Berrak zihinler için yalın, zengin, bağımsız bir Türkçe dijital medya üyeliği.
Ücretsiz Kaydol →
Ümit Alan
Yazar ve iletişim uzmanı. Basın ve Yayıncılık ana bilim dalında yüksek lisans yaptı. 2000 yılından itibaren yazılarıyla basında yer almaya başladı. 2009 yılında düzenli medya eleştirisi yazıları yazmaya başladı. Yazılarının konsepti 2016’dan itibaren yeni medya ve dijital medya okur yazarlığına genişledi. Televizyonda "Heberler" (2010-2013) isimli hiciv programının senaryo yazarları arasında yer aldı. "Saray’dan Saray’a Türkiye’de Gazetecilik Masalı" (Can Yayınları, 2015) isimli bir eleştirel basın tarihi incelemesi kitabı var. Socrates Podcasts çatısı altında Can Öz ile birlikte "Yeni Medya 451"i hazırlıyor. Aposto ekibiyle birlikte ise "Ümit Alan ile Medya Tarihi" podcast serisini hazırladı. Aynı zamanda 2003 yılından bu yana iletişim sektöründe danışmanlık ve reklam yazarlığı yapıyor. Profesyonel konuşmacı olarak etkinliklere katılıyor.
Forrester’ın “Predictions 2026: Marketing Agencies” başlıklı raporu, çıktığı günden beri reklam sektörünün gündeminde. Rapor, reklam ajanslarının artık markaların stratejilerini hayata geçiren birer temsilci konumundan kendi tescilli ürünleri, teknolojileri ve medya envanterleri olan veri odaklı tedarikçilere dönüştüğünü söylüyor. Peki bu yolun sonunda sektörü neler bekliyor?

2025 Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan John Clarke, Michel Devoret ve John Martinis, 40 yıl önce fiziğin sınırlarını genişleterek bir tünel açtılar ve kuantum mekaniğinin iki özelliğinin, çıplak gözle görülebilecek kadar büyük bir sistemde gözlemlenebileceğini gösterdiler. Peki bu keşif gerçek hayatta ne işimize yarayacak?

Apple’ın son birkaç iPhone lansmanı da gösterdi ki akıllı telefon alanındaki inovasyon çok yavaşladı. Akla ister istemez Steve Jobs'ın ortaya attığı "PC sonrası Çağ" kavramı düşüyor. Akıllı telefon sonrası çağ kapıda mı ve hayatımızın merkezine oturacak bu teknoloji neye benzeyebilir?

Bir espriyi anladığınız o “jeton düşme” ânını düşünün. Psikoloji çalışmalarıyla sabit ki bu durum beynin ödül sistemini harekete geçiriyor. Hayatın en büyük zorlukları karşısında gülme yeteneği; gücün, umudun ve insanlığın meydan okuyan ruhunun bir ifadesi. Bunu suç kapsamında konuştuğumuza inanmak çok güç.

Yapay zeka devleri ardı ardına büyük medya şirketleriyle lisanslama anlaşmaları imzalıyor. Bu anlaşmalar gazeteciliği yapay zeka devlerine hammadde üreten bir yan sanayiye dönüştürmeden önce medya kuruluşlarının atması gereken bazı adımlar var.

Geleneksel kurumlara güvenin giderek azaldığı ve aşındığı bir ortamda, dikkat ekonomisi ve kültür arenası siyasi mücadele için eskisinden daha önemli. CHP lideri Özgür Özel'in kendi dikkat çekme oranını, rakibiyle değil de MasterChef’le kıyaslamasını bu konuda bir adım olabilir. Mesele, MasterChef izleyenlerin de popüler dizileri izleyenlerin de baktığı tarafta olabilmekte.

Haberlerin üstünüze üstünüze geldiğini hissediyor ve giderek haber takip etmekten uzaklaşıyorsanız yalnız değilsiniz. Reuters Enstitüsü’nün son Dijital Haber Raporu'na göre 2017 yılında %29 olan aktif olarak haberlerden kaçınma eğilimi, 2025 raporunda %40’a ulaşmış. Bu oran Türkiye’de %57’den %61’e çıkmış. Peki demokratik süreçlere katılımımızı etkileyecek düzeye vardırmadan haber tüketim alışkanlıklarımızı nasıl daha sağlıklı hâle getirebiliriz?

Dijital sessizliğin de türleri var. Dayatılmış, gönüllü ve gönülsüzü var. Burada asıl zorluk ise korku ve baskıdan doğan sessizlikleri en aza indirirken sağlık ve stratejik eylem için tercih edilen sessizlikleri koruyan bir dijital dünya inşa etmekte.

Dijital solipsizm büyük bir konforla başlıyor ama kopuşla da bitiyor. Bunun toplumsal düzeyde sonucu, ABD’deki QAnon hareketi gibi alternatif gerçeklik evrenlerinin oluşması, Incel gibi alt kültürlerin yükselmesi olabilir. Bireysel düzeydeyse gerçeklikten kopuşa, izolasyona, bilişsel tembelliğe, empati yoksunluğuna götürebilen bir yoldan bahsediyoruz.

Çin'de yükselen AI Drama trendinin son örneklerinden "Nine-Tailed Fox Demon Falls for Me" dizisi, 27 bölümde 180 milyon izlemeyi aştı. Evet, izlenme sayısına bakıldığında buna "başarı" denebilir ama ne başarısı olduğu gerçekten tartışmalı. Bu 1 dakikalık, çoğunlukla mantık ve tutarlılıktan uzak yapay zeka üretimi dizilerin yükselişi aslen ne gösteriyor ve daha kaliteli yapımlar için odak ne olmalı?




