anlamsız-dekoratif olma durumu, tüketici olma hali, taklit olma hali… Bu durumlara tepki olarak ortaya çıkan bir iş. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından da ödüllendirildi. Eser CSO ADA’da yani Ankara Manzarası’ndaki koyunların-keçilerin bulunduğu lokasyonda sergilendi. Geri dönüştürme sürecimi şu an patentleme aşamasındayım.
Ottopsy No.1: ‘post’mortem, OTTO, 2022. Geri dönüştürülmüş plastik vb. Parçalama-eritme-pigmentasyon-katmanlama-kalıplama-dilimleme süreçlerinden geçirilmiştir. *
Sol: Ankara Manzarası (View of Ankara), Anonim, 1700-1799, Rijks Museum. Sağ: Ottopsy: ‘post’mortem, OTTO, CSO ADA, 2022. *
Âl-Esdî başta, halı işlerinin hikayesi nedir?
Akrilik döküm seccadeleri ilk kez 2019’da ODTÜ’de açtığım iki günlük bir enstalasyonda oymaya başladım. Mekanı halılarla kaplayarak halı sergenlerine gönderme yaptığım kurgusal bir arkeolojik kazı alanına benzettim. Seccade görünümlü tuvaller de bu halı topoğrafyasından çıkmış kurgusal arkeolojik kalıntılar, şimdi yenilerini üretiyorum. Aylarca katmanlayarak uyguladığım, döküm akrilikleri oyduğum ve en az bir iki yılımı alan resimler.
Halı kendi başına mimari mekan tanımlayabilen bir arketip, Orta Doğu özelinde ise aynı zamanda kozmolojik verileri arşivlediğimiz bir kültür ve etnografya nesnesi. Halüsinasyon, baş dönmesi kavramları geliyor aklıma seccade düşündükçe; bir tasarım ve günlük hayat nesnesinin bir boyuta açılma hali. Bir benzetme yapacaksak, fiziksel bir simülasyon oluşu ilgimi çekti. Seccadeyi "glitch" eden, karıncalanan bir geçit haline, benim algıladığım hale çevirdim. Yaklaşınca oyulmuş bir yüzeye, bir tuvale bakıldığı anlaşılıyor. Tuvalin iki ucunu taraklayarak halı saçağına benzettim. Oyulan kalıntıları transparan ünite içinde bir müzede gibi kurguladım. Bu işlerde Ayasofya’daki halı müzesi ve Ankara’daki Etnografya Müzesi’ndeki anılarımın etkisi var. Oyulmayan kısımlar ise dini kitapların ucuz, yapay deriden kapaklarını, eklenti bir restorasyon parçasını andırıyor. Âl-Esdî de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ödüllendirildi. Soyutluğu, yorumların açıklığını da beraberinde getiriyor: Halı deseni sonuçta. Herkes kendi hafızasından bir parçayla bağ kuruyor. Transparan halılar da yapmaya başladım. Onlar daha çok simülasyon, hayalet veya birer geçit gibi görünüyorlar. Sıvı camdan olanların ilki gelecek ay sunulacak.
The Rug: Âl-Esdî, OTTO, 2021. Kanvas üzerine oyulmuş döküm akrilik, saçak için taraklanmış kanvas bezi, lazer kesim pleksi ünite içinde oyulmuş akrilik artıklar, ahşap panel. *
Detay, The Rug: Âl-Esdî, OTTO, 2021. *
The Rug: Âl-Kush (Turkish Moon), OTTO, 2021. Kanvas üzerine oyulmuş döküm akrilik, saçak için taraklanmış kanvas bezi, lazer kesim pleksi ünite içinde oyulmuş akrilik artıklar, ahşap panel. *
Yaratıcılık sürecinde seni meşgul eden teknik, konu veya şeyler neler?
Üretim sürecimde bir arkeoloğun, restoratörün ya da tarihçinin rollerini devşiriyorum. Çağdaş konulara, modernleşme kavramlarına ve medeniyet tarihine odaklanıyorum. Dolayısıyla çoğu işim tarihi veya güncel bir duruma, olaya tepki olarak ortaya çıkıyor. Bazen eski bir gazete haberi yetiyor. Kurgusal bir kalıntı yaratıyorum o tepki sonucu.
Sol: Evimizi Böyle Yaktım (This is How I Burned Our House, Ottopsy No.3), OTTO, 2023. Reçine Banyosuna Batırılmış Geri dönüştürülmüş Plastik. Sağ: Anonim bir gazete haberi.
Sonunda fiziksel bir üretim yapsam bile renderlar, 3D yazıcılar, lazer makineleriyle geçiyor üretme süreci de. Bir diğer yandan zanaatkarlığı kültürel bir miras olarak görüyorum, çoğu işlerim büyük planlamalar, deneyler ve zaman isteyen işler. Tepkimeleri inceleyip kimya makalesi okumam da gerekiyor, iyi bir kalıp işçiliği yapmam da. Disiplinlerarası bir yaklaşımla, modern tarihe, güncel konulara, kuşak ve kültür dönüşümüne, kent ve mimarlığa meraklıyım. Etnografya ve arkeoloji müzeleri, MTA müzesi direkt referans ve ilham kaynaklarım.
Biçim sanatın en önemli meselesi. Resim, edebiyat ve mimari gibi birçok alanda da bu "kurgu" ortak. Hem resim hem mimarlık eğitimi almanın ve akademik çalışmalar yürüten bir sanatçı olmanın anlamı senin için nedir?
Mimarlık, diyalektik kurmamı sağlayan yapısalcı iskeleyi sağlıyor bana. Ancak sanat, mimarlık, tasarım ayrışabilecek disiplinler değil; hepsini aynı anda pratiğe döküyorum. Günüm atölye koşullarında geçiyor elbet, bir yandan akademik makaleler yazıyorum. Diğer yandan ise gece kulübü, restoran ya da teknokent yapısı da tasarlıyorum. Materyal, kavram ve benim üçgenimde geçecek her türlü disiplin buna dahil. İşlerimde her iki ekolün de etkisini görmek mümkün: Çoğu aslında resim kategorisine giriyor. Bir başka deyişle eserlerimin imgesel değerlerinin yüksek olduğunu da söyleyebiliriz. Ancak resmi de fikri de ben daha çok mimar gibi inşa ederek, bir inşa sürecini prensipleri ve kurallarıyla uygulayarak üretiyorum. Tarihsel bir duruma, nesneye, stile atıfta bulunuyorum. Yapı da üretiyorum, mimarlıkla ilgili heykel de. Resimlerim ve heykellerim kültürel anlamda aslında birer tasarım nesnesine referans veriyor, mobilyalarım ise tam tersine heykeli andırıyor. Benim için kavramsal ve duyusal inşa süreci asıl önemli olan. Sonuç iş ne olacak olursa olsun, her sürecin sonunda inşa etmeye, yani mimarlığa varıyorum.
*Tüm görseller sanatçının izniyle kullanılmıştır.
Sanatçının işlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Bu tanışmaya vesile olan sevgili Deniz Üçer Erduran'a sevgilerle.
Kaydet
Okuma listesine ekle
Paylaş

Aposto Ankara
Her pazartesi saat 12.00'de Ankara'dan özenle seçilmiş etkinlikler, haberler ve hikâyeler.
İLGİLİ BAŞLIKLAR
fosil
Otto Türker
Ankara
Yattım Allah Kaldır Beni
CerModern
Türkiye Kül
Hacettepe Üniversitesi
İstanbul Bienali
tım Allah Kaldır Beni
Türkiye
NEREDE YAYIMLANDI?
Super Music Festival ve Oran Açık Hava Sahnesi etkinlikleriyle bu hafta da açık havadayız; Buraya Bakarlar'da sanatçı Otto Türker'in işleri var.
31 Tem 2023

YAZARLAR

Ayşen Alpasar
https://aposto.com

Aposto Ankara
Her pazartesi saat 12.00'de Ankara'dan özenle seçilmiş etkinlikler, haberler ve hikâyeler.
İLGİLİ OKUMALAR