Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →
Erhan Aslanoğlu
İstanbul Topkapı Üniversitesi rektör yardımcısı, akademisyen ve ekonomist. Makroekonomi, Türkiye ve dünya ekonomisi alanlarıyla ilgilenen Aslanoğlu’nun yayımlanmış bir kitabı, kitap bölümleri, çok sayıda makalesi ve tebliğleri bulunuyor. Genel ekonomi, makroekonomik göstergelerin yorumlanması, Türkiye ve dünya ekonomisi, göstergeler ve gelişmeler üzerine seminer ve eğitimler veriyor.
Merkez Bankamız 2025 yılı ikinci Enflasyon Raporu’nu dün açıkladı. Her zaman olduğu gibi gerek teknik boyutu gerek içeriği açısından değerli ve kapsamlı bir rapor almış olduk. Bu raporlarda, analizlere katkı sağlayacak teknik boyutta önemli bilgiler olduğu kadar, piyasaları yönlendirebilecek bilgiler ve mesajlar da bulunuyor.

Fed tarihî denilebilecek toplantılarından birini geride bıraktı. Para politikasının özellikle talep kontrolü yoluyla fiyat istikrarını sağlama gücünü dikkate aldığımızda, talep koşullarının görece canlı kaldığı ve yeni tarife artışlarıyla yukarı gitme potansiyeli taşıyan enflasyon belirsizliğinde Fed’in acele etmesini beklemek gerçekçi görünmüyordu.

İstanbul Sanayi Odası'nın sanayinin en büyüklerini izleyen İSO-500 ve İkinci-500 verileri, son dönemde sanayide gördüğümüz sıkıntıların çok daha net bir resmini ortaya koyuyor. Gerek İSO-500, gerek İkinci 500 rakamları, Türkiye’nin büyük sanayi kuruluşlarının üretimden satışlarında son üç yılda reel gerileme olduğuna işaret ediyor.

Dün enflasyon rakamları açıklandı. Aylık TÜFE %1,37, ÜFE %2,46 geldi. Yıllık TÜFE %35, ÜFE ise %24 seviyelerinde gerçekleşti. Rakamlar piyasa beklentilerine göre herhangi bir sürprize işaret etmiyor. Bununla birlikte, hane halkının gelecek 12 aylık enflasyon beklentisinin %53, reel sektörün aynı dönem için beklentisinin %40 civarında olduğunu düşünecek olursak, aylık ve yıllık rakamlarda düşüş devam etse de hissedilen enflasyonun çok daha yüksek olduğu gerçeği değişmemiş oluyor.

İsrail ile İran arasında çok riskli bir çatışma başladı. Sürecin nereye evrileceği konusunda iddialı öngörülerde bulunmak için çok erken. Bilinen bir risk ortaya çıktı fakat bilinmeyen sonuçları bizimle baş başa olmaya devam ediyor.

Son bir haftada ekonomimize ilişkin üç önemli veri açıklandı. Büyüme kompozisyonuna baktığımızda, geçen yılın genelinde olduğu gibi sanayinin en olumsuz etkilenen sektörlerden birisi olduğu ortaya çıktı. Diğer taraftan, istihdam verileri de büyümedeki yavaşlamanın işsizlik tarafında yansımalarını daha çok göstermeye başladı.

Altın fiyatları tahminleri de aşan bir boyutta yukarı gidiyor. Bunun ana nedeni elbette Trump’ın peş peşe gelen ve tahmin edilmesi çok zor hamleleri.

Finansal piyasalar en kötümser senaryoları fiyatlıyor görünüyor ve oldukça kötümser bir hava var. Çoğunluğun benzer beklentilerde olduğu durumlarda o beklentilerin pek gerçekleşmediği de biliniyor.

Trump’ın geçtiğimiz yıl Kasım ayında göreve başlamasıyla hızla artan küresel belirsizlik, geçtiğimiz hafta mütekabiliyete (reciprocal) dayanan son tarife açıklamalarıyla had safhaya ulaşmış oldu. Küresel ekonominin tarihi bir süreç içerisinde olduğunu söylemek çok yanlış olmayacaktır.

Türkiye ekonomisine ilişkin önemli gelişmeler yaşanıyor, ancak son günlerde küresel piyasalarda, özellikle ABD’de yaşananlar, tüm ekonomileri ve piyasaları etkileyecek nitelikte görünüyor.
