Tarihî tren istasyonları, Avrupa kentlerinin simge yapılarındandır. İnşa edildiği dönemin izlerini günümüze taşıyan istasyonlar yaşanmışlıkların yanı sıra sayısız film ve kitabın aklımıza kazınmış ayrılma ve kavuşma sahnelerine de ev sahipliği yapar. Bugün Avrupa kentlerinin nostaljik ve bir o kadar da görkemli istasyonlarında misafirlerine gurme lezzetler sunan restoranları geziyoruz.Gönül bu listede Tarihî Haydarpaşa Gar Lokantası’nı (sonraki adıyla Mythos’u) da anmak isterdi ancak kırmızı perdeleri ve çinileriyle hafızamızda yer eden lokanta artık yok. Haydarpaşa’nın geleceği ise belirsiz. Londra, Paris, Amsterdam, Stockholm ve Zürih gibi Avrupa kentlerinin treni kaçırmaya değecek restoranları ise aşağıda.<img src="https://images.aposto.com/2025/0/0/1737249939122.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.51" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Booking Office 1869, Londra</h2>King’s Cross’daki St. Pancras Uluslararası Tren İstasyonu’nun içinde bulunan 30 yeme-içme mekanından en dikkat çekici olanı 2021 yılının Kasım ayında hizmet vermeye başlayan Booking Office 1869. Ünlü Fransız tasarımcı Hugo Toro, Booking Office için istasyonun 19. yüzyıldan kalma orijinal bilet holüne yeniden hayat verdi ve restoranın Viktoryen esintileri ile baş döndüren kış bahçesini tasarladı.Booking Office 1869’un menüsü de şatafatlı dekorasyonuna yaraşır bir özenle hazırlanmış. Her gün sabah 07.00’den gece geç saatlere kadar hizmet veren restoranın klasik İngiliz kahvaltısını da içeren kahvaltı menüsünde&nbsp;eggs benedict, somonlu bagel, ev yapımı yulaf lapası, avokado eşliğinde poşe yumurta ve pancake gibi klasiklere çay ve kahvenin yanı sıra mimosa, kir royal, bloody mary ve şampanya eşlik ediyor.&nbsp;Öğle yemeği menüsünün öne çıkan lezzetleri miso ile glaze edilmiş patlıcan, creste di gallo ve çırpılmış füme morina balığı yumurtası. Restoranı akşam saatlerinde ziyaret edenleri kurutulmuş etlerden oluşan Lishman’s Yorkshire şarküteri tabağı, Steak Diane, yeşil biberden yapılan salsa ve arpacık soğan turşusuyla sunulan işlenmiş Loch Duart somonu gibi seçenekler bekliyor.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Ayrıca: Booking Office 1869’un pazar günlerine özel sunday roast menüsü, içki yanı atıştırmalıklar menüsü ve Sevgililer Günü özel menüsü de bulunuyor.</li></ul><img src="https://images.aposto.com/2025/0/0/1737250158577.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.51" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Le Train Bleu, Paris</h2>Seine Nehri’nin doğu yakasında, Jardin des Plantes’ın tam karşısında bulunan Gar de Lyon’un yıldızı Le Train Bleu. 1900 yılında Paris’te bir önceki yüzyılda kaydedilen gelişmeleri onurlandırmak üzere düzenlenen Exposition Universelle 1900 fuarı sırasında inşa edilen “istasyon büfesi” günümüzde Le Train Bleu adıyla hizmet veriyor.&nbsp;O dönem yapımını ünlü mimar Marius Toudoire’a emanet eden demiryolu yönetimi istasyonda konuklarına lüks ve modern bir atmosferde gurme deneyim yaşatmayı hedeflemişti. 1901 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Emile Loubet tarafından açılan mekan, kısa sürede sosyetenin ve sanatçıların ilgisini çekmişti. 1963 yılında büfe, Fransız Rivierası’ndaki Akdeniz kasabaları boyunca seyahat eden 1868 tarihli efsane tren Paris-Vintimille’e ithafen Le Train Bleu adını almıştı.Restoranın şef Michel Rostang’ın elinden çıkma menüsünde güney batı Fransa'nın yöresel ürünlerine ağırlık veriliyor. Rostang'ın imza yemeği, peynir ve yumurta içermeyen geleneksel graten dauphinois ve ızgara basmati pirinci ile servis edilen taze tarhun kremalı Bresse tavuğu. Restoranda à la carte kahvaltı ve akşam seçeneklerinin yanı sıra Paris-Vintmeille, Le Train Bleu, Paris Lyon Akdeniz Menüsü ve Gezgin Menüsü gibi seçenekler de bulunuyor.<img src="https://images.aposto.com/2025/0/0/1737250437864.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.52" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Restaurant 1e Klas, Amsterdam</h2>Rijksmuseum’un da mimarı Pierre Cuypers’ın 1889’da inşa ettiği Amsterdam Merkez İstasyonu’nda hizmet veren restoran, adından da anlaşıldığı üzere 19. yüzyılda first class&nbsp;yolcuları ağırlamak için açılmıştı. Cuypers her iki yapıyı tasarlarken geç gotik ve erken Rönesans dönemlerinden etkilenmiş; istasyonu gemicilik, demiryolu taşımacılığı, endüstri, bilim ve teknolojiye ilişkin çok sayıda sembolle bezemişti. Yüksek tavanı ve dev kemerli pencereleriyle dikkat çeken Restaurant 1e Klas, istasyonun tenha bir köşesinde yer aldığından “gizli hazine” olarak da anılıyor.Restoran tatmin edici à la carte menüsüne ek olarak iki konsept menü sunuyor: Altı farklı çeşit kroket ve bitterball içeren tadım menüsü ve başlangıçtaki çorbanın ardından servis edilen sandviç, kiş, çörek ve tatlılardan oluşan etkileyici üç katlı servis tepsisine eşlik eden sınırsız çay ikramı.<img src="https://images.aposto.com/2025/0/0/1737253307284.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.81" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Luzette, Stockholm&nbsp;</h2>Adını tüm mekanı donatan lambalardan alan Luzette, 2014 yılından beri Stockholm merkez tren istasyonunda hizmet veren İsveç dokunuşlu bir Fransız restoranı ve brasserie’si. “Aydınlık, davetkar, ikonik ve yüksek tavanlı” bir mekan olmak üzere yola çıkan ve 100’den fazla ışık kaynağı ile aydınlatılan restoran, 1920’lerden kalma luzette avizeye de ev sahipliği yapıyor. Bir zamanlar garın gelen yolcu salonu olarak hizmet veren 1871 yapımı binanın orijinal pencereleri, duvarları ve zemin döşemesi korunmuş.Mutfağında yalnızca mevsimlik ürünlerin kullanıldığı restoranın öğle yemeğinde 11.15-15.00 saatleri arasında servis ettiği “günün tabağı” hafta içi her gün değişiyor. Akşam yemeği menüsünde ise çiğ pisi balığı, salyangoz graten, pâté de campagne, soğan çorbası ve ızgara turbut gibi seçeneklere klasik Fransız tatlıları eşlik ediyor.<img src="https://images.aposto.com/2025/0/0/1737250681896.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.52" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">The Counter, Zürih</h2>Gault &amp; Millau’nun 2022 yılında “yılın şefi” ödülüne layık gördüğü Mitja Birlo, Vals’teki iki MICHELIN yıldızlı 7132 Silver’da parlayan serüvenine Zürih’in merkez tren istasyonunun (hauptbahnhof) yanı başındaki The Counter’da devam ediyor. 23 kişi kapasiteli, iki MICHELIN yıldızlı restoran ziyaretçilerini bar etrafına dizili, açık mutfağı gören konforlu taburelerde ağırlıyor. Altı kişilik gruplar “şefin masası”nı da rezerve edebiliyor.The Counter’ın uluslararası mutfaklardan özenle seçilmiş lezzetler içeren tadım menüsünün içeriği önceden duyurulmuyor. Restoranın sade ama oldukça şık dekorasyonu, misafirlerine mutfaktaki yemek hazırlama ritüeline bir performans izlercesine şahit olma olanağı sağlıyor.

Aposto Seyahat

Londra, Paris, Amsterdam, Stockholm ve Zürih gibi Avrupa kentlerinin tarihe tanıklık eden garlarında hizmet veren, tren kaçırmaya değecek restoranları geziyor, menülerinde öne çıkan lezzetleri inceliyoruz.

mimosa ile ilgili hikayeler