Aposto! yayıncılarından Braderin, <a fr-original-style="" href="https://apos.to/n/snikt" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">SNIKT!</a> adlı bülteninde her hafta çizgi roman önerilerini paylaşıyor. SNIKT!, oldukça niş ve farklı olan konusu ve okuyucularını sürekli olarak kurgu dünyasıyla beslemesiyle bizim de ilgimizi çekiyor. Gelin yayını, hikâyesini ve Braderin'in üretim sürecini daha yakından tanıyalım.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Çok kısa ve öz başlayalım. SNIKT! ne demek? Nereden geliyor?SNIKT!, Wolverine’in metal pençelerinin yumruğundan çıkarken meydana gelen ses efekti. Biraz kılıcın kınından ayrılırken çıkardığı metal sesi gibi düşünebilirsiniz.Çizgi romanların geniş bir okuyucu kitlesi olsa da SNIKT!'in Aposto!'daki tüm yayınlar arasında oldukça niş bir alana hitap ettiğini söyleyebiliriz. Bu nişin içinde bültenine yeni bölümler eklemek veya mevcut çizgini korumak senin için zor oluyor mu? Yayınının tutturduğu ritmi ve odağını bozmamak sana nasıl hissettiriyor?Bültende genellikle ilk sayısı yeni çıkmış kitaplardan bahsediyorum; ama arada çok beğendiğim serilerin ikinci, bazen de üçüncü sayılarını da yazıyorum. Öyle zamanlarda geriye dönüp ilk sayı hakkında söylemek istediğim yeni şeyler oluşmuş oluyor. Bunları söyleyebilmek çok hoş olurdu muhtemelen; ama yaptığımız her şeyi geri dönüp değiştirebilsek hayat bu kadar da eğlenceli olmazdı diye düşünüyorum. Ne dersiniz?Bülten ritmini zamanla buldu sanırım. Ben de öyle. Uzun süredir radyo şovları yapıyorum ve bu durum yazıya biraz uzaklaştırmıştı beni. İlk bültenlerde daha çok konuşuyor gibiydim; vakit geçtikçe yazmaya tekrar alıştım. Durum böyle olunca da bültenin ritmi kendiliğinden oluştu. Bültenin belli bir şeması ve ritmi olması da işime geliyor açıkçası. Formata kafa yormadan daha az düşünerek daha çok yazabiliyorum. Birkaç sayı önce ufak bir değişikliğe gitmiştim aslında. Yeni çıkan kitapların yanında bir tane de çok sevdiğim daha eski bir grafik romandan bahsediyorum. Ama çok da emin değilim bu karardan, yakında eski formata geri dönebilirim.Çizgi romanlarla ilişkin ne zamana dayanıyor? Bültenini bu konu ekseninde şekillendirmeye nasıl karar verdin?3-4 yaşlarındayken tanıştım çizgi romanlarla. O zamandan itibaren de hayatımın büyük bir kısmını işgal ediyorlar. Yaşım ilerledikçe yavaş yavaş koleksiyona başladım. Eskisi kadar sık olmasa da hâlâ beğendiğim kitapları alıyorum kendime; ama yıllar içerisinde biraz duruldum.Evime gelen insanlara “Al, bunu oku. Çok güzel kitap bu.” demeyi çok seviyorum. Yakın arkadaşlarımın çoğunu da bu girdabın içine çektim zaten. Bunu daha büyük bir kitleye taşıma düşüncesi heyecanlandırdı beni. Aposto! ile de böyle bir fırsat yakalayınca neden olmasın dedim.Sence çizgi romanlar üzerine farklı konseptlerde bültenler üretilebilir mi? Çizgi roman dünyasının medyaya olan yansımaları hakkında ne düşünüyorsun?Elbette üretilebilir. 2000’lerin başından bu yana Hollywood’un çizgi romanları para basma makinesi olarak kullanması bu kültürü küresel bir trend haline getirdi. Sinema ve çizgi roman ilişkisi üzerinden yürüyen bir bülten harika olabilir bence. Ayrıca magazini bırakıp biraz daha akademik bir yere gitmek istersek yurt dışındaki birçok örnek gibi bu medyum üzerine yazılan bir sürü düşünce yazısı var. Podcast’ler de cabası.

IKT! ile ilgili hikayeler