ANGST İnsanları Podcast

#HakkımVar diyenler ve ANGST edenleri daha yakından tanıman için Aposto! Radyo stüdyosunda kaydedilen ANGST İnsanları serisi.

12 Hikâye

NAZ AKYOL

Geçtiğimiz günlerde reklamlarda toplumsal cinsiyet eşitliği temsilleri üzerine bir yazı kaleme alırken şu cümlelerle başladım: Feuerbach, "Ne yersen osun," derken tam olarak neyden bahsediyordu bilmiyorum. Biz bugünlük birincil anlamlardan ilerleyelim, durumu genelleyelim ve konuyu medyada tükettiklerimize bağlayalım: "Ne tüketiyorsan osun." Günde bizi uyaran binlerce içeriği göz önüne alınca şu sorular iyice kıymet kazanıyor: Ne tüketiyoruz? Ne görüyor ve işitiyoruz? Peki onlardan ne anlıyoruz? Bugün, Aralık 2019'dan beri Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) koordinasyonuyla Reklamverenler Derneği ve Reklamcılar Derneği liderliğinde yürütülen Unstereotype Alliance Türkiye üzerine konuşuyoruz. Amaç, reklamlardaki toplumsal cinsiyete dayalı olumsuz kalıp yargıları dönüştürmek. Reklamlarda durum ne? Araştırmalara göre reklamlarda kadınların erkeklere oranla daha fazla temsil edilmesine karşın erkekler kadınlardan %38 oranında daha fazla ön planda gösteriliyor. Ayrıca kadın karakterlerin bedeni açıkta bırakan kıyafetlerle resmedilme oranı erkeklere kıyasla dört kat; erkeklerin çalışan rolünde temsil edilme oranıysa kadınlardan iki kat daha fazla. Benzer şekilde erkeklerin komik karakterler olarak ve liderlik rollerinde resmedilme oranı kadınlara göre daha yüksek. Kadınların yalnızca %7'si ve erkeklerin %9'u geleneksel rollerin dışında gösteriliyor. Türkiye'de insanların %66'sı kendilerini reklamlarda görmüyor. Yani reklam sektörü, gerçek dünyayı yansıtmadığı gibi sektörde hayata geçirilen iletişim uygulamaları da hizmet edilen tüketicilerin çeşitliliğini yansıtmakta yeterli değil. 2019 Cannes Lions Film ve Film Craft yarışma kategorilerinde yer alan reklamların analizlerinden çıkan sonuçlar Türkiye koordinatörü Naz Akyol 'la da tam olarak bu konudan bahsediyoruz. Reklamlarda temsil edilen toplumsal cinsiyet rolleri ne durumda? Peki bunun için Unstereotype Alliance Türkiye kimlerle neler yapıyor? Üyeleri arasında çeşitli markaların bulunduğu platform, hazırladıkları Pazarlama İletişimi Oyun Kitabı 'nda bahsettikleri ve 3P Çerçevesi adını verdikleri yöntemle insanların tüm çeşitlikleriyle tasvir edilmeleri için üyeleriyle birlikte pazarlama iletişimi materyallerinde uygulanabilecek yönergelerle harekete geçiyor: Görünürlük (Presence) : Reklamlarda kim temsil ediliyor? Bakış Açısı (Perspective) : Reklamlarda kimin bakış açısı sunuluyor? Kişilik (Personality) : Reklamlarda yer verilen karakterlerin derinliği ne durumda? Naz, en güçlü etkinin Unstereotype Alliance üyesi Avon, Bayer, Coca-Cola, Colgate-Palmolive, Eczacıbaşı Holding, Eti Gıda, GSK, Johnson&Johnson, Kantar Media, Koç Holding, MullenLowe Istanbul, P&G, Publicis Groupe, TBWA\Istanbul, Unilever, Vodafone, WPP gibi markalar arasında gözlemlendiğini ve fark yaratan pazarlarda Türkiye'nin ilk sıralarda yer aldığının altını çiziyor: Ortak vizyonu kalıp yargılardan arındırılmış bir dünya olan bu üyeler, reklamcılığı iyilik ve toplumsal fayda için bir güç olarak kullanacaklarına taahhüt ediyorlar. Kaynak: Effie Awards Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi Araştırması 2021 Bugün reklamlarda toplumsal cinsiyet eşitliği, yargıları dönüştürmek, bireysel dünyamızda ve markalarla birlikte nelere dikkat etmek gerektiği üzerine konuşuyoruz — benim her zamanki gibi Naz'a sorularım var: 📺 Naz'ı ANGST edenler ne? 📺 Kalıp yargılardan ne anlıyoruz? Bunların bizlere ve topluma zararı ne? 📺 Reklamlardaki zararlı toplumsal cinsiyet kalıp yargılarını dönüştürürken inşa ettikleriniz neler? 📺 Türkiye’de şu anda reklamda toplumsal cinsiyet eşitliği denince ilerleme var mı? 📺 Kalıp yargıları nasıl dönüştürebileceğimizi öngörüyorsun? Ve öncelikli olarak bireysel ve markalar olarak dikkat etmek gerekiyor? 📺 Naz neye #HakkımVar diyor? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, Naz'la "Bilmeye, öğrenmeye ve değişmeye #HakkımVar çünkü en büyük problem, problemi görememek," diyerek dönüşümü içselleştirmenin ilhamıyla muhabbete katıl. Yeni bölümü dinle

NAZ AKYOL

Haziran 22, 2022

·

Makale

ÖZGE ÖZEL

Bugünkü konuğumla nasıl tanıştığımdan bahsetmeye karar verirsem konu Mücbir Sebepler'e gelecek, pandemi döneminin ilk kapanış zamanlarına yolculuk edeceğim ve işin içinden çıkamayacağım. O yüzden Özge'yle Twitter'dan takipleştikten ve canım arkadaşım Nurdoğan Bayraktaş'a da göz kırptıktan sonra geleyim onu ne kadar severek takip ettiğime. Takip etmekten kastım, evet, hem stalk 'lamak hem de işlerine şöyle bir göz atıp "Devam Özge devam!" moduna girmek. Böylece Galata'da buluştuğumuzda ona sormak istediklerimi daha da hevesle açıyorum. Daha detaylı "Neler yapıyorsun?" diye sorabilecek olmak beni keyiflendiriyor. Öğreniyorum ki yolculuk şöyle ilerlemiş: Oyunculuk sektörünün tokadı yeniliyor, olaylar ilerliyor ve hayat Özge'yi ensesinden tutup stand-up sahnesine bırakıyor. İyi ki. Özetlemek gerekirse Özge yazıyor, konuşuyor ve oynuyor. Biz faniler onu TuzBiber Stand-Up, Kayıp Eşya Bürosu ve Şen Dullar'dan tanıyoruz; İbrahim Selim'le Bu Gece'nin editörlerinden olduğu için de şakalarını pek çok kanaldan duyuyoruz. Peki o zaman, Alara durur mu, soruyor sorusunu: Seni ANGST edenler nedir, sevgili Özge? Küçük küçük, tatlı tatlı bir sürü ANGST'ım var, senelerdir cebimde taşıdığım. Ama büyük resme bakınca en büyük ANGST edenimin ANGST etmenin hiç bitmeyecek oluşu olduğunu fark ettim. Konuşma ilerledikçe mevzuyu derinleştiriyoruz: Hayır demek de bunlardan biri. Hem iş hayatında hem bireysel ilişkilerde; hepsinde işte. "Hayır!" demek ve sınır çizmenin yükü; "Hayır, gelmek istemiyorum," cümlesinin kabul görmemesi ve bu cümleyi kullanmak yerine neden gelmediğime dair ikna süreci — meğer ne çok ANGST edenlerimiz varmış. "Bunlardan biri de elbet komedi sektöründe varolmaktır herhâlde," diye düşünüyorum. Kadın atanınca değişip dönüşüyor mu bu deneyim? Özge, derinlemesine cevaplıyor: Şansım, komedi ve stand-up sektörünü sadece 3 yıldır ve Tuz Biber'de deneyimlemek. Çok daha eskileri, gediklileri var elbette; onların deneyimleriyle benimkileri karşılaştırınca kendiminkini pamuk şekere benzetmek kalıyor. Çünkü Tuz Biber için "Ne erkeklik umurlarında ne egemenlik," diyebilirim rahatça. Dolayısıyla bir kadın olarak sektörü nasıl deneyimlediğim sorusunun cevabı seyirciyle yaşadığım deneyimde yatıyor. Sektördeki kendi deneyimini günümün "umut veren nadir detaylar" sekmesine yerleştirdikten sonra elbette farklı tektipleştirmelere geçiyoruz. Hadi sektör tamam, peki ya dinleyenler? "Kadın komedyen" kalıbını yalnızca seyirci yorumlarından duyuyorum. Kadın olduğumu internete bir içerik koyuyorsam onun altına gelen yorumlardan hatırlıyorum. Kendinden beklentilerinin çok olduğu bir dönemden geçtiğini de konuştuktan sonra konu komedi sektörüne olan tahakküme geliyor. Biz tartışmayı ofansif şakaların ifade özgürlüğüne girip girmediğinden değil, Emre Günsal ve Pınar Fidan'dan açıyoruz: Emre'nin de Pınar'ın da olayından sonra bazı videolar kaldırıldı ve bazı yayınlar durduruldu. Ben çok fazla Youtube'a içerik koymuyorum; bu formata uygun şakalar yapmıyorum ve canlı performansta seyirciyle yakalanan enerjinin yansıdığını düşünmüyorum. Özge, Aposto Radyo stüdyosunda Bugün "Hayır," diyebilmek, stand-up sektörünü Tuz Biber'de deneyimlemek, hayatta yapmak istediklerini nispeten geç bulmak ve terapistlerle pozitif deneyimler üzerine konuşuyoruz — benim her zamanki gibi Özge'ye sorularım var: 🎭 Özge'yi ANGST edenler ne? 🎭 Stand-up sektörünü bir kadın olarak nasıl deneyimliyorsun? 🎭 Komedyenlere karşı varolan devlet tahakkümü gerçeğini nasıl yönetiyorsun? 🎭 Üretimlerinin tam zamanlı işin olması nasıl oldu? 🎭 20'lerindeki ve 30'larındaki ANGST ettiklerin nasıl değişti? 🎭 Özge neye #HakkımVar diyor? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, Özge'yle sadece marka için değil kendi için de çektiği fotoğraflarına ""Her zaman güçlü olmamaya #HakkımVar," diyerek içerik üretmenin ilhamıyla muhabbete katıl. Yeni bölümü dinle

ÖZGE ÖZEL

Haziran 7, 2022

·

Makale

🖌 İMGE YÜKSEL

İmge'yle muhabbetimize bir markanın insana iyi gelmesini odağa alan bir markadan söze girerek başlıyoruz aslında — Mart 2020 'ye dönüyoruz. Vegan ve ekolojik abtira'nın kuruluş amacına uygun şekilde, ilk kapanmada kargo yükünü artırmak istemeyerek ertelediğim bir alışveriş var. Bu dönem, abtira'yla tanışmak ve bir nebze pandeminin getirdiği ANGST edenlerle boğuşmak için kendime bir seferlik izin veriyorum. Gelelim 2022'ye: Ve elbette, fotoğraflarıyla insana huzur veren İmge'ye. Onunla haz duyma hakkı üzerine konuştuğumuz Permitted Love söyleşisi nde tanışıyorum. Markanın kurucuları Anna ve İmge'yle bedensel bütünlük alanında bedene yakın hissedebilme hâlini, kendini olduğu gibi kabul edebilmeyi ve kadının özerkliğini güçlendirmeyi kutlamak üzerine konuşuyoruz. İyi ki. İmge'nin abtira için tasarladığı Pink Mud in a Dream teması Bugün, o konuşmadan ayrışarak İmge'nin abtira'ya fotoğraflarıyla katılma sürecini ve ANGST edenlerden yola çıkarak Permitted Love'ı kurma kararlarını konuşuyoruz; cilt üzerinde göstermesi gereken bir ürün için yarı çıplak bir fotoğraf çekiminin ardından sosyal medyada aldığı tepkilerle onu ANGST edenleri öğreniyoruz. O kadar saçma yorumlar geldi ki çok şaşırdık. abtira'nın kitlesinin "Bir kadını bu görsel üzerinden mi kutluyorsunuz?" sorusunu ileteceğini düşünmezdik. Meme koyalım da etkileşim gelsin gibi bir yaklaşımımız hiç olmadı! İmge, fotoğraflarını modele gönderip rıza aldıktan sonra paylaşım yapmayı tercih ediyor. Bu etik süreci devam ettirirken onu ANGST edenin markaya gelen yorumlardan yola çıkarak "Hiç beklemediği bir kitleden, hiç beklemediği tepkiler almak," olduğunu ifade ediyor. İmge, Aposto! Radyo stüdyosunda Böylece de ANGST'ın daha önce haz alma hakkı çerçevesinde incelediği Permitted Love'ın kuruluş ürecini tekrar öğrenmiş oluyoruz: Daha özgür bir platform isteği, Anna ve İmge'yi bu sürece itiyor. Permitted Love, buna karşı tepki olarak doğdu. Nasıl giyindiğime, nasıl konuşmam gerektiğine ve nasıl şeyler paylaşmam gerektiğine karışıldığı bir dünyadayım. Ticari olan bir işte bile bu böyle. Sadece görsel dünyada değil, herhangi bir yerde buna katlanamıyorum! Suffer Six Days Alone Özetle, kurdukları dünya haz odaklı ürünlerle kişinin kendini keşfetmesine ve iyi hissetmesine olanak sağlayan bir yer. Hem de b uraya ait olmak için buradan bir şey almaya gerek yok. Bu yüzden Love Letters kısmını oluşturuyorlar ve kişilerin deneyimleri site üzerinden paylaşıma açık hâle geliyor. Permitted Love’ı kurmamız bana göre karşılaştığımız ön yargılara ve suçlamalara karşı bir tepki. Nasıl davranmamız gerektiğini söyleyen yazısız normlara karşı insanları cesaretlendirmek istiyoruz. Cinsel özgürlüğü, eşitliği ve öz-sevgiyi destekleyen bir platform olması bizim için en önemli şeylerden biriydi. Biz de içeriklerimizi ve ürünlerimizi bu kavramlar etrafında üretmeye karar verdik. İmge'nin kadrajından Dila Tunçer ve Yoni Egg Bugün görsel sanatları bir işe çevirmek, üretimler üzerinden hikâye anlatmak, işlerini sosyal medyaya yansıtmak, olabildiğince özgürleşmek ve haz alma hakkı üzerine konuşuyoruz — benim her zamanki gibi İmge'ye sorularım var: 🖌 İmge'yi ANGST edenler ne? 🖌 Eril bakışı yansıtmadığın işlerinde yarı çıplaklığa gelen tepkilere karşı kendini nasıl koruyorsun? 🖌 Permitted Love'da Anna'yla birlikte çalışıyor olmak aktivizm alanını nasıl rahatlatıyor? 🖌 Görsel sanatlarda üretim yapmak seni kuvvetlendiriyor mu? Kendini nasıl dışa vuruyorsun? 🖌 İmge neye #HakkımVar diyor? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, İmge'yle sadece marka için değil kendi için de çektiği fotoğraflarına "Saçmalama hakkımız her zaman baki!" diyerek içerik üretmenin ilhamıyla muhabbete katıl. Yeni bölümü dinle

🖌 İMGE YÜKSEL

Mayıs 25, 2022

·

Makale

🍽 ZEYNEP ÇIPA

Zeynep, yüz yüze tanışamadan bir süre ortak arkadaşlarımdan ismini duyduğum, onlar üzerinden selamlaşarak haberleştiğim, akabinde Kadıköy sokaklarında tanışıp Elifnaz 'dan Sargı Donation 'ı öğrendikten sonra yüz yüze oturup ANGST İnsanları bahanesiyle programlarımızı sonunda çakıştırabildiğimiz bir isim. İyi ki. Tanışıklığımızdan öte, gelelim bugünkü muhabbetin başladığı yere: Ben yemek yapmayı bilmiyorum. Bir pratiğim veya eğilmeyi isteğim bir alan şimdilik değil — sınıfsaldır. Zeynep'in içerikleri de hayatıma bu noktada dâhil oluyor: ortak arkadaşlarım bir yana, onu ürettiği Reels videolarından da tanıyorum. Estetik açıdan beni tatmin eden editing 'leri olan, "Ben de malzemeleri alıp denesem, sonra böyle Zeynep gibi gülerek yesem mi?" dedirten videolardan bahsediyorum. Zeynep, yaptığı havuç püresiyle Bu açıdan bakınca ilk konumuz sosyal medyada yayımlamak üzere içerik üreticiliğinin kişiyi ANGST ettiren özellikleri. Ortaya bir üretim koyarken — bu tarif vermek de olabilir — sevip sevmeyeceğini düşünmek de bir anksiyete sebebi olabiliyor gayet: İnsanların kafasında bir Zeynep vizyonu var. Kim seni tanıyor, kim seni tanımıyor mesela? Evet, belli bir takipçim var; dolayısıyla yüz bin küsür insanın kafasında bir Zeynep imajı var. (...) Ama şunu fark ettiğim an rahatladım: Ben zaten hiçbir zaman insanların kafasında yarattığı Zeynep'le örtüşmeyeceğim. ANGST edenleri paylaşmanın iyileştirici bir yanı olup olmadığından bahsedip duruyoruz. Konu elbette yine bu yöntemlere geliyor — Zeynep'in bu üretim yolunda ilhamı, sevdiği şeyi yapmaya devam ederken insanı teşvik ettiğini görmek oluyor. Bu etkileşim de onun için bir beslenme şekli. Peki, o hâlde soruyorum, bu sosyal medya akışlarımız arasında kendine ayırdığı zamanı nasıl dengeliyor? Oradan uzak durmam gerektiğini anladığım an kendime zaman tanıyorum. Bu işi yüzde yüz istikrarlı ve sürekli orada olarak yapmak çok büyük bir efor istiyor. O istikrarı düzenli ve dengeli olarak sağlamaya çalışıyorum şu anda. Sırf iyiyi göstermekle de alakalı değil: Bazen sadece kendi kendime kalmak istiyorum ve orada yapay olarak bir şey paylaşmak istemiyorum. O zaman karşıya o doğallığın da geçtiğini düşünüyorum. Anyone Can Cook Atölyesinden bir fotoğraf: Bazlama, azmak ve narenciye Hadi, diyelim ki sosyal medyanın durmadan yeniden üretmeye teşvik ettiği tüketim alışkanlıklarını kendi içimizde dengeledik. Peki platformunu sosyal refah bağlamında nasıl kullanabilir insan? Böylece haberleri takip ederken gelen "İzlemek yetmiyor, ne yapabiliriz?" sorusu üstüne çıkan Sargı Donation'ı konuşmaya geliyor sıra . Sargı Donation, temmuzun başında Ege kıyılarında çıkan yangınların sebep olduğu maddi ve manevi zarara kayıtsız kalamayan 5 insanla oluştu: ben, Altın Tatlı , Birce Kirkova , Zeynep Çıpa ve Cem Özbek. Bu konuyu dert eden insanlar olarak organik olarak bir araya geldik ve "Bir şeyler yapmalıyız," diyerek yola çıktık. Amacımız herkesin eğlenip vakit geçirebileceği, tam gün sürecek bir etkinlik hazırlayıp elde ettiğimiz tüm geliri bağışlamaktı. (...) Ayrıcalıklarının farkında bir kesim olarak bu gerçeğe dikkat çekmek ve doğru bir akış sağlayabilmek için bir alan yaratmış olduk. İlk etkinliğimizi 3 günde imece usülü hazırladık — ben ve Altın poster yaparken Zeynep yemek yapıyordu. Cem host 'umuz oldu, Birce sanatçılarla ilgileniyordu mesela. — Elifnaz Öngören Sargı Donation'ın etkinliğinden Bahar ayları, beden farkındalığı ve eğlenceli beslenme ayları: Zeynep, biz kaydı mart ayında alırken bir retreat planlıyordu — şimdi etkinlik tamamlanmış olsa da geçtiğimiz ay Akyaka Retreats'le planlanıp gerçekleşen atölyelerin planlanma süreçlerini konuşuyoruz. "Bir iş oluyorsa bir anda oluyor," motivasyonuyla şekillenen iş birliğinin sosyal medyada yemek paylaşımı yaparken özbakım ve mevsimsellikle kesiştiği yerlere değiniyoruz. Zeynep, Aposto! Radyo stüdyosunda, Alara'yla konuşuyor Bugün sosyal medyayı bir işe çevirmek, mevsimsel beslenmek, bedenimizin farkında olmak, diyet kültürü, özbakım, sosyal refah girişimi Sargı Donation ve üretimlerin kişiyi yansıtması üzerine konuşuyoruz — benim her zamanki gibi Zeynep'e sorularım var: 🍽 Zeynep'i ANGST edenler ne? 🍽 Sosyal medyayı bir iş hâline getirirken dengeyi nasıl koruyorsun? 🍽 İçerik kürasyonu kurulurken tüketim toplumunun baskısından nasıl uzaklaşabiliriz? Influencer kültüründeki tüketimle arana nasıl bir mesafe koyuyorsun? 🍽 Sargı Donation'ın verdiği güven bu süreçleri yürütürken sana nasıl bir ilham sağlıyor? 🍽 Zeynep neye #HakkımVar diyor? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, Zeynep'le tüketim çılgınlığına kapılmadan "Ne yiyorsan ye, eğlenerek de!" diyerek içerik üretmenin ilhamıyla muhabbete katıl. Yeni bölümü dinle

🍽 ZEYNEP ÇIPA

Mayıs 17, 2022

·

Makale

🏳️‍⚧️ İRİS MOZALAR

İris'le ilk ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum. Muhtemelen bir üç yıl önce, Twitter feed'imin tam ortasında. İyi ki. Mozalar, model , oyuncu ve performans sanatçısı. Bir yandan aktivizmle de uğraşıyor ve hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Bu esnada bitirilmeyi bekleyen bir okulu var: cinsiyet uyum süreci ve ekonomik nedenlerden dolayı donmuş bir şekilde onu bekliyor. İris'e kendisini ANGST edenleri sorduğumda cevap vermeden önce gülüyor: Ben zaten anksiyete hastasıyım. Uyandığım andan uyuyana kadar yaşadığım, hatta rüyalarımda da yaşadığım bir histen bahsediyoruz. En temelde ataerki, cis-seksizm, transfobi, bifobi, homofobi kapitalizm... Bu tür sisteme ve iktidara dair durumlar beni ANGST ediyor. ANGST edenler için yaptıkları, kamusal alana taşıyıp temsil alanı açtığı için teşekkür etmeden konuşmaya devam etmiyorum, bir zahmet . Akabinde gelecek soru bariz: seni ANGST edenler için neler yapıyorsun, İris? Kadınlara, feminizme inanıyorum. Feminist hareket ve LGBTİ+ hakları aktivizmi içerisinde yer almaya çalışıyorum. Ses çıkartmaya çalışıyorum. Terapi alıyorum. İlaçlarımı kullanıyorum ve kendime öz bakım veriyorum. İris Mozalar, Aposto! Radyo stüdyosunda Hakkında açılan ekşi sözlük başlığıyla devam ediyoruz sonrasında. " alevi kürt biseksüel trans feminist vegan kadın " tanımlamasındaki toplumsal dezavantajların hepsine sahip biri olarak bunlarla baş etmenin yöntemi feminizme inanmak oluyor. İris, neredeyse tüm transların maruz bırakıldığı body shaming bir yana moda sektöründe de model olarak varolmaya çalışıyor. Modayı ve modelliği seviyor, sektörde daha çok bulunmak istediği gibi dünya çapında da ismini duyurmak istiyor. Çok fazla alanda bulunarak kendini iyi hissetmeyi amaçlarken bunun onu yorduğunu fark ettiği de oluyor, elbette . Aktivizm yapmak, Twitter'da bir şeyler yazmak bana iyi geliyor ama galiba kendimi unuttuğum zamanlar da oluyor. Bugün ataerkinin kadın kimliğini bir sorun hâline getirmesi, siber zorbalığa maruz kalmak, kimlikteki cinsiyet hanesini değiştirebilmek için devletin zorunlu kıldığı cinsiyet uyum sürecindeki bürokrasi zorluğu, hormonların pahalılığı ve stokların erimesi üzerine konuşuyoruz — benim her zamanki gibi İris'e sorularım var: 🏳️‍⚧️ İris'i ANGST edenler ne? 🏳️‍⚧️ Kesişimsel aktivizm alanların var. Yaşçılıkla karşılaşıyor musun? TERF söylemlerinden kendini nasıl korumaya çalışıyorsun? 🏳️‍⚧️ Cinsiyet uyum operasyonu giderlerini karşılamak için açtığın fon sayfası bağlamında varolan dayanışmayı nasıl deneyimledin? 🏳️‍⚧️ Son dönemlerde hormonlara ulaşmak kısıtlı ve yeteri kadar temsil alanı sağlanmıyor. Bu konuda nasıl bir aktivizm alanı kuruluyor? 🏳️‍⚧️ Natranslar dayanışabileceğimiz neleri gözardı ediyoruz? Nasıl taleplerde bulunabiliriz? 🏳️‍⚧️ İris neye #HakkımVar diyor? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, İris'in Bergen'in İhtiyacım Var şarkısını hatırlatmasının ilhamıyla muhabbete katıl. Yeni bölümü dinle

🏳️‍⚧️ İRİS MOZALAR

Mayıs 10, 2022

·

Makale

🌻 ASLIHAN NİKSARLI

Aslıhan, kendi betimlemesiyle meraklı; doğayı çok seven; öğrenirken doğadan, insanlardan ve farklı türlerden ilham alan biri. 33 yıldır bu gezegende yaşıyor ve kendini kadın olarak tanımlıyor. Herkesten, canlı-cansız tüm varlıklardan ilham alıyorum. Farklı fikirlere kulak kabartıyorum, yeniliklere ve tecrübelere açık olmaya gayret ediyorum, korkularım ve kaygılarımla yüzleşiyorum ve tüm bunları yaparken de doğanın sahibi değil bir parçası olduğum bilinciyle hareket etmeye çalışıyorum. Şimdilik elimden gelenin en iyisi bu ama yarının getireceği her şeye açığım. Gezegenin ihtiyacı olan değişim olana kadar durmak yok! Eski caz davulcusunu ANGST edenler kapalı alanlar yani istediği zaman istediği yerlerden çıkamayacağını bilmek; iletişimsizlik; kayıplar, tahribatlar; birlikte olamamak ve birlikte düşünememek. Aslıhan Niksarlı Aslıhan aynı zamanda Dr. Jane Goodall tarafından çocuk ve gençlerin çevre, hayvanlar ve insanlar için çalışarak içinde bulundukları topluluğa ilham vermeleri ve değişime öncülük etmeleri amacıyla başlatılan küresel bir hareket olan Roots & Shoots'un Türkiye ağının Dernek Başkanı. Dolayısıyla onu ANGST edenlere karşı "Umutlu ve pozitif kalmaya çalışıyorum," dediğinde şaşırmıyorum: Günün sonunda umutluyum; anksiyeteyi ve hayal kırıklığını yaşamanın iyileştirici bir tarafı var. Birlikte harekete geçmek güçlendirici ve ilham verici. Kolektif olarak yaptıklarımız, ANGST edenlere karşı çok daha güçlü. Ona güç verenler arasında bu yolculuk esnasında tanıştıkları — şempanzelerle çalışma imkânı buluyor; Roots & Shoots Türkiye'de gençler ve çocuklarla beraber hareket ediyor. "Çevrelendiğimi biliyorsam heyecanlanıyorum," diyor hemen sonrasında. Bütün bunlar olurken durmayı da öğrenmeye çalışıyor. Anksiyetik hisleri yaşamak hakkı değilmiş gibi davrandığı bir dönem yaşamış da olsa "Daha iyi bir gezegende hep birlikte nasıl yaşarız?" sorusuna odaklanmanın onu güçlü kıldığını ifade ediyor. Aslıhan, Yuki, Jasmin ve Alara Podcast kaydında da dinleyeceğin üzere gelelim Aslıhan'la nasıl tanıştığımıza. Esmiyor'un Sürdürülebilir Seyahat etkinliğine giderken "iklim native" bir gündelik hayat pratiğim olmadığı için biraz kaygılı hissediyordum. "Burada olmaya hakkım var mı?" sorusu aklımdan da pek çıkmıyordu. Bu esnada Derin ve Utku, etkinliği sunarken manifesto yazımı esnasında dikkat etmek isteyeceklerimizi sordu. İçimden kapsayıcı yaklaşımı geçirirken Aslıhan'ın sesinden söylemek istediğim cümleleri duydum. Yanına gitmem ve tanışmamız da çok uzun sürmedi. Jasmin ve Aslıhan Bugün ANGST edenlere karşı beraber hareket etmeyi; çocuk ve gençlere tepeden inme bir yerden yaklaşmamayı; krizler çağında yaşamayı ve zihne bu dağınıklığın yansımasını; kapsayıcılık ve birbirimizi dinlemeyi; herkesin üstün yararını gözetmeyi konuşuyoruz — benim her zamanki gibi Aslıhan'a sorularım var: 🥁 Aslıhan'ı ANGST edenler ne? Onlara karşı kendini nasıl koruyorsun? 🥁 Roots & Shoots Türkiye ilhamını nereden alıyor? 🥁 Jenerasyonlar arası iletişim deneyimi nasıl ilerliyor? Tepeden inme bir misyon edinmeden çocuk ve gençlere temsil alanı sağlamak nasıl bir yolculuk? 🥁 Caz davulculuğu, dedenin müziğe ve bitkilere ilgisi senin hikâyeni nasıl etkiledi? 🥁 Bonobolarla çalışmak nasıl bir deneyim? 🥁 Aslıhan'ın neye #HakkımVar diyor? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, Aslıhan'ın katkıda bulunduğu "Çocuklar için değil, çocuklarla birlikte!" yaklaşımının ilhamıyla muhabbete katıl: ASLIHAN'LA TANIŞ

🌻 ASLIHAN NİKSARLI

Nisan 26, 2022

·

Makale

ESMİYOR PODCAST

Bugünün ANGST edenleri iklim krizi ve gelecek kaygısı. Çünkü biliyorsun, tarihler yaklaşıyor. Esmiyor'un "Neden iklim krizi?" sorusuna verdiği yanıtla başlayalım: Dünyanın ve gelecek nesillerin yüz yüze kaldığı en büyük risk iklim değişikliği. Bilim yıllardır bunu söylüyor… Ama neden? İklim krizi hakkında gerçekten endişelenmeli miyiz? Ve dönülmez bir sonun başlangıcında mıyız? Yapabileceğimiz hiç mi bir şey yok? Bu büyük ve hayati soruları sormak için bir araya geldik. Bu soruları herkesin anlayabileceği bir dilden sormanın vakti geldi de geçiyor . Derin Altan Derin ve Utku'nun bir "ikili" olarak değil, farklılıklarını da konuştuğumuz bir muhabbetin içindeyiz. Onları ANGST edenlerin Esmiyor'a hazırlık sürecinde gelen bir reddedişle kendini iyice gösterdiğini öğreniyoruz bunlarla birlikte. Mesela "Bir ebeveynin hayattaki görevi nedir?" sorusu bile repertuvarda — " 2020 bakışıyla değil, 2040 için hazırlanması gerekiyor yapılacakların," diyor Derin. Konu ANGST edenleri nasıl yöneteceğimize veya onlara neyin iyi geleceğine geldiğinde İklim Çemberi 'nden bahsediyoruz. Bu buluşmalar, yalnız olmadıklarını hissettirerek kaygılarla savaşma konusunda yardımcı olmuş Derin ve Utku'ya. Utku Güven Bugün çevre ve iklim kültürü alanında içerik üretmek; yaygın anksiyete bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktiviteyle yaşamak; gelecek kaygısıyla başa çıkmak; aktivizm alanlarını içselleştirmek ve her şeyin sınıfsal ve politik olması üzerine konuşuyoruz — benim her zamanki gibi Derin ve Utku'ya sorularım var: 🌡 Derin ve Utku'yu ANGST edenler ne? 🌡 İklim krizi konusunda içerik üretmek ANGST edenlere karşı nasıl yardımcı oluyor? ANGST edenleri konuşmak iyileştirici bir deneyim olarak yansıyor mu? 🌡 İklim anksiyetesiyle başa çıkarken birbirinize nasıl destek oluyorsunuz? 🌡 "Green is the new sexy," derken ya yeşil aklama yiyorsak? 🌡 Vogue'dan ödül almak bir yeşil iletişime alan tanıma örneği mi? 🌡 Derin ve Utku neye #HakkımVar diyor? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, Derin ve Utku'nun aktivizmle birleşen arkadaşlıklarının ilhamıyla muhabbete katıl. 🌞 İlk bölüm: 🍃 İkinci bölüm: ⚠️ Editörün notu: Minik bir tetikleyici uyarımız mevcut — ilk bölümün sekizinci dakikasında bir int*har anısı var. Dinlemek istemezsen haberin olsun.

ESMİYOR PODCAST

Nisan 19, 2022

·

Makale

ALARA CİVELEK VE DURU BARBAK

Basit sorulardan başlayalım istiyorum — en azından ben, kayıtta da duyacağın gibi , iklim ve çevre aktivizminin ayrıştığı alanların farkında değildim. Alara ve Duru'nun yönettiği hesabı takip etmeyi bu yüzden seviyorum. Bir özneye sormak, iklim anksiyetesinin tam ortasından bizlere seslenen iki aktivisti dinlemenin tam karşılığı diye düşünüyorum. Belki hatırlarsın, daha önce Çevreci Geek 'le 1,5 derece üzerine konuşmuştuk . Bilim insanları kontrol edilebilir sorun seviyesini 1,5 derecelik küresel ısınma olarak kabul ediyor. 2050’ye kadar enerji sektöründen ve mümkünse diğer sektörlerden salınan karbondioksiti net sıfıra ulaştırmak, küresel ısınmayı 1,5 derecede tutmanın ya da buraya geriye çekmenin ilk adımı olacak. Duru Barbak ve Alara Civelek, Küresel İklim Grevi'nde ANGST İnsanları'nın 5. bölümü de bu farkındalığa odaklanan iki iklim aktivistinin yolculuğuna bu yüzden odaklanıyor — Alara ve Duru, 1.5 Derece isimli blog 'larında iklim krizi ve çevre farkındalığı yaratırken sosyal meselelerin kesişimsel alanlarından da bahsediyor. Kaynaklar çeşit çeşit ama ortak olan meselenin sistem değişikliğinde yattığının vurgusu oluyor. Mesela Instagram'ın verdiği infografik bilgilere göre 1.5 Derece'nin takipçi kitlesinin %86'sı kadınlardan oluşuyor. Öğreniyoruz ki çoğu çevre sayfalarının cinsiyet dağılımları benzer. Instagram'da 1.5 Derece Yani konuşacak çok şey olduğu gibi meseleyi ele almak gereken de bir sürü bağlam var. O zaman sistem değişikliğini talep ederken hep birlikte konuşmaya devam etmekten ve öğrenme alanlarında aktif kalmaktan bahsetmemek işten değil. Çevreci Geek, yazısını "Elimizde teknoloji var, eksik olan politik irade," diyerek bitirmişti. O hâlde biz de şöyle ekleyelim: "Yaşanılabilir bir gelecek talep etmeye #HakkımVar!"

ALARA CİVELEK VE DURU BARBAK

Nisan 12, 2022

·

Makale

EDA ÇAKMAK

ANGST İnsanları podcast serisinin dördüncü konuğu kendini "kuir, feminist, beden olumlayıcı (body positive), kızgın," kelimeleriyle Instagram profili üzerinden yansıtan; calling mag , manifold ve Başka Sinema 'daki varlığıyla tanıdığımız yazar, sosyal bilimci ve moda teorisyeni Eda Çakmak . Belki de sen onu @edakomoda olarak tanıyorsun. Eda'yla sosyal medya profilleri üzerinden tanıştım — özellikle "kızgın" kelimesini tercih edişiyle duygularıma tercüman içerikleri, karşılıklı oturup bir podcast kaydı için buluşmayı benim için daha da özel hâle getirdi. Mart ayının başında kahve içmeye kavuştuk, kayıt vakti gelince stüdyoya doğru yollandık. Bu esnada aktivizm alanlarını dinledim; haberdar olmadığıma üzüldüğüm Kural Tanımayan Bir Moda Kılavuzu 'nu öğrendim Eda'dan. Eda , Aposto! Radyo stüdyosunda Pandemi sürecinin ortasında doktorumla tekrar antidepresana başlamam konusunda mutabık kaldığımızda kaygılarımdan biri daha önce kullandığım ilaç nedeniyle aldığım 16 kiloydu. Sağlığım için aldığım bir kararda aklıma ilk gelenin bu olması, özellikle fark ettiğim, ancak üstünde durmaktan kaçtığım bir detaydı. Biz Eda'yla bunun üzerine de konuştuk. Bugünün bölümünde çıplak olmamaya çalışırken giyecek bir şey bulamamak, 52-56 skalasında giyinmeye çalışırken kısıtlı tercihlere sıkıştırılmak, diyet kültürüyle cebelleşmek, kendine şefkatli davranmak, beden olumlama ve nötrlüğü, yaşlanma sürecinin dile yansıyışı üzerine eğiliyoruz — benim her zamanki gibi Eda'ya sorularım var: 👙 Eda'yı ANGST edenler ne? 👙 Yazdıkların ANGST edenlere karşı nasıl yardımcı oluyor? ANGST edenleri konuşmak iyileştirici bir deneyim olarak yansıyor mu? 👙 Dışarıdan gelen baskıyla nasıl başa çıkılıyor? Kendimize yaptığımız baskıyı ne yapacağız? 👙 Yaşçılık aktivizm alanını nasıl etkiliyor? 👙 Peeta Mellark mı Gale Hawthorne mu? 👙 Eda neye #HakkımVar diyor? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, Eda'nın "Canım öfkem," diyerek ifade etmekten çekinmediği kızgınlığının ilhamıyla muhabbete katıl: EDA'YLA TANIŞ

EDA ÇAKMAK

Nisan 5, 2022

·

Makale

ROBER KOPTAŞ

ANGST İnsanları podcast serisinin üçüncü konuğu kendine ve insanlara açtığı aktivizm alanlarıyla, Agos ve Aras Yayıncılık 'taki varlığıyla tanıdığımız Rober Koptaş . Rober'le pek de sevmediğim bir alanda yaptığım yüksek lisans maceram esnasında KÜLTÜR.İSTANBUL 'un kuruluş sürecinde gerçekleştirilen bir oturumda tanışmıştım — yakın bir arkadaşım Yesayan Salonu 'ndan bahsetmiş, moderatörü olduğum Yayıncılık Masası'nda Rober'in olacağını haber vermişti. Orada, eril tahakkümü ve beyazlığı oldukça hissettiğim noktalarda bana alan açan ve sesime destek veren kişi Rober'di. Dolayısıyla kayıtta da dinleyeceğin gibi Galata'da kendisini misafir etmek benim için mutlu anacağım, şahane bir anı oldu. Rober, Aposto! Radyo stüdyosunda Rober, bir başka konuşmamıza Aslan Kadının Mirası kitabını önererek edebiyat bağımıza değinmişti — sonrasında Ermeni kültür ve edebiyatı üzerine kitaplar basan Aras Yayıncılık'ta bir buluşmamızda daha fazla kitap önerisi alabildim. Annemin yıllardır aklında kalan Foto Galatasaray 'ı seçtiğimi görünce seçkileri Aşiq û Maşûq , Gâvur Mahallesi ve Yalnızlar oldu o gün. Eklemeden geçmeyeyim, kayıtta da tutku alanlarımızı duyacaksın. Bu bölümde terapi süreçleri, memleketin hâli, ANGST edenlerin kaynağı zorlu bir ailede büyümenin getirdikleri, yatılı okulda hayatta kalmak, Türkiyeli bir Ermeni olmak, kimlikte isminin Murat olarak geçmesi, Türkiye’de Ermeni Edebiyatı’yla ilgili bir yayınevinde editörlük ve bireysel yaranın politikayla bağını kurmak üzerine konuşuyoruz — benim her zamanki gibi Rober'e sorularım var: Rober'i ANGST edenler ne? Agos ve Aras Yayıncılık ANGST edenlere karşı nasıl yardımcı oluyor? ANGST edenleri konuşmak iyileştirici bir deneyim olarak yansıyor mu? Kişiyi yakan meseleye yakın olmak nasıl bir deneyim? Kimlikten uzaklaşmak mümkün mü? Kendini politik alanlardan uzak kalma arzusundan nasıl koruyorsun? Rober neye #HakkımVar diyor? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, Rober'in kendine yaptığı okumanın ilhamıyla muhabbete katıl: ROBER'LE TANIŞ

ROBER KOPTAŞ

Mart 16, 2022

·

Makale

SEÇİL EPİK

ANGST İnsanları podcast serisinin ikinci konuğu Umami Kitap , Argonotlar Sanat ve Epik Ne Okuyor? 'daki kuir feminist kitap önerileriyle tanıdığımız Seçil Epik . "ANGST olduğum şeylere karşı ne yapabilirim?" dediği noktada kendini feminist ve LGBTİ+ hareketin ortasında bulan biri Seçil. Türk Dili ve Edebiyatı okuyup uzun süre editörlük yapan ve şimdi de devam eden, Tumblr blog 'unu bir bültene çevirip bizi kuir feminist kitap öneriyle mutlu eden, "Alara, senin için bu dünyada bolca yer var," diyecek kadar nezaketle kapsayıcı yaklaşan bir ANGST eden. İyi ki var. Seçil, Aposto! Radyo stüdyosunda Kurulduğunu gördüğüm gibi hayranlıkla "Umami Kitap'ı kurmak nasıl benim aklıma gelmez?" gibi çocukça sorulara boğan, aynı çocuksulukla heyecanlandığım ve her daim okuyucusu olarak bağım kalmasını istediğim kitabevinin kurucularından Seçil'e sorularım var: Seçil'i ANGST edenler ne? Nasıl kuir feminist kitaplar önermeye başladın? Umami Kitap'ı kurmaya nasıl karar verdiniz? İlk kitap neden Yakut Orman oldu? Molly'nin butch -fobisi ve antisemitizmiyle ilgili konuşalım mı? Yeni çıkacak kitap hangisi? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, Epik'in okuduklarının ilhamıyla muhabbete katıl: SEÇİL'LE TANIŞ

SEÇİL EPİK

Mart 3, 2022

·

Makale

İLAYDA ESKİTAŞÇIOĞLU

ANGST İnsanları podcast serisinin ilk konuğu Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi 'nin 2020'nin kasım ayında Genç Araştırmacılar Sempozyumu: Toplumsal Cinsiyet ve Haklar sunumunda tanıştığım, gülüşüyle "ANGST mı ediyorduk bir şeyleri ya?" diye sorduran, insanı araştırmaya ve çözüme teşvik eden biri. İlayda Eskitaşçıoğlu , insan hakları hukuku alanında doktora öğrencisi ve Konuşmamız Gerek Derneği 'nin eş kurucularından. Regl yoksulluğu ve mücadelesine günlerini ayıranlardan — ANGST edenlerden, # HakkımVar demeye alan açanlardan. İlayda, Aposto! Radyo stüdyosunda Neredeyse 2 yıl önceki sunumumda "Sanırım ben şanslı olanlardanım çünkü büyürken İpek Ongun okumadım," diyerek genç yetişkin edebiyatında toplumsal cinsiyet rollerini irdeliyordum. Devam etmek bir yana, regl olanlardan olarak İlayda'ya sorularım var: Regl yoksulluğu nedir, Türkiye'de durum ne? Konuşmamız Gerek Derneği 2016’dan beri neler yapıyor? Yalnızca kadınlar regl olmuyor — kapsayıcı dil konusunda ne yapmak gerek? Meseleye büyük şehrin ayrıcalıklı kesimlerinden bakarken aklımızdan çıkmaması gerekenlerden bahsedelim mi? "Biz en iyisi bir özneye soralım," diyerek çıktığımız bu yolculuğun tam ortasından, konuşmamız gerekenlerin merkezinden muhabbete katıl: İLAYDA'YLA TANIŞ

İLAYDA ESKİTAŞÇIOĞLU

Ocak 29, 2022

·

Makale