Southampton, 4-1'lik Newcastle United mağlubiyetinin ardından Aralık 2018'den beri takımın başında olan Ralph Hasenhüttl'ın görevine son verirken koltuğu Luton Town menajeri Nathan Jones'la doldurdu.Aynı dönemde Aston Villa'nın Unai Emery, Wolverhampton'ın Julen Lopetegui'ye emanet edildiğini hesaba katarsak Southampton'ın bunlardan farklı bir yol tercih ettiği sonucunu çıkartabiliriz. Nathan Jones, Premier League arenasında popüler bir isim olmasa da Championship çevrelerinde oldukça tanıdık bir yüz, özellikle Luton Town hayranları için.Daha önce 2015/16 sezonunda, Luton henüz bir League Two temsilcisiyken koltuğu devralan ve 3 yıllık görev süresi boyunca takımın Championhsip yolundaki tırmanışına büyük katkı sağlayan Jones'un yolu, pandemi sezonunda özdeşleştiği kulüple tekrar kesişti. Championship'e ara verilen Mayıs 2020'de, küme düşmesine kesin gözüyle bakılan 24. sıradaki Luton'u dipten alan Jones, lig sonuna kadarki 9 maçlık periyotta 16 puan toplayarak tarihi bir başarıya imza attı ve Luton'u ligde tutmayı başardı.Son haftada oynanan Blackburn maçı, onların hayatta kalma mücadelelerinin temsili niteliğindeydi ve 3-2'lik galibiyetle birlikte Luton 19. basamağa çıkarak unutulmaz bir hikaye yazdı. Nathan Jones bu maçı The Coaches Voice için anlatıyor.<a data-type="embed" fr-original-style="" href="https://www.youtube.com/watch?v=Vbs_qn9ozBM" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank"><img src="https://embed.apos.to/assets/2022/10/2022-11-10T22:11:33.044Z.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.77" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"></a>

This Is England

Oyun olarak baktığımızda her zaman pozitif kalmaya çalışan The Saints (bir diğer deyişle Azizler) için bu sezon mental açıdan oldukça yıpratıcıydı. Genel bir kadro istikrarı yakalamakta zorlandılar ve yılın ilk galibiyeti için 8. haftadaki Leeds United maçını beklemeleri gerekti. Ligin ilk çeyreğinde ciddi bir üretkenlik sorunu çektiler. Kadrodaki değişkenliğin sebebi de buydu.Bu galibiyetsiz geçen süreç olağandan biraz farklıydı çünkü aynı zamanda kolay yenilmeyen bir ekip ortaya çıkmıştı. İlk haftalarda oynadıkları, sezona iyi başlayan iki Manchester ekibinden beraberlikler koparmaları bir noktada kafayı kaldıracaklarına işaret ediyordu. Nitekim öyle de oldu.&nbsp;<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Mohamed Elyounoussi’nin 11’e dahil olması, Che Adams’ın sakatlıktan dönmesi ve Kyle Walker-Peters'ın yükselen formuyla birlikte bir galibiyet serisi yakalandı. Takım artık yakaladığı şansları gole çevirebiliyor, dipte başladıkları merdivenin basamaklarını sırasıyla tırmanıyordu.</li></ul><img src="https://images.aposto.com/2022/5/2/1654598497893.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.42" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Reuters<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Serinin bitişi ligin en zayıf takımı Norwich’e karşı oldu. Bu onların sezonunu en güzel özetleyen maçtı. Sonrasındaysa işler yeniden tersine döndü. Peş peşe gelen puan kayıplarıyla birlikte kadroda yeniden bir arayış başladı.&nbsp;<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Kullandıkları çift 6’lı 4-4-2'den vazgeçip, Che Adams’ı yedeğe çekerek ileride Broja ve Redmond’ın olduğu dinamik bir 3-5-2'ye döndüler ve bu şok tedavisiyle ikinci yarıya başladılar.</li></ul>Hasenhuttl’ın arayışları yine sonuç verdi. İlk devrede uzunca galibiyet alınamayan seri bu sefer; West Ham, Tottenham, Everton ve Norwich’ten 3’er; Manchester City ve United’tan ise 1’er puan şeklinde geçildi. Southampton kendini güvenli bölgeye atmayı başarırken Hasenhüttl da şubat ayının menajeri oylamasına aday gösteriliyordu.&nbsp;Mart ayına girildiğinde Southampton’ın, Avrupa potasıyla da küme düşme hattıyla da arasındaki puan farkı 10’du. Onlar yukarı ivmelenmek yerine, şalterleri indirmeyi tercih ettiler. 40 puanla tamamladıkları ligdeki son 12 karşılaşmada 9 mağlubiyet almaları, sıralamadaki durumlarını tepetaklak hale getirse de en azından ligde kalmış olmalarından dolayı taraftarlarının yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. Bu sezonu “Her şey daha iyi olabilirdi” hissiyle hatırlayacaklar.<img src="https://images.aposto.com/2022/5/1/1654553949738.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.78" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: iNews<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Endüstrinin bu kadar içinde olduğu bir branşta, para konuşmadan futbol konuşmaya çalışmak artık neredeyse imkansıza yakın. Ligin orta sıra ekiplerinden biri olan Southampton için&nbsp;sahiplerinin el değiştirmesi, saha içindeki birçok sonuçtan muhtemelen daha önemliydi.&nbsp;Dünya futbolunda son zamanlarda ismini sıkça duyuran başarılı CEO, Rasmus Ankersen’in önderliğindeki Sports Republic şirketi Hampshire’daki yeni futbol aklı olarak göreve geldi. Bu aynı grubun İngiltere’deki ilk projesi de değil. &nbsp;<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Daha önce Brentford’ta yaptıklarını düşünürsek, yeni yılda Southampton’ın dönüşümünü izleyecek olmak heyecanlanmak için iyi bir sebep.</li></ul>Alım güçlerine, yatırımlarına ve oyun felsefelerine bakınca her şeye rağmen Azizler, hala kötü bir durumda değil. Sene içinde pek çok kez dara düşmelerine rağmen her zaman düştükleri yerden kalkmaları, gelecek yıl için de taraftarların daha iyi yerleri hayal etmelerini sağlıyor.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Kırılma Anı</h2>Tüm duyguların pik yaptığı sezonda Southampton için şüphesiz en unutulmaz an Tottenham Hotspur deplasmanında geriden gelerek 3-2 kazandıkları maçtı. Maç öncesinde teknik patron Hassenhuttl “Belki de ayrılığın vakti geldi” minvalindeki açıklamalarıyla emekliye ayrılacağını işaret etmişti. Fakat takımının Heung-Min Son’un golünden sonraki 10 dakikada verdiği reaksiyonla birlikte duygularına engel olamadı ve futbola karşı olan tutkusunu bir kez daha gözler önüne serdi.Bir yerde James Bond filmlerinden tanıdığımız ünlü aktör Daniel Craig’in, seriye devam edip etmeyeceği sorulduğunda “Bir kere daha Bond oynamaktansa bileklerimi keserim!” deyip, araya pandeminin girmesiyle birlikte fikrini değiştirerek son Bond filminde tekrar oynadığını okumuştum. Bu galibiyet 54 yaşındaki teknik adam için aynı etkiyi yaptı desek yanlış olmaz.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Menajere Not</h2>Ralp Hasenhuttl 5/10Alman ekolünden gelen Hasenhuttl, oyuncu kalitesi ne olursa olsun keyif veren bir futbol oynatmaya çalışmasıyla sempati liginde hayli üst sıralarda. Fakat bu durumun kendisi için bazen olumsuz sonuçlar doğurduğu da aşikar. Ne yazık ki insanın hafızasında olumsuz hatıralar, olumlu olanlardan çok daha fazla yer tutuyor.6-0’lar, 9-0’lar ve bitmek bilmeyen mağlubiyetler geldikçe de ortalama bir futbolsever için sahadaki iyi oyun, bir noktada hiçbir şey ifade etmemeye başlıyor. Hasenhuttl’ın İngiltere macerasında önündeki en büyük bariyer sürdürülebilirlik oldu. Fakat her şeye rağmen bu sezona baktığımda ben onun için başarısız da diyemem. Ne iyi ne kötü, orta şekerli bir 5.<img src="https://images.aposto.com/2022/5/2/1654598771459.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.50" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Saints Marching<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Sezonun Oyuncusu: James Ward-Prowse</h2>Southampton için Ward-Prowse takımının en yetenekli oyuncusu olarak bu sezon sadece tavanlarını değil, aynı zamandan tabanlarını da belirledi. Dalgalanan sezon içinde o hep bir seviyede kaldı ve kalitesini her zaman hissettirdi.James klasmanında duran top becerisi yüksek oyuncuların akan oyunda bu kadar efektif olması eşine az rastlanan bir durumdur. Ward-Prowse takımının en hızlı ya da en güçlü oyuncusu olmasa da iyi yaptığı şeyleri o kadar belirgin şekilde yapıyor ki ortaya hep tutarlı bir performans çıkıyor. Bu tutarlılık ve ivme yok sayılabilecek gibi de değil. İngiltere’nin Dünya Kupası kadrosunu yapmaya çalışan Gareth Southgate’in, eğer James’i dışarıda bırakırsa olası bir kötü senaryoda uykuları fazlasıyla kaçacaktır.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Beklentiler: 22/23 Sezonu</h2>Yeni sahip grubunun önderliğinde yaz dönemini aktif bir şekilde geçirmeleri bekleniyor. Teknik direktör Hasenhuttl içinse nihai karar henüz verilmedi. Bundan önceki son beş sezonda net harcamalarının 22,3 milyon Sterlin olduğunu düşünürsek Avusturyalı teknik adamın geniş bir bütçe ile takımı daha iyi yerlere getireceği öngörülüyor.<img src="https://images.aposto.com/2022/5/2/1654598920877.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.91" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Hampshire Live<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Kulüp yönetiminin nasıl bir politika izleyeceği gelecek sezon için belirleyici olacak. Southampton makul transfer ücretleriyle genç oyuncular çıkartıp onları bir üst klasmana yükselmek istiyor ancak 11 tane Livramento tipi oyuncuyla sözleşme imzalayarak da birinci sınıf bir takım olamayacakları ortada.Ligi daha yukarılarda bitirmek için kulübün daha önce yaptıklarını hatırlaması; Dusan Tadic, Sadio Mane, Adam Lallana gibi potansiyellere yeniden yönelmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu sezon 20 yaş altı oyunculara 2,222 dakika ile en çok süreyi tanıyan Southampton, fena ilerlemeyen sezonu vasat sonlandırdı.

Azizler ve Tutarsızlıklar

Kış spor oyunları içerisinde yarışılan birçok dal var. Kimisi kayakla kimisi patenle kimisi de kızakla kaymayı içeren pek çok spor dalı içerisinde bir grup spor iniş yapmak üzerine kurulu. Skeleton da bu sporlardan biri. Kızakla kaymaya ekipman ve amaç olarak benzese de tabii ki aynı değiller.Skeleton, sporcuların yüksek bir noktadan yüz üstü uzandıkları kızaklarla iniş yaptıkları bir yarış sporu. Skeleton sporcuları metal raylar üzerinde inişi tamamlarken aynı zamanda daha kısa sürelerle sonuca gidip birbirlerine de üstünlük sağlamaya çalışıyorlar. Bunu yaparken de kızaklarını kontrol etmeye, hızlarını mümkün olduğu kadar yüksek tutmak amacıyla kızaklarına dokunmamaya gayret ediyorlar.Saatteki hızları 130 km/h’e ulaşan günümüz skeleton sporcuları için sporun zeminini oluşturan ilk yarışlar 19. yüzyılda yapıldı. İsviçre’nin St. Moritz kentinde ilk ekipmanların yapılmasıyla başlanan süreçte St. Moritz’in iki kez ev sahipliği yaptığı olimpiyatlarda yarışılan bir dal oldu skeleton. Bu olimpiyatlardan ilki ise 1928 olimpiyatlarıydı.1928 olimpiyatlarından sonra ise skeleton St. Moritz’deki bir başka olimpiyat olan 1948 olimpiyatına kadar yarışlarda yer almadı. Hatta 1948 sonrasında da 54 yıllık bir aranın ardından ancak yarışlara dahil olan skeleton, sonrasında ise bir daha olimpiyatlardan hiç eksik kalmadı.İlk kez olimpik branş olduğu 1928 Kış Olimpiyatları skeleton için ilginç bir hikâye barındırıyordu. Connecticutlı Heaton ailesinin üç erkek çocuğundan ikisi skeletonda olimpiyat altını için mücadele etti. Jack, Jennison ve Trowbridge kardeşlerden ilk ikisi bu sporla ilgileniyordu ve Jack, genellikle ipi göğüsleyen taraf olurdu.&nbsp;Olimpiyatlarda ise süreç farklı gelişti ve altın madalyanın sahibi Jennison Heaton oldu. Onu en yakından izleyen rakibi, gümüş madalyanın sahibi ise pek yabancı değildi kendisine. Jennison’ın kardeşi John Heaton olimpiyatı ikinci sırada bitirerek, iki kardeşin elde ettiği kırılması zor rekora her ne kadar şampiyonluk favorisi olsa da gümüş madalyayla katkıda bulundu. Üstelik bu sonuca yalnızca bir saniyelik farkla ulaştılar.İlerleyen yıllarda da olimpiyatlarda başta skeleton olmak üzere üzere farklı branşlarda boy gösteren kardeşlerden özellikle Jack istikrarlı bir grafik çizdi. Skeletonla doğrudan ilgili olmasa da kendileri gibi kış sporlarıyla uğraşan kardeşleri Trowbridge ve anneleriyle 1930 yılında Heaton Gold Cup adında bir turnuva da düzenleyen Jack ve Jennison Heaton, hem bu turnuva hem de skeletonun gelişimine sağladıkları katkılarla skeletona öncülük ettiler.Heaton kardeşler, skeleton sporu için başlangıç noktasının en önemli figürleri olarak karşımıza çıkıyor. İlginç hikayeleri ve arışın ilk kez düzenlendiği olimpiyatlarda ortaya koyduklarıyla skeleton tarihinde unutulmaz bir yere sahipler.

İLK KIVILCIM

2009 yılında mali sebeplerden dolayı kapanmak üzere olan Southampton’ın geleceği için ne taraftarlar ne de yönetim hiçbir ışık göremiyordu. Yaşlı kadrosu, borçları ve yüklü kontratları boğazını sıkan bir el gibi nefes almasını engellerken bu çukurdan Saints’i çıkaracak adam Markus Liebherr olacaktı. Southampton’da kimsenin göremediği bir pırıltı görmüş, kulübün yatırıma değer potansiyelini keşfetmişti ancak ne yazık ki kulübü satın aldıktan sadece bir sene sonra vefat etmişti.Onun taze mirasına kızı Katharina Liebherr sahip çıktı. Katharina Liebherr’in ilk icraatı Nicola Cortese’yi kulübün başkanlığına getirmek oldu. Cortese’nin futbolla arası nasıldı bilmiyorum ama idari kadrolara liyakat sahibi -ekipten bazı insanlar daha sonra Tottenham, RB Leipzig, İngiltere Futbol Federasyonu gibi organizasyonlarda çalışacaktı- insanları getirdi.<ul fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">İlk transferi daha sonra 30 milyon £ karşılığında Manchester United’a satılan Morgan Schneiderlin oldu. Şu anda PSG’nin teknik direktörü Mauricio Pocchettino’yu da Southampton’ın başına getiren ondan başkası değildi. Bugünlerde Monaco’nun sportif direktörlüğünü yapan, daha önce de Tottenham ve RB Leipzig’de çalışmış Paul Mitchell’i oyuncu izleme sisteminin başına getirdi. Altyapı gelişim koordinatörlüğüne getirdiği İngiltere Futbol Federasyonu’nun sportif müdürü Les Reed’i Pocchettino gittikten sonra yönetim kademesine yükseltti. Kritik adam Les Reed, Southampton’a özel bir oyuncu gelişim sistemi geliştirdi. (BlackBox Southampton yazarsanız bulabilirsiniz)</li></ul>Bu dönemler kulübün zirveye doğru adım adım yükseldiği dönemler oldu. Bu dönemde akademiden Gareth Bale, Luke Shaw, Alex Ox-Chamberlain, Calum Chambers, James Ward-Prowse gibi isimler sahneye çıktı: muhtemelen zirve de 14/15 sezonu yaz transfer dönemiydi. Sadio Mane, Dusan Tadic, Ryan Bertrand, Shane Long, Fraser Forster, Graziano Pelle, kiralık olarak Alderweireld gibi isimler bu transfer döneminde kadroya katıldı. Bir sonraki yaz transfer döneminde ise Van Dijk ve Oriol Romeu formayı giydi.Oyuncu sirkülasyonunun bu denli şiddetli olduğu bir sistemde yapılan ufak hataların sonuçlarının biraz daha ağır olması muhtemel. Yapılan hatalı transferler, birbiriyle taban tabana zıt teknik direktör tercihleri kulübün bir istikrar sağlamasını çok zorlaştırdı. Zaman zaman bu teknik direktörlerle kısa çaplı başarı yakalansa da hiçbir şekilde istikrar sağlanamadı.Akademiden de Ward-Prowse’un ardından başarılı bir oyuncu gelmemişti. Luke Shaw’ın 2013’teki satışının ardından hiçbir altyapı oyuncusunun satışından yüksek bir meblağ kazanamadılar: hatta 55 milyon £ karşılığında Arsenal’e transfer olan Ben White’ı da Brighton’a ücretsiz göndermişlerdi. 2020 yılında futbol direktörlüğüne getirilen Matt Crocker da The Athletic’e verdiği röportajda altyapı organizasyonunun ihmal edilmiş olmasından <a fr-original-style="" href="https://theathletic.com/2203450/2020/11/17/southampton-director-of-football-matt-crocker-interview/" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">bahsediyor</a>.2017 yılında Soton için bir devir kapandı: Liebherr kulübü Çin menşeili Lander Sports’a sattı. Les Reed bu dönemde ayrıldı ve kulüp kendini uzun vadeli bir plana dayandırdı: milli takımda forma giyebilecek potansiyele sahip genç futbolcular, modern futbola uyum sağlayabilecek -yani yüksek tempoda futbol oynatan- teknik direktör, altyapıdan gelen oyunculara sunulan şanslar ana ilkeler oldu. Bütün bu süreci yöneten kişi ise Matt Crocker’den başkası değildi.<ul fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Matt Crocker 2006-2013 yılları arasında kulübün altyapı sisteminden sorumluydu. Daha sonra Federasyondan teklif aldı ve İngiltere alt yaş milli takımlarının sorumlusu oldu. 2020’de ise yeni yönetim tarafından futbol direktörlüğüne getirildi.</li></ul>Yeni DönemKulüp yeni yıla inanılmaz bir gündemle girdi ve kulübün hisselerinin çoğuluğu Sırp medya baronu Dragan Solak’ın desteklediği Sports Republic’e satıldı. Yeni yatırımcı, kulübün azınlık hisselerini elinde bulunduran Katharina Leibherr ile koordineli çalışacağı açıklandı.120 milyon euro değer biçilen Southampton’da CEO Martin Semmens, "Son iki yılda kulübümüzün hissedarlarıyla birlikte kulübü ileriye taşımak için doğru ortağı arıyorduk. Bugün kulübümüz için mükemmel çözümü bulduk. Sport Republic, deneyimli yatırımcılardır, ancak aynı zamanda seçkin, profesyonel ve spor dünyasında da deneyimliler. Bu kombinasyonu bulmak çok zor ve kısa ve uzun vadeli geleceğimizi güvence altına alan bir anlaşmaya vardığımız için heyecanlıyız." sözlerini söyledi.Newcastle United’ın yaşadığı süreç kadar gündeme oturmayan Southampton’ın sahip değişikliği taraftarlar için büyük umut vaadediyor. Transfer obezi bir sistemi tercih etmeyecekleri basına sızdırılan ilk detay olurken, kulübün King Power &amp; Leicester örneğini benimsemesi en mantıklı senaryo gibi gözüküyor.Kulüp kültürü olarak benimsedikleri akademi oyuncularını ve potansiyelli gençleri bünyeye katma ilkesi kendisini daha şiddetli hissettirecek ve kulübün birkaç senedir denediği tablonun ilk yarısında bulunma hamlesi Sports Republic ile birlikte meyvesini verecek gibi gözüküyor. Bunun için de gerekli nüveye şimdiden sahipler. Ralph Hasenhüttl yapılanmanın başında olmak için en uygun isim.Saha içinde de muazzam bir lidere sahipler. Ward-Prowse 2 sezondur harika ve bu sezon ligin en iyi birkaç orta saha oyuncusundan biri gibi oynuyor. Milli takımda ilk 11 oynamayı kesinlikle hak ediyor. Declan Rice’ın yanına Kalvin Phillips’ten daha iyi bir partner olur diyenlerin sayısı epey fazla.James Ward-Prowse; oyun kurabiliyor, top kesebiliyor, alan ve mesafe kat edebiliyor, build-up’ta top çıkartabiliyor, tempo ayarlayabiliyor, oyuna ağırlığını koyabiliyor, duran topları çok etkili kullanabiliyor ve asla oyundan düşmüyor. Orta sahadaki yapının hem en defansif hem en ofansif oyuncusu olabiliyor. Bu sezon da çok formdayken Southampton’ın küme düşme yarışına dahil olması çok zor ve Sports Republic’in yatırımlarının kendisi etrafına şekilleneceğini söylemek uçuk bir tahmin olmaz.

Southampton için yeni bir dönem kapıda.

Yükselme Dönemi

<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Geçen yıl</h2>Formula 1’in 2005 yılında başlayan İstanbul Park macerası, azalan katılım sebebiyle 2012’ye kadar sürmüştü. 9 yıl aradan sonra 2020’de, iptal edilen Kanada yarışının yerini alan ve pandemi şartlarında da olsa düzenlenen organizasyon, sezonun şampiyonunun belli olduğu ve yağmurun dengeleri değiştirdiği unutulmaz yarışlardan biriydi.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">İlginizi çekebilir:&nbsp;İstanbul Park'ta yapılan ilk Formula 1 yarışının üzerinden 15 yıldan zaman geçmişken Serhan Acar, İstanbul Park'ın unutulmaz anlarını redbull.com'da bir araya getiriyor.<a fr-original-style="" href="https://www.redbull.com/tr-tr/istanbul-parktan-unutulmaz-anlar" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank"><img src="https://embed.apos.to/assets/2021/9/2021-10-05T21:58:25.205Z.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" alt="İstanbul Park" width="550" ratio="Infinity" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"></a><hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Alınan bu yer değiştirme kararıyla pist asfaltının yenilenmesi, yarıştaki yağmurla birlikte beklenmedik şartlara sebep oldu. Formula 1’in lastik tedarikçisi Pirelli’nin durumu öngöremeyerek en sert lastiklerini getirmesiyle, yol tutuşunun olmayışı birçok pilot tarafından belirtildi ve pit duvarını da sürprizlerle baş başa bıraktı. Neyse ki bu sezon asfaltın yenilenme süreci geride kaldı ve Pirelli de yarışa daha yumuşak lastiklerle geleceğini <a fr-original-style="" href="https://www.gpblog.com/en/news/95579/pirelli-bringing-different-tyres-to-turkey-race-was-dramatic-and-unpredictable.html" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">belirtti</a>.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><img src="https://images.aposto.com/2021/9/2/1633470998669.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="Infinity" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"></h2>AFP<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Olmazsa olmazlar</h2>Tüm Formula 1 efsanelerin en az bir hikayesinin olduğu bu pistin unutulmaz anları var.&nbsp;<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Türkiye’de gerçekleşen ilk yarışın galibi Kimi Raikkonen, &nbsp;bu sezon Formula 1’e veda ediyor.&nbsp;</li><li dir="ltr" fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Lewis Hamilton geçtiğimiz yıl, 7. şampiyonluğunu İstanbul Park’ta netleştirdi. Ayrıca podyumda yer alan Hamilton, Vettel ve Perez üçlüsü, 2011’de gerçekleşen son yarışın da gridinden kalan pilotlardı.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Felipe Massa’nın Ferrari ile 2006’nın karışık startının ardından pole’dan başlayarak aldığı ilk galibiyet ve ardından gelen iki sezonla hattrick’i kariyerini büyük ölçüde ivmelendirmişti.</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">2010 sezonunda da İstanbul Park virajları, iki takım arkadaşı Webber ve Vettel’in dramatik kazasına sahne oldu, bu gergin anlara farklı açılardan bir daha bakalım:</li></ul><a fr-original-style="" href="https://twitter.com/F1/status/1445344231443386368" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank"><img src="https://embed.apos.to/assets/2021/9/2021-10-05T13:34:08.848Z.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" alt="Kaza" ratio="Infinity" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"></a>8. virajın bu büyüleyici etkisi nereden geliyor? 640 metre uzunluğunda olan bu viraj bir turun yaklaşık yüzde on ikisine denk geliyor ki bu kısa virajlara oranla çarpıcı bir alan. Farklı pistlerdeki dönüşlerle karşılaştırıldığında da genellikle uzun veya yüksek hızlı kalıyor. Dönüşün ortalama 8.5 saniye aldığı bu virajda, pilotların en uzun süre karşılaştığı G-kuvveti 4.5 G iken ortalama 3.5 G’lik bir <a fr-original-style="" href="https://us.motorsport.com/f1/news/mercedes-preview-feature-turn-8-in-turkey/2557692/" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">etki yaratıyor</a> yani günlük hayatımızda karşılaştığımız yer çekiminin 3.5-4.5 katı. Ortalama 270 km/h hızla geçilen çoklu apexleriyle bu viraj, Sebastian Vettel’in de deyişiyle “viraja girip en iyisini umduğunuz” ve özellikle sıralama turlarında fark yaratabilmek için en iyi şekilde faydalanılması gereken kritik bir parça.&nbsp;<img src="https://images.aposto.com/2021/9/2/1633456278315.png" width="550" height="351" style="width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" alt="Pist" ratio="1.53" fr-original-style="width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Formula 1<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Aklımızdaki Sorular</h2>Uzun bir aranın ardından 2. kez gerçekleşecek yarışta, Hamilton 58 turun sonunda 101. galibiyetini alabilecek mi? Verstappen&nbsp;bu sezonda 8. yarışını kazanarak şampiyonluk yarışında öne geçebilecek mi? Geçen sezon olduğu gibi podyumda sürpriz isimler görmeye devam mı edeceğiz? Tüm bu soruların cevaplarını hafta sonu beraber izleyeceğiz ama öncesinde pisti ayrıntılarıyla tanımak için Autosport’un 2010’da Mark Webber ile gerçekleştirdiği simülasyon turuna&nbsp;<a fr-original-style="" href="https://www.youtube.com/watch?v=y7JDjlhybLY" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">göz atabilirsiniz.</a>

Punto 

8-9-10 Ekim tarihleri, özellikle Formula 1 fanları için adeta bir festival olacak. Geçen yılın ardından seyircili olarak düzenlenecek Türkiye GP, dengelerin her hafta değiştiği sezona nasıl bir etki bırakacak?

Sürprizlerin Pisti

Son sezonlarına düşme hattının biraz üzerinde tamamlayıp “ucuz kurtaran” Azizler, 2019-2020 sezonunu 52 puanla 11. sırada tamamlayarak yeniden yukarı sıralara tırmanabileceğinin sinyallerini veriyordu. Lakin geçtiğimiz sezon bu algının tersi oldu ve Southampton alıştığı kalibreye yeniden döndü.&nbsp;Her daim kapalı kutu olan ve ligin devlerine sürpriz olmayı seven Southampton, bu geleneği Arsenal ve Chelsea deplasmanlarından puanlar alarak gösterdi. En flaş skorlarıysa Liverpool karşısındaki galibiyet oldu. Kırmızılar’ın yenilmeme serisini sona erdiren Burnley’den sonra ikinci darbe de onlardan gelmişti. Maç sonunda sallanan koltuğu sağlama almanın rahatlığıyla Hassenhüttl’ün diz çöküp ağlaması, sezonun en ikonik futbol hadiselerinden biri oldu.&nbsp;Southampton’da yeni çok bir şey yok. Senelerdir küme düşme hattının biraz üzerinde bitirseler de, bunda Championship’ten gelen takımların genellikle ligin seviyesinin altında olması nedeniyle küme düşmelerinin sıradanlaşmasının payı da elbette var. Geçtiğimiz sezon çok erkenden Fulham ve West Bromwich’in düşüşü kesinleşse de, oynadığı oyun çok da iyiye gitmeyen Southampton her sezon bu kadar şanslı olamayabilir.Sezonun Oyuncusu: James Ward-ProwseKaptan. Kaptan Southampton. Duran toplardaki ustalığı, orta sahadaki liderliği ve güven veren oyunuyla Southampton’da en çok dikkat edilen oyuncu oldu. Bu sezon Southampton adına iyi olan pek az şeylerdendi ve takımın en iyisiydi. Avrupa Şampiyonası için Milli Takım’a alınmaması şaşkınlık yaratsa da merkez orta saha havuzu çok zengin olmayan İngiltere’de ilerleyen turnuvalarda Ward-Prowse’u görmemiz fazlasıyla muhtemel.&nbsp;Hayal Kırıklığı: Oriol RomeuBarcelona ve Chelsea maceralarından sonra Southampton’a tutunan Romeu bu sene Azizler’in kötü sezonuna ayak uyduran başlıca isimlerdendi. Yeteri kadar forma şansı bulamayan İspanyol, Ward-Prowse’un yanındaki pozisyonda Stuart Armstrong ve Djenepo’yla rekabet edemedi. Forma giydiği maçlarda sonradan oyundan alındı ve bekleneni veremedi.Sezonun Transferi: Kyle Walker-PetersTottenham’dan ayrılan adaşının yerini doldurması bekleniyordu, Walker-Peters’dan. Lakin ne Pochettino döneminde, ne de Mourinho döneminde umduğu forma fırsatlarını bulabildi. Geçtiğimiz sezon başında Southampton’a transfer olan Walker-Peters, oldukça başarılı bir sezon geçirdi ve takımın vazgeçilmez isimlerinden biri oldu. Oyunun iki yönünü iyi oynayabilmesiyle, Ryan Bertrand’ın bir nevi sağ bek şubesi olarak Southampton’da öne çıkan isimlerden biri oldu.Hayal Kırıklığı Transferi: Theo WalcottKariyeri boyunca yaşadığı sakatlıklar vaat ettiği bütün şeylerin üzerine set çekmişti Walcott’ın. Beklentilerden uzakta geçen kariyerini kalkındırmak umuduyla evine dönse de kariyerindeki düşüş burada da sürdü. 2010’lu yılların başında gösterdiklerinden epey uzakta olsa da, Southampton’da şeytanın bacağını kırabileceğinin sinyallerini veremedi.Sezonun Öne Çıkan Maçı: Manchester United 9 – 0 SouthamptonAzizler adına sezonun kırılma anı olarak Liverpool galibiyeti gösterilebilirdi - Eğer sezon kırılmış olsaydı. Zor geçen sezonun “öne çıkan maçı” olarak M. United karşısındaki 9-0’lık mağlubiyet pek tabii öne çıkıyor. 39. dakikada skor 4-0’a gelince maç halihazırda sona ermişti, fakat United rahat durmayarak oynanan futbolu da, skoru da marjinalleştirdi. Southampton’lı oyuncular sahada hiçbir şekilde yoktu ve United’ın akıcı ve rahat oynadığı maçta izlemek dışında hiçbir şey yapamadılar.

2010’lu yılların ortasında flaş kadrosuyla Premier League’e damga vuran, üst sıralara her daim aday olan ve İngiliz futboluna kazandırdığı üst düzey oyuncularla tanınmış Southampton, son senelerde iyiden iyiye düşük-orta ölçeğin takımı haline geldi.

Bir Öyle Bir Böyle

Ligin bitimine beş maç kala son Şampiyonlar Ligi biletinden üç puan uzakta yer alan beşinci sıradaki West Ham, şüphesiz bu sezon Premier League’in en büyük sürprizi. Bir önceki sezonu düşme hattının beş puan üzerinde 16. sırada noktalayan Doğu Londra temsilcisi, hemen hemen aynı oyuncu grubu ile en iyimser beklentilerin de üzerinde bir çıkış gösterdi. Bu dönüşümde en büyük pay ise geçtiğimiz yıl sezon ortasında başa geçen David Moyes’a ait gözüküyor ve tecrübeli menajerin Everton dönemiyle pek çok benzerlik göze çarpıyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Disfonksiyonel kulüpler</h2>David Moyes, 14 Mart 2002’de Everton’ın başına geçtiğinde Maviler 29 maç sonunda 30 puanla ligin 16. sırasında bulunuyordu. Everton, tarihsel açıdan İngiltere’nin <a fr-original-style="" href="https://apos.to/s/602eacaa6a93800007cbaf45" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">en önde gelen kulüplerinden </a>biriydi fakat geride kalan on sezonun yalnızca birinde tablonun üst yarısında yer alabilmişti. Gösterişsiz ve pragmatik Moyes’a gelene dek çare büyük projelerde aranmış ama ne Howard Kendall gibi bir kulüp efsanesi ne de Walter Smith gibi ikonik bir menajer Everton’ı tekrar üst sıralara çıkarabilmeyi başarmıştı. Taraftarı oldukları West Ham’ın 2010 yılında ana hissedarları hâline gelen David Gold ve David Sullivan, o günden bu yana iddialı hedeflerle yola çıkıyor ve hemen her seferinde başladıkları yere geri dönmeleriyle Moyes öncesindeki Everton’ı hatırlatıyordu. David &amp; David, bu 11 yıllık gitgelli süreçte bir kez küme düşme deneyimi yaşadı, 112 yıllık bir stadyumu terk etti ve bazen de <a fr-original-style="" href="https://www.theguardian.com/football/blog/2015/jul/03/premier-league-transfers-who-decides-club-buys" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">transferlere müdahil olmak</a> istedi. Pandemi başlamadan hemen önce, West Ham’ın yeni evi olan Olimpiyat Stadyumu’nda kulüp sahiplerine yönelik <a fr-original-style="" href="https://www.theguardian.com/football/2020/feb/28/why-west-ham-fans-are-protesting-against-board-saturday" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">protestolar </a>vardı.<img src="https://images.aposto.com/2021/3/2021-04-28T22:29:52.851Z_sm.png" width="624" height="343" style="width: 100%; max-width: 550px; vertical-align: middle; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.61" fr-original-style="width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Tarihsel açıdan benzer büyüklükteki üç kulübün yıllara göre toplam harcaması ve sezon sonu sıralaması kıyaslaması <h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Kelepir transferler</h2>Benzer konumdaki rakiplerine kıyasla Everton’da çok daha düşük bütçelerle çalışan David Moyes, 11 yıl kaldığı Merseyside’da sayısız transfer başarısına imza atmıştı. Kaynakların kıt olduğu zamanda yaratıcılığın öne çıkması gerekiyor ve Everton’ın düşük bedellerle transfer ettiği oyuncular çok çeşitli profiller gösteriyordu. Bu grubun içinde Tim Cahill ve Joleon Lescott gibi bir alt ligden transferler, Phil Neville ve Louis Saha gibi büyük kulüplerden gelen veteranlar, Mikel Arteta ve Steven Pienaar gibi uluslararası oyuncular ve 60 bin sterlin karşılığında İrlanda liginden alınan Seamus Coleman gibi oldukça uç örnekler vardı. West Ham’da şu ana dek üç transfer dönemi geçiren Moyes, bilindik metodolojisiyle sanki hiç ara vermemişçesine Everton’da kaldığı yerden devam ediyor ve kendi açısından son derece kaotik geçen yedi yıla karşın<a fr-original-style="" href="https://www.whufc.com/news/articles/2021/march/19-march/david-moyes-west-ham-tv-exclusive-laying-foundations-future" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank"> Midas dokunuşunu</a> kaybetmemiş görünüyor. West Ham, şaşaalı isimlere yöneldiği önceki transfer dönemlerinin aksine bu kez alt ligden Jarrod Bowen’ı, Slavia Prag’dan Tomáš Souček’i ve hemen hemen bir yıldır futbola uzak kalan Jesse Lingard’ı tercih etti. Üç oyuncu, bu sezonki başarıda kilit roller üstleniyor.<h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"><img src="https://images.aposto.com/2021/3/2021-04-29T17:27:36.092Z_sm.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" alt="Tomáš Souček" ratio="Infinity" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"></h2><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;"> </h2><h2 dir="ltr" fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Golcü orta sahalar</h2>Everton’ı çalıştırdığı dönemde meslektaşları tarafından üç kez Yılın Menajeri&nbsp;ödülüne layık görülen Moyes’un bu süreçte belki de tek eleştirildiği yönü taktiksel açıdan <a fr-original-style="" href="https://www.youtube.com/watch?v=DgrvyPc8w-E" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">sofistike biri olarak görülmemesi</a> ve fazla defansif bulunması olmuştu. Aslına bakılırsa West Ham’ın ilk planda uzun vadeli bir sözleşme yapmaktan kaçınmasının önemli sebeplerinden biri de buydu. Genellikle fiziksel üstünlükleriyle öne çıkan forvetlerle çalışmayı tercih eden Moyes’un adeta kendi imzası olan golcü orta saha oyuncusu profilini West Ham’a da taşımış olması son derece ilginç bir detay olarak değerlendirilebilir. Nitekim şu anki takımın yıldızlarından<a fr-original-style="" href="https://www.bbc.com/sport/football/56001747" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank"> Tomáš Souček,</a> aynı Tim Cahill ve Marouane Fellaini gibi ceza sahasına geç koşular gerçekleştirme mahareti ile öne çıkıyor. &nbsp;

West Ham'ın bu sezonki sürpriz çıkışının mimarı David Moyes, Everton döneminden esintiler mi sunuyor?

Moyes metodu

Everton’ı deplasmanda 2-0 mağlup eden Manchester City’nin yarı finaldeki rakibi, Sheffield’ı aynı skorla geçen Chelsea oldu. Yarı finallerin diğer tarafında ise Bournemouth’u 3-0’lık net skorla geçen Southampton, Manchester United’ı 3-1 ile kupanın dışına iten Leicester City ile eşleşti. Yarı finaller 17-18 Nisan’da Wembley’de oynanacak.Everton 0-2 Manchester City:Maçın son anlarında gelen İlkay Gündoğan ve Kevin De Bruyne golleri, Everton’ın direncini kırarak peş peşe üçüncü kez Manchester ekibini FA Cup yarı finaline taşıdı. Böylece Guardiola’nın ‘quadruple’ (4 kupa) hedefi de diri tutulmuş oldu.Şiddetli ve çekişmeli bir mücadeleye sahip olan maç, Carlo Ancelotti’nin kararlılıkla savunan takımına karşı City’nin sonuçsuz kalmasından dolayı uzatmalara gidecek gibi gözüküyordu. Yerry Mina’nın Zinchenko tarafından çizgiden çıkartılan kafa vuruşu ilk yarıda tek akılda kalan pozisyon olurken, ikinci yarıda City’nin hücum hattı Everton kalecisi Virginia’yı pek çok kez zorladı. Sterling’in Fernandinho’nun pasından doğan pozisyonu, City adına skora dönüşmesi gereken bir şanstı.Guardiola’nın Mahrez ve De Bruyne hamleleri Everton’ı tamamen pasifize ederken, bitime 6 dakika kala Laporte’un şutunda direkten dönen topu tamamlayan İlkay Gündoğan, gollerine devam ederek maçın da kilidini kırmayı başardı. Golün ardından arkada boş alanlar yakalayan City, 90. Dakikada De Bruyne’ün ayağından maçın skorunu belirleyen golü de buldu ve bu gol, City’nin son 26 maçta 25. galibiyeti anlamına geliyordu.Topa çok daha az sahip olarak gol fırsatları yakalayan Everton, Manchester City ‘juggernaut’unu durdurabilme potansiyeli olan ekiplerden biriydi. 2016’dan beri ilk kez yarı finale çıkmayı arzulayan Merseyside temsilcisinin önünde artık yalnızca ligi Avrupa kupası potasında bitirebilme hedefi var.Maçın ardından oyuncularıyla gurur duyduğunu söyleyen Ancelotti, “Manchester City normal bir takım değil. Bence dünyanın en iyi takımına karşı 80 dakika mücadeleci olabildik ve fırsatlar yakaladık” açıklamasında bulundu. Guardiola’da maçın ardından takımını övgü yağmuruna tutarken, “Kasım-Mart arası İngiltere’deki en zor dönemdir. Her bir oyuna hazır olmak, zihinsel bir güç ister ve bu başardığımız şey dikkate değer olmaktan çok daha fazlası, inanılmaz. Uzun süredir birlikte başardıklarımızın en büyüğü” dedi.Everton’ın savunma planlarının neredeyse başarılı olacağı maçta City’nin derinlikli kadrosu fark yarattı. Everton, City’e karşı peş peşe 7. maçını kaybetti. Maviler için bu olumsuz seri en son 1999-2004 yılları arası, 9 maç ile United’a karşı gerçekleşmişti. Everton aynı zamanda Premier League ekipleriyle karşılaştığı son 6 FA Cup maçının 5’ini kaybetmiş oldu. Gündoğan, bu sezonki 16. Golünü kaydederken bu miktar, herhangi bir City’liden en az 3 gol daha fazlası anlamına geliyor.Bournemouth 0-3 SouthamptonSouthampton, Dean Court’a konuk olduğu mücadelede baskın bir futbolla 3-0 kazanmayı başardı ve ligdeki kötü gidişatın sorunlarının bir kenara bırakıldığını kanıtlamış oldu. Son 12 lig maçının 10’unu kaybeden Azizler’e saha içinde en büyük yardım, 2 gol ve 1 asistlik performansla Nathan Redmond’dan geldi.Redmond’un kusursuz ara topunu soğukkanlı bir bitirişle tamamlayan Djenepo skoru lehlerine çevirirken, asist sahibi Redmond’un ilk yarının sonunda kaydettiği solo gol, maçın büyük ölçüde tamamlanması anlamına geliyordu. İkinci yarı bir gol daha atan Redmond, doğal olarak maçın kahramanı oldu.Maç sonu BT Sports kameralarının karşısına geçen Redmond, “Sene başında Wembley’e gelmek istiyorduk. Ligdeki formumuzu geride bırakmamız bizim için bir şans. Bu sezon kupa için oynamak, her zaman hedeflediğimiz bir şeydi” dedi.Leicester City’nin United’ı elemesi sonucu yarı finaldeki eşleşmenin adı, Southampton-Leicester oldu. İki takım arasındaki hikaye ise tabii ki 9-0’lık maçtan okunuyor.Soton, son 18 yılda yalnızca 2 kez FA Cup’da yarı finale çıkabildi. Son çıktıkları sezon, 2017/18 sezonuydu ve Chelsea tarafından saf dışı bırakılmışlardı.Bournemouth ise iç sahada oynadığı son 5 maçta üçüncü yenilgisini almış oldu. Lig farkı sebebiyle kağıt üzerinde zayıf olan şansının aksi yönünde bir performans ortaya koyamadan, bir FA Cup sezonunu daha geride bırakmış oldular.Chelsea 2-0 Sheffield Utd<a fr-original-style="" href="https://www.standard.co.uk/sport/football/chelsea-vs-sheffield-united-result-2021-fa-cup-norwood-b925401.html" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank"><img src="https://images.aposto.com/2021/2/2021-03-23T09:32:53.958Z_sm.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.50" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"></a>Bu turnuvayı daha önce 8 kez kazanan Chelsea, zorlu mücadelenin ardından Sheffield’ı mağlup ederek yarı final biletini kaptı.Geçtiğimiz sezonun finalisti olan Maviler, Chilwell’in yerden ortasında kendi kalesine vuruşu yapan Oliver Nordwood’un gölüyle 1-0’lık avantajı yakaladı, ardından ritmi kaybetmeyip farkı arttırma fırsatları da buldu. Aaron Ramsdale, Pulisic ve Hudson-Odoi’un farkı arttırmasına engel olan isimdi.Skoru eşitlemek isteyen Sheffield, kendi adına en büyük fırsatı David McGoldrick’in Lundstram’ın ortasına vurduğu kafa ile yakalasa da şans Chelsea’den yanaydı.Uzatma dakikalarında gol için bastıran Sheffield, kendi yarı sahasında büyük boşluklar bıraktı. Baskıyı kıran Chelsea, bir kontrada Ziyech ile farkı ikiye çıkardı ve son 5 sezonda 4.kez turnuvada son 4’e kalmayı başardı.Chelsea, Nisan ayında, 4 kupalı ilk İngiliz takımı olma hedefindeki Manchester City ile çetin bir mücadeleye girecek. Maçın Tuchel ile Guardiola’yı karşı karşıya getirecek olması ise başka bir çekicilik.Tuchel’in namağlup serisi 14 maça çıkarken kat ettiği yol azımsanacak gibi değil. Ligde 9. sıradan 4.’lüğe sıçrayan Chelsea, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale ve FA Cup’da yarı finale yükselmeyi başardı.Sheffield United için korkunç seyreden sezondan tek kaçış noktası olan FA Cup’da hüsranla sona ermiş oldu. Ligde bitime 9 maç kalmışken güvenli bölgeden tam 14 puan uzaktalar ve büyük ihtimal seneye Premier League’de değiller.Leicester 3-1 Manchester UnitedLeicester City, King Power’da Manchester United’ı 3-1’lik skorla kupanın dışına iterek 39 yıldır ilk kez bir FA Cup yarı finalinde boy gösterme hakkı kazandı. Brendan Rodgers’ın ekibi, final için Southampton ile karşılaşacak.1982 yılında, kupa galibi Tottenham’a yarı finalde boyun eğen Leicester, bir benzeri senaryoyu oyuncuların ‘donukluğunun’ gözden kaçmadığı United’a yaşattı. ‘Renksiz’ United’a karşı oyunun ilk bölümünden son anına kadar daha canlı ve iştahlı olan Leicester, eleştiri oklarını da doğrudan Solskjaer’e yönlendirmiş oldu. Oyuna sonradan dahil olan Bruno Fernandes ve Luke Shaw’ın etkisiz görüntüleri, bitkinlikten bağımsız değerlendirilemez.Tilkiler’in formda golcüsü Iheanacho, 2 golle maçın kahramanı olmayı başardı. Nijeryalı’nın son 9 maçta 9 golü bulunuyor.Kaptan Maguire’ın riskli pasının adresi olan talihsiz Brezilyalı Fred, topu zor kontrol ettikten sonra Dean Henderson’a korkunç bir geri pas verdi ve araya giren Iheanacho için topu boş ağlara göndermek zor değildi. Devre arasına girmeden hemen önce Mason Greenwood’un güzel golü eşitliği getirse de ikinci yarının başlamasından 7 dakika sonra Tielemans, bir kez daha avantajı takımına sağladı. 78. dakikada gelen ortaya kafayı vuran Iheanacho takımını rahatlatıyor ve maçın skorunu tayin ediyordu. 3-1.James Maddison, Harvey Barnes gibi yaratıcılık oranını arttıran iki oyuncusundan ve James Justin gibi mükemmel bir savunmacıdan mahrum olarak maça çıkan Leicester, eksiklerine rağmen önemli olanın takım oyunu olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyordu. Bu galibiyet, Tilkiler’in Şeytanlar’a karşı son 23 yılda aldığı 2. galibiyet oldu.Iheanacho, Ağustos 2017’de önemli bir potansiyel olarak 25 milyon sterline takıma katılmıştı. Leicester’a geldiği günden bu yana, kendisine ödenen miktar her zaman tartışma konusu oldu ancak çalışmayı asla bırakmadı. 4 yıl sonra sahneye bu kadar büyük bir faktör olarak çıkmasında Brendan Rodgers’ın da sabrı ve mükemmele yakın bir teknik direktör olması yatıyor olsa da, ancak aslan payını Iheanacho’dan almak haksızlık olacaktır. Golcü içgüdüsüne her zaman sahipti ancak son dönemde bağlantı oyunundaki gelişimi de Belçikalı Tielemans ile çok iyi anlaşabilmesinden kaynaklanıyor.Maçtaki en önemli istatistik United’ın bir İngiliz takımına karşı 30 maç sonra deplasmanda kaybetmesiydi. United’ı kendi evinde mağlup eden son takım, 2020 yılında Liverpool olmuştu.Maç sonunda BBC Sports kameralarının karşısına geçen Solskjaer, “Bu gece bir kıvılcım yaratamadık ancak bu oldukça anlaşılabilir. Son 3-4 aydır harikaydık, her 3 günde bir maç yapmamıza rağmen harika ilerledik. Tüm maçlar ve seyehatler bizi zorladı. Perşembe gecesi Milano’da çok fazla enerji kaybettik ve büyük bir gece ortaya koyduk. Bu maç için fazladan harcayacak enerjimiz yoktu” diyerek aslında mağlubiyetin şifrelerini veriyordu.Manchester United için bir sezonu daha kupasız kapatmamak adına artık tek hedef, Uefa Avrupa Ligi. Çeyrek finalde Granada ile eşleşen United, mutlak favori olarak turnuvaya devam ediyor.

Dünyanın en prestijli turnuvasında çeyrek final maçları tamamlandı.

Prestij

Endişe veren yeni kirliliğimize hoş geldin deyin: Nanomateryaller<ul><li>Nedir: Nanomateryaller elektronik aletlerden boyalara, kozmetik ürünlerden kıyafetlere kadar çığır açan yeni teknolojiler geliştirmiş durumda. Dokunmatik ekranlar, solar paneller ile kırışmayan kumaşlar bu materyallerin kullanıldığı yerlerden bir kaçı.</li><li>Ne oldu: Nature akademik dergisinde <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTYwMmI5NjU5NmE5MzgwMDAwN2MyMzQ1ZSZ1c2VyPTVmZGIzMjEyOGVkYzdhMDAwNzVhZDNkMiZhdXRob3I9bnVsbCZ1cmw9aHR0cHMlMjUzQSUyNTJGJTI1MkZ3d3cuY2V2cmVjaWdlZWsuY29tJTI1MkZlbmRpc2UtdmVyZW4teWVuaS1raXJsaWxpZ2ltaXplLWhvcy1nZWxkaW4tZGV5aW4tbmFub21hdGVyeWFsbGVyJTI1MkY="">yayınlanan makale</a>, 1 ile 100 nanometre boyutundaki materyallerin, ilk önce alglerde görüldüğünü, daha sonra gıda zinciri ile zooplanktonlara ve en son balıklara ulaştığını ortaya koyuyor.</li><li>Uzman Yorumu: Uzmanlar özellikle balıkların beyninde toplanan nanomateryaller hakkında endişeli ve bu materyallerin yeniden tasarlanmasını öneriyor. Ama bu materyalleri kontrol etmesi oldukça zor olduğundan, şu an nasıl bir yasal düzenleme getirileceği oldukça karmaşık.</li></ul>

Çevreci Geek

Merseyside’ın kırmızı yakası için bu sezon işler pek de yolunda gitmiyor. Maviler ise birkaç kötü sezonun ardından geleceğe yeniden umutla bakıyor gibi görünüyor. Everton, bu sezon tarihinde ilk kez bir Premier League haftasını tablonun ilk sırasında tamamladı. Artık bu konumdan uzaklaşmış olsalar da sezon başında belirledikleri <a fr-original-style="" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTYwMmVhY2FhNmE5MzgwMDAwN2NiYWY0NSZ1c2VyPTVlZjQ3ZDc5MjNmYzJiMDAwODcwZjA4NCZhdXRob3I9NWY4MmRhNzAzMWYzZWMwMDA3NTM4ZmNmJnVybD1odHRwcyUyNTNBJTI1MkYlMjUyRnd3dy5nb2FsLmNvbSUyNTJGZW4lMjUyRm5ld3MlMjUyRmV2ZXJ0b24tYXJlLW5vdC1pbi10aGUtdGl0bGUtcmFjZS1hbmNlbG90dGktaW5zaXN0cy10b2ZmZWVzJTI1MkYxZjRwdXc0aTZ4YXQ1MWFocWFuYnozZHp1cA==" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Avrupa hedefi</a> hâlâ son derece olası. Durmak bilmeyen yatırımlar ve Carlo Ancelotti’nin varlığı, Everton’ı eski günlerine döndürebilir mi? Hafta sonunda oynanacak Merseyside derbisi, o günleri kısaca hatırlatmak için belki de iyi bir fırsattır.&nbsp;Geçmiş: Premier League, İngiltere’nin beş büyük kulübünün ayrı bir yayın ihalesine katılmaya yönelik <a fr-original-style="" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTYwMmVhY2FhNmE5MzgwMDAwN2NiYWY0NSZ1c2VyPTVlZjQ3ZDc5MjNmYzJiMDAwODcwZjA4NCZhdXRob3I9NWY4MmRhNzAzMWYzZWMwMDA3NTM4ZmNmJnVybD1odHRwcyUyNTNBJTI1MkYlMjUyRnd3dy50aGVndWFyZGlhbi5jb20lMjUyRmZvb3RiYWxsJTI1MkYyMDE3JTI1MkZqdWwlMjUyRjIzJTI1MkZkZWNlaXQtZGV0ZXJtaW5hdGlvbi1tdXJkb2Nocy1taWxsaW9ucy1ob3ctcHJlbWllci1sZWFndWUtd2FzLWJvcm4=" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">baskıları sonucu</a> 1992’de kuruldu. İngiltere’nin birinci kademe futbol ligi, öncesindeki 104 yılda First Division adıyla ve Football League’e bağlı olarak oynanıyordu. Everton; Liverpool, Arsenal, Manchester United ve Tottenham’la beraber "Premier League öncesi" dönemdeki beş büyükten biriydi. Geri pas kuralının gelmesi, yabancı oyuncuların artması, kulüplerin markalaşması, deniz aşırı sahiplerin ortaya çıkması gibi çeşitli sebeplerle 1992 sonrasında hızla ve sürekli değişen futbol ekosistemi, geleneksel güç odaklarının bir kısmını geri döndürülemez biçimde yerinden ederken Chelsea, Manchester City gibi yeni süper kulüplerin kuruluşuna da zemin hazırladı. İlk dört sırayı oluşturan takımların nispeten çeşitlilik gösterdiği 11 sezonun ardından, Roman Abramovich’in 2003’te Chelsea’yi satın almasıyla <a fr-original-style="" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTYwMmVhY2FhNmE5MzgwMDAwN2NiYWY0NSZ1c2VyPTVlZjQ3ZDc5MjNmYzJiMDAwODcwZjA4NCZhdXRob3I9NWY4MmRhNzAzMWYzZWMwMDA3NTM4ZmNmJnVybD1odHRwcyUyNTNBJTI1MkYlMjUyRnd3dy5iYmMuY29tJTI1MkZzcG9ydCUyNTJGZm9vdGJhbGwlMjUyRjUxMzYyNDcy" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Büyük Dörtlü</a> dönemi başladı. Sonraki altı sezonun beşinde ilk dört sıra Manchester United, Arsenal, Liverpool ve Chelsea arasında paylaşıldı. Hâlâ günümüze uzanan Büyük Altılı&nbsp;devrinin başlangıcıysa 2010-11 sezonuna dayandırılabilir. Manchester City ve Tottenham’ın da dâhil olmasıyla büyüyen bu seçkin grup, son on sezonda ilk dört sırayı yalnızca bir kez Leicester’a kaptırdı.&nbsp;&nbsp;<figure fr-original-class="image" fr-original-style="" style="margin: 0px 0px 1em; box-sizing: border-box;"><img src="https://images.aposto.com/images-2021-02-18T18:35:55.737Z.png" alt="Premier Lig" style="width: 100%; max-width: 550px; vertical-align: middle; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="0.83" fr-original-style="width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"></figure>Yatırım: 80’lerde iki kez lig, bir kez de UEFA Kupa Galipleri Kupası şampiyonluğuna uzanan Everton için 90’lar son derece sancılı geçti. Bir seferlik altıncılıkları göz ardı edilirse Premier League’in ilk on sezonundaki en iyi dereceleri 13'üncü sıra idi. David Moyes, 2002 yılının mart ayında Everton’ın başına geçtiğinde Maviler ligin 15'inci sırasında yer alan ve pek çok açıdan büyük yatırımlara ihtiyaç duyan bir kulüptü. Moyes, 2000’lerin en parlak menajerlerinden biri olarak öne çıktığı 11 sezonluk çalışma döneminin sonunda Everton’ı istikrarlı bir ilk sekiz sıra takımı hâline getirdi ve bunu yaparken de sürekli rakiplerinden <a fr-original-style="" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTYwMmVhY2FhNmE5MzgwMDAwN2NiYWY0NSZ1c2VyPTVlZjQ3ZDc5MjNmYzJiMDAwODcwZjA4NCZhdXRob3I9NWY4MmRhNzAzMWYzZWMwMDA3NTM4ZmNmJnVybD1odHRwcyUyNTNBJTI1MkYlMjUyRnd3dy5mdC5jb20lMjUyRmNvbnRlbnQlMjUyRjJmYTdlZjFlLWIyYzAtMTFlMi04NTQwLTAwMTQ0ZmVhYmRjMA==" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; text-decoration-skip: objects; touch-action: manipulation; -webkit-user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">daha az para harcaması</a> gerekti. Everton’ın yıllardır aradığı yatırımcıysa 2016’da ortaya çıktı. İran doğumlu iş adamı Farhad Moshiri şu anda kulüp hisselerinin %77,2’sini elinde bulunduruyor. Moshiri’nin ilk birkaç yılı tartışmalı kararlarla geçmiş olsa da başarıyla ilerleyen yeni stadyum projesi ve futbol direktörü Marcel Brands ile ikonik menajer Carlo Ancelotti’nin uyumlu görüntüsü, Everton’ın tekrar en büyükler arasında rekabet edeceği günlerin artık çok da uzakta olmayabileceğini düşündürüyor.<img src="https://images.aposto.com/2021/3/2021-04-30T09:31:23.974Z_sm.png" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.62" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"><figure fr-original-class="image" fr-original-style="" style="margin: 0px 0px 1em; box-sizing: border-box;"> </figure>

ton ile ilgili hikayeler