Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →
Eralp Ersoy
Sipay’da Hazine Direktörü.
Japonya, yaklaşık otuz yıldır sıfır faiz ve hatta zaman zaman negatif faiz politikalarıyla küresel akıştan neredeyse tamamen ayrışan ve para politikasını kendi normalleri üzerine kurgulayan bir yapı içindeydi. Bu süre zarfında ekonomik durgunluk ve deflasyonla mücadele eden ülke, küresel finansal sistemde “bedava yen” kavramının doğmasına yol açacak kadar düşük faiz oranlarını çeyrek yüzyılı aşkın süredir koruyordu. Bu dönemin artık sonuna geldik ve kalıcı bir paradigma değişimine şahitlik ediyoruz.

Jerome Powell’ın Fed Başkanı olarak görev süresi 15 Mayıs 2026 tarihinde sona erecek. Şu anda küresel çapta ana gündem maddelerinin başında ise Powell’ın yerine kimin geçeceği sorusu yer alıyor. Bu kritik bayrak değişimi, sadece ABD’nin para politikasını değil küresel piyasaları da etkileyecek nitelikte bir adım olacak zira yeni başkanın daha güvercin bir tutum içinde olması bekleniyor. An itibarıyla en güçlü aday olarak öne çıkan Kevin Hassett’in mesajları da bu beklentiyi besliyor.

Dijital ve otomasyon tabanlı kazanımları hayatımızın merkezine koyan Endüstri 4.0 yerini, odağına insan, toplum ve gezegeni alan, süreçlerin bu bakış açısıyla yeniden tasarlandığı Endüstri 5.0’a bırakıyor.

Dünya genelinde nüfus yapısı hızla değişiyor. Nüfusumuz ortalama yaşam süresinin uzaması eşliğinde 8 milyar sınırını geçse de artık daha az bebek doğuyor. Ülkeler ise çalışma çağındaki nüfusun azalması ve emeklilerin sayısının artmasıyla oluşan demografik dönüşüm sürecine uyum sağlamaya çalışıyor.

Hem gelişmiş hem de gelişen bazı ekonomilerde gözlenen, son dönemde gündemdeki ağırlığı iyice artan bir yapısal dönüşüm trendi olan sanayisizleşme (deindustrialization) ifadesini önümüzdeki yıllar boyunca sıklıkla duyacağız.

Fiat (itibari) para, altın veya gümüş gibi bir emtia tarafından değil, doğrudan devlet otoritesi ve kullanıcı güveniyle değer bulan resmi para birimlerinin genel adı olarak kabul edilebilir. Ancak son yıllarda kripto paralar ve dijital varlıkların ortaya çıkışıyla paranın da anlamı sorgulanır oldu. Bugün, fiat paraların tamamen yok olacağı yönünde spekülasyonları barındıran içerikle çokça tüketilse de içinden geçtiğimiz tüneli bir yok oluş değil de bir dönüşüm süreci olarak nitelemek yanlış olmayacaktır.

Fiyatları zaman zaman aşırı seviyelere ulaşan sürpriz oyuncak paketleri son yıllarda hem ülkemizde hem de küresel ölçekte büyük ilgi görüyor. Gizemli paketler içinde gelen bu oyuncaklara olan talebi açıklamak için klasik iktisat dinamiklerinin bir miktar dışına çıkmak gerekiyor.

İnsanoğlu karşılaştırır. Neredeyse refleksif olarak tanımlayabileceğimiz bu karşılaştırma eğilimi, insanın kendi konumunu tespit etmesinden, aldığı kararların genele uyumunun teyidine kadar çokça sebebe dayanabilir. Bu karşılaştırma refleksi, hanehalkının tüketim davranışlarına da doğrudan ya da dolaylı yoldan etki eder.

İktisat teorisi, insanı rasyonel tercihleriyle faydasını maksimize eden bir makina gibi tanımlasa da teorinin pratikten tamamen ayrıştığı noktaların sayısı oldukça fazla. Bu noktalardan biri de literatürde kendine sahiplik etkisi adıyla yer bulan kavram.

Teorik yaklaşımda, bir tüketicinin para karşılığı yapacağı bir takasa dair kararlarını tamamen rasyonel bir çerçevede verdiği kabul edilse de bu mekanizma gerçek hayatta her zaman böyle çalışmıyor. Literatürdeki adıyla zihinsel muhasebe, yaptığımız değer kıyaslarında bizi teorik rasyonaliteden uzaklaştıran kavramların başında yer alıyor.

