Bu hafta, yabancı yatırımcı gözüyle Türkiye’ye dair beklentilere birlikte bakalım. Yıl sonunda yaşanan önemli ekonomik gelişmeler, Türkiye’yi gelişmekte olan piyasalar arasında öne çıkaran raporların artmasına neden oldu. Asgari ücrete yapılan %30’luk zam, Merkez Bankası’nın 250 baz puanlık faiz indirimi ve Aralık ayı enflasyonunun beklenenden düşük gelmesi, bu yükselişin temel nedenleri arasında sayılıyor.Bu gelişmelerin ışığında, Türkiye’nin orta vadede güçlü bir toparlanma potansiyeline sahip olduğu ve MSCI Türkiye endeksinin hâlâ gelişmekte olan piyasalara kıyasla %44-50 oranında iskontolu işlem gördüğü belirtiliyor. Eğer piyasa, 15 yıllık ortalama seviyelerine geri dönerse %27,3 oranında bir yükseliş potansiyeli bulunuyor. Ancak, Türk lirasının reel değer kaybı en büyük risk olarak öne çıkıyor.Merkez Bankası’nın 26 Aralık ve 23 Ocak tarihlerinde yaptığı toplam 500 baz puanlık faiz indirimi, yabancı yatırımcılar açısından sürpriz olmadı. Faizlerin 2025 sonunda %30’a düşmesi bekleniyor; bu durum ekonomide kademeli bir gevşemeye işaret ediyor. Ancak, faiz indirimlerinin döviz kuru üzerinde baskı yaratabileceği ve yabancı yatırımcıların faiz getirileri konusunda temkinli davranabileceği belirtiliyor.Bir diğer önemli nokta, yabancı yatırımcıların Türkiye piyasasına olan ilgisi. Türkiye borsasında yabancı yatırımcı sahipliği %26,2 seviyesinde; bu oran 2020’de %55, 2018’de ise %65’ti. Son dört yılda yaklaşık 11 milyar dolarlık net çıkış yaşandı. Ancak 2023 yılında 1,3 milyar dolarlık giriş gerçekleşti ve 2025’in ilk çeyreğinde yabancı yatırımcı ilgisinin tekrar canlanabileceği öngörülüyor. Gelişmekte olan piyasa fonları açısından Türkiye hâlâ kapsamda, ancak önemli bir ağırlığa sahip değil. Eğer yabancı yatırımcı ilgisi artarsa, Türkiye borsasına yaklaşık 30 milyar dolarlık bir giriş mümkün görünüyor.Türkiye, Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki en cazip yatırım noktalarından biri olarak değerlendiriliyor. Bunun en büyük nedeni, düşük seviyelerdeki piyasa çarpanları ve makroekonomik normalleşme beklentisi. 2024 yılı sonunda enflasyonun %44,4, 2025’te ise %26 seviyesine gerileyeceği tahmin ediliyor. Ancak Türk lirasının reel değer kaybı yine en büyük risklerden biri olarak öne çıkıyor. USD/TRY kurunun 2025 sonunda 45,5 seviyesine ulaşabileceği öngörülüyor.Türkiye’nin petrol fiyatlarına duyarlılığı da borsanın geleceği açısından kritik bir konu. Brent petrol fiyatlarının 2025 sonunda 68 dolara, 2026’da ise 57 dolara gerileyebileceği tahmin ediliyor. Petrol fiyatlarının düşmesi durumunda, Türkiye’nin cari açığının daralabileceği, enflasyonun kontrol altına alınabileceği ve büyümenin hızlanabileceği konuşuluyor. Brent petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık düşüş, cari açığı %0,5 oranında iyileştirirken enflasyonu %0,6 azaltabilir ve GSYH büyümesini %0,2 artırabilir.Genel bir özetle:<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Enflasyon ve faiz politikalarında istikrar sağlanması, yatırımcı güvenini korumanın anahtarı olacak. Merkez Bankası’nın kademeli faiz indirimleri piyasa beklentileriyle uyumlu olmalı.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Türk Lirası’ndaki aşırı değer kaybı önlenmeli. Döviz kuru kontrol altına alınmazsa, yabancı yatırımcı ilgisi azalabilir ve borsadaki yükseliş sınırlı kalabilir.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye geri dönüşü sağlanmalı. Makroekonomik istikrar ve enflasyon belirsizliklerinin azalması, hisse senedi piyasasında toparlanmayı destekleyecektir.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Petrol fiyatlarındaki düşüş Türkiye için avantajlı olabilir. Enerji ithalatçısı bir ülke olarak petrol fiyatlarındaki düşüş, cari açığın daralmasına ve ekonomik göstergelerin iyileşmesine katkı sağlayabilir.</li></ul>

TRY ile ilgili hikayeler