🎞 Oscar gecesine hazır mısınız? Ben değilim.

CODA mı? Heves bırakmadınız be... Pandemi nedeniyle on dört aya uzayan 2020-2021 ödül sezonunda bile bu kadar sıkılmamıştım. Muhteşem filmlerle dolu, üstelik birçoğunun adaylar açıklandığında görmezden gelinmemiş olmasına sevindiğimiz bir yılda nasıl oldu da bu kadar hevesimiz elimizden alındı, her şey bu kadar sıkıcı bir hale geldi bilmiyorum. Drive My Car'ın, Licorice Pizza'nın, The Power of the Dog'un, West Side Story'nin, The Worst Person in the World'ün adaylar arasında yer aldığı bir yılda, nasıl oldu da benim tahminlerim arasında CODA, The Eyes of Tammy Faye ve King Richard gibi filmlerin adı geçebilir? Neyse, isyanım bu kadar. Bu sayının gündeminde, tabii ki bu gece sahiplerini bulacak 94. Akademi Ödülleri ve tahminlerim var.

Önce reklamlar... Bi' Film Önersene ekibi olarak, Sinema Quiz'in ikinci versiyonunu OSCAR temasıyla çıkardık. İçinde Oscar törenleriyle, Oscar kategorileriyle, Oscarlı filmlerle ilgili, üç farklı zorluk seviyesinde 200 soru ve 3 adet Oscarlık soru var. Yönetmen/oyuncu kartlarına da altı adet daha ekleniyor. Buradan satın alabilirsiniz.

Fotoğraf: Deniz Sabuncu

Duende'nin bu haftaki Keşif Bülteni için, "Oscar deyince aklınıza kim geliyor?" diye sorsak, birçok kişinin Meryl Streep'ten önce adını söyleyeceği Umur Çağın Taş, namıdiğer Oscar Boy'la bir Oscar sohbeti gerçekleştirdik. Bir Oscar Sohbeti: “Oscar Boy” Umur Çağın Taş’la 94. Akademi Ödülleri üzerine… başlıklı sohbeti buradan okuyabilirsiniz.

Her yıl olduğu gibi, tüm kategorilerdeki kısalar hariç tüm kategorilerdeki detaylı ve gerekçeli Oscar tahminlerime yine theMagger'da yer verdim. Oscar Tahminleri: Hangi Kategoride Kim Kazanacak? başlıklı yazımı buradan okuyabilirsiniz. Bu yıl ABD'de olup da kısa film seçkilerini sinema salonunda izleme fırsatım olmadığından, e tek tek peşlerinden koşmaya da son bir haftaya kadar pek enerjim olmadığından, kısaların yalnızca birkaçını izleyebildim. Şimdilik favorilerim The Long Goodbye (kısa film), Bestia (kısa animasyon) ve Audible (kısa belgesel) fakat bu maalesef hiçbir şey ifade etmiyor çünkü adayların çoğu hakkında en ufak bir fikrim yok.

Tahminlerimi uzun uzun okumaya mecaliniz yoksa buradan özetine ulaşabilir, sadece benim tahminlerimden fazlasına göz atmak isterseniz Oscar Boy'daki O Takım'ın tahminlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Son olarak, yalnızca dördünü izlemediğim tüm uzun metrajlı aday filmleri beğenime göre sıralayayım:

★★★★★ | The Worst Person in the World, Drive My Car, tick, tick...BOOM!

★★★★½ | The Power of the Dog, Licorice Pizza, The Mitchells vs. the Machines, Flee

★★★★ | West Side Story, The Tragedy of Macbeth, The Lost Daughter, The Hand of God, Cruella, Don't Look Up, Spider-Man: No Way Home

★★★½ | No Time to Die, Luca, Raya and the Last Dragon, Encanto

★★★ | Spencer, Lunana: A Yak in the Classroom, Summer of Soul, Cyrano, Belfast

★★½ | Dune, King Richard, Parallel Mothers, CODA, Being the Ricardos, Free Guy

★★ | Nightmare Alley, Shang-Chi and the Legend of the Ten Rings

★½ | The Eyes of Tammy Faye

★ | House of Gucci

Onu izledim ben. ile ayda bir konuk yazarları ağırlamaya, sözü film izlemeyi de filmler hakkında konuşmayı da en az benim kadar sevenlere bırakmaya devam ediyorum. Bu haftaki konuğum, Asena Bulduk.

Asena, yüz yüze tanışmadan sesini duymaya alıştığım nadir insanlardan. Kendisine duyduğum, gözlerden kalpler fışkırmalı hayranlığın kaynağı, bir süredir Oğuzhan'la kaydettikleri, Ortadoğu ve Balkanlar'ın aynı anda hem sinema hem de müziğe dokunan en iyi podcast'i Yanlış Zaman, Yanlış İnsan. İlk bölümünden itibaren kahkahalar atmama neden olan podcast'i dinlemeye başladıktan bir-iki bölüm sonra Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde o sese bir de yüz iliştirdim ve o sevdiğim sesin yapmacık bir podcast personası olmadığına emin oldum. Birkaç hafta önce Berlin'de, festival filmleri, kahve ve kokteyller eşliğinde yeniden birlikte birkaç gün geçirme fırsatı bulduğumuzda, sanki yıllardır tanışıyorduk. Berlin ve İstanbul arasında gidip gelen, sinemayla ilişkisi iyi bir izleyici olmanın ötesinde başarılı bir yapımcı olmasıyla da pekişen Asena'yı Letterboxd ve Twitter'da takip edebilir, Yanlış Zaman, Yanlış İnsan'ı buradan dinleyebilirsiniz.

Asena ne izlemiş?

Asena'nın suçlu zevki: Free Guy, 2021

Ben de bilirdim Berlinale'den Altın Ayı kazanan Alcarràs'ı yazmayı, araya da MUBI'ye gelen Haneke seçkisinden bir film koymayı ama olmadı. Yeni çıkan savaşlar, geri gelen kışlar ve bitmeyen dertler derken, hayat bu aralar herkes için zor. Suçlu zevklerimizi, tene değince yakan bir polyester battaniye gibi üzerimize örtmek için daha iyi bir dönem olamazdı.

İzleme deneyimleri izlediğiniz filme yaklaşımınızı bile değiştiren bir tercih. Örneğin telefonunuzdan Fellini filmi izleyemezsiniz, çünkü ayıp olur. Christopher Nolan, Denis Villeneuve gibi yönetmenler filmlerinin televizyon ekranlarından değil de beyaz perdeden izlenmesi için bir savaş veriyor, dijital platformların coşmasıyla çok sayıda yönetmen de bu savaşa katılıyor. Ben de izleyeceğim filmleri, sinemada, evde büyük ekranda, bilgisayar ekranında, telefonda ve son olarak da uçak ekranında izlemek üzere kafamda belli planlar yapıp, izleme listesi ajandamı buna göre şekillendiriyorum. Suçlu zevkler içinde kategorilendirdiğim filmler için de genelde telefon ekranı ya da uçak ekranı tercih ediyorum.

Mart'ın ilk haftası Berlin soğuğundan, Berlin'den daha da soğuk olacak İstanbul'a gelmek üzere uçağa bindiğimde aklımda sadece suçlu zevklerimi okşayacak bir film izlemek vardı. MARVEL filmlerini uçakta izlemek üzere izlemeyi ertelemiştim. Buna karşın, ucuzluğuyla Free Guy seçeneği gözüme çarptı. Free Guy'ın yönetmen koltuğunda, kendisiyle ilgili pek bir fikrimin olmadığı Shawn Levy oturuyor, başrolde ise hiçbir sempati beslemediğim Ryan Reynolds var. Bununla beraber, bir parça abartıldığını düşündüğüm Taika Waititi'yi de bir yan rolde görmek mümkün. Gram anlamadığım metaverse gibi yeni dünya telaşlarına göz kırpan hikayesi, bol CGI'lı aksiyon sahneleriyle zamanın nasıl geçtiğini izlerken anlamadım. Uçağım İstanbul havalimanına indiğinde filmi bitirmiş, biraz yorgun ama pişman da değildim. Siz de bir uçak seyahatinizde, Marmaray ya da metrobüs yolculuğunuzda Free Guy'ı izleyebilirsiniz. Sizlere iyi seyirler, Free Guy'a da, "En İyi Görsel Efekt" dalında aldığı tek Oscar adaylığı ile şimdiden başarılar diliyorum. - AB

Eylül 2019. Daha önce hiç ziyaret etmediğim ve "neden ziyaret edeyim ki?" diye düşündüğüm Eskişehir'e gitme ihtimali beni ilk kez heyecanlandırıyor. Odunpazarı Modern Müze'nin (OMM) her şeyden önce mimarisinden o kadar etkileniyorum ki, müze açılır açılmaz Eskişehir'e gitmeyi kafaya koyuyorum. Müze Türkiye'ye gelişimden iki gün önce yapıyor açılışını. Hemen sonraki hafta, yanıma Gizem'i alıp trene atlıyorum. Günübirlik oradayız ama müzenin kendisinden önce otelinin yolunu tutuyoruz, kafede muhteşem bir kahvaltıyla karnımızı doyuruyoruz. Binayı dışarıdan incelemekten ve tüm detaylarıyla fotoğraflamaktan, kahvaltıdan sonra bile müzenin içine girmemiz en az bir yarım saat sürüyor. O dönem koleksiyondan eserler sergileniyor müzede - binanın görkeminin gölgesinde kalmayan bir koleksiyon.

Odunpazarı Modern Müze (OMM)

OMM'da geçtiğimiz haftalarda yeni bir sergi açıldı: “Maziye Bakma Mevzu Derin” sergisi, kutuplaşan bireysellik anlayışının hüküm sürdüğü bu dönemde “ifade özgürlüğü nedir?” sorusuna cevap arıyor, üstelik birçoğuna halihazırda hayran olduğum 31 sanatçının işlerine yer veriyor. OMM’un tüm katlarına yayılan sergi, toplumsal normlara dayanan alışkanlıklara ve “öteki”yi tanımlama biçimlerine odaklanırken tabu, özgürlük ve ifade alanları gibi kavramları sosyal düzen ve bu düzenin ritüelleri üzerinden sorguluyor. Henüz sergiyi ziyaret edememiş olsam da, 31 Mayıs'a kadar vaktim olması içimi rahatlatıyor. Benim gibi henüz gidemeyenler için, sergiyi bir şekilde deneyimlemenin farklı yolları var. Bunlardan biri Aposto!'nun desteğiyle hazırlanan ve sergide işleri yer alan sanatçıları konuk eden podcast serisi, diğeri ise Mubi koleksiyonundan, serginin temasına uygun olarak bir araya getirilen aynı adlı seçki. Filmleri mubi.com/omm adresinden 30 günlük deneme sürenizi başlatarak, ücretsiz olarak izleyebiliyorsunuz. 

Seçkide birçoğunu benim de izlemediğim, yıllardır izleme listemde olan filmler var: Krzysztof Kieslowski'den A Short Film About Love, Claire Denis'den Chocolat, Chris Marker'dan La jetée, Carlos Reygadas'tan Japón, Agnès Varda'dan Vagabond ve Jean-Luc Godard'dan Masculin Féminin bunlardan sadece bazıları. Ben izlemeye Vagabond ve Chocolat ile başladım, devamını da önümüzdeki haftalarda getireceğim. Bir sonraki sayıda, seçkiyle ilgili daha fazla izlenim bulacaksınız. Bu sırada siz de bir an önce eksiklerinizi kapamaya başlayın!