<img src="https://images.aposto.com/2024/9/6/1729373713320.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><span fr-original-class="customBullet" fr-original-style="font-size: 24px; line-height: 12px; vertical-align: middle; display: inline-block;" style="font-size: 24px; line-height: 12px; vertical-align: middle; display: inline-block; box-sizing: border-box;">•&nbsp;&nbsp; Yeni Zelanda'daki Dunedin Havaalanı’nına yerleştirilen, yolcu bırakma alanında sarılmaya üç dakika sınırı getiren ve “daha samimi vedalar için lütfen otoparkı kullanın” ifadesi yer alan yeni tabela tepki çekti.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Açıklamalar:&nbsp;Dunedin Havalimanı CEO'su Daniel De Bono, 20 saniyelik bir kucaklaşmanın “aşk hormonu” olarak bilinen oksitosin patlaması için yeterli olduğunu öne süren bir araştırmaya işaret etti ve müşterilerin hızlı bir şekilde ilerlemesinin daha fazla insanın, daha fazla kucaklaşmasını sağladığını savundu. De Bono, “Ekibimiz yıllar içinde ilginç olaylara tanıklık etti” dedi.</li></ul>

Aposto Seyahat

Şimdi sizi Dr. Machin’in çalışmasıyla baş başa bırakacağız. Machin “insanlar neden aşık olur/sever?” sorusunun peşine düşmüş.Biliyoruz ki insan sosyal bir canlı. Tarih boyunca hayatta kalabilmek ve genlerinin devamını garanti altına alabilmek için “başkalarına” ihtiyaç duymuş ve bir grubun üyesi olması gerekmiş. Ama malumunuz, insan ilişkileri pek kolay değil. Beraber yaşamak, beraber çalışmak ve işbirliği yapmak pek çok sorunu, çatışmayı ve çıkmazı beraberinde getiriyor.<img src="https://images.aposto.com/2022/3/5/1648806893382.png" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="3.42" width="550" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Nautilus MagazineDr. Machin aşk ve sevginin “evrimsel” olduğunu, evrimin bize, insan ilişkilerinin bu çetrefilli doğasını ve zorluklarını çekmemiz, beraber yaşamın zorluklarına katlanmamız için verdiği bir “biyolojik rüşvet” olduğunu <a fr-original-style="" href="https://www.sciencefocus.com/the-human-body/why-do-humans-fall-in-love/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">söylüyor</a>. Bu rüşvet bize oksitosin, dopamin, serotonin and beta-endorphin gibi aşk, sevgi ve çekim anlarında salgılanan nörokimyasallar vasıtasıyla sunuluyor. Aşık olduğumuzda, çocuğumuz olduğunda, bize bakım veren anne babamızla ilişkimizde hep bu biyolojik rüşvet söz konusu. Onlarla yaşarken karşılaştığımız zorlukları sevgimiz sayesinde alt ediyoruz. İki saatte bir uyanan bebeğimize gık demeden bakım vermemiz, sevdiğimizin kaprislerini çekmemiz, anlaşmazlıklarda orta yol bulmaya çalışmamız… Bir düşünün, sevgi ve aşk olmasaydı tüm o fedakarlıkları yapar mıydınız?Beraber yaşamanın dertlerine göğüs gerelim diye sevmişiz meğer.Ne dersiniz? Haklılık payı var sanki değil mi?

Jurnal

<ol fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Bebeği sürekli kucakta tutmak şımarmasına sebep olur. </li></ol><a fr-original-style="" href="https://yakiniliskiler.com/1075-Bebekleri-kucakta-tutarak-%C5%9F%C4%B1martmak-m%C3%BCmk%C3%BCn-de%C4%9Fil-" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Araştırmalara</a> göre bu durum doğru değil. Aksine bebeğin büyürken ebeveynleriyle sürekli temas halinde olması, oksitosin hormonunun salgılanmasıyla bebeğin huzursuzlandığı durumlarla daha iyi baş etmesini, kendisini güvende hissetmesini ve daha mutlu olmasını sağlıyor. İlerleyen dönemlerde bu bebeklerin&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://yakiniliskiler.com/blog_post.php?entry_number=2006" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">duygu regülasyonu</a> yapabilmeleri daha kolay oluyor. Yani bakım verenleriyle sık sık temas kuran bebeklerin, duygularını daha rahat bir şekilde düzenleme ihtimalleri artıyor.<ol fr-original-style="" start="2" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Tartışma sırasında uzak kalmak iyidir. </li></ol>Tartışma esnasında ya da sonrasında partnerlerin birbirinden kaçınması fikri iyi bir çözüm yolu olmayabilir. Tam aksine tartışma sırasında partnere gösterilen ufak, sevgi dolu bir dokunuş ya da tartışmanın ardından partnerle temas etmek sakinleşmeye ve rahatlamaya yardımcı oluyor.<ol fr-original-style="" start="3" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">İnsanlarla temas etmemek, soğuk biri olduğumuzu gösterir.</li></ol>Fiziksel temasın faydaları sayısız olsa da bazı zamanlar buna hazır hissetmeyebiliyoruz. Üstelik, herkesle aynı fiziksel yakınlığa sahip olmak zorunda da değiliz. Bazı insanlarla sarılmak ya da temas kurmak çok hoşumuza giderken bazı insanlarla daha mesafeli olmayı tercih edebiliyoruz. Araştırmalar, bunun fiziksel sınırlar içerisinde oldukça normal olduğunu ve bu sınırları korumanın psikolojik sağlığımız için önemli olduğunu gösteriyor. Bu sebeple biriyle temas kurmadan önce onun bunu talep ettiğini ya da bundan hoşlanıp hoşlanmadığını öğrenmek önem taşıyor. Bu nedenle partnerimiz, arkadaşlarımız, ebeveyn ya da çocuklarımız temas kurmak istemediklerinde onların kişisel alanlarına saygı duyarak özenli davranmamız gerekiyor.&nbsp;

Yakın İlişkiler

Dokunmak, temas etmek ya da yakınlık kurmak üzerine derlediğimiz şehir efsaneleri karşınızda!

Dokunmak Hakkında Mitler

Dokunmak oksitosin hormonunun seviyesini arttırıp psikolojik olarak kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyor. Sevdiğiniz birine daha yakın olmak ve onunla keyifli vakit geçirmek için birlikte mutfağa girip kek yapmaya ne dersiniz? Kolayca yapabileceğiniz bu&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://www.youtube.com/watch?v=A0egYbXNEyM" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">tarife</a> göz atabilirsiniz! Aynı zamanda Yakın İlişkiler ’in İlişki Sürdürme Kılavuzu serisinden “İlişkide Dokunmak” başlıklı&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://www.youtube.com/watch?v=AX7_xI2AafE&list=PLy0agSTCLncrJ-0uaec94GRqFjsfhWgP_&index=3" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">videoyu</a> izleyebilir, dilerseniz&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/episode/6xq7ucExp3neP0Z4y17bFm?si=699e9aee02f94cd5" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">podcast</a>’i de dinleyebilirsiniz. Siz sevdiklerinizle sıkıca sarılırken arkada size güzel bir müzik eşlik etsin ister misiniz? O zaman&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://open.spotify.com/playlist/37i9dQZF1DX5IDTimEWoTd?si=00f6e3260f9e43bb" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Warm Fuzzy Feeling</a> playlisti tam size göre!

<img src="https://images.aposto.com/2021/10/5/1637921470632.png" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.91" width="550" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: HürriyetTek başımıza ya da sevdiklerimizle beraber melankolik şarkılar dinleyip hüzünlenmek hepimizin zaman zaman yaptığı bir şey. Kol kola, her bir notasından acı fışkıran arabesk şarkılar dinlemek, boğazımızı yırtarcasına “batsın bu dünya” diye bağırmak. Düşündüğümüzde aklı başında olan insanın hüzünden ve kendisini hüzne boğan şarkılardan kaçınması gerektiği kanısına varıyoruz. Ancak hüznün bize büyük faydaları var.Size bahsedeceğimiz <a fr-original-style="" href="https://greatergood.berkeley.edu/article/item/why_sad_songs_make_you_feel_good?utm_source=Greater+Good+Science+Center&utm_campaign=7e97dff1c1-EMAIL_CAMPAIGN_GG_Newsletter_November_23_2021&utm_medium=email&utm_term=0_5ae73e326e-7e97dff1c1-75117424" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">çalışma</a> bu faydaları şöyle açıklıyor: hayatta gerçek bir kayıp yaşadığımızda ya da acı çeken başka birisi ile empati kurduğumuzda vücudumuz prolaktin ve oksitosin hormonları salgılıyor. Bu hormonlar bizim acı ve kayıpla başa çıkmamıza yardımcı oluyor, böylelikle sakinleşiyor ve desteklenmiş hissediyoruz. Yani Müslüm Gürses’in sesindeki üzüntü ya da Adele’in hüzünlü mırıldanmaları bedenimize prolaktin ve oksitosin salgılatıyor; hayatın günlük dert ve sıkıntılarından bunalmışken sakinleşiyor ve iyi hissetmeye başlıyoruz.<img src="https://images.aposto.com/2021/10/5/1637921229840.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.52" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: BillboardHüzünlü şarkıların bize iyi gelmesinin bir sebebi de kama muta: Sanskritçe “sevgiyle duygulanmak, hislenmek, yüreği sızlamak” anlamlarına geliyor. Dinlediğimiz şarkı bir duygu seline kapılmamıza sebep oluyor ve bizim kendimizi çevremizdeki insanlara daha yakın hissetmemizi sağlıyor.Başka bir çalışma ise hüzünlü şarkıların insan için bir “hayali bir arkadaş” ve bir “sosyal vekil- yanımızda olmayan insanların yerine geçen” olduğunu söylüyor. Sezen Aksu’nun acıyla titreşen sesini duyduğumuz sürece yalnız hissetmeyeceğiz demek ki.

oksitosin ile ilgili hikayeler