Tarihlerden 24 Ekim 2021, Yer: Old Trafford.Sezona büyük umutlarla başlayan Manchester United, Ole Gunnar Solskjaer yönetiminde fena olmayan bir grafik yakaladı, üst üste gelen galibiyetlerle birlikte takım “Acaba mı?” diye sorduruyor. Old Trafford’daki ilk büyük maça çıkarken ilk 9 maçta 7 asisti olan Paul Pogba yedekler arasında. Başlangıç düdüğü çalıyor ve Manchester United, kendi evinde Liverpool tarafından 45 dakikada bozguna uğruyor. Devrenin sonucu 0-4.İkinci yarıya başlarken OGS’den bir hamle geliyor ve Pogba, Mason Greenwood’un yerine oyuna giriyor. Çok geçmeden bir Liverpool golü daha geliyor ve aradaki fark 5. İşte buradan sonrası, Pogba için de Manchester United için de yokuş aşağı...&nbsp;Oyuna 45’te giren Pogba, 60. dakikada sahada kalmak istemediğinden dolayı antrenörünün tercihlerini protesto ediyor ve Liverpool oyuncusu Naby Keita’ya hiçbir anlamı yokken çok sert bir müdahalede bulunup direkt kırmızı kart görerek oyunun dışına atılıyor. Manchester United’ta Pogba devriyse, bir daha açılmamak üzere kapanıyor.Acısıyla, nadir de olsa tatlısıyla geçen 6 yılın ardından Pogba, ligin gündeminden hiç düşmedi. Dönemine göre ödenen yüksek bonservis bedeli, yarattığı büyük beklenti, ipe sapa gelmez karakteriyle Ada futbolunun en canlı renklerinden biri olmayı başardı. Her şey daha farklı olabilir miydi? Elbette olabilirdi.O, kimilerine göre Mourinho’nun en büyük hatasıydı. Profesyonel hayatı boyunca Mourinho, başarıyı hep görev adamlarıyla yakaladı. Pogba karakterinde birisiyse onun için olsa olsa kötü adamdı. Zaten ikili arasındaki ilişki öyle toksik bir noktaya ilerledi ki Portekizli teknik adam bir konuşmasında Pogba’dan “Virüs” diye bahsetti. Ona lazım olan karakterler Cambiasso, Deco, Essien’di. Belki de Paul Pogba bu adı geçen isimlerden yetenek olarak çok daha fazlasıydı. Ama yeteneklerini ne kadar sahaya yansıtabildiği tartışılır.<img src="https://images.aposto.com/2022/4/5/1651875814214.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.78" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Sky News<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Mevcut kadroda Bruno Fernandes öncesi ondan takımın yetenek eksikliğini tamamlaması beklendi. Fakat o pek oralı değildi. Bruno geldikten sonra ise oyunu OGS ile bir-iki tık ileri seviyeye atladı. Ama her zamanki gibi sahada kalmayı başaramadı.Artıları da eksileri de hep çok fazla oldu. Bazen eksiler, artıları götürdü. Onun önündeki en büyük handikap da buydu. Öyle ki bir sene ülkesini Dünya Kupası şampiyonluğuna taşırken, yine aynı senede takımı içindeki “İstenmeyen Adam” olabiliyordu.Geçiş oyunundaki becerisi ve paslarının menzili bazen cidden insanı şaşırtacak düzeyde iyi. Bunu sürekli yapamamasıysa izleyici olarak bile mahrum kalınan gösteriden dolayı sinir bozucu bir durum. Bizi hep bir çıkmaza sokuyor: Sorun Pogba’da mıydı, Manchester United’da mı?Bu sorunun asla net bir cevabı olmayacak ama sonsuz sayıda argüman üretebiliriz.&nbsp;<img src="https://images.aposto.com/2022/4/5/1651875718836.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.50" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Pundit Arena<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Örneğin Juventus’ta oynadığı yıllarda Allegri; Vidal ve derinde oynayan Pirlo ile Pogba’nın tüm defektlerini kapatıp onun performansını maksimize etmeyi başarmıştı. Keza milli takımda başarıya ulaştıkları dönemde Didier Deschamp da Pogba’nın oyununu öne çıkarmak için N’golo Kante ve genellikle sağ içte Blaise Matuidi’yi oynatıyordu. Ama ne yazık ki, ne Mourinho da ne Solskjaer de ne de Rangnick’te bu yönde bir çaba gördük.Bana kalırsa Pogba’dan verim alınmak isteniyorsa; ilk şart onun için en iyi pozisyonu bulmak. Aksini deneyenler milyon kere denedi ve yanıldı. Orta sahanın sağında ve solunda da oynayabiliyor ancak defoları buna pek izin vermiyor. O sebeple defansif bir oyun kurucu ya da savunmayı ikinci-üçüncü planda bırakabileceği serbest bir ofansif orta saha olarak hala büyük fark yaratabilir.Mesele Pogba’ysa ümidi kesmemek lazım ama artık onun da durumun farkında olması gerekiyor. Yanaşacağı limanda işler istediği gibi gitmezse, bir sonraki deplasmanı Yorkshire değil Birleşik Arap Emirlikleri olacak.

This Is England

Paul Pogba hayal ettirdiklerini gerçeğe dönüştüremeden şehirden ayrılmaya hazırlanıyor.

Kendi Hikayesinin Kötü Adamı

Liverpool maçının ardından Ole Gunnar Solskjaer’in kovulması herkes tarafından beklenen bir gelişme olacaktı ancak yönetimi kurulu ve Sir Alex Ferguson, Solskjaer’e bir şans daha vermeyi tercih etti. Büyük bir baskı altında geçen haftada Manchester United’ın Tottenham karşısında alacağı sonuç, sezonun Solskjaer’le devam edip etmeyeceğinin sağlaması olacaktı. Takımın içindeki sorunlar, az süre aldığı için mutsuz oyuncular ve ortaya konan kötü performans alt alta sıralandığında Solskjaer’in Londra’da farklı bir şeyler yapması gerekiyordu.Farklı DizilimManchester United’ın başına geçtiği günden bu yana ağırlıklı olarak 4-2-3-1 dizilimini tercih eden Solskjaer, Ronaldo ve Cavani’yi birlikte oynatabilmenin yolunu 3’lü savunmada buldu. Maç içinde 3-5-2 ve 3-4-2-1 şeklinde gözüken Manchester United, savunmada daha dirençli ve kompakt bir görüntü çizerken hücumda da istediği fırsatları birçok kez elde etti. Savunma başarısının sadece dizilimde olduğunu söylemek yanlış olacak çünkü karşınızda Tottenham gibi bir takım olduğunda hücum tehditleri de sınırlı oluyor. Savunma kısmında ise beş kişilik sayısal avantajı iyi kullanan Solskjaer’in ekibi, hücumda verimliliği sağlayarak galibiyete uzandı.Tercih edilen dizilimle birlikte Manchester United istediği oyunu oynayıp skoru alarak evine döndü ancak soru işaretleri henüz temizlenebilmiş değil.Sorunlar Devam EdiyorTottenham maçı özelinde kusursuz işleyen planın sezonun geri kalanı için uygulanması beklemek biraz hayalperestlik olacak. Solskjaer’in günlük planını ana plana çevirmesi çok zorlu bir değişim olacağı gibi kadrodaki mutsuz isimlerin de artmasına yol açabilir.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Sahaya çıkan 11’de Jadon Sancho, Marcus Rashford ve Mason Greenwood gibi isimler yer almadı. Cezası sebebiyle kadroda olmayan Paul Pogba’nın dönüşü de 11 tercihlerini zorlaştıracak. Ek olarak rakibini açması gereken maçlarda da bu değişikliğin Manchester United’a fayda sağlamayacağını söyleyebiliriz. Bu durumda oluşan en büyük ikilim ise tekrar 4-2-3-1 dönüldüğünde United’ın bugüne kadar getirdiği sorunlar var olmaya devam edecek. Sorunun dizilimden kaynaklandığını söylemek de Manchester United’ın yaşadığı sorunları çok basite indirgemek olacak.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Ole Gunnar Solskjaer zorlu bir virajı yine hatasız dönmeyi başardı. Boxing Day sonuna kadar takımı rayına oturtabilirse görevinde kalabilmek için yeterli miktarda gerekçe sunmuş olacak. Bunu başarsa bile en ufak tökezlemede kara bulutlar tekrar Old Trafford üzerinde gözükecek. Önümüzdeki haftayla birlikte arka arkaya yaşanacak puan kayıplarında ise “Solskjaer’in yerine kim geçmeli?” başlıklı haberler yine gündemi oluşturacak.</li></ul>

Hedefe ulaşmak için alternatif planlar uygulayabilmek ya da günü kurtarmak için farklı yollara girmek çoğu zaman sonuç verir fakat var olan sorunları çözmek için yeterli olmayabilir.

Batuhan Özokan'la Haftanın Maçı: TOT vs MUN

<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Ronaldo, Manchester United’ın ilk 11’ine nasıl uyacak?</h3>United’ın onun gelişine çok fazla adapte olması gerekeceğini sanmıyorum. Hücumda Jadon Sancho, Marcus Rashford, Anthony Martial, Mason Greenwood gibi yaratıcı oyuncuları var. Bu isimler Ronaldo için bolca şans yaratacaktır.Edinson Cavani’yi de seviyorum. Forvet pozisyonunda ikisinden biri ya da bazen her ikisi birlikte oynayacaklardır. Ben dahil herkes Ronaldo’yu 9 numarada bekliyor ama Cavani’nin solunda oynadığı senaryoya adapte olabilirse, sağda da Greenwood veya Sancho ile çok tehlikeli bir takım olurlar. Bu, hedefleri garantiye almak demektir.Şimdiye kadar oynadıkları iki deplasman maçında da gerçekten zorlandılar fakat bir anda oyuna girip, maç kazandırabilecek çok sayıda oyuncuları var. Herkes oyuna girip fark yaratmak istiyor. Asıl soru, bunun şampiyonluğu kazanmak için yeterli olup olmadığı. Çünkü Premier Lig, 2000’lerin ortasından beri en zor olduğu dönemini yaşıyor.Ronaldo’nun Manchester United için inanılmaz bir ekleme olduğunu düşünüyorum. Bir santrafora ihtiyaçları vardı. Fiziksel yönüne gelirsek o, ortalama bir futbolcuyla kıyaslandığında hala 28-29 yaşında. İnsanlar genç Cristiano’ya bakıp, eskiden geniş alanda nasıl 5-6 oyuncuyu birden geçtiğini hatırlıyor ama şimdi çok daha verimli bir oyuncuya dönüştü.<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">James’in Leeds’e transferi herkes için iyi – Lingard da gitmeliydi</h3>Daniel James gerçekten çok iyi bir futbolcu. Bunun iki taraf için de Kazan-Kazan hamlesi olduğunu düşünüyorum. United’a geldiği günden beri her zaman elinden gelenin en iyisini yaptı, kontra atakta büyük bir tehditti. Onun için en büyük handikap aynı bölgede fazla sayıda oyuncu bulunması oldu.Genç oyuncular oynayarak gelişir. Leeds’in ona karşı ilgisi de büyüktü. Onların sistemlerine uyacaktır, bence James de oraya bayılacak. Kalabalık taraftar gruplarıyla, oyuncularına çok şey vadeden bir kulüp.Jesse Lingard da gitmediği için hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. Geçtiğimiz sezon West Ham’ı ayağa kaldırdı, takım oyununa çok şey kattı. Bazen yuvadan uçup gitmen gerekir ama Jesse bunu yapamadı.<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Saul’un gelişi ve Chelsea’deki Tuchel hakimiyeti, onları “Durdurulamaz” kılıyor</h3>Saul başka bir mükemmel oyuncu. La Liga’nın zirvesinde yıllarca muazzam bir deneyime tanık oldu. Chelsea’nin transfer stratejisine de uyuyor. Bu Chelsea modeli transfer, Alacak-Verecek olarak kıyaslandığında örnek bir performans oldu.Onlar güçlü bir ekip. Bu sene iki kez Arsenal’de ve Anfield deplasmanlarında izleme fırsatı buldum. Kazanan ve daha fazlasını kazanmaya hazır bir takımlar. Özellikle Anfield’da 10 kişi kaldıklarında, Liverpool’un 1 kişi fazla oynamasına rağmen onları yenmenin kolay olmayacağını söylemiştim. Böyle durumlarda iyi bir takıma karşı oynadığınızı anlarsınız, burası oynaması en zor yer.Saul ve Lukaku eklemeleriyle daha daha güçlü oldular. Oynama biçimleriyle her cephede, herkese meydan okuyabilirler. Tuchel geldiğinden beri tünelin ucundaki ışığı gösteriyor. Sistem içinde bireylerin potansiyelini koruyup, onları yücelten bir oyun planları var. Geçen sezon Şampiyonlar Ligi’ni kazanmaları, onları daha büyük bir güven ve inançla sahada tutuyor. Durdurulmaları çok zor.<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Kane hayal kırıklığına uğrayacak ama insanlar yoluna devam edecek</h3>Onun neden ayrılmak istediğini anlayabiliyorum. Eğer Manchester City size Pep Guardiola yönetiminde teklif yapıyorsa, bu sizin hayatınızı değiştirecek bir şeydir. Kafanız karışır.Spurs sezona harika bir başlangıç yaptı ama gerçek şu ki Premier Lig’i kazanamayacaklar. City’nin ise büyük bir şansı var. Kane de orada olsaydı bu ihtimal çok daha kuvvetli hale gelirdi.Kane hayal kırıklığına uğrayacak, ancak Tottenham taraftarının onun yıllar içinde verdiği katkıyı unutmamalı. United’da zaman zaman ayrılmak isteyen oyuncularla oynadım. İlk 11’deki yerlerini sağlamlaştırdığında her şey unutuluyor. Cristiano Ronaldo da Real Madrid döneminde ayrılmak istedi, hatta bunun için 1 sene daha devam etmek zorunda kaldı. Futbolda bunun gibi birçok olay var.<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Yeni transferlere değil, Arsenal’in ayağa kalkması için tecrübeli oyunculara ihtiyacı var</h3>Mikel Arteta’nın oyuncuları artık soyunma odasında bir araya getirmesi gerekiyor. Arsenal’de baskı artıyor çünkü performansları zayıf, solmuş ve lapa lapa…Maçları kaybetmenin pek çok yolu var ama Arsenal mümkün olan en kötü şekilde kaybediyor. Biraz ivme kazanmak için Milli aradan sonra sezona geri dönmeleri gerekiyor. Transferlere baktığım zaman “Beni heyecanlandırıyor” diyebileceğim tek bir imza yok. Hızlı bir şekilde bir araya gelip, bir takım oluşturmaları gereken bir oyuncu grubu var sadece ellerinde.Transfer şekillerinin doğruluğu tartışılır. Mesela onlardan birden bir Sol Kanat hamlesi görürsünüz, nereden geldiğini, oyuncunun profilini incelersiniz aslında ondan Arsenal’de epeyce vardır. Biraz fazla geniş ve ne olduğu belli olmayan bir rotasyonları var.Ne tarz bir oyun oynadıklarından, oynayacaklarından emin değilim ama hepsi birkaç hafta içinde ortaya çıkacak. Man Utd, Sir Alex Ferguson döneminden çıktığında da aynılarını yaşadı. Bunlar da Arsene Wenger döneminin kalıntıları.Bu his her zaman takım içinde olmak zorunda değil, bazen futbol dışı da gelişebilir; Arsenal’in en büyük sıkıntısı mutlu olamama hissi. Yolunda gitmeyen şeyler var, yönetime duyulan bir güven eksikliği var. Artık istikrarın sağlanması gerekiyor.<a fr-original-style="" href="https://twitter.com/g_34zy" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Çeviri: Görkem Alkan</a>

Premier Lig efsanelerinden, şimdilerin ise Ada basınındaki en önemli figürlerinden biri olan Gary Neville, transfer döneminin bitişiyle birlikte Sky Sports için bir yazı kaleme aldı

DEADLINE DAY

Geçtiğimiz Pazar günü Federasyon Kupası çeyrek finalinde Leicester City, King Power Stadyumu’nda konuk ettiği Manchester United’ı 3-1 mağlup etti ve yarı finale yükseldi. Ev sahibi ekibin goller Kelechi Iheanacho (2) ve Youri Tielemans’tan gelirken Kırmızı Şeytanlar’ın tek golü Mason Greenwood’dan geldi.Maç sonrasında M.United oyuncusu Fred’e sosyal medyada yapılan ırkçı yorumlar maçın önüne geçti. Takımının yediği ilk golde hatalı olan oyuncuya olan tepkiler, eleştiriyi aşarak ırkçılığa vardı. Brezilyalı oyuncu, dün Twitter’da yaptığı paylaşımda: “Sosyal medya yorumları nefretle ve bilhassa ırkçılıkla doldu: Bu kültürü besleyemeyiz. Bunu kabul edemeyiz. Bununla savaşmalıyız. Bundan daha büyük ve güçlüyüz. Yeter!” ifadelerine yer verdi.Bu olay, ne yazık ki bu sezon yeşil sahalarda yaşanan ilk ırkçılık vakası değil. M.United’ın Fransız forveti Anthony Martial, 14 Şubat’ta West Bromwich Albion’la olan 1-1’lik beraberlik sonucunda Instagram hesabında ırkçı yorumlara maruz kalmıştı. Aynı şekilde takım arkadaşı Alex Tuanzebe’ye de 27 Ocak’taki Sheffield United mağlubiyetinden sonra benzer ırkçı saldırılarda bulunulmuştu.

• Premier Lig’in en çok şampiyonluk yaşayan takımı Manchester United, 2012/2013 sezonu sonrası Ferguson’un emekli olması ile bir daha şampiyonluk görememişti. Geçtiğimiz yılın mart ayında takımın başına geçen Ole Gunnar Solskjær ile inişli çıkışlı bir performans gösteren United, pandemi sonrası sezonun dönmesiyle ligde tekrar adından söz ettirmeye başladı.<ul><li>Altyapı: United, altyapısından yetiştirdiği Marcus Rashford, Mason Greenwood, Scott McTominay gibi oyuncularından bu sezon önemli katkılar almaya devam <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.goal.com/en-us/news/rashford-and-greenwood-can-get-the-best-out-of-each-other/1gkjbmamu540x128ab9wdb7fyy">ediyor</a>. Rashford bu sezon çıktığı 36 maçta 20 gol 7 asist yaparken, 18 yaşındaki Mason Greenwood ise 15 golle takımına destek <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.goal.com/en/news/martial-rashford-reaching-20-goals-is-long-overdue-man-utd/23dq0fk03j3u1go431ul8ceum">verdi</a>. Solskjær, Greenwood’u çalıştığı en iyi bitirici forvet olarak <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.bbc.com/sport/av/football/53294247">nitelendiriyor</a>. &nbsp;</li><li>Değişim: Devre arası Bruno Fernandes’in takıma katılması United’ın çehresini değiştiren başka bir etken <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.goal.com/en-gb/news/fernandes-made-man-utd-watchable-again-yorke-impact/vezjqp4uplxr1x6avvmikp0l6">oldu</a>. 1 Şubat'ta ilk maçına çıkan Fernandes ile United ligde henüz yenilgi yüzü görmedi. 25 yaşındaki orta saha çıktığı 15 maçta 8 gol ve 7 asist yaparak takımına büyük bir skor katkısı sağladı. Diğer yandan, Fernandes’in takıma katılması ile birlikte Paul Pogba’nın da performansındaki artış Solskjær'i mutlu <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.goal.com/en/news/is-lionel-messi-going-to-leave-barcelona-transfer-exit-saga/1dm6cp7q05j6o1q9q6f2rkyqgx">ediyor.</a>&nbsp; &nbsp;</li><li>Gelecek: Ferguson sonrası Şampiyonlar Ligi'ne katılım konusunda istikrar yakalayamayan United, bu sezon da beşinci sırada yer alırken mevcut durumda Avrupa Ligi'nin yolunu tutacak. Ancak, son haftalarda düşüşte olan dördüncü sıradaki Leicester ile arasındaki 1 puanlık farkı kapatıp Şampiyonlar Ligi'ne gidebilir.&nbsp;</li></ul>

Mason Greenwood ile ilgili hikayeler