Futbolun iki köklü ekolü Arjantin ve Hollanda, Dünya Kupası tarihinde beş kez karşı karşıya geldi. Altıncı randevu, şu ana kadar dengede giden maç kaydının bir taraf lehine değişeceği karşılaşma olacak. Denge; son turnuvası olması beklenen, tarihin en iyisi mi sorularını sordurtan ve henüz futbolu bırakmamışken bile Arjantin efsanesi olarak anılan Lionel Messi lehine mi yoksa teknik direktör olarak bir Hollanda efsanesi olduğunu söyleyebileceğimiz Louis van Gaal lehine mi bozulacak?Her iki takım için de kurabileceğimiz ortak cümleden başlayalım yazıya; iki takımın da kadrolarına baktığımızda gözlerimiz eski kadroları arıyor. Messi’nin sahadaki varlığı bile tek başına, bu iki takımın bir dönemler karşılaştıklarında sahaya sürebildikleri saf yetenekler üzerinden değerlendirildiğinde yeterli görülmemekte. Özellikle Hollanda tarafı her daim hücumda yetiştirdiği eşsiz yetenekleriyle tanınan bir ekolken 2022 edisyonunda hücumda PSVli yıldız adayı Cody Gakpo dışında bir isim zikredemiyoruz maalesef.&nbsp;Şimdi önceki beş karşılaşmada neler yaşandığına kısa bir tarih turuyla bakalım. İki takımın dünya kupalarında ilk karşılaşmasının gerçekleştiği turnuva 1974 Batı Almanya. Efsanevi teknik direktörü Rinus Michels yönetiminde total futbol anlayışını dünyaya sergileyen Hollanda’nın sahadaki lideri ise unutulmaz Johan Cruyff’tan başkası değildi. Portakallar grup karşılaşmasında Arjantin’i 4-0 geçerek adeta bir güç gösterisinde bulunuyordu. Cruyff da maçın hem açılış hem de kapanış golünü atıyor ve finale kadar yükselecek olan Hollanda’nın sahadaki lideri olduğunu herkese gösteriyordu. Finalde ise Batı Almanya karşısında kaybedeceklerdi. Bu kayıp Hollanda’nın damgasını vurduğu 70ler futbol dünyasında kaybettikleri tek Dünya Kupası finali olmayacaktı. Bir sonraki turnuvada finalde karşılaşacakları rakip ise bu yazı için hiç de yabancı olmayacak bir takımdı.<img src="https://images.aposto.com/2022/11/2/1670316807226.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.91" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">History of SoccerTakvimler 1978’i gösterdiğinde son finalist Hollanda yine turnuvanın son maçına erişmeyi başaracak fakat, tarihin cilvesi, finalde yine ev sahibine kaybedecekti. 1978’in ev sahibi Arjantin ise hem ilk kez turnuvaya ev sahipliği yapacak hem de tarihindeki ilk kupayı kaldıracaktı. Arjantin’in 3-1 kazandığı finalde sahada olan oyunculardan biraz bahsedelim isterseniz. Arjantin tarafında Daniel Passarella, Ossie Ardiles ve finalde iki gol atan Mario Kempes kadronun öne çıkan oyuncuları. Diğer finalist Hollanda tarafında ise Johan Neeskens ve Ruud Krol önde gelen futbolcular olarak göze çarpmakta.&nbsp;Bir sonraki Arjantin Hollanda karşılaşması içinse 20 yıl ileri gitmemiz gerekecek. 1998 Fransa’da iki ekibi karşı karşıya getiren çeyrek finalde Hollanda, 90. dakikada bu satırları kaleme alan bendenizin de özlediği Dennis Bergkamp’ın golüyle 2-1 kazanarak yarı finale kalmayı hak kazanan taraf oluyor. Bu yazıyı okuyan sizlerin de birçoğunuzun hatırlayacağı birçok önemli yetenek o gün sahadaydı. Arjantin forması ile; Roberto Ayala, Matias Almeyda, Diego Simeone, Juan Sebastian Veron, Javier Zanetti, Gabriel Batistuta, takımının maçtaki tek golünü atan Claudio Lopez ve daha sonları Fenerbahçe forması giyecek olan Ariel Ortega’yı izlemiştik. Hollanda tarafının ise rakiplerinden aşağı kalır kadroları yoktu. De Boer kardeşler, Edgar Davids, Jaap Stam, Edwin van der Sar, maçta gol atan Patrick Kluivert ve az önceki satırlarda yeterince bahsedemediysem de daha da uzatıp sizleri daha çok sıkmak istemeyeceğim, bir çoklarınız için de özel olduğunu düşündüğüm Dennis Bergkamp.Şu ana kadar bahsi geçen oyuncuları okuduğunuza göre yazının başlarında, 2022’de oynanacak çeyrek finalde sahada olacak oyuncular için söylediklerim biraz daha anlam kazanmıştır diye düşünüyorum. 1998’den bugüne iki takım iki kez daha karşılaştı. 2006 Almanya’da grup aşamalarında karşılaşan iki takım golsüz berabere kaldı. Hem o günler hem de bugün sahada olacak tek bir isim var, o da Lionel Messi. İlk turnuvasına çıkan Leo’nun takım arkadaşlarının birkaç tanesinin bahsi geçirelim isterseniz. Carlos Tevez, Esteban Cambiasso ve yine bendenizin yine çok sevdiği iki isim Juan Roman Riquelme ve Juan Pablo Aimar. 2006 Hollanda’sı da hücum gücü bakımından önemli oyunculara sahipti. Robin van Persie, Ruud Van Nistelrooy, Rafael van der Vaart, Wesley Sneijder ve yedekler arasında bulunan Arjen Robben.<img src="https://images.aposto.com/2022/11/2/1670316879278.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.48" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">History of Soccerİkilinin son karşılaşması için sekiz yıl geri gitmemiz gerekmekte. 2014 Brezilya’da yarı finalde karşılaşan iki takımın karşılaşması yine bir önceki müsabaka gibi 0-0 sonuçlanmış, penaltı atışları sonucunda ise Arjantin finale yükselen taraf olmuştu. Hollanda adına o gün yedekler arasında bulunan Memphis Depay bugün de kadroda yer bulan tek Hollandalı. Bu sefer Arjantin karşısında sahada süre alıp almayacağını görmek içinse birkaç gün daha beklememiz gerekmekte. Arjantin tarafında ise 2014 ve 2022’in tek kesişim kümesi ise yine Lionel Messi olacak. Memphis’in aksine Leo’nun sahada olup olmayacağına dair sakatlık dışında en ufak bir şüphemiz bile bulunmamakta.&nbsp;Günümüze geldiğimizde insan düşünmeden edemiyor, acaba yıllar sonra buna benzer bir yazı kaleme alındığında 2022 Arjantin-Hollanda karşılaşmasında sahaya çıkacak oyunculardan Lionel Messi hariç kaç tanesi ‘’çok severdim’’, ‘’ne topçuydu’’ gibi ifadelerle anılacak. Bunları görmek için belki çok beklememiz gerekecek ama neyse ki iki takımdan hangisinin turnuva yolculuklarında kupaya bir adım daha yaklaşacağını öğrenmemiz o kadar zaman almayacak.

Kupada Altıncı Randevu

E Grubu’nun en yüksek profilli mücadelesinde İspanya ve Almanya 27 Kasım’da sahaya çıkacak. İki takım hem oyuncu hem de teknik adam seviyelerinin yüksekliğiyle Katar 2022’de grup aşamasının en merakla beklenen mücadelelerinden birinde sahne alacak.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Avrupa’nın en başarılı futbol ülkelerinden İspanya ve Almanya tarihlerinde 25 kez karşı karşıya gelirken, dünya kupalarında 1966, 1982, 1994 ve 2010 olmak üzere dört kez birbirleriyle oynadı. 66, 82 ve 94 finallerindeki grup mücadelelerinde ilk iki eşleşmeyi 2-1’lik skorla o zamanki ismiyle Batı Almanya kazandı. 94’teki mücadeleyse 1-1 sonuçlandı. Fakat 2010’da Almanya’nın üstünlüğünü İspanya çok daha önemli bir maçta sonlandırdı. Yarı finalde Carles Puyol’un tek golüyle kazanırken Güney Afrika’da oynanan Dünya Kupası’nda finale yükseldi ve final maçında da Hollanda’yı 1-0 mağlup ederek ilk ve şimdilik tek dünya kupasını kazandı. 2008 Avrupa Şampiyonası’nda da İspanya Almanya’yı bu kez finalde 1-0 mağlup ederek kupaya uzanmıştı. &nbsp;Bu seneki eşleşmeyi teknik adamlar üzerinden değerlendirmek faydalı olabilir. Luis Enrique ve Hansi Flick, bu kupadaki tüm teknik adamlar arasında Şampiyonlar Ligi kazanma başarısı göstermiş üç isimden ikisi. Diğeriyse Hollanda’nın tecrübeli teknik direktörü Louis van Gaal. Ülkelerinin futbol ekollerini benimsemiş ancak bundan farklı tarzları da sahaya koymayı seven iki teknik adam olan Luis Enrique ve Flick, Barcelona ve Bayern’deki dönemlerinde bunu göstermişlerdi. Tiki-takayı uygulayan ancak bu konuda takıntılı da sayılmayacak Luis Enrique, gerektiğinde direkt oyun tarzını da benimsemekten kaçınmıyor. Böylece İspanya’yı 2008-2012 arasında başarıya ulaştırdıktan sonra durağan hale getiren tiki-takadan biraz uzaklaştırıp kendi futbolculuğu gibi çok yönlü hale getirmeyi başardı. Onun dengeli ve versatil oyunuyla İspanya Euro 2020’de yarı finale kadar çıkmayı başarmış ancak şampiyon İtalya’ya penaltılar sonucu kaybetmişti.&nbsp;Diğer tarafta Flick Almanya’nın başında ilk büyük turnuvasına çıkıyor. Ülkesinin İspanya’ya takıldığı yıllarda da sonrasında 2014 Brezilya’da başarıya ulaştığında da kulübedeydi ve Joachim Löw’ün yardımcılığını yapıyordu. Flick’i Avrupa’nın önde gelen teknik direktörlerinden biri haline getirense Bayern Münih’in başındayken gösterdikleri oldu. Bundesliga’da zaten dominant bir ekip olan Bayern onun yönetiminde, özellikle de 2020’de Avrupa’nın en iyi futbol oynayan ekibi haline geldi ve Şampiyonlar Ligi’ni müzesine götürmeyi başardı. Flick’in Almanya futbolunun son 20 yılına damga vuran yüksek tempolu, hareketli ve hücuma yönelik oyunun bir öğrencisi olduğu tartışılmaz. Ancak takımlarına Jürgen Klopp’un ifadesiyle “heavy metal futbolu” oynatmadığı da bir gerçek. Bayern’in başında geçirdiği maçlar ve karşılaştığı savunmayı derinde kuran rakipler onu topa sahip olma oyununu da etkin şekilde oynamaya zorladı.&nbsp;Luis Enrique ve Hansi Flick kariyerlerinde ilk kez karşılaşacak. İki takım 2020’de son kez karşı karşıya geldiğinde yine bir Kasım ayında İspanya Almanya’yı UEFA Uluslar Ligi maçında 6-0’la hezimete uğratmıştı. Son yedi maçta rakibini sadece bir kez yenebilen Almanya için bakalım Hansi Flick’in “soft metal futbolu” çözüm olacak mı. &nbsp;

EKOLLERİN ÇARPIŞMASI

This Is England

Manchester United'ın sembol isimlerinden Marcus Rashford'ın en ikonik anlarını, kronolojik biçimde sıraladık.

İkonik 10 An: Marcus Rashford

Futbolda her zaman sürprizlere yer var. Biraz sonra değineceğim Senegal Milli Takımı da zaten 20 yıl önce buna en güzel örneklerden biri olmuştu. Ancak, 2022 Dünya Kupası A Grubu’na baktığımızda, Hollanda ve Senegal’in, ev sahibi kontenjanından katılan Katar ve turnuvanın en genç kadrolarından birine sahip olacak Ekvador karşısında kâğıt üzerinde üstünlüğe sahip olduğu da aşikâr.&nbsp;Senegal ve Hollanda, 2022 Dünya Kupası’ndaki ilk maçlarında 21 Kasım’da karşı karşıya gelecek. Bu karşılaşma iki takım açısından da daha ilk maçtan önemli bir test olacak. Bu iki takımdan turnuvadaki beklentileri doğrudan teknik direktörleri üzerinden okumak faydalı olabilir. Zira bu iki maço adamın hem kişilik hem de antrenörlük açısından oldukça benzer yanları var.Louis van Gaal’den “bir takım” bölümünde daha geniş şekilde bahsedeceğim ancak Senegal teknik direktörü Aliou Cisse’nin de çetin ceviz olduğunu söylemek yanlış olmaz.&nbsp;2015 Afrika Uluslar Kupası’nda grup aşamasında elenen Senegal’de, Fransız teknik adam Alain Giresse ile yollar ayrıldığında Senegal halkının artık milli takımı Senegalli bir teknik adamın çalıştırmasına yönelik bir arzusu vardı. Fakat kim? Kim Senegal Milli Takımı’na arzulanan takım kimliğini yerleştirebilirdi?&nbsp;Cisse’yi göreve getiren Spor Bakanı Matar Ba şu sözleri kullanıyor: “Onu eski oyuncumuz olduğu için milli takımın başına getirmedik. O, ülkesini seven biri ve çelik gibi bir kişiliği var. Oyunculara aktarmasını istediğimiz şey buydu ve şu an yaptığı da bu.”2002 Afrika Uluslar Kupası finalinde son penaltıyı kaçırarak Kamerun’un kupayı almasını üzüntüyle seyreden takım kaptanı Aliou Cisse, o günün gecesinde oda arkadaşı Salif Diao’ya dönüp “Oyuncu olarak kazanamadım ama teknik direktör olarak bir gün mutlaka kazanacağım” demişti. 20 yıl sonra verdiği sözü tuttu ve Senegal, Şubat 2022’de Afrika’nın en büyüğü oldu.Aslında, Senegal ve 2002 diyince akıllara ilk gelen şey bu olmuyor. El Hadji Diouf’lu, Papa Bouba Diop’lu kadrosuyla ilk kez katıldığı Dünya Kupası’nda çeyrek finali gören Senegal daha sonraki yıllarda istikrarı sağlayamamış, bırakın Dünya Kupası’na katılmayı, Afrika Uluslar Kupası’nda dahi varlık göstermekte zorlanmıştı. Cisse’nin göreve gelişi Senegal için adeta dönüm noktası oldu.&nbsp;Cisse yönetiminde 2018 Dünya Kupası’na katılmayı başaran Senegal’i o dönem Rusya’da takip eden gazeteci Kara Thioune, gördüğü tabloyu şu sözlerle açıklıyordu: “Uyku zamanı geldiğinde herkes uyur, yemek saatinde herkes yemekte olur. Herkesin saygı gösterdiği sıkı davranış kuralları var.”Cisse futbolculuk döneminde antrenmandaki çalışmaları neden yaptıklarını ve saha içinde kendilerinden beklenenlerin arkasındaki yaklaşımı merak eden bir oyuncuydu. Benzer bir yaklaşımı teknik adam olarak şu an oyuncularından bekliyor. (Birini hatırlattı mı?)&nbsp;Cisse’nin 2018 Dünya Kupası’ndaki Polonya maçında oyuncularına talimat verirken yaptığı pençevari hareketler bugün hala sosyal medyada kullanılan görsellere dönüştü. Ancak oyuncularını biraz fazla gaza getirmiş olabilir çünkü Senegal puanların ve averajların eşit olduğu grupta yalnızca iki sarı kart fazla gördüğü için gruptan çıkamamıştı.Artık çok daha deneyimliler ve 2002’nin aksine elit seviyede oynayan çok önemli oyunculara sahipler. Hollanda ile oynayacakları grubun ilk maçı bu turnuvada yapabileceklerine dair önemli fikirler verecektir. Kim bilir, belki de 2002’de Fransa’yı şaşkına çevirdikleri gibi bu kez de Hollanda’nın canının yakarak turnuvaya başlarlar.Felsefelerine mutlak itaat bekleyen iki teknik adamın karşılaşması turnuvadaki en özel maçlardan birini vadediyor.

Alfaların Mücadelesi

Hollandalılar açık sözlü insanlar olmalarıyla tanınır. Söz konusu açık sözlülük olunca Hollanda’da bile kimsenin eline su dökemeyeceği tek bir isim var: Louis van Gaal. Van Gaal, kendisinden bekleneceği üzere, Katar’daki Dünya Kupası hakkındaki görüşlerini de açıkça dile getirmekten geri durmamıştı:&nbsp;“Dünya Kupası’nın Katar’da düzenlenmesi saçmalık. FIFA, Katar’da futbolu geliştirmek istediğini söylüyor. Tamamen zırva. Parayla ve ticari çıkarlarla ilgili. FIFA için önemli olan tek şey bu.”&nbsp;Futbolun huysuz adamı Louis van Gaal kendi yöntemlerine sonuna kadar güvenen bir teknik adam. Van Gaal kolektif anlayışa ve taktik disipline inanır ve bireysel yeteneklere güvenmeyi bir çözüm aracı olarak görmez. Van Gaal’e göre işiniz bazı oyuncuların inisiyatif almasına bağlıysa veya bu oyuncular kendilerine öğretilen rollerin dışına çıkmaya meylediyorsa ortada ciddi bir sorun var demektir. Louis van Gaal oyuncuların bu rolleri sorgusuz sualsiz oynamasını da istemez. Tüm oyuncular öğrendikleri ve uyguladıkları her şeyin arkasındaki hikayeyi ve sunulan felsefenin özünü iyice kavramalıdır.&nbsp;Yöntemlerine olan bağlılığı zaman zaman bazı özel yetenekli oyuncularla sorunlar yaşamasına neden olsa da Jari Litmanen’den tutun Wayne Rooney’e kadar pek çok üst düzey futbolcu van Gaal’in çalıştıkları en iyi taktisyen olduğunu ve onun sayesinde oyunu çok daha iyi anladıklarını söylüyor.Bu, van Gaal’in milli takımın başındaki üçüncü dönemi. İlk denemesinde milli takımı 2002’de Dünya Kupası’na taşımayı başaramayıp görevden ayrılan van Gaal, 2012’de yeniden göreve gelmiş ve bu kez 2014 Dünya Kupası’na ülkesini götürmeyi başarmıştı. Yarı finalde penaltılar sonucu Arjantin’e elenen Hollanda’nın bir kez daha hevesi kursağında kalmıştı.&nbsp;Kulüp teknik adamlık kariyerinde kazanmadık kupa bırakmayan Louis van Gaal’in milli takım kariyerinde henüz kupası yok. Fakat diğer yandan, kimin var ki? Üç kez Dünya Kupası finalinde kaybeden Hollanda, geçmişte her biri son derece seçkin olarak kabul edilebilecek pek çok kadroya sahip olmasına rağmen bunun nihai ödülünü 1988 Avrupa Şampiyonası haricinde alamadı. Üstelik bu kez Hollanda kadrosunun yıldızlarla dolu olduğunu söylemek de zor. Daha doğrusu, yıldızlar var ancak sahadaki yerleri farklı.&nbsp;Her zaman elit hücum oyuncularına ve iş görür düzeyde savunma oyuncularına sahip olan Hollanda’da durum bu kez tam tersi. Virgil van Dijk, Mathijs de Ligt, Nathan Ake, Jurrien Timber gibi önemli savunmacılara sahip olan Hollanda’da gol bölgesindeki en önemli kariyerin Memphis Depay olduğunu söylemek durumu yeterince açıklıyordur.&nbsp;Fakat bu durum bir zorluktan ziyade bir lütuf bile olabilir. Elinizin altında tam anlamıyla yıldız kategorisinde yer almayan, ön plana çıkmalarını sağlayacak şeyin takım oyununa katkı vermek olduğunu bilen kullanışlı oyuncular varsa ve adınız Louis van Gaal ise bu durum sizi çok rahatsız etmez. Hele bir de savunmadan yana kafanız rahatsa önünüzdeki turnuva için umutlu olmanız son derece doğaldır.&nbsp;Louis van Gaal bir zamanlar şu sözü kullanmıştı: “En iyi 11 oyuncuya ihtiyacım yok, en iyi 11’e ihtiyacım var.” Elindeki malzemeden alabileceği verimin farkında olan van Gaal geçtiğimiz haftalarda da büyük bir özgüvenle şu sözleri sarf etmişti: “2014’teki gibi yenmesi çok zor bir takımız. Gelin ve bizi yenmeyi deneyin. Bu sisteme karşı oynamak çok zor.”Van Gaal teknik adamlık kariyeri boyunca Hollanda futbolunun en büyük efsanesi Johan Cruyff ile düşmanlık derecesinde bir rekabetin içinde yer aldı. Cruyff bireyselliğin değerine ve seyir zevkine her fırsatta vurgu yaparken, van Gaal ise her zaman plana bağlı kalmaya, sonuca ulaşmaya odaklandı ve pek çok kez sıkıcı olmakla eleştirildi.Louis van Gaal, üç kez kupayı elinden kaçıran ülkesini bu kez mutlu sona ulaştırabilirse hayatı boyunca savunduğu fikirlerin en büyük karşılığını emekliliğinden hemen önce almış olacak. Sonrasında yapacağı açıklamaları duymak bile Hollanda’nın kazanmasını istemek için geçerli bir gerekçe olabilir

Portakal Orada Kalmak İstemiyor

Hollanda’nın hücum hattında büyük bir yıldızı yok ancak kesinlikle büyük yıldız adayı olan bir oyuncusu var: Cody Gakpo. 23 yaşındaki Gakpo yaz transfer döneminde Manchester United’ın gündemine gelmiş, transferin son günlerinde de Leeds United’ın kapısından dönmüştü.Bu sezon Ruud van Nistelrooy yönetimindeki PSV Eindhoven’da müthiş bir skor katkısıyla oynayan Gakpo, takımı adına bu sezon üç kez galibiyet getiren golü kaydetti. Geçtiğimiz ay oynanan Hollanda-Belçika karşılaşmasında van Dijk’ın galibiyeti getiren golünün asistini yapan da yine Gakpo’ydu.Gakpo hücum hattının hemen her bölgesinde oynayabiliyor ancak en verimli olduğu yer sol kenar. Louis van Gaal’in onu nasıl kullanacağı kesin olmasa da Gakpo her role adapte olabilecek yeteneğe ve oyun zekasına sahip.Dennis Bergkamp, Wesley Sneijder, Robin van Persie ayarında futbolculara artık sahip olmayan Hollanda’da bu seviyeye çıkmaya en yakın oyuncu Gakpo gibi görünüyor. Dünya Kupası’nda Hollanda’nın parlayan oyuncusu olmaya aday olan Cody Gakpo’nun bonservis bedelinin Dünya Kupası sonrası çok daha yukarılara çıkması oldukça muhtemel.

Altın Portakal

2014 Dünya Kupası'nda gelen üçüncülüğün ardından kadrosunu gençleştiren ve yeniden yapılanmaya giden Hollanda Millî Takımı, beş yıl süren durağan döneminin ardından Euro 2020 elemelerinde kurduğu yeni sistem ve altyapılardan gelen altın jenerasyonuyla, 2021’e ertelenen ve 13 ülkenin ev sahibi olduğu turnuvada yeniden favorilerden birisi konumunda. Son yıllarda kulüp performanslarıyla gündeme gelen oyuncularla yeni bir iskelet kuran Hollanda, önümüzdeki yıl oturmuş genç kadrosuyla 1988 yılından bu yana ulaşamadığı Avrupa Şampiyonluğu'nu kazanmaya çalışacak. &nbsp;<ul><li>Değişim: Robin van Persie, Arjen Robben ve Wesley Sneijder döneminin ardından altyapıdan gelen oyunculardan beklenen verimi alamayan Hollanda, 2014 Dünya Kupası’nın ardından üç yıldır antrenörlük görevini yapan Louis van Gaal ile yollarını ayırdı. Takım, 2014 yılında yıldız oyuncularının da millî takımdan emekli olmasıyla kadro kalitesi olarak büyük bir düşüş yaşadı ve EURO 2016 ve 2018 Dünya Kupası bileti alamadı. Daha sonra denenen beş antrenörden verim alamayan Hollanda, 2018’de göreve Ronald Koeman’ı getirdi. Koeman yönetiminde son yılların en başarılı ekiplerinden Liverpool’da yakaladıkları inanılmaz formla dünyanın en iyi oyuncuları arasına giren Virgil van Dijk ve Georginio Wijnaldum önderliğinde yeni bir oluşuma gidildi. Bu ikilinin yanında Frenkie de Jong ve Matthijs de Ligt gibi genç yetenekleriyle son iki yıldır eski günlerini aratmayan bir performans gösteriyorlar. &nbsp;</li></ul><figure class="image"><img src="https://images.aposto.com/images-2020-10-15T17:29:38.422Z.jpeg" alt="Hollanda"><figcaption>Kaynak: Getty Images</figcaption></figure>&nbsp;<ul><li>Yeni jenerasyon:&nbsp;2010'lu yılların başında Johan Cruyff danışmanlığında altyapı yatırımlarını artıran Ajax’ın ardından diğer kulüplerin de altyapı akademilerini genişletmesiyle Hollanda’nın oyuncu havuzu oldukça genişledi. Kadrosunda büyük yıldız adaylarına sahip olan Hollanda’da kadro değeri 2015 yılına göre neredeyse iki katına çıkarak 340 milyon avrodan 645 milyon avroya <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTVmODg3ZGM2YTM2MmU4MDAwODUxMDlhNyZ1c2VyPTVlZjQ3ZDc5MjNmYzJiMDAwODcwZjA4NCZhdXRob3I9NWY3NjBkYTRkMTQ4NjQwMDA3NTc1YzE1JnVybD1odHRwcyUyNTNBJTI1MkYlMjUyRnd3dy50cmFuc2Zlcm1hcmt0LmNvbS50ciUyNTJGbmllZGVybGFuZGUlMjUyRnN0YXJ0c2VpdGUlMjUyRnZlcmVpbiUyNTJGMzM3OQ=="">yükseldi.</a> Son iki sezonda genç yetenekleri De Ligt ve De Jong için ayrı ayrı 85 milyon avroluk bonservis ödemesi yapılırken Donny Van de Beek 44, Nathan Aké 40 ve Steven Bergwjin'da 30 milyon avroluk bonservis bedelleri karşılığında dünyanın önde gelen kulüplerine transfer oldu. Bu genç yıldızların dışında Hollanda, U21 kadrosunda bulunan Joshua Zirkzee, Ryan Gravenberch, Mohamed Taabouni ve Rick Zuijderwijk gibi çok büyük potansiyel gösteren ve dünya devlerinin dikkatini çeken yıldız adaylarına da sahip. &nbsp;</li><li>Son durum: Koeman’ın Barcelona ile anlaşmasının ardından teknik direktörlük görevine Frank de Boer getirildi. 50 yaşındaki antrenör, Ajax ile harika bir başlangıç yaptığı antrenörlük kariyerinde, sonrasında istikrarlı bir başarı yakalayamamıştı. Takımın başında çıktığı üç maçta da farklı dizilişler deneyen antrenör, millî takım kariyerine de şanssız bir başlangıç yaptı. Frank de Boer yönetiminde Hollanda, bu maçlarda rakip kaleye 36 şut gönderirken bunların 11’i kaleyi buldu ve sadece bir gol üretmeyi başardı. Ayrıca bu üç maçta yalnızca iki gol yiyen Hollanda, güçlü takım savunmasıyla rakiplerine gol şansı vermemeyi başardı ve De Boer büyük turnuvalar için takımın bu yönüne güveniyor. Koeman döneminin ardından oynadığı beş maçta yalnızca bir galibiyet alabilen takımda Frenkie de Jong, bu sürecin bir geçiş aşaması olduğunu ve panik yapılmaması gerektiğini söylerken takımın hâlâ aynı kalite ve ruha sahip olduğunu ekledi. Kaliteli oyuncularla kurulmuş genç kadrosuyla Hollanda, Frank de Boer yönetiminde UEFA Uluslar Ligi'ni bir hazırlık aşaması olarak değerlendirip EURO 2021’e şampiyonluk favorilerinden biri olarak başlangıç yapmayı hedefliyor.</li></ul>

Punto 

Son yıllarda kulüp performanslarıyla gündeme gelen oyuncularla yeni bir iskelet kuran Hollanda, önümüzdeki yıl oturmuş genç kadrosuyla 1988 yılından bu yana ulaşamadığı Avrupa Şampiyonluğu'nu kazanmaya çalışacak.

Louis van Gaal ile ilgili hikayeler