Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →Metaverse
Metaverse nedir? Müzikten gayrimenkule metaverse bize ne sunuyor?
7 Hikâye
Metaverse: İnternetin geleceği
28 Ekim 2021’de Mark Zuckerberg, Facebook’u Meta Platforms olarak yeniden markalaştırdı. Bu, çoğu kişi tarafından Facebook’un tekelleşme, yanlış haberler, kullanıcıları manipüle eden algoritmalar ve kişisel verilerin kullanımı gibi konularda gittikçe kabaran sicilinin üstünü örtmek için bir maskeleme girişimi olarak nitelendirildi. Birkaç hafta sonra, Microsoft ve Nvidia gibi şirketlerin de "metaverse" manifestolarını kamuoyuyla paylaşması ise henüz tam olarak anlaşılamayan bu kavramı; yatırımcılar, şirketler ve kullanıcıların odak noktası haline getirdi. Morgan Stanley: New York merkezli yatırım bankası, metaverse’ü 8 trilyon dolarlık bir fırsat olarak nitelendiriyor; ancak bu fırsatın Meta ekseninde şekillenmesinden endişe ediyor . Nvidia: Kaliforniya merkezli dünyanın en büyük yapay zeka ve grafik çipi üreticisi, geçtiğimiz ay yazılım geliştiricilere " Omniverse Enterprise" adı altında metaverse üzerine çalışabilecekleri yazılım araçlarını tanıttı . Meta: Önceki adıyla Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg, şirketin önümüzdeki beş yılda bir sosyal medya şirketinden bir metaverse şirketine dönüşeceğini açıkladı. Ayrıca şirket, kâr amacı gütmeyen kuruluşlara “ metaverse’ü bilinçli bir şekilde oluşturabilmek” adına 50 milyon dolarlık yatırım yaptı . Microsoft: Şirket geçtiğimiz haftalarda Microsoft Teams isimli uzaktan çalışma ve eğitim platformunda 2022’den itibaren kullanılmak üzere Mesh adlı ürününü tanıttı. Mesh ile karma gerçeklik üzerinden holografik görüntüler ile toplantılar yapılacak ve dosyalar paylaşılacak . Metaverse nedir? Metaverse , birçok kişi için tam olarak algılanamayan ama ufak da olsa fikir sahibi oldukları bir “sanal dünyalar evreni”. M eta (ileri, öte) ve universe (evren) kelimelerinin birleşimi olan metaverse; kimilerince omniverse , kimilerince spatial internet (mekansal internet) veya the AR Cloud (artırılmış gerçeklik bulutu) olarak adlandırılıyor. Bu farklı isimlerden de anlaşılabileceği üzere metaverse; sanal dünyaların, artırılmış gerçekliğin, internetin ve diğer elementlerin birleştiği üç boyutlu kolektif bir sanal evren. Bedenlenmiş bir internet olarak da tasvir edilen bu evren, internetin geleceği olma potansiyeline sahip. Günümüz teknolojileriyle kullanıcıların, erken aşamalarındaki bu evrenin içinde çeşitli aktiviteler yapabilmesi mümkün. Örneğin; Meta'nın ABD’li girişimci Palmer Luckey’den 2014'te satın aldığı Oculus VR (sanal gerçeklik) gözlükleri ile metaverse'e giriş yapılabiliyor. Meta'nın yanı sıra Google gibi birçok teknoloji şirketi de geçtiğimiz senelerde bu tip teknolojik aksesuarlara yatırım yaparak metaverse'e giden yolda ilk adımlarını atmıştı. Metaverse: Vaatler Her ne kadar teknoloji ve kullanıcı dinamikleri şu an buna el vermese de gelecekte metaverse 'ün fiziksel dünyamıza tahmin bile edemeyeceğimiz şekillerde nüfuz etmesi bekleniyor. Bu evrenin sakinlerinin, günümüz teknolojisi dahilinde avatarlarıyla sanal ortamda alışveriş yapabilmesi, sinemaya gidebilmesi, eğitim alabilmesi veya ailesi ve arkadaşlarıyla vakit geçirebilmesi mümkün. Tüm bu aktivitelerin ötesinde metaverse 'ün kişisel ve profesyonel ilişkileri de yeni bir boyuta taşıyacağı tahmin ediliyor. Mesela, mekanik parça geliştiren bir ekip, fiziksel olarak dünyanın farklı yerlerinde olsalar dahi metaverse 'de aynı masada oturuyormuş gibi tartışıp ortadaki parçayı üç boyutlu bir şekilde inceleme imkânı buluyor. Bu yeni yapılanma, blok zinciri temelli NFT’ler gibi dijital varlıkların da gittikçe önem kazanmasıyla iş dünyası ve ekonomiler için konumlandırılması gereken yeni bir cephe olarak ön plana çıkıyor . Peki, metaverse ne gibi imkânlar sunuyor? Yeni etkileşim dinamikleri: Metaverse , gelecekte robotların ve kişisel sanal asistanların denkleme eklenmesiyle şirketlere tüketicileriyle yeni etkileşim imkânları sunmaya hazırlanıyor. Nitekim birçok şirket, şimdiden bu alanda çalışmalara başladı. Örneğin Nike, ABD merkezli video oyunu geliştiricisi Roblox ile iş birliği yaparak "Nikeland" adında bir sanal dünya oluşturmayı planlıyor . Nikeland’de kullanıcılar avatarlarını, Nike ürünleriyle giydirebilecek ve çeşitli spor aktivitelerine izleyici veya oyuncu olarak katılabilecek. Fırsat eşitliği ve kapsayıcılık: Metaverse ’ün engelli bireylerden tutun farklı coğrafi bölgelerde yaşayan bireylere kadar çoğu insanın daha dinamik bir şekilde işgücüne katılmasını sağlaması da muhtemel. Metaverse sayesinde şirketler, kaliteli işgücüne erişebilirken çalışanlar için de fırsat eşitliği sağlanarak fiziksel, sosyal ve ekonomik engellerin, görece daha kolay bir şekilde, üstesinden gelinebilecek. Sürdürülebilirlik: Metaverse ’ün paralel bir mekân yaratması ile tüketime ve ulaşıma bağlı çoğu emisyonun önüne geçilebileceği de öngörülüyor. Zira metaverse' ün, yakın gelecekte ulaşım ihtiyacımızı azaltması, en fazla kirleten sektörlerden biri olan moda sektörünü dijitale taşıyarak daha yeşil bir hale getirmesi ve sanat, eğlence ve turizm sektörünün nimetlerini salonumuza taşıması bekleniyor. Metaverse gelecek vadediyor mu? İnternetin ilk çıktığı yıllara gidersek bugünle kıyaslandığında ne kadar yol kat ettiğimiz aşikar. İlk başlarda sadece siyah bir ekranın üzerinde metinlerin sergilendiği bir platform olan internet, 90’larda iki boyutlu görsellerin eklenmesiyle yeni bir boyut kazanmıştı. Ardından 2000’lerde videoların internetin içinde yer almaya başladığını gördük. Bu esnada internetin sadece var olan bilgiye erişme amaçlı kullanılmasından, yeni bilgilerin bu platforma yüklenmesi ve bu bilgi akışının kullanıcılar arasında dinamikleşmesini deneyimledik. Burada bilgisayarların ve mobil cihazların gün geçtikçe daha güçlü hale gelmesi bütün bu dönüşümleri, daha doğal ve kolay hale getirdi. Gidişata baktığımızda ise üç boyutlu dinamik sanal dünyaların oluşumunun ve bu dünyaların fiziksel dünyamızla etkileşiminin, rotanın üzerindeki yeni duraklar olduğunu söylemek yanlış olmaz . Buradaki asıl mesele metaverse’ün gelecek olup olmadığı değil; ne zaman gelecek olduğu gibi görünüyor. Tabii ki metaverse’ün önünde teknik ve yönetişimsel engeller de var. İlk olarak, internet altyapısının bu kompleks oluşumu destekleyebilecek şekilde gelişmesi ve 5G'nin kullanıma hazır hale gelmesi gerekiyor. Büyük teknoloji şirketlerinin gelişiminden ve insanların hayatlarındaki artan etki ve izleme potansiyellerinden ders çıkarılması, sağlıklı bir metaverse ekosistemi için gerekli. Blok zinciri ise hem güvenlik bağlamında hem de ekonomik bağlamda bu sorun için bir çözüm olacak gibi duruyor .

Kasım 26, 2021
·
Makale
Her Şeyin Evreni: Metaverse
Özellikle pandemi süreci ile birlikte hız kazanan dijitalleşme akımında yeni bir kavramla karşı karşıyayız: Metaverse . Metaverse, kısaca ortak bir meta-veri platformu yaratarak insanları bir araya getirmeyi amaçlayan bir AR/VR teknolojisi olarak tanımlanabilir. Peki nereden çıktı bu metaverse? İlk kez 1992 yılında -dijital antik dönemde- Neal Stephenson’ın Snow Crash romanında gelecekteki distopya anlamında kullanıldı. “Gelecekteki distopya” her ne kadar iddialı duyulsa da metaverse’ü gerçek bir ütopya olarak nitelendirmek de aynı derecede iddialı. Metaverse gerçekten bir distopya mı? Metaverse, Snow Crash romanında avatarların çalışabileceği, alım satım yapabileceği, eğlenebileceği, farklı yerler görebileceği ve sosyalleşebileceği 3 boyutlu bir cadde olarak tasarlandı. Romandaki metaverse 2 temel vizyondan oluşuyordu. İnsanları siber uzaylarda avatarlar olarak yeniden canlandırmak. Oluşturulan bu alt boyutları bir araya getirerek ortak ve devasa bir siber uzay oluşturmak. Metaverse hayalinin gerçekleşebilmesi için en değerli iki teknoloji: Sanal Gerçeklik (VR) ve Blockchain 90’lı yıllarda yaşayan bir grup fütürist ilk vizyona yatırım yaparak Active Worlds gibi kendi izole siber uzaylarında birer avatar oluşturdular. Fakat metaverse’ü gerçekten “meta” yapan ikinci özelliği gerçekleştirmekte başarılı olamadılar. Bir video oyunu olan Second Life’ın tasarımcısı ve oyunun geliştirici şirketi olan Linden Lab’de yayıncı olan Philip Rosedale, bu durumla ilgili “Alt platformları birbirine bağlamak için gerekli heves yoktu, açıkçası bunun için bir neden de yoktu” diyor. 2000’li yılların başında birtakım açık kaynak metaverse projeleri ortaya çıktı. Fakat kod, ücretsiz ve herkesin erişimine açık olmadığı için proje devam edemedi. Oyuna BigTech dahil oluyor! Bundan sonraki 10 yıl boyunca insanlar tüm ihtiyaçlarını tek bir sistemden karşıladıkları bir hayat sürdü. Örneğin sabah kalkıp Google Maps kullanarak işe gittiler, Google Sheets’te verileri düzenlediler, Google Calendar ile toplantılarını hatırladılar, toplantıda İngilizce yapılan sunumu Googla Translate ile Türkçeye çevirdiler. Bu durum BigTech şirketlerinin metaverse ilhamlı bir şekilde kendi alt evrenlerini oluşturması ile sonuçlandı. Günümüzde BigTech şirketleri kendi oluşturdukları alt evrenleri ve alıcı kitleleriyle mutlu görünüyor. 2000’li yıllarda Rosedale’ın belirttiği neden arayışı günümüzde çözülmüş durumda. Metaverse’ün kurulmak istenmesinin en temel nedeni insanlar için ortak bir siber evren yaratarak yeni bağlantılar ve deneyimler oluşturmak. Fakat günümüzde bu amacı gerçekleştirmek için gerekeli motivasyon yeterli değil. Çünkü BigTech şirketleri henüz müşteri kitlelerini ve kendilerine kazanç sağlayan özellikleri diğer şirketlerle paylaşmak istemiyor. BigTech şirketleri sahip olduğu değerleri ortak bir havuzda birleştirmek istemedikleri sürece ortak ve devasa metaverse uzun bir süre daha gerçekleştirilemeyecek gibi görünüyor. Çünkü 2. temel vizyonun da belirttiği gibi metaverse’ün “meta” olabilmesi için sahiplik, ortak kullanım ve paylaşma konuları gündeme geliyor. Kapitalizmin öne çıktığı bu yarışta kimse sahip olduğu değerleri ortak bir kutuya koymak istemiyor. Örneğin bir oyundaki çok güçlü bir avatarın başka bir oyuna para kazandıracak olması şirketler açısından soru işaretleri oluşturuyor. Aynı zamanda BigTech şirketlerinden biri olan Microsoft, metaverse’ü kaderi belli olmayan bir bilim kurgu ürünü olarak nitelendiriyor. Dolayısıyla 2. vizyon bir süreliğine rafa kalkıyor. Metaverse tamamen “Meta” olmayacaksa alternatifler neler? Şu aralar tüm BigTech şirketlerinin bir araya gelip büyük bir siber evren yaratması olası görünmese de bunu kendi içlerinde yapmaya hevesli şirketler var. Bunların başında da Meta Platforms geliyor. Metaverse’ü gerçekleştirmek için yola çıkan Facebook, yeni adıyla Meta, amaçlarının hâlâ değişmediğini ve insanları bir araya getirmek için var olduklarını belirtiyor. Meta’nın CEO’su Zuckerberg teknolojiyi insanların çevresinde şekillendirirken insanlara anı gerçekçi bir şekilde yaşama deneyimi vaat ediyor. Şirketin önemli bir kısmını Oculus-Horizon Worlds’ün oluşturması buna kanıt olarak gösterilebilir. VR setleri/deneyimleri tasarlayan ve Meta bünyesinde çalışan bir şirket olan Oculus, Meta Platforms’un oluşturmaya çalıştığı metaverse’ün gerçekçi deneyim yaşatmasını sağlayacak AR/VR teknolojisini geliştirmeye odaklanıyor. Halihâzırda var olan Roblox ve Fortnite gibi (kısmen VR bazlı) küçük alt evrenler ile Meta’nın metaverse’ü arasındaki fark AR teknolojisi. Çünkü Meta’nın metaverse’ünü farklılaştıran temel element sadece sanal bir dünya yaratmakla kalmayıp AR aracılığıyla bu iki dünyayı aynı anda deneyimlememizi sağlaması. Meta’nın amacı hem fiziksel alanda var olan şeyleri siber uzaya taşıyabilmek hem de siber uzayda var olan şeyleri hologramlar ve AR projeksiyonu halinde gerçek dünyaya getirebilmek. Metaverse paylaşılan gerçeklik algımızı parçalayıp bizleri küçük baloncuklara hapsediyor mu? Gerçeklik algısını koruyabilmek, hologramların ve siber evrene sadece bir gözlükle girip çıkabilmenin, kısaca AR’ı hayatımızda aktif olarak kullanmanın getireceği kaygıların başında geliyor. Peki metaverse gerçekleşince ne olacak? Bu deneyim hayatlarımıza ilk defa girmeye başladığında gerçeklik algımızda ufak kopukluklar yaşayacağımız söylenebilir. Fakat bir süre sonra artırılmış gerçekliğin doğurduğu sonuçlara da alışacağımız öngörülüyor. Hatta siber evrenin de gerçekliğimizin bir parçası olacağını düşünürsek metaverse’ün gerçekliği bütünleştirici bir rol oynayacağı söylenebilir. Twitter kullanıcısı Lucas Rizzotto metaverse’te sanal gerçekliğin baz alınacak olmasını “AR/VR teknolojisinin amacı günümüzdeki gerçek dünyanın yerine geçmek değil, bu hayata farklı tatlar ve fazladan derinlik katmak. AR ve VR’ın yapacağı şey yeni baharatlar ve garnitürler eklemek, gerçek hayat her zaman ana yemek olarak kalacak.” şeklinde yorumluyor. Metaverse eşitsizlikleri nasıl etkileyecek? Zuckerberg’ün The Vergecast’e vermiş olduğu röportaja göre, metaverse mesafelerin bilgiye erişimin önüne geçmesini engelleyecek. Örneğin insanlar sadece evlerine yakın olan şirketlerde çalışıp sadece evlerine yakın olan aktivitelerden faydalanmakla kalmayıp kilometreler uzaktaki bir şirkette çalışabilecek veya başka bir kıtadaki konsere katılabilecek. Artırılmış gerçeklik ile hem önündeki çalışma masasını görürken hem de hologramlar aracılığıyla şirket ortamını görüntüleyebilecek ya da yurtta kalan bir öğrenci evinin siber versiyonunda aile sofrasına dahil olup önündeki yemeği yiyebilecek. İmkanlara uzaktan erişen insanlarla orada bulunan insanlar aynı verimi alıyor mu? Zuckerberg bu soruyu şöyle yanıtlıyor “Deneyimin tamamen aynı olabileceği söylenemez, fakat eskisinden daha benzer sonuçlar elde edilecektir.” Bu durumda yazının başında bahsettiğimiz vizyonlara 3. bir vizyon daha ekleniyor. 3) AR/ VR teknolojileri aracılığıyla metaverse’teki deneyimlerin daha gerçekçi olması, dolayısıyla fırsat eşitsizliklerinin en aza inmesi hedefleniyor. Yazıda genel olarak bahsedilen vizyonları özetlemek gerekirse metaverse insanları sanal evrenlerde buluşturarak ve küçük alt evrenlerin tamamını bir araya getirerek insanlara her iki evreni de gerçekçi bir şekilde deneyimletmeyi hedefliyor. Şimdiye kadar geliştirilmiş teknolojilerin neredeyse hepsini içinde barındıracak metaverse her ne kadar göz kamaştırıcı bir fikir olsa da üzerine düşünülmesi gereken birçok soruyu da barındırıyor. Bölgesel kültürler dünya çapındaki bir ortamda nasıl etkilenecek? Alım-satım işleri nasıl gerçekleşecek, hangi para birimi kullanılacak, yoksa kendi ekonomik değeri mi olacak? Hukuk sistemi nasıl işleyecek? Bu soruların cevabını bulur bulmaz metaverse’te görüşmek dileğiyle... K aynak : Kaynaklar gelecekburada.net 'te. Y azar: Melis Gürkale

Kasım 14, 2021
·
Makale
Markalar neden NFT ve metaverse’e yatırım yapıyor?
Adidas; Bored Ape Yacht Club, Punks Comics ve GMoney iş birliğiyle çıkardığı 30 bin NFT içeren Into the Metaverse NFT's koleksiyonunun satışından 22 milyon dolar gelir elde etmişti. Geçtiğimiz günlerde Nike da metaverse için spor ayakkabıları üreten RTFKT isimli bir şirketi satın aldı. Geçtiğimiz ay giyim ve kozmetik perakendecisi Givenchy'nin , 24 yaşındaki sanatçı Chito'yla 15 parçadan oluşan blokzinciri tabanlı bir koleksiyon oluşturmak için çalıştığı aktarılmıştı. Spor giyim markası Under Armour, basketbolcu Stephen Curry'yle iş birliği yaparak ilk NFT spor ayakkabısını duyurdu. NFT dünyasına adım atan markalar içinde Pepsi ve Budweiser'ın da bulunduğu biliniyor. Markalar, NFT ve metaverse trendlerine bir bir katılıyor. Google Trend sonuçları, NFT kelimesinin dünya çapında geçtiğimiz 12 ayda nasıl bir eğilimle arandığını aşağıdaki gibi gösteriyor. Google Trends Yeni yollar, karma deneyimler Fast Company'nin konuştuğu Algorand yöneticilerinden David Markley, "NFT'ler, tüm tüketici markalarının yenilikçi şeyler yapmasını teşvik ediyor." diyor. Markley'e göre hedef kitlesine hâlâ "dijital 1.0" sayılabilecek Facebook ya da Instagram reklamları gibi araçlarla ulaşmayı amaçlayan markalar, "büyük bir fırsatı kaçırıyor." Söz konusu yazıda markaların koleksiyonlar oluşturmasının yeni olmadığı belirtiliyor; özel dergi sayılarından sınırlı sayıda üretilen oyuncaklara, her biri aslında müşteri deneyimini ve marka-müşteri bağlılığını bir adım yukarı taşımayı hedefliyor. Brandon Aaskov'a göre de markaların NFT furyasına katılmasının arkasında "daha çok kazanç" motivasyonu yatmıyor. Markalar kullanıcılarına, müşterilerine özgün bir deneyim sunmak istiyor. Üstelik markaların sunduğu NFT koleksiyonlara sahip olmak, yalnızca eşi olmayan bir dijital sahiplik anlamına gelmiyor. Bu koleksiyonlarda fiziksel dünyadaki ürünlerle bağlantı kurulduğunda kullanıcılar için "karma gerçeklik deneyimleri" de yaratılmış oluyor. Paradigma değişimini yakalayabilme arzusu Morning Brew, "neden?" sorusuna verdiği yanıtlardan birini şu cümleyle özetliyor: "Potansiyel bir paradigma değişimine erkenden dâhil olma arzusu." Morning Brew'den Milo Booke'ye göre geçtiğimiz yirmi yılda internet ve mobil teknolojilerin olanaklarından yararlanmak konusunda biraz geç kalan, özellikle kurumsal markalar, internet konseptinin potansiyel bir yeni versiyonunda ön saflarda yer almak istiyor. Gerçekten paradigma değişimi mi? Web3, internetin merkezî olmayan ve blok zinciri teknolojisinden beslenen üçüncü bir dönemine işaret ediyor. Web3 savunucularına göre Web1 ve Web2; çevrim içi platformların Apple, Amazon, Alphabet, Meta gibi bir grup büyük şirkette merkezîleştiğini ve bu şirketler tarafından yönetildiğini savunuyor. Aralarında Elon Musk'ın da olduğu karşıt görüştekiler ise Web3 kavramının yalnızca bir "pazarlama terimi" olduğunu düşünüyor.

Aralık 23, 2021
·
Makale
Metaverse: Gayrimenkul Patlaması
Küresel olarak emlak ve arsa fiyatları yükselişte. Öyle ki, İstanbul’da merkezi bir yerde düzgün bir ev kiralamak için ciddi miktarda parayı gözden çıkarmanız gerekiyor. Ev ve arsa satın almak çoğu kişi için bir hayal; ancak eğer fiziksel dünyada arsa satın alamıyorsanız Metaverse’teki arsaları, fiyatları henüz artmadan değerlendirebilirsiniz. Metaverse’te sanal gayrimenkul Teknoloji uzmanları önümüzdeki birkaç yıl içinde Metaverse’ün tam anlamıyla işleyen bir ekonomi hâline geleceği görüşünde. Birden fazla dijital evrenden oluşan Metaverse’ün tıpkı telefonlardaki uygulamalar, mesajlar ve mailler gibi hayatımıza entegre olacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle Nike, Louis Vuitton, Burberry gibi şirketler çoktan Metaverse’ün imkânlarını keşfetmeye başladılar bile. Buna ek olarak bu çoklu sanal alemde gayrimenkul alımları da gün geçtikçe artıyor. İnsanlar şu anda görece spekülatif bir pazar olan Metaverse’ten dijital arsalar, binalar, hatta Taj Mahal gibi turistik yerleri satın alabiliyorlar. Decentraland , the Sandbox ve Somnium Space gibi evrenlerde satın alınan gayrimenkuller yakın gelecekte markalara ve kişilere çeşitli amaçlarla kiralanabilir veya satılabilir . Tabii ki bu sanal evrenlerde kısıtlı yer olduğu için şirketler ellerini çabuk tutmak istiyor. Metaverse Group gibi şirketler ise ilk sanal emlakçılık siteleri olarak piyasada yerini alıyor. Ekim ayında blok zincir teknolojisi şirketi Tokens.com’un 1,7 milyon dolara Metaverse Group’un yarısını satın aldığını hatırlatmakta da fayda var. Metaverse’te yerini alanlar Toronto merkezli Metaverse Group ’un sanal merkezi Decentraland’deki Crypto Valley’de bulunuyor. Tokens.com 'un Decentraland’de bir gökdeleni bulunuyor. Gökdelenin ilerleyen dönemde diğer şirketlere reklam ve kiralama amaçlı kullanacağı belirtiliyor. Şirket kasım ayında aynı evrende Fashion Street isimli semtin 116 parselini yaklaşık 2,5 milyon dolara sattığını duyurdu . Dünyanın her yerinin dijital olarak satışa sunulduğu OVR platformunda Türkiye’de 20 binden fazla parsel satıldı. Satılan parsellerin 11 bini İstanbul’da. İstanbul’daki fiyatlar yaklaşık 135 tl ila 500 tl arasında değişiyor. Ödemeler OVR isimli kripto paralarla yapılıyor . Fırsat mı, balon mu? Metaverse’ün bu bağlamdaki gelişimi, İnternet’in gelişimiyle benzeşiyor. 1980’li yıllarda insanların internet siteleri açıp sonrasında bu siteleri satması veya buralarda reklam vermesi sanal evrende arsa satın almaya ve sonrasında burayı kiralamaya veya satmaya benzetilebilir. Buradaki ana fark Metaverse’te bu işlemin parayla yapılması ve bu oluşumun birkaç şirketin önderliğinde gelişmesi. İnternet’in geleceğinin bu oluşum paralelinde şekilleneceği düşünülürse yatırımcıların, şirketlerin ve bireylerin ileride kiralama, reklam alma ve satış gibi yollarla para kazanmak için şimdiden pozisyon almaları pek de şaşırtıcı durmuyor. “New York’a henüz kırsal bir yerken geldiğinizi ve SoHo’dan bir parsel kapatabilme şansınız olduğunu hayal edin. Şu an SoHo’da gayrimenkul parsellemek paha biçilemez ve piyasa da böyle bir imkân sunmuyor. Aynı şey metaverse için de geçerli olacak.” – Michael Gord, Metaverse Group kurucu ortağı Tokens.com CEO’su Andrew Kiguel, Metaverse’teki portfolyosunun yaklaşık 10 kat değerlendiğini ifade ediyor. Diğer yatırımcılar da portfolyolarını genişletmeye istekli gözüküyor. Bunlar her ne kadar metaverse gayrimenkul piyasasının bir ‘fırsat’ olduğuna yönelik işaretler olsa da aktörlerin adımlarına göre piyasanın fırsat mı balon mu olduğunu süreç içinde göreceğiz gibi duruyor.

Ocak 6, 2022
·
Makale
Metaverse'te kişiselleştirilmiş müzik eğitimi
Neler oluyor? Daha önce geliştirdiği gitar efekt uygulamasıyla iki milyonun üzerinde gitariste ulaşan Deplike , müzik eğitimini kişiselleştirmek için geliştirdiği projeye 10 milyon lira değerinde yatırım aldı. Kullanıcılarına metaverse üzerinde sevdikleri şarkılar ve müzisyenler eşliğinde eğlenceli vakit geçirebilecekleri kişiselleştirilmiş bir öğrenme deneyimi sunan Deplike, bu sayede dünyayı daha yaratıcı bir yere dönüştürmeyi amaçlıyor. Neden önemli? Yapılan araştırmalara göre dünya genelinde müzik eğitimine başlayanların sayısı pandemiyle iki katına çıksa da %90’ı ilk yılında müziği bırakıyor. Bu süreci teknolojiyle öğrenim sürekliliği sağlayacak kişiselleştirilmiş bir deneyime dönüştürmeyi amaçlayan Deplike, iki milyar insana erişmek ve müziği herkesin konuştuğu bir dil hâline getirmek için çalışıyor. Hem müzisyen hem de iyi bir dinleyici olmanın topluluk bilincine ve bir arada yaşamaya sayısız katkısı var. Bunun başında farklı seslere kulak vermek ve uyum içinde üretim yapmak geliyor. Dolasıyla Deplike’ın vadettikleri ve ortaya koydukları teknolojiden çok daha ötede. Ne söyledi? Metaverse üzerinde heyecan verici bir müzik eğitim uygulaması hazırlığında olan Deplike’ın önümüzdeki sürecine dair merak ettiklerimizi şirketin kurucu ortağı Murat Sezgi cevapladı. Murat Sezgi, Deplike kurucu ortağı 1. Deplike’ın müzik eğimini kişiselleştirme amacı var. Bunu da etkileşim hâlinde ve daha da önemlisi metaverse üzerinden yapmak istiyor. Buradaki deneyim tasarımınızın odağı nedir? Deplike’ın ilk versiyonunda kullanıcıları neler bekliyor? Ürünü geliştirme aşamasında 500’ün üzerinde insanla görüşme yaptık. Genel olarak öğrenme konusunun da şu anda alanımız olan müzik öğreniminin de herkes için çok farklı işlediğini görüyoruz. O kadar büyük farklarla karşılaştık ki buradaki asıl odaklanılması gereken konunun ‘‘kişiselleşme’’ olduğunu anladık. Bazılarımız önce bütünü, hatta bazen sonunu görüp öğrenmek isterken bazılarımız için küçük parçalar hâlinde ilerlemek doğru oluyor. Kimileri yavaş ilerlemek istiyor, diğerleri için bu durum sıkıcı olabiliyor. Eğitim konusunun herkes için farklı şekilde, kendi temposunda ve her şeyden önemlisi keyif aldığı şekilde ilerlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Müzik bize keyif ve heyecan veriyor. O zaman öğrenmek de sıkıcı ve zorlayıcı, tek bir müfredat üzerinden giden bir yöntemle ilerlememeli. Öğrenme sürecinin kendisinin de keyifle yapıldığı ve sevilen şarkılar üzerinden tasarlanan, kullanıcının seviyesine uygun şekilde öğrenme yollarının olduğu bir ürün tasarladık. Deplike’ın daha önce 2 milyon kullanıcıya ulaşmış gitar efekt uygulamasındaki deneyiminden de faydalanacak şekilde öğrenim uygulamamızda da ilk enstrüman olarak gitarı seçtik. İlk versiyonda 3D bir deneyim ve kişiye özel öğrenme yolunun ilk adımlarını göreceğiz. 2. Yapılan araştırmalarda pandemi sürecinde çevrim içi müzik eğitimine olan ilginin arttığı ortaya çıkıyor. Ancak bu sürecin devamlılığında ciddi problemler yaşanıyor. Deplike’ın öğrenim süreci kurgusunda neler ön planda? Öğrenim sürekliliği için yaptığınız çalışmalar nelerdir? Bir önceki yanıtta değindiğim kişiselleştirilmiş öğrenim süreci ve bu süreci kolaylaştırıp eğlenceli bir hâle getiren 3D özelliklerin süreklilik konusunda olumlu katkıları olacak. Amacımız burada bir tutkuyu alışkanlığa ve tekrarlanan bir sürece dönüştürmek. Sevdiği parçalar üzerinden ilerleyen keyifli bir süreç, 3D ortamının getirdiği kullanım rahatlığı ve avantajları, kendisine özel bir müzik arkadaşına sahip olmanın yanında kullanıcılara bazı oyun deneyimleri de sağlayacağız. Bu uygulamayı günlük hayatın her anına sokabilmek, ‘beyin için çöp gıdalar’ diyeceğimiz temelde yalnızca zaman geçirmek için tasarlanan uygulamaların yerine geçebilmek için çeşitli yöntemler üzerinde çalışıyoruz. Kullanıcının enstrümanı yanında olsa da olmasa da bu uygulamadan keyif ve fayda sağlayacağı bir ürün tasarımımız olacak. Müzik öğrenim süreci metrodayken bile ilerleyebilmeli. Bunu sağlayacağımız bazı gizli soslarımız var. Deplike 3. Hem müzisyen hem de iyi bir dinleyici olmanın topluluk bilincine sayısız katkısı var. Bunun başında farklı seslere kulak vermek ve uyum içinde üretim yapmak geliyor. Deplike geliştirdiği ürünle insanlara ne gibi değerler kazandırmayı amaçlıyor? Müzik alanı git gide daha da demokratik oluyor. Artık daha fazla insanın müziğe erişimi var, daha az maliyetli, daha çok çeşit var ve git gide daha da kişiselleşebilen bir yöne doğru gidiyor. Ancak müzik üretimi ve müzik dilinin konuşulması konusunda gidilecek çok fazla yol var. Neden tüm dünya müzik üretmesin? Ya da sevdiği parçaları çalabilecek hâle gelmesin? Hepimiz müzik dilini konuşabilseydik dünya nasıl bir yer olurdu? Müzik eğitimini nasıl tüm dünyaya yayabiliriz? Adımlarımız genel olarak bu soruların etrafında şekilleniyor ve şimdi daha kritik bir yaklaşım geliyor. Günümüz dünyasında çözmemiz gereken çok kritik problemler var. Bu problemlerin çözümü acaba hepimizin daha ‘yaratıcı’ bireyler olmamızdan geçiyor olabilir mi? Deplike, çağımızda yaşadığımız ve git gide karmaşıklaşan tüm sorunların, dünyanın daha müzikal ve böylece daha yaratıcı bir yer olması durumunda daha kolay çözülebileceğini düşünüyor. Amacımız müziği demokratik hâle getirmek ve yaratıcılığı tetiklemek. Bu hepimize çok iyi gelecek. 4. Deplike’a erişim nasıl olacak? Önünüzde nasıl bir takvim var? İlk versiyonumuz iOS üzerinden çıkacak, telefon ve tabletler üzerinden ürüne erişebileceğiz. MVP dediğimiz henüz gerçek anlamda hazır olmadığımız aşamada kullanıcılarımızla birlikte bazı testler yürüteceğiz, pazarlama kanallarını deneyeceğiz. MVP’den sonraki ilk gerçek versiyon bu yıl içinde yayınlanacak. MVP aşaması için 3-4 aylık bir süremiz var, ilk etapta yalnızca birkaç şarkıyla ilerleyeceğiz ve süreç ilerledikçe büyük katalogları sistemimize adapte edeceğiz. 2022 ve getirecekleri için çok heyecanlıyız.

Şubat 4, 2022
·
Makale
Futbolun Karbon Ayakizi ve Metaverse
Başka bir yaşam şekli mümkün. Epey uzun süredir bu şekilde yaşadığımız için, bize bundan başka türlü yaşam mümkün görünmüyor olabilir ama inanın bana, mümkün. Bugün size yakın gelecekte gerçekleşecek bir hayalden bahsedeceğim. Bu hayali altı ay önce anlattığımda sanırım benden başkası inanmamıştı. Bugün çoğumuz hoşlanmasak da, Mark Zuckerberg benzer bir hayalin peşine düştü. Hayalin artık bir adı da var: Metaverse. Şöyle bir olay düşünün: Evinizde oturuyorsunuz, maç vakti geliyor. Üç boyutlu gerçekleştiricinizi kafanıza geçiriyor ve kendinizi bir anda stadyumdaki koltuğunuzda buluyorsunuz. Yanınızdaki koltukta da şehrin öbür ucunda oturan en yakın arkadaşınız oturuyor. Birbirinize dokunmanız “şimdilik” teknolojik olarak mümkün değil ama, onu görebiliyorsunuz ve onunla konuşabiliyorsunuz. Üstüne oturduğunuz koltuktan üç boyutlu olarak maçı seyredebiliyorsunuz. Salonunuzdaki koltuktan kalkmadan hem de. Elbette bu, maçı gerçekten seyretmenin yerini tutmaz, ama iki boyutlu televizyonlarda seyretmekten çok daha zevkli olabileceğini de kolayca hayal edebiliriz. Ayrıca bizi ilgilendiren kısmı da şu: Maç her nerede oynanıyor olursa olsun, bu şekilde maçı kişi başı sadece yaklaşık 300 gram sera gazı salımına neden olarak izleyebilirsiniz. Peki maçı gerçekte izleyecek olsanız ne kadar salıma neden oluyordunuz? Aynı şartlarda seyretmek için, sadece maça gitmeniz yaklaşık 2 kilogram sera gazı salımına neden olacaktı. Maçı evdeki üç boyutlu gerçekleştirici ile seyretmeniz yaklaşık altıda bir sera gazı salımına neden oldu. Senede 40 maça giden 20 takımın 20 bin seyircisinden hesap edecek olsak bu 27 bin ton sera gazının atmosfere salınmaması anlamına geliyor. Bugün baktığımızda bu bir hayal gibi geliyor. Sanal Gerçeklik (VR) gözlükleri daha yeni piyasada dolaşmaya başladı. Bu gözlüklerin öncelikle çok daha fazla gelişmesi ve aynı anda da kulaklık sistemleri ile birleşerek hem görüntü hem de sesi aynı anda taşıması gerekiyor. Bu teknoloji bugün biraz pahalı olsa da birkaç seneye çoğu evde bulunabileceğini hayal etmemiz pek de zor değil. Gerisi sadece yazılıma kalıyor. Burada da son haftalarda anlaşıldığı üzere Mark Zuckerberg ve Facebook göreve talip oluyor. Zuckerberg’in peşinde koştuğu “metaverse” kavramı tamamen bu ses ve görüntü nakleden cihazları kullanarak sanal bir ortamda dostlarımızla muhabbet edebilmenin yolunu açıyor. Yani, bir grup arkadaş, bu sistemleri taktığımızda birden kendimizi sanal bir odada bulacağız. Herkesin birer kendine benzer avatarı olacak ve o avatarlar bizim gibi konuşup hareket edecekler. Bunu yakın zamana kadar çok filmde izledik. Hatta Bruce Willis’in oynadığı Surrogates ’de insanlar evden çıkmayı bırakıp kendilerini andıran robotları kontrol ederek bunu gerçekleştiriyorlardı. Ancak amaç sera gazı salımlarını engellemekse, maça bizim yerimize avatarımızı göndermek çok kazançlı bir yöntem değil. Bunun yerine Ready Player One ’da gördüğümüz sistem çok daha avantajlı. Herhangi bir yerden sanal aleme, yani metaverse’e girip oradaki avatarımız sayesinde maçları da arkadaşlarımızla izleyip konserlere de birlikte katılabiliriz. Bilim kurgu dünyasında son zamanda bunu konu alan çokça eser ortaya çıkmaya başladı. Ay’a gerçekten gitmeden önce de Jules Verne vardı. Dolayısıyla bu kurgular, Mark Zuckerberg gibi elinde çokça yazılım imkanı bulunan bir zenginle buluştuğunda, çok yakın zamanda yerimizden kalkmadan Dünya’yı gezmeye başlamamız hiç de büyük bir sürpriz olmaz diyebiliriz. Bir de şunu unutmayın, COVID19 ne ilk salgın ne de modern yaşamın son salgını olacak. Bu nedenle de artık bazı ortamlara gerçekten gitmek yerine avatarımızla katılmak tercih edilecek bir çözüm olabilir. Karbon ayak izimizi azaltacağı da kuşkusuz doğru. O zaman sıra takımlarımızın da karbon ayak izlerini azaltmaya geldi. Eminim çok kısa zamanda onları da içine alacak projelerimizden sizleri haberdar ediyor oluruz.

Kasım 3, 2021
·
Makale
Barbados Metaverse Büyükelçiliği
Barbados tarihinin en hareketli haftalarından birini yaşıyor. 1 Aralık’da düzenledikleri ulusal törenle Cumhuriyeti ilan edip ve Rihanna’yı ulusal kahraman seçen Atlantik adası, aynı zamanda Metaverse’de toprak alan ilk ülke olmayı hedefliyor. Mayıs 2020’de El Salvador’un Bitcoini resmen kabul eden ilk ülke olmasından sonra gelişmekte olan orta Amerika ülkelerinden bir atılım daha geldi. Barbados, Metaverse’de toprak almak 3D sanal gerçeklik platformu Decentraland ile anlaşma imzaladığını duyurdu. Şubat 2020’de kamuya açılan ve ethereum blockchain sistemi ile çalışan Decentraland kullanıcıların dijital dünyada evler, sanat galerileri, konser alanları ve tema partları oluşturabilmelerin de sağlıyor. Neden bu Atılım? İlk neden Barbados’un kripto para fazlalığına yatırım imkanı sağlamak istemesi. Barbados merkezli fintech şirketi Bitt tarafından geliştirilen kripto para DCash, Doğu Karayipler Merkez Bankası tarafından tanınan ilk para birimi oldu. Barbados Metaverse’de toprak alarak vatandaşlarına dijital sanalda piyasa yaratıp haklarını korumayı hedefliyor olabilir. Ve Sonra? Barbados’un Birleşmiş Arab Emirlikleri büyükelçisi Gabriel Abed, CoinDesk’e verdiği röportajda , Barbados’un birden fazla Metaverse şirketiyle çalışacağını duyurdu. Yeni dijital gerçekliğe erken adapte olan ülkelerden biri olmayı hedefledikleri açıklayan Aded, Barbados’un her 180 ülkede büyükelçilik açmaktansa bir dijital büyükelçilik ile daha fazla güce ulaşabileceğine inandıklarını da söyledi.

Aralık 6, 2021
·
Makale