Önerilen filmlerin anında IMDb puanına bakıp, 7.0'ın altına burun kıvıranlara daima sinir oldum. Oysa altı-nokta-bir-şeylerde tatlı ve içten filmler, değerli keşifler, izleyene kişisel olarak dokunan hikâyeler vardır.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Dopdolu yaşamı boyunca 60'ın üzerinde film çekmiş Bergman'ın henüz yalnızca 10 filmini izlemiş olsam da, onu gönül rahatlığıyla en sevdiğim yönetmenler arasında sayıyorum. İzlediğim ilk Bergman filmi, Autumn Sonata, hâlâ en sevdiklerimden biri. Yalnızca onu izlemiş, Bergman'a dair hiçbir şey bilmiyor olduğum zamanlarda izlediğim belgesel Trespassing Bergman, bana onun hakkında daha fazlasını öğrenme ve bulabildiğim tüm filmlerini izleme hevesini vermişti. Belgesel, sevdiğim birçok yönetmeni, Bergman'ın son yıllarını geçirdiği, Farö Adası'ndaki evine sokuyor ve onlarla, onu anlatıyordu. Farö Adası... Bergman'ın Scenes from a Marriage dizisini ve başyapıtı Persona'nın da aralarında bulunduğu birçok filmini çektiği yer.&nbsp;Mia Hansen-Løve, çektiği oldukça kişisel ve yalın filmlerle, günümüz Avrupa sinemasında sevdiğim, yakından takip ettiğim yönetmenlerden. Filmekimi programındaki son filmi Bergman Island da işte, Bergman'la ve Farö Adası'yla yakından ilişkili. Sinemacı bir çift; biri Farö Adası'ndaki festivalin özel konuğu, diğeri Bergman'ın dünyasından ilham almayı umarak yeni filmini yazmaya çalışıyor. Anlıyorsunuz, filmdeki kadın, yönetmenin fazlaca yakın bir yansıması. Tıpkı, filmin içindeki filmdeki kadının, filmdeki kadının fazlaca yakın bir yansıması olduğu gibi...Bergman Island, hem Bergman referansları ve Bergman güzellemeleriyle dolu bir Farö turu vadediyor hem de ilişkilere dair söyledikleriyle Mia Hansen-Løve'nin o çok kişisel sinemasında kendinize dair bir şeyler bulmanızı sağlıyor. Her ilişkide olması muhtemel tartışmaları, ego çatışmalarını, küçük kaçamakları ve büyük günahları, yakınlaşma ve uzaklaşmaları, beklenti farklılıklarını ve hayal kırıklıklarını dolduruyor sepetinize. Biraz da doğru zamanlamanın önemini vurucu bir şekilde çıkarıyor karşınıza "ilk karşılaşmaları çok erken, ikincisiyse çok geç olmuştu" cümlesiyle - &nbsp;yine de yanlış zamanlarda doğru insanlarla gerçekleşen karşılaşmaların, doğru zamanda yineleneceğine dair umudunuzu yeşertiyor.★★★★

Autumn Sonata ile ilgili hikayeler