<img src="https://images.aposto.com/2021/5/2021-06-06T06:02:07.569Z_sm.jpeg" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.65" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Peter Milligan ve Inaki Miranda’nın mistik, psikedelik dedektiflik hikayesi Out of Body’nin ilk sayısı çıktı. Peter Milligan’ın bu tarz hikayeleri ne kadar başarılı yazdığını biliyorum. O yüzden kapakta ismini görür görmez kitabın üzerine atladım. Kitap için yarattığı karakterler ve kurguladığı evrenle de ne kadar doğru düşündüğümü kanıtlamış. Psikiyatrist Dan Collins’in uğradığı saldırı üzerinden kurgulanan dedektiflik hikayesi, ailemizin yakışıklısı Dorian Gray ve medyumlarla birlikte de hikayenin mistik tarafına bağlanıyor. Milligan’ın dehasına yakışır bir ilk sayı olmuş. Daha neler olacak çok merak ediyorum.Sayı sırayla karakterlerimizi kendi alanlarında göstererek açılıyor. Önce Dorian Gray ve yancısı August Fryne, sonra genç medyum Abi ve en son hastane yatağındaki Dan ile tanışıyoruz. Genellikle Dan’e odaklandığımız bu sayıda uzun bir süre ziyaretine gelenleri ve kafasında kurduklarını izliyoruz. Psikiyatrist olduğunu ve psikedelikler üzerinde çalıştığını öğrendiğimiz Dan’i sırasıyla kardeşi, davasına bakan dedektif, eski bir iş arkadaşı, genç medyumumuz Abi, babası ve son olarak da iş arkadaşı ve sevgilisi Jodie’nin ziyarete geldiğini görüyoruz. Jodie’nin ona özel olarak hazırladığı psilocybin kokteyli sayesinde tripten tribe koşan Dan, kendisine ve bize saldırıya uğramadan önce neler yaşadığını hatırlatıyor. Kokteyl sayesinde astral seyahate çıkan Dan, ruhunu avlamaya gelen Fryne’in ve Dan’i korumaya çalışan Abi’nin bu durumu hissetmesi üzerine bakalım ilerleyen sayılarda neler yaşayacak.Milligan ve Miranda, harika bir evren kurgulamış. Karakterler oldukça ilgi çekici. Daha ilk sayıdan bu kadar ilgi uyandırmak kolay iş değil. Bunu çok iyi başarmışlar. Dan’e kimin saldırdığını ve son sayfada görünen Fryne’in giydiği rünler ve Arapça harflerle kaplı dalgıç kıyafetinin ne işe yaradığını çok merak ediyorum. Bu kadar kısa zamanda bambaşka 4 karakteri bize merak ettirmesi gerçekten Milligan’ın dehasını kanıtlıyor. Sarışın, trench coat’lu dedektifiyle bize uzun süreler boyunca yazdığı Hellblazer’a göz kırpan Milligan, yarattığı evrenle de aslında John Constantine’den fazla uzaklaşmadığını da gösteriyor. Yıllar içerisinde John Constantine family friendly sulara koşarken daha sert bir hikaye okumak isteyenler için bir vaha bu kitap. Hem dedektiflik hem de mistisizm sevenler için bir must-read. Hemen başlayın, pişman olacağınızı düşünmüyorum.Kapak: Inaki Miranda

trench coat ile ilgili hikayeler