<h2>20'lik</h2><h4>20’lik, kafada oluşan saçma sorular, açılmayı bekleyen ve bazen suratımıza çarpılan kapıların, gündem ile üzerimize çökebilecek fenalığın paylaşıldığı bir bülten.</h4><hr><blockquote>Geçtiğimiz ay, boş boş oturduğum bir Pazar günü New York Eyaletinde nikah kıyma sertifikası aldım. Bu da demek oluyor ki, New York’ta gerçekleşecek nikahlarınız için bana mail atabilirsiniz. Cidden. Bu da beni evlenme, hayat, aşk üzerine düşündürdü tabii. En tuhafı da aklım bir anda 2. Dünya Savaşı döneminde savaşa gitmeden evlenen askerleri düşündürdü. Steven Mintz ve Susan Kellogg’un 1988’de ‘Domestic revolutions: a social history of American family life’ kitabında paylaştığı üzere, 1917 yılında Amerika’da erkeklerin zorunlu olarak askerliğe çağrılması ile evlilik oranları %250 artmış ve yükselmeye devam etmiş. Bu say Pearl Harbour ile %60 daha yükselmiş.&nbsp;Savaşa gitmeden insanların evlenmesinin birçok nedeni varmış; sabırsızlık, devletten para alma, savaşa gitmeyi geciktirme. Ama bana en ilgi çekici gelen savaşta ölme ihtimalleri olduğu için evlenmeleri oldu. Bu neden bana çok mantıklı geldi, savaş gibi belirsiz ve her an her şeyin olabileceği bir karanlıkta evlilik adeta geri dönüşün bir garantisi gibi bir kesinlik veriyor. Savaşan askerlerin, evde bekleyenleri olduğunu, hayata tutunmaları için bir neden olduğunu hatırlatıyor. Bir açıdan da yalnızlık korkusuna karşı bir panzehir. Yalnız ve korku dolu günlerde sevdiği kişinin resmine bakmak, ondan mektuplar almak o korkunç günlerde bir umut ışığı gibi parlıyor.</blockquote>20'lik'e <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTYwMjZiMTZmMzcxNTc2MDAwNmFmZjQ0NSZ1c2VyPTVlNWJlYTU3MDhlZGE3NzU0MjFhZmY4ZCZhdXRob3I9bnVsbCZ1cmw9aHR0cHMlMjUzQSUyNTJGJTI1MkZhcG9zLnRvJTI1MkZuJTI1MkYyMGxpaw=="">buradan</a> kayıt olabilirsiniz.<h2>Kelime Köşesi</h2><h4>Türkçe kelimebiliminin en yeni durağı olan haftalık köşesinde Ata Leblebici, kelimelerin kökleri, tarihleri ve anlamlarını keşfediyor.</h4><hr><blockquote>Günümüzün seri iletişim ikliminde gittikçe büyüyüp, önemi artan sorunlardan biri de yanlış bilgilendirme. 2019-21 koronavirüs salgını süresince de açıkça gördük ki, yanlış bilgilendirme halkı tedirgin edebilme, kurumlara ve uzmanlara güveni azaltma, huzursuzluk gibi sonuçlara neden olabiliyor.Aslında dezenformasyon, yanlış bilgi demek. Latince informationem kelimesi, Eski Fransızca informacion şekline bürünüyor, ardından İngilizce’ye information olarak geçiyor.Latince köken, “konsept, fikir” anlamlarında, İngilizce’de ise anlamı hafifçe değişip, “haber, bilgi” anlamlarına varıyor.Kelimenin önüne getirilen dis-/dys- eki Yunanca'dan Avrupa dillerine alınmış. Proto-Hint-Avrupa *dus- ekinden gelen, ve Farsça'dan dilimize geçmiş düşman kelimesinde de görebileceğimiz bu ek, “olmayan, kötü” anlamlarında. Aynı biçimde, “bilgi olmayan, kötü bilgi” anlamlarında disinformation kelimesi türetilmiş.Her ne kadar İngilizce’den geçiyor gibi gözükse de, ilginç bir şekilde, Douglas Harper ve Merriam Webster bize kelimenin Rusça kökenli olabileceğini söylüyor. İkinci Dünya Savaşı süresince yürütülen propaganda (incelemeye değer başka bir büyük kelime!) çabalarını tarif etmek için Ruslar dezinformatsiya kelimesini kullanırlarmış.</blockquote>Kelime Köşesi'ne <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTYwMjZiMTZmMzcxNTc2MDAwNmFmZjQ0NSZ1c2VyPTVlNWJlYTU3MDhlZGE3NzU0MjFhZmY4ZCZhdXRob3I9bnVsbCZ1cmw9aHR0cHMlMjUzQSUyNTJGJTI1MkZhcG9zLnRvJTI1MkZuJTI1MkZrZWxpbWUta29zZXNp"">buradan</a> kayıt olabilirsiniz.

Susan ile ilgili hikayeler