Under Armour'ın Infinite Elite lansmanı için neden Barselona’yı seçtiğini anlamak zor değil. Katılımcıların şehrin etrafındaki koşulara katılmamak için bahanesi yok. Bu canlı sokaklar; avangart eserler, gotik katedraller, plajdan gelen sahil esintisi, kafelerden yükselen yemek kokuları ve elbette her daim parlayan güneşiyle insanı hareket etmeye ve şehre karışmaya davet ediyor. Koşmak, tüm bu güzelliklerin bir parçası. Barselona halkı da bunun farkında.Lansman etkinliğinde yalnızca yeni bir ayakkabıyı değil aynı zamanda bir şampiyonun antrenman takvimini de keşfediyoruz. Sharon Lokedi, kafamdaki robotik, hissiz sporcu imajından çok uzakta. Otelde herkesle rahatça sohbet ediyor ve verdiği röportajlarda mutlaka karşısındakini de tanımaya, anlamaya çalışıyor. Son derece nüktedan olması da cabası. "Kendinize karşı dürüst olmalısınız, aksi takdirde koşu dışında bir hayatınız olduğunu unutursunuz" diyor.Sporda başarının formülü malum. Buna giden yol, çoğu zaman şanslı genler, çocukluktan beri yapılan sayısız fedakarlık, sıkı bir diyet ve yıpratıcı antrenman programlarıyla çiziliyor. Barselona'da olduğumuz süre boyunca Sharon'a eşlik ediyoruz ya da en azından elimizden geleni yapıyoruz. Sabah koşularında onun yürüyüş temposunda dizleri çözülen bizleri görünce hepimizi yüreklendiriyor, temposunu düşürüp bizimle muhabbete dalıyor. Yemek vakti geldiğinde ise artık Sharon'a eşlik edecek kimse kalmamış oluyor.Under Armour; spora, fiziksel ve mental sağlığa olan yaklaşımını göstermek için katılımcıların deneyimini oldukça kapsamlı tutmuş. Sporda direnç ve acı, mütemmim cüz konumunda. Sporcular kariyerleri boyunca hem yarışlarda hem de antrenmanlarında limitlerini zorlarken ciddi bir adanmışlık ve direnç gösteriyorlar.&nbsp;Rekabet seviyesinin bu denli yüksek olduğu bir ortamda vücudun toparlanması, kas dokusunda yangının azaltılması ve mental rahatlık için buz banyosu giderek daha çok popüler oluyor. Bizler de Sharon Lokedi gibi sporcuların günlük rutini haline gelmiş bu uygulamayı deneyimlemek için otelimizden otobüse atlıyor ve yaklaşık 45 dakika sürecek yolculuk sonrası ulaşacağımız kamp noktasına doğru yol alıyoruz.Muhakkak ki 1 santigrat derece civarındaki suya girmeden önce gereken hazırlıklar var. Tam da bu noktada Wim Hof ve kendi ismiyle anılan nefes metodu devreye giriyor. Sahip olduğu olağanüstü pozitif kişiliği ve son derece basit görünmesine karşın oldukça etkili olan nefes alıp verme tekniğiyle Wim Hof’u takip eden sayısız insandan (Novak Djokovic’ten Oprah Winfrey’e, Sacha Baron Cohen’den Orlando Bloom’a uzanan bir liste) biri olsam da buz banyosunu daha önce hiç denememiştim.&nbsp;Genellikle soğuktan pek hazzetmeyen biri olarak, Whatsapp gruplarına gelen uyarılara karşın açık havada yapılacak nefes terapisi için kalın bir kıyafet almadan yola çıktığım için stres seviyem zirvede. Yolculuk boyunca etrafımdaki peluş montlu meslektaşlarıma bakarken, istemeden de olsa kendimi buz banyosunun tedavi etmek istediği tipik yorgun bacaklı ve huzursuz sporcu stereotipine çeviriyorum.Kaygılarım, derin nefes alıp vermeye başladıktan sonra adım adım bedenimden uzaklaşıyor. Tek bir turda otuz kez tekrarlanan hiperventilasyon periyotlarını ve ardından nefes tutmayı içeren bu teknik boyunca vücudunuzdaki değişimi fark etmek eşsiz bir duygu. Toplamda beş turu tamamladıktan sonra neredeyse yerden havalanmış gibiyim ve muazzam bir rahatlama hissediyorum.&nbsp;Fakat asıl büyülendiğim yer, buz banyosu. Normalde dondurucu gözüken suyun içinde son derece rahat biçimde duruyor ve keyifli anlar yaşarken bacaklarımdaki ağrıların azaldığını hissediyorum. İnsan zihninin ve bedeninin neler yapabildiğini keşfetmek eşsiz bir his.Gerçek zafer; başlama cesaretinde, sürdürme azminde ve bitirme direncinde yatıyor. Koşmak, insan ruhunun dirayetinin bir tezahürü. Kendiniz için yapabileceğiniz en basit ama en büyük iyiliklerden. Uzun mesafeler boyu koşmak, hem fiziksel hem de mental olarak pek çok faydaya sahip. Emil Zátopek'in dediği gibi,&nbsp;<blockquote fr-original-style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(30, 63, 148); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px;" style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(30, 63, 148); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px; margin: 0px 0px 1em; border-left-style: solid; box-sizing: border-box;">"Eğer koşmak istiyorsanız, bir mil koşun. Eğer farklı bir hayat yaşamak istiyorsanız, bir maraton koşun."&nbsp;</blockquote>Şayet siz de uzun mesafelerden çekinmiyorsanız, ayakkabınızı seçerken Infinite Elite’e şans vermenizde fayda var.

Punto 

Barcelona sokakları; her daim parlayan güneşiyle insanı hareket etmeye ve şehre karışmaya davet ediyor. Koşmak, tüm bu güzelliklerin bir parçası. New York Maratonu şampiyonu Sharon Lokedi ile şehrin sokaklarını arşınlıyor, buz banyosuna giriyor, nefes terapisine katılıyor ve bir rekortmenin hızına yetişmeye çalışıyoruz.

Infinite Elite ile ilgili hikayeler