<a fr-original-style="" href="https://www.linkedin.com/in/gulsenaytac/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: currentcolor; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Prof. Dr. Gülşen Aytaç</a>&nbsp;Boticelli’nin ‘Madonna della Malegrana’ (Narlı Madonna) eserinden yorumlanabileceği gibi nar sanatta, mitolojide ve dinde önemli sembolleri ifade eder. Meryem’in elinde tuttuğu, içinde yüzlerce tohum taşıyan mucizevi nar, kendisine insan eli değmeden İsa’yı doğuran olağanüstü kutsal Meryem’i tasvir etmektedir. Yüzlerce tohumu tek kabuk içerisinde taşıyan nar aynı zamanda bereketin de simgesidir. Nar Hristiyanlıkta kutsal ve bereketli olduğu gibi İslam dininde de kutsallığı ve bereketi simgeler. Kutsal kitap Kur-an’ı Kerim’de rumman olarak ifade edilen nar üç ayette geçmektedir. İslam dininde nar berekettir, tedavi edicidir, şifadır ve en önemlisi cennet meyvesidir.Moğolca "nar" (güneş) ve Türkçe "tugan" (doğan) kelimelerinin birleşiminden türetilen Nardugan Bayramı, Türklerin eski inançlarında önemli bir yere sahip olan ve güneşin zaferini simgeleyen bayramdır. Güneşin zaferini kutlama bir anlamda karanlığın bitişi, yeniden doğuş ve umudu simgelemektedir.Bizans ve Osmanlı Sanatında nar özellikle dini yapılarda fresk, mozaik ve çinilerde karşımıza çıkmaktadır. Narın tek kabuğunun altındaki yüzlerce tohum içermesi toplulukların tek bir inançta birleşmesini de simgelemektedir. Bizans sanatında nar daha çok ruhani anlamları ile görülürken, Osmanlı İmparatorluğu'nda nar hem manevi hem de estetik ve sembolik anlamlarıyla önemli bir motif olarak ortaya çıkmaktadır. Osmanlı Çini sanatında nar diğer çiçek motifleriyle birlikte bulunduğu gibi, tek başına da belirgin olarak kullanılmıştır. İznik ve Kütahya’da üretilen bu çiniler, cami, türbe, sarayların duvarlarında görüldüğü gibi tabak, kâse ve değişik seramik ürünlerde de karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizin Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan geleneksel çini sanatının en önemli bitkisel motiflerinin içinde karanfil, lale ve sümbülün yanında nar da bulunmaktadır. Cami ve Saray duvarlarındaki çinilerden seramik birçok esere karşımıza çıkan nar, cennet meyvesidir.<h4 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Nar, bolluk ve bereketin simgesidir. Doğurganlık ve hayatın simgesidir. Toplumsal birliğin simgesidir.&nbsp;</h4><h4 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"> </h4>Bir halk deyişine göre ‘başında tacı olan tek meyve olan nar’, güzelliğin sembolü olarak da gösterilmektedir. Nar ağacı güzelliğini sadece meyvesinden değil, ilkbaharın sonlarına doğru açmaya başlayan çiçeklerinden de alır. Sıcak bir turuncuya çalan kırmızı ton, nar çiçeği kırmızısı&nbsp;özel olarak renk paletlerinde geçmektedir. Anavatanı İran olan ‘nar’ kısa bir süre içerisinde İpek Yolları aracılığıyla Kuzey Hindistan ve Pakistan’a ulaşmıştır. Başta İpek Yolu ve çeşitli seferler olmak üzere Antik Mısır’a, Hindistan ve Çin’e, Yunan ve Roma Medeniyetlerine, Avrupa’dan Amerika kıtasına kadar geniş coğrafyaya yayılan nar hem meyve olarak hem de ona tanımlanan anlamlarıyla tarihte derin izler bırakmıştır.Narın manevi dünyadaki zenginliği botanik zenginliğine ve gücüne yansımıştır. Akdeniz iklimine sahip olan coğrafyada geniş alana yayılan nar (Punica granatum) kuraklığa, tuzluluğa ve rüzgâra dayanıklıdır. Genelde küçük ağaç veya 5 metreye kadar ulaşan büyük çalı formunda bulunan nar çok dallı yapıya sahiptir. Kök yapısı derin ve yayılıcı formdadır. Bu yapısı kuraklığa dayanmasında ve suya ulaşma durumunda önemli rol oynar. Artan sıcaklıklara dayanıklı yapıda olmaları, tuzlu ve verimsiz topraklarda yetişebilmesi özellikleri ile iklim değişikliklerinin etkilerini azaltmada karbon yutak alanı olarak görev yapar.Sanatta, mitolojide ve dinde önemli sembolleri ifade eden nar ağacı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde de önemli bir manevi sembol olarak karşımıza çıkar. Selanik’te yer alan Atatürk Evi’nin bahçesinde Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi tarafından dikildiği bilinen nar ağacı, Atatürk’ün çocukluk anılarına tanıklık eden ve korunması gereken en önemli nar ağaçlarından birisidir.

Dünyahali

Bolluk, bereket ve hayatın simgesi

Uluslararası Sanat Derneği’nin 2011 yılında Guadalajara’da düzenlenen 17. Genel Kurulu’nda söz alan Ulusal Plastik Sanatlar Derneği Başkanı Bedri Baykam, Leonardo da Vinci’nin doğum günü olan 15 Nisan’ın "Dünya Sanat Günü" olarak kutlanmasını önermişti. Önerisi kabul de gördü. 2012'den beri 15 Nisan'larda artık hem sanatı hem de da Vinci'nin barışın, ifade özgürlüğünün, kardeşliğin ve çokkültürlülüğün sembolü hâline gelen sanatsal dehasını kutluyoruz.&nbsp;Leonardo da Vinci&nbsp;ardında bıraktığı eserlerin yanı sıra yaşamına ve eserlerine dair gün yüzüne çıkan yeni ayrıntılarla da altı asra yakın süredir gazete manşetlerine çıkmayı başarıyor. 573. doğum günü şerefine, yakın geçmişte gündemimize giren da Vinci haberlerinden yaptığımız derleme de neredeyse "ölümsüzlük" mertebesine ulaşmış bu figüre olan bitmeyen ilginin kanıtı gibi.<img src="https://images.aposto.com/2025/3/2/1744723562848.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.58" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">2019: 'Kayalıklar Bakiresi'nin gizli çizimleri keşfedildi</h2>2019'da Londra'daki Ulusal Galeri'de makro x-ray, floresan harita, kızılötesi ve hiperspektral görüntüleme gibi yüksek teknoloji tekniklerle incelenen, ilki Milano’daki bir şapelde sergilenmek üzere 1483’te resmedilen&nbsp;Kayalıklar Bakiresi tablosunun ardındaki gizli çizimler ortaya çıktı.2005 yılında yürütülen çalışmalarda tablodaki Meryem figürünün Leonardo da Vinci tarafından sonradan değiştirildiği ortaya çıkmıştı ancak bu yeni incelemede melek ve bebek İsa figürlerinin de keşfedilmesiyle resmin taslak çiziminin tamamı gün yüzüne çıkmış oldu.<img src="https://images.aposto.com/2025/3/2/1744726021513.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.49" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">2019: Da Vinci ambidekster çıktı</h2>Floransa'daki Uffizi Galerisi'ndeki araştırmacılar, da Vinci'nin 21 yaşındayken tamamladığı ve günümüze ulaşan en eski çalışması olduğu düşünülen Manzara üzerinde yaptıkları çalışmalarda solak olduğu düşünülen sanatçının esasen ambidekster (her iki eliyle de yazı yazabilen ve resim yapabilen kişi) olduğunu tespit ettiklerini açıkladı.Da Vinci'nin Floransa'nın içinden geçen nehri, ön planda sarp kayalıkları ve arka planda Montelupo Kalesi'ni resmettiği Manzara'da biri arkada, diğeri önde soldan sağa yazılı olmak üzere iki el yazısı&nbsp;bulunuyor. Araştırmacılar, bu metinlere bakarak birinin sağ, diğerinin ise sol elle yazıldığını belirttiler.&nbsp;Bir teoriye göre da Vinci, sol eliyle sağdan sola doğru yazarken mürekkebin bulaşmasını önlemek için bu davranışı geliştirmişti.<img src="https://images.aposto.com/2025/3/2/1744727527091.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.68" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">2020: Mona Lisa eskizleri keşfedildi</h2>Bilim insanı Pascal Cotte'un Louvre Müzesi'ndeki Mona Lisa üzerinde 15 yıl boyunca devam ettiği çalışmada, multispektral analizle eserin altında karakalem çizim olabileceğine dair kanıtlar ortaya çıktı. Bu, sanatçının çizimin ana hatları boyunca küçük delikler açarak spolvero tekniği uyguladığına ve eskizi tuvale aktarmak için kömür tozu kullandığına işaret ediyor.<img src="https://images.aposto.com/2025/3/2/1744724543210.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="0.68" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">2021: Dünyanın en pahalı tablosu film oldu</h2>2017 yılında Londra'nın ünlü müzayede salonu Christie's tarafından satışa çıkarılan ve Suudi Arabistan'ın veliaht prensi Muhammed bin Selman'ın 450 milyon dolara satın alarak "dünyanın en pahalı tablosu" olmasına neden olduğu Salvator Mundi'nin gizemli hikayesi, Kayıp Leonardo&nbsp;ve Satılık Kurtarıcı: Da Vinci'nin Kayıp Başyapıtı mı? adlı iki farklı belgesele konu oldu.Dedektiflik hikayelerine konu olacak kadar çetrefilli, 500 yıllık bir <a fr-original-style="" href="https://www.theartnewspaper.com/2022/11/18/a-timeline-of-the-450m-salvator-mundi-centuries-of-deals-disputes-and-drama" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">geçmişe</a> uzanan tablonun son olarak Riyad'da açılacak Louvre'da sergileneceği iddia edilmişti.<img src="https://images.aposto.com/2025/3/2/1744728269142.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.48" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">2023: Da Vinci retrospektifi</h2>Google Arts and Culture, 28 kurumun işbirliğiyle, küratörlüğünü sanat tarihçisi Martin Kemp'in üstlendiği, yapay zeka destekli Inside a Genius Mind retrospektifini ziyarete açtı. Sanatçıya ait 3.000 çizimin biraraya getirildiği dijital arşiv, dünyanın en geniş çaplı da Vinci retrospektifi&nbsp;olarak tarihe geçti.<img src="https://images.aposto.com/2025/3/2/1744728683547.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.39" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">2024: Pesketaryen olduğu iddiası</h2>Sanat tarihçileri, Leonardo da Vinci’nin hayvanlara bakışı ve beslenme alışkanlıklarına dair ipuçlarından yola çıkarak onun vejetaryen ya da pesketaryen olabileceğini öne sürüyor. Tamamen sebzelerden oluşan öğünlerine dair anlatımlar, çağdaşlarının onun et tüketmediğine dair gözlemleri, et olmayan ama balık içeren alışveriş listeleri ve hayvanlara nasıl davranılması gerektiğine ilişkin sözleri, bu ihtimali güçlendiriyor.&nbsp;Bu konuda ne dediğini de hatırlayalım:<blockquote fr-original-style="color: rgb(9, 9, 9);" style="color: rgb(9, 9, 9); margin: 0px 0px 1em; border-left: 2px solid rgb(94, 53, 177); padding-left: 5px; box-sizing: border-box;">“Eğer söylediğiniz gibi hayvanların kralıysanız oburluğunuzu beslemek için onların yavrularını almak yerine neden diğer hayvanlara yardım etmiyorsunuz?”</blockquote><img src="https://images.aposto.com/2025/3/2/1744724703062.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.51" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">2025: Da Vinci'nin tünelleri</h2>Milano Politeknik Üniversitesi, Codevintec ve Sforza Şatosu işbirliğiyle yürütülen lazer tarayıcı ve radar destekli bir araştırmada, Sforza Şatosu’nun altında bir yeraltı geçitleri ağı olduğu ortaya çıkarıldı.&nbsp;Da Vinci, 1460 yılında Milano Dükü Francesco Sforza’nın, eski bir Ortaçağ şatosunu kraliyet konutuna dönüştürme kararıyla inşa ettirdiği bu yapıda önce asker ve inşaat mühendisi olarak çalışmış; ardından başta Sala delle Asse olmak üzere şatonun farklı bölümleri için freskler yapmıştı. Da Vinci, şatoda çalıştığı dönem boyunca yeraltındaki gizli geçitleri betimleyen çizimlere de imza atmıştı.Tünelleri tespit eden araştırma ekibi, artırılmış veya sanal gerçeklik uygulamalarıyla ziyaretçilere yapının yeraltı geçitlerini deneyimleme imkanı sağlayacak bir proje üzerine çalışıyor.

Aposto Sanat

Leonardo da Vinci ardında bıraktığı eserlerin yanı sıra yaşamına ve eserlerine dair gün yüzüne çıkan yeni ayrıntılarla da altı asra yakın süredir gazete manşetlerine çıkmayı başarıyor. 573. doğum günü şerefine, yakın geçmişte gündemimize giren da Vinci haberlerini derledik.

573 yılın ardından hâlâ manşetlerde: Leonardo da Vinci

Onun müthiş eserini izlemeden önce Kuzey Rönesansı’nın, İtalyan Rönesansı’ndan nasıl ayrıldığına bir bakalım.Ortaçağ Sanatı, Rönesans Dönemi’nden önce aşağı yukarı böyle çalışmalar içeriyordu. İncil ve Hıristiyan mitinin hikayelerini görsel biçimde anlatmakla ilgiliydi.<img src="https://images.aposto.com/2022/10/6/1669467888591.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.79" width="550" alt="Ortaçağ Sanatı" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Gerçekçilik bu sanatçılar için önemli değildi; onlar için verilen mesaj önemliydi. Perspektif, derinlik falan aramamak lazım böyle resimlerde. Azizlerin tanınması önemliydi, gerçekçi bir şekilde çizilmeleri değil.Ve zaman geçtikçe sadece İncil'den sahneler çizmediler. Ayrıca Orta Çağ'daki yaşamı da tasvir ettiler: ziyafetler, avlar ve şövalye turnuvalarını da çizdiler.<img src="https://images.aposto.com/2022/10/6/1669467942731.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.73" width="550" alt="Ortaçağ Sanatı 2" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"> Ancak İtalya'da -ilk olarak 1300'lerin başında Giotto aracılığıyla, ardından bir asır sonra Masaccio aracılığıyla- perspektif sanata dahil edildi.&nbsp;Resimler artık üç boyutluydu. İnsanların ağırlığı vardı. İşler daha gerçekçi hale geldi.<img src="https://images.aposto.com/2022/10/6/1669467988943.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="2.18" width="550" alt="Massaccio 1425" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"> Farklı dönemlerde yapılmış İsa’nın doğumunu önceden Meryem’e bildirilmesi konusunu ele alan şu iki tabloya bir bakalım.<img src="https://images.aposto.com/2022/10/6/1669468017145.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.69" width="550" alt="Annunciation Medieval Art" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"> <img src="https://images.aposto.com/2022/10/6/1669468059896.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.92" width="550" alt="Annunciation Renaissance" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"> Fakat "İdeal güzelliğe" olan bu Klasik ilgi Kuzey Avrupa'ya yayılmadı, sadece perspektifin keşfi yayıldı.Geleneksel Ortaçağ sanatının aynı gösteriş ve savurganlığı ve karmaşık kompozisyonlar büyük ölçüde korundular. Görelim.<img src="https://images.aposto.com/2022/10/6/1669468121050.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.59" width="550" alt="The Adoration of the Magi" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Desenlere olan bu ilgi, detaylara - zırh, taş, kumaş ve işleme detaylarına - hayranlık duymaya dönüşmüştü.Bu da Kuzey Avrupa ile İtalya arasında gerçek bir tarz farkı yarattı.Dönemin büyük İtalyan sanatçıları, ideal güzellik, gerçekçi formlar ve temiz, uyumlu kompozisyonlara odaklanarak İncil ve Klasik mitolojiden sahneler çiziyorlardı..<img src="https://images.aposto.com/2022/10/6/1669468296016.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.45" width="550" alt="Mantegna" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"> Kuzey Avrupalı ressamlar; bu yeni sanatsal becerileri, İncil’in mesajlarına, sıradan hayatlara ve ayrıntılı desenlere olan ilgileri artırmak için kullanıyorlardı.15. yüzyılın başlarında büyük Limbourg Kardeşlerin çalışmalarında olduğu gibi:<img src="https://images.aposto.com/2022/10/6/1669468333063.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.65" width="550" alt="tres riches heures" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"> Ve nihayet 1390'da Hollanda'da doğan ve Gotik akımı uç noktalarına taşıyacak olan Jan van Eyck sahneyi devraldı.En büyük başarısı, resme neredeyse inanılmaz bir detay ve doku gerçekçiliği getirmekti.<img src="https://images.aposto.com/2022/10/6/1669468395848.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.72" width="550" alt="ghent altarpiece detay" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Şu detay işçiliğine, gerçekliğe hayran olmamak elde değil..Resmin düzgün, mine gibi işlenmiş yüzeyi, beziryağı ile karıştırılmış pigmentsırın sayısız kere uygulanmasıyla elde edilmiş; daha sonra cilalanmıştır. BU tekniği kullanan Jan van Eyck ve kardeşi Hubert yağlıboya resmi icat etmiş sayılmaktadır.<img src="https://images.aposto.com/2022/10/6/1669468451804.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.73" width="550" alt="Ghent Altarpiece, completed in 1432" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Şurada tasvir edilen Meryem Ana’ya, mücevherlere kumaşa bir bak.. Gerçeğe benzerliği dehşet verici!Ki Jan van Eyck bunları yaparken Da Vinci daha doğmamıştı bile.

Yıldızlı Bir Hikâye

 Jan van Eyck Erken Kuzey Rönesansı’nın en iyi ressamlarından biriydi. 

Jan van Eyck ve Kuzey Rönesansı

<img src="https://images.aposto.com/2022/5/3/1654070598001.jpeg" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.51" width="550" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Sevdiğimiz isimlere “içinde yaşamak istedikleri film ya da diziyi” sormaya devam ediyoruz. 39. konuğumuz <a fr-original-style="" href="https://twitter.com/tubabudus" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Tuba Büdüş</a>, seçtiği filmse Küçük Papatyalar / Sedmikrásky&nbsp;(1966). &nbsp; Věra Chytilová’nın başyapıtı 1966 yapımı Küçük Papatyalar / Sedmikrásky, hem çok sevdiğim hem de içinde bulunmak, karakterleriyle ölesiye takılmak istediğim bir film. Marie 1 ve Marie 2 olarak tanıdığımız iki kadının hayata, sistemin kurallarına, dine, geleneklere ve en önemlisi patriarkal düzenin parmak sallayan eril duruşuna karşı yaptıklarına hayranlık beslememek elde değil. Karakterler, çivisi çıkmış bir dünyada çarkların içinde kalıp sistemi öyle ya da böyle devam ettirmektense çarkların arasından çıkıp da isyan etmeyi seçer. Açıkçası ilk ismimin de Meryem olması dolayısıyla bu ikiliye katılma pasaportum zaten var diyebilirim sanırım. &nbsp; Filmde İsa’nın annesi Kutsal Meryem (Bakire Meryem) ya da Mecdelli Meryem (Maria Magdelena) olarak çizilen karakterlere alternatif bir Marie olmanın düşüncesi bile heyecan verici. Bu iki şımarık, anarşist, feminist karakter ile cennetten bile isteye kovulmak, Âdem ile Havva hikâyesini Havva ile Havva ile Havva hikâyesine çevirmek, eril düzenin her parçasını kastrasyona uğratmak, çivisi çıkmış dünyaya çok daha güzelini yeniden yaratmak için bir tekme de ben vurmak istediğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Üstelik tüm bunları tıpkı Maire’ler gibi sonunda kendimi feda etmem gerekse de yapmak istediğimi de eklemeliyim. Lakin filmi ilk izlediğimden bu yana her daim benimle yaşayan, adeta diğer yanım olarak gördüğüm bu olağanüstü kadınlarla tek anlaşamayacağım nokta oburlukları olsa gerek. Zira her fırsatta hayvan bedenleriyle yapılmış yiyecekleri yemelerinde beis görmeyen karakterleri, ne yazık ki tam da o anlarda anlamakta güçlük çekerim. Bir vegan olarak hak mücadelesinin bütüncül bir eylem olduğunu anlatmak için de Sedmikrásky&nbsp;evrenine mutlaka gitmeliyim diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Bu Hafta Ne İzlesem?

Mila ailesi, Batllo Evi'ni o kadar çok beğendiler ki Gaudi'den kendilerine özel bir apartman yapmalarını rica ettiler.Önce Casa Batllo'yu görelim..<img src="https://images.aposto.com/2022/3/0/1650189952235.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.78" width="550" alt="Casa Batllo" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"> Fakat Casa Mila bittiğinde, hiç beğenilmedi. Apartmanın sahipleri ve halk, Casa Mila için "La Pedrera" yani taş ocağı demeye başladılar. Fakat Gaudi kendini dışa vurmaktan başka bir şey yapmıyordu ve ortaya çıkardığı işten gayet memnundu. Zaman, Gaudi'yi haklı buldu. Bugün, büyük mimarın en sevilen eserlerinden biri Casa Mila'dır.<img src="https://images.aposto.com/2022/3/0/1650190173268.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.50" width="550" alt="casa mila" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Bu binanın belki de en beğenilen özelliği, Gaudi'nin otuzdan fazla çarpıcı bacadan oluşan ormanını görebileceğiniz çatısıdır. Star Wars hayranıysanız, bazıları size tanıdık gelebilir. Star Wars Stormtroopers kasklarına bir benzerlik görüyor musunuz?<img src="https://images.aposto.com/2022/3/0/1650190366369.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.38" width="550" alt="Casa Mila Çatısı" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><img src="https://images.aposto.com/2022/3/0/1650190394634.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.50" width="550" alt="Stormtroopers" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Bazıları, George Lucas'ın 1970'lerin başında burayı ziyaret ettiğini ve Gaudi'nin fütüristik görünümlü bacalarından ilham aldığını ve bilim kurgu filmindeki miğferlere ilham kaynağı olduğunu söylüyor.Aynı "baca başlığı" tasarımı La Sagrada Familia Bazilikası'nda da görülüyor fakat bu sefer Romalı Askerler olarak. Aşağıdaki görselden inceleyebilirsiniz.<img src="https://images.aposto.com/2022/3/0/1650190680672.jpeg" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.51" width="550" alt="La Sagrada Familia" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Yüzü olmayan kadın, Meryem'i temsil eder ve en soldaki adam ise Gaudi'nin tam kendisidir!

Star Wars hayranıysanız bu yapıtın üzerindeki bacalar size tanıdık gelebilir..

Casa Mila ve George Lucas

<figure class="image"><img src="https://images.aposto.com/images-2020-06-25T15:00:03.967Z.jpeg" alt="esteban"></figure>• İspanya'da bir sanat koleksiyonerinin Bartolome Esteban Murillo’ya ait olan ve Meryem’i resmeden&nbsp;Immaculate Conception adlı tablonun kopyasının bir mobilya tamircisi tarafından yapılan restorasyonu, eserin orijinalliği yüksek halde bozduğu ve eseri tanınmaz hale getirdiği gerekçesiyle İspanya’da restorasyon süreçlerinin yeniden gündeme gelmesine <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.ntv.com.tr/sanat/ispanyada-restorasyon-skandali-meryem-ana-tablosu-taninmaz-halde,I5LjxvTGKkONlCH2fQkZ3g">neden oldu.</a><ul><li>Ne oldu? Koleksiyoner, bir mobilya tamircisi ile 1.200 avro karşılığında ilgili eseri restore etmesi için anlaştı. &nbsp;</li><li>Tepkiler: İspanya'daki restorasyon ve tarihî eser koruma kurumu yetkililerinden Maria Borja, ülkede benzer restorasyon hatalarının çok sık tekrarlandığını ve herkese restorasyon uzmanı olarak bakılmaması gerektiğini belirtirken hükümete kültürel mirası yok edecek girişimlere karşı yasal bir düzenleme getirmesi çağrısında <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.artnews.com/art-news/news/virgin-mary-botched-restoration-spain-1202692003/">bulundu.</a> &nbsp;</li><li>Bir adım geriden: 2012 yılında da İspanya’nın Zaragoza şehrindeki bir kilisede bulunan ve Garcia Martinez’e ait olan Ecce Homo isimli İsa tasviri Cecilia Gimenez tarafından aslından uzak bir şekilde restore edilmiş ve bir hayli tepki <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.nytimes.com/2012/08/24/world/europe/botched-restoration-of-ecce-homo-fresco-shocks-spain.html">toplamıştı.</a></li></ul>

Meryem ile ilgili hikayeler