Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →
Eren Kuru
Sipay Hazine Müdürü ve yatırım danışmanı. Daha önce Borsa İstanbul’da İş Geliştirme Departmanı’nda, Vakıf Yatırım'da Yatırım Danışmanlığı ve Algoritmik Trading Departmanı'nda, Ziraat ve Allbatross Portföy tarafında da Fon Yönetimi'nde çalıştı.
Küresel ekonomi, uzun süredir görülmeyen bir rekabetin ortasında: nadir toprak elementleri savaşı. Bu mineraller aslında modern teknolojinin görünmez kahramanları. Elektrikli araçlardan akıllı telefonlara, rüzgâr türbinlerinden savunma sistemlerine kadar her alanda yer alıyorlar. Dolayısıyla bu kaynakların kontrolü yalnızca ekonomik bir avantaj değil; ulusal güvenliğin, enerji dönüşümünün ve teknolojik liderliğin temel belirleyicisi haline geldi.

Gelişen piyasa borçlanma araçları, 2025’in son çeyreğinde küresel yatırımcıların en çok tartıştığı başlıklardan biri haline geldi. EM devlet tahvilleri son yılların en dar spread’lerinde işlem görüyor; bu da yeni girişler için yukarı yönlü alanı sınırlıyor.

2025’in ilk üç çeyreği geride kalırken küresel sabit getirili piyasaların yıldızı artık iyice belli oldu: gelişmekte olan ülke (GOÜ) yerel para cinsi borçlanma araçları. Yılbaşından bu yana %15’i aşan getiriler, bu tahvilleri yalnızca kendi kategorisinde değil, tüm varlık sınıfları içinde zirveye taşıdı. Peki yatırımcıları bu kadar cezbeden şey ne?

Avrupa hisse senedi piyasaları, uzun yıllar boyunca yatırımcıların likiditeye erişiminde yapısal sorunlarla anıldı. Parçalı piyasa yapısı, konsolide bant eksikliği, regülasyon yoğunluğu ve şeffaf olmayan veri akışları, kıta finans piyasalarının kronik problemleri arasında sayılıyordu.

Amerikan siyasetinde Donald Trump’ın ikinci döneminde attığı adımlar, yalnızca ülke içi yönetim dengelerini değil, küresel ekonominin geleceğini de derinden etkiliyor. Trump, şimdi gözünü ekonomik düzenin en kritik aktörü olan Federal Rezerv’e dikmiş durumda. Fed Guvernörü Lisa Cook’u görevden alma girişimi, piyasalarda Acaba Fed artık bağımsızlığını kaybediyor mu? sorusunu güçlendirdi.

Para politikası bugün bir maraton değil; virajı bol, zemini kaygan bir parkur. Evet, dünya genelinde bir indirim yılına giriyoruz; ama bu indirimler aynı ritimde, aynı nedensellikle gelmiyor.

ABD Hazine Bakanlığı’nın son borçlanma duyurusu, piyasalarda zaten uzun süredir beklenen bir tabloyu resmileştirdi. 2026’ya kadar kısa vadeli borçlanmanın ağırlığının korunacağı, uzun vadeli tahvillerde ise artırıma gidilmeyeceği açıklandı. Bu karar, borç yönetiminde kısa vadeye dayalı bir yaklaşımın en azından bir süre daha devam edeceğini gösteriyor.

Temmuz 2025 itibarıyla Avrupa ekonomisinin üzerine yeni bir gölge düşüyor: ABD’nin yeniden şekillenen ticaret politikaları. Başkan Donald Trump’ın ikinci döneminde uygulamaya koyduğu "karşılıklı" gümrük tarifeleri yalnızca maliyetleri artırmıyor, aynı zamanda Avrupa Merkez Bankası'nın hareket alanını daraltıyor, şirket stratejilerini sarsıyor ve siyasi birliğin sınırlarını test ediyor.

Son yıllarda dünya ekonomisinin temel dinamiklerinden biri haline gelen kamu borçlarındaki yükseliş, artık sadece gelişmekte olan ekonomileri değil, gelişmiş ekonomileri de ciddi biçimde zorluyor. 2014 yılında gelişmiş ekonomilerin borç/GSYH oranı ortalama %110 seviyesindeydi. 2024'te bu oran %116’ya ulaştı. 2034’e kadar ise %132’ye çıkması bekleniyor.

Art arda gelen füze saldırıları, hedef alınan nükleer ve enerji altyapıları, öldürülen üst düzey generaller... Tüm bu başlıkların ötesinde esas sorulması gereken şu: Bu savaş küresel ekonomi için ne anlama geliyor?

