• Hakan Çalhanoğlu transfer iddialarına yanıt verdi: İtalya Serie A takımlarından Inter'de forma giyen Hakan Çalhanoğlu, transfer söylentileri hakkında "Ben hiçbir şey söylemedim, Inter'de mutluyum" açıklamasında bulundu.<ul><li>Çalhanoğlu, Inter'in yeni sezon öncesi kampına katılmak için İstanbul'dan Milano'ya gitti.</li><li>Oyuncu, Inter'e geri döndüğü için mutlu olduğunu ve burada kalmayı istediğini ifade etti.</li><li>Lautaro Martinez ile ilgili olarak, "Oynamak istemeyen gitsin" ifadesini kullandığını belirtti ve aralarındaki sorunun çözüldüğünü aktardı.</li><li>Çalhanoğlu, sözleşme yenilemesi hakkında umutlu olduğunu ve burada kupalar kazanmaya devam etmek istediğini söyledi.</li></ul>

Canlı Gündem

• Hakan Çalhanoğlu için Fenerbahçe teklif yaptı: Fenerbahçe, Hakan Çalhanoğlu'na 2028 yılına kadar yıllık 8 milyon Euro ve bonuslar içeren bir sözleşme teklif etmeye hazırlanıyor, ancak transferin gerçekleşmesi için Inter'in onayı gerekiyor.<ul><li>Fenerbahçe, Hakan Çalhanoğlu için 25-30 milyon Euro arasında bir bonservis bedeli ödemeyi planlıyor.</li><li>Hakan Çalhanoğlu, Inter ile 2021 yılında bonservissiz olarak transfer oldu ve bu süreçte iki kez Şampiyonlar Ligi finali oynadı.</li><li>31 yaşındaki oyuncunun, Inter ile 1 kez Serie A ve 2 kez İtalya Kupası şampiyonluğu bulunuyor.</li><li>Hakan'ın, sezon sonu Lautaro Martinez ve Inter Başkanı Giuseppe Marotta'nın açıklamaları sonrası takımdan ayrılması bekleniyor.</li><li>Daha önce Galatasaray'ın da Hakan Çalhanoğlu ile görüştüğü belirtiliyor.</li></ul>

2014 ve 2018 finallerinin iki kaybedeni, şanslarını bu yıl bir kez daha denemek istiyorlar. Dünya Kupası’nda, yarı finalin ilk eşleşmesinde Messi ile Modric, Martinez ile Livakovic, Arjantin ile Hırvatistan karşı karşıya gelecekler.<h4 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Mecburi Favori: Arjantin </h4>Devasa beklentiler çoğu zaman büyük baskı yaratır. Bu baskı ile mücadele etmek bazen rakiplerle mücadele etmekten bile zordur. Arjantin, turnuvanın açılış maçında Suudi Arabistan ile karşılaşırken en zorlu rakipleri bu baskıydı ve kaybettiler. Neyse ki telafi şansları hâlâ vardı. Önce Meksika, ardından Polonya’yı 2-0’la geçip yollarına devam ettiler.&nbsp;Grup aşamasının ardından gelen Avustralya eşleşmesi, Arjantin adına bir kura şansı olarak değerlendirilebilir. Zira Avustralya, Arjantinli futbolcuların bozulmaya her an müsait sinirlerine pek de dokunan bir yapıya sahip değildi. İkinci yarının hemen başında kaleci Matt Ryan’ın hatasında Julian Alvarez’in bulduğu gol de Arjantin’in işini bir hayli kolaylaştırdı.&nbsp;Çeyrek finaldeki Hollanda eşleşmesi ise, tam aksine, bir sinir harbi şeklinde geçti. Arjantin teknik ekibinden Walter Samuel ve teknik direktör Lionel Scaloni’nin gördüğü sarı kartlar ile toplamda çıkan 18 kart bir rekoru beraberinde getirdi. Arjantin, yakaladığı 2-0’lık üstünlüğü koruyamazken, 90 dakikanın sonuna eklenen uzatma anlarının da sonunda yenen gol her şeyi alt üst edebilirdi. Bu gol ile moral üstünlüğünü ele geçiren taraf Hollanda gibi olsa da turun uzatma dakikalarında oyunun kontrolünü kaybetmedi Arjantin. Penaltı atışlarında da son sözü, kurtardığı iki vuruş ile kaleci Emiliano Martinez söyledi.Tıpkı bayrağında olduğu gibi Arjantin takımının da orta yerinde parıldayan bir güneş var. Her şey o güneşin etrafında dönmekte. Messi, çok büyük olasılıkla son defa çıktığı Dünya Kupası sahnesinde kariyerinin tek eksik parçasını tamamlamanın peşinde. Takımının şimdiye kadar beş maçta bulduğu dokuz golün altısında doğrudan katkısı var. Bu bağlamda Arjantin’in Messi’ye olan bağımlılığı beklenenden bile öte. Zira Di Maria ve Lautaro Martinez’den beklenen skor katkısını henüz alabilmiş değiller.&nbsp;Diğer yandan Meksika maçında oyuna sonradan girip attığı şahane gol sonrası ilk 11’e yerleşen Enzo Fernandez, Messi’nin ardından takımın en kritik oyuncusu sayılabilir. Oyunun hücum yönünde yaratıcılık bakımından kaptanın en önemli yardımcısı olabilir.&nbsp;Arjantin, şimdiye kadar oynadığı futbol ile izleyenleri tatmin etti mi, tartışılır. Fakat bu turnuva öyle bir turnuva değil. Önemli olan bir şekilde kazanmaksa, galibiyetin kilidini açacak anahtar onların elinde var. Bir de arkalarında büyük bir seyirci desteği olduğunu unutmamak gerek.Gizli Favori: HırvatistanHırvatistan futbolu kendisini dünyaya kanıtlamak için daha ne yapmak zorunda? Katar 2022’nin en güçlü şampiyonluk favorilerinden birisini eledikten sonra belki de yapacakları tek bir şey kaldı; dünya şampiyonu olmak. Yarı finaldeki rakiplerinin aksine Hırvatistan, gittiği hiçbir turnuvada şampiyonluk adayı olarak görülmedi. Ancak 2018’in finalisti, Katar’da da finalin yalnızca bir adım uzağında.&nbsp;Eşleşmenin bu tarafında da son turnuvasını oynayan bir yıldız mevcut: Luka Modric. Onun sahadaki çekim gücü Messi kadar büyük olmasa da Modric, sessiz sedasız yaptığı işi en üst seviyede sürdürüyor. Üstelik orta sahadaki partnerleri Brozovic ve Kovacic ile hemen her rakibe üstünlük kurabiliyorlar.&nbsp;Ancak orta sahadaki bu göz kamaştıran zenginlik ne yazık ki hücum hattında bulunmuyor. Bu durum Hırvatistan maçlarının, özellikle eleme turlarında beraberliğe kilitlenip kalmasında pay sahibi olarak görülebilir. Euro 2008’deki Türkiye eşleşmesinden bu yana büyük turnuvaların eleme turlarında çıktıkları dokuz maçın sekizinin uzatmalara gitmesi bunun bir göstergesi.&nbsp;Bu turnuvada da gruplarda çıktıkları üç maçın yalnızca birini kazanıp diğer iki maçtan golsüz beraberlikle ayrıldılar. Son 16 eşleşmesinde Japonya karşısında geri düşseler bile sürpriz golcü Perisic’in kafasından buldukları gol ile maçı önce uzatmaya ardından penaltılara taşıdılar. Penaltı atışlarında Japonya mı çok etkisizdi yoksa kaleci Livakovic mi çok başarılıydı, kararı siz verin.&nbsp;Çeyrek finaldeki Brezilya eşleşmesinde ise hemen hiç kimse Hırvatistan’a şans tanımıyordu. Maçta ikinci yarıdan itibaren oldukça zorlandıkları da bir gerçek. Ancak bu anlarda Livakovic yeniden ön plana çıkmayı başardı. Bir kez daha uzatmaya giden maçta Brezilya Neymar ile öne geçtiğinde artık Hırvatistan’a şans tanıyan birkaç kişinin de ümidi kalmamıştı belki. Fakat yine oyuna tutunmayı başardılar. Uzatmaların son anlarında bir gol bulup maçı yine penaltılara taşıdılar. Ve sahneye yine Livakovic çıktı.&nbsp;Bu turnuva dahil gruplardan çıktıkları üç seferde de en azından yarı final görmeyi başaran Hırvatistan, daha önce bir üçüncülük, bir ikincilik elde etmişti. Şimdi sıradaki yer birinci basamak neden olmasın?<h4 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">90 Dakika ve Fazlası</h4>Savunmaların ön plana çıktığı, kalecilerin yıldızlaştığı bir turnuvada, başa baş giden, uzatmalar ve penaltı atışları ile sonuçlanan maçlara alışmışken Arjantin-Hırvatistan eşleşmesinden de benzer bir performans beklemek olası. Daha önceleri dünya kupalarında iki kez grup aşamasında karşılaşan iki takım da birer galibiyet elde etmişti. 2018’deki 3-0’lık Hırvatistan zaferinin akıllardaki yeri ise daha taze.&nbsp;

Son Şans

Wolverhampton Wanderers menajeri olarak geçirdiği 4 başarılı sezonun ardından kendisini bir üst seviyede kanıtlamak amacıyla bu yaz Tottenham’a katılan Nuno Espirito Santo’nun görev süresi yalnızca 4 ay sürdü.Yönetim kaynaklı problemlerin artışının doğal bir reaksiyonu olarak taraftar memnuniyetsizliği ile başlanan sezonda Santo’nun öğrencilerinin ligin tepesinde kalıcı olmayacağı tahmin edilen bir durumdu. Pochettino döneminde ilk 4 sıranın gediklisi haline gelen kulüp, başarısız sayılabilecek transfer harekatları ve kadro iskeletindeki kayıplarla birlikte Jose Mourinho döneminde bu çizgiden uzaklaştı ve Levy bundan hoşnutsuzdu. Nuno Espirito Santo’nun birincil görevi; kulübü Şampiyonlar Ligi potası için iddialı konuma getirmekti. Taleplerin büyük olduğu sezona başlarken şartlar ne kadar uygundu, büyük bir soru işareti.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Kane’in gelecek belirsizliğinin kulüp gündemini işgal ettiği transfer döneminde Alderweireld, Sissoko, Lamela gibi soyunma odasında da rolü olan figürlerle vedalaşan Tottenham’ın öne çıkan transferleri Bryan Gil, Cristian Romero ve Emerson Royal oldu. Kadroya katılan isimlerin en yaşlısının 23 yaşında olması, planların uzun süreli yapıldığı izlenimini oluşturuyor.&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Üstelik Pau Torres ve Lautaro Martinez transferlerinde kulüplerle anlaşılmasına rağmen oyuncuların ikna edilememesi, Tottenham’ın ilgi çeken bir merkez olmaktan uzaklaştığını da gözler önüne seriyor.</li></ul>Bu tip olumsuzlukların ışığında başlanan sezonda ilk üç maçını kalesinde gol görmeden 9 puanla tamamlayan Tottenham, ilginin tavan yaptığı dönemde dahi üretken bir futbol sergilemiyordu ancak mağlup edilen rakipler arasında Manchester City ve Wolves’un olması, elde edilen 4.03’lük bir xG oranını kısa bir süre de olsa meşrulaştırdı.&nbsp;İşlerin her zaman bu kadar yolunda gitmeyeceği gerçeğiyle tanışma ise Selhurst Park’ta, lider başlanan 4. haftada gerçekleşti. 3-0’lık bir skorla saha içinde büyük çaplı bir kırılma yaşayan Tottenham, kalan 7 haftada -her hafta daha kötü oynayarak 5- mağlubiyet aldı ve Nuno, Kasım ayında maça çıkamadan ayrılmak zorunda kaldı.Paratici ve Daniel Levy’nin ortaklaşa aldıkları bu kararın saha içi ve dışı pek çok nedeni bulunuyor:Başarısız DenemelerNuno’nun kendisine Tottenham kapılarını açan başarılı Wolves dönemlerinde, Potter &amp; Brighton örneğine tezat şekilde göze hoş gelen akıcı futbolu benimsemediği bir gerçek. Wolves’taki son sezonlarında 3-4-3 sistemiyle topu rakibe bırakmaktan çekinmeyen ve hücum gücünü kontra silahlarından alan Nuno, Tottenham’da da bu düşünceden sapmadı, ancak kendisiyle özdeşleşen formasyonunu da Londra’ya taşımadı.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">İlk haftalarda tercih ettiği formasyon olan 4-3-3’ü Kane dönene kadar Son’u 9 numarada kullanarak kurgulayan Portekizli menajer, Kane’in dönüşüyle beraber yeni denemelerde bulundu.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Son’un oynamadığı Crystal Palace maçında kısıtlı hücum verimliliğinin tamamen kuraklamaması adına Alli, Lucas ve Kane’in ön hattı oluşturduğu bir 4-3-1-2 ortaya çıkarttı, ancak orta sahayı tamamen rakibine bırakmış oldu ve sürklase edildi.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Bir hafta sonra Chelsea maçındaki deneme; Lo Celso ve Kane’in en ileri uçta konumlandırılan Son’un arkasında oynadığı, iki 10 numaralı bir 4-3-2-1 oldu ancak maç yalnızca 2 isabetli şutla tamamlandı, buna karşın Chelsea’nin isabetli şutu 10’du.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Arsenal derbisine klasik 4-3-3 ile başlayan ancak ilk yarıda kalesinde 3 gol gören Tottenham’da ikinci yarıda Skipp’in Hojbjerg’in yanına ikinci bir 6 numara olarak eklendiği formasyon, puanı kurtaramasa da 4-2-3-1’in bataklıktan çıkma formulü olabileceğinin sinyallerini verdi.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Aston Villa ve Newcastle United gibi kağıt üzerindeki zayıf rakipleri 4-2-3-1 formasyonunu kullanarak geçen Santo, kazanmanın formulünü keşfettiğini düşünürken bu sistemde ustalaşmış West Ham’a karşı domine edildi. Geçtiğimiz haftaki maçta ise Manchester United’a karşı oyun düzeninde değişiklik yapmayarak risk aldı ve bu risk pahalıya patladı. Böylece Santo, 10 maçlık Tottenham menajerliğini 4 farklı formasyonla tamamlamış oldu.</li></ul><hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Hücumda Bunalımİki yılda üç menajerin görevine son veren Tottenham’da Santo’nun biletinin kesilmesinin ana nedenlerinden biri de oynanan verimsiz hücum futbolu oldu.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Geçtiğimiz sezonu harika geçiren Kane’in bu yaz yaşadığı sürecin kendisini psikolojik olarak etkilemesinin bu başlıkta büyük rolü olsa da Tottenham’ın sorunları bundan daha büyük. Bu sezon kazandığı maçların tamamını 1 farkla bitiren Tottenham, major hücum istatistiklerinin genelinde yere çakılmış durumda; 10 maçta 9 gol ile bu alanda Premier League genelinde 19. Sıradalar, toplam 103 şut denemesiyle bu alanda ligin dibindeler ve maç başına tutturdukları 1.05’lik xG oranı lig genelinde 17. sıra anlamına geliyor.</li></ul><hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Hedef Maç PerformansıLigin ortalama üstü ekipleri olan Manchester City, Chelsea, Arsenal, West Ham United ve Manchester United ile ilk 10 haftada karşılaşan Tottenham, 5 maçtan yalnızca 3 puan çıkarttı.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Skor tabelasında yazanla doğru orantılı şekilde futbol anlamında da hayranları bir türlü tatmin edemeyen Nuno Espirito Santo, özellikle Chelsea ve Arsenal’e karşı sürklase edilirken ‘doğru adam olup olmadığı’ konusunda epey soru işareti yarattı.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Liverpool’a karşı kulüp tarihine geçecek bir mağlubiyet alan ve Tottenham maçını Solskjaer’in geleceğinin belirleneceği tarih olarak ilan eden United’a karşı maçın isabetli şutsuz tamamlanması, tribünlerin de kendisine olan desteğini minimuma indirdi.</li></ul><hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Avrupa KarnesiBu sezon ilk kez düzenlenen Avrupa Konferans Ligi’ne İngiltere’den tek temsilci olarak katılan Tottenham; Rennes, Vitesse ve NS Mura’nın olduğu grupta şu anda 3. sırada.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Turnuvanın mutlak favorisi olan Tottenham için buradan kazanılacak bir kupa, 13 sezonluk kupa hasretini tamamlamak anlamına geliyor. Ancak Santo ve öğrencilerinin şu ana kadar gruplarda gösterdiği performansın hayal kırıklığı olduğunu söylemek yanlış olmaz.</li></ul><hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Conte FırsatıFavori pozisyonda olmayarak başladığınız bir sezonda 10. haftada Şampiyonlar Ligi potasından 5 puan geride kalmanız, koltuğunuzun tehlikede olduğunu düşündürmez. Ancak İtalyan sportif direktörünüzün arası, takım çalıştırmayan İtalya’nın son şampiyon menajeri ile iyiyse korkmaya başlayabilirsiniz. Paratici’nin yazın da ikna etmek için uğraştığı bilinen Conte, 18 aylık bir kontrata imzasını atmaya hazırlanıyor.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Adı uzun süre Manchester United ile anılan Conte, bugün Tottenham’ın tesislerinde. Hafta sonu Tottenham kazanan, United kaybeden olsaydı büyük ihtimal bu senaryonun tersi gerçekleşecekti. Maçın gerçek kazananını ise sezonun geri kalanı bizlere gösterecek.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Ayrıca Conte’nin önünde bir galibiyet serisinin oluşması için de uygun bir fikstür mevcut. 3 haftadır kaybeden Everton’la deplasmanda karşılaşacak olan Tottenham, daha sonra sırasıyla Leeds, Burnley, Brentford ve Norwich ile oynuyor. Everton maçında kazanılacak bir 3 puan, bu fikstürün kayıpsız atlatılması anlamına gelebilir.</li></ul>Nuno Espirito Santo dönemi, menajerin kendisi kadar Daniel Levy için de başarısız bir serüven oldu. Şimdi Santo’dan daha talepkar bir menajer ile hikayeleri nasıl gelişecek, merakla bekliyoruz.

This Is England

Daniel Levy ve Tottenham, bir başka menajer denemesinden daha sonuçsuz ayrıldı. Peki erken ayrılığın sebepleri neler?

Zincirin Son Halkası

Yaklaşık dört ay süren Nuno Espirito Santo döneminin ardından Tottenham, takımı Antonio Conte’ye emanet ettiğini açıkladı. Geçtiğimiz yaz döneminde de Conte’nin adı Londra ekibiyle anılmış fakat iki taraf arasında anlaşma sağlanamamıştı. Santo yönetiminde yeni sezona başlayan takımın istediği performansa bir türlü ulaşamaması, Conte-Tottenham birlikteliğinin sezon bitmeden gerçekleşmesine zemin hazırladı.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Doğru zamanlama</h2>Premier Lig’de geçtiğimiz sezonun tamamlanmasının ardından Tottenham, kulübün sportif direktörlüğüne Fabio Paratici’nin getirildiğini açıkladı. Paratici’nin yeni görevindeki ilk zorlu seçimi ise teknik direktörün kim olacağına karar vermekti. Jose Mourinho ile başlayan sezon Ryan Mason ile tamamlanmıştı ve kulübe yeni bir isim gerekiyordu. Tottenham’ın menajer listesinde birçok isim yer alıyordu. Serie A’da Inter’i şampiyon yapan ancak ekonomik nedenlerle takımdan ayrılma kararı alan Antonio Conte ise ayrılığının resmiyet kazanmasının ardından listenin ilk sırasına yerleşti. Fakat taraflar arasındaki görüşmeler ilerlemedi ve Tottenham, sezonun başlamasına kısa bir süre kala Nuno Espírito Santo ile anlaşmaya varıldığını açıkladı. Conte, verdiği röportajlarda Tottenham’ı o dönemde reddetme gerekçesi&nbsp;olarak Inter’den ayrılığının üzerinden zaman geçmemesini ve hemen sahaya dönmek istemediğini gösterdi. Belki de haklıydı. O dönemde teklifi kabul etmiş olsaydı Tottenham’ın sınırlı bütçesiyle istediği isimleri takıma kazandırmayacaktı ve eksik kadroyla istediklerini yapamayarak eleştiri oklarının hedefi olacaktı. Şu anda da Tottenham’ın harcama yapacağının garantisi yok ancak bugünkü anlaşmada güçlü tarafın yaza göre Antonio Conte olduğunu söylemek yanlış olmayacak.<img src="https://images.aposto.com/2021/10/4/1636062291567.jpeg" style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.79" width="550" alt="Antonio Conte" fr-original-style="display: block; float: none; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Tottenham<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Kadro uyumu</h2>Antonio Conte’nin son çalıştırdığı iki takımın kadroları yan yana geldiğinde&nbsp;göze ilk çarpan şey güçlü bir santrafor ve yanındaki yardımcı forvetin varlığı oluyor.&nbsp;Chelsea’yi çalıştırdığı dönemde Diego Costa ve Eden Hazard, Inter’de ise Romelu Lukaku ve Lautaro Martinez’in rolleri takımın taşıyıcı kolanlarını oluşturuyordu. Tottenham’da ise Harry Kane ve Heung Min Son’un bu rollerde Conte’nin planının önemli bir parçası olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.&nbsp;Conte takımlarının en önemli parçalarından olan kanat bekler ise ana plandaki eksik bölge gibi duruyor. Bu sezon herhangi bir maçta 3’lü savunmayla oynamayan Tottenham’da Conte’nin vereceği en önemli kararlardan biri de kanat bek pozisyonunda kimin oynayacağı olacak. Santo döneminde takımdan kesilen Matt Doherty, Wolves dönemi göz önüne alındığında Conte’nin listeye yazacağı ilk isim olabilir. Bu sezon transfer edilen Emerson’un bu rolde nasıl bir performans sergileyeceği de önemli bir konu olacak. Sol kanat bek içinse Sergio Reguillon seçimi şimdilik garanti gözüküyor. Her şeye rağmen devre arası transfer döneminde Conte’nin önceliği buraya vermesi pek de sürpriz olmayacak.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Gerçekçi hedef</h2>Premier Lig’de sezonun en zorlu dönemi geldi ve önümüzdeki ay Boxing Day maçlarıyla takvim tempo kazanacak. Bu süreçte Antonio Conte’nin takıma uyum sağlayabilmesi ve istediği sistemi oturtabilmesi yoğun maç takviminde puan kayıplarına sebep olabilir. Mevcut şartlar düşünüldüğünde Conte’den bu sezon istenen en önemli şey ve belki de en gerçekçi hedef, takımı ilk dörde sokabilmesi olacak. Önümüzdeki sezon için ise zirve mücadelesi Tottenham’ın hedefleri arasında ilk sırada yer alacak.

Punto 

3 yıl sonra Premier Lig'e dönen Antonio Conte'yi ilk dönemine göre daha farklı zorluklar bekliyor.

Londra, Yeniden Merhaba

• İtalya merkezli La Gazzetta Dello Sport'a göre Inter, Lautaro Martinez'i transfer etmek isteyen Barcelona'dan oyuncuya karşılık Antoine Griezmann'ı <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.forbes.com/sites/tomsanderson/2020/04/14/griezmann-could-leave-fc-barcelona-for-inter-milan-in-lautaro-martinez-swap-deal-claims-report/#7d63d1b16849">istedi.</a> İspanya kaynaklı Mundo Deportivo da iki hafta önce verdiği haberde, Martinez'in Barcelona'ya hiç olmadığı kadar yakın olduğunu iddia <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://www.forbes.com/sites/tomsanderson/2020/03/28/lautaro-martinez-agrees-to-prioritize-fc-barcelona-move-claims-report/#6ef3cf2564bd">etmişti.</a>

Lautaro Martinez ile ilgili hikayeler