aposto-logo
TR
TREN

2022 Yılının Öne Çıkanları

Mevsimlerden kış, aylardan aralık. Yılın en güzel zamanındayız. Duende ekibi olarak 2022'nin sinema ve müzik dünyasında neler olduğunu göz atıp yılın öne çıkan film ve albümlerini listeledik. Hepsi bu koleksiyonda seni bekliyor.

12 Hikâye

Ne, nerede, nasıl: 2022'de izleme alışkanlıklarımız

Yıl boyunca filmler izliyor, filmler öneriyor, filmlerden konuşuyorum. Bunların bazılarını festivallerde, bazılarını sinema salonlarında ve bazılarını da sayısı bir elin parmaklarını çoktan geçmiş dijital servisler aracılığıyla izliyorum. İzlediklerim ve önerdiklerim, konuştuklarım ve tartıştıklarım genellikle ana akımdan uzak filmler oluyor. Ama bu ülkede sadece ben yokum, sadece biz yokuz. Yaşamın birçok alanında olduğu gibi izlemeyi seçtiklerim açısından da bambaşka noktalarda durduğumuz milyonlarca insanın tercihleri hiçbir zaman önemsiz ve etkisiz değil. Her yıl sonu geldiğinde Türkiye'deki yıllık seyirci sayılarını ve en çok izlenen filmlerin listesini merakla, detaylıca inceliyorum. Bu geleneği bu yıl da bozmadım: Listenin zirvesinde Bergen biyografisi, ilk on sırasında ağırlıklı olarak süper kahraman filmleri ve animasyon filmler var. Önceki yıllarda bu listeye bakarak izleyicinin alışkanlıkları ve tercihleriyle ilgili çıkarımlarda bulunmak, genellemeler yapmak çok daha kolaydı. Korsan, hızlı internetin yaygınlaşması ve gerekli yasal düzenleme ya da yaptırımların mevcut olmayışı nedeniyle Türkiye'de sinema sektörü için büyük bir sorun olagelmişti zaten. 2016'da Netflix'in Türkiye'ye gelişiyle beraber sinema seyircisinin bu veriyi anlamlandıran belli bir kesimi dijital servislere yönelmeye ve evinde film izlemeye başladı. Derken 2020'de tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi, tüm dünya gibi Türkiye'de de izleme alışkanlıklarını değiştirdi. Sinemaların kapalı kaldığı yaklaşık bir yılın ardından her şeyin eskisi gibi olabilmesi mümkün müydü? Artık yıllık seyirci rakamlarını nasıl okuyabilir, bu veriden nasıl bir anlam çıkarabilirdim? Tüm bunların biraz kafa karıştırıcı olduğu noktada, bu yıl bu konu üzerine tek başıma düşünmemeye karar veriyor ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden tam da bu konu üzerine çalışan akademisyen Doç. Dr. Ece Vitrinel 'in kapısını çalıyorum. Bu yıl neyi, nerede ve nasıl izlediğimiz sorularını onunla tartışıyorum. İkimiz de buluşmaya üzerinde bol bol film ismi, tarih ve rakam bulunan not kağıtlarıyla geliyoruz. Emre ve Ece, 2022'de Türkiye'deki sinema salonlarında en çok izlenen filmler hakkında konuşuyor. | Fotoğraf: Deniz Sabuncu " 2010'da [toplam seyirci sayısı] 40 milyon barajını aştığında çılgınca sevinilmişti. O zamandan beri de aslan payı yerli filmlerin. [...] Top 10 listesine [bazı yıllar] Hollywood blockbuster'ları bile giremiyor. " diyor Ece. Bunun pandemiyle birlikte bozulduğunu hatırlıyoruz. 2021'de gerçekten listede çok az yerli film vardı ve bu, 2010'dan, hatta çok daha öncesinden beri gördüğümüz trendin çok dışında bir şeydi. Bu yıl bunun biraz olsun toparladığını görüyoruz. Zirvedeki Bergen 'in yanı sıra ilk yirmi içerisinde Dilberay da var. " Hem o melodram anlatı yapısının hem de televizyon oyuncusu ve yıldız kültünün etkisiyle insanlar [televizyondan] bildiği kişileri sinemada da izlemeyi tercih ediyor. " diye açıklıyor Ece bu durumu. Animasyonlara, özellikle de yerli animasyonlara olan talep artışı da dikkat çekici. Öyle ki ilk on içerisinde ikisi yerli üç animasyon film var. " Yine AVM kültürünün ve sinemaya gitmenin bir aile eğlencesi olmasının bir tezahürü bu. " diyor Ece. Animasyon filmler, özellikle okulların tatil olduğu dönemde çocukları eğlendirmek için yapılan bir aktivite olarak görülüyor. Sinema ve AVM'ler arasında bence toksikleşmeye başlayan ilişkinin etkilerini özellikle pandemi döneminde görmüşüz. " Pandemide Türkiye film endüstrisi ve sinema pazarı Avrupa'ya göre çok daha fazla küçülmüştü. Neden? Çünkü tamamen AVM'ye endeksli bir sinema kültürü var ve AVM'ler kapalıydı. " Hem AVM'ler kapanınca hem de yerli film üretimi sekteye uğrayınca çoğunluğu AVM'lerde yerli film izlemeyi tercih eden seyircinin yok denecek kadar azalması kaçınılmaz oldu. Avrupa'da seyirci sayıları %50-%60 civarında küçülürken Türkiye'deki küçülme %90'ın üzerinde. Sinemada film izlemenin sinema üretimine katkısı olduğunu bilsem de bu katkının ne kadar doğrudan ve ne kadar büyük olduğunu Ece'den öğreniyorum: " Türkiye'deki tek sinema destek mekanizması Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı olan Sinema Genel Müdürlüğü'nün fonu ve o fon da temelde sinema biletlerinden gelen payla devamlılığını sağlıyor. [...] Aslında o beğenmediğimiz gişe canavarı yerli filmler çok bayıldığımız arthouse'u bir şekilde finanse ediyor. " Tüm bir yılı kapsayan izleme alışkanlıklarından konuşurken pandemi sonrası gerçeklikte artık dijital servislerden ve doğrudan dijitale üretilen orijinal içeriklerden konuşmamak imkânsız. Dizi cephesinde çok fazla seçenek olsa da film olarak konuşacağımız çok fazla başlık olmadığını fark ediyoruz. Bir Netflix orijinal filmi olarak bu yıl öne çıkan Berkun Oya'dan Cici ve BluTV'nin ortak yapımcılığını üstlendiği Tunç Şahin'in yeni bir model denemesi İnsanlar İkiye Ayrılır , 2022'den bize kalanlar olmuş. Her iki örneğin de önümüzdeki yıl çok daha fazla karşımıza çıkacağına şüphemiz yok. Disney+'ın geçtiğimiz hafta duyurduğu 2023 takviminde, önceki yıllarda filmleriyle daima Top 10 listesine girmiş komedyenlerin hemen hemen hepsinin doğrudan dijitalde gösterilecek orijinal filmlerle yer aldığını hatırlatıyorum. Biraz kaygılanıyoruz: " Zaten kırılgan bir yapı var ve sektörü taşıyanlar o büyük filmler. Onların hepsini oradan çekip aldığında, çok büyük bir boşluk oluşacak. " diyor Ece, " Pandemi zaten olmakta olanı hızlandırdı. Belki on sene içerisinde olacak şey iki sene içerisinde oldu. " Berkun Oya'nın yazıp yönettiği Cici, 27 Ekim'de Netflix'te yayınlandı. | Kaynak: Netflix Ve sinema salonları... Başta Kadıköy Sineması olmak üzere bu yıl dikkatimi çeken şeylerden biri özel gösterimlerle, ekip katılımlı gösterimlerle, özel gecelerle, hatta geceyi sabaha bağlayan film maratonlarıyla pandemi döneminde kaybettiği seyirciyi salonlara geri çekmeye çalışan sinema salonlarının yaratıcı çözüm arayışları oldu. " Sinemaya gitmek sadece filmlerle ilgili bir şey değil. O sosyal olgu çok önemli, bu her zaman bilinen de bir şeydi. " diyen Ece, pandemi sonrası dönemde bu sosyal olgunun hatırlanmasının hem sinema salonlarına hem de festivallere olumlu yansıdığını söylüyor. Gelecek için olası formülleri tartışıyoruz. Filmlerin ilk gösteriminin dijitalde yapıldıktan sonra öne çıkanların sinema salonlarında gösterilmesi, Diyalog 'un izinden giderek film ekiplerinin turneye çıkması, film izlemeyi bir " event "e dönüştüren gösterimlerin ve farklı programlama anlayışlarının artması... Sinema salonlarını canlı tutmak için olasılıkları tartışmak gerekiyor. Çünkü son bir yılda seyirciyi sinemadan uzaklaştıran bir başka unsur olan korsan da dijital servislerin yanında yerini almış durumda: " İnsanların çok daha fazla sinemaya gittiği ülkelere bakınca kişi başına düşen gayri safi milli hasıla Türkiye'nin çok üzerinde. Sonuçta bizim için bunun bir lüks olduğu ve giderek daha büyük bir lüks hâline geldiği şu anki bilet fiyatlarında çok açık. " Ece ve Emre 2022'nin değerlendirmesini yapıyor. | Fotoğraf: Deniz Sabuncu Özetle, en çok izlenen filmler listesinde pandemiyle birlikte bozulan dengelerin yavaş yavaş normale döndüğünü, yerli filmlerin listenin üst sıralarında yeniden daha fazla yer kapladığını gördüğümüz bir yıl oldu 2022. Öte yandan dijital servisler arasındaki rekabetin yeni oyuncularla kızışması, onları yerli hikâyelere ve yerli yazarla yöneltti. Öncelikle dizilerde görmeye başladığımız bu eğilimi önümüzdeki yıl filmlerde de göreceğimiz aşikâr. Son olarak, değişen koşullar ve izleme alışkanlıklarıyla kaybettiği seyirciyi geri kazanmaya çalışan (özellikle) bağımsız sinema salonları ve festivaller, ayakta kalabilmek için sinemaya gitmenin sosyal yönünden faydalanmayı sürdürebilmeli. 2023 Türkiye sineması ve Türkiye'deki sinema salonları için neler getirecek, hep birlikte göreceğiz.

Ne, nerede, nasıl: 2022'de izleme alışkanlıklarımız

Aralık 9, 2022

·

Makale

Obruklar, apartmanlar, şarkılar ve cadılar

Yılın öne çıkan yerli filmleri: Aşk, Mark ve Ölüm (Yön: Cem Kaya) Cadı Üçlemesi 15+ (Yön: Ceylan Özgün Özçelik) Çilingir Sofrası (Yön: Ali Kemal Güven) Ela ile Hilmi ve Ali (Yön: Ziya Demirel) Kar ve Ayı (Yön: Selcen Ergun) Karanlık Gece (Yön: Özcan Alper) Kerr (Yön: Tayfun Pirselimoğlu) Kurak Günler (Yön: Emin Alper) Zuhal (Yön: Nazlı Elif Durlu) Kurak Günler (2022, Emin Alper) | Kaynak: Antalya Altın Portakal Film Festivali Yılın öne çıkan filmi: Kurak Günler Yönetmen: Emin Alper Süre: 129 dakika Yapım yılı: 2022 Jenerik: Tepenin Ardı , Abluka ve Kız Kardeşler filmleriyle son on yıldır Türkiye’nin güncelini Türkiye sinemasına taşıyan Emin Alper’in yeni filmi Kurak Günler , Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümündeki dünya prömiyerinden beri yılın en çok konuşulan yapımlarından biri oldu. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yönetmen dâhil sekiz, Ankara Film Festivali’nde ise En İyi Film dâ hil altı ödül kazanan film, gerek işlediği konu gerek onu işleyiş biçimi gerekse de toplumsal ve politik izdüşümleriyle uzunca bir süre daha gündemde kalacağa benziyor. Kurak Günler , Orta Anadolu’daki Yanıklar adlı kasabaya tayini çıkan savcı Emre’nin kasabadaki hukuksuzlukları incelemeye başlayınca karşısına aldığı insanlar ve maruz kaldığı sosyal linç üzerinden ilerliyor. Neden izleyelim? Bu sorunun yanıtına bir-iki paragraf yetmez dedik. Ben ve Dilara, çok sevdiğimiz Altyazı Sinema Dergisi'nden Ekrem Buğra Büte 'yi stüdyomuza davet ederek Kurak Günler 'i konuştuk. " Şu an yaşadığımız toplumsal gerçekliğin ne olduğuna dair bir hikâye anlatan ve doğrudan bir hissi kristalize etmeye çalışan bir film var önümüzde. Tabii ki bu yıl bunu konuşacağız. " diyerek hak veriyor bize. Emre, Buğra ve Dilara, yılın öne çıkan yerli filmi Kurak Günler'i konuşuyor. | Fotoğraf: Deniz Sabuncu Filmi konusundan bu parmak bastığı toplumsal meselelere, müziklerinden rejisine, kurgusundan görüntülerine farklı açılarından tartışıyoruz birlikte. Filmi beğenmeme neden olan şeylerden birinin de ana karakterlerinin kuir bireyler olmasının ya da olduğu imasının filme yediriliş şekli olduğunu söylediğimde Dilara, Metin Akdemir'in 80'ler ve 90'ların Türkiye sinemasından üç filme bakıp örtük kuir ihtimallerin peşine düştüğü Hayalimdeki Sahneler belgeselini hatırlatıyor ve ekliyor: " Kurak Günler’deki kuirliğin örtük ihtimalleri aşmasını çok büyük bir kazanım olarak görüyorum. " Kurak Günler (2022, Emin Alper) | Kaynak: Antalya Altın Portakal Film Festivali Kurak Günler 'in Emin Alper sineması açısından durduğu nokta da çok önemli ve değerli benim için. Buğra "H ep bir şekilde taşraya ya da şehrin taşrasına bakma durumunun devam ettiği ama dönüşüm geçirdiği bir filmografi " olarak tanımladığı Emin Alper sineması için " Nuri Bilge Ceylan'ın ve Semih Kaplanoğlu'nun olmadığı kadar net bir şekilde politik ve zamanın ruhuna uygun " diyor. Kurak Günler , Karanlık Gece ve Kar ve Ayı 'nın kesişimleri nedeniyle Türkiye sinemasının geride bıraktığı bu yılı Yusuf'lardan Emre'lere geçiş tanımıyla özetliyoruz. Buğra son sözü söylüyor: “ Nuri Bilge Ceylan’ın ilk dönem filmlerinden ve Semih Kaplanoğlu’nun Yusuf üçlemesinden bildiğimiz ve alıştığımız taşranın boğuculuğu, sıkıcılığı ve aynı zamanda aşkı ve romantizmi artık bitti. Artık taşranın öldürücülüğü var. Artık taşra bizi boğmuyor, taşra bizi öldürüyor. ” Podcast | Yılın öne çıkan yerli filmi: Kurak Günler Dinle Not: Podcast kaydını tamamladığımızda filmin yönetmeni Emin Alper Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'nün filme verdiği finansal yapım desteğini yasal faiziyle birlikte geri istediğini henüz kamuya duyurmamıştı. Bu kararın apaçık hedefi olan LGBTİ+ bireyler başta olmak üzere, bu ülkede ezilen herkesi bu hafta sonu ve önümüzdeki haftalarda filmi sinema salonlarında izlemeye ve filmi desteklemeye davet ediyorum. Yanıklar'dan çıkabilmek için. Nerede izleyebilirsin? Kurak Günler, festival gösterimlerinin ardından bugün Türkiye'nin birçok kentindeki sinemalarda gösterime giriyor.

Obruklar, apartmanlar, şarkılar ve cadılar

Aralık 9, 2022

·

Makale

2022 festivalleri: Öne çıkanlar ve keşifler

Liste formatında, kısacık bir yazı olabilir bu. Ama senin için bir hazine sandığı niteliğinde olacağına eminim. Benim içinse bir zaman kapsülü. Zaman mefhumunu filmler ve filmleri izlediği anlar üzerinden algılayan biri olarak bu festivalleri ve filmleri sıralarken tüm yıl bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden. Burada yer verdiğim Berlin'de, İstanbul'da ve Ankara'da bizzat bulundum; buraya sığdıramadığım Kaş'ta ve Ayvalık'ta güzel anılar biriktirdim. Festivaller güzeldir. Yılın Türkiye ve dışındaki belli başlı bu dokuz film festivalinde büyük ödülleri kazanan filmlerin birçoğunu izleme fırsatı bulduk ya da önümüzdeki haftalarda bulacağız. Öte yandan festivaller keşif demektir. O yüzden festivallerin seçkilerinden izleme fırsatı bulduğum, senin de izleme listene eklemeni önerdiğim keşifler de benden sana hediye. Altın Palmiye ödüllü Triangle of Sadness | Kaynak: IMDb 2022 Sundance Film Festivali Jüri Büyük Ödülü: Nanny (Yön: Nikyatu Jusu) ABD kurmaca , The Exiles (Yön: B. Klein & V. Columbus) ABD belgesel , Utama (Yön: Alejandro Loayza Grisi) dünya sineması kurmaca , All That Breathes (Yön: Shaunak Sen) dünya sineması belgesel Festival keşfi: Cha Cha Real Smooth (Yön: Cooper Raiff) 72. Berlin Film Festivali Altın Ayı: Alcarràs (Yön: Carla Simón) Festival keşfi: Millie Lies Low (Yön: Michelle Savill) 41. İstanbul Film Festivali Altın Lale: Klondike (Yön: Maryna Er Gorbach) Ulusal Yarışma , Vortex (Yön: Gaspar Noé) Uluslararası Yarışma Festival keşfi: Atlantide (Yön: Yuri Ancarani) 75. Cannes Film Festivali Altın Palmiye: Triangle of Sadness (Yön: Ruben Östlund) Festival Keşfi: Sick of Myself (Yön: Kristoffer Borgli) Altın Portakal ödüllü Karanlık Gece | Kaynak: Antalya Altın Portakal Film Festivali 79. Venedik Film Festivali Altın Aslan: All the Beauty and the Bloodshed (Yön: Laura Poitras) Festival Keşfi: Pearl (Yön: Ti West) 47. Toronto Film Festivali Toronto İzleyici Ödülü: The Fabelmans (Yön: Steven Spielberg) Festival Keşfi: Bros (Yön: Nicholas Stoller) 29. Adana Altın Koza Film Festivali Altın Koza: Ela ile Hilmi ve Ali (Yön: Ziya Demirel) Festival Keşfi: Under the Fig Trees (Yön: Erige Sehiri) 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali Altın Portakal: Karanlık Gece (Yön: Özcan Alper) Ulusal Yarışma, Visitor (Yön: Martín Boulocq) Uluslararası Yarışma Festival Keşfi: The Quiet Girl (Yön: Colm Bairéad) 32. Ankara Film Festivali En İyi Film: Kurak Günler (Yön: Emin Alper) Festival Keşfi: January (Yön: Viesturs Kairiss)

2022 festivalleri: Öne çıkanlar ve keşifler

Aralık 9, 2022

·

Makale

Sirenler, cinnetler, dostlar ve yalnızlıklar

Yılın öne çıkan yerli albümleri: Anadol, Felicita Ah! Kosmos & Büşra Kayıkçı, Bluets Derya Yıldırım & Grup Şimşek, Dost 2 Güneş, Atlantis Kayra, Mechul Bir Yalnızlığa Dair Lalalar, Bi Cinnete Bakar mavi, VERITAS mor ve ötesi, Sirenler Palmiyeler, İkimiz mor ve ötesi | Kaynak: bantmag.com Yılın öne çıkan yerli albümü: mor ve ötesi, Sirenler Süre: 52 dakika Plak şirketi: Rakun Müzik Yayın tarihi: 21 Ocak 2022 Kartonet: Yılın öne çıkan yerli albümü olarak seçtikten sonra tekrar tekrar dinlediğim ve üzerine Ant Arın Şermet’le uzun uzadıya konuştuğumuz Sirenler ’le kesinlikle aynı yılda değiliz. Sirenler’ in duygu dünyasında dolaştıkça albümün geride kalmasına dair hissim daha da arttı. Buna beklenene yaklaşma sabırsızlığı, acıdan uzaklaşma çabası ya da kendimle baş başa kalmak istemediğimde “biz”lerin arasına karışma manevrası diyebiliriz. Hepsi var. Kuşkusuz var. Grupla gerçekleştirdiğimiz söyleşide Burak Güven’in “Sirenler geçmiş, bugün ve geleceğe vurgular yapan, bize dair birçok şey anlatan bir albüm. Üstüne tekrar tekrar konuşulacak ve kutlanacak günlerin özlemiyle yazıldı,” sözlerinde de bu duygular hakim. İki albüm arasında geçen 10 yılda mor ve ötesi, aynı toprakların yaşayanları olarak zamanını “başa gelen”i ya da kendi deyimleriyle “bıçkın başkan”ı anlamaya ve sindirmeye ayırdı. Geçmiş, şimdi ve geleceği taşıyan üç bölüme ve bunları temsil eden mavi, kırmızı ve mor renklerine ayrılan/kavuşan Sirenler , tam da burada kendince bir oyunda birleşti. 11 şarkıdan oluşan Sirenler ’de üç farklı cadde ve bu caddeleri buluşturan iki farklı meydan var. Sirenler ’in etrafında oluşan iletişim çalışmalarını da ayrı bir yere koyalım. İçten gelen, paylaşılmak istenilen ve daha da önemlisi “kendi” standartlarında iyi olduğuna inanılan bir işin bizzat yaratıcısı tarafından duyurulması ve anlatılması kadar doğalı yok. Harun Tekin’in “Bizim neredeyse en baştan beri söylediğimiz değişmeyen bir şey var. Bizi herkesin dinlemesini değil, ama dinleseydi sevecek olan herkesin duymasını isteriz,” sözleri oldukça önemli. İhtimallere karışmaktan korkmayanlara selam olsun. mor ve ötesi, Sirenler Neden dinleyelim? Karşımızda çeyrek asrı deviren ve alternatif sahneden ana akıma çıkıp burada müzikal kimliklerini koruyarak yola devam edebilen bir grup var. Pek çok şeyin öncülüğünün yanında sahip oldukları istisnaların da diskografilerindeki albüm sayısından fazla olduğunu söylemek mümkün. mor ve ötesi’ne dair ilk akla gelenlerden biri kuşkusuz iyi şarkı yapma konusundaki hünerleri. Öyle ki bu hüner yeri geldiğinde bir stadyum dolusu kalabalığa farklı albümlerden birçok şarkıyı bağıra bağıra hep bir ağızdan söyletebilme yüceliğinde. Diğer yandan Daha Mutlu Olamam gibi jenerasyon atlamaları yapan “zamansızlar” rafında da grubun pek çok eseri mevcut. Sirenler , grubun bu kabiliyetlerinden uzakta değil. Ancak önceliğin şarkılar yerine albümde olduğunun belirgin şekilde dinleyiciye aktarıldığı bu tercihin beraberinde getirdiği farklılıklar da var. Sirenler ’in geçtiği yollar dikenli. Hafızanın detayları çağırma ustalığını kaybetmediği anıların içindeyiz. Hatta bizzat o anılarız. Harun Tekin’in “Bu albümdeki her kelimeyi, her cümleyi, her şarkıyı Türkiye’yle ilişkili metinler olarak düşünebilirsiniz. Bu da bir yerde buradaki hâlimizin şu anda ne olduğuna, ilerde nasıl hissetmek istediğimize ve geçmişten hangi dersleri çıkartmak gerektiğine dair iç görülere, bakışlarımıza denk düşüyor." sözlerinde de bu paydaşlık hakim. mor ve ötesi, Sirenler ile bir eksikle tam olmayı, hata yaparak büyümeyi ve umudu koruyarak yaşamayı hatırlattı. İyi ki varlar. Kâbusu yendiğimiz günlere. Podcast: Yılın öne çıkan albüm ve filmlerini konuştumuz podcast serisine yeni bir bölüm eklendi. Duende’deki albüm incelemeleriyle de hatırlayacağınız Ant Arın Şermet ile pandemi sonrası müzikal üretimleri, albüm formatının değerini, mor ve ötesi’nin Türkiye müzik sahnesindeki önemini konuştuk. Sirenler’in duygu aleminde ve ses hafızasında dolaştık. Dinle

Sirenler, cinnetler, dostlar ve yalnızlıklar

Aralık 16, 2022

·

Makale

2022'de radara giren janrlar, yıldızı parlayan müzisyenler

Artık janrların iyice geçişken olduğu; keskin janr kategorizasyonlarının müzisyenlerin ve grupları sesini tanımlarken kısa düşen çıkarımlara dönüştüğü zamanlardayız. Müziğe erişimin hiç olmadığı kadar kolaylaşması ve müzik tüketiminin çok daha kolektif bir deneyim hâline gelmesi bunun en önemli etkenlerinden. Geçtiğimiz ağustos ayında Parkorman’da sahne alan ve bu vesileyle bir söyleşi gerçekleştirdiğimiz Black Country, New Road’tan Charlie Wayne etiketlenmesi hayli zor müzikleri hakkında sorduğumuz soruya şöyle cevap vermişti: "Bence biz müzik tüketicileri olarak kendi jenerasyonumuzun deneyimleriyle şekillenmiş bir müzik grubuyuz yalnızca. Çevrimiçi dinleme deneyimiyle büyüdüğümüz için her tür müzik kulağımıza çalındı. Onları tüketme konusunda da “hesaplı” davranmak durumunda kalmadık. Bunca müzikle haşır neşir olunca da janrlar bir karışım içinde akışkan bir hâle geliyor." Diğer taraftan janrlar dinlediğimiz müziği anlamlandırabilmek, benzer müziklerle ilişkilerini keşfedebilmek, yaptığımız sosyo-kültürel ve ekonomik çıkarımları temellendirebilmek için oldukça pratik. Neticesinde dinlediğimizi bilmek, onu sesiyle ve hikâyesiyle kavrayabilmek müzik zevklerimizin oluşumunda kritik bir eşik demek. Bu yazıda da adını farklı koyabileceğin; bizim kullandığımız adları yadırgayabileceğin üç janrın keşfine çıktık. Alt alta koyduğumuz janrlar ilk defa 2022 yılında duyulmuş, dolaşıma sokulmuş ve kulaklarda çalınmış değil. Onları bu yazıda spot altında tutmamızın sebebiyse zengin üretimleriyle yeraltından yeryüzüne doğru önlenemez yükselişleri ve bir zamanlar sahip oldukları popülariteyi dönüşerek yeniden yakalamalarından kaynaklı. Karşında 2022’de radara giren janrlar ve onları radara sokan öncü grup ve müzisyenler... Saat yönünde Fontaines D.C., IDLES, Yard Act. | Tasarım: Esra Yapar Post-punk 1970’lerin ikinci yarısında Birleşik Krallık merkezli bir janr olan; punk rock’tan esinlenerek onun konvansiyonel müzik üretimini daha deneysel ve eklektik bir yaratıcılıkla “öteye” taşıyan post-punk, tek bir janrdan ziyade bir “janrlar şemsiyesi” aslında. Öyle ki onu new wave , synth pop , gotik rock gibi 70’lerin sonu ve 80’lerin başıyla yaygınlık kazan diğer müzik türlerinden ayıran kalın çizgiler yok. Bu anlamda post-punk’ı belli grupları ve müzikal yaklaşımları niteleyen bir janr olmaktan ziyade deneyseli ve yenilikçiliği; hibrit bir ses üretimini ve kompozisyonunu önceleyen kuşatıcı bir müzik pratiği olarak tarif etmek daha doğru. Diğer taraftan, post-punk’ın esasen gitar müziği olduğunu bu janrla ilk olarak ilişkilenen Joy Division, Television, The Fall, Magazine, Pere Ubu gibi grupların punk rock çıkışlı başlangıçlarından anlamak mümkün. 80’li yılların ortasına kadar kendisi ve alttürleriyle etkisini sürdüren; Talking Heads, The Cure ve New Order gibi gruplarla uluslararası bir üne kavuşan post-punk, 2000’li yılların başına kadar istisnai bir geri çekiliş yaşadı. Interpol, Editors, Franz Ferdinand gibi isimlerle kısa süreli bir çıkış yakalayan janr, 2010’lu yılların başıyla 70’li yılların sesiyle daha doğrudan ve organik bir ilişki kuran yepyeni bir dirilişle geri döndü. Post-punk, birkaç yıldır bu dirilişin artık ana sahneye de taşındığı hikâyelere sahip. Yard Act: Spoken Word vokal stiliyle Gang of Four-vari “köşeli” ve funky gitarları bir araya getiren grup, ilk albümü The Overload ile bir Mercury Prize ödülü adaylığı da aldı. Fontaines D.C.: Post-punk’ın iyiden iyi radara girmesinde öncü işlere imza atan ve janrın popüler tonlarını yazdığı 3 albümlük bir kataloğa sahip Fontaines D.C., ikinci albümleri A Hero’s Death ile bir Grammy adaylığına da sahip. IDLES: “Punk rock öldü,” jenerik cümlesine patriyarka, faşizm ve zenofobiye karşı bangırdayan rock marşlarıyla cevap veren IDLES, Yard Act ve Fonaines D.C.’ye kıyasla punk’ın sessel estetiği ve etik duruşuyla doğrudan bağ kuran tek grup. Post-punk’ın “orijin öyküsünde” sırtını yasladığı punk, IDLES’ın esin alarak çıkışını oluştursa da grubun yüksek nabızlı basları ve girift gitar oyunları IDLES’ı post-punk sularına da atıyor. Dinle Soldan sağa Cities Aviv, Earl Sweatshirt ve billy woods. | Tasarım: Esra Yapar Abstract hip-hop 70’li yılların başında DJ Kool Herc’ün ev partilerinde yaptığı DJ’likle temelleri atılan hip-hop müziği; ABD’nin batısından doğusuna, güneyinden kuzeyine ve oradan da dünyanın dört bir tarafına yayılmış engin bir zenginliğe sahip. Temeline sampling ve MC ’liği alarak çıkış yaptığı bölge, zaman dilimi ve yaratıcı(sına)larına bağlı sayısız forma bürünen hip-hop, müzik janrları arasında belki de en geniş alttür izgesine sahip. Nas, A Tribe Called Quest, Public Enemy ve nicesiyle East Coast ; NWA, Dr.Dre, Snoop Dogg ve dahasıyla West Coast ; gangsta rap, trap ve onlarca diğer tür, hip-hop’la ilişkili janrlardan yalnızca birkaçı. Öte taraftan, yukarıda adını geçirdiğim janrlar kadar popüler olmayan; uluslarası bir yaygınlık kazanamayarak görece hip-hop’un marjinlerinde konumlanan abstract hip-hop gibi alttürler, yakın geçmişte bağımsız müzik kanallarından akın eden sayısız yapımcı ve MC ’yle sessiz bir yükselişin kıyılarında. 2000'lerin başında MF DOOM (klasik bir albüm: Madvillainy ) ve yan projeleriyle etraflı bir görünürlük elde eden, 2010’lu yılları Death Grips’ten Danny Brown’a kadar süper yıldızlar çıkararak geçiren abstract hip-hop , spot ışıklarının altına gelirken beraberinde yeni yıldızlar da parlattı. MIKE, exociety, Armand Hammer, Mavi gibi gruplarda cisimleşen; lo-fi bir prodüksiyon, caz sample 'larıyla dolu eklektik bir kompozisyon ve varoluşsal girdaplardan yükselen şarkı sözleriyle diğer hip-hop türlerinden ayrılan abstract hip-hop , harika bir 2022 yılı geçirdi. billy woods: 2010'lu yılların başından beri üretken bir şekilde çalışan, Armand Hammer adıyla bir de yan projesi bulunan prodüktör ve MC billy woods, 2022’ye sıkıştırdığı iki albümle ( Aethiopes ve Church ) birçok müzik yayınının “Best of 2022” albüm listelerinde kendine yer buldu. Cities Aviv: Duende'nin yıl sonu listesinde son 30'a aldığı albümlerden biri olan Man Plays the Horn 'un arkasındaki isim Cities Aviv; sisli ve buğulu ses manzaraları ve hibrit janr enstalasyonlarıyla abstract hip-hop 'un gölgeli yıldızlarından. Earl Sweatshirt: Çıkardığı EP'ler (Bkz: Solace ve Feet of Clay ) ve albümlerle (Bkz: Some Rap Songs ve I Don't Like Shit, I Don't Go Outside ) abstract hip-hop 'u sessel ve tematik olarak kristalize eden Earl Sweatshirt, janrın süper yıldızı belki de. Earl, 4 yıllık bir aranın ardından 2022'ye de Sick! albümünü bıraktı. Dinle Soldan sağa Sudan Archives, Jockstrap ve Kate NV. | Tasarım: Esra Yapar Art pop Listelediğimiz janrlar arasında en geriyeye gideni açık ara art pop . Zira pop müziğin konvansiyonel ve “ulaşılabilir” tonları, kompozisyonları ve vokal stilleriyle deneyler yaparak alışılanın dışında bir “pop” sesi yakalayan hemen herkes art pop çatısı altında buluşabiliyor. Art pop ’un erken Scott Walker'dan John Cale'e, kimi Yoko Ono işlerinden David Bowie'nin ilk dönemlerine kadar uzanan bir geçmişe sahip olmasının temelinde yatan etmen de bu kapsayıcılık denebilir. Art pop , pop’un dışına uzanan; onu klasik müzik, elektronik, deneysel ve daha başka birçok janrla bozarak yeni uzamlar keşfeden bir müzik türü olarak tanımlanabilir. Diğer taraftan, on yıllara yayılan tarihiyle yeni formlara girerek değişen pop müziği; pop’la yapılan deneyselliklerin dönüşümünü de yanına alarak art pop ’u zamanlar boyunca belli bir sesi temsil eden bir janr olmanın ötesine taşıdı. The Beatles ve (orta-geç) The Velvet Underground'la özdeşleşen pop müziği günümüzün pop'undan çok farklı olduğu gibi, Laurie Anderson ve Kate Bush'un art pop 'u da günümüzün art pop 'undan hayli ayrışıyor. Artık bir janr satürasyonunun yaşandığı günümüzde art pop , sayısız müzikal esinin ve deneysel boyutların keşfedildiği uçsuz bucaksız bir spektrum. Öyle ki art pop olarak nitelenen bir albümde tekno, bir başkasında barok yaylıları, bir başkasında da spoken word duyabilir, tüm bunları bir araya getirenin ne olduğunu merak edebilirsin. Belki de günümüz art pop 'unu bu kadar ilgi çekici kılan şey, onun bu dizginlenemez garabeti, köşeli ve beylik etiketlerin hiçbirini üstüne giyememesidir. Tıpkı aşağıda listelediğimiz, art pop 'u bambaşka formlarda yeniden keşfeden ve 2022 yılında “geleceğin art pop 'unda” açtığı patikalarla ana sahneye çıkan aşağıdaki müzisyen ve gruplarda olduğu gibi: Jockstrap: Taylor Skye ve Black Country, New Road'un viyolanisti Georgia Ellery'den oluşan ikili Jockstrap, “glitch” elektronikleriyle art pop' u bir oyun alanı olarak kurguladı. Ortaya da yalnızca 2022'nin değil, art pop tarihinin en sıra dışı deneyselliklerinden biri olan I Love You Jennifer B albümü çıktı. Bu albüm, Duende'nin ve yılın albümlerini yayınlamış her basılı ve dijital yayının listelerinin de vazgeçilmezlerinden. Sudan Archives: Doğum adıyla Brittney Denise Park, son albümüyle artık bir “Natural Brown Prom Queen”, sahne adıyla Sudan Archives… İlhamını bir taraftan Kuzey Doğı Afrika, Sudan'dan, diğer taraftan ABD'nin siyah insanlarıyla yakınen ilişkilenen janrları soul, R&B ve hip-hop'tan alan müzisyen, art pop 'un yaratıcısının kişiselliğinde geçirebileceği metamorfozların en iddialı örneklerinden. Kate NV: 2000'li yılların iyice yaygınlaşan dijital müzik imkânlarını müziğinin merkezine oturtan Kate NV; progresif elektronik'ten minimalizme, ambient 'dan new age 'e genişleyen hilkat garibesi, bir o kadar da avangard üretimleriyle fütüristik bir art pop 'un “en” 21. yüzyıl temsilcilerinden biri. Dinle

2022'de radara giren janrlar, yıldızı parlayan müzisyenler

Aralık 16, 2022

·

Makale

2022’de zihnimize kazınan albüm kapakları

2022 geride kalırken sadece kulağıma hitap eden albümler arşivime eklenmedi. Tasarımlarıyla hafızamda yer edinmek bir yana, hayal dünyamda yeni pencereler açan albüm kapakları da ayrı bir rafa yerleşti. Seslerin görsel dünyayla kurduğu işbirliklerine ve dışa doğru süzülen farklı frekanstaki anlatımlarına mercek tutmayı severim. Beyoncé, Renaissance | Fotoğraf: Carlijn Jacobs Albüm: Beyoncé, Renaissance Fotoğraf: Carlijn Jacobs Beyoncé’nin yedinci stüdyo albümü Renaissance , kuşkusuz yılın ışıltılı albümlerinden biri. 9 dalda Grammy’e aday gösterilen albüm, pek çoklarına göre bir modern çağ klasiği. Renaissance, Beyoncé'nin bugüne kadarki en incelikli vokal performanslarıyla, en yenilikçi ve en deneysel albümü. Her alanda kendi rönesansını sunan Beyoncé, bunu albüm kapağına da taşımak istedi. Carlijn Jacobs’a ait kapak fotoğrafı, en az albüm kadar iddialı. John Collier'ın 19. yüzyıl tablosu Leydi Godiva’dan ve Bianca Jagger'ın 1977 yılında Studio 54'te at sırtında çekilmiş fotoğrafından ilham alan kapak, Beyoncé'nin hem müzikal hem de politik mesajlarına dair ipuçlarına sahip. Black Country, New Road, Ants From Up There | Tasarım: Simon Monk Albüm: Black Country, New Road, Ants From Up There Tasarım: Simon Monk Black Country, New Road’un ikinci albümü Ants From Up There, yılın en orijinal müzikal çalışmalarından biri. Janrlar arasında özgürce olaşan müziğe nasıl bir kapak yakışırdı sorusunun cevabı grubun gizli mizahında saklı. Simon Monk’a ait olan tasarım (evet tasarım, fotoğraf değil) tam da bu ihtiyaçla ortaya çıktı. Concorde süpersonik uçağı yakın tarihteki en büyük bilimsel başarısızlıklardan. Hâl böyle iken çok kullanışlı bir metafor aynı zamanda. Grubun plastik poşet içinde çeşitli objelerle sunduğu görsel anlatım için yılın en dikkat çekici işbirliği diyebiliriz. Black Midi, Hellfire | Tasarım: David Rudnick Albüm: Black Midi, Hellfire Tasarım: David Rudnick Black Midi’nin bol gürültülü üçüncü stüdyo albümü Helfire ’ın kapak tasarımı David Rudnick’e ait. Grubun 2019 çıkışlı ilk albümleri Schlagenheim ’dan bu yana albüm kapaklarında Rudnick’in imzası var. Hellfire ’ın kapak tasarımı beklenen kadar saçma ve aşırı derecede kaotik. Bununla birlikte albümü besleyen çürüme ve bozulma hikâyeleriyle bir o kadar da uyumlu. Dry Cleaning, Stumpwork | Tasarım: Rottingdean Baazar & Annie Collinge Albüm: Dry Cleaning, Stumpwork Tasarım: Rottingdean Baazar & Annie Collinge Dry Cleaning’in ikinci stüdyo albümü Stumpwork, İngiltere merkezli yeni rock hareketinin en nadine örneklerinden biri. Albümün kapak tasarımı Rottingdean Baazar ve Annie Collinge’in elinden çıktı. İkilinin eski sabunlardan bir proje gerçekleştirme fikri kasık kıllarını malzeme olarak kullanma fikriyle albüm konseptiyle buluştu. Sonuç ortada. Bir albüm kapağından gizemlilik ve akılda kalıcılık dışında ne beklersiniz ki? Evdeki Saat, Huzursuzluğun Meyvesi |Tasarım: Yasin Arıboğa (Afterwork) Albüm: Evdeki Saat, Huzursuzluğun Meyvesi Tasarım: Yasin Arıboğa (Afterwork) Evdeki Saat’in iki numaralı stüdyo albümü Huzursuzluğun Meyvesi , benim için yerli sahnede en dikkat çekici kapak tasarımlarından birisine sahip. Albüm kapağının yaratıcısı Yasin Arıboğa (Afterwork). Grup, albüm sürecinin yoğunluğundan sıkışık bir zaman dilimine bıraktığı kapak tasarımını Sarmaşık ve Rüyadasın teklilerinde çalıştığı Afterwork’ün yaratıcı dünyasıyla birleştirmeye karar vermiş. İyi de yapmışlar. Fontaines D.C., Skinty Fia | Tasarım: Carlos O’Connell & Aidan Cochrane Albüm: Fontaines D.C., Skinty Fia Tasarım: Carlos O’Connell & Aidan Cochrane Dublin merkezli Fontaines D.C.’nin üçüncü stüdyo albümü Skinty Fia , kuşkusuz yılın en sağlam post-punk albümlerinden biri. Albümün kapağı grubun gitarcısı Carlos O’Connell ile tasarımcı Aidan Cochrane işbirliği sonucu ortaya çıktı. Kapak hakkında sadece şu bilgiyi vermem yeterli olur sanırım: Skinty Fia, ”geyiğin lanetlenmesi" anlamına gelen İrlandaca bir küfür. Perfume Genius, Ugly Season Tasarım: Nicasio Torres Albüm: Perfume Genius, Ugly Season Tasarım: Nicasio Torres Uzun süredir Perfume Genius ne yapsa ondan razı olan birisiyim. Onun karanlık, puslu atmosferlerde ve düzensiz dokularda dolaştığı altıncı albümü Ugly Season da aynı şekilde. Perfume Genius diskografisinde tanıdık olduğumuz samimiyet, tuhaflık ve beden temaları Nicasio Torres’in yaratım dünyasında karşılık buldu. Farklı yönlerde genişlemeye ve dağılmaya meyilli bir yalnızlık hikâyesi. Björk, Fossora | Fotoğraf: Viðar Logi Albüm: Björk, Fossora Fotoğraf: Viðar Logi Her Björk albümü, müzikal çerçeveden ona eşlik eden görsel estetiğe kadar incelenmeye değer çok sayıda öğe sunar. Kuşkusuz diskografisindeki onuncu stüdyo albümü olan Fossora da öyle. Björk’ün “mantar albümü” olarak tanımladığı Fossora’nın kapak fotoğrafında Viðar Logi’nin imzası var. Fotoğrafda Logi kadar Björk’ün uzun zamandır işbirlikçisi olan James T. Merry’in eşsiz hayal dünyasının izleriyle karşılaşmak mümkün. Sun Ra Arkestra, Living Sky | Tasarım: Damon Locks Albüm: Sun Ra Arkestra, Living Sky Tasarım: Damon Locks Plak şirketi Omni Sound’un evrene iniş albümü olan Sun Ra Arkestra’dan çıkma Living Sky, bünyesinde tuttuğu ses motiflerini ve arkasında siyah müziğe olan sonsuz saygı duruşunu kapağına da taşımış bir uzunçalar. Kapak tasarımı aynı zamanda bir müzisyen ve vokalist olan görsel sanatçı Damon Locks’a ait.

2022’de zihnimize kazınan albüm kapakları

Aralık 16, 2022

·

Makale

A'dan Z'ye 2022 sineması

A Ayrılma Kararı: Güney Kore sinemasının vizyoner yönetmeni Park Chan-wook; zaman ve mekân algısını büken, duygusal anları da en az şiddet sahneleri kadar başarılı bir şekilde tasvir edebildiğini kanıtlayan, dedektiflik hikâyeleriyle melodramları yakınlaştıran bir filmle karşımıza çıktı: Decision to Leave, yani Ayrılma Kararı'yla. B Blanchett, Cate: Blanchett, Türkiye'de henüz izleyemediğimiz Todd Field imzalı TÁR filmiyle üçüncü Oscar ödülüne doğru koşuyor. Almanya'nın büyük orkestralarından birinin müzik direktörülüğü pozisyonuna yükselmiş ilk kadın şef ve yaşayan en büyük besteci-şeflerden biri olan Lydia Tár adlı kurmaca karaktere hayat veren Blanchett'in canlandırdığı bu hırslı karakterin kariyerinin en iyilerinden olduğu söylendi. C Cephe: Türkçe'ye Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok başlığıyla çevrilen 1929 tarihli roman, 1930 ve 1979 tarihli iki sinema uyarlamasının ardından yine gündemdeydi. Edward Berger imzalı yeni uyarlama özellikle teknik kategorilerdeki işçiliğiyle dikkat çekse de klasik savaş anlatılarının dışına çıkıp çıkamadığı tartışma konusu. Anlayacağın, Batı cephesinde yeni bir şey yok, fakat All Quiet on the Western Front yılın cephede geçen tek filmi de değil zaten. Viola Davis'li The Woman King , on sekizinci yüzyılda Batı Afrika'da tamamı kadın savaşçılardan oluşan Agojie ordusunun sömürgeci düşmanla mücadelesini konu alırken, Zac Efron'lu The Greatest Beer Run Ever , Vietnam cephesinde savaşan arkadaşlarına bira taşıyan bir genç adama odaklandı. Ç Çoklu evren: Everything Everywhere All at Once üzerine kaydettiğimiz podcast'te sinema yazarı Aslı Ildır, " Ben sosyal medya ve günümüz medya kültürü için iyi bir sembol olarak görüyorum çoklu evreni. " diyor. 2018'de Spider-Man: Into the Spider-verse ile başlayan, geçtiğimiz yıl Spider-Man: No Way Home ile dev ölçekteki prodüksiyonlarda kullanılan çoklu evren teması, bu yılın öne çıkan filmi Everything Everywhere All at Once sayesinde gerçekten de gündeme oturdu. Bu konuda kendi payına düşeni almaya hevesli MARVEL Sinema Evreni de Doctor Strange and the Multiverse of Madness ile alandaydı. D Demirel ve Durlu: Bağımsız Türkiye sineması bu yıl iki yaratıcı isim ve güçlü bir işbirliği kazandı. Ziya Demirel ve Nazlı Elif Durlu'nun birlikte yazdığı iki filmden Demirel'in yönettiği Ela ile Hilmi ve Ali ve Durlu'nun yönettiği Zuhal ; İstanbul, Ayvalık, Adana, ve Ankara festivallerinde ödüller kazandı. E Elvis: Austin Butler'ın "popun kralına" dönüşerek yılın önemli çıkışlarından birini yakaladığı Elvis , yılın biyografisi. Pandemi döneminde Avustralya'daki çekimlerinin durdurulması ve Tom Hanks'in koronavirüse yakalanması gibi haberlerle henüz yapım aşamasında gündeme gelen film, tüm Baz Luhrmann filmleri gibi müzik kullanımı ve görsel tasarımdaki başarısıyla öne çıkıyor. F Farrell, Colin: 2022'nin en çalışkan oyuncusu kimdir diye sorarsanız, yanıtı belli. The Banshees of Inisherin 'inde en yakın arkadaşının sebepsiz küskünlüğünün şaşkınlığını yaşayan bir ada köylüsü, After Yang 'de yapay zeka aile üyelerinin arızalanması sonucu hafıza ve anıların derinliklerine dalan bir baba, The Batman 'in Gotham yeraltı dünyasının mihenk taşı bir "penguen", Thirteen Lives 'ın Tayland'daki mağarada mahsur kalan genç sporcuları kurtarmaya çalışan bir dalgıç... Bir şey net; Farrell, Oscar'a koşuyor. G "Gamsız Hayat": İzleyen herkesin içini acıtan, film sırasında değil belki ama tıpkı yavaş yavaş netleşen bir vesikalık fotoğraf gibi üzerine düşündükçe göz yaşlarını harekete geçiren, yılın muhteşem ilk filmlerinden biri Charlotte Wells imzalı Aftersun . 2000'lerin başında bir baba-kız Fethiye'deki bir tatil köyünde, yemek masasında. Fonda Candan Erçetin söylüyor: Gamsız hayat herkese başka sorar / Geçmiş hesaplarını / Gamsız hayat herkesi başka yorar / Görmez gözünün yaşını H Hawthorne: The Menu 'nün yıldız şefi, özel bir adadaki Hawthorne adlı seçkin restoranında, her bir malzemesi özenle seçilmiş yemeklerden oluşan menüsü aracılığıyla her biri özenle seçilmiş konuklarına dehşet saçtı. I Inisherin: Martin McDonagh'ın yıllar sonra In Bruges 'de birlikte çalıştığı Colin Farrell ve Brendan Gleeson'la yeniden buluştuğu The Banshees of Inisherin 'in İrlanda'daki bu kurgusal adası, biri diğerine sebepsiz yere ve ansızın küsen iki adamın hikâyesine fon oluşturdu. İ İntikam: RRR’da sömürgeci Britanya ordusunun ezdiği kabilesinin öcünün peşinde bir genç adam, The Northman’de babasının intikamını almaya çalışan bir Viking prensi, bol twist’li chick-flick Do Revenge’de birbirlerine intikam planları için destek olan iki liseli... 2022 sinemasında intikam ateşi sönmedi. J Jordan Peele: Get Out ve Us ile tanınan yönetmen ve senarist Jordan Peele, üçüncü filmi Nope ile bu kez kayıt altına alma saplantısını ve ifşa etme merakını dünya dışı bir varlığın saldığı korku ve dehşetle birleştirdi. Öte yandan Peele, senaristliğini ve yapımcılığını da üstlendiği animasyon Wendell & Wild ' da da dünya dışı varlıklarla haşır neşir oldu ve daimi ortağı (Keegan-Michael) Key ile 13 yaşındaki bir kız çocuğunun kişisel şeytanlarını seslendirdi. K Konuşan Kadınlar: Henüz izleyemediğimiz iki uyarlama, 'konuşan kadınların' hikâyelerini anlattı. Miriam Toews'in romanından uyarlanan ve Sarah Polley'nin yönettiği Woman Talking, 2010'larda izole bir yaşam süren bir tarikatın kadınlarının; New York Times araştırmasından uyarlanan ve Maria Schrader'in yönettiği She Said ise Hollywood'daki cinsel istismar vakalarını ortaya çıkaran gazetecilerin sesi oldu. L Leo: Avrupa'nın iki ayrı ülkesinden çıkan iki bağımsız yapım, Leo adlı karakterleriyle bambaşka duyguları harekete geçirdi. Lukas Dhont'un Belçika'yı Oscar yarışında temsil eden filmi Close 'un on üç yaşındaki Leo'su okula başladıktan sonra uzaklaşmaya başladığı yakın arkadaşının yaşamına ettiği etkinin pişmanlığını yaşadı. Good Luck to You, Leo Grande 'nin yirmilerindeki Leo'su ise orta yaşlı bir kadının cinsel yaşamını harekete geçirdi. M Maverick: 1980'lerin hit filmlerinden Top Gun, bir devam filmiyle geri döndü, tabii ki formundan düşmeyen başrol oyuncusu Tom Cruise'la. Top Gun: Maverick, yetenekli fakat disiplinsiz pilot Pete "Maverick" Mitchell'i bir eğitmen olarak akademiye geri getirdi; görsel efektleri ve ses tasasrımıyla büyüleyen bir kahramanlık hikâyesi izlettirdi. N Nostalji: Bu yıl üç büyük yönetmen sinemanın nostaljisini, görkemli prodüksiyonlar ya da kişisel hikâyelerle yaşattı. Damien Chazelle'in Babylon 'u Hollywood'un erken dönemini, Sam Mendes'in Empire of Light 'ı 80'lerin İngiltere'sinde bir sinema salonunu, Steven Spielberg'ün The Fabelmans 'ı ise kendi çocukluğundan esinlenen bir aile hikâyesini konu olarak seçti. O Obruk: 2022'de Türkiye sineması, toplumsal ve ekonomik çöküşün güçlü bir imgesi ve simgesi denebilecek obruklar etrafında şekillendi. Emin Alper'in Kurak Günler 'i de Özcan Alper'in Karanlık Gece 'si de şehirden taşraya göçen devlet görevlilerini ana karakter seçti. Toplumsal linç ve yozlaşmışlıkları merkezine alan hikâyeleriyle bu filmler, yeryüzündeki obrukları bazen bir umut ışığı bazen bir umutsuzluk kuyusu olarak kullandı. Ö Öncel, Nazan: Yılın öne çıkan yerli filmlerinden biri bir Nazan Öncel şarkısıyla gönlümüze kazındı: Bunu bir ben bilirim bir Allah. İki lise arkadaşını yıllar sonra bir rakı masasında buluşturan, Ali Kemal Güven imzalı Çilingir Sofrası, günümüz Türkiye sinemasında kuir temsiliyeti konusunda iz bırakanlardan oldu. P Pinokyo: Bir değil, iki Pinokyo birden! Üstelik bambaşka iki türden. Bir yanda Disney'in yeniden çevrimlerinden en tazesi Robert Zemeckis'in Pinocchio 'su, diğer yanda ise stop-motion bir müzikal olarak yorumlanmasına rağmen faşizmin karanlığını yansıtmayı başaran Guillermo del Toro's Pinocchio . Tarafını seçmek zorunda değilsin ama birini beğeniyorsan diğerinin alıcısı olmayabilirsin. Q Queer Rom-com: Kuir ilişkiler sonunda anaakım Hollywood filmlerinde de yer edinmeye, geniş izleyici kitleleriyle buluşmaya başladı. Kuir romantik komedilerin bu yılki iki temsilcisi, Jane Austen'ın Gurur ve Önyargı romanının modern bir uyarlaması olan Fire Island ve oyuncu kadrosunun büyük bir kısmı açık LGBTİ+ bireylerden oluşan Bros idi. R Riddler: Çizgi roman dünyasının popüler karakterlerinden Batman, The Batman filminde Robert Pattinson'ın vücudunda yeniden hayat buldu. Matt Reeves imzalı filmde 'Karanlık Şövalye'nin düşmanları Paul Dano'nun canlandırdığı Riddler ve Colin Farrell'ın canlandırdığı Penguin oldu. S Styles, Harry: Kuşkusuz ki yılın magazin ve sinemayı en çok kesiştiren anları Venedik Film Festivali'nde, Don't Worry Darling filminin etrafında yaşandı. Müzik cephesinde yılın öne çıkan albümlerinden birine imza atan Harry Styles'ın sinemadaki etkisiyse ne yazık ki magazin ve müzikteki etkisi kadar büyük olamadı. Don't Worry Darling ve My Policeman , Styles'ı şarkıcı olarak ciddiye almamızın yeterli olacağının iki kanıtıydı. Ş Şeftali: İç çatışmalarına rağmen dış çatışmalara karşı kenetlenen, üç neslin bir arada yaşadığı huzurlu bir aile hikâyesi bu yıl Berlin Film Festivali'nde Carla Simón'a Altın Ayı ödülünü kazandırdı. Alcarràs 'ın güneş panelleri inşa etmek için gözden çıkarılmış şeftali bahçeleri, yılın hatırda kalanlarından. T Tekerrür: Tarih tekerrürden ibarettir. All Quiet on the Western Front ve Death on the Nile ve Firestarter romanları yine sinemaya uyarlandı, Cheaper by the Dozen ve Texas Chainsaw Massacre yeniden çevrildi, The Batman ve Scream ile bazı hikâyeler yeniden anlatılmaya başlandı. James Cameron'ın Avatar: The Way of Water ' ıyla insanların yeniden işgal ettiği Pandora'ya geri döndük. Öte yandan, Türkiye'yi Oscar yarışında temsil eden Tayfun Pirselimoğlu filmi adını tam da tekrarı simgeleyen o Osmanlıca sözcükten aldı: b ir şeyden vazgeçtikten sonra tekrar ona, o işe yönelmek anlamındaki Kerr 'den. U Ukrayna: Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, politikanın gündemine otururken, Ukrayna'ya olan uluslararası destek Eurovision'la müzik tarafındaki karşılığını buldu. Maryna Er Gorbach imzalı Klondike da sinemada, Berlin ve İstanbul festivallerinde adından söz ettirdi. Film, Ukrayna-Rusya sınırında yaşayan ve köyü ayrılıkçı gruplar tarafından kuşatılmış olmasına rağmen evini terk etmeyi reddeden hamile bir kadınının trajik gününü anlattı. Ü Üçgen: Altın Palmiye ödüllü Ruben Östlund filmi Triangle of Sadness, adını modellerin yüz ifadesindeki nüanslı bir bakışın tam koordinatlarından aldı: Hüzün üçgeni. Öte yandan Claire Denis'nin Both Sides of the Blade ve Michael Grandage'ın My Policeman filmleri de farklı üçgenleri, aşk üçgenlerini konu aldı. V Vicky Krieps: Avrupa Film Akademisi tarafından dağıtılan ödüllerde de tescillendiği üzere, Avrupa sinemasında bu yılın öne çıkan oyuncusu Vicky Krieps oldu. Corsage 'da bir süs objesine dönüşmüş olmanın buhranıyla mücadele eden bir imparatoriçeyi, More Than Ever 'da zorlu bir hastalıkla mücadele ederken kendi kararlarını vermeyi seçen bir kadını canlandırdı. W Wakanda: Chadwick Boseman'ın zamansız ölümünün ardından, Black Panther'in memleketi Wakanda öksüz kalmadı. MARVEL Sinema Evreni, kadın savaşçılardan kurulu ordusuyla ' Yaşasın Wakanda!' dedi ve Black Panther: Wakanda Forever 'da en az ilki kadar göz kamaştıran yeni bir hikâye anlattı. X X: Netflix'in yeni dizisi Wednesday vesilesiyle yaptığımız birkaç dakikalık röportajda Jenna Ortega, " slasher'lar geri dönüyor " demişti. Zaten kendisinin de rol aldığı slasher alttürünün öğelerini A24 filmlerinin estetiğiyle birleştiren X de yılın öne çıkan korku filmlerinden biri oldu. Yılın ilk aylarında izlediğimiz filmi, Mia Goth'u bir kez daha başrole yerleştiren prequel Pearl izledi. Y Yamyam: Hayır, konunun Armie Hammer'la ilgisi yok fakat eski rol arkadaşı Timothée Chalamet'yle oldukça ilgili. Luca Guadagnino'nun insan etine olan açlıkları nedeniyle saf aşklarının sürdürülebilirliğini sorgulayan, toplumun dışına itilmiş iki genç aşığı merkeze aldığı Bones and All bir yana, Hulu yapımı korku filmi Fresh de bu yıl bir yamyamlık hikâyesi anlattı. Z Zeller, Florian: Florian Zeller'ın tiyatro sahnelerindeki başarısının ardından kendi yönetmenliğiyle sinemaya taşıdığı üçlemesinin ikinci filmi The Son henüz Türkiye'de izleyemediklerimizden. Prömiyeri Venedik Film Festivali'nde gerçekleşen film sahnelerden aşina olduğumuz konusuyla merak uyandırdı. Hugh Jackman, Anthony Hopkins, Laura Dern ve Vannessa Kirby'nin de yer aldığı oyuncu kadrosuyla göz kamaştırdı.

A'dan Z'ye 2022 sineması

Aralık 23, 2022

·

Makale

2023’te yolunu gözlediğimiz filmler

Türkiye’deki sinema salonlarında, festivallerde ya da dijitalde henüz izleyiciyle buluşamayan birçok 2022 yapımı var. 2023’de yollarını gözlüyoruz… All the Beauty and the Bloodshed (Yön: Laura Poitras): Yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan bir ailenin sanat alanında kurduğu hegemonyaya karşı gelen bir sanatçı ve bir grup aktivist üzerine. Babylon (Yön: Damien Chazelle): Erken dönem Hollywood’unun dizginlenemeyen, hırs ve aşırılıkla sarılı dünyasında yükselişler ve düşüşler üzerine. Empire of Light (Yön: Sam Mendes): 1980’lerin başında, İngiltere sahillerindeki bir ada ve sinemasında, insan ilişkilerinin gücünün keşfi üzerine. Living (Yön: Oliver Hermanus): 1950’lerin Londra’sında ölümcül bir hastalıkla teşhis edilen bir memurun hayatı deneyimleme kararı üzerine. Return to Seoul (Yön: Davy Chou): Biyolojik ailesinin izini sürmeye karar vererek doğduğu Güney Kore’ye dönen bir genç kadının şaşırtıcı yolculuğu üzerine. Saint Omer (Yön: Alice Diop): Medea mitinden yola çıktığı yeni romanına malzeme toplamak için takip ettiği dava sırasında kendi yaşamını sorgulamaya başlayan bir yazar üzerine. The Son (Yön: Florian Zeller): Ergenlik çağındaki oğulları ve problemleriyle çıkagelen eski eşi nedeniyle yeni hayatı darmadağın olan bir adam üzerine. TÁR (Yön: Todd Field): Batı klasik müziğinin uluslararası dünyasında, karizmatik, hırslı ve yetenekli şef Lydia Tár üzerine… Women Talking (Yön: Sarah Polley): Tecrit edilmiş bir dini cemaatin, acımasız gerçekler ve inançları arasında kalan kadınları üzerine.

2023’te yolunu gözlediğimiz filmler

Aralık 23, 2022

·

Makale

Her şey, her yerde, aynı anda

Yılın öne çıkan filmi: Everything Everywhere All at Once Yönetmen: The Daniels Süre: 139 dakika Jenerik: Kendilerine kısaca The Daniels diyen Daniel Kwan ve Daniel Scheinert'in Swiss Army Man 'den sonraki ikinci ortaklıklarının ürünü Everything Everywhere All at Once, SXSW'daki prömiyerinin ardından önce ABD'de ardından tüm dünyada kulaktan kulağa bir başarı yakaladı ve dünya çapında 103 milyon doların üzerinde gişe hasılatı elde ederek bağımsız film dağıtım şirketi A24'un 100 milyon barajını geçen ilk filmi oldu. ABD'nin birçok eleştirmen grubu tarafından yılın en iyileri listelerinde farklı kategorilerde tekrar tekrar adı geçen film, ödül sezonunda emin adımlarla ilerliyor. Türler arası geçişleri, mekânsal ve zamansal kaymaları ve duygu roller-coaster 'ı hikâye evreniyle Everything Everywhere All at Once, ABD'de bir çamaşırhane işleten Çin göçmeni Evelyn'in vergi denetimini geçmesi gereken stresli bir günde farklı bir evrenden gelen ziyaretçiyle değişen kaderini konu alıyor. Everything Everywhere All at Once | Tasarım: Studio These Days Neden izleyelim? Bu sorunun yanıtına bir-iki paragraf yetmez diyor ve Altyazı Sinema Dergisi'nden Aslı Ildır ve kurgucu Selda Taşkın 'ı stüdyomuza davet ediyorum. Everything Everywhere All at Once üzerine sohbet etmeye başlıyoruz. Aslı, " Ben sosyal medya ve günümüz medya kültürü için iyi bir sembol olarak görüyorum çoklu evreni. " diyerek film seçimimizi haklı buluyor. Bence film bilinçli olarak izleyicinin dikkatini dağıtmaya o kadar adamış ki kendini, dikkatini başka bir yere vermeye gerek duymuyorsun. İşte Aslı ve Selda'yla tam da bu dikkat meselesine, filmin z-kuşağını ve günümüzün 'hızlı' dünyasını nasıl temsil ettiğine, Aslı'nın " mekânsal ‘her şeylik’ - yani ‘everything bagel’ hâli " dediği hâline, içerdiği kuşak çatışmalarına değiniyoruz. " Anlamaman gerekiyor belki de bu filmi, sadece algılaman gerekiyor. " diye ekliyor Aslı. Türkiye'nin en iyi kurgucularından biri aramızda olduğundan tabii ki filmin çokça takdir edilen kurgusuna da dokunuyoruz. " Tüm sahnelerin içerisinde olduğu gibi kurgusunda da bir koreografi var. " diyor Selda. Filmin üç bölümündeki tematik ve biçimsel farkları, bizi sürüklediği türler arası şölenin evrenleri arasındaki favorilerimizi ve Selda'nın "seyirciye çok yükleniyormuş gibi görünse de bir taraftan çok güvenen bir yapısı var" dediği izleyici dostu doğasını konuşuyoruz. Emre, Aslı ve Selda, yılın öne çıkan filmi Everything Everywhere All at Once'ı konuşuyor. | Fotoğraf: Deniz Sabuncu Kontrol delisi bir anne ve yabancılaşmış kızı arasındaki sorunların çözüme ulaştığı, anne sorunları üzerine duygusal bir film bu. Yıllara yenik düşmüş bir ilişkinin aslında pişmanlıklardan ne kadar uzak, her koşulda yeniden birlikte olmaya nasıl da yakın olduğunu kanıtlayan bir aşk filmi. Çoklu evrenler, çılgın teoriler ve akılalmaz olasılıkları gerçek kılan sahneleri üzerinden ilerleyen bir bilim kurgu. Michelle Yeoh’un performansıyla göz kamaştırdığı bir aksiyon yapıtı, ince ve farklı mizahıyla bir komedi. Hepsi. Her sahnede. Aynı anda. DİNLE Nerede izleyebilirsin? Everything Everywhere All at Once bir süredir Netflix'te erişimde. Yılın öne çıkan filmleri: After Yang (Yön: Kogonada) Aftersun (Yön: Charlotte Wells) Alcarràs (Yön: Carla Simón) Aşk, Mark ve Ölüm (Yön: Cem Kaya) Avatar: The Way of Water (Yön: James Cameron) The Banshees of Inisherin (Yön: Martin McDonagh) Bones and All (Yön: Luca Guadagnino) Close (Yön: Lukas Dhont) Corsage (Yön: Marie Kreutzer) Decision to Leave (Yön: Park Chan-wook) EO (Yön: Jerzy Skolimowski) Everything Everywhere All at Once (Yön: The Daniels) The Fabelmans (Yön: Steven Spielberg) Guillermo del Toro’s Pinocchio (Yön: Guillermo del Toro) Hit the Road (Yön: Panah Panahi) Kurak Günler (Yön: Emin Alper) Licorice Pizza (Yön: Paul Thomas Anderson) Lost Illusions (Yön: Xavier Giannoli) The Menu (Yön: Mark Mylod) Nope (Yön: Jordan Peele) Sick of Myself (Yön: Kristoffer Borgli) Top Gun: Maverick (Yön: Joseph Kosinski) Triangle of Sadness (Yön: Ruben Östlund) Turning Red (Yön: Domee Shi) White Noise (Yön: Noah Baumbach) 🟠🟢🔵 Yıl sonu listelerimizin tamamı için Duende'yi Letterboxd'dan ( @duendemagazine ) takip et.

Her şey, her yerde, aynı anda

Aralık 23, 2022

·

Makale

Yeni medya çağında, müziği dinlemekle izlemek arasında

Spotify’ı ve müzik erişiminin son 20 yılını odağımıza aldığımız " Dinleme özgürlüğüyle algoritmanın insafı arasında: Spotify " yazımızda müziğin ulaşılabilirliğini, kürate çalma listelerinde tekilleştirilerek yaygınlaştırılmasını ve tüketicisin değişen dinleme pratiklerini incelemiştik. Müzik, dinleyiciye ulaşma yolculuğunda çevrimiçi servislerle kullanışlı bir dinleme deneyimiyle yeni bir şafağa uyanırken, algoritmanın insafında Spotify’da görünürlük kazanmaya çalışmanın yaratıcı üretimleri tekdüzeleştirme potansiyelini tartışmıştık. Diğer taraftan, Spotify’a ve diğer çevrimiçi servislere yakından bakarak müziği üretildiği formatta, yani yalın bir ses olarak değerlendirmiş, müziğin 21. yüzyılda aldığı yeni hibrit formları ve sesin ötesine geçen kullanımlarını ele almamıştık. Artık yeni medya servislerinin, araçlarının ve teknolojik imkânlarının gündelik online deneyimimizin (sosyal medya ziyaretleri; film, dizi ve ötesinin tüketimi) her yerine nüfuz ettiği bir gerçeklikte yaşarken müziğin yeni medyaya entegrasyonu - ve tam tersi - en az müzik erişiminin yakın geçmişi kadar önemli. Tasarım: Esra Yapar 2022, halihazırda birbirine iyice eklemlenmiş olan yeni medyaların ve müziğin interaktif ilişkisinin iyice satüre olduğu bir yıl oldu. Müzik bir ses olarak tüketilip kenara koyulan bir şey olmaktan uzaklaşırken; kısa video formatında, sosyal medya hikâyeleri, gönderileri, reel’leri ve dahasında yeni biçimler alarak akışkan bir karaktere büründü. Bu durum, yani müziğin yeni medya kullanıcıları aracılığıyla sürekli hareket eder hâli, onu dönüştürerek dolaşıma sokarken müziğin kendisi, yaratıcıları ve hak sahipleri için yeni tanıtım ve kazanç kanalları açıldı, müzik hiç olmadığı kadar soyut bir metaya dönüştü. Öte yandan, dinleyiciler salt bir tüketici olmanın dışına çıkarken; artık dinleyici-izleyici, dinleyici-yaratıcı gibi yeni ara rollerden de bahsetmek mümkün hâle geldi. Bu yazıda da müziğin ve müzik endüstrisinin yeni medyayla geçirdiği ve geçirmekte olduğu dönüşüme, 2022 yılında iyice ayyuka çıkan yeni medya ve müzik denklemine kısa ama yakın bir bakış atıyoruz. Yakın geçmişte müzik dinleme deneyimi Tasarım: Esra Yapar Yakın geçmişte müzikle kurduğumuz ilişki bugün içinde bulunduğumuz gerçekliği anlamak adına önemli. Çok değil, bundan 40 yıl kadar önce viniller ve radyo istasyonları müziğe erişimin temel yollarıydı. 1980’li yıllarla yükselen kasetlere geç 90’lara doğru CD’ler eklenmiş, 2000’li yılların başıyla internetin yaygın kullanımı korsan müziğin yükselişini doğurmuştu. 2010 ve ötesi ise müziğin 21. yüzyıl konjonktürüne adaptasyonunu sağladı. Başta Spotify olmak üzere, Apple Music, Tidal ve diğer çevrimiçi müzik dinleme servisleri derya deniz bir müzik kütüphanesini ayaklarımıza getirdi. Müzik artık keşiflere hiç olmadığı kadar açık, kişiselleştirilebilir ve yepyeni bağlamlarda değerlendirilen ve dinleyiciyle ilişkilenen bir şeye dönüştü. Albümler yerini teklilere, dinleyiciler ve servisler tarafından hazırlanan çalma listelerine bırakırken; müzisyenler, gruplar ve janrlar algoritmaların matematiğiyle “benzerlikler kümeleri” altında bir araya geldi. Diğer yandan, müziğin ve ona erişimin yakın geçmişte yaşadığı tüm dönüşümler, müziğin salt bir ses formu olarak deneyimlenişini değiştirmedi. Her ne kadar 80’li yılların başıyla yaygınlaşan müzik klipleri sese eşlikçi görsel fonlar yaratmış olsa da müzik ekseriyetle duyulan, dinlenilen ve üretildiği biçime sadık kalınan bir yaratım olarak kaldı. Müziğin tek medya, ses medyası olarak var olduğu bu gerçeklik artık değişiyor. Yeni medyaların müziğe eklemlenişi biçimlerarası çoklu bir medya evreni yaratırken; müzik, mikro kullanımlara açılıyor ve 21. yüzyılın kolektif teknolojileriyle hiç olmadığı kadar pratik, yaygın ve soyut bir metaya dönüşüyor. Yeni medyalar, interaktif müzikler Metin, fotoğraf, video ya da bu medyaların eklektik arayüzleriyle çalışan yeni medya araçları, kullandığı sayısız iletişim kanallarıyla dijital gerçekliğin sosyal bir aradalık imkânlarını yaratıyor. Facebook, Instagram, TikTok ve Snapchat başta olmak üzere yeni medyanın kolektif platformları müziği kullanıcıların interaktif etkileşimler için kullanmasına alan açarken müziğin sesten öte yeni biçimlere dönüşmesinde de kritik bir rol oynuyor. TikTok videolarında, YouTube shorts’larda, Facebook ve Instagram hikâyeleri ve ötesine entegre edilerek kullanılan müzik, bu platformların etkileşim politikalarının vazgeçilmezlerinden. MusicWatch tarafından yapılan ve sosyal medya kullanıcılarının platformlar üzerinden müzikle kurduğu ilişkiyi inceleyen bir araştırma , müziğin ve yaratıcılarının temel keşif/yayılım durakları arasında sosyal medya platformları olduğunu ortaya koyuyor. Öyle ki araştırmaya katılan kullanıcıların %63’ü sosyal medyada yeni müzisyen keşifleri yaparken, %60’ı da karşılaştıkları bir güncelleme, tweet ya da gönderiden sonra çevrimiçi dinleme platformlarına giderek yaptıkları keşifleri dinlemeyi tercih ediyor. Snapchat özelindeyse müziğin kullanıcı değeri daha da açık. Zira, platformun kullanıcılarının yarısı müzisyenlerin bültenlerine abone olma, onları etiketleme, gönderi açıklamalarında şarkı sözlerini kullanma gibi çeşitli yollarla etkileşim yaratmaya çalıştıklarını belirtiyor. Yeni medya platformlarının beraberinde getirdiği teknolojik araçlar, iletişim kanalları, nice tanıtım ve etkileşim yolları da müzik endüstrisinin günümüzün dijital ve kolektif konjonktürüne adapte olması ihtiyacını doğurdu. Sanatçı görünürlüğü, üretimlerinin ticari başarıları ve bunun sürdürülebilirliği adına müzisyenler, plak şirketleri, sektör profesyonelleri ve dahası yeni medyayla ortaya çıkan müziğin keşfi ve yayılması potansiyelini optimize edecek adımlar atıyor. Tasarım: Esra Yapar Müzik endüstrisinin aktörleri “Oyun dünyasında, sosyal medya platformlarında büyüyen tüketiciler görüyorsunuz ve onlar sevdikleri sanatçılar ve içerikler için daha etkin katılımcılar olmak istiyorlar. Bunu sanatçılar ve hayranlar için en iyi şekilde gerçekleştirmek adına yeni teknolojiler kullanmamız gerek.” - Angela Lopes, Digital Strateji & Yatırım, Sony Music Entertainment TikTok’un 2022’in mart ayında piyasaya sürdüğü SoundOn platformu da müzisyenlerin üretimleri için bir pazarlama ve dağıtım köprüsü oluşturuyor. Sanatçıların TikTok yaratıcılarıyla birlikte çalışmalarına, uzman desteğiyle müziklerinin TikTok içeriklerini üretmelerine ve günün trend’lerine yön vermelerine yardımcı olan SoundOn, müziğin bir sesten fazlası olarak pazarlanabilir soyut bir metaya dönüştüğünün önemli göstergelerinden. Birleşik Krallık’tan bir plak şirketi Ninja Tune da yeni medyayla gelen gelir kanallarını müziklerinin ticari yönetimlerine entegre eden bir başka müzik endüstrisi aktörü. Çevrimiçi seyir servislerinin yükselişiyle internet üzerinde satüre olan izleme deneyiminden esinle yeni bir prodüksiyon bölümü kuran plak şirketi, bunun aracılığıyla kütüphanesinden binlerce şarkıyı çeşitli yapımlarda kullanılmak üzere eşime açıyor. Ninja Tune’dan Martin Dobson, “TV, sağlam bir gelir akışı sağladığından plak şirketleri ve sanatçıların da buna ayak uydurması gayet makul.” diyerek plak şirketinin film ve dizilerde kullanılmak üzere bir prodüksiyon bölümü kurmasını gerekçelendiriyor . Müziğin daimî dolaşımı Müziğin orijinal üretiminden soyutlanarak kısımlara bölünmesi, bütün hâlinden başkalaştırılarak yeni biçimlerde farklı bağlamlarda kullanılması artık çok yaygın bir pratik. Bu durum, müzik aracılığıyla yeni medya platformlarında içeriklerin etkileşim potansiyelini yükseltirken, diğer bir taraftan da müziğin erişim alanını hiç olmadığı kadar genişletiyor. Sosyal medya platformu olarak TikTok, çevrimiçi film ve TV servisi olaraksa Netflix bu karşılıklı alışverişin en yoğun yaşandığı duraklar. TikTok TikTok, kısa video formatıyla müziği bir araya getiren, bu iki medyanın birbirinden bağımsız neredeyse düşünülemeyeceği bir platform. Müziğin bütüncül bağlamının snippet ’lere indirgenmesinin belki de en sık ve yoğun deneyimlendiği yer olan TikTok, bünyesindeki birçok trend’i müziklere borçlu olarak elde etti. MCR Data müzik analiz şirketi tarafından Kasım 2021’de yapılan bir araştırma, platform kullanıcıların %67’sinin TikTok videolarında duydukları bir şarkıyı çevrimiçi bir müzik servisinde aradıklarını da ortaya koyarak TikTok’un müzikle olan yakın dirsek temasına dair aydınlatıcı çıktılar verdi. 2020 yılının sonunda doggface208 kullanıcı adlı Nathan Apodaca’nın viral olan TikTok videosunda kullandığı Fleetwood Mac’ten Dreams , SSCB nostaljisiyle Rusya ve eski uydu devletlerinden görüntülerle çekilen klipleri soundtrack’leyen ve Molchat Doma’yı Spotify Viral 50’ye sokan Судно ( Sudno) ve son olarak 2022’de tüm İran’a yayılan kadınların “protesto TikTok’larına” eşlik eden Tom Odell’in Another Love şarkısı… Müziğin kısa video formatına bu kadar içkin kullanılması müzik tüketimimizin değişen doğasını sorgulatırken, müzik endüstrisini de şarkıları, albümleri ve sanatçıları bu yeni medya gerçekliğinde ve TikTok işbirliğiyle nasıl pazarlayacağıyla ilgili radikal kararlar almaya itiyor. Bu kararlar; yalnızca plak şirketlerini değil, aynı zamanda sanatçı menajerleri ve sanatçılarının kendilerini de kapsıyor. Müzik pazarlamacılarının yeni yayınlamış şarkıları TikTok influencer’ları aracılığıyla birer trend’e dönüştürme çabaları, sanatçıların yine influencer’larla düzenlediği özel dinleme partileriyle şarkılarına sağladıkları erken erişim imkânı, yalnızca TikTok için üretilmiş şarkılar ve dahası, müziğin değişen karakterinin ve kullanımının yeni medyayla aldığı hâli anlamak adına önemli işaretler barındırıyor. Tasarım: Esra Yapar Netflix Yeni medyanın araçları sosyal medya platformlarıyla sınırlı değil. Online bir tüketim değeri olan; çeşitli metinsel, görsel ve multimedya arayüzlerine sahip birçok müzik, film & TV servisleri günümüzün dijital dünyasını dolduran diğer unsurlar. Netflix, sosyal medyanın dışında konumlanan ve sektörünün bir nevi Spotify’ı olan bir servis olarak rakiplerinden ayrılıyor. Tıpkı Spotify’ın müziğe hızlı, kolay ve nitelikli erişimini sağlayan Spotify gibi, Netflix’de film & TV’ye erişimi kateli, kullanışlı ve sürdürülebilir kılıyor. Netflix’in online izleme deneyimimizde sağladığı görece hakimiyet, çevrimiçi seyir servisini kullanıcıların dikkat konsantrasyonunun sağlandığı bir durağa da çeviriyor. Küresel prodüksiyonların yapımcısı Netflix, - dünyanın dört bir tarafına yayılan etkisiyle - yayımladığı içeriklerin müziklerini de küresel hit’lere dönüştürme potansiyeline sahip. Orange is the New Black ’te çalındıktan sonra Spotify’da No 1’e yükselen Cinematic Orchestra’nın To Build A Home ’u, Aşk 101’le yeni bir diriliş yaşayan mor ve ötesi’nin Daha Mutlu Olamam ’ı ve bu seneye damga vuran ve Stranger Things’teki kullanımıyla bir fenomene dönüşen Running Up That Hill şarkısı bu potansiyelin örneklerinden. Netflix’in (TikTok’a benzer bir şekilde) müzikleri kısmi kullanımlarla yeni hibrit biçimlere evirmesi, onları engin bir keşif radarına sokarak evrensel tanınırlık imkânlarını yaratmasıyla bir araya geldiğinde, müziğin hem bir ses hem de pazarlanacak bir değer olarak başka bir yeni medya dönüşümü yaşadığını görüyoruz. Öyle ki PRS’in yaptığı; film ve TV’lerin yapım yoğunluğunu, diğer taraftan da bu yapımlarda kullanılan müziğin yaygınlığını inceleyen bir araştırmaya göre yapımlardaki müzik kullanımı çevrimiçi seyir servislerinde erişilebilir kılınan film ve TV’lere göre %17 daha fazla arttı. Geleceği yaşarken geleceği düşünmek Müziğin ve müzik endüstrisinin kendini yeni medya konjonktürüne iyice angaje ettiği günümüz gerçekliği, yakın gelecekte de bu evliliğin yoğunlaşarak devam edeceğini düşündürüyor. Müzik, artık yaratıcılarının ürettiği formun dışında çeşitli bağlamlarda "kısmileştirilerek" yaygınlaştırılırken, soyut bir meta olarak değeri her geçen gün katmerleniyor. Yaratıcı ses üretimlerinin; video, fotoğraf ve reel gibi yeni medyalara entegre edilmesi müziğin orijinal hâline sadık kalınmaması anlamına gelse de, sanatçıların ve işlerinin hiç olmadığı kadar geniş kitlelere tanıtılarak müziği ve müzik endüstrisini de engin bir keşif potansiyeliyle bezediğe de dikkate alınması gereken bir diğer nokta. Daimî bir değişim, dolaşım ve yayılım akışıyla 21. yüzyılın sosyo-ekonomik gerçekliğinde, geleceğin imkânları ve tahayyüleriyle şekillenen müziğin alacağı yeni şekilleri ve dâhil edileceği yeni kullanımları takip etmeye devam edeceğiz.

Yeni medya çağında, müziği dinlemekle izlemek arasında

Aralık 30, 2022

·

Makale

Hip hop’un son kehaneti

Albüm: Kendrick Lamar, Mr. Morale & The Big Steppers Süre: 73 dakika Plak Şirketi: Aftermath/Interscope Records Kartonet: 1,885 gün — Kendrick Lamar’ın en son bir albüm yayımlayalı aradan geçen gün sayısı. Her ne kadar kendisi bu sürenin bir hız treninde ilerlemek gibi olduğunu söylese de beşinci albümü Mr. Morale & The Big Steppers ’in açılışında geride kalan zamanı işaretlemeden günlüğünü açmadı. Son albümü DAMN ’le Pulitzer Ödülü kazanan ilk ve tek rapçi unvanını elde eden Kendrick Lamar’ın kazandıklarının yanında kaybettikleri de oldu. Uzunca zaman mental sağlığıyla mücadele eden, bolca terapi seansı biriktiren ve bunun yanında iki yılı aşkın yazar tıkanıklığıyla yüzleşen Kendrick Lamar, görülen o ki engellerini yeni albümüyle aşmayı başardı. Üstelik şüphesi olana 18 şarkılık ve 73 dakikalık bir kanıt da mevcut. Kendrick Lamar | Fotoğraf: Renell Medrano Albümün derinliklerine inmeden şunu belirtmem gerek: Müziğini farklı perspektiflerle sunan, ilham perilerini aynı masaya oturtan ve hikâye anlatıcılığında bilinen köyleri çoktan terk eden birinin eserine sınırlı alanda yaklaşmak, onun üzerine konuşmak ve yazmak kolay değil. İlk dinlendiğinde zihin akışı gibi gelen ama sayfaları çevirdikçe tesadüfün yerini kusursuz bir plana ve derin bir anlatıma bırakan bir albüm içinse hiç değil. Dikenli taç takan Kendrick Lamar, Mr. Morale & The Big Steppers ’ta babalık, aile ve dostluğu odağına alarak hip hop’un son kehanetini gerçekleştirdi. Üstelik bunu yaparken Florence Welch, Beth Gibbons, Summer Walker, Kodak Black, Ghostface Killah ve Sampha gibi sanatçıları da yanına aldı. Düzensizliğe olan bağlılığı ve pürüzsüz ritimlere olan takıntısıyla Kendrick Lamar’dan tutarlı bir müzikal anlatım beklemek mümkün değil. Her ne kadar albümün ses dünyasındaki seyrinde dümeni ömürlük partneri Sounwave’e bıraksa da şarkılardaki prodüktör listesi oldukça uzun. Üst üste dizilebilen müzikal kariyerden kaçınan birinin farklı yollara sapması kaçınılmaz. Şimdiden diskografisini başyapıtlarla dolduran Kendrick Lamar, kendi formülünü yaratanlardan. Mr. Morale & The Big Steppers, kişisel acılarını kolektif travmaların içine sürüklediği bir tedavi yöntemi. Şimdiye kadarki en derin, en karmaşık ve en aydınlatıcı eseri. Kendrick Lamar, Mr. Morale & The Big Steppers | Fotoğraf: Renell Medrano Neden dinleyelim?: Kağıt kadar ince bir duvarın arkasında komşunun kükreyen sesiyle yaptığı bir tartışmaya tanık olalım. Orada olmayı tercih etmesek de maruz kaldığımız anlar vardır. Kendrick Lamar’ın söz yazarlığı ve hikâye anlatıcılığı kusursuz detaylar yaratmanın yanında korkutucu derecede de gerçek. Mr. Morale & The Big Steppers , dört kişinin yaşadığı bir ev. Acımasız aşağılamalarla genişleyen, kısa sessizliklerle içselleşen bir yaşam. Albümde her şarkının bir diğerine seslendiği, her birinin diğerinden yaşanmışlık kazandığı bir diyalog var. Dinleyici tüm bu düzenin içinde ırksal, kuşaksal ve kişisel travmaların üstesinden gelmeye çalışan bir sanatçının evindeki görünmez tanık âdeta. Peki albümün müzikal olarak vadettikleri neler? Arşivinde To Pimp a Butterfly gibi bir albüm bulunduran, caz ve soul müziğin modern kırılımlarında öncü olmuş birinden kuşkusuz beklenti çok fazla. Mr. Morale & The Big Steppers , mesajı önceliklendiren bir albüm. Bu da sözlerin tesirini ve iletkenliğini arttıran müziğe yeterli alanın açılması demek. Menüde türler yerine onları temsil eden elementlerin özgürce motifler oluşturduğu geniş bir seçki hakim. Bu sayede albümdeki her bir şarkıyı pür dikkat dinlememek mümkün değil. O, türlerden sıyrılan ve yaratıcılığına sığınan bir rapçi — bunun için de neslinin en nadide örneği. Kendrick Lamar’ın amacı omuzlarımızda taşıyamayacağımız bir yük bırakmak değil. Bu onun için bile çok fazla. Derdi fazla kusurlu ve ikiyüzlü bir dünyada kendini mümkün olduğunca soymak ve savunmasız hâle getirmek. Bunda ailesini bir fotoğraf karesi sığdırıp albüm kapağına taşıyacak kadar istekli. Kapanış şarkısı Mirror ’da “I choose me, I'm sorry” sözleriyle ilettiği gibi o çoktan kendini seçti. Onu vizyoner bir sanatçı, sevgi dolu bir oğul, baba ve insan olmaya iten tek gerçek de bu. Bize kalan da bundan fazlası değil. Duende yılın öne çıkanları: Kendrick Lamar, Mr. Morale & The Big Steppers 🎧 Yılın öne çıkan albümünü bizden dinle: Yılın öne çıkan albüm ve filmlerini konuştumuz podcast serisinin son bölümü yayında. Sevgili müzik editörümüz Koray Soylu ve Kadrajına Müziği Alan Fotoğrafçılar serimizin açılışını yapan Ogün Akgül (Oastabis)'le yılın öne çıkan albümü olarak seçtiğimiz Kendrick Lamar'ın Mr. Morale & The Big Steppers 'ını konuştuk. Dinle Yılın Öne Çıkan Albümleri | Tasarım: Studio These Days Alvvays, Blue Rev Angel Olsen, Big Time Beach House, Once Twice Melody Beyoncé, Renaissance Björk, Fossora Big Thief, Dragon New Warm Mountain I Believe in You billy Woods, Aethiopes Binker & Moses, Feeding the Machine Black Country, New Road, Ants From Up There Black Midi, Hellfire Cate Le Bon, Pompeii Cities Aviv, Man Plays the Horn Daniel Avery, Ultra Truth Fontaines D.C., Skinty Fia Harry Styles, Harry’s House Jockstrap, I Love You Jennifer B Kae Tempest, The Line Is a Curve Kendrick Lamar, Mr. Morale & The Big Steppers Makaya McCraven, In These Times Perfume Genius, Ugly Season Rosalia, MOTOMAMI SAULT , 11 Sudan Archives, Natural Brown Prom Queen Viagra Boys, Cave World The Smile, A Light for Attracting Attention Yılın öne çıkanlarını dinle

Hip hop’un son kehaneti

Aralık 30, 2022

·

Makale

2022 yılının müzik keşifleri

2022'nin sonun geldik. Tüm yıl boyunca müzik evrenin pek çok karşılaşmamız oldu. Yeni bir yıla başlamadan elde avuçta biriktirdiklerimizi seninle paylaşmak istedik. Hem göze, hem de kulağa hitap eden listelerimize aşağıda seni bekliyor. Sen de 2022 yılındaki müzik keşiflerini [email protected] adresine email atarak bizimle paylaşabilrisin. Sound Metaphors plak dükkanı (Berlin) Taner Turna'nın 2022 keşifleri Bir podcast: Beraber Dinleyemediklerimiz Bir yükselen yıldız: DoomCannon Bir plak şirketi: Sound Metaphors Bir radyo: Movement Radio (Yunanistan) Bir canlı performans serisi: berta.berlin Bir müzik belgeseli: This Much I Know to Be True (Yön. Andrew Dominik) 3pillie Koray Soylu'nun 2022 keşifleri Bir yazar: Lorenzo Ottone Bir yükselen yıldız: 3pillie Bir plak şirketi: So Young Records Bir radyo: Operator Radio (Rotterdam) Bir müzik dergisi: Dork magazine Bir festival: Grauzone Festival

2022 yılının müzik keşifleri

Aralık 30, 2022

·

Makale