Açılış haftasını firesiz geçen iki Londra ekibini karşı karşıya getirecek olan sezonun ilk büyük maçı, Thomas Tuchel ve&nbsp;Antonio Conte için profesyonel bir satranç maçından farksız olacak. Otoriteler, geçen sezon tüm kulvarlarda rakibine kurduğu üstünlükten dolayı Chelsea’yi hafta sonunun favorisini olarak öne çıkartıyor. Ben ise Southampton karşısındaki 'aç' Tottenham’ı izledikten sonra bu maçın mutlak bir favorisinin olmadığını düşünüyorum. Bunun başlıca sebeplerini inceleyelim.Tottenham'ın bu sezonki gerçekçi hedefinin 3. basamak olduğunu düşünürsek bu yolda direkt rakip olan Chelsea’yi alt etmek onlar adına bir zorunluluk.&nbsp;Bu nedenle hücum potansiyeli daha yüksek olan Spurs’un hücumda daha saldırganca oynayacağını, Maviler’in ise merkez oyuncularının mahirliğiyle oyun temposunu ayarlayıp en güçlü bölgesi olan kanat beklerden bindirmelerle ve half-space koşularıyla gol arayacağını düşünüyorum.&nbsp;Bunun yanında Chelsea’nin topla kat edebilen oyuncuları da Tottenham savunmasının bir hayli başını ağrıtacaktır.Kanat beklere bakarsak öncelikle ev sahibinin bek rotasyonunun fazlasıyla kalite barındırdığından bahsetmek gerekir. Everton maçında kilidi açan Chilwell ve sağ tarafın vazgeçilmez ismi James bu hafta da ilk 11’de kendilerine yer bulacaktır. Conte’nin ise belki de uzun zamandır Sessegnon’dan beklenen bu patlamanın önünü kesmeyeceğini düşünüyorum. Maça dönecek olursak oynaması beklenen beklerin birbirlerine üstünlük sağlamaları pek de kolay olmayacaktır. Emerson’un hücum bindirmeleri Chilwell’e istediği boşlukları verebilir ancak bu kez İngiliz oyuncu aynı zamanda bu bindirmeleri kesme görevini de yapmak zorunda. James-Sessegnon kanadında ise oyunun iki tarafını oynaması ve gerektiğinde oyunun temposunu belirlemesinden ötürü James’in ağır geleceği kanaatindeyim. Ayrıca Sessegnon’a karşı üstün gelebileceği bir nokta da daha pasör ve gerektiğinde temiz ortalar yapabilen bir oyuncu olması gibi duruyor.Chelsea’ye 3-4-3 dizilişiyle son şampiyonluğunu kazandıran İtalyan menajer, Londra’nın kuzeyindeki görev süresi boyunca üçlü savunmadan hiç şaşmadı. Dolayısıyla Conte’nin, Tuchel'e karşı arka arkaya domine edilmesine rağmen Stamford Bridge ziyaretinde klasik sistemini bozması büyük sürpriz olur. 9 numarasız Everton'a karşı sağlam gözüken ve maçı gol yemeden tamamlayan Chelsea’nin de tıpkı rakibi gibi savunma hattında bir değişiklik yapması beklenmiyor. &nbsp;Ancak Everton ve Tottenham arasındaki güç farkı, Goodison Park'taki savunma performansının bu maçta yeterli olacağı konusunda bir soru işareti yaratıyor. Ayrıca bazı kesimler, geçtiğimiz sezonki Lig Kupası yarı final eşleşmesinde kanat bekleri sakatlanan Chelsea'nin 4'lü savunmayla turu geçtiğini hatırlatarak Alman menajerden maç içerisinde bir değişim beklenebileceğini savunuyor.<img src="https://images.aposto.com/2022/7/4/1660234749352.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.91" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: GOAL<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Tottenham adına Southampton maçının kağıt üzerindekinden kolay geçmesini sağlayan belki de ilk faktör, Hojbjerg-Bentancur ikilisinin dönen topları kazanmadaki üst düzey performansıydı. Antonio Conte'nin elinde Yves Bissouma gibi güçlü bir alternatif olsa dahi, oturmuş yapıyı bozmamak adına burada da bir değişiklik yapması beklenmiyor. Ancak Bissouma için kapı tamamen kapanmış değil; Chelsea'nin direnç noktası N'golo Kante’nin geç tükenen enerjisine karşı orta sahadaki yoğunluğu arttırmak amacıyla ikinci yarıda şans bulabilir. Tottenham'ın orta saha ikilisinin form grafiği düşük Kante ve oyunun merkezdeki aklı Jorginho’yla girecekleri mücadele maçın anahtarı olabilir. Şayet Tottenham orta sahasına karşı takımının dirençsiz ve etkisiz kaldığı gözlemlediği takdirde Tuchel, Kovacic’e de süre vereyi düşünebilir. Hatta rakip savunmacıların yüksek ön alan karşın yapacakları birkaç hata, Conor Gallagher’ın bile kendisini sahada bulabileceği bir ortamı doğurabilir.Chelsea’nin ileri ucuna baktığımızda, Raheem Sterling’in Tottenham’a karşı şansının epey yüksek olduğu dikkatimizi çekiyor. Sterling, Tottenham defansının dribbling özellikleri elit seviye olan oyunculara karşı nasıl zorlandığını biliyor olsa gerek ki bu zamana kadar Tottenham’a karşı çıktığı her 2 maçtan 1’inde golü buldu. Dribbling başlığı Chelsea adına da büyük önem arz ediyor çünkü Maviler geçen sezonu maç başına dribling departmanında yüzde 87.6 ile ikinci sırada tamamladı. Ancak halihazırda Romelu Lukaku ve Timo Werner’in ayrılmasıyla Chelsea’nin nokta santraforunun olmadığını düşünürsek, bu istatistiğin gole çevrilme oranının düşük kalması çok sürpriz değil.<img src="https://images.aposto.com/2022/7/4/1660234804666.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.91" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Football London<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Maçın kaderini tayin edecek bir başka unsurun da kaleye çekilecek şutlar olacağı kanaatindeyim. Chelsea geçen sezon maç başına 5.6 kaleyi bulan şut çekerken bu oran Spurs için 5.2’ydi. &nbsp;Fakat bu tarz istatistiksel okumaları yaparken farklı parametrelerin de devrede olduğunu unutmamak gerekir. Örneğin Chelsea her ne kadar burun farkıyla bu alanda önde gözüküyor olsa da oyuncu özelinde baktığımızda işin boyutu tamamen değişiyor. Kane ve Son ikilisinin geçen sezon toplam 100 kaleyi bulan şutu varken, Chelsea adına sezonun en değerli oyuncusu seçilen Mason Mount için bu sayı sadece 29’da kaldı. Ayrıca Mount’un Everton karşısında bir hayli sönük kaldığını da notlarımıza eklememiz gerekir.Son olarak takımların maçın hangi sekanslarında daha çok gol bulduklarına bakalım.&nbsp;Ev sahibi gollerinin yüzde 75’ini 30-45 ve 76-90 arasında buluyor. Bu da takımın her iki devrede de oyunu rölantiye alıp son 15 dakika karşı akına geçmesini gösteriyor. Bu sebeple Chelsea’nin daha tutucu olacağını düşünüyorum.&nbsp;Beyazlara bakacak olursak onlar da gollerinin yüzde 72’sini ikinci yarılarda buluyor. İlk yarıda sert orta saha yapısıyla Jorginho ve Kante’yi kilit altına alacakları, ikinci yarıda ise Son-Kane ikilisiyle golü her zamanki gibi arayacağını düşünüyorum. Geçen sezonki formunu &nbsp;devam ettireceğinin sinyallerini veren Kulusevski ve yeni transfer Richarlison da tabelada etki yaratabilir.<img src="https://images.aposto.com/2022/7/4/1660234525822.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.82" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Muhtemel 11'ler<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Son olarak önceki 10 maça bakacak olursak bu maçların sadece ikisi 2.5 golün üzerinde bittiğini görüyoruz. Ancak Chelsea’nin Tottenham’a karşı hem geçen seneki üstünlüğü hem de bu eşleşmenin genelinde olan maç başına 1.9 gol oranıyla skor bulacağını düşünüyorum. Tottenham’ın bu istatistiklere cevabı ise ileri hattında uzun zamandır nitelikte bulunan nicelik anlamda bulunmayan kaliteli ayaklarıyla olabilir. Dolayısıyla ben istatistiklerin aksine taktiksel anlamda sert ama gollü bir maç bekliyorum.

This Is England

Tottenham'ın bu seneki hedefleri daha büyük ise Stamford Bridge kendilerini kanıtlamaları gereken bir mekan gibi gözüküyor.

Preview: Chelsea vs Tottenham

Danimarka, hiç kuşku yok ki bu turnuvanın en güzel hikayesini yazdı. Daha ilk maçlarında en iyi oyuncularının kalbinin durup sahada yere yığılmasına ve gruptaki ilk iki maçlarını kaybetmelerine rağmen yarı finale geldiler.&nbsp;İskandinav ülkesinin eleme turlarında önü açık olsa da ve kendilerini zorlayabilecek üst düzey bir ekiple karşılaşmasalar da turnuvaya başladıkları konumdan bu noktaya gelmeleri başlı başına büyük bir başarı. Bu turnuvada oynadıkları tek favorilerden olan Belçika'ya diş geçiremeseler de oynadıkları diri ve organize oyunla göz doldurmayı başardılar. Wembley'e de, tam bir kara kutu olarak geliyorlar.Turnuvada, özellikle İtalya ve Belçika gibi örneklerin aksine, oyunu tam anlamıyla güven vermeyen fakat yine de son 4'e kalmayı başaran İngiltere için Danimarka endişelenilmesi gereken bir ekip. İlk maçlarına 4-3-3 formasyonuyla çıkan, fakat Eriksen'in malum rahatsızlığından ötürü yeni bir formasyonla turnuvaya devam eden Nordik ekibi belki de optimum oyununa bu dizilişle kavuştu.&nbsp;Savunmayı Christensen-Kjaer-Vestergaard ile üçlediler ve çok sağlam bir savunma profili yarattılar. Kalede Kasper Schmeichel gibi tecrübeli bir ismin olması da bu güç kazanımına katkı sundu. İsimler görkemli olsa da, Danimarka bu turnuvaya hücum gücüyle damga vurdu: Eriksen ve daha sonrasında Poulsen’in yokluğunda Dolberg, Braithwaite’in öne çıkıp sazı eline almasıyla izlemesi oldukça metal utabdüran bir hücum takımı haline geldiler. Kanat bekleri olarak Larsen ve özellikle Maehle'nin harika performansları hücumlarındaki çeşitliliği arttırdı.&nbsp;Bu kudret, savunma gücüyle bilinen İngiltere’’nin başını ağrıyacaktır. Southgate'in her zaman verim aldığı “üçlü savunma, Danimarka'nın boyundan büyük işler yapan” hücum üçlüsünü karşılamak için en ideal düzen olabilir.Orta sahada Danimarka’nın daha fazla ön plana çıktığını söyleyebiliriz.&nbsp;Kariyerlerinin oldukça iyi dönemlerinde olan Hojbjerg ve Delaney, görece tecrübesiz ve körpe olan Rice ve Phillips’i etkisiz kılabilir. Box-to-box özelliklerine sahip oyuncularından müteşekkil Danimarka orta sahası hücumu besleyecek unsur olabilir. İngiltere’nin orta sahada alması gereken önem buna yönelik olacaktır, fakat Southgate'in çok zengin olmayan orta saha havuzuyla bunu nasıl yapacağı merak konusu.Ukrayna karşısında ölü toprağını atan Harry Kane, deneyimli ve fiziksel olarak güçlü bir Dan savunmasıyla karşı karşıya olacak. O yüzden İngiltere hücumlarında Sterling, Mount -belki Grealish ve Sancho- gibi &nbsp;unsurların Kane'le nasıl bir uyum sağlayacağı İngiltere’nin kaderini belirleyecektir. Southgate diziliş hususunda şu ana kadarki en büyük sınavı Danimarka karşısında verecek, zira onlara karşı hangi oyuncuların nasıl oynatılacağı finalin anahtarı demek olacak.EURO92'de, ünlü “plajdan toplama takım”la sürpriz bir şekilde kupaya uzanan Danimarka, bu turnuvada da beklentileri fazlasıyla aştı. 29 sene aradan sonra bu peri masalının tekerrür etmesi için futbolun doğduğu topraklarda, futbolun atasını alt etmeleri gerekecek. Turnuvadaki en büyük sınavları, yarın için önlerinde durmakta.

İngiltere'nin yarı finalde karşılaşacağı Danimarka'yı mercek altına alalım.

Çetin Eşleşme

Almanya’nın Portekiz karşısında ortaya koyduğu üçlü savunma performansı sonrasında İngiltere’nin bu maça üçlü savunma ile başlamaması kötü sonuçlara fazlasıyla zemin hazırlayabilirdi.Grup maçlarında 4’lü savunma dışına çıkmayan Southgate, Almanya maçıyla birlikte kadroya en uygun yapı olan üçlü savunmaya döndü ve istediğini aldı. Fazla savunmacı bir 11 sahada olsa da Southgate’in turnuvadaki ana planın bu olduğunu artık rahatlıkla söyleyebiliriz.&nbsp;Grup maçlarındaki performansın fazla pragmatik olması ilerleyen aşamalar için sorun gibi gözükse de turnuvayı kazanmayı planlayan her antrenörün yaptığı gibi Southgate de Almanya karşısında bu plandan geri adım atmadı.3 stoper, 2 bek, Declan Rice ve Kalvin Phillips’e ek olarak ön tarafa Bukayo Saka’nın eklenmesiyle birlikte neredeyse 9’lu bir savunma hattına ulaşan İngiltere, ilk yarı da bunun sıkıntılarını hissetmese de ikinci yarıda Almanya’nın topu daha fazla kontrol etmesiyle birlikte yaratıcılık ve geçiş oyunundaki sıkıntılar kendini gösterdi.TIKANMAOrta sahadaki iki oyuncunun yaratıcı oyuncu olmaması ve kanat beklerinin normal bek olarak oynaması, İngiltere’nin Almanya’nın baskısı karşısında topu ileriye taşımasını zorlaştırırken Kane’in de savunmaya destek vermesiyle birlikte oyun İngiltere sahasına sıkıştı.Turnuvanın başından bu yana oyuncu değişikliğindeki tercihleri eleştirilen Southgate, yine benzer hataları sürdürdü ve oyuna müdahale etmekte gecikti.&nbsp;Maçın 0-0 devam ettiği bölümde İngiltere’nin geriye düşmesi maç içerisinde çözüm bulmayı daha da zor bir hale getirebilirdi. Grealish’in oyuna girmesiyle birlikte ise aslında sahadaki en büyük sorun olan ön alan yaratıcılığı bir sorun olmaktan çıktı.Ön alanda Kane ve Sterling’e ek olarak topu tutabilen ve yaratıcılığı olan bir oyuncunun eklenmesi, etkisini hemen gösterdi ve değişiklikten altı dakika sonra gol geldi. Saka’nın çizgiye sıkışması ve savunmayı daha ön planda tutması İngiltere’nin yaratıcılığını fazlasıyla etkiliyordu.Grealish’in oyuna girmesiyle birlikte biraz daha serbest bir rolde olması ve pozisyon özgürlüğü sağlanması maçın büyük bölümünde ihtiyaç duyulan yaratıcılık probleminin de giderilmesine yardımcı olurken İngiltere’nin bulduğu boşlukları daha iyi değerlendirmesine zemin hazırladı.İHTİMALTurnuva ağacında nispeten kolay tarafta yer alan İngiltere, ilk finalinden başarıyla çıktı. Almanya karşısında alınacak mağlubiyet 2018’den bu yana geçen üç yılın boşa geçtiğini ve anlamsız bir süreç olduğu düşüncesini oluşturabilirdi.İlk üç maçta benzer bir oyun planı olmasına rağmen ortaya konan performans, eleştiri oklarını az da olsa Southgate’in üzerine çekmişti. Bu maçta oyun planı değişmese de skorun alınması ve reaksiyon verilmesi bu eleştirileri şimdilik halının altına süpürse de alınacak ilk kötü sonuç yine olumsuz şeyleri beraberinde getirecek.<img src="https://images.aposto.com/2021/6/4/1625138931683.jpeg" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.91" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">&nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp;Görsel: Football365Hollanda’nın elenmesiyle birlikte İngiltere’nin yolu çok daha açık bir hale geldi ancak eşleşebileceği takımları dikkate aldığımızda savunma oyunu hâlâ büyük bir problem gibi duruyor. Oyunun sıkıştığı yerde çözümü erken bulmak İngiltere’nin önündeki final yolunun anahtarı gibi gözüküyor.

EURO 2020’de grup maçlarında korumacı bir yapıda olan ve savunmayı ön planda tutan İngiltere, Almanya karşısında da farklı bir yöne sapmadı. Southgate’den beklenen 3’lü savunma rakibin de ana planı olması sebebiyle tercih edilirken geride kalan üç maça göre çok daha iyi bir performans ortaya çıktı.

üçlü savunma ile ilgili hikayeler