aposto-logoÇarşamba, 31 Mayıs 2023
aposto-logo
Çarşamba, Mayıs 31, 2023
Aposto Üyelik

Emre Eminoğlu

Emre Eminoğlu
1987’de İstanbul’da doğdu. Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri Mühendisliği lisans ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi yüksek lisans programlarından mezun oldu. Sinema, kültür ve sanat yazarı ve editör olarak çalışıyor.

LATEST STORIES

76. Cannes Film Festivali’nde ödüller

Dünyanın en prestijli film festivallerinden biri kabul edilen Cannes Film Festivali'nin 76. edisyonu 16 Mayıs'ta başladı. Aralarında festivalin büyük ödülü Altın Palmiye'nin de bulunduğu ödülleri kazananlar ise 27 Mayıs Cumartesi gecesi gerçekleşen kapanış ve ödül töreninde açıklandı. Altın Palmiye tarihte üçüncü kez bir kadının - Anatomy of a Fall filmiyle Justine Triet'nin- oldu. Bir adım geriden: Cannes Film Festivali'nin yetmiş altıncı yılında ana yarışma bölümünde Altın Palmiye için yarışacak yirmi bir film 13 Nisan'da açıklanmıştı. Seçkide Türkiye'den Nuri Bilge Ceylan'ın yeni filmi Kuru Otlar Üstüne de yer alıyordu. Filmleri değerlendirecek jüriye yönetmen ve senarist Ruben Östlund'un başkanlık edeceği; ona sinemacılar Julie Ducournau, Damián Szifron, Atiq Rahimi, Rungano Nyoni ve Maryam Touzani ile oyuncular Paul Dano, Brie Larson ve Denis Ménochet'nin eşlik edeceği daha önce duyurulmuştu. Neler oldu? 16-27 Mayıs tarihleri arasındaki gösterimlerde, festivalin farklı bölümlerinde yarışan onlarca filmin dünya prömiyeri gerçekleşti. Yarışma dışı gösterimler arasında ise festivalin açılış filmi Jeanne du Barry (yön. Maïwenn), şimdiden ödül sezonunun etkili yarışçılarından olması beklenen Killers of the Flower Moon (yön. Martin Scorsese), anaakım sinemanın merakla beklenen yapımları Elemental (yön. Peter Sohn) ve Indiana Jones and the Dial of Destiny (yön. James Mangold) ile Euphoria 'nın yaratıcılarından The Idol (yön. Sam Levinson) dikkat çekti. The Zone of Interest (yön. Jonathan Glazer, 2023) | Kaynak: IMDb Altın Palmiye'yi hangi yönetmenin kazanacağına dair tahminler festivalin ilk gününden itibaren, festivali yerinde takip etme ayrıcalığına sahip olan uluslararası eleştirmenlerin yorumlarıyla yapılmaya başladı. Festivali 12 ülkeden 17 üyesiyle takip eden Uluslararası Sinefil Topluluğu'nun (ICS) yıldız tablosuna göre en yüksek yıldız ortalamasına sahip filmler The Zone of Interest (4.24; yön. Jonathan Glazer), Anatomy of a Fall (3.85; yön. Justin Triet) ve Fallen Leaves (3.76; yön. Aki Kaurismäki) oldu. Oscar Boy'un girişimiyle, Türkiye'den Cannes'a giden 6 sinema yazarını ortak bir tabloda toplayan yıldız tablosuna göre en yüksek yıldız ortalamasına sahip filmler ise The Zone of Interest (4.25; yön. Jonathan Glazer), Kuru Otlar Üstüne (4.17; yön. Nuri Bilge Ceylan) ve Perfect Days (3.67; yön. Wim Wenders). 27 Mayıs gecesi gerçekleşen ödül töreninde, ana yarışmadaki ödüller 8 film arasında dağıldı. Aralarında Nuri Bilge Ceylan, Kore-eda Hirokazu ve Wim Wenders gibi daha önce Altın Palmiye'ye uzanmış yönetmenlerin yeni filmleri de vardı. Altın Palmiye'nin yeni sahibi, daha önce Sibyl (2019) filmiyle festivalde yarışan Justine Triet oldu. Ödül konuşmasına " Bu yıl bu ülkeye, emeklilik reformuna ilişkin tarihî, son derece güçlü ve tek-ses bir protesto damgasını vurdu. Bu protestolar reddedildi ve şok edici şekillerde bastırıldı " sözleriyle başlayan Triet, sinema da dâhil olmak üzere Fransız toplumunun çeşitli alanlarında kısıtlanamayan bir güç modelinin patlak verdiğini ileri sürdü ve " neoliberal hükûmetin savunduğu, kültürün metalaştırılmasını " eleştirdi. Neden önemli? Justine Triet, Jane Campion ( The Piano , 1993) ve Julia Ducournau'nun ( Titane , 2021) ardından Altın Palmiye'ye uzanan, tarihteki üçüncü kadın oldu. Triet, bu seneki ana yarışmada yarışan yedi kadından biriydi. Öte yandan filmin dağıtım haklarını festivalin ilk günlerinde satın alan ABD asıllı dağıtım şirketi Neon, bu ödülle birlikte dört festival üst üste Altın Palmiye'yi kazanan filmi elinde bulundurmuş oldu. 2019'da Parasite filmiyle yankı uyandıran şirket, Titane (2021) ve Triangle of Sadness 'ın (2022) da dağıtımcısıydı. Merve Dizdar | Kaynak: The Guardian Festivaldeki prömiyerinin ardından En İyi Senaryo ödülü için de tahminlerde adı geçen Nuri Bilge Ceylan imzalı Kuru Otlar Üstüne 'de ise Merve Dizdar'ın performansı En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görüldü. Dizdar ödül konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “[Bu ödülü] kendilerine layık görülenlere boyun eğmeyip eyleme geçen, bu uğurda her şeyi göze alan ve ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmeyen tüm kız kardeşlerime ve Türkiye’de hak ettiği güzel günleri yaşamayı bekleyen tüm mücadeleci ruhlara armağan ediyorum.” Neden önemli? Türkiye sinemasının Cannes yolculuğunda ilk kez bir kadın oyuncu ödüle uzanıyor. Merve Dizdar'ın canlandırdığı karakterin yaşadıkları üzerinden ülkesindeki eşitsizliklere ve haklar için verilen mücadeleye dikkat çeken konuşması ise ayrıca değerli. Kuru Otlar Üstüne (yön. Nuri Bilge Ceylan, 2023) Diyorlar ki... Holokost yaşanırken hayatın “dışarıda” devam etmiş olmasının dehşetini bize tüm gerçekliğiyle geçirmeyi başarıyor. Herhangi bir türe dahil edemeyeceğimiz, izlemesi oldukça zor olan The Zone of Interest, tüyler ürpertici bir “aile filmi”. - Aslı Ildır, Altyazı [Anatomy of a Fall:] Bu tür filmlerdeki ‘Öldürdü mü, öldürmedi mi’ ikilemini siyahla beyaz gibi ayırmak yerine, muhtemel gerçekle kalan diğer ihtimallere aynı mesafeden bakan yönetmen; duyguları kullanma kolaycılığına girmeden, hikâyeyi seyirci için bir dava dosyası seviyesine çıkarıyor. [...] 150 dakika boyunca ritminden hiçbir şey kaybetmeden, hiçbir karakterle tam olarak özdeşleştirmeden, heyecanın diri tutulduğu, sapasağlam bir mahkeme gerilimi izliyoruz. - Selin Gürel, Diken "Kuru Otlar Üstüne, Nuri Bilge Ceylan’dan bu zamana dek izlediğimiz en cesur, en şaşırtıcı ve en provokatif film. Sinemasının gücünün nelerden köklendiğini, beyazperdede insanın doğasını ve davranış özelliklerini bir tartışma alanına çevirebilmenin önemini ve edebiyatla kurduğu yakın bağın nelere muktedir olduğunu ortaya tüm çıplaklığıyla döken bir olgunluk dönemi eseri." - Melikşah Altuntaş, bantmag Jonathan Glazer | Kaynak: Festival de Cannes 76. Cannes Film Festivali ödülleri Altın Palmiye: Anatomy of a Fall / Anatomie d’une Chute (Yönetmen: Justine Triet) Grand Prix (Jüri Büyük Ödülü): The Zone of Interest (Yönetmen: Jonathan Glazer) En İyi Yönetmen: Tran Anh Hùng ( The Pet-au-feu / La passion de Dodin Bouffant ) Jüri Ödülü: Fallen Leaves / Kuolleet Lehdet (Yönetmen: Aki Kaurismäki) En İyi Senaryo: Sakamoto Yuji ( Monster / Kaibutsu ) En İyi Kadın Oyuncu: Merve Dizdar ( Kuru Otlar Üstüne ) En İyi Erkek Oyuncu: Kobi Yakusho ( Perfect Days ) Altın Kamera (En İyi İlk Film): Inside the Yellow Cocoon Shell / Bên Trong Vo Ken Vang (Yönetmen: Thien An Pham) Altın Palmiye - Kısa Film: 27 (Yönetmen: Flóra Anna Buda) Mansiyon - Kısa Film: Intrusion / Fár (Yönetmen: Gunnur Martinsdóttir Schlüter) FIPRESCI Ödülü: The Zone of Interest (Yönetmen: Jonathan Glazer) Belirli Bir Bakış bölümü ödülleri: Belirli Bir Bakış Ödülü: How to Have Sex (Yönetmen: Molly Manning Walker) Jüri Ödülü: Hounds / Les meutes (Yönetmen: Kamal Lazraq) En İyi Yönetmen: Asmae El Moudir ( The Mother of All Lies / Kadib Abyad ) Yeni Ses Ödülü: Omen / Augure (Yönetmen: Baloji) Toplu Performans Ödülü: The Buriti Flower / Crowrã Özgürlük Ödülü: Goodbye Julia (Yönetmen: Mohamed Kordofani)

29 May 2023

🎥 76. Cannes Film Festivali’nde ödüller

Dünyanın en prestijli film festivallerinden biri kabul edilen Cannes Film Festivali'nin yetmiş altıncı edisyonu 16 Mayıs'ta başladı. Aralarında festivalin büyük ödülü Altın Palmiye'nin de bulunduğu ödülleri kazananlar ise 27 Mayıs Cumartesi gecesi gerçekleşen kapanış ve ödül töreninde açıklandı. Altın Palmiye tarihte üçüncü kez bir kadının - Anatomy of a Fall filmiyle Justine Triet'nin- oldu. Bir adım geriden: Cannes Film Festivali'nin yetmiş altıncı yılında ana yarışma bölümünde Altın Palmiye için yarışacak yirmi bir film 13 Nisan'da açıklanmıştı. Seçkide Türkiye'den Nuri Bilge Ceylan'ın yeni filmi Kuru Otlar Üstüne de yer alıyordu. Filmleri değerlendirecek jüriye yönetmen ve senarist Ruben Östlund'un başkanlık edeceği; ona sinemacılar Julie Ducournau, Damián Szifron, Atiq Rahimi, Rungano Nyoni ve Maryam Touzani ile oyuncular Paul Dano, Brie Larson ve Denis Ménochet'nin eşlik edeceği daha önce duyurulmuştu. Neler oldu? 16-27 Mayıs tarihleri arasındaki gösterimlerde, festivalin farklı bölümlerinde yarışan onlarca filmin dünya prömiyeri gerçekleşti. Yarışma dışı gösterimler arasında ise festivalin açılış filmi Jeanne du Barry (yön. Maïwenn), şimdiden ödül sezonunun etkili yarışçılarından olması beklenen Killers of the Flower Moon (yön. Martin Scorsese), anaakım sinemanın merakla beklenen yapımları Elemental (yön. Peter Sohn) ve Indiana Jones and the Dial of Destiny (yön. James Mangold) ile Euphoria 'nın yaratıcılarından The Idol (yön. Sam Levinson) dikkat çekti. The Zone of Interest (yön. Jonathan Glazer, 2023) | Kaynak: IMDb Altın Palmiye'yi hangi yönetmenin kazanacağına dair tahminler festivalin ilk gününden itibaren, festivali yerinde takip etme ayrıcalığına sahip olan uluslararası eleştirmenlerin yorumlarıyla yapılmaya başladı. Festivali 12 ülkeden 17 üyesiyle takip eden Uluslararası Sinefil Topluluğu'nun (ICS) yıldız tablosuna göre en yüksek yıldız ortalamasına sahip filmler The Zone of Interest (4.24; yön. Jonathan Glazer), Anatomy of a Fall (3.85; yön. Justin Triet) ve Fallen Leaves (3.76; yön. Aki Kaurismäki) oldu. Oscar Boy'un girişimiyle, Türkiye'den Cannes'a giden 6 sinema yazarını ortak bir tabloda toplayan yıldız tablosuna göre en yüksek yıldız ortalamasına sahip filmler ise The Zone of Interest (4.25; yön. Jonathan Glazer), Kuru Otlar Üstüne (4.17; yön. Nuri Bilge Ceylan) ve Perfect Days (3.67; yön. Wim Wenders). 27 Mayıs gecesi gerçekleşen ödül töreninde, ana yarışmadaki ödüller 8 film arasında dağıldı. Aralarında Nuri Bilge Ceylan, Kore-eda Hirokazu ve Wim Wenders gibi daha önce Altın Palmiye'ye uzanmış yönetmenlerin yeni filmleri de vardı. Altın Palmiye'nin yeni sahibi, daha önce Sibyl (2019) filmiyle festivalde yarışan Justine Triet oldu. Ödül konuşmasına " Bu yıl bu ülkeye, emeklilik reformuna ilişkin tarihî, son derece güçlü ve tek-ses bir protesto damgasını vurdu. Bu protestolar reddedildi ve şok edici şekillerde bastırıldı " sözleriyle başlayan Triet, sinema da dâhil olmak üzere Fransız toplumunun çeşitli alanlarında kısıtlanamayan bir güç modelinin patlak verdiğini ileri sürdü ve " neoliberal hükûmetin savunduğu, kültürün metalaştırılmasını " eleştirdi. Neden önemli? Justine Triet, Jane Campion ( The Piano , 1993) ve Julia Ducournau'nun ( Titane , 2021) ardından Altın Palmiye'ye uzanan, tarihteki üçüncü kadın oldu. Triet, bu seneki ana yarışmada yarışan yedi kadından biriydi. Öte yandan filmin dağıtım haklarını festivalin ilk günlerinde satın alan ABD asıllı dağıtım şirketi Neon, bu ödülle birlikte dört festival üst üste Altın Palmiye'yi kazanan filmi elinde bulundurmuş oldu. 2019'da Parasite filmiyle yankı uyandıran şirket, Titane (2021) ve Triangle of Sadness 'ın (2022) da dağıtımcısıydı. Merve Dizdar | Kaynak: The Guardian Festivaldeki prömiyerinin ardından En İyi Senaryo ödülü için de tahminlerde adı geçen Nuri Bilge Ceylan imzalı Kuru Otlar Üstüne 'de ise Merve Dizdar'ın performansı En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görüldü. Dizdar ödül konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “[Bu ödülü] kendilerine layık görülenlere boyun eğmeyip eyleme geçen, bu uğurda her şeyi göze alan ve ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmeyen tüm kız kardeşlerime ve Türkiye’de hak ettiği güzel günleri yaşamayı bekleyen tüm mücadeleci ruhlara armağan ediyorum.” Neden önemli? Türkiye sinemasının Cannes yolculuğunda ilk kez bir kadın oyuncu ödüle uzanıyor. Merve Dizdar'ın canlandırdığı karakterin yaşadıkları üzerinden ülkesindeki eşitsizliklere ve haklar için verilen mücadeleye dikkat çeken konuşması ise ayrıca değerli. Kuru Otlar Üstüne (yön. Nuri Bilge Ceylan, 2023) Diyorlar ki... Holokost yaşanırken hayatın “dışarıda” devam etmiş olmasının dehşetini bize tüm gerçekliğiyle geçirmeyi başarıyor. Herhangi bir türe dahil edemeyeceğimiz, izlemesi oldukça zor olan The Zone of Interest, tüyler ürpertici bir “aile filmi”. - Aslı Ildır, Altyazı [Anatomy of a Fall:] Bu tür filmlerdeki ‘Öldürdü mü, öldürmedi mi’ ikilemini siyahla beyaz gibi ayırmak yerine, muhtemel gerçekle kalan diğer ihtimallere aynı mesafeden bakan yönetmen; duyguları kullanma kolaycılığına girmeden, hikayeyi seyirci için bir dava dosyası seviyesine çıkarıyor. [...] 150 dakika boyunca ritminden hiçbir şey kaybetmeden, hiçbir karakterle tam olarak özdeşleştirmeden, heyecanın diri tutulduğu, sapasağlam bir mahkeme gerilimi izliyoruz. - Selin Gürel, Diken "Kuru Otlar Üstüne, Nuri Bilge Ceylan’dan bu zamana dek izlediğimiz en cesur, en şaşırtıcı ve en provokatif film. Sinemasının gücünün nelerden köklendiğini, beyazperdede insanın doğasını ve davranış özelliklerini bir tartışma alanına çevirebilmenin önemini ve edebiyatla kurduğu yakın bağın nelere muktedir olduğunu ortaya tüm çıplaklığıyla döken bir olgunluk dönemi eseri." - Melikşah Altuntaş, bantmag Jonathan Glazer | Kaynak: Festival de Cannes 76. Cannes Film Festivali ödülleri Altın Palmiye: Anatomy of a Fall / Anatomie d’une Chute (Yönetmen: Justine Triet) Grand Prix (Jüri Büyük Ödülü): The Zone of Interest (Yönetmen: Jonathan Glazer) En İyi Yönetmen: Tran Anh Hùng ( The Pet-au-feu / La passion de Dodin Bouffant ) Jüri Ödülü: Fallen Leaves / Kuolleet Lehdet (Yönetmen: Aki Kaurismäki) En İyi Senaryo: Sakamoto Yuji ( Monster / Kaibutsu ) En İyi Kadın Oyuncu: Merve Dizdar ( Kuru Otlar Üstüne ) En İyi Erkek Oyuncu: Kobi Yakusho ( Perfect Days ) Altın Kamera (En İyi İlk Film): Inside the Yellow Cocoon Shell / Bên Trong Vo Ken Vang (Yönetmen: Thien An Pham) Altın Palmiye - Kısa Film: 27 (Yönetmen: Flóra Anna Buda) Mansiyon - Kısa Film: Intrusion / Fár (Yönetmen: Gunnur Martinsdóttir Schlüter) FIPRESCI Ödülü: The Zone of Interest (Yönetmen: Jonathan Glazer) Belirli Bir Bakış bölümü ödülleri: Belirli Bir Bakış Ödülü: How to Have Sex (Yönetmen: Molly Manning Walker) Jüri Ödülü: Hounds / Les meutes (Yönetmen: Kamal Lazraq) En İyi Yönetmen: Asmae El Moudir ( The Mother of All Lies / Kadib Abyad ) Yeni Ses Ödülü: Omen / Augure (Yönetmen: Baloji) Toplu Performans Ödülü: The Buriti Flower / Crowrã Özgürlük Ödülü: Goodbye Julia (Yönetmen: Mohamed Kordofani)

29 May 2023

Küçük denizkızı, Suzume'nin kapıları

The Little Mermaid / Küçük Denizkızı, 2023 Yönetmen: Rob Marshall Nerede izleyebilirsin? Gösterimde Haftanın gösterime giren yeni filmleri arasında, Disney’in klasik animasyonlarını canlı aksiyon filmi olarak yeniden paketlediği yeniden-çevrim serisinin yeni halkası The Little Mermaid / Küçük Denizkızı öne çıkıyor. Biliyorsun Hans Christian Andersen’in ünlü masalı, 1989’da Disney tarafından yorumlanmıştı. Film bizi; denizkızı prenses Ariel dışında bizi yengeç Sebastian, sevimli balık Flounder, şaşkın martı Scuttle ve yarı-insan yarı-ahtapot cadı Ursula ile tanıştırmıştı. Küçük Denizkızı , bu kez Chicago, Nine, Into the Woods ve Mary Poppins Returns gibi müzikal filmlerle tanınan yönetmen Rob Marshall ’ın yorumuyla bir canlı aksiyon filmi olarak karşımıza çıkıyor. Filmde denizkızı Ariel babasına başkaldırarak yüzeye çıkınca bir insana, Prens Eric’e âşık oluyor ve insana dönüşüp onunla birlikte olmak için Ursula’yla tehlikeli bir kumar oynuyor. Üç günlüğüne bacakları karşılığında sesini feda ediyor ve üç gün içinde prensi öpemezse Ursula’nın tutsağı olmayı kabul ediyor. Klasik animasyondaki “ Under the Sea ” ve “ Kiss the Girl ” gibi aşina olduğumuz şarkılara ek olarak film için Lin-Manuel Miranda tarafından yepyeni dört şarkının bestelendiğini de hatırlatayım. War Pony | Kaynak: İKSV War Pony / Savaş Atı, 2022 Yönetmen: Gina Gammell, Riley Keough Nerede izleyebilirsin? Gösterimde Başka Sinema salonlarında ise haftanın filmi, geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nde festivalin en iyi ilk-filmine verilen Altın Kamera ödülünün sahibi olan War Pony / Savaş Atı . Oglala Lakotalarına mensup oyuncuların rol aldığı ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Amerika yerlilerine ayrılmış özerk alanlardan Pine Ridge Reservation’da çekilen film iki genci merkezine alıyor. 23 yaşındaki Bill kısa yoldan başarıya ulaşmanın yollarını ararken, 12 yaşındaki Matho babasına kendini kanıtlama sevdasıyla yazgısını karartıyor. War Pony, hayalleri sınırlanmış iki genç ve yanlış kararları üzerinden "Amerikan rüyasının" işlevsizliğini ele alıyor. Suzume | Kaynak: TME Films Suzume, 2023 Yönetmen: Makoto Shinkai Nerede izleyebilirsin? Gösterimde Haftanın gösterime giren bir diğer filmi ise anime tutkunlarını sevindirecek Suzume . Your Name ve Weathering with You gibi anime filmlerle tanıyabileceğin Makoto Shinkai ’nin yeni filmi, gizemli kapıların çağırdığı 17 yaşındaki Suzume’nin hikâyesini anlatıyor. Felaketin eşiğindeki Japonya’yı kaos yaratan ve başkasının göremediği doğaüstü güçlerden kurtarma görevini üstlenen Suzume, tehlikeli bir yolculuğa atılıyor. Bir öneri daha... Haftanın gösterime giren diğer 4 filmi arasında; popüler korku serisinin yeni uzantısı, uyku probleminden kurtulmaya çalışırken kendisini korkunç bir kabusun içinde bulan bir kadının hikâyesi Conjuring: The Beyond / Conjuring: Şeytan Ayini öne çıkıyor.

27 May 2023

Catherine'in entrikaları, Hürmüz'ün kocaları

The Great, 2020 - ... Yaratıcı: Tony McNamara Nerede izleyebilirsin? TOD'da Son dönemde en sevdiğim dizilerden biri, The Favourite filminin yaratıcılarının imzasını taşıyan, mizah anlayışı ve atmosferiyle de onun izinden giden dönem komedisi The Great . Elle Fanning ve Nicholas Hoult’u buluşturan dizi; hiç tanımadığı, dilini ve kültürünü bilmediği Rusya’ya gelin giden Catherine’in namıdiğer Çariçe Katerina’nın entrikası bol Rus sarayındaki yükselişini konu alıyor. Dizinin geçtiğimiz haftalarda ülkemiz dışında Hulu’da başlayan üçüncü sezonunu, Türkiye’de her cuma yeni bir bölümle TOD’da yayınlanacak. 7 Kocalı Hürmüz | Kaynak: MUBI 7 Kocalı Hürmüz, 2009 Yönetmen: Ezel Akay Nerede izleyebilirsin? MUBI'de MUBI, geleneksel anlatıları ve halk öykülerini postmodern bir estetikle dönüşüme uğratan Ezel Akay’ın filmlerini göstermeye bu hafta 7 Kocalı Hürmüz ile devam ediyor. Sadık Şendil’in klasikleşmiş tiyatro eserinden uyarlanan özgün müzikal, eril kalıpları yıkan, masalsı, mizahî tonuyla dikkat çekiyor. Birbirlerinden habersiz, her biri bambaşka karakterlere sahip 6 adamı idare etmeye çalışırken yedinci birine göz diken Hürmüz’ü Nurgül Yeşilçay canlandırıyor. Rengârenk ve eğlenceli müzikalin şarkılarıyla coşmaya hazır ol. Cléo from 5 to 7 | Kaynak: MUBI Cléo from 5 to 7 / Cléo Beşten Yediye, 1962 Yönetmen: Agnès Varda Nerede izleyebilirsin? MUBI'de Fransız Yeni Dalgası’nın gözbebeği Agnès Varda’nın en sevdiğim filmi aynı zamanda onun sinemasıyla tanıştığım filmiydi: Cléo from 5 to 7 / Cléo Beşten Yediye . Popüler ve alımlı şarkıcı Cléo, ölümcül bir hastalığa yakalandığından şüpheleniyor ve test sonuçlarını beklerken, saat 5’ten 7’ye kadar Paris’te vakit öldürmeye çalışıyor. Endişeli bir bekleyişin Paris sokaklarındaki gerçek zamanlı seyri, hayata farklı gözlerle bakan bir kadının gerçek duygularını ele alıyor. The Year My Parents Went on Vacation | Kaynak: Slant Magazine The Year My Parents Went on Vacation / Annemler Tatilde, 2006 Yönetmen: Cao Hamburger Nerede izleyebilirsin? MUBI'de Çağdaş Brezilya sinemasının en tatlı filmlerinden biri MUBI’de yayınlanıyor: The Year My Parents Went on Vacation / Annemler Tatilde . 1970’lerin Brezilya’sında geçen bu büyüme hikâyesi, cunta rejiminden kaçan ve “tatile gittiklerini” söyleyen ebeveynleri tarafından São Paulo’da yaşayan dedesinin sokağına bırakılıp giden 12 yaşındaki Mauro’ya odaklanıyor. Mauro dedesinin o gün ölmüş olduğunu öğrenince, komşusu onu yanına alıyor. Film, ülkenin karanlığını mahalle yaşamının ve futbolun birleştirici gücüyle aydınlatıyor. Mixed by Erry | Kaynak: Netflix Türkiye Mixed by Erry, 2023 Yönetmen: Sydney Sibilia Nerede izleyebilirsin? Netflix'te 1980’lerin Napoli’sinde geçen, müzik ve sinemayı buluşturan İtalyan yapımı komedi Mixed by Erry bir Netflix orijinal filmi. Film, kendi çektiği karışık kasetleri kaçak yollarla satan yetenekli bir DJ ile iki kardeşinin, pop müziği İtalyan gençleriyle buluşturan güçlü albüm yapımcılarına dönüşme yolculuğunu anlatıyor. Bir öneri daha... Haftanın farklı kataloglara eklenenleri arasında, Çin'in son imparatoru Puyi'nin hikâyesini anlatan ve En İyi Film dâhil 9 dalda Oscar ödülü kazanmış The Last Emperor / Son İmparator (1987, Bernardo Bertolucci) öne çıkıyor. Film, Mubi'de yayınlanıyor.

27 May 2023

Göz alıcı biyograf, Visconti'nin Masum'u

Sinematografik Hazlar Göz Alıcı Biyograf: Avrupa Sinemasının En Eski Örnekleri , 1897-1902 Derleme: Frank Roumen; Küratöryel Danışman: Elif Rongen-Kaynakçi Ne zaman, nerede izleyebilirsin? 31 Mayıs saat 19.00'da Pera Müzesi'nde Pera Film’in yeni gösterim programı Sinematografik Hazlaar: Eye Film Müzesi'nden Bir Seçk i ’nin gösterimleri devam ediyor. Uluslararası Müzeler Günü'ne paralel gerçekleşen ve küratörlüğünü Elif Rongen-Kaynakçi'nın üstlendiği program, seni sinemanın 128 yıllık tarihine ışık tutan bir yolculuğa davet ediyor. Göz Alıcı Biyograf: Avrupa Sinemasının En Eski Örnekleri başlıklı seçki, farklı içerik ve ritimlere sahip çok kısa ve birbiriyle bağlantısı olmayan filmlerden oluşuyor. Dile kolay, seçkide 1897 ila 1902 yılları arasında orijinal 68mm filme çekilmiş 200’den fazla film var. Bunun dünyada günümüze kadar korunabilmiş 68 mm Mutoscope ve Biyograf filmlerinin mevcut en büyük koleksiyonu olduğu söyleniyor. Daan van den Hurk’un piyanoyla bestelediği özel film müziği ise yapısal tutarlılıktan ödün vermeden her filme hak ettiği değeri sunuyor ve filmler arasında bir köprü görevi görüyor. Geçmişe ve sinemanın tarihine doğru bir yolculuğa çıkmaya hazır ol. The Innocent | Kaynak: Sinematek/Sinema Evi Luchino Visconti Retrospektifi The Innocent / Masum, 1976 Yönetmen: Luchino Visconti Ne zaman, nerede izleyebilirsin? 30 Mayıs saat 20.00'de, Sinematek/Sinema Evi'nde Sinematek/Sinema Evi’nin İtalyan Yeni Gerçekçiliği’nin gelişimindeki kilit figürlerden biri olan Luchino Visconti’nin filmlerinden oluşan gösterim programı devam ediyor. Haftanın takvimindeki filmlerden biri 1976 tarihli The Innocent / Masum . 19. yüzyılın sonlarında İtalya’da geçen ve Visconti sinemasının belkemiklerinden biri olan dekadans teması üzerine kurulan film, çöküşün eşiğindeki aristokrat sınıfın ataerkil yapısını ve ikiyüzlü ahlâkını gözler önüne seriyor.

27 May 2023

İyi ki doğdun Helena Bonham Carter!

Tek isim, 7 karakter Fight Club, 1999 | Yönetmen: David Fincher Tüketim kültürünün anlamsızlığına karşı çıktı, suya sabuna dokundu. Harry Potter and the Order of the Phoenix, 2007 | Yönetmen: David Yates Güçlü bir cadı ve sadık bir Ölüm Yiyen olarak Karanlık Lord için savaştı. Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street, 2007 | Yönetmen: Tim Burton Viktorya dönemi Londra’sında etli turtalarıyla nam saldı. Alice in Wonderland, 2010 | Yönetmen: Tim Burton Harikalar Diyarı‘nda kör öfkesi ve “Uçurun kellesini!” emirleriyle dehşet saçtı. The King's Speech, 2010 | Yönetmen: Tom Hooper Eşi Kral VI. George’un kekemeliği yenmesi için uğraştı. Suffragette, 2015 | Yönetmen: Sarah Gavron Süfrajetlere katılarak kadınların seçme ve seçilme hakkı için mücadele etti. The Crown, 2016-2023 | Yaratıcı: Peter Morgan Prenses Margaret unvanıyla dünyanın gözleri önünde orta yaş krizini karşıladı. Yakın plan Onun farkına ilk kez, onun farkına en çok varılabilecek dönemde vardım: 2005-2007 aralığında. Helena Bonham Carter o dönem ana akım sinemada Charlie and the Chocolate Factory (2005, Tim Burton), Harry Potter and the Order of the Phoenix (2007, David Yates) ve Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street 'te (2007, Tim Burton), bağımsız sinemada ise çok sevdiğim Conversations with Other Women 'da (2005, Hans Canosa) rol almış; üstelik 2005'in bol ödüllü iki animasyonunda, Corpse Bride (2005, Tim Burton) ve Wallace & Gromit: The Curse of the Were-Rabbit 'te (2005, Steve Box, Nick Park) sesiyle yer almıştı. Çılgındı, tuhaftı, eğlenceliydi. Teyzesi olmayan çocukların, gördüğünde " Keşke teyzem olsaydı. " diye düşündüğü kadınlardandı. Helena Bonham Carter, on yıldan fazla süre partneri de olan yönetmen Tim Burton'ın, Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street (2007) dâhil 8 filminde rol aldı. | Kaynak: IMDb Yıllar geçtikçe ve ben de sinema zevkim de olgunlaştıkça onu aslında ilk olarak Fight Club 'da (1999, David Fincher) izlediğimi fark ettim. Sadece çılgın, tuhaf ve eğlenceli değil; ağırbaşlı, 'normal' ve ciddi de olabiliyordu. The Wings of the Dove (1997, Iain Softley) ve The King's Speech 'teki (2010, Tom Hooper) hak edilmiş Oscar adayı performanslarıyla ya da tatlı televizyon filmi Toast 'taki (2010, S.J. Clarkson) hâliyle bana farklı yüzlerini gösterdi. Rol aldığı bağımsız yapımlar, drama filmleri ve dönem filmleriyle yeteneğini Tim Burton'ın tuhaf karakterlerinden bağımsız da kullanabildiğini defalarca kanıtlayan Helena Bonham Carter'ı önümüzdeki dönemde Niall Williams'ın çok satan aşk romanının sinema uyarlaması Four Letters of Love 'da Pierce Brosnan'la, II. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde yüzlerce çocuğu Nazilerden kurtarmış Nicholas Winton'un hikâyesi One Life 'ta Anthony Hopkins'le izleyeceğiz. Diyor ki... Herkes gibi, eninde sonunda annene dönüşüyorsun. Ama aynı zamanda oyuncuysan ailenin her bir üyesi hâline geldiğini görebilirsin; bazı şeyler sen gerçekten istemesen de ortaya çıkıyor. Bir keşif Kaynak: MUBI Conversations with Other Women, 2005 | Yönetmen: Hans Canosa New York'taki bir düğünde, davetlilerden bir adam, nedimelerden biriyle flörtleşmeye başlar. Sohbetleri ilerler ve otel odasına taşınır. New York'taki aynı düğünde, nedimelerden bir kadın, davetlilerden biriyle flörtleşmeye başlar. Sohbetleri ilerler ve otel odasına taşınır. Helena Bonham Carter ve Aaron Eckhart'ın canlandırdığı iki yabancının hayatları gibi ikiye bölünmüş ekran, aralarındaki iki tanıdığın samimiyetine dönüştükçe bir olmaya başlıyor.

27 May 2023

Daha duyarlı olmak için ikinci bir şans: Disney yeniden-çevrimleri

1997 baharı. Dalmaçyalı cinsi köpekler her yerdeler. Henüz 10 yaşındayım ama bir köpek-insanı olduğumu biliyorum ve onları gördükçe mutluluktan gözlerim parlıyor: Oyuncaklar, dergiler, televizyon reklamları, çocuk menüleri, çıkartma kitapları... Bu akımın, trendin ya da adı her neyse tek bir sebebi var: Klasik Disney animasyonu One Hundred and One Dalmatians 'ın (1961, Wolfgang Reitherman) bir canlı aksiyon filmi olarak ete, kemiğe ve tüye bürünmüş olması. Disney'in klasik animasyonlarını birer canlı aksiyon filmine dönüştürme fikrinin ilk denemelerinden olan 101 Dalmatians 'ın (1996, Stephen Herek) yıllar sonrasında Alice in Wonderland (2010, Tim Burton) geldi. Filmin gişedeki ve eleştirmenler nezdindeki başarısında belki Tim Burton ve dünyasının, belki yıldızlarla dolu oyuncu kadrosunun, belki de teknik dallarda kazandığı iki Oscar ödülünün etkisi vardı. Sebep ne olursa olsun bu filmin ardından, 2010'ların ikinci yarısından itibaren Disney'in canlı aksiyon filmi olarak yeniden-çevrimlerinin bir fikir olmaktan çıkıp bir stratejiye dönüştüğü apaçık ortadaydı. Sleeping Beauty 'nin (1959) cadısına odaklanan Maleficent (2014, Robert Stromberg), The Jungle Book 'un (1967) görsel efektlerde devrim yaratan yeniden-çevrimi The Jungle Book (2016, Jon Favreau), Cinderella (1950) ve Beauty and the Beast 'in (1991) büyüsünü canlandıran Cinderella (2015, Kenneth Branagh) ve Beauty and the Beast (2017, Bill Condon)... Her yıla bir yeniden-çevrim stratejisine yeşil ışığın yakıldığı o ilk yıllarda tartışmaların boyutu küçük, kapsamı dardı. Pandemi ve Disney+ öncesi dönemde seri üretim ve seri tüketim hissi o kadar da belirgin değildi belki. Eleştiriler çoğunlukla olumlu, filmler kârlıydı. (Bu dönemde Beauty and the Beast , dünya çapında 1,25 milyon doları aşan gişesiyle öne çıktı.) Maleficent (2014, Robert Stromberg) | Kaynak: The New York Times Aladdin 'in (1992) yeniden çevrimi Aladdin (2019, Guy Ritchie) ve yapım aşamasındaki diğer filmlere dair açıklamalar yapıldıkça, yönetmen ve oyuncu seçimleri duyuruldukça, filmlerden görseller ve tanıtım videoları yayınlanmaya başladıkça tartışmaların kapsamı sinemanın duvarlarını yıkmaya başladı. Disney'in ve izlediği stratejinin karşısında iki kesim vardı: İlki daha iyi niyetli olan, Disney animasyonlarıyla büyümüş ve alıştıkları dünyanın farklı bir şekilde tasvir edilmesi açısından değişime açık olmayan nostaljik ve duygusal kitleydi. Filmlerin birer yeniden-yorumlama değil, bire bir yeniden-çevrimler olmasını arzuluyorlardı. Diğeri ise aslında ABD'deki politik atmosferin toksikliğinden beslenen tehlikeli ve tehditkâr bir kesimdi: Güçlerini Trump'a olan desteğin artmasından ve ırkçı-muhafazakâr beyaz kitlenin sesinin yükselmesinden alıyorlardı. Dertleri Disney'in mirasıyla değildi; etnik çeşitliliğe, farklı cinsel kimliklerin temsiline, cinsiyet eşitliğine filmlerin dışında da tahammül edemiyorlardı. İlk kitle sesini tanıtımlarda gözüken Aladdin'in giyinik oluşuna ve Cin'in mavi olmayışına çıkarırken, ikinci kitlenin derdi Aladdin'i Mısır kökenli Mena Massoud'un, Cin'i ise Will Smith'in canlandıracak olmasıydı. Eğlence endüstrisinin güncelinde Disney dışındaki cephelerde " Siyah elf mi olur? (buraya cinsiyetçi küfür gelecek)" argümanlarıyla ateşlenen tartışmalardan " Siyah peri mi olur? " ( Peter Pan & Wendy (2023, David Lowery)), " Siyah denizkızı mı olur? " ( The Little Mermaid (2023, Rob Marshall)) sorularıyla Disney de nasibini almaya başladı. Disney ise yeniden-çevrimleri ikinci birer şans olarak görüyor ve bazı filmlerini daha kapsayıcı olmak için adeta baştan yaratıyordu. Özellikle 2000'ler öncesi animasyonlarındaki cinsiyetçi ve ırkçı öğeler, replikler ve şarkı sözleri değiştiriliyor; bu da karşıdaki kitlenin tepkisini büyütüyordu. Mulan (1998) yeniden-çevrimi Mulan (2020, Niki Caro) değişimin zirvesiydi. Çin kültürünü karikatürize eden Mushu karakteri ve " I'll Make Man Out of You " ve " A Girl Worth Fighting For " gibi cinsiyetçi şarkılar filmden çıkarılmakla kalmadı, filmin bir müzikal değil, tamamen epik bir drama filmi olmasında karar kılındı. The Jungle Book (2016, Jon Favreau) | Kaynak: IMDb Disney yeniden-çevrimlerinin en yenisi; 1989 yapımı animasyonun yeniden-çevrimi The Little Mermaid de süregelen yenilenme, değişim ve dönüşümün iyi bir yansıması. Öte yandan filmdeki değişiklikler, eklemeler ve uzantıların sadece günümüz hassasiyetlerine ve evrensel değerlere saygı duyulması amacıyla yapılmadığı hissediliyor. Yeniden yorumlamaya yönelik bir arzunun ve zoraki olarak değil, sanatsal kaygıyla yapılan bir şekillendirmenin varlığı belirgin. Ariel rolündeki Halle Bailey " Siyah denizkızı mı olur? " tartışmalarına yeteneğiyle cevap verirken denizinsanlarının çeşitliliği filmin evrensel mesajıyla da destekleniyor. Animasyonun en sevilen şarkılarından olsa da rızayı göz ardı eden ve izleyiciye yanlış mesaj veren " Kiss the Girl " başta olmak üzere birkaç şarkıya yapılan ufak dokunuşlar dışında filme yeni, özgün şarkılar da eklenmiş. Önceki yeniden-çevrimlerde olduğu gibi sadece ödül sezonunda En İyi Özgün Şarkı kategorisinde de bir yarışçı olmak için eklenmiş, eğreti şarkılar da değil bunlar. Filmin yapımcıları arasında yer alan Lin-Manuel Miranda'nın yazdığı dört şarkı, hem Disney'in mirasından ve Miranda'nın stilinden eşit derecede besleniyor hem de hikâyenin akışına, karakterlerine ve ruhuna uyum sağlıyor. Yeni şarkılardan " Wild Uncharted Water s " sadece genç kadınların değil, genç erkeklerin de ebeveynleri tarafından kısıtlanabildiğini, kalıplara sokulmaya zorlanabildiğini göstererek animasyondakinden farklı bir Prens Eric portresi çizilmesine olanak sağlıyor. The Little Mermaid baskıcı babasından kurtulmak ve evden ayrılmak için beyaz (atlı) bir prensin kendisini kurtarmaya ihtiyacı olan denizkızının değil, ebeveynlerine ve muhafazakâr düzene ses çıkarmak için birlik olan farklı ırklardan iki gencin hikâyesine dönüşüyor. The Little Mermaid | Kaynak: Disney Türkiye Disney yeniden-çevrimlerine yapılagelen eleştirilerden belki en haklı olanı, filmlerin animasyonlara oranla hem gerçek hem de mecaz anlamda karanlık oluşu. Bu durum The Little Mermaid için de geçerli. Parlak sarı ve tombul balık Flounder'ın soluk sarı ve yassı bir balığa dönüştüğü, yengeç Sebastian'ın ya da Ariel'in saçlarının parlak kırmızısının matlaştığı ve sualtının masmaviden siyaha çalan bir renge dönüştüğü fiziksel bir karanlık bu filmde de hâkim. Sadece Disney animasyonlarıyla büyümüş olanlar için değil, renkli ve büyülü bir dünya beklentisiyle filmi izleyenler için de rahatsız edici. (Ülkemiz sinema salonlarındaki projeksiyon ampulü konusundaki tutuma girmiyorum bile.) Öte yandan MARVEL karanlık ve epik süper kahraman filmlerinin imajını renkli dünyasıyla sarsarken Disney animasyonlarının da tersi bir yeniden-markalaşmaya gitmesi belki o kadar da şaşırtıcı ve rahatsız edici olmamalı. Keza hikâyelerin karanlıklaşması, mücadelelerin zorlaşması da hedef kitlesi çocuklar olan filmler için gerekli. Çünkü hayatın 90'lardaki kadar tozpembe, geleceğin 90'lardan bakıldığındaki kadar parlak olmadığı apaçık ortada. The Little Mermaid | Kaynak: Disney Türkiye The Little Mermaid (2023, Rob Marshall), 26 Mayıs Cuma günü gösterime giriyor.

24 May 2023

Bir prensin büyüme sancıları: Young Royals

Wilhelm, lüks banyosunda. Kollarını lavaboya dayamış, aynaya bakarak derin bir nefes alıyor. Güzel yüzü yara bere içinde. Kapı çalıyor: "Prens Wilhelm? Araba burada." Jump-cut. Arabadayız, Wilhelm'in istemediği bir yere doğru yola çıktığı belli. Dışarıdan deklanşör sesleri geliyor. Flash-back. Elektronik müzik, kalabalık; önceki gece. Kulüp çıkışında Wilhelm, herkes cep telefonlarıyla kaydederken bir kavgaya karışıyor. Arabada, Wilhelm'in kulaklığında son ses çalan şarkı "I think it's wrong, I think it's bad, I think it's lame, I think it's horrible" diye bağırıyor. Kulaklığını çıkarmasını işaret eden danışman; biraz sonra sarayda yapacağı, ilk kez gördüğü özür konuşmasını uzatıyor: "...bu sebeple ailem ve ben derhâl Hillerska Yatılı Okulu'na kaydolmama karar verdik." Young Royals | Kaynak: Netflix Kraliyet dramalarındaki, yaldızlı yaşamların ardındaki karakter bunalımlarını ve bireysel çatışmaları düşün. Bir de ergenliğin, büyüme sancılarının ve cinsel uyanışların dönüştürdüğü gençlerin bir araya tıkıldığı okullarda geçen lise dramalarını. Odağına 16 yaşındaki İsveç prensi Wilhelm'i alan Young Royals, işte tam bu iki kategoriyi birbirine yakınlaştırıyor. " Neden nasıl yaşayacağıma ben karar veremiyorum? Ben normal bir hayat istiyorum." Hayır. Bu cümle Netflix'in İngiliz kraliyetinin son yüzyılını Kraliçe II. Elizabeth'in yaşamı üzerinden aktaran, televizyon tarihinin en pahalı prodüksiyonlarından The Crown 'dan bir alıntı değil. Ama olabilirdi de. Young Royals 'ın odağındaki, 16 yaşındaki İsveç prensi Wilhelm gençlik ateşinin ve gece hayatının etkisiyle yaptığı hatanın bedelini ağır ve ivedi bir şekilde ödemek zorunda kaldığında, kraliçeye (yani annesine) bu cümlelerle isyan ediyor. Fakat The Crown takipçilerinin çok iyi bildiği gibi ne kendi kararlarını alması ne de normal bir hayat yaşaması mümkün. Üstelik veliaht prens olmasa, en azından bu yük abisi Erik'in üzerinde olsa da... Young Royals | Kaynak: Netflix Mevzu nedir? Netflix İsveç yapımı Young Royals ; Wilhelm'in (Edvin Ryding) isteği dışında ve hiçbir söz hakkı olmadan okulundan, yaşadığı şehirden ve arkadaşlarından koparılarak yatılı okula yollanmasıyla başlıyor. Varlıklı ve soylu ailelerin çocuklarının, kasabanın yerlisi bir avuç gençle bir arada okuduğu Hillerska Yatılı Okulu, Wilhelm için birçok sorgulamayı beraberinde getiriyor. Genç prens bir yandan ailesinin ve kendisinin temsil ettiği monarşiyi ve ailesini, diğer yandan da her ergen gibi arkadaşlık ilişkilerini ve cinsel kimliğini sorguluyor. Sessizce atması beklenen çığlıkları yetmezmiş gibi, kendisinden beklendiği şekilde soylu ve varlıklı bir kıza değil, sınıfsal ve kültürel olarak farklı bir aileden gelen bir oğlana, Simon'a (Omar Rudberg) gönlünü kaptırıyor. Wilhelm bir prens gibi davranmadığı ya da bir prens gibi davranması beklenmediği her an gerçek özgürlüğü hissediyor. Oysa bu çok zor: Saraydan ve şehirden uzaklaşmış olsa da abisinin eski okulu olan Hillerska'nın kapısından girdiği anda onun bir parçası sanki hâlen koridorlarda dolaşıyor. Wilhelm'den sanki onun yerini doldurması bekleniyor. Young Royals | Kaynak: Netflix Bu bir kraliyet draması. Çünkü genç veliaht prens kendini hiç beklemediği anda farklı sorumluluklar altında buluyor, kraliyetin bir üyesi olarak gençliğini dilediğince yaşamasının önünde tüm ülkeyi ilgilendiren engeller var ve karşısında durmasına rağmen sahip olduğu otoriteyi kullanmaktan da geri durmuyor. Öte yandan bu bir lise draması. Öğrenciler arasındaki sınıf çatışmaları, cinsel kimliklerini keşfeden ergenlerin kendileri, hisleri ve arzularıyla çatışmaları, yüksek beklentilere sahip ebeveynlerin adeta boğdukları evlatlarıyla çatışmaları… Ekonomik sıkıntılarını gizlemeye çalışan zenginler, sınıf arkadaşları kadar varlıklı ailelerden gelmese de onların kolayca yaşadığı hayatı yaşamaya çalışanlar, ebeveynlerinin hayalindekinden farklı birer birey oldukları için onlara yalan söylemek zorunda kalanlar… Zorbalıklar, uyuşturucu ya da alkolle tanışmalar, çıplak fotoğrafları ya da ilk cinsel deneyimleri sosyal medyada yayılanlar… Hillerska bazen Sex Education 'ın Moordale High'ını, bazen Elite 'in Las Encinas'ını bazense 13 Reasons Why 'ın Liberty High School'unu anımsatıyor. Young Royals | Kaynak: Netflix Azla yetinmek. Young Royals 'ın Rojda Şekersöz, Erika Calmeyer, Kristina Humle ve Lisa Farzaneh'in yönettiği altışar bölümlük iki sezonu, ergenlik çığlıklarını iyi seçilmiş renkler ve müzikler eşliğinde aktarıyor. Bir Z-kuşağı dizisinden beklenen şekilde mesajlaşmaları ve sosyal medyayı bölümlerinde yaratıcı kurgu oyunlarıyla dâhil ediyor. Dizinin azla yetinen bir hâli var: Sezonların bölüm sayısı, bölümlerin uzunluğu da bu hâlin bir sonucu; romantizm ve cinselliğin gerçek hayattaki kadar mütevazı ve doğal kullanımı da. Wilhelm ve Simon arasında yaşananları anlamak için çoğu zaman kısa bir bakışma, hissedilen bir nefes ve anlık göz göze gelişler ya da ten temasları yetiyor. Dizinin yan karakterleri de tam kıvamındalar: Ne altı bölümlük sezonlara sığmayacak kadar derin ve büyük ne de Wilhelm'in hayatında bir figüran olmak dışında işlevleri yokmuş kadar yüzeysel ve küçük. Özellikle dizinin kötüsü olmasına rağmen gözlerinizi alamayacağınız August (Malte Gårdinger) ve dizinin ilk bölümüyle son bölümü arasındaki dönüşümüne gülümseyeceğiniz Felice (Nikita Uggla) esas hikâyeyi zenginleştiriyor. Nerede izleyebilirsin? Üçüncü ve son sezonu bu yıl sonunda yayınlanacak Young Royals' ın ilk iki sezonunu Netflix'te bulabilirsin. Benzer işler: The Crown (2016 - 2023, Peter Morgan) Elite (2018 - ..., Darío Madrona, Carlos Montero)

24 May 2023

Onuncu kez hız ve öfke, Londra'dan Lahor'a aşk

Fast X / Hızlı ve Öfkeli 10, 2023 Yönetmen: Louis Leterrier Nerede izleyebilirsin? Gösterimde Haftanın gösterime giren yeni filmleri arasında, sonu hiç gelmeyecekmiş gibi hissettiren o ana akım serinin yeni filmi, Fast X / Hızlı ve Öfkeli 10 öne çıkıyor. İlki 2001’de gösterime giren ve Vin Diesel ile genç yaşta yitirdiğimiz Paul Walker’ın kariyerlerini yükselişe geçiren seri, neredeyse iki yılda bir yeni bir devam filmiyle karşımıza çıktı. Hobbs & Shaw adlı uzantı filmini de sayarsak bu, serinin on birinci filmi. Hız ve öfkenin hüküm sürdüğü yollar bildiğin gibi: Vin Diesel’in canlandırdığı Dom Toretto ve ailesi bildiği dostları, bugüne dek birçok imkânsız görevde yollarına çıkan tüm düşmanları zekice, cesurca ve hızlı sürüşleriyle alt ettikten sonra yine bir tehditle karşı karşıyalar. Geçmişin gölgelerinden çıkan, kan davasıyla beslenen ve bu aileyi parçalayıp Dom’un sevdiği her şeyi ve herkesi sonsuza dek yok etmeye kararlı bir tehlikeyle. Bu kez filmin kötüsünü ise Jason Mamoa canlandırıyor. Unutma, bu filmde gördüklerini trafiğe açık yollarda denememen gerekiyor. Bir Umut | Kaynak: Antalya Altın Portakal Film Festivali Bir Umut, 2022 Yönetmen: Umut Köreken Nerede izleyebilirsin? Gösterimde Başka Sinema salonlarında ise haftanın filmi, Mavi Bisiklet filmiyle tanıyabileceğin Umut Köreken'in imzasını taşıyan Bir Umut . Film, oyunculuk yapan Umut’un yirmi yıldır görmediği annesinin hastalığı nedeniyle ansızın yeniden ortaya çıkışını konu alıyor. Umut ve eşinin hayatları, annenin gelişiyle kırk iki saat içinde altüst oluyor. Çağdaş Türkiye sinemasından büyüme (ya da büyüyememe) temalı, ağır tempolu bir aile draması izlemek istersen adresin bu. What's Love Got to Do with It? | Kaynak: The Hollywood Reporter What's Love Got to Do with It? / Aşkın Bununla Ne İlgisi Var?, 2022 Yönetmen: Shekhar Kapur Nerede izleyebilirsin? Gösterimde Haftanın gösterime giren bir diğer filmi ise romantik komedi What's Love Got to Do with It? / Aşkın Bununla Ne İlgisi Var? . Bridget Jones serisi ve Love Actually gibi filmlerin yapımcılarının elinden çıkan film, Cate Blanchett’li I. Elizabeth biyografileriyle tanıdığımız Shekhar Kapur’un imzasını taşıyor. “Sonsuz aşkı bulmak mümkün mü?” diye soran filmde, sürekli yanlış insanları seçen Zoe, çocukluk arkadaşı ve komşusu Kazım’la görücü usulü evlenmeye karar veriyor. Londra’dan Pakistan’daki Lahor’a uzanan film, sana aşkı bulmanın yolları hakkında farklı bir bakış açısı kazandıracak. Bir öneri daha... Haftanın gösterime giren diğer 3 filmi arasında, babasından sonra şehrin süper kahramanı olma rolünü üstlenmeye çalışan Hedvig’in başından geçenleri anlatan, Berlin Film Festivali'nin Generation Kplus bölümünde yarışan Norveç yapımı animasyon Just Super / Süper Aile (2022, Rasmus A. Sivertsen) öne çıkıyor.

20 May 2023

Kurak günler, gölge oyunları, gelecek kaygıları

Kurak Günler, 2022 Yönetmen: Emin Alper Nerede izleyebilirsin? Netflix'te Geçtiğimiz yılın öne çıkanlarından ve yılın kuşkusuz en çok konuşulan yerli yapımı olan, Emin Alper imzalı K urak Günler sonunda dijitaldeki yerini alıyor ve Netflix kataloğuna ekleniyor. Cannes, Antalya, Ankara ve İstanbul’daki festival gösterimlerinin ardından vizyonda da büyük başarı elde eden film, Orta Anadolu’daki Yanıklar adlı kasabaya tayini çıkan Emre’nin kasabadaki hukuksuzlukları incelemeye başlayınca karşısına aldığı insanlar ve maruz kaldığı sosyal linç üzerinden ilerliyor. Emin Alper’in yarattığı atmosfer, ikinci tura kalmasıyla daha da gerilen ülkemiz seçim ortamını ve içinde hayatta kalmaya çalıştığımız bu kutuplaşmış toplumu çok iyi yansıtıyor. Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? | Kaynak: MUBI Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?, 2006 Yönetmen: Ezel Akay Nerede izleyebilirsin? MUBI'de Mubi, geleneksel anlatıları ve halk öykülerini postmodern bir estetikle dönüşüme uğratan Ezel Akay’ın filmlerini göstermeye bu hafta Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? ile devam ediyor. Gölge oyununun ortaya çıkışı ile ilgili önemi bir efsanenin canlandırıldığı filmde Hacivat ile Karagöz’ün hayalî yaşam öyküleri beyaz perdeye taşınıyor. Başrollerini Haluk Bilginer ve Beyazıt Öztürk’ün paylaştığı yapım, hiciv dolu öğelerle bütünleşirken “çok gülen çok ağlar” atasözünün de bir nevi sinemadaki ifadesi hâline geliyor. Antichrist | Kaynak: MUBI Antichrist / Deccal, 2009 Yönetmen: Lars von Trier Nerede izleyebilirsin? Prime Video'da Lars von Trier’e odaklanan Kaosun Saltanatı: Lars von Trier Filmleri başlıklı retrospektif seçki, kataloğa eklenecek Antichrist / Deccal ile sona eriyor. Doğa ve insanlığa dair tekinsiz imgeler ve Freudyen temalarla örülü film, bebeklerini kaybettikten sonra psikolojilerini ve evliliklerini onarmak için ormandaki bir kulübeye çekilmeye seçen bir çiftin psikolojilerini de evliliklerini de nasıl onaramadıklarını anlatıyor. MUBI, Lars von Trier için şöyle diyor: “ Hastalıklı addedilen bir bilinci çağının dışında sembol ve metaforlarla bağdaştırmak konusunda oldukça cesur davranan, sinema tarihinin gördüğü en büyük provakatörlerden biri. ” Futura | Kaynak: MUBI Futura / Gelecek, 2022 Yönetmen: Pietro Marcello, Francesco Munzi, Alice Rohrwacher Nerede izleyebilirsin? MUBI'de MUBI kataloğuna çağdaş İtalya sinemasının öne çıkan üç yönetmeninin ortak çalışması, hem İtalya’nın ve gençliğinin bir portresini çizen hem de küresel belirsizliğe derin bir bakış sunan Futura / Gelecek filmi ekleniyor. Pietro Marcello, Francesco Munzi ve Alice Rohrwacher ülkenin gençleriyle geleceğe dair umutları, hayalleri ve korkuları hakkında röportaj yapmak için yola çıkıyorlar. Politik kutuplaşma, sosyoekonomik huzursuzluklar, teknoloji bağımlılığı ve iklim krizi… 15-20 yaşındaki gençlerin görüşlerini dinleyeceğin belgesel soruyor: Bir gelecek var mı ki? Ben Tek Siz Hepiniz | Kaynak: Ünite İletişim Ben Tek Siz Hepiniz, 2022 Yönetmen: Barış Kefeli, Nükhet Taneri Nerede izleyebilirsin? MUBI'de Antalya Altın Portakal Film Festivali ve İzmir Kısa Film Festivali’nin de aralarında bulunduğu festivallerden En İyi Kısa Film ödülüyle dönen Barış Kefeli ve Nükhet Taneri imzalı Ben Tek Siz Hepiniz de MUBI’ye ekleniyor. Hakan Bıçakçı’nın aynı adlı öyküsünden uyarlanan film, ayrıcalıklara bağlı suçluluk duygusunu, tüm İstanbul'u kapsayan bir elektrik kesintisi sırasında dairesinde elektrik olan bir öğretim görevlisinin tekinsizliğiyle tiye alıyor. İçinde yaşadığın topluma dair düşünmenin bu kadar komik olabileceğine şaşıracaksın. Bir öneri daha... Haftanın farklı kataloglara eklenenleri arasında, Fransız Yeni Dalgası'nın öncülerinden Agnès Varda'nın geriye dönüşler ve röportajlar aracılığıyla genç bir kadının kaçınılmaz ölümüne neden olan olayları ele aldığı Vagabond / Yersiz Yurtsuz (1985, Agnès Varda) öne çıkıyor. Film, Mubi'de yayınlanıyor.

20 May 2023