Aposto Gündem Seçilmiş Yazılar

Aposto Gündem Seçilmiş Yazılar

5 Hikâye

İYİ Parti'nin yolu

20 Eylül tarihli İYİ Parti’nin yeni dönemi başlıklı yazımı, “İYİ Parti’nin merkez sağda yer alması Millet İttifakı’nın ömrünü uzatma ve genişlemesini sağlama ihtimali taşıyor. Milliyetçi tonun ağır basması ise çok başka bir siyasi denklemin önünü açıyor.” cümleleriyle bitirmiştim. Esnaf ziyaretleri ve konuşmalarıyla sık sık gündem olan Meral Akşener’in liderliğindeki parti, merkez sağdaki seçmene hitap edecek partilerin sayısının çoğalmasına rağmen son üç ayda yayımlanan 16 farklı anketin ortalamasına göre %13 oy oranına dayanmış durumda. Son gelişmeler, daha önce ülkücü geçmişi olanlar ile merkez sağ figürler arasındaki dengenin tartışma konusu olduğu partinin izleyeceği rota konusunda ipuçları veriyor. Fezlekeler: Bugün gerçekleşecek AK Parti MYK toplantısı sonrasında haklarında fezleke düzenlenen HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının TBMM gündemine alınması bekleniyor. Muhalefette, Cumhur İttifakı’nın dokunulmazlık fezlekelerini kullanarak muhalefetin bloklaşmasını engellemek istediği düşüncesi hâkim. Özellikle MHP’den ayrılarak kurulan ve milliyetçi hassasiyeti bilinen Millet İttifakı bileşeni İYİ Parti’de konu hakkında fikir ayrılıkları yaşanıyor, “adeta bir ipin üzerinde yürüyoruz” yorumları yapılıyor. Akşener’in tutumu : Fezlekeler konusunda açıklama yapan İYİ Parti lideri Akşener, hükümetin çözüm süreci dönemindeki politikalarını hatırlatarak eleştirmiş, İYİ Parti’nin “milletin derdi konuşulmasın diye önüne getirilen fezlekelere, gözü kapalı el kaldırmayacağını, o fezlekelerin önünü arkasını iyice okuyacağını” ifade etmişti. Akşener, siyasi hesapla hazırlandığını belirttiği fezlekeler konusunda “vatandaşı iki yumruk arasında sıkıştıran bu utanmazlığa geçit vermeyeceklerini, milletin hür iradesine saygı duyacaklarını, hakkın ve hakikatin yanında duracaklarını” da söylemişti. Akşener’in HDP’ye verilen oyları “milletin hür iradesi” olarak tanımlaması partinin merkez sağa konumlandığı yorumlarına sebep olmuştu. Akşener’in Çin’in Uygur Türklerine yönelik politikasının soykırım olarak tanınmasını talep etmesi de Cumhur İttifakı’na yönelik milliyetçi bir sıkıştırma olarak yorumlanmıştı. Öte yandan Akşener’in açıklamalarının ardından partinin BBP kökenli İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu fezleke oylamalarında “gözü açık evet diyeceğini” açıklamıştı. BBC Türkçe, Ağıralioğlu’nun açıklamalarının parti yönetimince “erken ve yanlış” bulunduğunu, “söylem birliği kararı” alındığını, iktidar bloğundan kayacak muhtemel seçmenin ürkütülmemesinin amaçlandığını ve milletvekillerinin oylarının rengi konusunda serbest bırakılacağını iddia etti. Ümit Özdağ hareketi: Partinin kurucularından milletvekili Ümit Özdağ, daha önce İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun “FETÖ ile ilişkili” olduğu iddiaları sebebiyle partiden ihraç edilmiş ancak yargı kararıyla partiye dönmüştü. CHP ile ittifak yapılmasına karşı olan Özdağ, “FETÖ mensuplarının partiye sızdığını ve partinin CHP’nin uydu partisine dönüştürüldüğünü” iddia ederek İYİ Parti’den istifa etti. Daha önce partiden istifa eden bağımsız Adana Milletvekili İsmail Koncuk da parti kurma çalışması başlattığını ve Ümit Özdağ ile birlikte hareket ettiklerini açıkladı. Partiye milliyetçi tondan eleştirileri bilinen kurucu Seyit Yücel de istifa ettiğini ve Özdağ ile hareket edeceğini duyurdu. Akşener Özdağ konusunda “Temel hakem millettir. Hayatta başarılar diliyorum.” açıklamasında bulunurken Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu “İYİ Parti'ye ateş açanların saray medyasında çok ciddi kredi bulmasının örneğini bir kez daha yaşadık bu da bizde bir burukluk olarak yer almaktadır,” ifadelerini kullandı. İmamoğlu’nun mesajı: Yerel seçimlerde İstanbul’da hem İYİ Parti hem de HDP tabanının desteğini alan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Twitter’da İYİ Parti lideri Meral Akşener ve HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ı etiketleyerek yaptığı 8 Mart Kadınlar Günü paylaşımı da son tartışmalara eklendi. Buldan mesaja teşekkür ederken Ağıralioğlu “bir cinayet şebekesine mesafesizliğini milli hassasiyet ve haysiyet itirazımız olarak ifade ettiğimiz HDP ve siyasilerinin isimlerinin, şehit annelerine borcunu vatan borcu bilen Meral Akşener ismi ile birlikte zikredilmesini doğru bulmuyorum” açıklamasında bulundu. Akşener ise “İnsanların konuşmaktan korkmadığı bir Türkiye inşa etmeye çalışıyoruz. Bunun ilk örneği kendi partimizdir.” diyerek konu hakkındaki farklı fikirlere saygı duyduğunu belirtti. Cumhur İttifakı’na etkisi: MHP’nin HDP’nin kapatılmasını istediği biliniyor. Öte yandan, Habertürk yazarı Kübra Par, AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın “HDP hem siyasi hem de hukuken kapanacak” açıklamasının AK Parti içinde rahatsızlık yarattığını iddia etmiş, Özkan da ertesi gün “2023’te HDP’yi sandığa gömerek tabela partisi hâline getireceğiz” açıklamasında bulunmuştu. İYİ Parti’nin merkez sağ, milliyetçi demokrat bir parti olma yolunda ilerlediğini söyleyen Sabancı Üniversitesi’nden siyaset bilimci Berk Esen de Akşener’in fezlekeler konusundaki tutumunun "Cumhur İttifakı’nı bölecek bir hamle" olduğunu, böylece AK Parti’nin bir kanadı ile MHP arasındaki ayrışmanın belirginleşeceğini iddia ediyor. Esen, AK Parti’nin fezlekeler konusunda fireler vereceğini ve kutuplaştırıcı politikaların muhalefeti bir arada tutmaya yarayacağını öngörüyor .

İYİ Parti'nin yolu

Mart 10, 2021

·

Makale

Biden'ın 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketi

Biden’ın pandemiden olumsuz etkilenen ekonomiyi canlandırmak amacıyla önerdiği 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketi cumartesi günü ABD Senatosu’nda 49’a karşı 50 oyla kabul edildi. Ülke tarihinin en büyük teşvik paketlerinden biri için Senato'da Cumhuriyetçilerin tamamı ret oyu verdi. Senato’da 11 saatte oylanan tasarının son hâli, Biden’in imzasına sunulmadan önce onaylanması için Demokratların kontrolündeki Temsilciler Meclisi’ne gönderilecek. Tasarının, işsizlik yardımlarının süresinin sona erme tarihi olan 14 Mart'tan önce Biden'ın imzasıyla yasalaşması umuluyor. Teşvik paketi neleri kapsıyor? Teşvik ödemeleri: Yıllık geliri 75 bin doların altında olan çalışanlar aylık 1.400 dolarlık destek, evliler de yıllık geliri 150 bin dolar altındaysa yine kişi başı 1.400 dolarlık destek alabilecek. Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilen tasarıda, gelir sınırları çiftler için 200 bin dolar ve bekârlar için 100 bin dolar olarak belirlenmişti, Senato değişikliği yaklaşık 7 milyon aileyi dışarıda bırakıyor. İşsizlik yardımı: Temsilciler Meclisi tarafından pandemi sürecinde işten çıkarılan 9,5 milyon ABD vatandaşına haftada 400 dolar olarak kararlaştırılan yardım, haftalık 300 dolar olarak revize edildi ve süresi 6 Eylül'e kadar uzatıldı. Sağlık: Virüsün yayılmasını durdurmak amacıyla aşılama ve test programı için 160 milyar dolarlık bir ödeme öngörülüyor. Senato tasarısında, kırsal bölgedeki sağlık kuruluşları için de 8,5 milyar dolarlık bir pay öngörüldü. Öte yandan, 500 kişiden daha az çalışanı olan işletmelere salgın zamanında oluşan zararları karşılamaları için haftalık 1.400 dolarlık destek ve çeşitli vergi indirimleri getirilirken sağlık sigortası primlerinin %85'ini devlet karşılayacak. Eyalet destekleri: Salgın süresince daha düşük vergi gelirleri ve yüksek maliyetlerle karşı karşıya kaldığı için bütçe açığı veren eyaletler ve yerel hükümetlere 350 milyar dolarlık fonlama sağlanacak. Ek olarak, eyalet ve yerel yönetimlere düşük gelirli hanelerin kira ve kamu hizmeti faturalarını karşılamasına yardımcı olması için yaklaşık 20 milyar dolar, evsiz kalma riski taşıyanlara yardım etmesi ve evsizler için barınak kurulması için 10 milyar dolar kaynak aktarılacak. Çocuk desteği: Düşük ve orta gelir grubundaki çocuklu hanelere vergi indirimi de getiren paket kapsamında 6 yaşın altındaki her bir çocuk için 3.600 dolar, 17 yaş ve altı çocuklar için de 3.000 dolar vergi indirimi düzenlendi. Diğer: Paket kapsamında hava yolu sektörüne ve kısıtlamalardan etkilenen restoranlara da kaynak ayrılırken okulların açık kalmasını sağlamak amacıyla 170 milyar dolarlık maddi destek verilmesi öngörüldü. Temsilciler Meclisi'nde saatlik 15 dolara çıkarılan asgari ücret ise Senato'dan geçmedi. Ülkede on yıldan fazla bir süredir 7,25 dolarlık saatlik asgari ücret artmıyor ancak eyaletten eyalete farklılık gösteriyor. Politikacılar ne dedi? Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi , Senato tasarısını “kesinlikle” geçireceğini açıkça dile getirerek tasarıyı “virüsü yenmek için atılmış büyük bir adım” olarak övdü. Cumhuriyetçiler teşvik paketinin "gereksiz büyük" ve "Demokratların öncelikleriyle dolu olduğunu" savunurken Senato'daki Cumhuriyetçi üyelerin lideri Mitch McConnell , Demokratların tasarladıkları ekonomik yardım paketinin ihtiyaç duyan ailelere değil “liberal ideolojiye hizmet etme amaçlı” olduğunu savundu. Neden önemli? Teşvik paketi, Başkan Biden’ın ilk “yasama zaferi” olurken esas olarak ABD'nin salgından kurtulmasını hızlandırmayı amaçlıyor. Ancak ikincil bir hedefi var: Beyaz Saray'ın gelir eşitsizliğini ve yoksulluğu azaltmaya yönelik ilk girişimi olarak dünyanın en büyük ekonomisini daha adil hâle getirmek. Goldman Sachs, Şubat 2020'de %3,5 olan ve salgının etkisiyle nisan ayında yaklaşık %15 ile zirveye ulaşan işsizliğin destek paketinin etkisiyle yıl sonunda %4,1’e düşeceğini tahmin ettiğini açıkladı. Nitekim, ABD Hazine Bakanı Janet Yellen da “Teşvik paketiyle istihdam gelecek yıl pandemi öncesi seviyelere gelebilir,” dedi. Paketin enflasyonu tırmandırabileceği yönünde son dönemde artan endişelere katılmadığı mesajını veren Yellen “paketin enflasyonist etkisi olması hâlinde bunu düzeltecek araçlarımız var, gelişmeleri takip edeceğiz,” bilgisini paylaştı. Piyasalara etkisi? ABD teşvik paketi ve Çin verileriyle haftaya yükselişle başlayan Asya Borsaları ve ABD vadeli endeksleri , tahvil faizlerinin yükselmesiyle teknoloji hisseleri öncülüğünde satışa döndü. Uzun zamandır güçlü bir düşüş yapan altın ons fiyatında düşüş görüntüsü ise yardım paketinin ABD Senatosu’nda onaylanmasından destek bularak haftaya yükselişle başladı. Öte yandan, teşvik paketini onayladıktan sonra yükselişe geçen Bitcoin hakkında yatırımcı Peter Brandt; devalüe olan dolar ve yeni teşvik paketinin birleşiminin, muhtemelen Bitcoin ile ilgili piyasa duyarlılığının iyileşmesine neden olacağını ve Bitcoin'in uzun vadede mevcut politikadan fayda sağlayacağını ileri sürdü .

Biden'ın 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketi

Mart 10, 2021

·

Makale

Türkiye-Mısır ilişkileri

2011’de başlayan Libya iç savaşında karşı karşıya gelen Türkiye ve Mısır arasında son günlerde görülen diplomatik yumuşama dikkatleri çekti. Abdülfettah es-Sisi yönetiminin darbeyle başa geçmesinden beri Türkiye-Mısır ilişkilerinde ilk defa bu derecede görülen yumuşama, Doğu Akdeniz ülkeleri arasında hareketlenmeye yol açtı. Libya’daki anlaşmazlık: İki ülke arasındaki gerginliğin en büyük sebeplerinden biri olan Libya’daki iktidar mücadelesinde Türkiye, uluslararası meşruiyeti olan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni; Mısır, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri ise Halife Hafter yönetimindeki Libya Ulusal Ordusu’nu destekledi. Halife Hafter, Libya'daki Türkiye kuvvetlerini “sömürgeleştiren düşman” olarak tanımlarken bölgedeki Kahire delegasyonu, hem Ulusal Mutabakat Hükümeti hem Libya Ulusal Ordusu ile görüşmeler yapmış ve Türkiye'nin askerî üslerini hedef alarak bölgedeki konumlarını reddetmişti . Halife Hafter’in sürdürdüğü askerî hareketin 14 ay sonunda çökmesi üzerine Mısır, haziran ayında Türkiye’ye Libya’da ateşkes anlaşması teklifinde bulunmuş ve Türkiye bu teklifi “samimi ve inanılır” bulmadığını belirterek reddetmişti. Gelişmeler üzerine Türkiye ve Mısır’ın Libya’da savaşma ihtimalleri medyada yer almıştı. İki hafta önce Mısır merkezli Egypt Independent haber sitesinde Türkiye ve Mısır ordularını karşılaştıran bir yazının yayımlanması bu bağlamda dikkat çekici oldu. Azalan gerilim: Aralık 2021’de Libya’da yapılması planlanan seçimler için Birleşmiş Milletler Libya Siyasi Diyalog Forumu öncülüğünde hazırlıklar yapılırken Türkiye-Mısır arasındaki gerilimin de azaldığını, hatta Doğu Akdeniz konusunda görüşmeler yapıldığını gözlemliyoruz. Mart ayı itibarıyla iki ülke arasındaki yakınlaşma devam ediyor. Geçen hafta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de Mısır’ın iddia ettiği münhasır ekonomik bölge sınırının kabul edilerek deniz yetki alanları konusunda Mısır ile anlaşmaya varılabileceğini belirtirken Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan iki ülkenin anlaşmasının da öneminin altını çizdi . Mısır’la ilişkilerin gelişiminden yana memnuniyetini belirten Çavuşoğlu, geçen yıl Mısır'la Yunanistan arasında imzalanan ve Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerini düzenleyen anlaşmada Mısır’ın Türkiye’nin kıta sahanlığına saygı duyduğunu hatırlattı. Mısır-Yunanistan-Türkiye üçgeni: Basına “Türkiye’nin Mısır açılımı” olarak yansıyan iki ülke arası pozitif diyaloglar, Doğu Akdeniz bölgesindeki bir diğer önemli aktör olan Yunanistan’ı harekete geçirdi. Uluslararası Deniz Hukuku altında münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı sınırları konusunda süregelen Türkiye-Yunanistan anlaşmazlıkları, Yunanistan’ı Mısır ile görüşmeye itti. Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’yi telefonla aradığı kaydedildi. Yunanistan basınında yer alan bir habere göre Mısır'daki diplomatik kaynaklar, Kahire-Ankara arasında münhasır ekonomik bölge görüşmelerinin yapılmadığını; Kahire’nin hâlâ Yunanistan ve Kıbrıs ile yaptığı anlaşmalara sadık olduğunu belirtti . Aynı kaynaklar, Mısır’ın Libya-Türkiye arasında yapılan deniz anlaşmasını da hâlâ reddettiğini söylerken Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Kahire ve Lefkoşa’ya ziyarette bulunmasının beklendiğini de açıkladı. Dendias, Kahire’de yaptığı görüşme sonrasında Türkiye ile Mısır'ın kıta sahanlıklarının kesiştiği EGY-MED-W18 numaralı parselin enlem ve boylamları hakkında bilgi istediğini ve Mısır’ın haritadaki teknik hatayı gidermesiyle bir sorun kalmadığını açıkladı. Doğu Akdeniz çevresinden tepkiler: İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, Yunanistan basınına verdiği röportajda Doğu Akdeniz Doğal Gaz Boru Hattı (Eastmed) projesinin öneminden bahsederken “Türkiye’nin de bölgeye dâhil olmasını umduğunu, Türkiye’nin tutumunu değiştirmesi hâlinde İsrail’in iş birliğine hazır olduğunu” belirtti. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Türkiye’nin bölgedeki tutumuyla ezber bozduğunu” belirterek “artık iki devletli çözüm haricinde bir çözüm olamayacağını” söyledi. Libya’da geçici hükümete liderlik eden Başbakan Abdülhamid Dibeybe, Türkiye ile 2019 yılında imzalanan deniz yetki alanlarını sınırlandırma mutabakatına değinerek anlaşmanın “Libya’nın Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına katkı sağladığını” ifade etti. Diğer yandan, ABD’den silah hibesi alan Yunanistan’ın silahları Türkiye sınırına 20 kilometre uzaklıkta bulunan Dedeağaç’a yerleştirmesi dikkat çekti . Yazarın yorumu: Gelişen Ankara-Kahire ilişkilerinden hareketle bölgedeki etkinliği artışta görünen Türkiye, bu bağlamda bölgedeki komşularının beklentilerine uygun çizgide ve onlarla koordinasyon hâlinde iletişime devam ederse olumlu diplomasi görülebilir. Fakat, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Mısır'la olan ilişkilerin geçmişine dair eleştirisi de hükümetin dış politika işleyişinin iç siyasete hâlâ olumsuz yansıdığını gösteriyor.

Türkiye-Mısır ilişkileri

Mart 11, 2021

·

Makale

Orta Doğu'da yeni dengeler

Kapak Görseli: SuriyeGundemi.com ABD Başkanı Joe Biden, Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada “Rusya’nın Batılı demokratik ülkeleri zayıflatmaya çabaladığını, ABD ile Avrupa arasındaki ilişkinin vazgeçilmez olduğunu, ABD’nin yeniden uluslararası arenaya döndüğünü” söyledi. Daha önce NATO’nun “beyin ölümünün gerçekleştiğini” söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da aynı konferansta “NATO’ya inandığını” ifade etti. 2018 yılında başlatılan, daha sonra güvenlik endişeleriyle ertelenen NATO’nun Irak’taki eğitim ve danışma misyonunun genişletilmesi planına devam edilmesi kararı alındığı, NATO’nun Irak'taki misyonunda şu an 500 olan görevli asker sayısının yaklaşık 4 bine çıkarılacağı açıklandı. Suriye’de son durum : 200 binden fazla sivilin hayatını kaybetmesine, milyonlarca insanın yerinden edilmesine sebep olan iç savaşın onuncu yılında Suriye, Türkiye’nin terörist olarak değerlendirdiği, ABD destekli YPG bağlantılı Suriye Demokratik Güçleri’nin etkin olduğu Fırat’ın doğusu, Türkiye destekli rejim muhaliflerinin kontrolündeki Fırat’ın batısı ve geri kalan bölgelerin Rusya ve İran destekli Esad rejimi kontrolünde olduğu üç parçalı bir hâlde bulunuyor. Suriye’ye yeni ABD üssü: Arap kamuoyuna hitap eden Birleşik Krallık merkezli Asharq al-Awsat gazetesi, Suriyeli muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne dayandırdığı haberinde ABD öncülüğündeki IŞİD’le mücadele koalisyonunun, Suriye’nin Haseke iline bağlı Ayn Divar bölgesine büyük bir askerî üs kurmayı planladığını iddia etti. Kurulması hâlinde bu, Türkiye’ye en yakın ABD üssü olacak. Haberde koalisyona ait 50 tırla Kuzey Irak’taki Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden Suriye’deki bu bölgeye askerî sevkiyat yapıldığının görüldüğü, bunun 2021 yılında bölgeden Suriye’ye giden on birinci konvoy olduğu da ifade edildi. Bir adım geriden: Eski Başkan Donald Trump döneminde ABD, Suriye’nin kuzeyindeki askerlerinin sayısını azaltmış, Irak sınırına yakın doğudaki petrol bölgesi Deyrizor’daki faaliyetlerini sürdürmüştü. ABD Dışişleri Bakanlığı, ocak ayında “IŞİD’le mücadelede aslan payının SDG’de olduğunu, örgüte gelecekte de destek olunacağını" açıklamıştı. Rusya basını da geçtiğimiz hafta ABD’nin Deyrizor bölgesinde El Ömer petrol sahasına da silah ve ekipman sevk ettiğini, buradaki varlığını güçlendirmek istediğini öne sürmüştü. Bölgenin önemi: Ayn Divar bölgesi, Suriye’nin en kuzeydoğusunda, Türkiye ve Irak sınırlarının Suriye ile kesiştiği bölgede, Şırnak’a birkaç yüz metre uzaklıkta bulunuyor. Ayn Divar civarında Rusya’nın bölgedeki dengeyi Esad rejimi lehine değiştirmek için yerel unsurlardan oluşan askerî birlik kurma girişimi başlattığı ve geçen ay Rusya askerî polisinin ABD'nin bölgedeki üslerine lojistik ve askerî destek göndermek için kullandığı bir otoyolun yakınına konuşlandığı biliniyor. Bölge, giderek Rusya ile ABD arasındaki güç savaşının merkezi hâline geliyor. Yorumlar : Cumhuriyet gazetesine konuşan emekli Tuğgeneral Ali Er, ABD’nin bölgeye kuracağı üssü “Türkiye’ye yönelik bir provokatif adım” olarak değerlendiriyor. Er, Irak-Suriye bağlantısını sağlayan yola çok yakın olan bölgede IŞİD’in etkin olmadığını, üssün doğrudan “Türkiye’yi ABD tarafından denge unsuru olarak kullanılan YPG’ye yönelik olası askerî harekâttan caydırma amacı taşıdığını, Türkiye’nin dar bir alana sıkıştırıldığını ” ifade ediyor. Emekli Büyükelçi Uluç Özülker de “ABD’nin bu adımla Türkiye’nin hassasiyetlerini anlamaktan uzak olduğunu gösterdiğini” söylüyor. ABD merkezli düşünce kuruluşu Savaş Araştırmaları Enstitüsü'nden Nicholas Heras ise yeni üssün “ABD’nin kuzeydoğu Suriye'deki varlığını uzun vadeli kılmaya yönelik olduğunu ve ABD askerlerinin bu yeni üsten insansız hava araçları gibi hava varlıklarını da kullanabileceğini, bunun IŞİD unsurlarına karşı keşif ve saldırılar için çok kullanışlı olacağını” ifade ediyor. Sonuç: 1 Haziran 2020 tarihli hikâyemde, pandemiyi fırsat bilen IŞİD’in yeniden yapılandığına dair kamuoyuna yansıyan bilgilere yer vermiştim. IŞİD’in tüm insanlığa karşı ortak bir tehdit oluşturduğu sır değil. Örgütün bir daha geçtiğimiz yıllarda bölgede ve tüm dünyada estirdiği terör dalgasına geçit vermemek için “uğradığı askerî yenilginin ideolojik yenilgiye de dönüşmesi, yönetim pratiklerinin, stratejisinin ve vaatlerinin anlaşılması” gerekiyor. Öte yandan, ABD’nin eski Suriye Büyükelçisi Robert S. Ford, IŞİD’le mücadele için ABD’nin desteklediği örgütlerin ülkeye istikrar kazandırmadığını, IŞİD kalıntılarını yok edemediğini ve ortaya çıkan özerk bölgenin kendi ayakları üzerinde duramadığını, yani ABD’nin yaklaşımının başarısız olduğunu ifade ediyor. Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın da ABD’nin bölgede siyasi ağırlığını artırmak için askerî varlığını güçlendirmek zorunda olduğunu ancak bunun için gerekli toplumsal desteğin var olmadığını belirtiyor. Türkiye, kalan IŞİD unsurlarına karşı askerî savaşta ve bölgenin geleceğinin şekillenmesi sürecinde sonuç odaklı olarak kendi tezlerini anlatacak alan bulabilir, IŞİD’le mücadele için Türkiye’nin millî güvenliğine tehdit olduğu düşünülen örgütlerin güçlendirilmesini lobi faaliyetleriyle engelleyebilir. Bunun için, batıya güven verecek demokrasi, hukuk ve ekonomi alanındaki reformların hızla gerçekleşmesi önem arz ediyor.

Orta Doğu'da yeni dengeler

Mart 10, 2021

·

Makale

Dolar/TL kuru neden yükselişe geçti?

Merkez Bankası ve Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndaki yeni yönetimle Türk lirası yıla iyi bir performansla başlamıştı, ancak son günlerde değer kaybı yaşaması birkaç nedene bağlanıyor. Hükümetin Berat Albayrak dönemine ait ekonomi politikalarını savunmaya başlaması ve Albayrak'ın kabineye geri dönebileceğine ilişkin söylentilerin TL’nin değer kaybında rol oynadığı düşünülüyor. Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) geçtiğimiz hafta Resmî Gazete 'de TL zorunlu karşılık oranlarının her vadede 200 baz puan artırıldığını açıklamasının ardından böyle bir kararın fazladan bir sıkılaştırmaya gidilemediği için alındığı şeklinde yorumlanması da değer kaybının nedenleri arasında sayılıyor. Albayrak etkisi: CHP, geçen yıl TCMB’nin yaklaşık 128 milyar dolarlık döviz rezervi nin satış yoluyla eritildiğini Meclis gündemine taşımış, görevinden istifa eden eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın buradaki rolünün de araştırılmasını istemişti. Buna karşılık, Albayrak döneminde uygulanan politikaları destekleyen açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “95 milyar dolar döviz rezervi var" açıklamasında bulundu. Fakat ekonomist Yalçın Karatepe, 95 milyar doların brüt rezerv miktarı olduğunu, swap ile bankacılık işlemlerinden gelen karşılıklı paralar kalemlerinin çıkarıldığında net döviz rezervinin eksi 45 milyar dolar olduğunu belirtiyor . Reuters analizine göre, rezerv kayıplarıyla gündeme gelen Albayrak’ın yeniden kabinede görev alma olasılığına ilişkin söylentiler piyasa üzerinde baskı oluşturuyor. Bluebay Asset Management'ten Timothy Ash de bu durumu, "Albayrak'ın geri dönüyor gibi görünmesiyle TL bu hafta iyi bir performans göstermiyor. Piyasalar büyük ihtimalle kendisinin ekonomi politikalarına yakın bir konuma gelmeyeceğini umuyor," cümleleriyle yorumluyor. Zorunlu karşılık: Zorunlu karşılık, mevduat toplayan bankaların topladıkları mevduatlara (faiz alacak para hesaplarına) karşılık olarak, yerel para ve FX cinsinden Merkez Bankası hesaplarında tutmak zorunda oldukları paradır. Bu oranın artmasıyla bankalar mevduatın daha büyük bir bölümünü Merkez Bankası’nda tutacağı için topladıkları mevduatın daha az bir kısmını kredi verebilecek. Piyasadaki para miktarı zorunlu karşılık oranlarıyla ayarlanabilir ve oranlar merkez bankaları için para politikası aracı olarak kullanılabilir. Ne amaçlanıyor? Kararın ardından TCMB'nin internet sitesinde yapılan basın açıklamasında, zorunlu karşılık oranlarında yapılan değişikliklerle Türk lirası cinsinden zorunlu karşılık tesislerinin yaklaşık 25 milyar lira artmasının, döviz ve altın cinsinden toplam zorunlu karşılık tesislerinin ise 500 milyon dolar azalmasının öngörüldüğü belirtildi. Kararın etkileri: Bu kararla, bankaların 100 lira mevduatına karşılık TCMB’den %17 faizle 2 lira ilave borçlanıp TCMB’ye zorunlu karşılık olarak koyması gerekiyor. TCMB bu zorunlu karşılık için %12 faiz ödüyor ve aradaki %5’lik fark ise bankaya 10 kuruş ek maliyet yaratıyor. İktisatçı Hakan Kara, teorik olarak bankaların bu maliyeti telafi etmek için mevduat faizini düşürebileceğini veya kredi faizini artırabileceğini ya da maliyeti her ikisine dağıtabileceğini ancak likidite ve rekabet etkisinden kaynaklı geçmişte de olduğu gibi kredi ve mevduat faizlerinin aynı anda yükselmesininin en olası senaryo olduğunu belirtiyor . Nitekim, Tera Yatırım ekonomisti Enver Erkan da para piyasası ve mevduat faizlerine bu durumun bir miktar yukarı doğru etki yapmasını beklediğini ifade ediyor. Öte yandan, bankaların TL olarak yatırmak zorunda oldukları zorunlu karşılıkların bir bölümünü döviz ya da altın cinsinden yatırmalarını sağlayan rezerv opsiyon mekanizması (ROM) kapsamında tutulan yabancı paranın artması ve böylece TCMB rezervlerinin artması, ancak aynı zamanda ROM dilimleri daraltıldığı için bu etkinin sınırlı kalması tahmin ediliyor. Ek olarak, Paraanaliz yazarlarından Atilla Yeşilada, zorunlu karşılık oranlarının sınırlı etkisine vurgu yaparak “Kredi maliyetlerini bir kademe daha yukarı çekecek bu kararın, yerlilerin dövizden TL’ye dönmede anlamlı bir etkisi olması zor. ” yorumunda bulunuyor . Yorumlar: İktisatçı Mahfi Eğilmez, kararı “TCMB, banka kredilerini sınırlayarak para politikasını sıkılaştırma yolunda yeni bir adım attı" yorumluyor. Hakan Kara, TCMB'nin bu hamleyle faiz artışının etkisini güçlendirmeyi amaçladığını ancak bunun yerine ölçülü bir faiz artışı gerçekleştirmenin çok daha etkili olacağını söylüyor. MUFG Gelişen Piyasalar Araştırma Müdürü Ehsan Khoman, zorunlu karşılık kararının sıkı bir para politikası için destekleyici olduğunu ancak piyasaların TCMB’nin politika faizi aracılığıyla sıkılaştırma yapamadığı ve bundan dolayı rezervler aracılığıyla bir sıkılaşma yaptığı şeklinde algıladığını, TL’de son zamanlarda yaşanan düşüşün de bunun bir göstergesi olduğu belirtiyor. Öte yandan Rabobank Gelişen Piyasalar Stratejisti Piotr Matys, TCMB’nin Türk lirasını desteklemek için tüm araçları kullanmaya hazır olduğunu belirterek “ABD Hazine tahvillerindeki yükseliş ve Berat Albayrak’ın yeniden göreve döneceğine dair spekülasyonlarla artan TL oynaklığı, TCMB’yi TL’yi desteklemek için politika faizine ek olarak fazladan bir likidite sıkılaştırması yapmak zorunda bırakmış olabilir.” diyor. Bu doğrultuda görüş sunan Oanda Kıdemli Piyasa Analisti Craig Erlam da alınan zorunlu karşılık kararının geleneksel sıkılaşma politikalarıyla uyumlu olduğunu ve kararı geçmişteki politikalarla kıyaslamak için henüz erken olabileceğini söylüyor.

Dolar/TL kuru neden yükselişe geçti?

Mart 10, 2021

·

Makale