Alex Ferguson sonrası istikrarı yeniden yakalamayı uman ve bu doğrultuda “Manchester’ın Çocuğu” Ole Gunnar Solskjaer ile anlaşan Kırmızı Şeytanlar için de Solskjaer için de bu birliktelik umutla başladı. Bir tarafta ait olduğu takımla futbolun en büyük sahnesinde ilk kez yer alacak genç bir teknik adam, diğer tarafta eski günlerini mumla arayan ve düşüş trendinden sıyrılmanın çarelerini tek tek deneyen efsane kulüp…Yeni kadro düzeni ve planlamalarla başlayan Ole döneminde Manchester United taraftarları hop oturup hop kalktı. Bazen yeni Sir’ünü buldukları düşüncesi bazense “Bu kez de olmayacak.” umutsuzluğuyla geldiler Düşler Tiyatrosu’na.Umut vadeden ancak bir türlü mutlu sona ulaşılamayan iki sezonun ardından bu sezona yeni ve daha büyük hedeflerle başladılar. Genç yıldızlardan, pahalı transferlerden oluşan kadro, kağıt üzerinde favori olduğu pek çok mücadeleden mağlup ayrılınca fısıltılar da başladı haliyle. Ole’nin azalan kredisini verimli kullanmasına katkıda bulunması için yapılan Cristiano Ronaldo hamlesi ve sezona hızlı girilmesi heyecanı artırsa da beklenen istikrar sağlanamadı.Son altı maçta alınan dört mağlubiyeti deplasmanda alınan 4-1’lik Watford yenilgisi izleyince, Manchester United nazikçe kapıyı gösterdi Norveçli efsane oyuncusuna.Her takımda olabilecek eksikliklere rağmen Avrupa’nın en gösterişli kadrolarından birine sahipti Manchester United. Bunun yanında Guardiola’nın, Tuchel’in, Klopp’un başını çektiği üst düzey Premier Lig yarışına belki de Ole henüz hazır değildi.&nbsp;Her ne kadar kadrodaki oyuncularla arasında samimi bir ilişki olsa da kendisini ve takımını eşiği atlayıp, bu rekabete dahil olabilecek hale getiremedi Solskjaer. Güzellerdi, mutlulardı ama bazı topraklarda bazı çiçeklerin olmadığı gibi Ole ve Manchester United da şimdilik olmadı.

Ole ile ilgili hikayeler