Son iki bültenimizde bir iskeleye yanaşma için kullanabileceğimiz baştan kara ve kıçtan kara bağlanma tekniklerinden bahsetmiştik. Teknemizi yanaştığımız bir limanda veya zaman geçireceğimiz koyda sağlam bir şekilde sabitlemek için kullandığımız üçüncü yöntem ise önceki bültenlerde defalarca duyduğunuz demirlemedir. Demir atma Demirleme, asırlardır denizciliğin en önemli uygulamalarından biridir diyebiliriz. Hepiniz bir şekilde demirleme ile ilgili bir şeyler görmüş veya duymuşsunuzdur. Kullanılan tekniklere, çapaların şekil ve işlevlerine, zincir veya halat kullanımına ve demir atacağımız bölgenin zemin durumuna göre onlarca farklı alternatif uygulamaya sahip olan demirlemeyi, sizleri çok teknik bilgiye boğmadan özetlemeye çalışacağım. Demirleme, tahmin edeceğiniz gibi teknemizi genellikle başka bir bağlantı noktası olmadan, teknemizin başındaki çapa ve zincirden oluşan demirleme aksamı ile sabitlemektir. Demir atıp istediğimiz noktada sabit kalmaya denizcilik terimi olarak alargada kalmak da denmekte. Bu nedenle alargada kalmak terimini duyduğunuzda, söz konusu teknenin muhtemelen başka hiçbir bağlantı olmadan sadece çapa ve zincir ile deniz yüzeyine sabitlenmiş olduğunu anlayabilirsiniz. Yukarıda belirttiğim gibi demirleme çok farklı değişkene göre onlarca alternatif ile gerçekleştirilir. Ama ben sizlere en temel uygulamayı anlatacağım. Bulunduğumuz koyun genişliğine ve çevremizde bulunan diğer teknelere göre, teknemizin boyu ve rüzgarın dönmesi ile çizeceğimiz yarım daire, ya da daireyi de göz önünde bulundurarak doğru bir konum seçmek ilk adım. Burada hemen araya girip neden daire çizeceğimizi kısaca özetlemem gerekiyor. Teknemiz sadece başından zincir veya halat ile deniz yüzeyine bağlı şekilde kaldığında, tahmin edeceğiniz gibi rüzgarın geldiği yöne doğru her zaman başını çevirecektir. Bu basit bir fizik kuralı, çok fazla detayına girmeyeceğim. Örnek olarak şöyle düşünebilirsiniz. Geceyi geçirmek istediğimiz koya girdiğimizde rüzgar akşamüstü saatlerinde güneybatıdan eserken, gecenin ilerleyen saatlerinde kuzeye, sabaha karşı ise güneye dönebilir. Bu elbette tamamen koyun etrafını çevreleyen karasal yapılara göre değişecektir. Önemli olan kısım demirlemeyi düşündüğümüz koyun hakim rüzgarlarını öğrenip, ona göre alargada kalacağımız noktayı ona göre belirlemek. Teknemizin durmasını istediğimiz noktadan başlayarak en az 3 tekne boyu kadar ileri yolarak sürecimize devam ediyoruz. Geldiğimiz noktadaki derinliğe göre zincirimizin bağlı olduğu çapayı denize bırakmaya başlıyor ve çapamız zemine değdiği anda tornistanla 3 tekne boyu geride olan asıl durmak istediğimiz noktaya zincirin aşağı inme hızı ile orantılı şekilde geliyoruz. Demirleme ile ilgili genelde şöyle yanlış bir algı vardır. Çapayı atarız ve tornistan gelirken çapa zeminde bir yerlere takılarak bizi sabit tutar. Bu durum bilinenin aksine istenen bir durum değildir, çünkü derinlerde bir yere takılmış çapamızı oradan kurtarmak inanın çok sıkıntılı bir deneyime dönüşebilir. Bilinenin aksine teknemizi sabit tutan şey takılmış bir çapa değil, çapa ve zincirin zemine yayılmış ağırlığıdır. Normal şartlarda çapamızın zemine ilk değdiği derinliğin en az 5-6 katı kadar zincir atmamız gerekmekte. Teknelerin çoğunda ortalama 80 metre zincir bulunmaktadır. Fakat bazen bu 80 metrenin 50-60 metresi zincir olsa da kalan miktar halatlardan oluşabilir. Bu da sağlamlığı azaltabileceği için mümkünse normalden daha fazla zincir ve halat bırakmak iyi olacaktır. <img src="https://images.aposto.com/2021/11/3/1638348240381.gif" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="2.40" width="550" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Demirimizi attık ve her şey bitti, sanıyorsanız yanılıyorsunuz😊 Demir atma sonrasında havanın da durumuna göre bir süre demirin tutup tutmadığını teknemizin bulunduğu o noktadan kerteriz alarak ara ara kontrol etmek gerekiyor. Herhangi bir tarafa doğru ki bu genelde kıç tarafa doğru olur kayma yaşanıyorsa demiri alıp tekrar atmak gerekebilir. Belirttiğim gibi demir atmanın çok farklı koşullara göre çok farklı uygulamaları ve karar alma süreçleri mevcut. Fakat bunları burada tek tek yazarak sizlere aktarmam imkansız. Denizciliğin ve yelkenin her noktasında olduğu gibi, demirleme için de çok fazla pratik yapmak en doğru yol olacaktır.

Derin sözlük bölümümüzde bugüne kadar çok temel bilgiler paylaştık ve bu bilgileri sizleri sıkmamak adına kısa tutmaya çalıştım. Fakat belirtmekte fayda var; bu bilgileri en temel anlamları ile paylaşsak da çoğunluğu tekneye çıktığınızda aklınıza yatacak, şu an için biraz havada kalabilecek bilgiler. Ayrıca hayatın her alanında olduğu gibi, bu yeni öğrenilen kelimeler ve kavramlar kullanılmadıkça unutulabiliyor. Bu nedenle ara ara eski bültenlere göz atmak, denizcilikle ilgili kitap, dergi okumak ve imkânınız varsa tekneye çıkarak pratik yapmak bu bilgileri benimsemeniz için en doğru yol. Bağlanma denizcilikte en önemli noktalardan biridir. Bir yelkenlinin nasıl çalıştığını çok iyi biliyor olabilirsiniz. Fakat ne olursa olsun bir şekilde bir yerlere bağlanmanız gerekecek😊 3 ana bağlanma şeklini bilmiyorsanız, yeterince iyi bir denizci olduğunuzu söylemek güç. Hatta, bağlanma bilmiyorsanız, çok tehlikeli durumlarda kalma ihtimaliniz ne yazık ki çok yüksek. Bu bültende sizlere denizcilikte en çok kullanılan bağlanma tekniklerinden olan kıçtan kara bağlanma tekniğinden bahsedeceğim. Bir limana, bir koya veya bir iskeleye geldik ve teknemizin güvenli bir şekilde burada durmasını istiyoruz. O zaman kıçtan kara bağlanma şeklini de biliyor olmamız gerekiyor.<img src="https://images.aposto.com/2021/9/0/1633271070026.png" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.75" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Kıçtan kara Kıçtan kara, adından da anlaşılacağı gibi, teknemizin kıçını karaya veya iskeleye yanaştırarak yaptığımız bağlanma şekli. Genelde bir koy içerisinde alargada kalmak istemiyorsak (alargaya birazdan geleceğiz), teknemizin güvenli bir şekilde duracağından emin olmak istiyorsak, kıçtan kara en iyi bağlanma yöntemlerinden biri. Kıçtan karanın kendi içinde 2 farklı yöntemi var. -Teknemizin durmasını istediğimiz noktadan en az 2-3 tekne boyu ileriye giderek demir atıyoruz ve tornistanla geriye geliyoruz. Burada elbette kıç halatlarımızı önceden hazırlamış olmalıyız, çünkü teknemizin durmasını istediğimiz noktaya geldiğimizde önce rüzgâr üstü halatı bağlanacağımız iskele veya karadaki koç boynuzuna ya da bir kayalığa bağlamamız gerekiyor. Ardından rüzgâr altı halatı da yine bir koç boynuzu ya da bir kayaya bağlıyoruz ve her şey tamam. Daha da sağlamlaştırmak adına demir halatımızı biraz yukarı alarak hem kıçtan hem de baştan gergin bir şekilde bağlanmış oluyoruz. -Ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde de genelde tekne bağlanmasına müsait iskelelerin önünde tonozlar bulunmakta. Tonoz kısaca denizin dibinde bir yere bağlanmış (bu yer genelde oraya dökülmüş beton kalıplar olabilir) halatlara verilen isimdir. Bu halatları alıp, teknemizin başında, rüzgâr üstü tarafta bulunan koç boynuzuna bağlanır ve aslında yukarıda demir atarak yaptığımız işlemi burada bu halatlarla yapmış oluruz. Geri kalan süreç yine aynı, kıç halatlar önce rüzgâr üstü, sonra rüzgâr altı olacak şekilde bağlanır ve süreç tamamlanır. Unutmayın, teknede her şey ekip işidir. Eğer tek başınıza değilseniz, bağlanmaya ait tüm adımlar için teknede bulunan kişilere görevlerini tek tek anlatıp, herkesin görevini tam zamanında doğru şekilde yapması sağlanmalı. Aksi taktirde bağlanmak bir eziyete dönüşecektir. Hele rüzgârlı, ağır bir hava var ise, eziyet teknenin kayması, başka teknelere çarpması, iskeleye çarpması gibi birçok tehlikeli duruma dönüşebilir.

Knidos’dan herkese merhaba! 2 hafta önce Knidos limanına demir atmıştık ve Knidos Antik Kenti’ni gezip, muazzam güneş batımları ile vakit geçirmiştik. Artık Knidos’dan ayrılıp, hatta dolayısıyla Türkiye’den de ayrılıp sizlerin seçimi olan Kos Adasına doğru seyir yapmaya başlayabiliriz. Kos adası, 12 Adalar’ın en büyük ikinci adası olup, Türkiye’ye de en yakın Yunan adasıdır. Bu özelliklerinin yanında elbette şarap, zeytinyağı ve baharatları ile ünlü olan bu ada tıbbın babası kabul edilen Hipokrat’ın de doğmuş olduğu yerdir. Ada ile ilgili detaylı bilgilere ilerleyen süreçte geleceğiz, önce rotamıza bakalım. Knidos’dan Kos adasının kuzeydoğu kısmında yer alan merkeze geçiş için önümüzde yaklaşık 16-17 millik bir rota var. Türkiye’ye en yakın ada derken çok ciddiydik😊 16-17 mil kısa süre içerisinde tamamlanacaktır. Rotamız ise; -İlk olarak Knidos limanından çıkış için güneydoğu yönünde yani rotamızı yaklaşık olarak 150 dereceye ayarlayarak başlıyoruz. Bu ne demekti hızlıca hatırlayalım. Pruvamızı yani teknemizin başını 150 dereceye çevirerek bu yöne doğru ilerlemeye başladık, -İkinci adımda coğrafi gerekliliklerden dolayı burnu kurtarmak için rotamızı değiştirip bir süre güney batı yönünde yaklaşık 200 derecede ilerliyoruz ve yeniden manevra yaparak, kuzey batıya yani Kos adasına doğru tırmanmaya başlıyoruz.<img src="https://images.aposto.com/2021/3/2021-04-04T14:40:29.451Z_sm.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.34" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">-bu manevralarımız geçen haftadan hatırlayacağınız tramola veya kavança ile yapıyoruz. Rüzgârın yönüne göre değiştiği ve ne yazık ki sanal turumuzda da rüzgarımız olmadığı için sadece manevra olarak bahsediyoruz😊 -Kos adasına doğru yaklaşık 5-10 derecelerde devam ettiğimiz seyrimiz sonrası artık Yunan karasularındayız. Dünya turu artık tamamen gerçek😊 -rotamızın bulunduğu görselde gördüğünüz adanın güney batı ucunu döndükten sonra artık Kos şehrine yanaşma vakti geldi. Yanaşma (Aborda)&nbsp; Geçen hafta hatırlarsanız Knidos limanına ulaştığımızda korunaklı bir koy olduğu için koyun uygun bir yerine demir atıp alargada kalmıştık. Alargada kalmak neydi? Herhangi bir yere yanaşmadan, denizin ortasında sadece demir zincirimiz ile zemine bağlı şekilde teknemizi tuttuğumuz bağlama şekli. Turumuz boyunca bazen alargada kalacağız, bazen de marinalara, limanlara yanaşacağız. Kos adasına gelmişken de marinaya bağlanalım diyorum. Nasılsa sanal turumuzda marina ücreti bizi etkilemiyor😊 Yine de fikir vermesi adına erişebildiğim marina fiyatlarını ortalama olarak paylaşacağım. Tekne boyuna göre değişecek fiyatlar günlük olarak belirlenir ve ortalama 9-15 metre arası tekneler için günlük 20 ile 40€ arası fiyatlar olabilir. Fakat tekrar vurgulamakta fayda var. Bu fiyatlar sezondan sezona, marinanın doluluk oranına veya teknemizin ihtiyaçlarına göre değişebilir. Bu nedenle lütfen bu fiyatları sadece bir fikir sahibi olmak için kullanalım. Marinaya bağlanmak için internette ya da marina dergilerinde olan radyo kanalından iletişime geçebiliriz. Telsizle iletişim denizciliğin olmazsa olmazı bu nedenle şimdi kısaca bahsedip, ilerleyen yazılarda detaylı telsiz kullanımından bahsedeceğim. Marina yetkilileri, teknemizin hangi ülkeye kayıtlı olduğunu, teknemizin ölçülerini, kaç kişilik bir mürettebat olduğumuzu ve kaç gün kalmayı planladığımızı sordu ve bize uygun bir yer verdiler. Marinalarda genelde palamar adında, marina içinde sizleri yönlendirmek ve bağlanma/ayrılma sırasında destek olmak için gezen botlar olur. Teknemizin yanına gelen bir palamar bizi yerimize kadar götürdü ve artık yanaşma olma vakti. Teknelere ve marinanın özelliklerine göre değişen şekillerde ya teknemizin baş kısmından ya da kıç kısmından marinaya bağlanabiliriz artık. Aşağıdaki görselde ‘kıçtan kara’, ‘baştan kara’ ve ‘aborda’ yanaşma şekillerini görebilirsiniz.<img src="https://images.aposto.com/2021/3/2021-04-04T14:41:15.111Z_sm.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="2.54" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Bu bağlanma şekillerinden en uygununu mevcut şartlara göre seçip teknemizi bağlıyoruz ve hoş geldiniz! Artık Kos adasındayız. Genelde liman başkanlıklarında genel gümrük işlemleri yapılması gerekir, ki bazen marina ofisleri sizler için bu işlemleri halledebilir. Bu işlemlerde de genelde teknemize ait resmi evraklar (bağlama kütüğü, sigorta, kaptanın belgeleri, mürettebatın pasaportları, vizeleri) teslim edilir ve artık Kos adasında gezintiye çıkabiliriz. Bu resmi işlerle sizleri çok sıkmak istemiyorum bu nedenle hızlıca geçtim fakat ilerleyen yazılarda özellikle yurtdışında yapmamız gereken gümrük işlemlerini de detaylı şekilde anlatacağım. Kos adasına daha önce giden okuyucularımız bizlere bu haftanın formu üzerinden önerilerde bulunursa, nerelerde gezilir, neler yenir, nereler kesin görülmeli gibi bilgileri bir sonraki yazıda sizlerle paylaşırız. Bu haftanın formu biraz aşağıda sizleri bekliyor. Fakat o zamana dek, Kos adasında neler yapılabilir bence en iyi anlatacak kişi olan <a fr-original-style="" href="https://www.youtube.com/watch?v=WftDnOyvCO8" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Ayhan Sicimoğlu’nun Kos adası ziyaretini</a> izleyerek yetinmek zorundayız😊 2 hafta sonra sizlerin seçimi ile rotamızı Kythnos Adası’na çevireceğiz. O zamana dek Kos adasının keyfini çıkaralım ve bir sonraki durağımızı seçmek için&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://forms.gle/Beezmec7twYYpBhb6" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">şuradan</a> yeni seçimimizi yapalım lütfen. Liman seçimi yaparken lütfen yorum ve önerilerinizi de paylaşmayı unutmayın. İnteraktif dünya turumuz hızla devam ediyor. Umuyoruz sizler için de aynı heyecan devam ediyordur. Herkese iyi haftalar, iyi seyirler!

alarga ile ilgili hikayeler