aposto-logoÇarşamba, 31 Mayıs 2023
aposto-logo
Çarşamba, Mayıs 31, 2023
Aposto Üyelik

Gerici bir rejime karşı özgürlüğün savaşı: İran'da başörtüsü protestoları

Rejimin baskısı altındaki İranlı kadınlar ayakta

İran'da çok sayıda kadın geçtiğimiz haftalarda ülkede giderek sıkılaştırılan kıyafet ve başörtüsü yasalarına tepki olarak hem kapalı hem de kamusal alanlarda başörtüsüz fotoğraflarını ve videolarını sosyal medyada paylaşmaya başladı. 

  • Nedir? İran'da 1979 İslam Devrimi sonrası yürürlüğe giren Şeriat kanunlarına göre, tüm kadınların kamusal alanlarda başörtü takmak ve uzun, bol kıyafetler giymek zorunda. Başörtü takmayan kadınlara kırbaç cezası verildiği; ancak günümüzde daha çok para ve hapis cezasının uygulandığı biliniyor.
  • Daha önce: Yaklaşık 4 yıl önce başlatılan "BeyazÇarşamba" hareketinde kadınlar, çarşamba günleri taktıkları beyaz çarşafları kamusal alanda çıkararak ellerinde sallıyor, bu kuralı protesto ediyordu. Bu hareketin ardından birçok kadın gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. 

İran vatandaşı kadınlar, insan hakları savunucularının 12 Temmuz'da "İran Ulusal Tesettür ve İffet Günü'nde" kadınların peçelerini kaldırmaları ve başlarını açmaları çağrılarına uyarak başörtülerini çıkarmaya başladı. Sosyal medyada "#No2Hijab (Başörtüsüne Hayır)" etiketiyle paylaşılan görsellerin ve videoların ardından dünya genelinde birçok kişi kadınlara destek verdi. 

  • Neden? BBC Türkçe'nin haberine göre bu gün bu yıl ilk kez kutlanıyor. Haberde günün kutlanmasının nedeninin kadınların başörtü takma kuralına uymalarını sağlamak olduğu belirtiliyor. İran yönetiminin kadınların başörtüsü kuralına uymasını sağlamak amacıyla yeni yöntemlere başvurduğu vurgulanıyor. 

Birçok kadın sokakta veya farklı kamusal alanlarda başörtülerini çıkarıp polis baskısına direnirken o anları da sosyal medyadan paylaştı. Kadınların kıyafet özgürlüğü için verdiği mücadeleyi bazı erkekler de destekledi.

Peki İran'da kadınlar nasıl yaşıyor? Nasıl bir baskı ve tepkiyle karşı karşıyalar? 

"İnancın bu değil, buna inanmıyorsun" 

Uzun yıllar İran'da yaşayan Ece Uğuz bir kadın olarak maruz kaldığı tavrı anlattı. Henüz 8 yaşındayken İran'a gittiğini söyleyen Ece, o dönemlerde yaşanan baskıyı hissetmediğini; ancak 4-5 yıl sonra, gelişmeye ve değişmeye başladığı yaşlarında toplumun ve erkeklerin "müthiş bir baskısına" maruz kaldığını aktardı. Henüz ikinci sınıfa giderken üniformasının bir bölümü olarak başını kapatması için örtü verildiğini anlatan Ece, belirli bir yaşın ardından sınıftan çıktığı an itibarıyla bir kız okulunda okuyor olmasına rağmen başını bağlamak zorunda olduğunu anlattı: 

"Ters bakıyorlardı ve bütün gözler üzerinde olduğu zaman bir anormallik seziyorsun, 'bu insanlar neden bana böyle  gözlerini dikmiş şekilde bakıyor?' diyorsun. Rahatsız hissediyorsun. Ailemle konuştum bu durumu ardından bana ne yapmam gerektiğini anlattılar ve kapanmaya başladım. Ama İran'da hayat benim için kapanmaya başladıktan sonra çok değişti; çünkü müthiş bir baskı. Düşünsenize 40 derece sıcakta, dışarı çıkıp dibinizdeki markete gideceksiniz, 10 adım yere bile örtü takmak ve o ceketi giymek zorundasınız." 

Ece, İran'daki belirli bir kadın nüfusunun da isteyerek başını örttüğünü hatırlatarak bunu anladığını söyledi ve şöyle devam etti: 

"Ama kapanmak istemeyen bizim gibi gençlerin ve sadece zorunluluktan kapananların yaşadıkları zor. Kapanmak istemiyorken kapanmak zorunda kalmak çok zor, inancın bu değil senin sen buna inanmıyorsun." 

Ece başörtüsü yasağına kadınların alıştığını, kabullendiğini ve bunu kendilerine göre formüle ettiklerini belirterek sadece başlarına şal koyduklarını, arkası uzun olan herhangi bir ceket giyip, sokağa çıktıklarını anlattı. Kadınların durumu kendilerine göre şekillendirdiklerini söyleyen Ece, yine de baskının bitmediğini ve herhangi bir durumda zabıtayla karşılaşıldığı hâlde uyarıların gözaltına dönüşebildiğini söyledi. Ece maruz kaldığı baskıyı şu cümleyle özetliyor: "Örtün düşünce sanki çıplakmışsın gibi bakıyorlar sana"

medyascope

"Gençler ailelerinin onları mahkum ettiği hayata kızgın"

2018 yılında İran'da yaklaşık 1 aylığına bulunan Bartu Özden de "Kentte geçirdiğim bir ay bile toplumun ve esas olarak kadınların üzerindeki baskıyı, insanların bu baskıya karşı geliştirdikleri savunma mekanizmalarını anlamama yetti." dedi. İnsanların özel hayatı gizlemek için yüksek duvarlar inşa ettiğini, alkol alışverişlerinin gizli ancak sık olduğunu anlattı. Kadınların çoğunun her fırsatta eşarplarını kafalarından indirdiklerini, "şüpheli" birini gördüklerinde başlarını saçları en çok gözükecek şekilde örttüklerini belirten Bartu "Beni en çok etkileyense sokak ortasında kocaman bir kalabalığın, kıyafeti sebebiyle tartışmaya girdiği kadın bir 'rejim bekçisinden koşarak kaçmaya çalışan bir kadını, bekçinin önünde karambol yaratarak kurtarması olmuştu." dedi. Bartu ayrıca gençler için şunları söyledi:

"Gençler, anne babalarının "anti-emperyalist duygularla" devrime destek verirken kapıldıkları naifliğe, devrimle kurulan İslami rejimin onları mahkûm ettiği hayata kızgındı."

"Ekmek, iş, özgürlük ve isteğe bağlı kapanma" yazılı duvar
BBC Türkçe 

"Yıllar önce kaybettiğimiz özgürlüğümüzü geri istiyoruz" 

İran'daki yargı erki başkanı Gholamhossein Mohseni Ajeei, kadınların gösterisinin arkasında dış güçlerin etkili olduğunu söyleyerek istihbarat servislerine, "sorumluları bulması" talimatı verdi. Ancak çok sayıda kadın tüm tehlikelere rağmen eylemi sürdürmekte kararlı. Sosyal medyada konuya ilişkin bir kadın "Bizi tutuklayabilirsiniz ama kampanyamızı susturamazsınız. Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Biz özgürlüğümüzü yıllar önce kaybettik ve şimdi onu geri istiyoruz." açıklamasını yaptı. 

"Kadınlar açmaya, rejim kapamaya uğraşıyor"

Nevşin Mengü İran'da başlayan hareketi "Kadınlar açılmaya çalıştıkça, rejim kapatmaya uğraşıyor. İranlı kadınlar -en azından ciddi bir kısmı– her şeyi göze alıp 'Zorla örtünmek istemiyoruz' diyorlar. Sürekli bu nedenle itilip kakılmaktan, hapse atılmaktan bıkmış durumdalar. İran'a bu rejim dar geliyor, bunu da herkes biliyor ama seçimle ya da eylemle rejimi devirmenin bir yolu yok. Yolun ne olduğunu ise şimdilik kimse bilmiyor. Olan kadınlara oluyor." ifadeleriyle değerlendiriyor. 

Ece Uğuz ise kadınların başlattığı hareketi büyük gurur ve destekle takip ettiğini belirterek "Büyük bir kabullenme vardı. Sesleri yükselmeli, büyümeli, sesleri duyurulmalı ve devamı gelmeli. İran'da kısa vadede bir değişikliğe yol açması söz konusu değil. Kökten böyle bir değişim olabilmesi için bütün kadınlar birlikte hareket etmeli. İran'daki kadınlar gerçekten şu anda bağımsız bir birey olmanın mücadelesini veriyorlar. Bu çok takdir edilesi bir durum fakat bundan bir sonuç alınabilmesi için büyük bir örgütlenme olması lazım." değerlendirmesinde bulunuyor.

Kadınların özgürlüğü için verdiği mücadele dünyanın dört bir yanından takip ediliyor. Konuştuğum kişiler ve okuduğum yazılar bana şunu gösterdi ki; kadınlar yalnızca başörtüsü kuralına değil, kendi hür iradeleriyle verecekleri, verebilecekleri her türlü kararı engelleyen ve baskılayan bir rejime karşı ayağa kalkıyor. Toplumsal hayatta kadınları ikinci plana atan ve yönlendirip, şekillendirmeye çalışan bir devlet yapılanması yıllarca süre gelen bu düzene karşı ayakta duran ve direnen kadınlarla karşı karşıya. İran'da bu özgürlük mücadelesinin zaferle sonuçlanması dileğiyle...

Hikâyeyi beğendiniz mi? Paylaşın.

İlgili Başlıklar

İran

1979 İslam Devrimi

Şeriat

İran Ulusal Tesettür ve İffet Günü

BBC Türkçe

Hikâyeyi beğendiniz mi?

Kaydet

Okuma listesine ekle

Paylaş

Nerede Yayımlandı?

İran'da kadınlar ayakta, kararsızlar yoksullaşıyor

Yayın & Yazar

Spektrum

Yerel ve uluslararası gündemi yakalamak için bir başucu kaynağı; her hafta seçim dosyaları, kamuoyu araştırmaları, analizler ve Son Düzlük podcastle yayında!

İlkim Emirler

Deputy editor @ Aposto

;