Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →
Merve Özdemirkıran Embel
Akademisyen. Uluslararası İlişkilerde, başta ekonomik aktörler olmak üzere, ulus-aşırı (transnasyonal) aktörlerin rolü, Türk Dış Politikası ve Fransa Siyaseti başlıca çalışma konuları arasındadır.
15 Ağustos'ta Alaska'da düzenlenen Trump-Putin zirvesi, Ukrayna’da ateşkese dair somut bir perspektif sunmadan sona erdi. Öte yandan apar topar organize edilen ortak Washington ziyaretinden bir gün önce video konferans yoluyla görüşen ve ortak bir strateji belirleyen Avrupalı liderler, Ruslar ile Amerikalılar arasında yürütülecek her türlü müzakereye dahil olma iradelerini açık bir şekilde ortaya koydular.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Eylül ayında katılacağı Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda Fransa’nın Filistin devletini resmen tanıyacağını duyurdu. Macron’un bu kolektif siyaset çağrısı belki kendisini de şaşırtacak bir hızda karşılık buldu. Peki nasıl ve neden?

Avrupa’nın güvenlik mimarisi yeniden şekillenirken uzun süredir donmuş olan AB-Türkiye ilişkilerinin de daha önce öne çıkmamış bir çerçeveden yeniden ısınacağı anlaşılıyor. Öte yandan Aydınlanma felsefesinin başlıca fikirleri ve demokrasi üzerine bir kimlik inşa ettiği iddiasındaki AB'nin, Ankara'ya yaktığı yeşil ışığın ana koşulu olan "demokrasi geleneğininin sürdürülmesi"nde ne ölçüde ısrarcı olacağını ise zaman gösterecek.

Fransa, 10-11 Şubat tarihlerinde Yapay Zeka Eylem Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. Zirve, toplam 61 devletin temsilcilerinin açık, kapsayıcı ve etik bir yapay zeka için imzaladığı ortak bir deklarasyonun ilanına da sahne oldu.

Dünya tarihinde uluslararası sistem ilk kez çözülmüyor, normlar da ilk kez yıkılmıyor. Sistemin bu sıkışmış hâli geçmişteki başka kaos ve çoklu kriz dönemlerini hatırlatıyor. Tam da bu nedenle ikinci Donald Trump döneminin, dünyanın normsuzluğun tüm veçheleriyle yüzleşeceği, hatırlanacak bir kırılma süreci olacağını öngörmek mümkün.

Irak'tan çıkarılan dersler, Ankara'nın Suriye’nin yeniden inşası gibi oldukça netameli bir süreçte seçeneklerini siyasi ve askerî dış politika araçlarıyla sınırlı tutmaması gerektiğini gösteriyor. Türkiye’nin iş dünyası aracılığıyla siyasi ilişkileri derinleştirmesi, Suriye’de de güvenli ve etkili bir dış politika seçeneği olarak değerlendirilebilir mi?

Fransa'da Michel Barnier'nin 3 aylık başbakanlık döneminin Meclis'in gensoruyla sona ermesinin ardından Devlet Başkanı Emmanuel Macron, hükümet kurma görevini François Bayrou'ya verdi. Parlamentoda kendi başına çoğunluğu bulamayan sağ ve sol partiler, Makronizm'e karşı durduklarını net bir şekilde belli ettiler. Ateşten gömleği giyen Bayrou'yu zor bir görev bekliyor.

Fransa’da hükümetin düşmesinin ardından Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron kendine yakın hükümet arayışını sürdürüyor. Öte yandan Macron’un meclis çoğunluğu aramak için çıktığı bu siyasi maceranın Fransa’da toplumsal krizlerin de önünü açacak bir sarmala dönüşmesi ciddi bir olasılık olarak karşımızda duruyor.
