Boğaz’dan esen rüzgar ya da ağaçların serin gölgeleri, sıcaktan mayışmış kediler ya da güneşten çekinmeden uçan martılar, bize İstanbul yazının tadına varabileceğimiz bahçeli ve teraslı mekanları işaret ediyorlar. Onları kırmıyor, yaz sıcağında şehirden tat alabileceğimiz teraslı ve bahçeli mekanları ziyaret ediyoruz.&nbsp;Bu listede şehirden de çeperinden de öneriler; kitap-kafe, kahveci ve restoranlar var.&nbsp;<img src="https://images.aposto.com/2025/5/3/1749645649826.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.05" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Bir Beyoğlu alışkanlığı: Limonlu Bahçe</h2>Tomtom, Yeni Çarşı Cad. No 74, Beyoğlu“Nereye gitsek?” zihni bomboş bir kara tahtaya çevirebilecek bir soru. "Gidecek birçok yer biliyorum ama hiçbiri aklıma gelmiyor, sahi nereye gitsek?"&nbsp;Böyle zamanların çözümü en güvenilir limana sığınmak. Yıllansa da eskimeyen, müdavimleriyle Beyoğlu’nun uzun soluklu mekanlarından Limonlu Bahçe, işte böyle bir liman.Eski bir Beyoğlu apartmanının kapısından limon, manolya, ıhlamur ağaçları, kedileri ve kaplumbağalarıyla sakin bir evrene ışınlanarak ulaşılan Limonlu Bahçe, 2001’de “chill out zone” konseptini geceden gündüze taşıyan bir mekan olarak hayatımıza girdi. O günden bugüne, Beyoğlu’nda kalarak keşmekeşten kaçmak için bir vaha görevi görüyor. Şeffaflığa önem veren mekan, açık mutfak düzenlemesine sahip ve Akdeniz’in lezzetlerini Türk mutfağıyla harmanladığı lezzetli bir menü sunuyor. Burası aynı zamanda İstanbul kültür-sanat çevresinin kutlamalar ve etkinlikler için sık tercih ettiği bir yer olarak da öne çıkıyor.Denemeli:🥄 Tahinli profiterol 🍋 Misket limon aromalı Smirnoff ve limonata<img src="https://images.aposto.com/2025/5/3/1749648493198.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.80" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">19. yüzyılın hayali: Barnathan</h2>Şahkulu Mah. Şahkulu Sok. No 13, Beyoğluİstanbul’a çatılardan bakmak hoşluklara gebe: Hiç uyumayan bir şehrin ışık oyunları, Boğaz’ın tatlı serinliği, gündüz mavisini ve gece karanlığını delen beyazlıklarıyla martılar. Çok eski bir apartmanın terasından İstanbul’a bakmak ise geçmişe dair sorulara dalmanızı sağlıyor: Bu şehir eskiden nasıldı? Şehrin ilk apartmanlarından, Barnathan Ailesi tarafından yaptırılan 133 yıllık Barnathan’ın terasında hissedilenler bunlar. &nbsp;Barnathan, 2022 yılında aslına uygun restore edilerek otel, restoran ve kafe olarak hizmete açıldı ve İstanbullularda hâlâ süren bir heyecan dalgası yarattı. Barnathan ailesine ait fotoğraflar ve binada daha önce yaşamış kişilere ait belgelerin karşıladığı girişiyle ilk anda insanı büyüsü altına alan yapı, geçen yüzyılı adımlıyormuş hissi vermesi ve Galata Kulesi ile Haliç'e bakan ferah manzarasıyla etkileyiciliğini terasında da sürdürüyor. Barnathan Roof ve Barnathan Garden ile iş çıkışı sohbetleri, müzik dinletileri, ferah akşamlar ve lezzetli sofralar için olduğu gibi geçmişin ruhunu da hissedebileceğiniz bir alan sunuyor.Denemeli:🥄 Dulce De Calabaza 🍳 Kahvaltı<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><img src="https://images.aposto.com/2025/5/3/1749650393718.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.96" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Kitaplar, kediler, ağaçlar: Minoa Village</h2>Akat Mah. Tepecik Yolu, Kaktüs Sok. No 3İstanbul’un ödüllü kitapçısı Minoa, pek çok alandan binlerce kitabı okurlara sunmanın yanı sıra kitaplar arasında büyüleyici bir atmosfer yaratmakta da usta. Şehrin altı noktasındaki mekanlarından her biri, tasarımıyla insanı kitaplardaki maceralara hazırlıyor sanki.Bunlardan biri Minoa Village, konuklarından güneşi ve yeşili esirgemeyen ferah bir ortama sahip. Sabahları bilgisayarını açıp kahvesini yudumlayanların, iş öncesi hızlıca bir şeyler atıştırmak isteyenlerin, öğlenleri kitaplara karışarak sayfalar arasında saatlerini geçirenlerin, arkadaşlarıyla sohbet için biraraya gelenlerin ve burada her daim huzurlu zaman geçireceklerini bilenlerin adresi. Bir de kitaba sadece kahvenin değil tekilanın da eşlik edebileceğini düşünenlerin...Bu arada:&nbsp;Minoa, bugünlerde 1000 Libraries platformunun "2025 Dünyanın En Güzel 10 Kitap-Kafesi" listesinde adaylığını sürdürüyor.Denemeli:🍍 Yüzyıllık Yalnızlık 🧀 Mozzarella ve Bal Kabaklı Risotto<img src="https://images.aposto.com/2025/5/3/1749651120698.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.09" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Dinlendirici kaçamaklar: Hide Arnavutköy</h2>Arnavutköy Mah. Arnavutköy Dere Sok. No 8, BeşiktaşŞehrin içinde saklanmış sakin ve gizli bahçeleri severiz zira İstanbul'da kalabalık olmayan bir bakkal bile bulmak zor. Bize ait olmayan bir mekanın bize sunulması da oldukça heyecan verici. Sadece yeşili için değil bu yüzden de seviyoruz gizli bahçeleri.Hide Arnavutköy, ismiyle müsemma bir korunak. Rahat koltukları, mevsime göre değişen menüsü, misafirperverliği Arnavutköy'ün huzuruyla buluşuyor; yaz güneşi ağaç dallarının arasından süzülerek insana tatlı bir mayhoşluk veriyor. Burada zengin tatlı menüsünün keyfini sürebilir, güne sıkı bir kahvaltıyla başlayabilirsiniz.Denemeli:🫐 French Toast 🍳 Croque Madame<img src="https://images.aposto.com/2025/5/3/1749652630802.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.67" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Sanata yemek molası: Restoran Modern</h2>Kılıç Ali Paşa Mah. Tophane İskele Cad. No 1/1, BeyoğluBir sergiyi gezdikten hemen sonra evine dönmek istemeyenler, bir günü farklı odaklarla aynı lokasyonda geçirmeyi seven sanatseverlerin şehirdeki adreslerinden biri İstanbul Modern. Sergiler, gösterim programları, sanatçı buluşmaları, söyleşiler gibi etkinliklerle Renzo Piano'nun tasarladığı yeni binasında ziyaretçilerini ağırlıyor.İstanbul Modern'in güney cephesinde, Boğaz ve Tarihî Yarımada manzarasına bakan terasıyla Restoran Modern yer alıyor. Şef Tuğçe Mirza liderliğindeki ekip, Akdeniz ve çağdaş Türk mutfağına ait lezzetleri mevsimine göre sunuyor. İncelikli menüsüne Anadolu üzümlerinden üretilmiş şaraplar eşlik ediyor. Restoran Modern, İstanbul Modern deneyimini lezzetle buluşturarak tamamlıyor.Denemeli:🍴 Ahtapot Kokoreç 🥣 Orman Mantarlı Şehriye<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><img src="https://images.aposto.com/2025/5/3/1749657070521.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.92" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Şehrin 'gri dumanından' uzağa: The Barn</h2>Ören Çiftlik Evleri, Yeni Mahalle, Akören Cad. No 114, SilivriŞehir, merkezinden ibaret değil. İstanbul'un her bölgesi farklı lezzetlere, nitelikli mekanlara ev sahipliği yapıyor. Güzel bir gün geçirmek, gölgeli bahçelerde dinlenmek için üşenmiyor, Silivri'ye uzanıyoruz. "Tarladan sofraya" bu şehirde hâlâ mümkün.&nbsp;The Barn, 1995'te şehirden çok da uzaklaşmadan kaçmak, topraklanmak, özüne dönmek için inşa edilen çiftlik evi Grandma's Wonderland'in içinde bir restoran. Çorak topraklardan yeşeren çiftlikten elde edilen zehirsiz, adil ve sürdürülebilir ürünler, ata tohumundan yetiştirilen meyve ve sebzeler The Barn mutfağında incelikli lezzetlere dönüşüyor. Şef Buğra Özdemir'in marifetli ellerinde şekillenen lezzetler Michelin Yeşil Yıldızlı. Yaz mevsimini, yoktan var edilen bu çiftlikte serin bir gastronomi akşamıyla taçlandırabilirsiniz.Denemeli:👨🏻‍🍳 Şefin Tadım Menüsü

İstanbul'dan ve dünyadan seçilmiş etkinlikler, kültür-sanat ajandası, şehir gündemi, tematik rehberler ve şehrin sınırlarından taşmaya değecek davetler her hafta e-posta kutunda.

İstanbul'un ve dünyanın sunduğu tüm hediyeleri keşfetmek, evden çıkmaya değecek deneyimlerin peşine düşmek için.

Aposto İstanbul

Yaz aylarını İstanbul'da geçirecekler için sıcakları serin ve lezzetli, yazı çekilir kılan teraslı ve bahçeli mekanlardan bir seçki.

Esintili teraslar, gölgeli bahçeler: İstanbul yazını serinleten mekanlar

Türkçenin pratik ve zenginleştirilebilir bir dil oluşu sadece -ı, -i eklerinin sihrine sığdırılamaz elbet ama bu sihir iyi bir örnek oluşturabilir. Bakmaktan bakı, akmaktan akı, sanmaktan sanı, sevmekten sevi ve takmaktan takı. Bir eylemi bir takıyla isme dönüştürmek, bedenlerimizi takılarla süsleyip arzuladığımız görüntüye kavuşmak; takılan her “şeyin”, kavuştuğu formu bir şekilde başkalaştırması takı kelimesinin türetilmesindeki basitlikle buluşunca, Türkçenin büyüsünü çoğaltıyor. Hara’da devam eden Tarihin Neresindeyiz? Zanaat. Ritüel. Dönüşüm. başlıklı serginin büyüsü de bedenin takıyla zenginleştirilmesi gibi sanatçıların, takının binbir türlü ihtimali ile geleceğin olasılıklarını araması ve çoğaltmasından doğuyor.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Çok uzun yıllar sonra, belki de yüzlerce yılın ardından diyelim, arkeolojik bir kazıdan bugüne ait takılar çıksa, ne anlatırlardı?&nbsp;</li></ul>Canan Bozbağ’ın Hara’da bir takı sergisi yapma hayali, yukarıdaki soruyla birleşerek Haziran 2024’te bir masa etrafında 25 sanatçıyı ilk kez bir araya getirdi. Hepsinin ortak özelliği, elbette sanatçı olmalarının dışında, pratiklerinde takının yer almamasıydı. Kadim ritüeller, zanaat ve dönüşüm, birbirleriyle oluşturdukları kesişim çizgilerinin kah üstünde yürüyerek kah çevresinden dolaşarak, uzaklaşıp yakınlaşarak, sanatçıları yeni keşiflerin etrafına topladı. Sürecin sonunda ortaya çıkan takılar sergide izleyiciyle buluşuyor.Sergi, “izleyicinin katmanlar arasında kendi araştırmasını yapmasını” istiyor ve “performatif alanda kendi anlam dünyalarını bulma” ihtimaline karşı heyecan duyuyor. Dolayısıyla ziyaret boyunca zihni açık tutmanın, kendini çağrışımlara ve her türlü fikrin kucağına bırakmanın keyifli olacağı bir sergi ortaya çıkıyor.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Yeni ihtimallerin kum havuzu</h2>İnce taneli bir kum yığının üzerine kurulu sergi, izleyiciyi bir kazı alanında keşfe davet ediyor. Küratör Onur Karaoğlu, istediğin yerden başlamak serbest, bu keşif serüveni tamamen sana ait diyor.&nbsp;Güneş Terkol’un broşları, ilk keşfimiz. Terkol, Hara’daki ilk sergisi için ürettiklerini bu sergide küçük boyutlu broşlara dönüştürmüş ve kumaşlara iliştiriyor. Bir bedende ilk anlamını bulan bir obje olarak takı artık cansız bir yüzeyde ve izleyeni insandan bağımsız düşünebilmeye davet ediyor. Can Altay’ın sergi için mekana takı üretme fikriyle yola çıkması, gümüş bir çiviyle duvara çakılmış altın plakanın mekanı “süslemesi”, Terkol’un çıkış noktasıyla kardeş oluyor. Akla, duvarlara asılan tabloların, çerçevelerin ve her türlü nesnenin, mekanların takıları olduğu fikrini getiren çalışmalar, tam bu noktada izleyicide açtığı yeni bakışla onu serginin daha da içine almayı başarıyor.Florence Konstantina Delight’ın yerde yatan cansız mankeni, yanı başında bir televizyonla birlikte mekanın takısının hemen ayakucunda. Her yanını kaplayan parlak taşlar, güzellik normlarına uygun bedeniyle bir yandan şaşaalı bir hayat imgesi sunarken öte yandan yer yer taşları dökülmüş boşluklarıyla bir şeylerin yanlış olduğu hissini uyandırıyor. Zihin, tüplü televizyonun karşısında dikilirken, tatsız popüler kültür geçmişimizle bağ kurmaya çok müsait. Benim zihnim Şeytan Marka Giyer filmine, oradan Anna Wintour’un bir dönem kadınlara tek başına dayattığı güzellik normlarına kadar uzanıyor. Bir beden de takıya dönüşebilir, onu sergilemek isteyen birinin koluna girebilir veya tek başına bir podyumda yürüyebilir. Bu fikir de milenyum çağına ait. Flo, anlatmak istediğini fazlasıyla başarıyor ve izleyicinin sergi deneyimini daha da pekiştiriyor.Bir takı, tekrar başka bir formda kullanılabilir mi? Şimdi bu sorunun peşindeyiz. Onur Karaoğlu’nun “bugün kullandığımız bir takı yüzyıllar evvel üretilmiş başka bir takının materyalinden yapılmış olabilir” sözüyle ilk ışık yanıyor. Mesela, dünyada her yıl kullanılan altının %25 ila 30’u geri dönüştürülüyor. Nazlı Çapar’ın karekodu bir desen olarak kullandığı gümüş takılar, içlerinde kendi hafızalarını saklıyor. Her biri, sanatçı tarafından eritilip yeniden şekillendirilerek bugünkü formlarını almadan önce farklı takılardı. Karekodlar okutulduğunda Çapar’ın yeniden işleme sürecini belgeleyen videolara erişilebiliyor. Yüzlerce yıl sonra yapılacak hayalî kazımızda karekod okutulabilecek mi, bilemeyiz. Fakat bu gümüş takıların eritilerek yeniden farklı formlarda kullanılma olasılığı daim ve sanatçı tam da bu yeniden kullanımı gündeme getiriyor.<img src="https://images.aposto.com/2025/5/6/1750526956855.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.75" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Yeni malzemelerin olasılığı&nbsp;</h2>Mert Öztekin’in sabundan küpe ve broşları, Ekin Kano’nun kendi ürettiği bakteriyel selülozlardan yaptığı kolyeleri, Esma Paçal Turam'ın silikonu gümüş ve altınla kaplayarak geliştirdiği tekniği, yeni malzemenin ihtimalini&nbsp;çoğaltıyor. Günnur Özsoy’un bir nalburdan aldığı, contayla birleştirilmiş musluk bağlantısından kolyesi -tıpkı takı kelimesinin türetilmesi gibi basit, net ve etkili; Fuat Sonat Eşrefoğlu’nun kırık seramiklerin keskin bakışını tornayla yumuşattığı ve daha da yumuşatmak istercesine bir tülün ardına sakladığı takıları; Ulaş Eryavuz’un mizahla buluşan yelpazesi ve itibarını iade ettiği nazar boncuğu bilekliği, malzemeyi yeniden dönüştürüyor. Koray Ariş, bu yeniden dönüşüm yolculuğuna yüksek gerilim hattı çalışmalarından arta kalan, kolay paslanmadığını keşfettiği tellerden yaptığı bileklikleriyle 80’lerin ilk yarısından katılıyor ve “takının ait olduğu zamanı” düşündürüyor. Tıpkı serginin, başlığında sorduğu gibi.“Takıya dönüştürmek” çocukluğumuzdan aşina olduğumuz bir eylem. Teneke kutuların açma halkasından yüzük, kulak arkasına asılan bir çift kiraz, papatyadan taç, ipe dizili boru makarna veya delikli midye kabuklarından kolye… Serginin yol açtığı çağrışımların peşinden gidiyoruz. Bu bize, küçükken hepimiz kolektif bir performatif bilincin parçalarıymışız gibi hissettiriyor ve belki de bin yıl sonrasına kalacak olanlar bunlardır diye düşündürüyor.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Geleneksel ile yeni, zanaat ile sanat</h2>Mekanın takısı Can Altay’ınsa, sergininki Canan Bozbağ’ın elinden çıkıyor. Sanatçının, geçmiş bir ihtimali gerçeğe dönüştürmeye vesile olan metal kolyesinin formu, bir rakun penis kemiği kullanılarak ortaya çıkıyor. Bozbağ, metali döverek ortaya bir el işçiliği çıkarıyor.<img src="https://images.aposto.com/2025/5/6/1750527017462.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.34" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Fotoğraf: Kayhan Kaygusuzİnci Furni bu sergi için cam üflemeyi öğreniyor. Camdan üflediği boncuklardan yaptığı kolyelerinde renkler ön plana çıkıyor. Onur Karaoğlu’nun yönlendirmesiyle, Hara’nın başka bir yerinde sergilenen suluboya desenlerinin cam boncuklara dönüştüğünü öğreniyoruz. Furni’nin, camın saydamlığına boyayla müdahalede sansür ihtimalini araştırması, eski apartmanların oda kapılarında kullanılan, boyanarak görüntüyü gizlemesi amaçlanan buzlu camları getiriyor akla.Sanatçıların eserlerini üretme süreçlerinin her biri, serginin bugün bulduğu anlamı pekiştiriyor. Ekin Kano, malzemenin kalıcılığı üzerine düşünerek çıktığı yolda, suyla temas etmesi hâlinde eriyip yok olan bakteriyel selüloza ulaşıyor. Günnur Özsoy bir nalbura giriyor ve buradan, ihtimallerin zenginliğiyle tanışarak ayrılıyor. Bir yanda geleneksel el işçiliği, diğer yanda sanatçıların ürettiği yeni yollar, sergide iç içe giriyor. Zanaat ve sanat en görünür şekilde el ele.Sergi, tüm bunların yanında, sanatçı olmanın anlamını da bir kez daha ve birçok kez de olacağı üzere, pratiğe döküyor. Zira sergideki her bir sanatçı, ilk kez işledikleri takı fikriyle iç içe geçen üç temayı bir bütüne dönüştürmeyi başarıyor. Bu bütünü izleyicinin anlam dünyasında dönüşecek performanslara emanet ediyor. Ve Hara da Uskumruköy’de, keşfedilecek bir hazine gibi, sergiyi saklıyor.Ayrılmadan: Sergiyi ziyaret edeceklere dostane bir öneri de bırakayım. Ayakkabılarınızı, deniz kumunun üstünde yürüyeceğinizi hesap ederek seçin.

Her hafta sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları e-posta kutunda.

Sinema ve müzik evreninden söyleşiler, incelemeler, öneriler, podcast’ler ve keşif notları.

Duende

Hara’nın "Tarihin Neresindeyiz? Zanaat. Ritüel. Dönüşüm." başlıklı son sergisi, daha önce hiç takı üretmemiş sanatçıların eserlerini biraraya getiriyor. 25 farklı sanatçı; takı, üretim ve geleceğin binbir olasılığını kendi pratikleriyle birleştiriyor.

Hara’da geleceğin arkeolojisi: ‘Tarihin Neresindeyiz?’

Cem Yünür'ün renkleri ve imgeleri insana tarifi zor bir hüzün veriyor. Yaşamamız gereken bir duyguyu geçiştirip tökezleyerek ve mecburen ilerlemeyi kabul edişimiz ya da neredeyse koşarak eve varmaya çalışırken ne yüzleri görüşümüz ne de sesleri duyuşumuz gibi, kendimize koyduğumuz, bize dayatılan sınırlara boyun eğişimizi anımsatıyor. Tarifi zor gibi gelen ama apaçık karşımızda duran tüm gündelik gerçekler Yünür'ün pembesinde ve ustaca tuvale iliştirilmiş fırça darbelerinde gizli. Estetik aranmayan yerlerde estetik arıyor ve onu bulmuyor, baştan yaratıyor.Genç sanatçı Cem Yünür 1994 Ankara doğumlu. Nuevo Academia di Belle Arti’de grafik tasarım ve sanat yönetmenliği, ardından Anadolu Üniversitesi çizgi film animasyon bölümlerinde eğitim gördü. Hacettepe Üniversitesi Resim Bölüm'ünden 2022'de mezun oldu, aynı bölümde yüksek lisansa başladı. 22-26 Mayıs arasında Yapı Kredi bomontiada'da gerçekleştirilecek Mamut Art Project'in 11. edisyonuna seçilen genç sanatçılardan biri.Sezgilerini, duygularını tuvale aktarırken izleyicisiyle bağ kuran, bakışımızı detaylara çeviren Cem Yürün'le sanatını konuştuk. <img src="https://images.aposto.com/2024/4/1/1716220879962.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.02" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">isimsiz, 2023, tuvale akrilik ve pastel Sanat sizin için “neyin” ifade biçimi?Sanat benim için, kişinin ruhunun ve duygularının ifade biçimi. Bu ifade sanatçı ile izleyici arasında bir köprü kurarak, duygusal bir ortaklık yaratır. Bu sayede, sanatçının kişisel alfabesi evrensel bir dile dönüşür.İlk bakışta rengarenk bir dünya sunan eserlerinizi daha dikkatli inceledikçe bu toz pembe dünya yerini yer yer sıkışmış ve boğulmuş hissi, tedirginlik ve yalnızlığa bırakıyor. Bazen dikkatli incelemeye kalmadan pembe bir karanlığa çekiliyoruz. Sanki mutlu olmaya çalıştığımız anlarda gizlediğimiz hüznün üzerine örtülü tülü kaldırıyor, bizi gerçeklerle yüz yüze getiriyorsunuz.&nbsp;İzleyiciye yansıyan bu hisler sizde nasıl karşılık buluyor? Belki şöyle de sorabilirim, ifadenizin karşılığını buluyor musunuz veya bir karşılık arıyor musunuz?Kendi hayatımda çok göz önünde olmayı tercih etmiyorum. Kişisel hikayelerimden yola çıktığım işlerimde de işlediğim konular genellikle estetik aranmayan yerlerde estetik aramak, bakılmayan yerleri çekici kılmaya çalışmak. Bunu da renklerle yapmaya çabalıyorum, aslında genel hikayeyi renklerin ardına saklamaya çalışıyorum. Pembe de bana bu saklanma olayında en çok yardım eden renklerden biri.İşlerimin genelinde temel işlenen bir kavram seçecek olursak bu "saklanmak" olabilir. Daha önce bahsettiğim gibi kendi hayatımda da göz önünde bulunmak istemiyor oluşum aslında bu kavram etrafında çokça gezinmeme sebep oldu. Aslında hepimiz bir şeyleri saklamaya veya görmezden gelmeye çalışıyoruz, sadece bunun için kullandığımız yöntemler farklı. Bazen memnun olmadığımız sokağımızda bulunan evimizi süslemek için süslü süslü çiçekler dolduruyoruz evimize, bazen en karanlık köşelere kaçıyoruz. İşlerimde de amacım tam olarak bu gizli duyguların okunabilmesi, o yüzden bu soru beni çok mutlu etti.&nbsp;Karşılık arama konusu ise aslında bunun saklanma konusuyla bağıntılı olduğunu söyleyebilirim. Tam olarak bir karşılık aramıyorum ama böyle görünür olduğunda da bu beni heyecanlandırıyor.<img src="https://images.aposto.com/2024/4/1/1716220955407.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.81" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">"Otoportre", 2021, Tuvale akrilik ve pastel boyaÜretim sürecinizden devam edecek olursak, “büyülü gerçeklik” bu süreçte önemli bir yer tutuyor. Bazen de çok gündelik anlarla, tanıdık hallerle karşılaşıyoruz. Bazen de hayvanlar, popüler kültür ögeleri… Hangi kaynaklardan besleniyorsunuz?Gördüğüm bütün imgeler benim için bir beslenme kaynağı. Bazen hiç tahmin edilemeyecek kesişimlerin bende yarattığı büyülü duyguları kendi gerçekliğime entegre etmeye çalışırken hepimizin tanıdığı imgeler ortaya çıkıyor.&nbsp;Bu konuda en büyük ilham ve cesaret kaynağım Peter Doig. Kendi hikayemi anlatırken kullanacağım imgelerin kişiselleştirilebileceği konusunda hep kararsızdım fakat kendisinin sanat anlayışı benimkine de yol verdi. Kendi hikayemle bağdaştırdığım herhangi bir imge benim ilham kaynağım. Bu bir haber fotoğrafı, eskiz defterimden bir sayfa veya bir müzik videosundan bir sahne olabilir.Sanat kariyerinize bir yolculuk dersek, bu yolculukta kırılma anlarınız, bakışınızı değiştiren dönüm noktaları, sapıverdiğiniz bilinmeyen yollar, geriye dönüşler veya beklenmedik karşılaşmalar yaşadınız mı? Nasıl etkilendiniz?Sanat yolculuğuma resimden başka alanlarda başladım. Grafik tasarım, animasyon gibi bence üretme konusunda biraz daha sınırlandırıcı alanlar. Kırılma noktası olarak bana en iyi gelen şeyin üretmek olmasına ve tamamen resime yönelmemi gösterebilirim. Bu alana yöneldiğim ilk zamanlar benim için tamamen bilmediğim bir yoldu fakat şimdi bulunduğum nokta çok tanıdık ve iyi hissettiriyor.<img src="https://images.aposto.com/2024/4/1/1716221012706.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.00" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">isimsiz, 2023, tuvale akrilikBugüne kadar yaşadığınız şehirlerin sanatınıza etkisini merak ediyorum. Ve bilhassa da Ankara. Bu şehirde olmak sizi nasıl besliyor?Okuduğum diğer bölümlerin hepsi farklı birer şehirde hatta bir tanesi farklı bir ülkedeydi. Hepsi benim hikayeme birçok şey kattı ama en sonunda en rahat hissettiğim yere, yani Ankara’ya döndüm.&nbsp;Bu belki biraz konfor alanına kaçmak gibi, kabul ediyorum ama bu geri dönüşün benim için en iyi başlangıçlardan birisi olduğunu düşünüyorum. Bence Türkiye’de ve üstüne üstlük Ankara’da sanatla var olmak yeni başlayan bir sanatçı için oldukça zor. Bu durum zaman zaman yoruyor tabi ki fakat ben bu durumun bir beklenti olmadan üretmeye ittiğini ve en azından benim üzerimde pozitif bir etki yarattığını düşünüyorum.Mamut Art Project’e dahil olma hikayenizi anlatabilir misiniz? Hangi eserlerinizle yer alıyorsunuz?Mamut Art Project’e eskiz defterimden yani kendi hikayelerimden tuvale geçirdiğim resimlerimle katılıyorum. Bunlara kendimle özdeşleştirdiğim imgeler eşlik ediyor. Aralarında tatlı bir küçük hikaye de var fakat izleyenlerin kendi hikayelerini yaratmasını doğru buluyorum. Mamut’un bizler için büyük bir şans olduğunu düşünüyorum ve bunu yakaladığım için gerçekten şanslı hissediyorum.<img src="https://images.aposto.com/2024/4/1/1716221059685.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.00" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">isimsiz, 2023, dijital boyamaÖnümüzdeki süreçte sizi başka nerelerde göreceğiz? Bizi bekleyen bir sergi var mı?Aslında kendimi çok kapattığımı ve bu yüzden pek görünür olmadığımı düşündüğüm bir dönemden çıktığımı düşünüyorum. Şimdilik kesin planlarım yok ama umuyorum ki çok daha fazla görünür olurum.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Cem Yünür'ü <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/cemyunur/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">buradan</a>, çalışmalarını ise&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://www.cemyunur.com/tr/about-8" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">web sitesinden</a> takip edebilirsiniz.

Sezgilerini, duygularını tuvale aktarırken izleyicisiyle bağ kuran, bakışımızı detaylara çeviren Cem Yünür'le sanatını konuştuk.

Estetik aranmayan yerlerde estetik aramak: Cem Yünür

Güvenpark'tan dört yöne, dört farklı Ankara'ya yürüdüğünüz "Dört Koldan Şehir" rotalarının üçüncüsünde şehri; bürokrasinin ağırlığı, sivil mimari bellek, kültür-sanat ve yemek ekseninde, parkların sürekliliğinde keşfedeceksiniz. Ankara'nın en eski semtlerinden Bahçelievler'in geçmişi ile bugünü arasında, numaralı sokaklar ve caddeler ile güzel isimli parklar arasında zikzaklar çizeceksiniz.Güvenpark'tan Metin Oktay Parkı'na zikzaklı ve uzun bir yürüyüşü 7'nci Cadde ile sınırlasak da, yorulmayanlar Emek tarafına doğru süzülmeye devam edebilirler.<img src="https://images.aposto.com/2022/9/0/1664691752142.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.36" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel Tasarım: Hilal Güneş, Aysu Kaynak 1- Bürokratik KeşiflerDolmuşların ve değnekçilerin arasından Kumrular Caddesi'ne çıkın. Ankara'nın en kalabalık, sirkülasyonun en yüksek olduğu Kızılay'ın biricik vahasının, Saraçoğlu'nun yanından başlayın yürümeye. Çankaya Kaymakamlığı binasını geçtikten sonra, soldaki ilk bina, tabelasından da görülebileceği üzere Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi. Kütüphane binası; Saraçoğlu Mahallesi ya da Devlet Mahallesi olarak bilinen ve 1944 yılında, devlet görevlilerinin konut sorununu çözmek için inşa edilen projenin ortak alanı olarak kurgulanmış. Mimarı Paul Bonatz, Ankara'nın bir başkent olarak inşa edilmesi sürecinde rol oynayan birçok Alman mimardan birisi. Diğer yapılar için Almanya Büyükelçiliği'nin Bilkent Senfoni Orkestrası eşliğinde hazırladığı klibi izleyebilirsiniz, <a fr-original-style="" href="https://www.youtube.com/watch?v=eCkxlYZhwxg&ab_channel=AlmanyaB%C3%BCy%C3%BCkel%C3%A7ili%C4%9FiAnkara" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">buradan</a>.Bir proje kapsamında yenilendiği için Saraçoğlu'nu bir daha eski haliyle görme şansınız olmayacak, belki kütüphanenin arka bahçesinden kuş seslerini dinleyip huzurun bir parçası olabilirsiniz. Bu rotada daha sonra karşılaşacağınız Milli Kütüphane'nin, Ankara'daki ilk ikameti burası. Şimdilerde ise İl Halk Kütüphanesi olmanın yanı sıra çok çeşitli atölyelere, kitap kulüplerine ve söyleşilere ev sahipliği yapıyor, bilgi alabilirsiniz.Kumrular'dan dümdüz devam edip Saraçoğlu'nun bitiminden sola dönün, biraz ileride sağdan, Yakîn Tiyatro'nun yanından döneceksiniz. Bir tiyatro kenti olan Ankara'nın özel sahnelerinden birisi de burası. Kafka'dan Dava, Edgar Allan Poe'dan Morgue Sokağı Cinayeti uzunca süredir Yakîn Tiyatro tarafından sahnelenen oyunlardan sadece ikisi, dönüş yolunda izlemek için ya da rotayı tersten deneyimliyorsanız akşamki oyuna bilet alabilirsiniz.Bundan sonrası Barış Bıçakçı'nın parklardan yürüyerek Bahçelievler'e ulaştığı Parkların Sürekliliği rotası. Rota, Ankara Keşif Haritası Pusula'nın ilkinde mevcut, <a fr-original-style="" href="https://www.rotapusula.co/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">buradan</a>. Özveren Sokak'a dönünce Semih Balcıoğlu Parkı'na; Şehit Gönenç Caddesi'nden Süleyman Bey Sokak'a dönünce Ördekli Parkı'na; Kızılcık Sokak'tan sonraki hedefiniz olan Akdeniz Caddesi'ne çıktığınızda Anıtkabir'e ulaşacaksınız. Akdeniz Caddesi'nin yanıbaşındaki sokaklar isimlerini, Atatürk'ün "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" emrinden alır. Anıtkabir'i ziyaret etmek için başka bir zaman bir tam gününüzü ayırmanızı öneriyoruz.Yemyeşil arazisinden gelen kuş seslerinin kaynağı, bir rivayete göre Ankara'da papağan taşıyan bir kamyonun devrilmesiyle doğaya salınan ve senelerdir Anıtkabir'in egzotik ağaçlarında yaşayan papağanlar. Papağanların sesleri eşliğinde yürüyün, sıradaki park durağınız Anıt Park, dümdüz yukarı devam ettiğinizde ise yüksek ağaçlarıyla Eser Parkı.&nbsp;<img src="https://images.aposto.com/2022/8/5/1664531171913.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" alt="ankara keşif haritası pusula" ratio="2.67" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Parkların Sürekliliği Rotası, Barış Bıçakçı (Kaynak: Ankara Keşif Haritası Pusula 1, Çizim: Öykü Terzioğlu Özer)Eser Parkı'nın karşı çaprazında, 1 milyon 500 küsur kitabı barındıran Milli Kütüphane'yi göreceksiniz. Sadece kitap değil, süreli yayınlar koleksiyonu, nadir basma kitaplar, Atatürk belgeliği ve dijitale aktarılan taş plaklar koleksiyonuyla muazzam bir hazineyi barındırıyor. Kullanmak için üye olmanız gerekiyor. Görme engelliler için gönüllü okurların seslendirdiği kitaplardan oluşan Konuşan Kitaplık da yine Milli Kütüphane'nin bir diğer hazinesi. Gönüllü olmak ve kitap seslendirmek için, <a fr-original-style="" href="http://www.millikutuphane.gov.tr/page/Konusan-Kitaplik" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">buradan</a>.Kütüphaneye gelmeden, soldan aşağı doğru devam edip, dumanı üstünde tüten Balgat'a girdiğinizde sizi Mustafa Ayaz Müzesi karşılar, rotadan biraz sapmaya değer.2- Hafıza, Mimari, Kent7'nci Cadde'den yürüyüşünüze devam ederken etrafınızın bir zamanlar sadece bahçeli evler ile çevrili olduğunu hayal edin. Bahçelievler semti Türkiye'nin ilk "bahçe şehir" projesi. Mimar Hermann Jansen'in 1930'larda planladığı Bahçelievler Yapı Kooperatifi ile macerası başlayan semt, 1950'lere kadar inşa edilen kooperatif evleriyle büyümüş olsa da bugün o bahçeli evlerin yerinde apartmanlar var. Bahçeli'nin mimari değere sahip olan apartmanları Sivil Mimari Bellek Ankara projesinin haritasından görebilirsiniz, <a fr-original-style="" href="http://sivilmimaribellekankara.com/media/harita.pdf" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">buradan</a>.7'nci Cadde'de sabit kalmayıp, mahalle sıcaklığını koruyan ara sokaklarda kaybolduğunuzda "Fakir Baykurt burada yaşadı" yazan bir plakayla karşılaşabilirsiniz. "Çankaya'da Yaşamış Şair ve Yazarların İzinde" projesi kapsamında Bahçelievler'de yaşamış edebiyat ve düşünce insanlarının yaşadıkları apartmanlar bu yılın haziran ayında plakalandırdı. Kimlerin burada yaşadığını görmek için, <a fr-original-style="" href="https://sosyalprojeler.cankaya.bel.tr/Sayfa/Detay/161" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">buradan</a>.3- Yemek ve Kültür SanatMilli Kütüphane ve Gazi Üniversitesi yerleşkeleri ile Balgat'taki Ufuk Üniversitesi, Bahçelievler ve çevresini bir "öğrenci semti"ne çevirir. Bu yüzden bu alanda eğlence, kültür sanat ve yemek bir arada.&nbsp;7'nci Cadde'den devam ederken 67'nci Sokak'tan sola saptığınızda tabelalar sizi Mahallemizin Sineması Büyülü Fener'e götürür. Sinemanın ismi halk oylamasıyla, sinema salonlarının ismi halka açık bir yarışmayla verilmiş olan Büyülü Fener'de Türkan Şoray, Şener Şen, Tarık Akan, Yavuz Turgul, Atıf Yılmaz ve Atilla Dorsay’ın isimlerinin verildiği 6 salon bulunuyor. Ankara'da bağımsız sinemanın, film festivallerinin ve Başka Sinema'nın adresi, Ankaralılar için vazgeçilmez olan Büyülü Fener'in diğer şubesi ise Kızılay'da.Ara sokaklara henüz açılmayıp hala 7'nci Cadde üzerindeyseniz yılların dondurmacısı Sim Dondurma burada, caddenin sağında. Dondurmacıdan devam edip 61'inci Sokak'tan sola döndüğünüzde semtin birçok güzel butik kahvecisinden birine, Rispetto'ya varacaksınız, burada önerimiz vişneli brownie. Tatlı için bir diğer adresiniz ise caddenin en sonundaki Cacao Reserve.&nbsp;Yine caddenin sağında, 73'üncü Sokak'tan girdiğinizde rastlaşacağınız The Italian Cut semtin en lezzetli yemek duraklarından birisi. Eskişehir çıkışlı Varuna Gezgin de Bahçeli'nin sevilen duraklarından, Kulis Sanat Tiyatrosu&nbsp;da burada ama Çankaya Sahne'yi kullanıyorlar, belki bir ara uğramak istersiniz.Park ile başlayan Bahçeli rotanızı yine bir park ile bitirin. Eskiden girişinde Ankara'nın ilk fili Mohini'ye ithafen filli bir demir kapısı bulunan ve diğer ismi Filli Park olan Metin Oktay Parkı son durağınız. Bu park aynı zamanda 22 senedir semt için çalışan Bahçelievler Derneği'ne de ev sahipliği yapıyor. Bir banka ilişin, okumanız için Mohini'nin hikayesini açın, <a fr-original-style="" href="https://www.lavarla.com/cumhuriyetin-ilk-fili-mohininin-huzunlu-hikayesi/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">buradan</a>.

Her pazartesi saat 18.00'de Ankara'dan özenle seçilmiş etkinlikler, haberler ve hikayeler.

Seren Erciyas