<img src="https://images.aposto.com/2024/1/6/1708158215411.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.78" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">İllüstrasyon: Variety🎬 Pedro Pascal, Vanessa Kirby, Joseph Quinn ve Ebon Moss-Bachrach’ın Fantastic Four'u&nbsp;(Fantastik Dörtlü) canlandırmak üzere MARVEL Sinema Evreni’ne dahil oldukları açıklandı.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Bir adım geriden:&nbsp;20th Century Fox’a ait MARVEL çizgi roman karakterleri Fantastic Four, 2019’da Disney’in şirketi satın almasıyla MARVEL Sinema Evreni’ne dahil edilebilecek hâle gelmişti.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Sırada ne var?&nbsp;Oyuncular, karakterlerini ilk kez 2 Mayıs 2025’te gösterime girmesi planlanan Thunderbolts ve 25 Temmuz 2025’te çıkacağı öngörülen The Fantastic Four filmlerinde canlandıracak.</li></ul>

Aposto Gündem

<span fr-original-class="customBullet" fr-original-style="font-size: 24px; vertical-align: middle; display: inline-block;" style="font-size: 24px; vertical-align: middle; display: inline-block; box-sizing: border-box;">•&nbsp;12 Aralık'ta fidye yazılımı grubu Rhysida'nın saldırısına uğrayan <a fr-original-style="" href="https://www.polygon.com/23998399/insomniac-games-sony-hack-marvel-wolverine" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Insomniac Games</a>, saldırganların talep ettiği 2 milyon doları ödememesi sonucunda geniş çaplı bir sızıntı ile karşı karşıya kaldı. Şirket içi konuşmaları içeren 1.67 terabaytlık veri, Insomniac'ın merakla beklenen Wolverine oyununa ilişkin bilgileri de ortaya çıkardı.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Detaylar:&nbsp;Bu bilgiler arasında seviye tasarımı, karakterler ve oyundan ekran görüntüleri yer alıyor. Ayrıca, Sony ve Marvel arasında imzalanan ve ilki Wolverine olmak üzere toplamda üç yeni X-Men oyunu olduğunu gösteren bir yayıncılık anlaşması olduğu; oyun başına 120 milyon dolar harcamayı planlayan Sony'nin Wolverine'i 1 Eylül 2025'e kadar, diğerlerini ise sırasıyla 2029 ve 2033'ün sonuna kadar piyasaya sürmesi gerektiği belirtiliyor.</li></ul>

Quando

<h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Tek isim, 7 karakter </h3>Richard III, 1995 | Yönetmen: Richard LoncraineModern Shakespeare uyarlamasıyla hırs ve entrikaları 1930'lar İngiltere’sine taşıdı.Gods and Monsters, 1998 | Yönetmen: Bill CondonYönetmenlik günleri geride kaldı, emekliliğinde içsel bir yolculuğa çıktı.X-Men, 2000 | Yönetmen: Bryan SingerMutantların “başka” bir yol izleyebileceğine inandı, Magneto adını aldı.The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring, 2001 | Yönetmen: Peter JacksonTolkien’in fantastik üçlemesinde Yüzük’ü yok etmek için yol gösterdi ve savaştı.Flushed Away, 2006 | Yönetmen: David Bowers, Sam FellLüks bir dairenin banyosundan yanlışlıkla kanalizasyona düşen farelere korku saldı.Mr. Holmes, 2015 | Yönetmen: Bill CondonDedektiflik günleri geride kaldı, demansla mücadele ederken son vakasını hatırlamaya çalıştı.The Good Liar, 2019 | Yönetmen: Bill CondonUzmanı olduğu dolandırıcılıklardan sonuncusu, bir kedi-fare oyununa dönüştü. <h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Yakın plan</h3>2017 baharı. Boynumda 36. İstanbul Film Festivali'nin ekip kartı, Boğaziçi Üniversitesi'nin Albert Long Hall'ündeyim. Görevim, festivalin sosyal medya hesaplarından paylaşılmak üzere görüntü kaydetmek. Salon tıklım tıklım ama izleyiciden çıt çıkmıyor. Sahnede güçlü bir ses, büyük bir aura var: Sir Ian McKellen, Melis Behlil'le söyleşisinin öncesindeki monoloğu boyunca Shakespeare'den tirad da atıyor, espriler de yapıyor. Ama tüyleri diken diken eden an bir başka. Kollarını iki yana açıp havaya kaldıran McKellen, gür sesiyle The Lord of the Rings: The Fellowship of the Rings'deki efsane repliğini haykırıyor: You shall not pass!&nbsp;Festivalin sosyal medya takipçileri o anı biraz titrek izliyor; ellerim titriyor.&nbsp;<img src="https://images.aposto.com/2023/4/4/1684419034558.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.79" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Ian McKellen, Peter Jackson'ın 2001'de başlayan Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi ve 2012'de başlayan The Hobbit Üçlemesi'ndeki Gandalf karakteriyle özdeşleşti. | Kaynak: IMDbBritanya'da yaşayıp Londra'daki tiyatro sahnelerini takip edemediğimden ve 90'larda ağır dramaları takip edebilecek yaşta olmadığımdan Ian McKellen'la birçok akranım gibi Magneto ve Gandalf rolleri sayesinde tanışıyorum 2000'lerin hemen başında. Yıllar geçtikçe hem eski hem de yeni filmlerinde, yer yer sakin yer yer coşkulu olan performanslarında nasıl ikna edici performanslar sergilediğini görüp ona her seferinde biraz daha saygı duyuyorum. Bir yandan da özgürce yaşadığı LGBTİ+ kimliği ve cesurca sürdürdüğü aktivizmiyle kalbimi çalıyor.Ian McKellen, tiyatro geleneğini yaşatan etkili oyunculuğu ve karizmasıyla biyografik yapımların tarih sayfalarından ana akımın fantastik dünyalarına uzanan sinema kariyerine devam ediyor. Onu çok yakında Shakespeare modern uyarlaması Hamlet Within’in hayaleti ve 1930'larda geçen suç draması The Critic’in tiyatro eleştirmeni olarak izleyeceğiz. <h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Diyor ki...</h3><blockquote fr-original-style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(0, 121, 228); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px;" style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(0, 121, 228); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px; margin: 0px 0px 1em; border-left-style: solid; box-sizing: border-box;">Oyunculuk çok kişisel bir süreç. Kendi kişiliğinizi ifade etmekle ve oynadığınız karakteri kendi deneyiminizle keşfetmekle ilgili. Bu yüzden hepimiz farklıyız. </blockquote> <h3 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Bir keşif</h3><img src="https://images.aposto.com/2023/4/4/1684418917393.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.51" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">The Prisoner | Kaynak: IMDbThe Prisoner, 2010 | Yaratıcı: Patrick McGoohan, George MarksteinNew Yorklu bir adam; gizemli, pitoresk, kendisini "İki" olarak bilinen bir adam tarafından yönetilen ve kaçışı imkânsız The Village'da uyanır. Herkes ona "Altı" olarak seslense ve var olan tek gerçekliğin The Village olduğu söylense de o, başka bir hayatı olduğuna ve başka biri olduğuna dair fikir kırıntılarına sahiptir. Kendine hedefler belirler: The Village'ın nerede olduğunu, İki'nin kim olduğunu ve özgür olduğu söylenmesine rağmen neden orada tutsak tutulduğunu öğrenecektir. 1960'lar Britanya'sının kült dizisi, 6 bölümlük bir mini-diziye dönüşüyor.

Duende İzleme Listesi

25 Mayıs, oyuncu Ian McKellen'ın doğum günü.

İyi ki doğdun Ian McKellen!

🦸 Stan: <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/derysayin/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Derya Sayın</a>How would you complete the sentence: “I am a fan of …” What were the universes you were a fan of during your childhood?This question has a very long answer. I’ve always been someone who was a fan of something and made a “big deal” out of them. Growing up, my answer to something that I was a “fan of” would definitely be Harry Potter.&nbsp;To me, the Harry Potter universe had been a gateway to friendships and writing. However, I now stopped supporting the author due to some problematic political opinions she has, therefore shelving my obsession with the universe. Besides Harry Potter, I could count a couple of things that I was a fan of growing up, which had an effect on my developing personality:&nbsp;<ol fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Group Hepsi,&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Tokio Hotel,&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">My Chemical Romance,&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Doctor Who,&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Sherlock Holmes (especially the BBC production TV series),&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Les Misérables (the musical movie),&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Marvel Universe (especially the&nbsp;X-Men series),&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Robin Hobb’s The Realm of the Elderlings series.</li></ol>How does what you are a fan of affect you, your life, and your creations?My love for writing had been the biggest thing my admiration, or, “fanning” brought me. The friend who introduced me to Tokio Hotel also introduced me to a fan website which was dedicated to the band. On this website, I was taken in by fanfiction, both writing and reading fanfiction contributed to my developing a reading habit. Although my fanfiction creations started with Tokio Hotel, they skyrocketed during my fan phases for Sherlock (BBC) and Les Misérables.&nbsp;Do your creations intersect with your admirations/fanning?Maybe not directly with what I create today, but I believe them to be the reason behind why I create what I do today. Writing fanfictions and growing up on fan websites pulled me into analysing popular culture, after all. As an art historian who has a Master’s degree in Women’s and Gender Studies, I can say that popular culture (regardless of the time period) has a direct influence on art and social structures. Currently, I take great care to analyse an artwork through a feminist and diverse perspective, which I think is a habit I developed during the process of dissecting popular culture in the first place.&nbsp;Is there a universe you would like to live in? What does it look like?I think it’ll be a trick answer but I think I would mostly want to live in the Doctor Who&nbsp;universe. In this way, I wouldn’t have to live in one single universe but could instead take a TARDIS and travel throughout different time periods and planets and avoid giving an actual answer to this question forever!

Fanon

Who are you a fan of, Derya?

Stan #6: Derya Sayın

🦸 Stan: <a fr-original-style="" href="https://www.instagram.com/derysayin/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Derya Sayın</a>“Hayran olduğum şey,” diye başlayan cümleyi nasıl devam ettirirsin? Küçükken hayran olduğun evrenler var mıydı?Bu sorunun çok uzun bir cevabı var aslında. Her zaman bir şeylere hayran olan ve hayran olduğum şeyleri “abartan” biri olmuşumdur. Büyüme çağımda “hayran olduğum şey” sorusuna kesinlikle Harry Potter cevabını verirdim. Harry Potter evreni benim için arkadaşlıklara ve yazma serüvenime açılan bir kapı gibiydi. Ancak artık politik birtakım düşünceleri nedeniyle serinin yazarını desteklemeyi bıraktığımdan bu hayranlığı da rafa kaldırdım.&nbsp;Bunun dışında büyürken kimliğimin gelişmesine katkı sağlayan birkaç hayranlığımı sayayım:&nbsp;<ol fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Grup Hepsi,&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Tokio Hotel,&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">My Chemical Romance,&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Doctor Who,&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Sherlock Holmes (özellikle BBC yapımı dizi),&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Les Misérables (2012, Yön. Tom Hooper),&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Marvel Evreni (özellikle X-Men serisi),</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Robin Hobb’un The Realm of the Elderlings serisi.</li></ol>Hayran oldukların seni, senin hayatını ve senin üretimlerini nasıl etkiliyor?Hayranlıklarımın bana kazandırdığı en büyük şey yazma aşkı. Ortaokulda beni Tokio Hotel’le tanıştıran bir arkadaşım, aynı zamanda bana Tokio Hotel’e adanmış bir hayran forumu göstermişti. Bu forumda yazılan hayran hikâyeleri beni çok etkilemişti; hem yazması hem de okuması zaman içerisinde okuma alışkanlığımın oluşmasına da katkı sağlamıştı.&nbsp;Tokio Hotel'le başlayan bu hayran hikâyesi üretimlerimin Sherlock (BBC) ve Les Misérables hayranlıklarım sürecinde tavan yaptığını hatırlıyorum.Hayran oldukların ürettiklerinle kesişiyor mu?Belki direkt olarak ürettiklerimle değil ama bugün ürettiğim şeyleri üretme sebebimin altında hayranlıklarımın yattığına inanıyorum. Hayran hikâyesi yazmak ve forumlarda büyümek beni ister istemez popüler kültürü inceleme ve analiz etmenin içine çekmişti.&nbsp;Yüksek lisansını Kadın ve Cinsiyet Çalışmaları bölümünde yapmış bir sanat tarihçisi olarak söyleyebilirim ki popüler kültür—hangi dönemin olursa olsun—direkt olarak sanat ve sosyal dengelere etki eden bir şey.&nbsp;Bugün analiz ettiğim bir sanat işini feminist, çoksesli, gibi bir perspektiften okumaya dikkat ediyorum ve baktığımda bu alışkanlığımı da ilk olarak popüler kültürü çözümleme sürecimden çıktığını düşünüyorum.İçinde yaşamak istediğin evren hangisi? Orası nasıl bir yer?Hileli bir cevap olacak ama sanıyorum en çok Doctor Who evreninde yaşamak isterdim. Böylece aslında tek bir evrende yaşamak yerine TARDIS’i alıp birçok farklı zaman ve gezegen gezip bu soruyu asla cevaplamak zorunda olmadan sonsuza kadar gezinebilirdim.

Kimin hayranısın, Derya?

<img src="https://images.aposto.com/2022/6/5/1659101498091.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.66" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Kapak: Whilce Portacio<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Efsanevi X-Men yazarı Chris Claremont, Gambit&nbsp;yazıyor. Nasıl okumayalım ki biz bu kitabı? Yanına da Sid Kotian’ı almış. Heyecan doluyum.Çapkın hırsızımız bu sefer yanında gençleşmiş Storm&nbsp;ile maceralara koşuyor. İkili Shadow King’den kaçacak mı? Yoksa sayının sonunda gördüğümüz şeylerle Kajun dostumuz geçmişinin bedellerini mi ödeyecek? Ororo ne zaman tekrar büyüyecek? Tüm bu soruların cevabı bu seride. Hepimizin kalbinde yer eden 90’lar X-Men’inden bir kesit olarak izlediğimiz bu seri, Uncanny X-Men #267&nbsp;sırasında gerçekleşiyor.Kitap kaykaylı bir kızın birine çarpmasıyla açılıyor. Bir de bakıyoruz kızın çarptığı kişinin yanında seriye ismini veren kahramanımız Gambit. Cüzdanını çaldırdığını düşünen adam tam “yakalayın şu kızı” diye bağıracakken bir de bakıyor, cüzdanı cebinde. Kahire sokaklarında hırsızlık yaparak büyüyen Ororo Munroe’nun hırsızlık yeteneklerini test eden Gambit, bu büyümüş de küçülmüş Storm ile işbirliği yapacağını biliyor. İlk sayfada kaykayla çarptığı adamın evini soymaya giden Storm ve Gambit, kasayı kolayca açıyor ve çantalar dolusu parayla evden uzaklaşıyor. Gambit ise her fırsatta Storm’a ders vermekten kaçınmıyor. Shadow King ile geçmişi olan Storm, nasıl bir yaratık olduğunu Gambit’e açıklarken biz de öğreniyoruz ki Shadow King şu an bir FBI ajanı kılığındaymış. Hayatta en sevdiği şey X-Men’e zulmetmek olan Shadow King, yine oyunlar peşinde. Ororo da bu oyunun farkında olmadan Shadow King’e kendisini hatırlatıyor ve sayı burada bitiyor. Yoksa bitmiyor mu? Dünyadan çok uzakta bir gezegende, kim olduğunu anlamadığım bir kelle avcısı, şarkıcı mutant Lila Cheney’nin peşine düşmek için Gambit’i kullanacak. Bakalım sonraki sayıda neler olacak.Chris Claremont X-Men yazıyor. Bize de okumak düşer. Sid Kotian ise 90’ları andıran stiliyle seri için çok iyi bir çizer olmuş. Yıllar önce göz kırptığı bir şeyin kitabını yıllar sonra yazması Claremont için zevkli olsa gerek. Çünkü bizim için kesinlikle öyle. Kitap da çok eğlenceli. Çocuk Storm’u izlemek özellikle bu hikâye için çok iyi olmuş. Mutantlarımızın yıllarca arka planda bırakılmasından sonra okuyucular için sadece Gambit’in yürüteceği bir seri biraz zor olabilirdi. Son solo serisi 10 yıl önce çıkan, en son 2018’de Rouge ile rafları gören Gambit yüzümüzü güldürüyor. Seri gerçekten çok eğlenceli. Hem klasik X-Men fanları hem de yeni yeni Kajun mutantımızla tanışmak isteyenler gönül rahatlığıyla okuyabilir. Unutmayın, kitabı efsanevi Chris Claremont yazıyor.

Chris Claremont & Sid Kotian

Gambit #1

<img src="https://images.aposto.com/2021/7/5/1628858347850.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.66" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Favori Mutantlarımızın yeni sayısı karşımızda. Gerry Duggan ve Pepe Larraz bu sayıda da şov yapmaya devam ediyor. İlk sayıda galaktik bir kumarhanenin bahsiyle Dünya’nın yok edilmeye çalışıldığını görmüştük. Bu sayıda da bu tema devam ediyor. Belki biraz daha sürer. Artık X-Men de bu durumu öğrendi. O yüzden pek devam edeceğini sanmıyorum. Kitap yavaş yavaş ilk sayıda tanıştığımız yeni ana kötüye doğru bizi götürüyor. Ama hikayenin biraz daha derinleşmesi için sanırım birkaç sayıya daha ihtiyacımız var.&nbsp;Sayı, ilk sayıda görmediğimiz Gambit ile açılıyor. Gambit, The Thing, Black Cat ve Rhino’nun poker oyununu basan Rougu, Gambit’i azarladıktan sonra oyunu dağıtıyor ve asıl kumarhaneye geçiyoruz. Dünya’yı yok etme bahsini kaybeden uzaylılar yeni bir bahise başlıyor ve bu sefer Dünya’yı yok etmesi için Annihilation Wave’i yolluyorlar. Kansas’a düşen Annihilation Wave hemen gördüğü her şeyi yok etmeye başlarken bunu sezen Jean Grey, X-Men’i toplayıp Kansas’a doğru uçmaya başlıyor. Ekibin topluca dayağından perişan olan AW, Sunfire’ın gücüne karşı koyamıyor ve paramparça oluyor. Yine günü kurtaran ekibimiz Kansaslıların misafirperverliğini geri çevirmiyor ve büyük bir ziyafete katılıyorlar. Son sayfalarda ise ana kötümüze geri dönüyoruz ve sayıyı bitiriyoruz.Ekibimiz birbirine alışmaya çalışırken yaşadıkları hem aralarındaki bağı kuvvetlendiriyor hem de Danger Room’daki simülasyonlardan on kat daha etkili bir şekilde onları eğitiyor. Kitap ise içerdiği bol aksiyon sahneleriyle çok keyifli vakitler geçirmemize yardım ediyor. Duggan ve Pepe’nin bize ne hazırladığını daha anlayamıyorum ama bu durum hoşuma gidiyor. Her yeni sayıda ne olacağını tahmin etmek çok eğlenceli değil. Sanırım ikiliden biraz daha fazla şey bekliyorum ama henüz ikinci sayıdayız o yüzden çok da negatif konuşmak istemiyorum. X-Men evrenini takip ediyorsanız zaten bu kitabı okuyorsunuz demektir. Ama eğer bir yerden başlamak istiyorsanız da tam buradan başlayabilirsiniz. Jonathan Hickman’ın kurduğu dallı budaklı evren kafanızı karıştırıyorsa korkmayın bu yeterince kendi ayakları üzerinde duran bir seri.Kapak: Pepe Larraz

Gerry Duggan & Pepe Larraz

X-Men #2

<img src="https://images.aposto.com/2021/6/6/1626560049101.jpeg" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.66" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Yeni X-Men serisinin ilk sayısı geldi. Bu sefer sürücü koltuğunda X’lerin Başı titriyle bir süredir favori mutantlarımıza yeniden can veren Jonathan Hickman yok. Gerry Duggan ve Pepe Larraz ikilisi Mutantların yeni dönemine imza atıyor. Cyclops, Marvel Girl, Sunfire, Rogue, Wolverine, Synch ve Polaris’ten oluşan yeni X-Men ekibi ilk görevine hazırlanırken bir yandan da Central Park’ta bir mutant parkı oluşturuyor. Bu parktaki yeni genel merkezleri ise bir ağaç ev. Mutantların yeni evleri Krakoa’nın gelişmiş teknolojileriyle oluşturdukları bu yeni genel merkez Murantların Dünya’yı daha yaşanılabilir bir yer olması için yaptıkları fedakarlıkların da bir sembolü. Turistler için gezip görmesi eğlenceli bir yer olan bu ağaç ev kötüler içinde saldırmak için büyük bir hedef. Bakalım ilerleyen sayılarda yeni X-Men ekibinin ve genel merkezlerinin başına neler gelecek.Sayı ekibin yeni düşmanı Kelvin Heng’in orijin hikayesi ile açılıyor. Daha takıntılı ve daha kırmızı bir Lex Luthor olarak karşımıza çıkan Heng, ilk sayıda bu sayfalar dışında çok yer kaplamasa da bu serinin gidişatında büyük bir alan kaplayacağını belli ediyor. Sonraki sayfalarda ise ekibin lideri Cyclops ile yapılan bir röportajı okurken ağaç ev ve X-Men’in geleceği hakkında bilgiler alıyoruz. Ardından ise Polaris ağaç evi gezerken biz de onunla birlikte neler var neler yok öğreniyoruz. Derken koca bir robot New York’a saldırıyor ve yeni X-Men ekibi ilk görevine çıkmış oluyor. Bu dövüşte ise hem yeni X-Men’i tanıyoruz hem de oluşturan mutantların güçlerini öğreniyoruz. Captain America ve The Thing’in yürek ısıtan selamlamalarıyla ilk görevlerini tamamlayan ekip bizim ve Marvel evreninin X-Men’e neden ihtiyacımız olduğunu da kafamıza vura vura hatırlatıyor. Ardından saldıran robotun nereden geldiğini öğreniyoruz ve Kelvin Heng’e son bir bakış atıyoruz. Sayı da gazete yazısıyla son buluyor.&nbsp;“Bir çizgi romanın ilk sayısı nasıl olur?” sorusuna harika bir yanıt veren Duggan ve Larraz ikilisi, Hickman’ın yıllardır ilmek ilmek dokuduğu evreni niye kendilerine bıraktığını da şüphecilere kanıtlıyor. Her panelde ve her cümlede bize çaktırmadan yaptıklarını ve yapacaklarını açıklayan ikili kitabı kapadığımızda kafamızdaki bütün soruları yanıtlamış oluyor. Jonathan Hickman’ın yıllarca süren çalışması sizi korkutmasın, gönül rahatlığıyla bu seriye başlayabilirsiniz. Hatta başlayın çünkü sonra “Niye zamanında bu seriye başlamadım.” diye pişman olursunuz. Yıllardır Disney ve Fox çatışması yüzünden çizgi romanlarda can çekişen bu ekibin artık geleceği parlak. Duggan ve Larraz ikilisi bizi maceradan maceraya koştururken Hickman ise genel evreni kurgulayacak. Ve bu üç ismi yan yana gördükçe heyecanlanmaya devam edeceğiz.Kapak: Pepe Larraz

X-Men #1

Filmlerin yapımcılarından söz etmek ortalama film izleyicisinde pek rastlanan bir durum değildir; oyuncular, yönetmenler, yazarlar veya görüntü yönetmenleri daha ön plandadır bir film hakkında konuşurken. Aslında bir filmin üretilmesinde ilk basamak olmasına rağmen, birkaç ünlü isim dışında bahisleri geçmez; hatta diğer saydıklarımız filmi sanat yapmak için üretirken, yapımcı sanki sadece para kazanma güdüsüyle hareket ediyormuş gibi gelebilir birçok kişiye. Bunun yanında bir de bir yapımcının bir filmin üretiminde ne şekilde ve ne denli yer aldığının kolayca kestirilemiyor olmasıdır, örneğin bir oyuncunun ya da kostüm tasarımcısının görevleri ve yaptıkları açıktır ama bir yapımcı nihai üründe somut bir şekilde seyirciye kendini göstermez.&nbsp;İsimleri bilinenlerin popüler kültürde çok ses getiren filmler veya film serileri sayesinde tanındıklarını görürüz.&nbsp;<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Kevin Feige&nbsp;ve MCU&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Jerry&nbsp;Bruckheimer&nbsp;ve Pirates of the Caribbean</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">&nbsp;Kathleen Kennedy&nbsp;ve Star Wars</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">David Heyman ve Harry Potter</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Barbara Broccoli'nin James Bond ile tanınırlar.&nbsp;</li></ul> <h4 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">10 Yıldır Takip Edilen bir Hikaye Örgüsü </h4>Kevin Feige’nin daha önce benzeri görülmemiş bir şey başardığını söyleyebiliriz: bütün filmlerin birbirine bağlı olduğu, karakterlerin çeşitli filmlerde görünüp kaybolabildiği, on yıldır takip edilen bir hikaye örgüsü.&nbsp;Feige’nin yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen tutkusu olmasaydı, MCU olmazdı.&nbsp;Marvel hayranları ya da ortalama bir film seyircisi için işte tam da bu yüzden Feige Marvel deyince ilk akla gelen isim oldu. Bryan Singer’ın 2000 yılı yapımı X-Men filminde yardımcı yapımcı, 2002 yılı yapımı Sam Raimi’nin Spider-Man’inde de idari yapımcı oldu. 2000’li yılların başı da Marvel’ın film alanında yapımları açısından çok çalkantılı bir dönemdi ve Feige o sıralarda bugün çizgi roman film türünün en önemlileri arasında sayılan birçok filmin yapımcılığını yaptı. Raimi ile Spider-Man filmlerinde birlikte çalıştıkları dönem hakkında Feige yıllar sonra birkaç röportajında kafasında ortak bir film evreni fikrinin o sıralarda oluşmaya başladığını söyledi.&nbsp;<img src="https://images.aposto.com/2021/6/2/1625562293112.png" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.39" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Kaynak: The New York Post<h4 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Feige'nin Marvel Karakterlerine Olan Tutkusu </h4>Her fırsatta Marvel’ı, bu karakterileri ve yolculuklarını ne kadar sevdiğinden bahseden Feige, izleyicinin ve Marvel hayranlarının onu kendilerinden biri olarak görmesini sağladı ve yapımcı ile seyirci arasındaki o mesafeyi kapatmayı başardı. Böylelikle şu anda sinema tarihinde en çok para kazanan (ve hala devam eden) film serisinin yapımcısı olsa da, bu film serisinin onun için ticari bir kaygı değil de severek, ruhunu katarak yaptığı bir iş olarak seyircinin gözünde yer edindi ve güvenini kazandı.&nbsp;<img src="https://images.aposto.com/2021/6/2/1625562360504.png" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.62" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Kaynak: The Wrap<h4 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Marvel Neden Tuttu? </h4>Diğer yapım şirketleri bu sıcaklığı ve güvenilirliği sunamadığından, piyasaya beğenilmeyen bir film sürdüklerinde “para kazanma arzusuyla, sanatla ilgisi olmadan,” iş yapmakla itham edilirken, MCU’nun beğenilmeyen filmleri bile bu kinik ve soğuk eleştiriye tabi tutulmadılar ve tutulmuyorlar; Feige (ve MCU’nun diğer bütün isimleri) bu filmleri sevdiği için ürettikleri hissini veriyorlar.&nbsp;Bu çok akıllıca bir oyun mudur yoksa samimi bir tavır mıdır, buna karar vermek sizin ne kadar alaycı biri olduğunuza kalmış.

Show Business

Filmlerin yapımcılarından söz etmek ortalama film izleyicisinde pek rastlanan bir durum değildir; oyuncular, yönetmenler, yazarlar veya görüntü yönetmenleri daha ön plandadır bir film hakkında konuşurken. Aslında bir filmin üretilmesinde ilk basamak olmasına rağmen, birkaç ünlü isim dışında bahisleri geçmez; hatta diğer saydıklarımız filmi sanat yapmak için üretirken, yapımcı sanki sadece para kazanma güdüsüyle hareket ediyormuş gibi gelebilir birçok kişiye. 

Spotlight on: Kevin Feige

<img src="https://images.aposto.com/2021/4/2021-05-15T12:32:29.616Z_sm.jpeg" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.66" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">David Aja’nın harika kapağıyla X-Corp #1 karşınızda. Tini Howard ve Alberto Foche’nin ellerinden çıkan bu yeni X-Men serisi, mutantlarımızın Krakoa’ya taşındıktan sonra geliştirdikleri mucize ilacı ve bu ilacı pazarlayan şirketi konu alıyor. Angel ve Penance’ın CXO olarak başını çektiği mutant şirketinin Dünya’ya açılma planları yaparken başlarından geçenleri okuyacağız.&nbsp;Sayı, ikilinin X-Corp için bir reklam filmi çekmesiyle açılıyor. Krakoa ve çevresinden tanıdık yüzler görürken bir yandan da hem seriyi hem de şirketi ince ince bize açıklıyor. Mutant başı Charles Xavier’ın “Tamam artık şirketi kurdunuz, şimdi size bir yönetim kurulu lazım.” temalı konuşmasından sonra arayışa çıkan Penance, ilk olarak Hindistan’da hacker mutant Trinary ile buluşuyor. Mutantlara yakışır bir iş görüşmesi geçiren ikili, Krakoa’ya doğru yola koyuluyor. Bu sırada da yakışıklı İngiliz mutantımız Angel, Brezilyalı bir iş adamıyla toplantıya Rio’ya gidiyor. Rio’da biraz toplantı biraz da at yarışı izledikten sonra bu sefer Savage Land’e Multiple Man ile görüşmeye giden Penance’a geçiyoruz. Favori mutantlarımdan olan Multiple Man’i de kadroya kattıktan sonra genel merkeze dönen Penance, zor durumda olan Angel’ı kurtarmak için yeni ekibiyle birlikte Rio’ya gidiyor. Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyen ekip durumdan memnun evlerine geri dönerken biz de acaba ilerleyen sayılarda neler olacak diye düşüncelere dalıyoruz.Jonathan Hickman X-Men evrenini baştan yaratmaya başladığından beri çıkan X-kitaplar hep bir heyecan uyandırıyor içimde. Her halleriyle bizden daha iyi olan mutant kardeşlerimizin dünyayı kurtarmak dışında kalan zamanlarında yaptıklarını okumak da hep ilgi çekici. Bu iki durum birleşince bu seri benim için bir must-read oldu açıkçası. Kapaklarını da David Aja’nın yapacağını öğrenince seriye iyice yükseldim. İlk sayıda da gördüklerimden gayet memnun kaldım. Biraz corplife biraz mutantbiz derken Foche’nin harika çizimleri içinde kayboldum. Mutantlar son zamanlarda neyle uğraşıyor merak ediyorsanız ya da beyaz yakalı hayatınızdan sıkıldıysanız kesinlikle okumanız gereken bir seri kendisi. Hemen gönül rahatlığıyla başlayabilirsiniz. Ayrıca içinde at yarışı var demiş miydim?Kapak: David Aja

X-Men ile ilgili hikayeler