Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →
Eren Kuru
Sipay Hazine Müdürü ve yatırım danışmanı. Daha önce Borsa İstanbul’da İş Geliştirme Departmanı’nda, Vakıf Yatırım'da Yatırım Danışmanlığı ve Algoritmik Trading Departmanı'nda, Ziraat ve Allbatross Portföy tarafında da Fon Yönetimi'nde çalıştı.
Geride bıraktığımız çeyrek, dünya ekonomisi ve finans piyasaları açısından adeta bir türbülans gibiydi. İkinci çeyrek ise bambaşka bir tablo çiziyor.

Son dönemde borsa piyasalarında yaşanan sert satış dalgası, yatırımcıların gözünü bir kez daha ABD Merkez Bankası'na çevirmesine neden oldu. Tarihsel olarak, piyasalar belirli bir noktada Fed’in devreye girerek faiz indirimleri ya da likidite desteği ile yatırımcıları rahatlatacağına inanır.

Son günlerde ABD’de, 1985’te imzalanan Plaza Anlaşması'na benzer bir hamlenin gündeme gelebileceğine dair spekülasyonlar artıyor. Ancak bu gerçekten mümkün mü? Ve eğer gerçekleşirse, finansal piyasalar bundan nasıl etkilenir?

Finansal piyasalar için tahvil getirilerindeki değişimler çoğu zaman ekonomi politikasının bir yansımasıdır. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, kısa süre önce 10 yıllık Hazine tahvili faizlerini düşürmeyi öncelikli hedefleri arasına koyduğunu açıkladı. Görünüşe bakılırsa bunda başarılı olmuş gibi. Ancak, bu düşüş ekonomi için gerçekten iyi bir haber mi?

Dünya gündeminin merkezinde yer alan Ukrayna savaşı, son gelişmelerle birlikte yeni bir dönüm noktasına girebilir mi?

Ukrayna’daki savaşın sona ermesi, küresel ekonomi ve finansal piyasalar için büyük bir dönüm noktası olabilir. Ancak, son gelişmeler gösteriyor ki, olası bir ateşkesin niteliği, ekonomik etkileri açısından belirleyici olacak.

Son yıllarda küresel ticarette artan korumacılık, piyasalarda önemli dalgalanmalara neden oldu. Başkan Donald Trump’ın uygulamaya koyduğu tarifeler, özellikle Çin ve diğer ticaret ortaklarını hedef alırken, yatırımcılar bu durumun piyasalara etkisini anlamaya çalışıyor.

Yıl sonunda yaşanan önemli ekonomik gelişmeler, Türkiye’yi gelişmekte olan piyasalar arasında öne çıkaran raporların da artmasına neden oldu.

Dördüncü çeyrek finansal tahminleri incelendiğinde, genel olarak bankacılık sektöründe marjların toparlandığı, ancak finans dışı şirketlerde enflasyon muhasebesi ve küresel dinamiklerin belirleyici olduğu görülüyor. Gelin birlikte bakalım.

Donald Trump’ın ABD başkanlığına ikinci dönüşü, şimdiden hem iç politikada hem de küresel düzeyde büyük değişimlerin habercisi olmuş durumda.
