Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →Türk Ceza Kanunu ile ilgili hikayeler
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA), 2024 Adalet Gözlem Programı Raporu’na göre ifade ve basın özgürlüğü davalarında yargılananlar arasında en sık dava açılan gruplar aktivistler, öğrenciler ve gazeteciler oldu. 76 kişinin toplamda 233 yıl 4 ay 14 gün hapis cezası aldığı belirtilen raporda, 21 gazetecinin tutuklu olduğu vurgulandı.
Türkiye’de hukuk devletine dönüş, ancak yargının evrensel standartlara dönmesi ve araçsallaşmaktan kurtulması ile mümkün olabilir.
Bu düzenlemenin toplum üzerindeki etkisi geniş çaplı olacak; özellikle medya kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve akademisyenler, otosansür uygulamak zorunda kalacaklardır. Cesur kalem sahipleri de ağır cezalarla karşılaşacaklardır. Toplum olarak bu konunun yakın takibinde olmak, ifade özgürlüğünü savunmak ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkmak, demokratik değerlerin korunması adına bir zorunluluktur.
14 Eki 2024
25 Tem 2024
''Bir ceza normu, suç olarak düzenlenen eylemi açık bir şekilde tanımlamıyorsa, o düzenlemenin suçların ve cezaların kanuniliği ilkesine uygun olduğunu söylemek mümkün değildir.''
Depreme gerçek anlamda hazır olabilmek için sistemi baştan sona değiştirmek, sorumluları tek tek işaret etmek gerektiği, 1999’dan bugüne net biçimde görülüyor. Ancak popülizm ve iktidar mücadelesi, bütün bunlara karşı hep galip geliyor.
Yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana gerçekleşen uygulama da yukarıda belirtilen endişeleri haklı çıkarmıştır. Gerçekten de, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre, bu düzenleme kapsamında son bir yılda en az 33 gazeteci hakkında soruşturma açılmış, altı gazeteci gözaltına alınmış, dört gazeteci de tutuklanmış fakat ve kısa süre sonra serbest bırakılmıştır.
09 Kas 2023
Sözleşmenin ağır ihlâline neden olan uygulamaların sona erdirilmesi için Mahkemenin bu bulgularının devam eden yargılamalarda dikkate alınması, kesinleşmiş kararlar açısından ise yeniden yargılama nedeni kabul edilerek yeniden yargılama yolunun açılması gerekir. Aksi tutum hem mağduriyetleri ağırlaştıracak hem de Türkiye’nin Avrupa Konseyi ve hür dünya ile ilişkilerini daha da bozacaktır. Eğer kararın gereği yerine getirilmezse tüm toplum bunun yaratacağı olumsuz sonuçlardan etkilenecektir.