<img src="https://images.aposto.com/2023/4/5/1684477596258.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Aradığınız içeriğin yasal olarak nerede yayınlandığını öğrenmenin kolay bir yolunu sunan <a fr-original-style="" href="https://www.justwatch.com/" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: currentcolor; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">JustWatch</a>, ülkemizde yılın ilk çeyreğinde en çok ilgi gören platformları açıkladı. BluTV şaşırtıcı biçimde zirvede.The CW, The Walker’ın 4. sezonunu onaylarken Walker: Independence’ı ilk sezonun ardından iptal etti.CBS, True Lies ve East New York’u tek sezonluk diziler çöplüğüne attı.George R.R. Martin, Game Of Thrones yan ürünü A Knight Of The Seven Kingdoms: The Hedge Knight’ın yazar odasının grev süresince kapandığını açıkladı.Jennifer Lopez’in son filmi <a fr-original-style="" href="https://www.netflix.com/title/80210920" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: currentcolor; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">The Mother</a>, Netflix'in bu yılki en büyük film açılışını yaptı.Chiwetel Ejiofor, Venom 3 kadrosuna katıldı.Marvel, Hawkeye’dan türetilen Echo’nun tüm bölümlerinin, yeni stratejileri çerçevesinde, aynı anda Disney+'ta olacağını açıkladı.Loki'nin ikinci sezonu 6 Ekim'de başlayacak.Hulu'nun Emmy adayı dizisi Only Murders in the Building'in üçüncü sezonu 8 Ağustos Salı günü prömiyer yapacak.Hem Avatar hem de Avatar: Suyun Yolu / Avatar: The Way of Water’da çalışan Oscar adayı film editörü John Refoua, safra kesesi kanserine bağlı komplikasyonlar nedeniyle geçtiğimiz pazar günü 58 yaşında öldü.Netflix'in <a fr-original-style="" href="https://www.netflix.com/title/81230204" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: currentcolor; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Kraliçe Kleopatra / Queen Cleopatra</a> belgeseli en çok izlenenler listesine girmeyi başardı ancak Rotten Tomatoes'da seyirciler tarafından yerden yere vuruldu. İlk 2.500 incelemede %2 beğeni alan dizinin eleştirilmesinin en büyük sebebi olarak ikonik Mısır kraliçesi rolünde siyahi bir İngiliz kadının oynaması gösteriliyor.

Bu Hafta Ne İzlesem?

Street Fighter, Mortal Kombat, Hitman, Resident Evil, Doom, Assassin's Creed, Alone in the Dark, Super Mario Bros., Silent Hill... Keşke olmasaydı dediğimiz, ağızda ekşi bir tat bırakan video oyun uyarlamalarının listesi uzadıkça uzar. Hâliyle, 2020'nin yaz aylarında en iyiler listelerinde tepeleri zorlayan The Last of Us'ın TV dizisi olacağına dair haberler çıktığında da ilk hissiyatlar biraz karmaşıktı.Yine de Last of Us'ın diğer uyarlamalara kıyasla ayaklarının yere bastığına dair birkaç emare vardı. Öncelikle, oyunun da yaratıcısı olan Neil Druckmann direksiyonu elden bırakmayacaktı ve yanına Chernobyl ile sükse yapmış Craig Mazin'i almıştı. Ayrıca dizi, HBO gibi kataloğu kaliteli bir kanalda yayınlanacaktı ve başrol Joel karakteri için Pedro Pascal gibi sevilen bir oyuncu seçilmişti. Projenin en büyük büyük artısı ise hikâyesi itibariyle Last of Us'ın belki de dizisi yapılabilecek en uygun oyunlardan biri olmasıydı. Zaman geçtikçe tüm bunlar da göz önünde bulundurularak diziye dair beklentiler arttı. Dizinin yayımlandığı 2023'ün ilk haftalarındaysa bu beklentiler, en azından şimdilik, fazlasıyla karşılanmış görünüyor. Rotten Tomatoes, Metacritic ve IMDb gibi platformlara yüksekten giriş yapan dizi, video oyun uyarlamalarının tatsız geçmişine rağmen The New Yorker'a "Can a Video Game Be Prestige TV?" diye <a fr-original-style="" href="https://www.newyorker.com/magazine/2023/01/02/can-the-last-of-us-break-the-curse-of-bad-video-game-adaptations" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">sorgulatabilmişti</a>.<img src="https://images.aposto.com/2023/0/2/1673945643323.jpeg" width="550" style="width: 100%; max-width: 550px; vertical-align: middle; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" alt="pedro_pascal" ratio="1.51" fr-original-style="width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Pedro Pascal / HBOThe Last of Us'ın oyun tarafından gelen tutkulu ve kalabalık hayran kitlesini yakından tanıdığım için diziye gelen ilk tepkilere pek de aldırış etmeden izlediğim ilk bölüm, beni de birçokları gibi tatmin etti. Pedro Pascal'ı Joel olarak izlemek çok keyifli, diğer oyuncularla olan kimyası da gayet çalışıyor. Ellie karakterini canlandıran, daha dizi çıkmadan sevimsiz bir grup 'gamer' tayfa tarafından sert tepkilere maruz kalan Bella Ramsey de hiç sırıtmıyor. Neyse ki orijinal materyalinde de karakter temsili açısından bir sıkıntısı olmayan eser için şimdiye kadar 'woke' ya da 'sjw' gibi hakaret olduğunu zannettikleri devşirme etiketleri savuranlara denk gelmedim.<img src="https://images.aposto.com/2023/0/2/1673946191880.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.79" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Bella Ramsey / HBOHikâyeyi zaten biliyoruz, hatta yeteri kadar post apokaliptik türünü tüketmiş biri olarak ilk defa Last of Us'a maruz kalanlar için pek de ilginç gelmeyebilir. Ancak buna rağmen dizi, atmosferini izleyiciye geçirmeyi başarıyor. Oyunu oynayanlar için çeşitli easter egg'lerle&nbsp;donatılmış, sürükleyici olan ve kaynak materyale mümkün olduğunca sadık kalan Last of Us, şimdilik video oyun uyarlamalarına yapıştırılan yaftaları kırmaya en büyük aday gibi görünüyor.The Last of Us'a kadar video oyun uyarlaması olarak hiç kaliteli iş gelmedi de değil. Örneğin, Arcane ve Castlevania gibi animasyonları görmezden gelmek hata olur, ancak Last of Us'ın bunlara kıyasla ana akıma ulaşması çok daha muhtemel görünüyor. God of War, Fallout, Bioshock, Death Stranding gibi büyük IP'ler ve daha birçok video oyununun TV ya da sinema uyarlaması şimdiden duyuruldu. Yani Last of Us elbette ki video oyun uyarlamalarının sonuncusu olmayacak. Umalım ki kaliteli bulduğumuz son uyarlama da olmaz.Dili İngilizce olan sosyal medyanın, Neil Druckmann ve Craig Mazin gibi ne yaptığını bilen kişiler için sık sık kullandıkları bir ifade vardır: "They understood the assignment".&nbsp;İlk bölüm itibariyle Last of Us dizisi, bir video oyun uyarlamasının nasıl olması gerektiğini bize gösteriyor. Umarım böyle devam eder ve gelecekteki uyarlamaları üstlenecek kişilere görevlerinin ne olduğunu düzgün bir şekilde anlatır.

HBO'nun yeni dizisi video oyun uyarlamalarının makûs talihini kırabilecek mi?

Video oyun uyarlamaları kötü değildir: The Last of Us

Uyarı: Bu eleştiri hafifçe&nbsp;spoiler içermektedir. Filmdeki karakteriyle Nick Cage (Nicolas Cage),&nbsp;gözden düşmüş ve borç batağına batmış bir film yıldızıdır. Oteline 600.000 dolar borcu varken yeni bir iş arayışına girmiştir. Bunun üzerine menajeri Fink (Neil Patrick Harris), ona Mayorkalı zeytinyağı imparatoru Javi (Pedro Pascal)'nin senaryosunu gönderir. Javi ise büyük bir Nick Cage hayranıdır ve her filmini izlemiştir.Hollywood’da artık pek ilgi görmeyen Nick Cage için Javi’nin gösterdiği ilgi çok keyifli olur. Bir yandan da CIA, Nick Cage’i bulur ve Javi ile ilgili çok önemli bir görev için seçildiğini söyler. Pek çok ajan filminde rol almış bu oyuncu, bu sefer gerçekten bu rolleri oynaması gerekecektir.&nbsp;<blockquote fr-original-style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(222, 3, 3); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px;" style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(222, 3, 3); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px; margin: 0px 0px 1em; border-left: 4px solid rgb(222, 3, 3); box-sizing: border-box;">Editörün notu: Filmin adını çevirmenler Yetenekli Bay Cage&nbsp;olarak çevirmiş; ancak bence bu biraz Yetenekli Bay Ripley'den çarpılmış gibi duruyor. Bağlantının çok güçlü olduğunu düşünmediğim için orijinal adıyla bahsetmeye devam edeceğim.</blockquote><h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Film İçinde Film... İçinde Film.&nbsp;</h3>Filmin şaşırtıcı yanları arasında yapılan şakalı göndermelerin cringe&nbsp;olmaması var. Aksiyon-macera ayarında bir film çekilmesine rağmen film, baştan sonra büyülü bir his veriyor. Kullanılan renk paleti ve mercek tercihi de bunu destekler nitelikte. Sürekli izleyiciyi bir rüya içerisindeymiş gibi hissettiriyor. Öte yandan, Mayorka'ya film çekmek için giden Cage, orada yeni bir filmin senaryosu üzerine Javi ile birlikte çalışırken, bir yandan da CIA görevinden ötürü Javi'ye ihanet etmesi gerekir. Bir nevi film içinde film içinde film etkisi yaratıyor. Bunu da final tuşesiyle sağlıyor. Filmin son 20 dakikasında ajan hikayesi ve Javi-Nick ilişki arkı bir çözüme ulaşıyor. Bol aksiyonlu bir kovalamaca sahnesinden sonra bir meydanda kötü adam öldürülecekken kendimizi bir sinema salonunda buluruz. Final sahnesi, farklı oyuncuların performanslarıyla bir filme çekilmiş ve biz seyiriciler açılış gecesindeyiz. Bu da Javi ve Nick'in filmi... Bana kalırsa sadece bu finalin güzelce bağlanması bile bu filmi keyifli bir tecrübe yapıyor.<img src="https://images.aposto.com/2022/4/2/1652195236457.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.96" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable" width="550">Kaynak: Rotten Tomatoes<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Eşi Benzeri Yok... mu?</h3>İzlerken filmin ne kadar taze olduğunu düşündümü fark ettim. Kendini ciddiye almayan bir senaryoyu izleyicinin ciddiye almasını bekleyen bir yapımdan ibaret aslında. Ancak bu, bir izleyici olarak beni oldukça rahat hissettirdi. Ana karakterin gerçek hayatta var olması, sanki bir filmin arka planını izliyormuşuz hissi yarattı.Hollywood’da bu birkaç kere daha yapılmıştı; ama hiçbiri bu kadar keyifli bir seyir sunmuyordu. Being John Malkovich&nbsp;örneğinde daha varoluşsal bir kriz söz konusuydu ve Charlie Kauffman’ın kaleminden çıkması da çabasıydı. Belki de The Unbearable Weight of Massive Talent’ın en büyük farkı da çekildiği dönem itibariyledir. Pandemiden çıkmış bir dünya, dengesi değişen bir Hollywood derken aslında yaşadığımız gerçeklik de bu filmde kurulan absürt mizah kadar acayip.<img src="https://images.aposto.com/2022/4/2/1652195257116.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.94" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable" width="550">Kaynak:&nbsp;Box Office Türkiye<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Nicolas Cage'in Hollywood ile Helalleşmesi</h3>Doğum adı Nicolas Kim Coppola olan aktör, büyük üstat Francis Ford Coppola'nın yeğeni olur. Ancak tüm kariyeri boyunca kendine bağımsız bir şöhret kazanmak istediği için belli bir noktadan sonra ismini Nicolas Cage'e çevirmiştir. Bilirsiniz, Hollywood akraba kayırmayı çok sever ve kimi zaman kişilerin gerçek ışığı bundan ötürü görülemeyebilir.The Unbearable Weight of Massive Talent&nbsp;filminin güzel bir diğer yanı ise film boyunca Nicolas Cage'in kariyerinde yer alan filmlerdeki performanslarına göndermeler yapılması. Ancak sayın amcasına dair hatırı sayılır bir gönderme bulunmuyor. Bunun eksikliğini hissetmek ve büyük bir Nicolas Cage fanı olmamakla beraber, bence bu Cage'in Hollywood'a bir selam çakması ve sahalara geri döndüğünü belirttiği bir söylem niteliği de taşıyor. Bu gibi işlerin devamını görmek isterim.

Show Business

Nicolas Cage, kariyeri boyunca çok iyi ve çok kötü filmlerde eşit oranda oynadı; ama Hollywood'da hep varlığını sürdüren bir oyuncu oldu. "The Unbearable Weight of Massive Talent" ise kendisiyle ve Hollywood ile helalleşmesini konu alıyor.

Nicolas Cage'in Hollywood'la Helalleşmesi

<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: medium none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">• The Batman&nbsp;filmi, iki gün evvel Rotten Tomatoes'a 71 ayrı inceleme sonucu %96 puan ortalaması ile giriş yaptı. Şu anki durumu: 188 ayrı inceleme sonucunda %87 puan ortalamasında. Metacritic'te ise son durum, 50 inceleme sonucunda 73 puan.<img src="https://images.aposto.com/2022/2/2/1646177582665.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.79" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable" width="550">Kaynak: Warner Bros<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Şahsi yorum:</h3>Yönetmen Matt Reeves. Başrolde Robert Pattinson. Oyuncu kadrosunda&nbsp;Zoë Kravitz, Paul Dano, Colin Farrell, Jeffrey Wright ve Andy Serkis yer alıyor. Filmin yönetmeni ve başrolü açıklandığı günden beri büyük bir açlıkla bekliyorum kendisini. Fakat yine de işin içinde Warner Bros. olunca beklentimi düşürmeye çalışıyorum. Çünkü beklentiler, sadece üzer. İncelemesi ile karşınızda olacağım.

• Yılın en iyi filmleri: Sinema üzerine içerik üreten yayın ve platformlar, yılın en iyi filmleri listelerini yayımlamaya devam ediyor: Popüler platform Rotten Tomatoes’un, ABD’de 2020’de gösterime girmiş ve en az 40 eleştirmen tarafından değerlendirilmiş yapımları dikkate aldığı listesinin zirvesinde Céline Sciamma imzalı Portrait de la jeune fille en feu / Portrait of a Lady on Fire yer aldı.

Rotten Tomatoes ile ilgili hikayeler