<p data-end="512" data-start="239" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">Bir önceki yazımızda küresel ekonominin 2025 görünümünü ve 2026 yılına ilişkin beklentilerimizi paylaşmıştık. Bu yazımızda ise Türkiye ekonomisinin 2025 yılını nasıl geçirdiğine dair kısa bir değerlendirme yaparak, 2026 yılına ilişkin öngörülerimizi paylaşmayı amaçlıyoruz.</p><h2 data-end="561" data-start="514" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><strong data-end="561" data-start="514" fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">Büyümede hızlanma, dezenflasyonda yavaşlama</strong></h2><p data-end="1097" data-start="563" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">2023 yılının ortalarından itibaren sıkılaşmaya başlayan para politikasının etkileri, yaklaşık altı ila dokuz ay gecikmeyle hissedilmeye başlandı. Bu çerçevede 2024 yılında Türkiye ekonomisinin büyüme hızının %2-3 bandına gerilediğini gözlemlemiştik. Geçen yılın son çeyreğinde gelen faiz indirimi sinyalleri ve ardından başlayan faiz indirimleriyle birlikte, 2025 yılında büyümenin yeniden ivme kazandığını ve %3-4 bandına yöneldiğini gördük. Yılın ilk dokuz ayı itibarıyla ortalama büyüme oranı yaklaşık %3,5 seviyesinde gerçekleşti.</p><p data-end="1803" data-start="1099" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">19 Mart’ta yaşanan siyasi gelişmeler sonrasında faiz oranlarında ve risk algısında yeniden bir yükseliş gözlemlendi. Bu gelişmeler, hem kur kanalı hem de beklentiler yoluyla enflasyon üzerinde olumsuz etkiler yarattı. Aylık enflasyon verilerinin genel olarak beklentilerin üzerinde seyretmesi, 2024 yılı için üçüncü çeyrekte %14, son çeyrekte %24 olarak belirlenen enflasyon hedeflerinin belirgin biçimde aşılmasına yol açtı. Gerçekleşen enflasyon %30’lara yaklaşmasına rağmen, hanehalkının 12 aylık enflasyon beklentileri %50’nin altına, reel sektör beklentileri ise %35’in altına gerileyemedi. Bu durum, Merkez Bankası para politikasının etkinliği bakımından önemli bir risk unsuru olmaya devam ediyor.</p><p data-end="2052" data-start="1805" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">Sonbahar aylarından itibaren yeniden başlayan faiz indirimleri ve oluşan beklentiler çerçevesinde, 2026 yılı için büyüme açısından daha olumlu; enflasyon açısından ise %20’li seviyelerde “takılma” ihtimalinin yüksek olduğu bir senaryo öne çıkıyor.</p><h2 data-end="2113" data-start="2054" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><strong data-end="2113" data-start="2054" fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">Bütçe açığında artış frenlenirken, cari açık yükseliyor</strong></h2><p data-end="2463" data-start="2115" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">Diğer makro göstergelere baktığımızda, bütçe dengelerinin genel olarak tahminler doğrultusunda seyrettiğini görüyoruz. Bütçe açığı %3’ün üzerinde kalmaya devam ederken, faiz dışı açıkta kısmi bir gerileme söz konusu. Deprem harcamalarındaki azalma ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında son dönemde artan uygulamalar bu görünümde etkili oldu.</p><p data-end="3341" data-start="2465" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">Büyümedeki hızlanmayla birlikte cari işlemler açığında da belirgin bir artış gözlemleniyor. Yılın ilk on ayında cari açık yaklaşık 15 milyar dolar seviyesinde gerçekleşerek, bir önceki yılın aynı dönemindeki 3 milyar dolarlık açığın oldukça üzerine çıktı. Net hata ve noksan kaleminde görülen yaklaşık 15 milyar dolarlık açık ise, turizm ve ticaret gelirlerinin tahminlerin altında kalmış olabileceğine işaret ediyor. Bu durum, “gerçek” cari açığın yaklaşık 30 milyar dolar seviyelerine ulaşmış olabileceği yönünde bir sinyal veriyor. İlk on ayda 17 milyar dolarlık finansman sağlanmasına rağmen, cari açığın daha yüksek seyretmesi Merkez Bankası rezervlerinde yaklaşık 13 milyar dolarlık bir azalışa işaret ediyor. Özetle, dış ticaret ve hizmet gelirlerinin döviz rezervlerine net bir katkı sağlayamadığı, hatta döviz rezervlerinde sınırlı bir gerileme yaşandığı anlaşılıyor.</p><p data-end="3643" data-start="3343" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">Buna karşın, Merkez Bankası döviz rezervlerinin yıl başındaki yaklaşık 130 milyar dolar seviyesinden 180 milyar doların üzerine çıktığı bir yıl yaşadık. Altın fiyatlarındaki artış, KKM’den dövize dönüşler ve ihracat gelirlerinden elde edilen dövizler, rezerv artışını destekleyen temel unsurlar oldu.</p><h2 data-end="3682" data-start="3645" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><strong data-end="3682" data-start="3645" fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">Büyüme %4’ün üzerine gidiyor</strong></h2><p data-end="4214" data-start="3684" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">2026 yılına girerken, faiz indirimlerinin de etkisiyle büyümenin %4-5 bandına yükselmesini bekliyoruz. Para politikasındaki görece gevşeme ve kur politikasının reel değerlenmeden ziyade mevcut reel seviyeyi korumaya odaklanması, enflasyonun %25–%30 bandında seyretme ihtimalini artırıyor. Aylık enflasyonun %2 civarında seyrettiği bir ortamda, yıllık enflasyonun bu bantta kalıcı olma riski yüksek görünüyor. Büyümenin ivme kazandığı bir dönemde, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklerin de artabileceğini vurgulamak gerekiyor.</p><h2 data-end="4269" data-start="4216" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><strong data-end="4269" data-start="4216" fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">Faizler inişte ama reel sektöre yansıması sınırlı</strong></h2><p data-end="4829" data-start="4271" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">2025 yılı sonunda %38 seviyesine gerileyen Merkez Bankası politika faizinin, 2026 yılında enflasyondaki düşüşe paralel olarak kademeli şekilde gerileyerek %30’un biraz altına inmesi olası görünüyor. Ancak kredi ve mevduat faizlerinin politika faizine aynı hızda eşlik etmemesi, kredi arzındaki sınırlamalarla birlikte arz-talep dengesizliğinin fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı yaratmasına neden oluyor. 2026 yılının özellikle ikinci yarısında kredi limitlerinde kademeli bir gevşeme ihtimali, büyümenin bu dönemde daha da hızlanabileceğine işaret ediyor.</p><p data-end="5183" data-start="4831" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">Cari işlemler açığı, büyümenin etkisiyle artış potansiyeli taşımakla birlikte, enerji fiyatlarındaki görece dengeli seyir açığın artış hızını sınırlayabilir. Bütçe tarafında ise seçim dönemine yaklaşılana kadar bütçe açığı/GSYİH oranının görece korunacağı, bütçe açığındaki belirgin artışın 2026’dan ziyade 2027 yılında daha olası olduğunu düşünüyoruz.</p><h2 data-end="5248" data-start="5185" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><strong data-end="5248" data-start="5185" fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">TL’de mevcut reel seviyenin korunması baz senaryo görünüyor</strong></h2><p data-end="5583" data-start="5250" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">Merkez Bankası’nın para politikası çerçevesi; iç talebin kontrol altında tutulması, beklentilerin yönetilmesi ve Türk lirasının reel olarak değerlenmemesi hedeflerine dayanıyor. Bu kapsamda, yönetilen kur rejiminin devam edeceğini ve önümüzdeki yıl sepet kur artışının gerçekleşen enflasyona yakın bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz.</p><h2 data-end="5668" data-start="5585" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><strong data-end="5668" data-start="5585" fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">2026 yılında jeopolitik risklerin azalma ihtimali ekonomimiz için iyi bir haber</strong></h2><p data-end="6291" data-start="5670" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">2025 yılında hem küresel hem de yerel ölçekte jeopolitik ve siyasi gelişmeler olağanüstü bir yoğunlukta yaşandı ve bu gelişmeler dünya ile Türkiye ekonomisinin dinamiklerini önemli ölçüde etkiledi. 2026 yılında da öngörülemeyen riskler elbette söz konusu olabilir. Ancak bu risklerin mevcut ölçekte olmaması, İsrail–Filistin hattında kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve Rusya–Ukrayna savaşında barışın tesis edilmesi hâlinde, bölgesel istikrarın Türkiye ekonomisine 2026 yılında pozitif yansımaları olabileceğini düşünüyoruz. Bu senaryo, geçtiğimiz yıla kıyasla ekonomik görünüm açısından daha iyimser bir çerçeve sunuyor.</p><p data-end="6372" data-start="6293" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">Yazımı burada noktalarken, yeni yılınızı kutluyor, gönlünüzce günler diliyorum.</p>

EXANTE

Ekonomi yönetimi OVP sunumlarında her zaman 2025'i geçiş yılı, 2026'yı ise refah yılı olarak ilan etmişti. Peki Türkiye ekonomisi 2025 yılında nasıl bir geçiş performansı gösterdi, 2026 yılında ise bizleri neler bekliyor?

Türkiye ekonomisinde 2025 performansı, 2026 görünümü

<p fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">• <strong fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">Hazine ve Maliye Bakanlığı</strong>, ocak ayına ilişkin nakit gerçekleşmelerini açıkladı. Buna göre, Hazine'nin ocak ayında nakit gelirleri 291,3 milyar, nakit giderleri ise 345,6 milyar TL oldu. Nakit denge 54,3 milyar TL açık verirken faiz dışı açık 34,4 milyar TL seviyesinde gerçekleşti.&nbsp;</p>

<p fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">• Hazine ve Maliye Bakanlığı <a fr-original-style="" href="https://www.hmb.gov.tr/2022-aralik-ayi-butce-gerceklesme-sonuclari" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank"><strong fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">m</strong><strong fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">erkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri</strong></a>ni açıkladı. Buna göre bütçe açığı aralık ayında &nbsp;118,6 milyar; faiz dışı açık ise 100,4 milyar TL oldu. Veri seti, yılın en büyük açıklarının aralık ayında verildiğine işaret ediyor. Veriyle birlikte <strong fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">yıllık bütçe dengesi 139,1 milyar TL açık</strong>la Orta Vadeli Plan’da (OVP) yer alan 461 milyar TL’lik açığın oldukça altında gerçekleşti. Veriyle birlikte bütçe açığının GSYH’ye oranı %2,8’den %1,0’e gerilemiş oldu. Yıllık bazda 171,8 milyar TL olarak ölçülen faiz dışı fazla ise <strong fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">2018’in ardından gelen ilk pozitif değer </strong>olarak kayda geçti.</p><p fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;">🪞 <strong fr-original-style="" style="font-weight: 700; box-sizing: border-box;">Yansıma:</strong> Verinin açıklanmasının ardından açıklamalarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, bütçe açığının OVP’nin çok altında kaldığını ve yıllar sonra faiz dışı fazla verildiğini vurgulayarak mevcut politika setinin 2023 yılında da korunacağını söyledi.</p>

faiz dışı açık ile ilgili hikayeler